6. May 2009, 10:21 AM | #11 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Zamanın bittiği yerdeyim
Günesin battığı Beyazın griye, Grinin siyaha döndüğü yerdeyim. Gafletteyim. Sardunya kokulu günlerim, Yaşlı gözlerim, Çocukluğum, Artık uzaklardasınız, Biliyorum. Bu kentin kokusunda sardunya yok Gözlerimde yas var Afacan çocukluğum mu? Derinde belkide Kaybettiğim yerinde. “ Uzun ince bir yoldaymışım, Gidiyormuşum gündüz gece “ Bu kalbim bunca yükle Uçsun uçabildiği yere. Bir İstanbul masalıydım Anlattım Dinledim Ve bittim… |
SARAH Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HelenSayha (13. May 2009) |
6. May 2009, 10:25 AM | #12 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Fanî Hüsn-ü An…
Sahraların elması naz yapıyor mecnuna Mecnuna dağlara sorar, bulamaz adresini Göklerin maviliği, çölün sarı kumları Uğulduyor geceler şeytan sofralarında. Çiçeklerin sultanı bülbülü ağlatıyor Gönlümdeki ırmağın gözeleri kuruyor Her sözü eğri hançer, kanatıyor kalbimi Bengi duygularımı yüce söğüt anlıyor. Gezdiğim bu çöllerde Leyla”nın sedası yok Saba nesim estikçe nefes alamıyorum. Gül cemale baktıkça dilim çak çak oluyor Ceylânın sözlerini gözleri yalanlıyor. Yüce varlığa şükür, var eyledin âlemi Zorlu imtihanlarla sınarsın âdemleri Mal, mülk hepsi senindir, irade yalnız sende İstersen gül zar eder, dost eylersin kalpleri Gök kubbenin altında nice sözler söylendi Saadet meclisinden sayısız üstat geçti Nedim, Nabi, Nesimi, Şeyh Galipler, Itrîler Her biri bir gülüne pervazı nakşeyledi. Amacımız incitmek değildir özge canı İncitilmek pek ağır gelir efhâmımıza Ne mümkün, gayri mümkün, yalnız biraz iltifat Anlayana sözümüz, arif olanlar anlar. |
SARAH Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HelenSayha (13. May 2009) |
6. May 2009, 10:27 AM | #13 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Doğum Sancısı...
Çektiğin sancıları hissediyorum, Mağma gibi hareketlidir duyguların. Henüz ağarmaktadır tanyeri, Sefil bir dünyanın doğumudur bu. İpliğini sanatkârca çekiyor örümcek. Bol kazançlar dilemeli pusudaki aslana. Tırtıl habersizce örerken kozasını, Müstehak mı ki kaynar suya atılmaya? Toprak canlanmış, çalışmakta karıncalar, Yaban arısının bal yapmaya niyeti yok. Fakir çiftçi örtmeye çalışırken tanelerini, Kargalar haykırmakta açlığını uzaklara. ‘’Çözüm bendedir’’diyor Etna hışımla, Küllerim çok fayda verecek canlıya, cansıza. Ey insan! Ey nebat! Ey hayvanat! Sabredebilirseniz bahara kadar. Uyku akmakta gözlerinden baykuşun, Şarkı söylemekte şelale hicaz makamında. Kara şapkalı adamların uzayan gölgeleri, Büyük Reis’in çadırına düşmektedir şimdi. İnsanlık için demiryolları uzatmalı kıt’a aşırı, Hayvanları koruma adına ulusal parklar yapmalı.(!) Afrika öksüzlerine yardım için kurulan örgütler, Özgürleştiriyorlar Eski Dünya’yı Yeni Dünyadakiler (!) |
SARAH Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HelenSayha (13. May 2009) |
11. May 2009, 08:33 PM | #14 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Ahh Ben Var Ya Ben!
Bir benim var, benden önde gider Bazen yanımda, bazen arkama düşer Düşer, düşer ama her defasında ayağa kalkar Ne azimlidir ne hırslıdır bu ben Ben benim coğu zaman kuklasıyımdır İftihar etmem, bu hâllerimden Değiştirmek de isterim, Beni bende hapsedip sıfırlamak Yok etmek Hiçliğin ötesindeki zindan da tutsak olsun isterim. Ama neyleyim ki Ötedeki zindanda Tutsak olanımdır aslında. Tutsak olanımdır Sol yanımdır, Tutsak olduğumun farkında olmayanımdır. Kimi der, Ben, ben’den öte git Git gidebildiğin kadar git Git ve gittigin yerde kendini yok et. Kimi de der ki, Gel, ben’den öne gel Sen önde kal, ben arkada Yolun sonuna kadar Gidelim beraber. Yolun sonunda sen kaybol. Ben ise hesabın ve yanılgının sıcaklığında Tek başına, çaresiz. İşte o zaman ne ben Ne de ben de ben kalır Yalnızca bir ben kalır ki Çaresiz af diler Af diler ve titrer Ve anlar Artık geride kalır Sürekli önnmde giden ben Ahlanıp vahlansam da Ne çare Yalnızım artık Sorular sorular sorular Dilim döner mi Var mıdır verilecek cevaplar Şimdiden bir şey diyemem Bilirim ki ahlanıp vahlanmak boşadır Meydan herkesin meydanıdır Meydan er kişinin meydanıdır. Ya Rabbi, Sen her kişinin meydanından Er kişi çıkar beni. Birden bire bir gürültü Kızım Rana Oyuncaklarla dolu kutuyu devirdi Uyandırdı beni. Uyuyakalmışım bir başıma, İnsan bir başına uyuyakalır mı, Bu koskoca dünyada? Zannederdim ki bir ben varım yalnızca Anladım ki bir ben Bir de ben de ben var kısaca Uyandırdı beni, Yarışa kaldığımız yerden devam etmek için Kızım Rana. Eeee dedim, nerde kaldık kızım, Mücadele etmek lazım Varmak için bitiş noktasına. Ahh ben var ya ben! |
SARAH Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HelenSayha (13. May 2009) |
11. May 2009, 08:35 PM | #15 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Bil(M)iyorum
Bil(M)iyorum
Hangi ruh ikliminde hangi satırlarla avutuyorum bu serseri gönlümü bil(m)iyorum. Bir uçtan bir uca ruhumun en derin yerinden gelen bu acı da niye ? Bil(m)iyorum, En azından bilmeyişlerimin bir nedeninin var olduğunu bil(m)iyorum; Ya da bildiğimi zannediyorum. Nedendir bilmem, Her kafamı, benim olmayan yastıklara koyuşumda Kurtarıyorum dünyayı, Dünyamı kurtarabildiğimi bile bilmezken Ötelerimi düşünüyorum Ötelerin ötesini belki de Düşün(m)üyorum düşün(m)üyorum Başım ağrıyor Kafam yastığa, Benim olmayan yastıklara alışıyor. Ve farkediyorum ki, Benim olmayan sadece kafamın ağırlığını taşıyan yastık değil. Ruhumun ağırlığını taşıyorsa eğer bedenim Bir sebebi vardır diyorum sessizce Sessiz ve sakince Bu aralar uyuyorum Ruhumun en derin yerinden gelen acıyı, dünyayı, öteleri, Hatırlayamıyorum, kurtaramıyorum, duyamıyorum. Sana dair ve Sen'den uzak oluşumun hesabını veremiyorum. Bil(m)iyorum yoksa artık yavaş yavaş ölüyor muyum ? |
SARAH Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HelenSayha (13. May 2009) |
11. May 2009, 08:39 PM | #16 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Üveykler Üzülmesin!
Üveykler Üzülmesin!
Belletmen, yanan bir köz gibidir. Eğer tam yanamamışsa ateşi kızgın kor olur, yakar düştüğü yeri. Bu da çoğu zaman en sevdikleri olur. Diline, kalbine, özüne hâkim olup kirli duygularına gem vurmayı başarabilendir belletmen. Üşüdüğünde Mevlana’nın şefkatli kollarında ısınan yine belletmenin ta kendisidir. Zira aşk ateşinde erimesi lazımdır. ÂŞIK Âşık olan kırılsa da kırmaz kimseyi Sokulsa da yılan gibi okşar başları Gönül koymaz öyle unutur olanları Açar ellerini inler gece yarısı. Kalbini oklardan alamaz Âşık. Bakışlar karanlık hastadır artık.. İdraksiz dostlara aldırma Âşık Sen sevdanı söndürme, yansın artık. Bizim Âşık hoş tutar gönülleri Durmaz Aşık; bulsun diye Rabb’ini.. Âşık olan tutar herkesin elinden Sever ölesiye, canlı tüm bedeni. Sen nasıl aşıksın Yunus misali?! Bu nasıl yemindir? Kesilse başı; Durmak yok, öteleri bulmalı. Âşık söyle, kalbin neyle boyalı? Gönül evidir, insanı dengede tutan. “Gönül yarasıdır, kapanmaz” dememişler mi hem?!... “Evin kristalden ise kimsenin camına taş atma!” sözünü çok tekrar ederdi abim.. örümceklerle, akreplerle bile geçinmesini bilen; Havari timsali, çiçek kokulu, fütüvvet ruhlu, babayiğit, gönülsüz, elsiz, dilsiz, dipdiri canlar gerek.. hayatı hamlelerle dolu, bir ayağı uçuruma gider gibi görünse bile.. dönüşlerde düşse bile.. yokuşlarda yorulsa bile.. çile sokaklarında gözü yaşsız olsa bile.. olur be dostum, üzülme sen! Yeter ki Hz. Ömer (R.A.) gibi “Havf-Reca” dengesini unutma.. Mus’ab’ın (R.A.) sadakatini tak boynuna.. edep imandandır; o halde haya elbiseni sakın çıkarma! Gönül al, gönül ver. İzin ver, girsinler ama kırılma, sıkılma, çatlama, gönül koyma! Hele hele sakın kin tutma! Hocamız şöyle diyor; “ Delikanlılık bir dönemeçtir. Bu dönemde hırs, inat ve şehvet insanda en azami şekilde kendini gösterir zaten bunlar insanda olur ve de en ileri şekilde olmalı. İşte delikanlı gerçek yiğit; iradesini ortaya koyup bunları dizginlemesini bilen ve müspet yola kanalize edendir. Bu dönemde ben, beraber olduğum bütün arkadaşlarımı şimdi gidiyor, köylerinde de olsa buluyor, arkadaşlarımdan haklarını helal etmelerini istiyorum.” Biz hayatı kimden öğrendik ki ?! Bizatihi yaşayan ve anlatandan değil mi?! İşte bize bir şey daha öğretiyor; gençlikte geçimsizlikler bazı hareketlerimizden dolayı olur ama önemli olan bunu ahirete götürmeyip burada hakları helal ederek gönülleri hoş tutmaktır. Hoşgörü ve diyalog adına gönülsüz de olunur, cansız da… Sevgi çağlayana dönüşmeli. Çeşmeler kurmalıyız, susayan gönülleri sulamak için… Köprü olmalı. Basmalılar, acıtmalılar gönlümü; karşıdaki gerçek hayatın Kevserinden kana kana içmeleri için… Hemen yakınma, vazgeçme dostum! Anlamıyorlar diye onlara niye kızıyorsun? İçine at.. kendin yan.. deliler gibi dolaş ama anlatma onların çirkin yanlarını.. dön bak kendine.. sen anladın mı abini? Üzmedin mi hiç?!... Hem kalbinde olan acıyla yatıp, bu acıyla kalkıp, yepyeni bir yüzle; “Günaydın!” demek, tebessümle koltuğunun altına almak, onu bitirebilir, kim bilir?! Dinlemiyorlar diye niye onları suçluyorsun? Demek ki dinletmesini bilmiyorsun! Aralarında dolaş, dertlerine derman ol; yılan gibi soksalar bile, konuşmasını bilmeseler bile… Onlar yanlış konuşuyor da odalarına bile girmek istemiyorsan suç sende! Niye onları öyle konuşturuyorsun? Ne yapıyorsun onlara?! “Yılanın başı küçükken ezilir!” Niye müdahale etmedin? Kaçma onlardan, hiçbir şeyi halledemezsin! Sırt sırta vermiş, düello edeceksin neredeyse!.. Dön! Hemen, gel yüz yüze.. sevdiğini göster. Her şeye rağmen ona deliler gibi yandığını anlasın. Hata yapmak kolaydır. Hataya sabretmek zordur. Biz zora talip olmadık mı Dostum?! O halde bu erken pes de nerden çıktı, daha yolun yarısındayken?!... Daha çok işler yok mu?! Onların susadığını nasıl hissetmezsin? Bu kadar kalpsiz misin?! Onların istediği ağabeyliği bir gül demeti halinde onlara sunacaksın. Koklayacaklar, koklayacaklar; “Abim!” deyip abisiyle yatacaklar. Düşlerinde abisini görecekler. Onları alacaksın içine, alacaksın kalbine.. bahçevan gibi su vereceksin.. ışıklarını kontrol edeceksin. Fidan onlar. Çiçeklere gösterdiği titizliği onlara da göstermelisin. Fidan büyüyüp meyve vermeli. Çürütme onları!!!... Talebeleriyle problemleri olan bir belletmene... |
SARAH Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HelenSayha (13. May 2009) |
11. May 2009, 08:48 PM | #17 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Ufukta bir güneş doğdu, adını SİNAN koydum.
Yoklukta var olan küçük nesne; işte ben oydum. Hiç ve hep; budur benim yazılan asil çilem, Sonum onda gizli.. o da SADAKAT DİLEKÇEM! Acı ve keder; yoğurur beni iki büklüm, Sana geldim… Amel sandığı omzumda yüküm. Divane bir yolcusuyken şu fani dünyanın, Bekçisi ben kalmışım; sevgili kabristanın! Hayat zor bir yokuştur; zirvede bekler ölüm! Issız çöl kumlarında, beni tarihe gömün! |
SARAH Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HelenSayha (13. May 2009) |
12. May 2009, 07:46 AM | #18 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Canımdan vazgeçtim
Kendim için bazı şeylerden "vazgeçtim" ya da "vazgeçmek zorunda kaldım" desem daha iyi olacak..
Ben kendi isteğimle değil "CAN" yerine koyduğum biri benden "vazgeçtiği için vazgeçtim..." ilk önce ellerinden "vazgeçtim.." Hani bir zamanlar tutmaya kıyamadığım usul usul korka korka tuttuğum ellerden "vazgeçtim.." Kendim istediğim için değil...CAN'ım öyle istedi.. Ben CAN'ımı dinlerim.. Bir zamanlar CAN yerine koyduğumu dinledim... Sonra bakmaya doyamadığım gözlerden "vazgeçtim..." Hani hep bakmaya doyamadığınız gözler varya.. İşte ben o gözlerden "vazgeçtim.." "Bıktığım" ya da "İstemediğim" için değil sadece CAN yerine koyduğum CANım Vazgeçti diye Vazgeçtim... Usulca korkarak... Kısa bir ara sonra dudaklarından Vazgeçtim.. Karşınızda onun sizinle konuşmasını sağlayan o dudaklardan Vazgeçtim... İsteyemeyerek de olsa "vazgeçtim..." Yine ben istediğim için değil CAN yerine koyduğum CAN'ım istediği için "vazgeçtim.." Bir zaman sonra CAN'ımla ilgili düşler kurmaktan vazgeçtim.. Çünkü CAN'ım çoktan Vazgeçmişti ve "Benden de istiyordu" bende sırf CAN'ım istediği için VAZGEÇTİM.... Korkarak, ürkerek VAZGEÇTİM.... Ama o bilmiyordu ki ondan her uzaklaşmam aslında kendimden Vazgeçmemdi.... Hayallerimden Vazgeçmem.... Vazgeçtiklerimin hepsi CANımdı.. Bana ait olan şeylerdi... Ve Şimdi... Ellerinden, gözlerinden, hayallerinden.. Ben CAN'ımdan Vazgeçtim.. Konu SARAH tarafından (12. May 2009 Saat 07:50 AM ) değiştirilmiştir. |
SARAH Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HelenSayha (13. May 2009) |
Bookmarks |
Etiketler |
damlaları, gönül |
|
|