hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > GELENEK DİNİ > Mezhepler ve Tarikatlar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 11. January 2010, 03:05 AM   #1
Apollonius
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 57
Tesekkür: 97
34 Mesajina 72 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
Apollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud of
Standart Tarikat mı? Bir daha düşünün!

TARİKAT MI? SAKIN HA! - Mahmut Celal ÖZMEN

“O(insa)nların çoğu ancak ortak koşarak Allah’a iman ederler.” (Yusuf Suresi–106)
“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz.” (Nisa Suresi–48)
Aklı başında insanlar usulüne uygun ve makul sınırlar çerçevesinde, gerekli bilgiyle, azimle, sabırla, dürüstçe ve cesaretle işlerini hallederler. Allah’ın hidayetine mahzar olan aklı başında bir mümin de -hidayete erdiği yaş kaç olursa olsun- kişisel gelişimini ve terbiyesini Kur’an mektebine tabi tutar.

Ailevi hukuku, toplum hukukunu, ibadet, ahlak ve muamelatını yalnız İslam’dan alır ve kendini beşeri kanunlar yerine Allah’ın kanunlarına karşı sorumlu bilir. Dinini sahih kaynaktan alır ve gelişi güzel her söze iltifat etmez. Onun yaşantısı kaliteli insan Rasûlullah’ın yaşantısının bir yansımasıdır çünkü O’nun ümmetidir.

Dünyada Kelime-i Tevhid’i kalbine iman olarak yazmış ve onun gereklerini hayatına uyarlamış bir mümin için nice müjdeler vardır. Bu mümin Lâ ilâhe illallah anahtarıyla Havz-ı Kevser’de Rasûlullah’ın komşusudur. Firdevs-i Âlâ’da en güzel nimetlerle rızıklanacaktır.
Gözü açık, kurnaz, her işini öyle veya böyle, -haklı haksız fark etmez- halleden, ne hırıtlar çevirip kârlı, olmadık desiselerle haklı çıkan kişi dünyaya ölçüsüzce rağbetinin kendisini neyin kapsam alanına çektiğinin farkında değildir.

Lakin bu uyanık babasının dini olan İslam’ın etkisindedir, Allah’a ve ahiret gününe inancı vardır ve cennetten de vazgeçemez, çünkü kendisi hesabını iyi bilir. Cennet de yabana atılır bir nimet değildir hani! O halde onu elde etmenin de bir kolayı olsa gerek, ilim tahsiliymiş, dini bilgilerdeki şüpheleri gidermek için araştırmalarmış, vesair uzun iş; diye düşünürken, şeytan ona bazı yolları kolaylaştırır.

Karşısına bir cennet simsarını çıkarır. Gel kardeşim gel, iyisi daha ucuza burada diye bedava çığırtkanlık yapan saftirikler veya menfaatçi kurnazlar rastgelirler ona. O sesleri iyi işitir çünkü kulağı pek sever kârlı işleri.

Derler ki : “Bir mürşide tabi olmazsan kaybolursun.”

“Cemaatin içinde olmazsan kuzuyu kapan kurt gibi seni de şeytan kapar.”

“Çobansız sürü olmayacağı gibi mürşitsiz cemaat da olmaz.”

“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.”

“Alim bir zatın kamil bir mürşidin terbiyesinden geçmek, himmetinden istifade etmek gerek.”

“Onlar peygamberlerin vârisleridir.”

“Onlar son nefesinde şeytandan imanını kurtarır.”

“Ahirette şefaatçi olurlar.”

“Bir mürşidin eteğini tutan cennetin en yücelerine, şehitlerin ve peygamberlerin mertebesine çıkar” daha neler neler…

Ağzının suyu akar tabi dinleyenin.
Bu anlatılanlar tıpkı yurt dışına işçi olarak götürmeye heveslendirip de insanların borç harç buldukları paraları dolandıran, işçi adaylarını ıssız bir adaya bırakıp işte geldiniz inin, buradaki ağaçları budayıp, otları sulayacaksınız, işiniz bu diyen dolandırıcıların vaatleri gibidir.

Hâlbuki insanların gayesi müspet idi, fakat pek kestirme bir yol tuttular. Kendilerine yol gösterenler de kestirme yol arayanların bir kılavuzu olsun, garibanlar mürşitsiz mi kalsın diye (!) bir boşluğu doldurdular. Bu bir dengedir, her ne kadar tasvip etmesek de beni kandıran yok mu dercesine tedbirsiz kimseleri birileri kandırır ve bu sayede imtihan dünyasının ıssız adaları da adam yüzü görür. Dolandıran da bir müddet sefa sürer.

Bazıları erken kendine gelir, eyvah dolandırıldık der, lakin dolandırıldığını anlayamayan adam, emeğinin karşılığını alacağını umarak salih amel işlemeye devam eder, otları sular, ağaçları budar, hem niye kandırsınlar ki onu, “ağaçları kesin, otları yakın” gibi kötü bir emir de vermediler ki!… Bu gariban emeğinin karşılığını alacağına inanarak ecel gemisi gelinceye kadar bekler durur. Maalesef ömür sermayesini batak şirketlere yatırmış ve tüketmiş olarak ahirete göçerler.

Bir daha dönüş imkânı olmayan ahiret yolculuğu için insan, henüz dünyada iken, rehber kitap Kur’anı ve kılavuz Muhammed aleyhisselamı iyi tanımalı, din simsarlarının eline düşmemelidir.

Adı üstünde mürid, o istedi bunları, başına ne geldiyse sunulan yemi istemekle geldi.
İnsanları sazan yerine koyup bu çekici yemleri, peşpeşe sıralayanların sözleriyle, vaat ettikleri arasında, düşünen insanın kolayca görebileceği, uçurumlar bulunmaktadır, fakat insanları düşünmekten alıkoyan bir şey var ki o, dergâha düşürülen kişinin, korkutulmasıdır.

Şeyhten haber verirken müride telkin edilenler gerçekten ürkütücüdür, korkutucudur ve insanın elini ayağını buz keser ve tabi beynini de. Sadece bu şeyh mi? Hayır ayrı bir dünyadasınız artık, duymadıklarınızı duyacak inanmadıklarınıza inandırılacaksınız.
Yeni tanıştığınız bu dünya, Süpermenleri bol, binlerce, milyonlarca ayakları yere basmayan müridiyle vekiliyle, halifesiyle kutupları, gavsları, kırkları yedileriyle, Mars’tan daha uzak bir gezegendesiniz. Şeyh insan olduğu halde insanlardan güçlü kuvvetli, dilediğini yapabilen, her an gören ve işiten (!) bir adamdır! O halde onun hakkında nasıl şüpheye düşebilirsin, onun hakkında anlatılanları nasıl eleştirebilirsin?

Senin aklından geçenleri bile bildiğini söyledikleri adamın sahte bir veli, bid’atçı ve mülhit olduğunu nasıl düşüneceksin. İşte burada Allah’tan korkar gibi bir insandan korkmakla ve onu eleştirememekle kayıtsız, şartsız batıl bir imanın temelleri atılmış olur.

Gelin İbrahim aleyhisselamın dediği gibi biz Allah’tan başka (sizin ilahlarınızdan) korkmayız,( En’am Suresi–81) diyelim ve onların putunu kırmaya koyulalım.
Yukarıda zikrettiğimiz insan avcılarının kaymaklı kadayıf türünden sözlerinin bir kısmı, oltanın ucundaki yemin besin değeri bulunduğunun doğruluğu kadar doğru sözlerdir. Amma çoğu zaman balık o besinden istifade edemez de bir parça yem uğruna hayat suyundan dışarı çıkar ve beslenen değil hayatı pahasına besleyen olur.

Yemlerin arkasında duran oltacılara bir bakalım. O da bu yola ilk sülûk ettiğinde acemiydi, toydu, ya şimdi! O da böyle başlamıştı… Günlerden belki de Cuma idi, heey hey ne mukaddes günlerdi, o gün hidayete erdi fakir! Gibi övünmeleri de yok mu?
Bir mürşide tabi olmazsan kaybolursun, al sana bir ‘mürşit’ yemi.
Oltaya takıldıktan sonra dergâha doğru yola düşersin, sofraya konmadan önce güzelce bir yıkanırsın, sonra avcının nezaretinde mürşidin elini ve eteğini öper, bir güzel günah çıkartırsın, pişmansın ve artık yapmayacaksın, çünkü mürşit seni görecek! Ne mutlu sana, anandan doğduğun, Arafat’tan döner gibi(!) gibi günahsız oldun(!)

“Cemaatten ayrılan bizden değildir” hadisini de sık sık duyururlar. Nasıl bir cemaat mi? Hadis tefsire muhtaç değil ki, adamların keyfince bir cemaat işte! Siyasetle işi olmayan, cihad kavramı lûgatlarından çıkarılmış, başörtüsü falan gibi kıldan işlere bulaşmayan, etliye sütlüye karışmayıp yavan ekmeği tavsiye eden bir cemaat işte! Daha ne olsun ki! Zikir kardeşim zikir, şeyhin dediği gibi zikir. Fikir dedin mi bozuşursun, şeyhe itiraz yok, ölü yıkayıcının önünde yatan meyyit gibi itaat ister efendibaba! Ne kendi konuşur, ne adamı konuşturur.

Etrafındaki dalkavuklar onun yerine sizinle konuşacak, siz de dut yemiş bülbül gibi somurtacaksınız. İyi ki geldiniz birazdan daha yakından tanıyacaksınız.
Mürşid beyin keramet, mersiye ve kasidelerini sayıp döken meclislere katılırsın, hangi kabirden ne istenir, nasıl tavaf edilir, teberrük için ekmek, şeker ve daha neler gezdirilir, iyice öğrenirsin. Bitmeyen ekmeklerden yer, cabul cubul çorbalardan içer şeyhin bereketiyle tanışırsın, sanki ömrünce aç gezmiştin de Allah seni doyurmamıştı(!)
Bu şirk meclislerinde Allah’ı sever gibi şeyhini seven insan suretinde şeytanlar görürsün. Ağızlarında geveleyip durdukları sünneti seniyye laftan ibarettir, şayet uygulama varsa muhakkak riyakârlıkla karışıktır, yapılan her amelde şeyhi memnun etme gayreti saklıdır.
İnsanların kalplerindeki imanın yanına yerleştirilen şirk öğretileri, ölülerden istimdat, bedava kasko hizmetleri, çamura çöken eşeği kurtarmalar mı dersin, tekerleği fırlayan arabaya –gavs marka- teker olmalar mı dersin, neler neler, çok yönlü kullanışlı şeyh efendilerin reklâmları film gibi anlatılır, fakat asıl çok yönlü kullanılan bu reklâmları dinleyen ve anlatan müritlerdir.

Şeyhin turistik tesislerinden alışverişler yapar memleket ekonomisine katkıda bulunursun. Bir daha ki sefere hizmetlerin nispetinde, vazifelendirilirsin; artık ya iyi olta atan bir avcısın, ya iyi para harcayan bir mürit, ya bedava ırgat, ya da eline tutuşturulan teranelerin çığırtkanlığıyla ömrünü tüketecek mütevekkil bir seyyar satıcı! Bu satışlar bazen sokaklarda, bazen bir dergi editörlüğünde bazen şeytanın gel dediği yerdedir.
Bunun dışında gerçekten irşat olmayı bekleyenlerin hayal kırıklığına uğramaması için manevi irşat feyizle olur hikâyeleri, mürşidin bir nazar etmesiyle ne merhaleler katedilir, ne derecelere ulaşılır teraneleri sayılır dökülür.

Dinlediklerini aklından şöyle bir geçirmeye kalksa insan, ilk bir kaçında hemen tökezir, çelişkilerle dolu hiç duymadığı saçmalıklar kafasını allak bullak eder ve çaresiz olarak düşünmekten de vazgeçer. Bundan sonra yalanlarla avutulan müride bol bol rabıta yapmak ve feyz almaktan başka irşat yolu kalmamıştır.

Mürşit beyi gözünde canlandıramayanlar için teknoloji ne güne duruyor, memlekete dönerken cüzdana konulan resimlerle idare edilip, bir dahaki ziyarete kadar bol bol rabıta yapılır, hem mürşit uzaktakilere manyetik dalgalarla feyz ve irşat programına devam etmektedir. İş manen hallolduğuna göre artık soru sormaya, vaaz dinlemeye, kitap okumaya gerek kalmamıştır.

Bu arada mürit nefsine uygun dini yaşantının membaına demir atmıştır artık. Yapılması gereken tek şey mürşidi kızdıracak iş yapmamak, verdiği zikir ve evradı tamam çekmek, onu memnun etmektir. Dikkat etmek gerekir çünkü o işlenen günahlardan haberdardır, müridini görmektedir, işitmektedir(!)

Böylesine sıkı takibe alınan ve denetlenen bir mürit kendisini takibe alandan başka kimseyi, daha çok memnun edemez ve artık öfkesi, sevinci, ibadeti, tevekkülü hepsi onadır. Her ne kadar Allah’ı ve resulünü unutmuşsa da kendisine aracılık edecek paravan şirket muameleyi prosedüre uyduracaktır. Ona göre bunların hiçbiri şirk sayılmaz çünkü bu olan biten işlerin baş aktörü Allah dostudur(!)

Allah dostu ile şeytan dostu olanları birbirinden ayırt edemeyen, İslam’ın mesajını anlayamamış kimselerin bu tuzaklara düşmeleri gayet tabiidir, çünkü onlar dini kaynağından öğrenmediler. Ya bilenlerin susmasına ne demeli !?
Ümmet dinini yaşamak için binbir meşakkat âlim ararken yolları kesen haramiler, İslam adı altında başka bir dini öğretmektedir. Onlar Müseylime’nin vârisidir ve öğrettikleri dine inananlar Müseylime’nin ümmeti olurlar.
Saltanatlarının bekası ve şahsi menfaatlerinin devamı için şeytanın da işini kolaylaştırarak Müslümanların dünyadaki zilletine ahirette de kendisinin ve yandaşlarının helakine sebep en tehlikeli ayrılıkçılar bu din tacirleridir. Onların tezgâhına/dergâhına düşmemek, aldatıcı sözlerini dinlememek gerekir.
Allah’ın ayetlerini dinlememiş birinin cahilce din tacirlerini dinlemesi ne büyük tehlikedir. Onlardan birçoğu Kur’an’ göre abdest almayı bile bilmezler. Onları şeyh yapan babalarının sulbünden gelmiş olmaktır o kadar.

Onlar bir yığın sapık inanç ve bid’at amellerle övünüp sevinerek cennet ummaktadırlar. Hâlbuki kendilerini memnun etmeye çalıştıkları diri veya ölü mürşitleri onlara cennet veremez. Kalplerinde ve dillerinde bulunan safsatalar, Kelime-i Tevhid’in manasına aykırıdır ve Rasûlullah’ın İslam mesajından çok uzaktır.,
Onlar İslam’ın adını soyadını, sicilini kütüğünü her bir şeyini kullanırlar, fakat İslam diye insanların kalplerine yerleştirdikleri şirk inançları inanan kimseyi ebediyyen cehenneme hapseder.

Allah onların yaptığı bu işi şöyle haber vermektedir:
“On(insa)ların çoğu ancak ortak koşarak Allah’a iman ederler.” ( Yusuf Suresi–106)
Allah’ın hakkında hiçbir delil indirmediği inançlarla, amellerle Allah’a yaklaşılacağını iddia eden müşriklerin akıbeti ebedi ateştir. Şayet herkes kendi hevasına göre Allah’a yaklaşmanın yolunu bulacak olsaydı peygamberlere ne gerek vardı?
Onlardan birçoğu bu şirkten vazgeçmeyecek ve eski müşrikler gibi içinde bulunduğu durumu savunmaya çalışacaktır.

Allah buyurdu ki:
Allah’tan başka veliler edinenler derler ki biz onlara bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. Allah onların ihtilaf ettikleri şeyde aralarında hükmedecektir. Allah yalancı ve kafir kimseye hidayet etmez.” (Zümer Suresi–03)

Yani onlar kendilerini Allah’a yaklaştırsın diye birtakım aracılar edinmişler ve bu aracıları övmelerine, sevmelerine, yüceltmelerine sebep, onun güya Allah’a yaklaştıracak olması imiş!

İşte bu safsatalar cennet anahtarı olmak şöyle dursun, olsa olsa maymuncuktur.
Cennet kapısını ise maymuncuk açmaz.


La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah deyiniz ve bu sözde sebat ediniz, dininizi tarikat deccallerine emanet edip peşlerinden gitmeyiniz.

“(Resulüm!) De ki: “İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah’a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Allah’ı (ortaklardan) tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan değilim.” (Yusuf Suresi–108)

kaynak
Apollonius isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Apollonius Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
aşık74 (12. January 2010), Barış (28. May 2010), erol5109 (8. May 2011), hiiic (27. May 2010), Miralay (3. May 2010)
Alt 27. May 2010, 09:48 PM   #2
myro
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 34
Tesekkür: 1
14 Mesajina 15 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
myro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud of
Standart Tarikatlar hep kötü mü?

Bir kere bir müslümanın bir diğerini tekfir etmesi büyük zulümdür. Traikat mensuplarını da yazarın yaptıı şekilde direkt kafirler için inen ayetlerle tekfir edecek noktaya gelmek çok büyük ayıptır.

Ehl-i sünnet tarikat silsilerinden hiçbirinde dine aykırı bir şey göremezsiniz. Farazi şeylerle tarikat mensuplarını tekfir etmek de neyin nesi..

Nakşibendiler, Kadiriler, Suhreverdiler ve bazı diğerleri ne kadar da güzel bir islami yaşantı sürerler. Tüm müslümnalar sınıf sınıf "Siz hayır işlerinde yarışın.(Bakara 148) emri mucibince en güzel yolunda yarışıyorlar.

Tarikat mensuplarının şirk koşmaları söz konusu değildir. Yazıda anlatılan şeyler farazi şeylerdir. Gerçekle alakası yoktur. Allah'a ulaşmak için Mürşid vesile olarak araya girmez. Mürşid adı üstünde irşad ile sorumludur. En güzel yolu ve metodu öğretmekle yükümlüdür. Bu yol da hiç bir şekilde Kuran ve Allah Resulü dışında bir yol olmaz. Nasıl Allah Resulü(SAV) sahabiler(radıyallahu anhum ecmain) için bir mürşid ise, şey efendi de müridleri için bir mürşiddir.

İrşad Kuran'ın anlattığı bir hadisedir. Müslüman topluluk irşadsız ve mürşidsiz olmaz olamaz.

Zâriyât Suresi 55. ayet "Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir. "

Kimi zaman camideki hocamız mürşidimiz olur, kimi zaman bir abimiz. Arapça bilmeyen biri Kuran-ı nasıl anlar? Mealinden okur. Meal sahibi okuyanın mürşidi olmuş olmaz mı? Mürşidlere laf söyleyen herkesin iyi arapça biliyor olması lazım. Değilse pek ses çıkarmasa iyi olur. Okuduğu meali yapan kişinin bakışından Kuran-ı anlıyor ki bu durumda meali yapan okuyanın mürşidi olmuş olur.

Tanıdığım hiçbir bir ciddi tarikat şeyhinin dine alenen aykırı bir hareketini ve düşüncesini görmedim. Bu insanlar dini en güzel şekilde yaşamak üzere yola çıkmış işin temeline nefis terbiyesini koymuş insanlardır. Nefis terbiyesi Kuran'ın açık emridir.

Ayeti kerime meali :
Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir, (Şems suresi 9. ayet)

Hülasa :

Tüm tarikatlar kötü değildir. Hele meşhur olmuş olan Nakşibendilik Kadirilik gibileri hiç değil.

En iyisini Allah(c.c.) bilir.
myro isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. May 2010, 11:35 PM   #3
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Tekfir konusunda şu fitneye dikkat ediniz....


Ben müslümanım,, ve baba oğul kutsal ruha inanıyorum

Hadi beni tekfir etme, eğer etmezsen benim fitnem büyür, islamı bozar... Tarikatlılar müslüman olmadıkları için islamın adını hem lekeliyorlar hemde fitne sokuyorlar, kuranda dinde olmayan Allahın hakkında hiç bir delil indirmediği şeylere insanları düşürüyorşlar, insanları Allahla kandırıyorlar, kitabın ana ayetlerini bırakıp meallerden altını üstünü bilmeden nokta atışıyla değişim manalar çıkarıyorlar...

dikkatli olmak lazım... müslümanı tekfir etmeyiz. ama müslüman görünümlü münafıklar bizim için fitnedir. Tarikatlarda şirk işleniyor ve buna karşı, inanmıyorsanız dokunmayın eleştirmeyin tarzı savunmalar yapılıyor.. yapılan siyaset oynanan oyun ortada. görmeye göz lazım sadece,,,

ALlah dini yalnızca ona has kılarak yaşayanlardan eylesin, araya kimseyi sokmamamız gerektiğini kuranda emrediyor... Allah resulunun sünneti böyledir. Fitneci uydurma tarikatları tekfir müslümanın görevidir. biz gerekeni yapmadığımız için bir sürü gencimiz cüppeler içinde hiçkimseye faydası oladan, üstelik salih amel yapma fırsatı bile bulamadan ölecekler,,, Allah şeyhe hizmeti değil, insanlara hizmeti emreder. ve ilk hizmet Anneden başlar.
Sakın elin sakallılarını keyiflendirmeyin, onların islamla alakaları yoktur, sakın bu tuzaklara düşmeyin. internette konuyla alakalı daha birçok yazı bulabilirsiniz...

Google search; tasavvuf tarikat şirk
--------------------------------------

ha bu arada 5 yıllık nakşibendi müridiydim,,, 5 yıldır şirk işlediğimi kurandan ve hanif müslümanlardan öğrendim.. bende neden hep ruhum sıkıntı içinde diye soruyordum kendi kendime, meğer Allah bizim gibi şirkperestleri saçmalıklarımızın içinde bocalatıyormuş... Kuran okuyunca herşey çözülüyor insanın hayatında...

Konu hiiic tarafından (27. May 2010 Saat 11:38 PM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
aşık74 (29. May 2010), Barış (28. May 2010), dost1 (28. May 2010), erol5109 (8. May 2011), Miralay (29. May 2010)
Alt 28. May 2010, 01:11 PM   #4
myro
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 34
Tesekkür: 1
14 Mesajina 15 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
myro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud of
Standart Hangi Tarikat

Nasıl bir şirke düştüğünüzü çok merak ettim. Bunu size şeyhiniz mi talim ettirdi? Gerçekten merak ettim. Tarikatla sakalın ve cüppenin nasıl bir alakası olduğunu da merak ettim doğrusu.

Ben Türkiyede şirk talim ettiren hiç bir hoca efendi bilmiyorum. Varsa Allah şerrinden korusun. Siz de dikkat edin lütfen iman şakaya gelmez. Tarikat konusunda merakınız varsa çok sağlam tekkele var ülkemizde. İnşallah nasip olur iyileriyle tanışmış olursunuz.
myro isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 29. May 2010, 05:10 AM   #5
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

selamün aleyküm myro kardeşim.
57/27- Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
İnsanlar Allaha ortak koştuklarını bilmezler ki. öyle zannederler.
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Barış (29. May 2010), erol5109 (8. May 2011), Miralay (29. May 2010)
Alt 29. May 2010, 08:17 AM   #6
aşık74
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 297
Tesekkür: 328
166 Mesajina 472 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aşık74 will become famous soon enoughaşık74 will become famous soon enough
Standart

Selamlar kardeşim,bende 3-4 tane tarikat'a girdim ve çıkdım.Sonra kuran'ı kendi dilimde okumaya başlayınca,olayların boyutu değişti bende.

“Tarik” Arapça “yol” demektir. Bundan türetilen “tarikat” ise “yol, yöntem, usul, tarz” manalarına gelir.

Tarikatlar Allah’a gitmek için bir yoldur, bir mecburiyet değildir şeklinde yumuşak izahlarla tarikat bağlılığını açıklayan tarikatçılar vardır.

Fakat birçok tarikatçı “Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır.” uydurma hadisiyle tarikata girmeyi, tarikatın şeyhini mürşit kabul etmeyi dini bir vecibe, kurtuluşun bir şartı gibi sunmaktadır.

Şimdi sormak lazım yüzlerce yıl tarikatların yokluğunda Müslümanlar eksik Müslümanlar olarak mı yaşadılar?
Tarikat şeyhlerinin yaygın olmadığı bu dönemde Müslümanların mürşidi şeytan mıydı?

Kuran’ın izahları bu yıllara kadar Müslümanların manevi gelişimine rehberlik etmekte yetersiz mi kaldı ki tarikatlara ihtiyaç doğdu?
Kuran’a göre Kuran din adına her şeyi açıklamaktadır.
Peygamber’imiz ise Kuran’ın uymamız konusunda kefil olduğu tek insandır. Oysa tarikatların ürettiği birçok şeyh tartışılmaz kişi ilan edilmiş, bu şeyhlerin etrafındakiler kurtulanlar, diğer kimseler cehennemlik olanlar olarak sınıflandırılmış, bu şahıslara uymak dinin en önemli şartı gibi kabul ettirilmeye çalışılmıştır.

Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla yerler.

9- Tevbe Suresi 34
aşık74 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aşık74 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Barış (29. May 2010), erol5109 (8. May 2011), Miralay (29. May 2010)
Alt 29. May 2010, 08:18 AM   #7
aşık74
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 297
Tesekkür: 328
166 Mesajina 472 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aşık74 will become famous soon enoughaşık74 will become famous soon enough
Standart

Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da Rabler edindiler.

9- Tevbe Suresi 31

Ve derler ki: “Rabbimiz biz efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de, böylece onlar bizi yoldan saptırdılar.”

33- Ahzab Suresi 67

Haberin olsun, halis din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başkalarını evliyalar edinerek “Biz bunlara yalnız bizi daha fazla Allah’a yaklaştırmaları için kulluk ediyoruz.” diyenlere gelince, Allah tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmünü verecektir. Şu bir gerçek ki Allah yalancı, inkarcı kişiyi doğru yola iletmez.

39- Zümer Suresi 3

Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka evliyaların ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

7- Araf Suresi 3
aşık74 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aşık74 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Barış (29. May 2010), erol5109 (8. May 2011), Miralay (29. May 2010)
Alt 29. May 2010, 10:01 AM   #8
Miralay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Miralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud of
Standart

Selam
Arkadaşlar ben de yirmi küsur yıl nakşibendi tarikatının içinde, Türkiye'de en makbul sayılan binlerce müridi olan bir şeyhin yolunda ömrümü harcadım.

Myro kardeşimiz şirk bunun neresinde diye bir soru sormuş

-Tarikata ilk giren salik adayına ilk olarak, "Tarikatte şeyhine ve sofi kardeşlerine itiraz etmeyeceksin. Soru sormayacaksın. Gassalın elindeki meyyit gibi olacaksın.Yoksa çok zarar edersin." derler. Yani ilk baştan aklın yolunu tıkarlar.

- "Rabıta tarikatın olmazsa olmaz şartıdır. İstersen zikirlere (hatme ve virdlere) katılma, ama rabıtasız zamanın olmayacak." derler. Rabıta, şeyhini karşında dağ gibi yüce görüp, alnından akan bir nurun kalbine aktığını, her zaman her yerde huzurunda olduğunu (haşa zamandan ve mekandan münezzeh olması) (!) düşünmektir.

-Şeyhinin adının anıldığında şimşek gibi yanına gelerek, seni her türlü sıkıntı ve tehlikelerden koruduğuna inanmak. "Tırnağına bakınca müridinin yatakta sağa mı, sola mı döndüğünden haberinin olmasına" inanmak.
-Ölürken son nefeste yardımına koşarak, imansız gitmeni engellemek.
-Ahirette Cenab-ı Allah'ın karşısında avukatlığını üstlenip (!), seni cennete sokana kadar yanından ayırlmamak.
-Bir nazarıyla sendeki tüm hastalıkları iyileştirmek ve sana manevi yönden ilim öğretmek.
-Başın sıkıştığında, "medet yaaaa Gavvvvs" diyerek her türlü yardımı istemek.
-Girdiğin sınavlarda bir rabıta ile şeyhinin yardımıyla kopya çekmek (!)
-Şeyhinin ölüleri bile diriltebileceklerine inanmak.
-Dünyanın dönmesini,yağmurun yağmasını, sel,değrem gibi felaketlerin olmasını Gavsların, kutupların düzenlediğine şeksiz şüphesiz iman etmek.
-Onların öldüklerinde bile iki tarafı keskin kılıç misali tasarrufta bulunacağına iman etmek.
-Şeyhlerin uçtuğunu,suda yürüdüğünü,yağmurda ıslanmadığını,mürüdinin hastalıklarını kendine çekip, onun yerine hastalandığı ve hatta öldüğünü; hatta Allah'ı ve peygamberi gördüğünü iddia eden hikayeleri hiç kimsenin itiraz etme hakkının olmadığı,soru sormanın bile yasaklandığı toplantılarda heyecanlı bir şekilde anlatarak, herkesin bunlara iman etmesini sağlamak.

Daha yüzlercesini sayabilirim. Ama uzatarak sizleri sıkmak istemem.
Bunlar yüzbinlerce kişinin hak tarikat, gerçek Allah dostu ve hatta Gavsul Azam dedikleri ve iman ettikleri tarikatta salik adaylarına en baştan öğretilenler.

Sevgili Myro kardeşim şirk bunun neresindeeee (!)
Miralay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Miralay Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Barış (29. May 2010), hiiic (6. June 2010)
Alt 29. May 2010, 10:24 AM   #9
myro
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 34
Tesekkür: 1
14 Mesajina 15 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
myro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud of
Standart

Alıntı:
aşık74 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da Rabler edindiler.

9- Tevbe Suresi 31

Ve derler ki: “Rabbimiz biz efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de, böylece onlar bizi yoldan saptırdılar.”

33- Ahzab Suresi 67

Haberin olsun, halis din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başkalarını evliyalar edinerek “Biz bunlara yalnız bizi daha fazla Allah’a yaklaştırmaları için kulluk ediyoruz.” diyenlere gelince, Allah tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmünü verecektir. Şu bir gerçek ki Allah yalancı, inkarcı kişiyi doğru yola iletmez.

39- Zümer Suresi 3

Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka evliyaların ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

7- Araf Suresi 3
Vermiş olduğunuz ayet meallerinde veli kelimesi yerine "evliya" kelimesin kullanmışsınız ki bu yanlışdır. Bunu özellikle "evliya" kelimesin türkçedeki direkt akla gelen manasına isnat ile söylüyorum. Buradaki veli; idareci, önder, görüp gözeten, dost gibi manalara gelir.

Araf Suresi 3. ayet meali şu şekildedir.."Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!"

Genelleme yaparak tüm tarikat şeyhlerini bu şekilde ruhbanlık la tiham etmek aşırı bir ifade olmuş olur, velev ki öyleleri olmuş olsun.
myro isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 29. May 2010, 10:57 AM   #10
myro
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 34
Tesekkür: 1
14 Mesajina 15 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
myro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud of
Standart Miralay - Tarikatlarda Şirk

Şirk temel manasıyla Allah!a ortak koşmak manasınadır. Gizli ve açık şirk olmak üzere iki türlü düşünülebilir. Müslümanlar arasında günümüzde açık şirk kalmamıştır denebilir. Allah Resulünün zamanından sonra "Şeytan" bile bu umudunu kaybetmiştir.

Esas olarak bizim de burada konu ettiğimiz gizli şirktir. İfadelerle veya hareketlerle aşikar bir şekilde Allah'a ortak koşmak değil ama bu sonuca çıkaracak davranışlar sergilemek gizli şirktir.

Anlaşılan o ki, sizin muttali olduğunuz tarikatlar da seyri süluk farklı ifade edilmiş saydığınız noktaların bazılarında ifadeler çok yanlış kullanılmış ve sizi doğal olarak rahatsız etmiş.

Tarikatlarda "rabıta" ince çizgisi olan bir eylemdir. Rabıta genel masnı ile yanlış bir şey değildir. Hatta biraz empati manası bile vardır. Mürid rabıta çerçevesinde düşüncelere dalar. Hedeflenen bu düşüncelerin kafasında sürekli yet etmesi ve onu günahtan alı koymasıdır. Rabıtaı Mevt(ölüm düşüncesi) yapar ki, sürekli ölüm düşüncesi veya birgün mutlaka öleceği düşüncesi müridi günahlardan korur. Rabıtaı Mürşid yapar ki, sürekli mürşidi ile beraber olduğu düşüncesi de aynı etkiyi yapsın. Mesela evli bir adam günaha girecekken hanımını düşünse kolay kolay kötü fiili işleyemez. Bu fikrin "aslında", mürşide değişik güçler hasretmek yoktur. Ama anlattığınız örnekte varsa bu çok kötü.
Rabıta traikatlarda en çok tartışılan ve suçlanan konudur.

Genel olarak "Allah'a isyanda kula itaat yoktur" prensibince hiçbir mürşid dine aykırı bir şeyle müridini emredemez. Allah'ın sevgili kullarına ne gibi lütuflarda bulunduğunu bilemiyoruz. Ama Allah cari bir kanunu olarak bazı kullarına zahiri dünya kanunları dışında lutüflarda bulunmuştur. Buna "keramet" deniyor. Hiç bir zaman esas değildir ama bir gerçektir. Bunun farklı bir boyutu olan "istidraç" ise mümin olmayan kullarda görünen olağanüstü hallerdir. Dolayısı ile bir mümin kendinde bu tip haller gördüğünde daha çok korkar. Bunu yaymaz gizler. "İstidraç" mı diye endişe eder. Bunu mürşidlik marifeti saymak dediğiniz gibi çok tehlikelidir. Her mürşit olan bunu yapar demek de çok tehlikelidir. Be bu tip bir mürşid tanımadım ama demek ki var..

Şefaat konusuna gelince bu kulun kendi harcı değildir. Şefaat zaten mana olarak zorlamayı ifade etmez. Mesela siz gidip bir arkadaşınız hakkında bir kurumda şefaatçi olabilirsiniz. Yani referans, iyi niyet şehadeti manalarına gelir. Ahirette şefaat Allah'ın izin verdiği kullarının harcıdır. Allah Resulünü şefaat edeceğini biliyoruz. Ama onun dışındakileri şefaat izni alıp almayacağını kim bilir. Zaten Bakar suresinde ayetel kürsi olarak tabir edilen aytlerde mealen Allah "onun izni olmadan şefaat kimin haddine" buyuruyor. Bu ayet Allah'ın şefaat için izin vereceği kimseler olacağı manasına anlaşılabileceği gibi müthiş de bir tehdit içermektedir.

"Rıza" makamının yoluna çıkmış kulun şeriat konusunda zaafiyetinin olması kabul edilemez. Dinin esaslarını bilmeyen biri nasıl seyri süluk da başarılı olabilir ki? Bildiğini kabul ettiğimizde ise; ve eğer sapkın bir tarikatta ise dediğiniz noktalara itiraz edecektir. Hiçbir müslüman doğal olarak ne açık ne de gizli şirke düşmek istemez.

Ufak bir tecrübe ile aktarmak isterim ki; cemaatlerde "değnekçi" tabir edilen ciddi bir grup vardır. Bunlar hocaefendilerin etrafını sarmış ve müridlerle direkt irtibatını kesmişlerdir. Bu insanlar hocaefendilere söylemedikleri şeyleri isnat ederler. Yapmadıkları şeyleri yaptı derler. Tehlikeli bir gruptur bunlar. Pek çok zaman dediğiniz şeyleri aktaran grup bu gruptur. Çok dikkat etmek gerekir.

Neyse sizin tecrübelerinizle sapkın tarikatlar olduğunu duymuş oldum. Ben sapkınına hiç muttali olmamıştım.
myro isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
myro Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (30. May 2010)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
bir, daha, dışının, ibn arabi, tarikat, vahdet-i vücud


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:10 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam