17. March 2009, 07:17 AM | #1 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Hekimhanlı esiri
Esiri'nin asıl adı Mehmet'tir. Babası Kasım Ağa Hekimhan'ın Hasançelebi bucağına bağlı Basak köyü halkından olup XVIII. yüzyılda yörenin en ünlü aşıklarından biri olarak bilinen Baboğ Dede'nin dördüncü oğludur. Kasım Ağa, Baboğ Dede'nin vefatından sonra kardeşlerinden ayrılarak Basak köyü yakınlarında bulunan Güvenç köyüne yerleşmiştir.
Mehmet (Esiri) 1259 (miladi 1843)'da ailenin üçüncü çocuğu olarak Güvenç köyünde dünyaya gelmiştir. Köyde okuma yazma öğrenip günlerini çobanlık yaparak geçiren Mehmet, dedesi Aşık Baboğ gibi iyi saz çalar, usta malı şiirlerin yanında kendi deyişlerini de söylemeye başlayarak yakın çevresinde Aşık Mehmet olarak adını duyurur. Bir şiirinde : ''Pir elinden dolu içip mest oldum Aldım sattım her kıymetten üst oldum Mürşit meydanında kemerbest oldum Yüzümde yedi hat ağlara düştü'' diyen Esiri , badeli aşıklardan olduğunu belirtir. Yine bir şiirinde: ''Gönül kuşu ulağına gelince Aşıklar mest olur bade dolunca Kaşların yayına nazar kılınca Dedim Hak'tan ola yardım erenler'' deyişinde, bir şiirinde : ''Erenler yaktı çıramız Çok şükür rüşan olduk Aşıklıkta bu töremiz İçtik bade sultan olduk'' biçimindeki söyleyişinde ve: "Aşık olmayınca bade içilmez Okuyup yazmasan mana seçilmez Har biten yerlerde gülşen açılmaz Bülbüle bu nale efgan elverir'' biçimindeki söyleyişlerinden badeli aşıklardan olduğu anlaşılmaktadır. Aşık Mehmet 20 yaşına geldiği zaman artık kabuğuna sığmaz olur ve bir gün kardeşlerine "Benim özümde muhabbet coş eyledi. Ben Hacı Bektaş'ta Feyzullah Çelebi'yi ziyarete gideceğim" diyerek köyünü terk edip Hacı Bektaş'a gider. Feyzullah Çelebi'den manevi himmet alarak aşıklığını beyan eder. Aşığın sazını ve sözünü dinleyen Feyzullah Çelebi "Söyle Esiri'm sakla sırrımı" deyince artık şiirlerinde Esiri mahlasını kullanmaya başlar. Güvenç köyünde evlenen Esiri , ileri yaşına rağmen köyünü terk ederek çocuklarıyla yine Hekimhan 'ın merkez köylerinden Çulhalı köyüne yerleşir. 1329 (miladi 1913) yılında 70 yaşındayken Çulhalı köyünde vefat eden Esiri, bu köyde defnedilmiştir. Esiri'nin şiirlerinin toplandığı iki büyük defter mevcuttur. Bunlardan biri Hamza adlı torununda kalmış, diğeri de 1952 yılında Malatya ili Yazıhan ilçesi Karaca köyünden Abdurrahman Ünlüer tarafından alınıp Ankara'da Avukat Cemal Özbey'e verilmiştir. Cemal Özbey tarafından uzun yıllar saklanan bu defter Cemal Özbey'in vefatından kısa bir süre önce 1993'te Malatya 'ya gelişinde bizzat kendisi ''yaşlandım ve rahatsızım. Bu şiirleri değerlendiremedim. Bunların kıymetini ancak siz bilirsiniz'' diyerek bana vermiştir. Halen bende olan bu defterde 250 şiir bulunmaktadır. Hekimhan ve çevresinde yaptığımız araştırmalar sonucu elimizdeki şiir sayısı 270'e ulaşmıştır. Şiirlerinin bu kadar olmadığı, sayının daha da artabileceği kanısındayız. Cemal Özbey'e Yazıhan'ın Karaca köyünden 4.2.1956'da yazılan ve Özbey tarafından fotokopisi bana verilen bir mektupla yine Cemal Özbey'e yazılan isim yerinde bir imza bulunan tarihsiz bir mektupta belirtildiğine göre Esiri hayatında 17 defa Hacı Bektaş'a gitmiş olup dergahtan ilgisini hiç kesmemiştir. Yine aynı mektuplardaki ifadelere göre Esiri uzun boylu, kumral, ince uzun sakallı, uzun bıyıklı bir zattır. Bilindiği gibi Hacı Bektaş dergahı dönemin bir eğitim kurumu niteliğindedir. Ham gelen, hizmeti ölçüsünde pişmiş döner. Hacı Bektaş'a gelen Esiri dini tasavvufi ve manevi kültürünün yanı sıra ilmini de bir hayli artırmış ve divan-gazel gibi türlerde aruz ölçüsü ile olgun şiirler yazabilecek duruma gelmiştir. Bir şiirinde: "Batıl dava kılmam birdir pazarım Anın için böyle sermest gezerim Üç huruftan dört kitabı yazarım Okudum defteri divana geldim deyişinde bu durumunu dile getiren Esiri'nin aynı şiirde "Gel Esiri; oku dercet bu dersi İsm-i azam budur ayet-i kürsi Ne Süryani ne Arabi ne Farsi Aşka düşüp Türk; lisana geldim" deyişi öz be öz Anadolu Türkü olan aşığın Türkçe'ye olan sevgisinin bir ifadesidir. Bazı şiirlerinde sosyal konuları da dile getirip gelecek kuşaklara dizelerini tarihi birer belge gibi aktarmıştır. 23 dörtlükten oluşan "Ağ Yeli'' isimli destanında: "Hep takavüt oldu dağların kışı Ömürde görmedik böylesi kışı Ne bir çalı kaldı ne bir taş başı Kerem edip ihsan eyle ağ yeli Sene bin iki yüz doksan bir tarih Hem dasıtan olsun hem bir tavarih Ne şiddetten gayrı candan bi zarih Kerem edip ihsan eyle ağ yeli'' biçimindeki söyleyişi ile miladi 1875'teki büyük kışı çarpıcı dizelerle anlatılan aşığın şiirlerinden engin bir kültüre sahip olduğu sezilmektedir. DELİSİYİM Bir sadık yar gördüm dalgam taşırdı Kınaman gaziler dem delisiyim Alıp aklım beni derde düşürdü Aktı didem yaşı nem delisiyim Sevdaya düşürdüm sevdasız seri Beni Mecnun etti hubların biri Hakikatta dört kapının haberi Dediler lem Ali zem delisiyim Sensin var eyleyip veren nasibim Yürekte yaraya merhem talibim Medet mürvet güneş yüzlü habibim Seni görmeyeli gam delisiyim Nazar eyle şu bülbülün ötüşün Kahpe felek niçe yıkmış örüşün Eğer sorarsanız benzim sarışın Mihrican dokunmuş sam delisiyim Gel Esiri bi-bakayı yaptırma Bu fena dünyaya gönül kaptırma Doğru yürü Hak ırakı saptırma Yürektedir yaram em delisiyim DOSTUM Seni reftarına intizar iken Yad ellere karşı salınma dostum On sekiz bin alem aşikar iken Gizleyip sırrını bilinme dostum Beni çektin gami hicran dağına Gönül arzu çeker yeğli yeğine Rast geldim güzellerin çağına Oyunbazsın desem alınma dostum Kul edip özünü pazarda sattın Necef deryasına Zülfikar kattın Ezelden benimle ahd aman ettin Olur olmaz yerde bulunma dostum Kan ederim kalbi rakip bakarsa Acepleme fırak beni yakarsa Mürg ü hasret sineme el takarsa Güç olur sensiz ben olunma dostum Esiri'yi çaker etsen kapında Arzum kaldı dergahında tapunda Noksan yoktur hiç yaptığın yapında Aşkile malamat gülünme dostum VAH BENİ Yalvardım Mevla'ya geçmedi dilek Aldı zapteyledi bu dert vah beni Erenler de merdan yayın açmadı Kabdan kaba soktu bu dert vah beni Yalvardım Mevla'ya olmadı çare Yanıyor yüreğim kaynaşır yara Ezelden yazılmış kanunu tura Bölük bölük böldü bu dert vah beni Kerbela'ya yolladım bir yavru emlik Eylen dedim eylenmedi bir demlik Dedim mahbup ne gördün benden kemlik Dedi kurban için ister hah beni Esiri gel dinle emri hüdayı Küş eyle gel Kerbela'yı nidayı Sene seksen yedi Muharrem ayı Bu hizmete layık gördü Hak beni PARELENDİMİ (Sarı Turnam) Fırgatlı fırgatlı ne inilersin Sarı turnam sinen parelendi mi Niçin el değmeden sen inilersin Sarı turnam sinen parelendi mi Sazım sana yad düzen mi düzdüler Tellerini haddeden mi süzdüler Yad el değip perdelerin bozdular Sarı turnam sinen parelendi mi Sana kelam söyler davudi diller Şu senin sedana maildir eller Göğsüne takayım alışkın teller Sarı turnam sinen parelendi mi Beş perdeden çalınıyor bağlama Esip fırgatınan sinem dağlama Bulam ustasını canan ağlama Sarı turnam sinen parelendi mi Niçin yas tutarsın giydin karalar Ahiret derdine nedir çareler Esiri der nedir derde çareler Sarı turnam sinen parelendi mi turkuler.com
__________________
Incinsen de Incitme!!
Konu Muhabbetci tarafından (17. March 2009 Saat 07:21 AM ) değiştirilmiştir. |
17. March 2009, 07:20 AM | #2 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Aldığımı
Âşık değil miyim mahım Bildim maşuk olduğunu Bağışla çoktur günahım Kabul edip aldığımı Kapuna geldim biçare Sınık gönül yanık yara Merhamet et giriftara Dürlü derde saldığını Borç değil derdim peşin Ben ağlarım yaşın yaşın Kim ne bilir hublar işin Vay aklını çaldığını Bir vakit Selman Fariste Bir vakit Rıza Parside Yerde gökte arşta kürste Arif bilir n'olduğunu Esiri der burç u beden Kün dedi kuruldu maden Sitratül - müntehâya giden Bilir aslan olduğunu...>> Aradasın Sırat mizan kurulunca Cümle günah sorulunca Bin bir ayak dirilince Mahşer günü aradasın Vermiş hana tutsağı Beyhude geçirmiş çağı Âşıklar okudu ağı Dahi Mualla karadasın Zihneyle sofu bu sözü Şaşırmadık kadim izi Usta hacat yaptı bizi Kaynağın yok küredesin Uzatma amelsiz fışkı Yazdığını bir sen oku Görsen tanımazsın Hakk'ı Sen başına sıradasın Yazıldı otuz üç varak Âşıklara verdi sebak Esirî dedi enelhak Ol sebep çar-paredesin...>> Ayılır Mı Seçmez yediyi sekizi Ol şahıs arif say(ı)lır mı Tanıyıp bilmez ikizi Bu manadan ayılır mı Özünü bilmez bî - basar Her nadana kulak asar Hüzünü dilinden kasar Ana gevher koyulur mu Balla katar sirkeni Unutmuş yolu erkânı Kırmış katardan erkânı Ana yolcu deyilir mi Kimi dede kimi baba Kimisinin gönlü kaba Bir mana kim dipsiz kaba Hak lokması koyulur mu Esiri olma gel âsi Gerçeğe bağla ihlâsı Bülbüle gülşen duası Feryad etse duyulur mu...>> Bağışla Mür(ü)vet ey gevherler kânı Muhabbet yare bağışla Ey rahmetleri çok gani Kadim ikrara bağışla Cemalin cennet gülü mü Kesmem dilinden dilimi Efendim kesme dolumu Medet yalvara bağışla Dudular teşbihe başlar Sinemde yaralar işler Hayalim gördüğüm düşler Güzel didara bağışla Musa kelâm dendi turda Çevrinir pervane narda Eyyûb'u çok koydun zarda Mansur'u dara bağışla Esiri der derdim taze Yüz sürüp vardım niyaza Ayılam gel eğip yüze Piri Hünkâr'a bağışla...>> Bana Gam ü hasretden usandım El vermez mi sitem bana Bu gam şerbetinden kandım Tesir etti bu câm bana Seherde bülbülün sesi Zevk için bekler kafesi Bakasız deyi ötesi Çağırırdı müdam bana Sevmek gerekimiş zatı Bildire ilm-i hikmeti Sarraf bilir bu kıymeti Kulum diye ricam bana Üç yüz atmış altı varak Yakın gözle gezme ırak Bana aslı erbab gerek Dil verdiler hitam bana Mert gerek meydana lâyık Dört kapı erkâna layık Kul odur sultana layık Ders verirdi hocam bana Anasırdan bir ev yaptık Allah'ın emrine taptık Seve seve öyle çıktık Kulum dedi müdam bana Esiri aşka ser olan Üç ile beşte sır olan Noktai vahdet bir olan Hak-i payı iman bana...>> Başka İblis inkâr etti Hakkı Yediği şamardan başka Behey taharetsiz fakı Kimin var ömürden başka Ayeti inkâr eyleme İblis'e ikrar eyleme Yerini finnar eyleme Azabı mahşerden başka Bi amel bir kitap açmış Güya ki namesin seçmiş Lengi han sadre geçmiş Kırdığı semerden başka Ademdir esma-i hikmet Ademdir kelâm-ı kudret Bilmez irfanı nihayet Eshaba tımardan başka Nadanın kahrını çekmez Hoyrata dadamık dökmez Esirî'ye yar gerekmez Gözleri humardan başka...>> Bel Bağla Uyan gafletinden ey sahip ikrar Aç gözünü temennaya bel bağla İkrarıdır eden Mansur'u berdar Levh-i mahfuz tecellaya bel bağla Dediler sağ uçar mürşide uyan Ademi zat olur demeden duyan Üçlerin beşlerin rengine boyan Hak Muhammet Mustafa'ya bel bağla Ararlar yükünü mal var mı deyi Hiç bir hakka yarar hal var mı deyi Sorma bundan öte yol var mı deyi Uy katara bu sevdaya bel bağla Dağlama her hara yitirip izi Yüz bin hazne keser kâmilin sözü Nefsini katleden olmaz mı gazi Şahımerdan Murtaza'ya bel bağla Gel Esirî oluver didara âşık Sözün söyle bezm-i irfana lâyık Aşıkın halinden bilmez mi maşuk Her bir halde gel Rıza'ya bel bağla...>> Benim Gâhı sarhoş gâhı bengi Sevdalıdır başım benim Adlilerle kılıp cengi Anlar Kureyş Haşim benim Seherde öter bülbülüm Açılmış lâle sümbülüm Dost bağına uğradıydım Anınüçün çoğum benim Bana derler ey sevdalı Hep sana güldürdün eli Gezerim sahrayı çölü Muhabbettir işim benim Esiri der oldum hasta Hem söylerim keşte peşte Seyrimde koşarım dosta Geldi çıktı düşüm benim...>> Bilir İş bu noksan bin kelâmın Mânasını diyen bilir Hakikat-i serencamın Canı başı koyan bilir Amelsiz ilim ne demek Şöyle bir beyhude emek Yakasız yeğsiz bir gömlek Anı ancak giyen bilir Serhoş bilir ayığını Herkes bulur lâyığını Hakikatin yayığını Yiyen bilmez yayan bilir Muhabbet dilde tartılmaz Hakkı bilmeyen kurtulmaz Yedi farzla örtülünmez Üç sünneti duyan bilir Mânadan bilir bi-basar Deryanın içinde susar Kendi yıkar kefen kasar Bu meftayı yuyan bilir Yine kendi kabrin kazar Çar köşeye eder nazar Esirî sağdır bu bazar Küllü varın koyan bilir...>> Bizdedir Ne satarsın sarraf oğlu Ol dürlü mercan bizdedir Müşteri var ise gönlü Bezenmiş dükkân bizdedir Biz alırız dördü beşe Hesap görür başı başa Hayır gel Pazar kavuşa Lâl-i bezestan bizdedir Kallaş isen girme şara Gönül gezer kadim kâra Tevekkül ol ey biçare Sohbet-i irfan bizdedir Gel Esiri alana sat Düz gör hesabın olma mat Ahengerler gibi çat çat Çalarız hannan bizdedir...>> Bize Ağlasana Sefil Mecnun Saçı Leylâ küstü bize Boynu eğri koyup mahzun Felek çaldı desti bize Nedir bu sevda gaziler Cesette canım sızılar Gönül aşnasın arzular Minnet eylen dostu bize Bülbülüm yarım bağlara Mecnunum düştüm dağlara Bak bu fîrgatli çağlara Acı yeller esti bize Nasıl kıydın melek nesli Var mıdır bu yarin misli Serimiz dumanlı puslu Gam leşkeri bastı bize Beni yarimden ayırdı Ahimi halka duyurdu Efendim hicret buyurdu Ecel banı bastı bize Gel gönül feryat et gülme Eden Hak kimseden bilme Gel Esirî gafil olma Gör feleğin kasdi bize...>> Bulunma Muhabbet edersen hublar şahına Mansur geçmediği darda bulunma Ziyaret kıl gönül Beytullahına Sermayesiz kârsız şarda bulunma Fehmeyle özünü kân ol mekân ol Durup bir katre damarda kan ol Gir vücut şehrinde baki sultan ol Gel Musa kelamsız Turda bulunma Bir şahs özün bilip uysa bu zata Görünmez hakikat şehrinden öte Gördün bir can düşmüş hak muhabbete Sakın ara yerde perde bulunma Hanedan aşkına kaza ederler İrfanda dolanır manalı sırlar Bu raha hû dedi ustazlar pirler Aç gözünü ferman körde bulunma Esiri der almayana çare ne Şükrolsun dost köyünde kâra ne Sen âşık olursan sadık yara ne Bari bol vefasız yarda bulunma...>> Coşundasın Bihamdülillah demanımız Bir mürşidin peşindedir Halis muhlis imanımız Dem muhabbet coşundadır Muhammet Ali sayesi Nacilerin sermayesi Muhammet'tendir mayası Hikmet anın işindedir Bir kişi kasdı hanedan Bilmez maya ile nadan Yolda tekebbürlük eden Ayni cemin dışındadır Fena ehlin sanır baki Gafil tutar ecel faki Ayanında görmez baki Haber verir düşündedir Şeriatı tarikatı Marifet bildirir zatı Kim ki tanır hakikati Devlet anın başındadır Okunur hutbede imam Arif bilir kelâmı tam Esirî der ki serencam Âşıkın cünbüşündedir...>> Derdin Efendim minnet bağını Aşıka vatan mı verdin Gösterip hubluk çağını Malamat kılam mı derdin Bak dideme kanlı yaşa Kâr eyledi ahım ataşa Firkat ile baştan başa Dağı hicrana er gördüm Yüzünde ayetli benler Görünce ateşim yeğler Yaraya em eder beğler Sen benim artırdın derdim Mecnun'um dağlar meskenim Gayrı illerdir vatanım Ölürsem sen sar kefenim Kanlım olmak mıydı derdin Esiri söyler hakâyık Can var canına lâyık Bihamdülillah kavli sâdık Tuttuk demanın bir merdin...>> Derler Gerçek erler cömert olur Değmez kusuru derler inkâr ehli namert olur Mananın kasın derler Erenler eyvallah dedi Salman da şeydullah dedi Arifler Beytullah dedi Camii Mısrî derler Otuz üç harfi bilecek Kul borcun eda kılacak Doksan iki yüz de ancak Hesap et Esiri derler Seni Hak bilmeyen gafil Yeldemiş iğvayı batıl Sana kast eyleyen cahil Sarınır hasın derler Pir fıkarası yararsa Yarasın talip sararsa Ağalar benden sorarsa Bize de Esiri derler...>> Dersin Gafil bu damı duzaktan Kurtulup kaçam mı dersin İnayet olmazsa Hak'tan Müşkülüm seçem mi dersin Tekebbür hırkasını at Divanda olmayasın mat Sunarlar sana bir berat Takdirden kaçam mı dersin Asılsız ervahı bozuk Yazık sıfatına yazık Tutmadım ahrete azık Yükledip göçem mi dersin Bilmedin farz ü sünnette Haset olur mu ümmette Bu sevda ile cennette Kevserden içem mi dersin Esiri geç masivadan Özünü indir havadan Gel ey gafil bu yuvadan Kanatsız ucam mı dersin...>> Deyi Bekledim divar peykesin Yar merhamet kıla deyü Yedi padişah ülkesin Alamam bir pula deyü Merhamet etti halime Nazar kıldı ahvalime Bir baş için sualime Hem ziyaret ola deyü Destur deyip vardık yâra Yüz sürdük gani Hünkâr'a Bak şu nazenin güftara Kaç gün geldik bula deyü Dedim her saatim bir yıl Buradan ötesini sen bul Aşkın beni kıldı bülbül Fasl-ı bahar ola deyü Dedi yolunuz kış mıdır Ettiğiniz cünbüş müdür Dedim bağrınız taş mıdır Esiri'ye nola deyü...>> Düşer Kançeride bülbül ötse Gülistan aklıma düşer Bir bezirgan meta satsa Bu dükkân aklıma düşer Kumru ile konduk dala Beyler yüğrük şahin sala Arap at koç yiğit bile Er meydan aklıma düşer Severdim saçı Leylâyı Tevekkül tuttum Mevlâyı Görsem bir gözü şehlâyı Nevcivan aklıma düşer Mürvet ey gerçek erenler Tecelli dîdâr görenler Nazik yara saranlar Hiciran aklıma düşer Bir bina yaptım dört köşe Mücevherdir baştan başa Müşteri oldukça kumaşa Bezirgan aklıma düşer Kâmil her meydanda kâmil Oluptur ilmine amil Görsem bir şevketli adil Alişan aklıma düşer Esiri der oldum sersem Kulak verin her ne dersem Nerde bir kâmil er görsem Bu sultan aklıma düşer...>> Düştü Ehli beyti bir bilmeyen Gülsen deyi hara düştü Bakı şey daya yetmeyen Nefs elinden mara düştü Gel olma menzilden ırak Bu divandan al bir sebak Mansur dedi ki enelhak Soyunup berdara düştü Bendesiyim güzel Hakkın Müptelasıyım maşukun Derdi çok garip âşıkın Hublara yalvara düştü Tefekkür eyle bu çağı Biz olduk hublar tutsağı Gurap hare verir zağı Bülbül gülüzare düştü Hangi yol menzile yeten Nedir eğlenecek vatan Harabet yurdunu tutan Anlar belki kara düştü Temaşa kıl bu devranı Bu gelip geçen kervanı Fehmedüp tamam rahmanı Lain İblis köre düştü Ben âşık oldum bir cana Bak yürekten akan kana Dost şem'ine yana yana Pervaneler nara düştü Dervişin kisveti şaldır Asıl derviş demek haldır Muhabbet dediğin güldür Delen kavvas nara düştü Her bir tahtın bir şahı var Sığındığı penahı var Herkesin bir irahı var Esirî hünkâra düştü...>> Erinmedik Bir güzel Allah'a tapıp Her cemale yerinmedik Bu cümle kakabbı yapıp Zerre değli erinmedik Dağıttık namus şişesin Bekledik sabır köşesin Attık gönül endişesin Rakiplere görünmedik Hasta idik geldik sağa Çok imdat ettik tutsağa Bir bülbül kondu bu bağa Sedası var görünmedik Ne hub sedası var öter Âşıklara bu dert yeter Serde tacım şakkül - kamer Gayrı nesne sarınmadık Esirî gerekmez perde Âşkın sevdası serde Gani bülbül ah ü zarda Her tikene sürünmedik...>> Geldin Ey benim sevdalı başım Hasret yare mi geldin Gaziler yaren yoldaşım Halimden sonra mı geldin Muhabbet yolu kapanık Dert elinden sinem yanık Efendim deyi ey âşık Bu derde çare mi geldin Bu cesette can sızlar Gönlümüz didar arzular Yetiş ey gerçek gaziler Deyüp yalvara mı geldin Muhammet Ali'nin nuru Sensin gönlümün serveri Affeyle diye kusuru Bektaş Hünkâr'a mı geldin Gam leşkerin yağmaladı Var mıdır fenanın dadı Eşidüp ah ü feryadı Seherde güle mi geldin Leblerindir kandı nebat İçenlere verir hayat İşte geldi yetti memat Kefenim sara mı geldin Geldikçe kaşların eğme Bu zayıf gönlüme değme Eyledin şehrimi yağma Yıkılmış sara mı geldin...>> Gün Hattı üstüva yedi kat Muamma buldum bu gün Ahmet'den erdi hidayet Üç sünneti kıldım bu gün Kandınp rahmet gölüne Esirîm düştüm iline Mürüvvet kemter kuluna İhsan eyle geldim bu gün Eğilip rikâbın öptüm Taptım ey sultanım taptım Erenlerden lezzet kaptım Mesti müdam oldum bu gün Lam Ali'dir mim Muhammet Sevene kuruldu cennet La muferruk beyne ahad La şeriksin buldum bu gün İhsan ede mahşerinde Koymaya gam leşkerinde Esirî huplar darında Sararıp da soldum bu gün...>> Günaha Peşinden tuttuk bir merdin İlete bizi dergâha Mah cemâli gonca verdin Kerem kıl kalan günaha Sağdır demanından tutan Aşkınla birliğe batan Dertlilere derman katan Yalvar ol kadir ilâha Sen bilirsin ya Muhammet Cömertler ulusu medet Car diyene yeten Ahmet Rahm eyle yüzü siyaha Sen kalma çoktur noksanım Titrer cesedimde canım Ben bir zayıf nâtüvanım Sığındım geldim penaha Ben bir günahkâr biçare Niyazım gani settara Efendim geldim yalvara Yaradan kadir Allah'a On iki sırrı şehzade Âşıkı salar feryade Kimim var senden ziyade Yönüm döndüm kıblegâha Esirî der ki ey Bârî Öldüm yalvarı yalvan Aşıkların kisb ü kârı Mürşit dedik Feyzullah'a...>> Hata Dilber ben seni severim Ne hacet bunda ispata Bu canı feda eylerim Gelse bir teline hata Elif Lâm Mim üçü birdir Dört Kapı Kırk Makam sırdır Onyedi erkânı vardır Dahi bilmem bundan öte Beklesem babını her gün Bî-bahadır çarh-ı gerdun Garip elde koyup mahzun Düşürme derd ü mihnete Yüzün cennet boyun ruba Er görüp serime sevda Ne kadar vasf etsem daha Sevdiğim şayansın methe Bulamam halime hemdem Gezerim alemi pür gam Halî koymaz derd-i alem Kesiret verir vahdete Vaslına baha biçilmez Cemalin nurdan seçilmez Vallahi senden geçilmez İnsaf et gel merhamete Esiri şaraben tahur Budur halk eyleyen gafur İşimiz sehvile kusur Dilimiz bağlı mürvete...>> Hıyanet Nasıl gelir yazı kışı Sühel ister gönül kuşu Boş yere sallama başı Gözünde vardır hıyanet Derviş isen geyin postu Fehmedesin sadık dostu Adüler kılırsa kasdı Çekeriz rencile mühlet Medet cem sahibi kırklar Talip olan özü yoklar Settar edüp sırrı saklar Ana derler ki himemât Ne halden bildin delini Ne kimse bildi halimi Bir çarkı kader zalimi Edeyim sana şikâyet Esirî uzatma dilin Har olur yanında gülün Güldür arzusu bülbülün Neylersin kılıp hikâyet
__________________
Incinsen de Incitme!!
|
Bookmarks |
Etiketler |
esiri, hekimhanlı |
|
|