hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE TEBYîNÜ'L -KUR'AN İŞTE KUR'AN ve VİDEOLARI Hakkı Yılmaz > İniş Sırası ile Sureler > 87.Bakara Suresi

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 9. December 2010, 09:55 AM   #51
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

intak sanatı kullanılmış. öğreten allah ne güzel misal verir
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12. October 2011, 05:11 AM   #52
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Bu yazım ''Tur '' ifadesi üzerinedir.
Bakara-63 ve 93 ile Nisa 154. ayetlerde geçen ''Tur''un dağ olarak aktarılmasında yanlışlık olduğunu belirten ''Adalet ve Rahmet'' sitesinde Sayın İlhami Çetin'in görüşünü aktarmak istiyorum.

Şöyle ki:

''Ayette geçen kavrama verilmesi gereken anlamın 'Tur Dağı' ile yakından uzaktan bir alakası yoktur. Ahit yapmak için Allah'ın dağı kökünden sökerek kaldırıp, altına İsrailoğulları'nı koyarak söz alması akla mantığa sığmaz; böyle kokutularak ''ya ahit yaparsınız, ya da dağı üzerinize bırakırım'' tehdidiyle alınan sözden hayır mı gelir? 'Ulu dağ' denmek istenseydi 'Tuvar' değil 'Tuvad' kavramı kullanılırdı.

Musa ile İsrailoğulları'na uygulattırılmak istenen din ekonomi politiği ilkesi 'Tuvar' üzeredir. Yani eşitlik, müsavat.
Ettüvarü -tuvar :eşit,müsavi
Ettüvadü -tuvad :ulu dağ

Ayette geçen ''refe'a fevka'' (fevka kavramı manevi üstünlük) kavramının en doğru anlamı: 'sizin inkişaf ve yükselmeniz, size vereceğimiz derecelere en münasip sosyo-ekonomi politiğiniz, eşitlik-müsavat içinde gelişmeyi yol edinirseniz, size dereceler veririz, eşitliği-safı bozmadan maddi kalkınma modellerini izlerseniz ahırette buna göre yüksek dereceler alırsınız' yaklaşık meali vardır.''

Bu tahlille ortaya çıkan farklılık, ve farklılığın giderilmesi yönünde, Bakara 63-93 ve Nisa-154 ayetlerini göz önüne alarak (özellikle Nisa-153-154 ayetleri) (Tin ve Meryem Sureleri hariç), bir görüş lütfen bildirebilir misiniz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (30. May 2014 Saat 08:04 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (12. October 2011)
Alt 12. October 2011, 04:51 PM   #53
Anonymous
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Anonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud of
Standart

Selam Sayın Galip Yetkin;

Tur ve Tur-i Sina kavramlarının "dağ" olmadığı konusunda size katılıyorum. Bu kavramlar hakkında değişik bir görüş olarak:
http://www.hanifler.com/showpost.php...02&postcount=9
Anonymous isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Anonymous Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (12. October 2011)
Alt 12. October 2011, 06:44 PM   #54
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Galip Yetkin Kardeşim!

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu yazım ''Tur '' ifadesi üzerinedir.
Bakara-63 ve 93 ile Nisa 154. ayetlerde geçen ''Tur''un dağ olarak aktarılmasında yanlışlık olduğunu belirten ''Adalet ve Rahmet'' sitesinde Sayın İlhami Çetin'in görüşünü aktarmak istiyorum.

Şöyle ki:

''Ayette geçen kavrama verilmesi gereken anlamın 'Tur Dağı' ile yakından uzaktan bir alakası yoktur. Ahit yapmak için Allah'ın dağı kökünden sökerek kaldırıp, altına İsrailoğulları'nı koyarak söz alması akla mantığa sığmaz; böyle kokutularak ''ya ahit yaparsınız, ya da dağı üzerinize bırakırım'' tehdidiyle alınan sözden hayır mı gelir? 'Ulu dağ' denmek istenseydi 'Tuvar' değil 'Tuvad' kavramı kullanılırdı.

Musa ile İsrailoğulları'na teklif edilen din ekonomi politiği 'Tuvar' üzeredir. Yani eşitlik, müsavat.
Ettüvarü -tuvar :eşit,müsavi
Ettüvadü -tuvad :ulu dağ

Ayette geçen ''refe'a fevka'' (fevka kavramı manevi üstünlük) kavramının en doğru anlamı: 'sizin inkişaf ve yükselmeniz, size vereceğimiz derecelere en münasip sosyo-ekonomi politiğiniz, eşitlik-müsavat içinde gelişmeyi yol edinirseniz, size dereceler veririz, eşitliği-safı bozmadan maddi kalkınma modellerini izlerseniz ahırette buna göre yüksek dereceler alırsınız' yaklaşık meali vardır.''

Bu tahlille ortaya çıkan farklılık, ve farklılığın giderilmesi yönünde, Bakara 63-93 ve Nisa-154 ayetlerini göz önüne alarak (özellikle Nisa-153-154 ayetleri) (Tin ve Meryem Sureleri hariç), bir görüş lütfen bildirebilir misiniz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Allah sizlerden razı olsun. Tefekkürlerin sonuçlarını bizlerle paylaşıyıorsunuz.

الطّور - et-tûr sözcüğünün aslı temel "demektir. Araplar evin temeline طورالدّار - tavaru'd-dâr demektedirler. Ancak bu sözcük, evin üzerine yapıldığı ilk temeli kapsadığı gibi, apartman katlarından her birinin başlangıcı anlamındaki ara temeli (tavr) de kapsar. Nitekim Türkçede "kademe, aşama" sözcükleriyle ifade edilen طور - tavr sözcüğü, Nûh Sûresinin 14. Âyetînde وقد خلقناكماطوارا . ve kad haleknâküm etvâra = sizi aşama aşama yarattık, ifadesinde de bu anlamda kullanılmıştır.
"Temel" anlamı ekseninde "kaya" ve "ağaç" için kullanılan tûr sözcüğü, daha sonra "dağ" anlamında kullanılmaya başlanmış ve bu anlamıyla daha meşhur olmuştur. Sözcüğün bu yöndeki gelişimine uygun olarak araştırmacıların bir kısmı tûr sözcüğünün genel anlamda "dağ" demek olduğunu söylemişler, bir kısmı ise Mûsâ peygamberin vahiy aldığı özel dağın adı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Gerçekten de tûr sözcüğü, Kur'ân'da yer aldığı Âyetlerde Mûsâ peygamberin vahiy aldığı özel dağın adı olarak kullanılmıştır. (Bakara Sûresinin 63, 93; Nisa Sûresinin 154; Meryem Sûresinin 52; Ta Ha Sûresinin 80; Müminûn Sûresinin 20; Kasas Sûresinin 29, 46; Tur Sûresinin 1; Tîn Sûresinin 2. Âyetlerine bakınız).
Bakara Altmış üçüncü ayet genellikle “” Tur’u/ dağı üzerinize kaldırdık” diye çevrilir. Ve bu çevirilerden de sünnetüllaha aykırı anlamlar çıkarılır. Âyetin orijinalindeki “Fevk” sözcüğü, “Dun, alt” sözcüğünün karşıtı olan “üst” edatı olduğu gibi, şeref ve fazilet açısından başkasının üstüne çıkma anlamındaki “Fake” fiilinin mastarıdır da. Ayrıca “fevk” sözcüğü, genelde manevi üstünlüğü ifade için kullanılır. Zuhruf; 32, Bakara; 212, Âl-i Imran; 55, En’am; 18 ve A’raf; 127’ye bakılabilir. Bu sözcüğün bazı kullanımları Türkçemize de geçmiştir. Üstün bir şey nitelenirken “Fevkalâde” denilir. Bu duruma göre sorduğunuz ayetlerin aşağıdaki gibi meallendirmesi daha uygun olur diye düşünüyorum.

Bakara;63: "Hani bir zamanlar Biz, sizden, “Allah’ın koruması altına girmeniz için verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun ve içindekileri hatırınızdan çıkarmayın!” diye sağlam bir sözü almıştık ve sizin Üst’ünüzü; seçkininizi (Musa’yı) Tûr'a/dağa yükseltmiştik; çıkarmıştık."


Bakara;93: "Ve hani Biz, sizden, “Size verdiğimizi [Kitab'ı] kuvvetlice alın ve dinleyin” diye sağlam söz almış ve sizin Üstünüzü; seçkininizi (Musa’yı) Tûr'a yükseltmiştik; çıkarmıştık. Demişlerdi ki: “Dinledik ve isyan ettik/iyice sarıldık.” Ve gerçeği örtmeleri yüzünden buzağı [altının ilâhlığı] kalplerine içirilmişti. De ki: ‘Eğer inananlar iseniz, inancınızın size emrettiği şey ne çirkindir!"

Nisa 153: "Kitap Ehli, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Ve kesinlikle onlar Mûsâ'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi de, “Allah'ı bize açıkça göster” demişlerdi. Sonra da hakksızlıkları sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra da kendilerine açık deliller geldiği hâlde o buzağıyı/altını ilah edinmişlerdi. Sonra Biz onları bundan dolayı da affettik. Ve Biz Mûsâ'ya apaçık bir kanıt verdik."
Nisa;154: "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/en değerlilerini/Musa'yı Tûr'a yükselttik.Ve onlara: “O kapıdan secde ederek/boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: Tefekkür /kulluk gününde sınırları aşmayın dedik."

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (12. October 2011)
Alt 23. February 2013, 10:39 AM   #55
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart BAKARA / 186 "Evlere arkalardan girmek"

189. Sana hilâllerden [yeni aylardan] soruyorlar. De ki: "Onlar, insanlar ve hacc için zaman ölçüleridir." Evlerinize arka taraflarından girmeniz "birr" değildir. Ama "birr", takvâlı davranmaktır. Öyleyse, evlerinize kapılarından girin. Ve başarıya erenlerden [kurtulanlardan] olmanız için Allah'a takvâlı davranın.



Ebû Ubeyde'ye göre ise, “evlere arkalarından girmeyin, kapısından girin” ifadesi, bir deyim olup bununla, işinizde-gücünüzde yanlış yol izlemeyin, yanlış metod kullanmayın, her şeyi kuralına göre yapın, yanlış yoldan giderseniz menzil-i maksudunuza eremezsiniz; amacınıza ulaşamazsınız” denilmek istenmiştir. Bu durumda verilen mesaj şöyle olur: “İyi, dindar insan olmak için atalarınızın bâtıl inançlarına değil, dinin sahibinin koyduğu ilkelere uyun. Allah'ın koymadığı kurallar insanı Allah'a yaklaştırmaz.”

Mesela yukaridaki rivayet yeterli görülüp baska rivayetlere yer verilmemeliydi, yahutta en azindan, Hakki hocamiz bu Ayette kendi alayisini belirtmeliydi.


Allah kendisinden razi olsun, Hakki Hocamizin bilgilerinden faydalanabiliyoruz.

Ama bazi aciklamalarinda cok kafa karistirici bir usülü var. Inis sebebi olarak bazi rivayatleri hic katmamis olsa daha kisa ve anlayisli olacak aciklamalari.

Kafam hep takilmistir " Evlere arkalardan girmek " sözcüklerine. Rivayetlerde gösterilen misallar sacma geliyor akla, Allah'in her isi bittide arap milletine evlerinin ne tarafindan girmelerinin dogru oldugunu bildirsin.

Bazi rivayetler öylesine sacma ki, sanki mübarek Ayetler bir kac arabin yüzü suyuna indirlmis (!) Elbette aralarinda dogru olanlari vardir, ama o Ayetlerde; "Sana .... hakkinda soruyorlar" diye basliyor ve cevaplandiriliyor.

Kur'an kimsenin hatirina indirilmemistir, hic kimse de tekeline alamaz. Islam dini besbelli ki sadece bir arap dini degildir. Belli bir kavme indirilmis yolundan gidilerek dini suistimal etmeye lüzum yok. Tüm alemlere acik bir sekilde hitap eden Kur'an ona göre anlasilmalidir.

Belirtmek istedigim bir nokta var, acaba Kur'an'i anlamak ve tatbik etmek icin illede arap kültürünü, geleneklerini, tarihini ögrenmek sartmi?

Dünyanin öbür tarafinda olan bir müslüman arap usülüne göremi uygulamasi lazim her bir kurali tam bir mümin olabilmesi icin?
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 20. April 2013, 05:59 PM   #56
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart BAKARA MUCİZESİ (MÜTEŞABİH BÖYLE OLUR) / Metin DURALİ

Google'a "yarasayi esneten madde, ilac" olarak arama yaptigimda bir sürü sayfa cikti ortaya.

Asagidaki yazida Bakara suresi 67-73. ayetler enteresan bir sekilde meallendirilmis.


***



Şimdi aşağıdaki meali internette bulunanlar 30-40 mealin olduğu sitelere girip

(http://kuran.mollacami.com/ayetler.php?Asn=192) hem Arapçasını hem de Türkçe anlamı ve meali ile birlikte karşılaştırabilirler. Sizler de ellerinizdeki Kur’an mealleri ile karşılaştırarak anlatacağımız bu 7 ayeti herhangi bir sayı ya da ebced olmadan yani herhangi bir sayı ile karşılaştırmadan ve ne Arapça anlamına ne de Türkçe mealinde değişiklik yapmadan sadece yukarıda (PARANTEZ) içine aldığımız iki ANAHTAR kelimeyi çevirerek yukarıdan aşağı aynen kelime dizgisini bozmadan herhangi bir Arapçasında da değişiklik yapmadan yukarıdan aşağı okuyup bitirdiğimiz anda İNSAN BEYNİNDEKİ BİR HORMON’ a ulaşacağız.

Bakara suresi 67-73 Bismillahirrahmanirrahim

67. Bir vakit de Musa, kavmine demişti ki: “Allah size bir inek (boğazlamanızı) emrediyor. ” Onlar da: “Ay! Bizimle eğlenip alay mı ediyorsun?” dediler. O da: “O gibi cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” dedi.

68- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et onun ne olduğunu bize açıklasın.” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: “Bir inek ki ne yaşlı, ne de genç, ikisi ortası bir dinç. Haydi, emrolunduğunuz işi yapın!” dedi.

69- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et rengini bize açıklasın” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: Rengi bakanlara sürur veren sapsarı bir inek.” dedi.

70- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et, onu bize iyice açıklasın; çünkü o inek bize (benzer)geldi. Bununla beraber Allah dilerse elbette onu buluruz.” dediler.

71- O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne boyunduruk altına alınan ne de ekin sulayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir inektir.” dedi. Onlar da: “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.” dediler. Bunun üzerine o ineği bulup (boğazladılar) neredeyse yapmayacaklardı.

72- Ve o vakit birini öldürmüştünüz de, katili hakkında birbirinizle atışmış, üstünüzden atmıştınız. Hâlbuki Allah gizlemiş olduğunuzu açığa çıkaracaktı.

73- Onun için dedik ki: “O’nun bir kısmı ile ona vurun.” İşte böyle, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir, ta ki aklınızı başınıza alasınız.

Yukarıdaki meallerden anladığımız şey: Hz. Musa zamanında biri öldürülmüş ve katili aranmış, bulunamayınca da hz. Musa’ya müracaat etmişler ve tarif edilen bir inek istenmiş ve bulunmuş ve 73. ayette de Allah böylece ölüleri diriltir demiş olduğudur. Sonunda Allah’ın ölüleri diriltmekten bahsetmesi ve bu anlatacağımız anlamı ile okuduğumuz zaman insan beynindeki bir HORMON a ulaşmış olmak tabii ki beni beyin araştırmalarına da sevk etti. Ellerinizdeki meallere ve diğer meallerle karşılaştırdığınız zaman şu değişikliklere rast geleceksiniz:

1- BAKARA kelimesi; kiminde İNEK, kiminde SIĞIR kiminde DÜVE olarak anlatılmış, Bakara kelimesinin ansiklopedik anlamına baktığımız zaman bir inek ya da öküz cinsinden sığır olarak geçse de hiç bir mealde ÖKÜZ kelimesine rastlayamazsınız. Çünkü bu ayetlerde geçen bakara = dişi inektir. Düve de ineğin küçük olanına denir. İnek ve düve de sığır cinsi olduğu içinde sığır olarak anılmasında bir mahsur görülmemiştir. Tabii ki bu kelime MÜENNES olduğu için dişisi yani inek olarak alınmıştır.

2- Birinci anahtar kelimemizdeki (boğazlayın) ise kesin ya da kurban edin olarak meallendirmişlerdir.

3- 73. ayette özellikle çoğu müfessirler (parantez arası) anlam kullanmışlardır.

Örneğin: Kesilen ineğin bir parçası ile öldürülen adama vurun, sığırın bir parçası ile ölen adama vurun gibi sadece Muhammed Esed (Yahudi kökenli olup Yahudi kültürünü bildiği için “bu prensibi bu gibi olaylarda uygulayın” diye çevirmiş ve Mustafa İslam hocamız da aynen onun mealini alarak diğerlerinden bu konuda ayrılmışlardır. Oysa bu kelimenin Arapça moda mod anlamı Elmalı’nın tefsirlerinde de açıkladığı gibi (O’nun bir Kısmıyla ona vurun) dur.

Bu değişiklikleri açıkladıktan sonra yukarıdaki ayetleri ve ANAHTAR iki kelimeyi açarak kelime yapısını bozmadan yukarıdan aşağıya anlamlandıralım.

Birinci anahtar kelimemiz Allah size bir inek (BOĞAZLAMANIZI) emrediyor cümlesindeki boğazlamak kelimesi Arapça olarak entezbehû olarak geçen ZBH kelimesinin moda mod anlamı = BOĞAZIN YARILMASI dır. Hayvanlar ellerinden ayaklarından değil sadece BOĞAZLARI YARILARAK işlem yapıldığı için müfessirler burada ZBH kelimesini görüp te aşağıdaki ayetlerde bir parçası ile vurulmasından bahsedince ineğin kesilmesi ya da boğazlanması ya da ineğin kurban edilmesi olarak çevirmişlerdir. Çünkü en yaygın anlam budur. Aynı kelimeden türeyen kurbanlık = ZiBH ve bizde de kullanılan MEZBAHA kelimesi hep hayvanların BOĞAZI YARILARAK yapılan işlem olduğu için bu yönde kullanılır olmuştur.

Meallerdeki değişiklikler de bundan dolayı kaynaklanmıştır. Kesin, boğazlayın, kurban edin gibi.

Biz de kelime bütünlüğünü bozmadan açıklayacağız dediğimize göre BOĞAZIN YARILMASI olarak anlamlandıracağız. Fakat genelde müfessirlerin düşündüğü gibi DIŞ BOĞAZI değil İÇ BOĞAZI YARACAĞIZ: yarılmak = İkiye ayrılmaktır ve müfessirler burada hep ineğin dış boğazının yarılmasını düşünmüşlerdir. Şimdi biz BOĞAZ deyince ne anlıyoruz?

Örneğin: boğazlı kazak ya da boğazımda sivilce çıktı ya da boğazıma bir şey kaçtı kelimelerindeki BOĞAZ kelimesi ikisi dış boğazı biri iç boğazı temsil etmektedir. Anatomik olarak bakarsanız aslında BOĞAZ kelimesi İÇ BOĞAZI temsil etmektedir.

İÇ BOĞAZI NASIL YARACAĞIZ (ikiye ayıracağız ?)

Yani esnetin anlamı ile. Şimdi 67. ayeti okuyalım:

Bir vakit de Musa, kavmine demişti ki: “Allah size bir İnek (boğazını yarmanızı=esnetmenizi) emrediyor.” Onlar da: “Ay! Bizimle eğlenip alay mı ediyorsun?” dediler. O da: “O gibi cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” dedi.

Bizimle alay mı ediyorsun diyorlar çünkü İNEKLER ESNEMEZ. Hz. Musa zamanında da ESNEMİYOR du tabii ki. Bakın mesela google ye girerek esneyen hayvanlar yazın ve arama motoruna basın yaklaşık 230.000 sayfa açılıyor. Yüzlerce değişik hayvanların esnerken resimlerine rast geleceksiniz. Kediler, köpekler, atlar, aslanlar, vaşaklar, develer, kurtlar hatta yılanlar ve ülkemizde bulunmayan iguana ve daha birçok hayvan türünün resimlerine rast geldiğiniz halde bu kadar yaygın olan SIĞIR RESMİ göremeyeceksiniz. Çünkü bilimsel olarak İnekler esnemez.

Bu cevap karşısında hz. Musa da bir peygamber olduğunu hatırlatıp Allah’tan vahy aldığını da söyleyerek cahillerden olmaktan sakınırım böyle vahy geldi deyince İŞİN gerçek olduğunu anlıyorlar ve:

68 ayet – Onlar: “Bizim için Rabbine dua et onun ne olduğunu bize açıklasın.” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: “Bir inek ki ne yaşlı, ne de genç, ikisi ortası bir dinç. Haydi, emrolunduğunuz işi yapın!” dedi.

Etraflarında esneyen inek göremedikleri için bari bu esneyen ineği tarif et diyorlar. Ne yaşlı ne de genç ikisi ortası deyince yine bakıyorlar ki esneyen inek yok ve tekrar danışıp sormak ihtiyacı duyuyorlar ve:

69. ayet – Onlar: “Bizim için Rabbine dua et rengini bize açıklasın” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: Rengi bakanlara sürur veren sapsarı bir inek.” dedi.

Bu sefer renginin sarı olduğu bildiriliyor ve etraflarında sarı inek var fakat esneyen inek yok. Sonraki ayette farklı bir soru gelecek ve ikinci anahtar kelimemiz devreye girecek:

70. ayet – Onlar: “Bizim için Rabbine dua et, onu bize iyice açıklasın; çünkü o inek bize (benzer) geldi. Bununla beraber Allah dilerse elbette onu buluruz.” dediler.

Orta yaşta inek arayıp sonrada sarı inekler de esneyenini arayıp bulamayınca bir anlam veremedikleri için Musa bize bu inek (BENZER) geldi olarak meallenen ve çoğu meallerde bu inekler biri birine benzer olarak açıklanan bu ayetlerdeki İkinci Arapça kelime = teşâbehe kelimesidir.

Teşabehe kelimesinin kök anlamına baktığımız zaman TŞBH= benzetme, yani bizim Türkçemizde ve edebiyatımızda da çok sık kullanılan TEŞBİH yani farklı benzetmedir. Örnek vermek gerekirse “cin gibi çocuk, ya da Cennet gibi vatan benzetmeleri hep TEŞBİH yapmakla yani benzetme ile alakalıdır. Hatta “teşbihte (benzetmede) hata olmaz” deriz genelde.

İşte bu 70. ayette de Musa’nın etrafında bulunan insanlar Musa bize bu inek TEŞBİH yapılıyor gibi geldi deyince aşağıdaki ayetteki bu sorularının cevabı geliyor:

71. ayet – O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne boyunduruk altına alınan, ne de yeri sulayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.” dedi. Onlar da: “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.” dediler. Bunun üzerine onu (boğazını yardılar = esnettiler) Neredeyse yapmayacaklardı.

Yüzyıllardır belki de çok dikkat edilmeyen bir gerçeklik var bu ayette zaten inekler ÇİFT sürüp boyunduruk altına alınmazlar. Bu gerçeği hem Allah biliyor Hem de hz. Musa ve Musa’nın çevresindekiler biliyor. Diyorlar ki İşte tam gerçeği dile getirdin çünkü inekler çift sürmez ve bu gerçekten TEŞBİH. Yani benzetme. Yüzlerce yıldır inekler çifte sürülüp boyunduruk altına alınmaz çünkü koca memeleri ile süt veren inekleri çifte sürerlerse sütten kesilir ve 50 lira iş yapacaklar diye 500 liralık zarara uğramak istemez çiftçiler ve hayvancılık yapanlar. Bunun için devesini atını ya da bu işi yapabilecek başka bir hayvan bulunur fakat süt veren ineklerini ahırda tutarlar…

İşte şimdi yapılacak en önemli iş bu TEŞBİH = benzetme yapılanı bulmaktır. Bu ayetlerde Allah, öküz isteyebilirdi. Özellikle inek istediğine göre, ineğin vasıflarını taşıyan bir benzetme olmalıydı. İnekle öküzü birbirinden ayıran belirgin özellik nedir? Her iki cinste de boynuz olabilir, derileri ve renkleri aynı olabilir ama ilk bakışta göze çarpan özellik ineğin MEMELİ olmasıdır.

Aramamız istenilen (teşbih=benzetme inek), öncelikle “MEMELİ” olmalıydı diye düşündüm. Ayrıca yeri sürmeyen ve boyunduruk altına alınmayan inek istendiğine göre bu (teşbih-benzetme) MEMELİ ya denizde ya da havada olmalıydı. Çünkü ne denizde ne de havadaki canlılar ne yeri sürüyor ne de boyunduruk altına alınıyordu.

Araştırmaya denizden başladım bütün balıklar yumurtluyordu sadece balina, yunus ve foklar MEMELİ idi. fakat 69. ayette renginin sarı ve üzerinde benek olmaması gerekiyordu. Denizde sarı olan balıklar vardı fakat memeli değildi. Memeli olanlarda da sarı renkli yoktu. Demek ki yüzümü gökyüzüne çevirmem gerekiyordu. Gökyüzünde de yüzlerce kuş türü vardı ve hepsi yumurtluyordu. Fakat Allah, sadece tek bir türü MEMELİ yaratmıştı. Evet, evet sadece tek tür: Yarasalar…

Peki, 69. ayette belirttiği gibi sarı renkli ve hiç alacası olmayan bir türü var mıydı? Tabii ki vardı “Vampir Yarasa”

İşte (TEŞBİH= BENZETME) yapılan MEMELİ vampir yarasa idi. Şimdi asıl istenen şey =İNEK in esnemesi değil (Teşbih = Benzetme) MEMELİ olan YARASA nın esnetilmesidir. Peki, bu yarasayı nasıl esneteceğiz. Günümüz dünyasına dönelim ve bu sorunun cevabını alalım. Günümüz şartlarında ve tıbbi olarak düşünelim lütfen. Şayet uyutun denseydi uyku ilacı vururduk değil mi? Yarasayı esnetin dediğine göre bizde yarasayı esneten ilacı bulur şırıngaya koyar ve ona enjekte ederdik değil mi? Eğer yarasa esnemeye başladı ise aradığımız ilaç doğru demekti. Şimdi elimizde bir yarasa ve diğer elimizde de içerisine onu esnetecek ilacı koyduğumuz şırınga var ve yarasaya enjekte ediyoruz. Evet, esnemeye başlıyor demek ki ilaç doğru. Şimdide aynı şırıngayı ölen adama doğrultun ve 73. ayeti okuyun. “Onun bir kısmıyla ona vurun.” Allah böylece ölüleri diriltir demiyor mu?

Onun (şırıngadaki ilacın) bir kısmıyla ona (öldürülen adama) vurun, aslında ölen adamı hayata döndürecek ilaç aynı zamanda yarasayı esnetiyor.

BU BİR FORMÜLÜN TARİFİ

Şırıngadaki ilacı da merak ettiğinize eminim = oksitosin hormonu. İnsan beyninin hipofiz bezinde yer alan bir hormon. Gökyüzünün tek memeli hayvanı olan yarasayı esneten ilaç = insan beynindeki bir hormon. Bu sizce tesadüf mü? Yoksa Allah’ın gizemli yollarında biri mi?

Bakın, yukarıda dediğimiz gibi sadece İKİ ANAHTAR kelimeyi açarak ve meallerdeki kelimelerin yerini değiştirmeden ve iki anahtar kelimenin gerçek anlamına müdahale etmeden yola çıktık ve hiç bir matematiksel formüle başvurmadan açıkladığımız ayetlerin sonunda İnsan beynindeki bir HORMON’A ulaştık.

Aslında MÜTEŞABİH AYET lerin gücünü göstermedeki en önemli ayetlerdir Bakara 67-73.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30. May 2014, 06:46 AM   #57
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Taner Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kamerî aylardan olmasi hasebiyle Ramazân'in günes takvimine göre herhangi bir ayda sabitlenmesi söz konusu olmaz.
Sayin Hakki Yilmaz'in
beserî rivayetlere dayandirdigi
görüsü bu.

Oysa sözü edilen eger Bakara 185’teki RAMAZÂN ise o, mevsim açisindan kesinlikle vakten sabitlenmistir.

Bunu görmek için BESERÎ rivayetlere degil
ILAHÎ uyarilara kulak verip
gökteki "ayetler"e bakmamiz gerekir.

…gögün ayetlerinden yüz çeviriyor onlar. (21:32)
De ki, "Göklerde ve yerde ne var, görün!" (10:101)


Sehru ramazân
kamerî ay degil
GÖKTEKI aydir.

Ramazân geldi mi diye "ramazân hilali"ni görmek için o yüzden GÖKLERE bakiyoruz.

Bakiyoruz... bakiyoruz da görüyor muyuz,
gördügümüzün ne oldugunu biliyor muyuz?

Bi görsek sunu bilecegiz, "aylarin iddeti"nde en az 12 ay var. Ama her üç iddetten birinde 13.

Iste Ramazân dahil, gökteki bütün aylar
o onüçüncü ay yoluyla sabitleniyor.

Allah, gökleri ve yeri yarattigi gün, düzenlemis bunu (9:36).

Buyurun,
birlikte görelim.

2011’in yaz dönencesinden sonraki ilk dolunay ile basliyoruz.
http://www.timeanddate.com/calendar/...ear=2011&n=0):

..I: iddet 1
.II: iddet 2
III: iddet 3
IV: iddet 4

ag: agustos,
ey: eylul,
ek: ekim…

..I.15 Tem 2011-13ag-12ey-12ek-10ka-10ar-09 Ocak 2012-07su-08ma-06ni-06ma-04ha
.II.03 Tem 2012-02ag-31ag-30ey-29ek-28ka-28ar-27 Ocak 2013-25su-27ma-25ni-25ma
III.23 Haz 2013-22te-21ag-19ey-18ek-17ka-17ar-16 Ocak 2014-14su-16ma-15ni-14ma-13ha
IV.12 Tem 2014...

Gördük mü?

Yaz dönencesinden sonraki ilk dolunaylarin
tarihleri:

15 Temmuz 2011,
03 Temmuz 2012 (I’den 11 gün önce)
23 Haziran 2013 (II’den 11 gün önce)

Bakar misiniz. Sira IV’e gelince, 13 Haziran tarihli oldugu için III’ün içinde kalan, 13 ncü ay araya giriveriyor. Eger III’ün içinde kalmasaydi bir sonraki iddet olan IV’e ait olacakti. Ve o zaman da IV 11 gün önce baslayacakti, tipki ötekiler gibi.

Ve bu hep böyle gidecekti. Zincirleme.

Allah buna izin vermiyor;
IV’ü
13 Haziran 2014’te degil
12 Temmuz 2104’te baslatarak
zinciri KIRIYOR.
http://www.timeanddate.com/calendar/...?year=2014&n=0

ve

ramazân dahil, gökteki bütün aylari
mevsim açisindan sabitliyor.

21 hazirandan sonraki ilk aydir ramazân. Mevsim açisindan Allah onu vakten sabitlemistir. Daima sicak yaz mevsiminin basindadir. Yaz mevsiminin basinda. Hep yaz mevsiminin basinda.

Sicak günlerin habercisidir. Örnegin sicak günlerde üreyip yavrularini büyütmekle mesgul olan av hayvanlarini öldürmek suretiyle kan dökmenin haram oldugu (5:2, 5:95) "haram aylar"in ilkidir.

SICAK AY anlaminda SEHRU RAMAZÂN denmesinin nedeni bu.

Konu Hasan Akçay tarafından (3. June 2014 Saat 12:30 AM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
beyazasi (1. June 2014)
Alt 1. June 2014, 08:39 AM   #58
beyazasi
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2013
Mesajlar: 203
Tesekkür: 153
10 Mesajina 12 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 21
beyazasi has much to be proud ofbeyazasi has much to be proud ofbeyazasi has much to be proud ofbeyazasi has much to be proud ofbeyazasi has much to be proud ofbeyazasi has much to be proud ofbeyazasi has much to be proud ofbeyazasi has much to be proud of
Standart

....

Konu beyazasi tarafından (31. August 2017 Saat 05:32 PM ) değiştirilmiştir.
beyazasi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 1. June 2014, 11:29 AM   #59
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
beyazasi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
sayın hasan akçay yaptığım tahmin eğer doğruysa bundan sonraki yıllarda ramazan bu tarihlerde başlıyacak.
2 Tem-2015
19 Tem-2016
9 Tem-2017
Evet.

IDDETIN
ILK DOLUNAYISON DOLUNAYI
02 Tem 2015 - 20 Haz 2016
19 Tem 2016 - 09 Haz 2017
09 Tem 2017 – 29 May 2018

Ilk iddette 13 ay var.

01.02 Tem 2015
02.31 Tem 2015
03.29 Agu 2015
04.28 Eyl 2015
05.27 Eki 2015
06.25 Kas 2015
07.25 Ara 2015
08.24 Oca 2016
09.22 Sub 2016
10.23 Mar 2016
11.22 Nis 2016
12.21 May 2016
13.20 Haz 2016
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
beyazasi (1. June 2014)
Alt 2. June 2015, 07:47 AM   #60
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Taner Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kamerî aylardan olması hasebiyle Ramazân'ın güneş takvimine göre herhangi bir ayda sabitlenmesi söz konusu olmaz. Zira Allah birçok görevi Kamerî takvime bağlamıştır.
Nasil söz konusu olmaz?

O kadar
abes bi iddia ki
bu...

Ha "Gökteki aylarin günes yilinin belli bir vaktinde sabitlenmesi söz konusu olmaz" demissiniz
ha "Allah söz konusu olmaz."

Çünkü

gökteki bütün aylar
günes yilinin belli bir vaktinde
Allah tarafindan sabitlenmis.

Yillarin sayisini
gökteki aylar
günes yilinin belli bir vaktinde sabitlenmis olmalari sayesinde
bildiriyorlar (Yûnus 5)

Ve

Şehru Ramazân
göktedir.

Göktedir ki
onu gökte görmeye çalisiyorsunuz
oruca baslamak için.

Konu Hasan Akçay tarafından (2. June 2015 Saat 07:52 AM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
bakara, bakara suresi, hakkı yılmaz, suresi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:59 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam