hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > DEVLET VE İDARE > İtaat

 
 
Seçenekler Stil
Alt 16. August 2012, 02:49 PM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart Islam yönetimemi, yönetim islamamı itaat etmelidir.

Selamun aleyküm,

Sevgili kardeşlerim,

Özellikle ülkemizde, bugüne kadar uygulanan devlet politikasının ulus devlet anlayışına sahip olması yüzünden, insanlar arasında farklı sınıflar yaratılmaya ve bazılarının diğerleri üstünde baskın olmasına neden olunmuştur.

Buda doğal olarak, huzur ve barış ortamı yerine toplumsal huzursuzluk ve karmaşayı doğurmuştur. İnsanlar adeta, asıl ve öteki yurttaşlar olarak ayrışmalara zorlanmıştır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi nu ayrışmalara neden olunan sebep nedir, ulusçuluk, yani milletçilik yani kabaca ırkçılıktır. Halbuki, bir devletin bireylere önce insan olarak yaklaşması, sonra onlardan inanç birliğine göre topluluk olarak yaşayabilmelerini sağlaması gerekirdi. Bu durumda da, insanlar başta inançları olmak üzere, ayrımcılığa tabi tutulmadıkları için yönetim erkine itaat edeceklerdi.

Ama, bundan önce, bu ayrışmayı ortadan kaldırmak, bütün insanları kucaklayacak adil ve sosyal bir düzeni oluşturmak gerekirdiki, bu da ancak yönetim erkinin, yani otoritenin Rabbimize ve onun kanunlarına itaat etmesi ile mümkün olabilirdi.

BURADAN ÇIKAN SONUCA GÖRE; OTORİTE KENDİNE İTAAT BEKLEMEDEN ÖNCE, KENDİSİ RABBİMİZE İTAAT ETMELİDİR. AKSİ HALDE, BÜTÜN İNSANLARI KUCAKLAMASI İSTESE DE BECEREBİLECEĞİ DURUM DEĞİLDİR. BU NEDENLE İTAATSİZLİKLER, AYRIŞMALAR KAÇINILMAZ OLARAK DEVAM EDECEKTİR.

Halbuki, siyasi otorite bu gerçeği görmek yerine, hala polisiye tedbirlere büyük yatırımlar yaparak, gönüllü katılımlar yerine, baskılama ve şiddet yöntemiyle zoraki çözmeye çalışma yolları aramaktadır.


[i]İşte bütün bunlara sebep, aslında;

Toplumsal barış ve toplumsal bütünlük adına, İslam ile demokrasiyi, Müslümanlık İle laikliği özdeşleştirmeye çalışanlar, bu ülkede yaşayan insanları laiklik ve demokratlık dayatmasıyla karşı karşıya getirenler, aynı cahili kafaya sahip kimselerdir.


ÖNCELİKLE VE ÖNEMLE ŞU GERÇEĞİ BELİRTMEK İSTERİZ Kİ, TOPLUMSAL BARIŞ, İDEOLOJİK DÜZLEMDE VE İDEOLOJİK KİMLİKLERLE GERÇEKLEŞMEZ!

Henüz bu gerçeği fark edemeyen siyasilerin veya sosyologların, uzun asırlar toplumsal barışı sağlayan islam'ın, bu barışı nasıl sağladığını dikkate almaları ve hiç olmazsa islam'ın bu gerçeğinden faydalanmaları gerekir.

Farklı dil, din ve ırklara sahip olan insanlara sahip olan toplumlarda Islamın hakim olduğu dönemlerde, islam; toplumsal barışı nasıl sağlamıştır?

Bu insanları tek bir kimlikte toplamaya, tek bir kimlikte bütünleştirmeye çalışarak, kimlik dayatmasında mı bulunmuştur? Hayır, elbetteki hayır!..

Herkesin kimliklerine saygı göstermiş, saldırılmadıkça kimseye en ufak bir baskıya bile izin vermeden, inançlarına göre yaşam hakkı sunmuştur. Böylece herkes kimliklerini tercih hakkına sahip olmuşlardır.


KİMLİK TERCİHİ, ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH'IN TÜM İNSANLARA VERDİĞİ BİR TERCİH HAKKİDİR.

İslam ve İslam'a talip olan Müslümanlar da, Allah'ın insanlara verdiği bu hakkı insanlardan almamış, insanları kimlik tercihi konusunda serbest bırakmıştır.

Nitekim kimlik dayatmasıyla karşı karşıya kalmayan, Allah'ın tüm insanlara verdiği temel insani haklara sahip olan bu insanlar, farklı din, dil ve ırklara sahip olsalar da, toplumsal barış içinde yaşamışlardır.


Bu ülkede yaşayan insanları, belli kalıplara girmeye zorlayarak, kimlik dayatmasında bulunmayınız.

TOPLUMSAL BARIŞ, İDEOLOJİK DEĞİL, İNSANİ DÜZLEMDE SAĞLANACAK, SAĞLANABİLECEK BİR BARIŞTIR.

Nitekim tüm Müslümanların değişik dünya görüşlerini sahiplenen insanlarla olan diyalogları, ideolojik birlikteliği şart koşmayan insani düzlemdeki diyaloglardır.

İSLAM'IN VE İSLAM'A TESLİM OLAN MÜSLÜMANLARIN İNSANA VERDİĞİ DEĞERİ, DİĞER İDEOLOJİLER DE VERDİĞİ ZAMAN, HİÇ KUŞKUNUZ OLMASIN Kİ İNSANİ DÜZLEMDE YETERLİ BARIŞ SAĞLANACAKTIR.

Ayrıca şunu da belirtmek isteriz ki, Allah'tan korkmayan emperyalistlerin, çok ciddi ve vahim bir tehditle karşı karşıya oldukları aşikardır. Böyle bir tehditle karşı karşıya olduklarını onlardan çok daha iyi biliyor ve bu tehdidin vehametini onlardan çok daha iyi kavrayabiliyoruz.

Kendilerine bu ciddi ve vahim tehdidi yönelten, alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.)'dır.

Hiç dikkate almadığınız, hiç önemsemediğiniz Kur'an-ı Kerim, hem insanları uyarıp-korkutmak ve hem de küfre sapanların üzerine sözün hak olması için indirilmiştir.

O, sadece bir öğüt ve apaçık olan Kuran'dır. Diri olanları uyarıp-korkutmak ve [size=12pt]küfre sapanların Üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir)[/size].” [30] Yasin: 36/69-70.

Şimdi siz; "üzerimize hak olacak bu söz nedir ki?" diye soracaksınız değilmi? Hemen cevaplayalım;

Üzerinize hak olacak bu söz, şanı yüce Rabbimizin değişmeyen ve değiştirilmesi mümkün olmayan sünnetidir.

Kur'an-ı Kerimin birçok yerinde defalarca zikredilen ve önemine binaen tekrar tekrar açıklanan bu İlahi Sünnet, sizler için gerçekten çok ciddi bir tehdit, sizler için gerçekten çok vahim bir uyarıdır.

Şanı yüce Rabbimiz, bütün bir insanlık tarihi boyunca yürürlükte olan ve kıyamete kadar yürürlükte olacak olan bu İlahi Sünnetini şu ayet-i kerimelerle beyan etmektedir.

“Biz, bir ülkeyi yıkıma uğratmak istediğimiz zaman, oranın nimet ve refahtan şımarmış elebaşlarına emirlerimizi bildiririz. Onlar ise onda (emirlerimizde) bozgunculuk yaparlar. Artık onun üzerine hüküm hak olur ve o ülkeyi kökünden helak ederiz.” [31] İsra: 17/16.

Ancak, bu anlatılanlara göre, zamanımızdaki, müslümanlık anlayışı, mezhepçi anlayışlar tamamen terkedilip, sadece kuran kaynaklı olmadan önce; mevcut statükonun yıkılıp, yerine islami rejim, islami devlet, islami ülke oluşturulmasıda zamanımızdaki bilinen problemleri ortadan kaldırmadığı gibi aksine bunların azmasına ve kaos oluşmasına yol açar.

O halde, otorite yada rejimi değiştirmek yerine, önce insanlar kendilerini kuran merkezli yaşamak üzere değiştirebilmeli, bu yaşamı becerebilen insanlar toplum olarak ondan sonra islami yani kuransal yönetimi isteyebilmelidir.
Aksi halde, mevcut kalabalık müslümanlık anlayışına göre; ehli sünnet ve dışındakiler şeklinde başka ve daha tehlikeli ayrışmalar ortaya çıkarki, bu defa şimdiki şekle de razı olunsa, tekrar dönebilmek bile imkansız olur.

Kendini değiştiremeyen müslümanların, toplumu, rejimi değiştirmeye hakları da olamaz. Herkes hak ettiği rejimle yönetilir, ilkesi gereği bunu düşünüp, akıl etmek ve değişemeyen toplum için imkansızı istemek akılsızlığında bulunmamak gerekir.

saygılarımla...
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (16. August 2012 Saat 03:06 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 

Bookmarks

Etiketler
etmelidir, islam, islamamı, itaat, yönetim, yönetimemi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:15 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam