hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE NECM NECM KUR'AN'IN TÜRKÇE MEALİ Hakkı YILMAZ > MEKKE DÖNEMİ > VÂKIA SÛRESİ

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 6. February 2013, 08:47 PM   #71
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

Kasuratut tarf ı
Guzel olan seylerden cokca bahşedilmesi olarak algiliyorum.
Antiparantez Allah i kaale almak nasil olur? Onu bir sorayim dedim.
Cevabiniz lutfen evrensel olsun. İslam evrenseldir kuralına binaen.
Cevap 15. Yuzyilda Amerikada yasayip ölmüş kizilderilileride kapsasin, kuzey kutbuna yakın yaşayıp ölen eskimolari da.
Kapsasinki Allah adildir sozu Hakk olsun.

Konu ates demir tarafından (6. February 2013 Saat 08:53 PM ) değiştirilmiştir. Sebep: Ekleme
  Alıntı ile Cevapla
Alt 7. February 2013, 05:00 AM   #72
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Allah i kaale almak nasil olur?

Allah'i kâle almak = takva sahibi olmak. Allah'i kâle alanlar = muttekiûn. Cenneti hak edip kitabi sagdan verilecek sekilde yasayanlar.

Allah'i kâle alanlar yerine
takva sahipleri diyerek

sorumu bir daha soruyorum:

Bir ifadenin anlamini
onun önündeki ve ardindaki cümlelerden
cikarabiliriz.

Bi denemek ister misiniz.

Örnegin asagida gecen
"kâsirâtut tarf"in ne oldugunu
hicbir meale bakmaksizin
lütfen söyler misiniz:

49.Takva sahiplerinin ulasacagi güzel bir yer var:
50.kapilari onlara acik Adn bahceleri.
51.Orda rahaaat uzanirlar; bol bol meyva ve icecek isterler.
52.Ve önlerindedir bir birine denk kâsirâtut tarf.
53.Hesap günü icin size söz verilen iste bu.
54.Iste bu, Bizim tükenmeyen rizkimiz.

Kâsirâtut tarf:

A.BAGLAR, BAHCELER
B.DILBERLER, ESLER
C.KOLTUKLAR, YATAKLAR
D.MEYVALAR, ICECEKLER
E.GÜLLER, SÜMBÜLLER

Sevgi ile,
Hasan Akcay

Konu Hasan Akçay tarafından (7. February 2013 Saat 05:06 AM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. February 2013, 06:10 AM   #73
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
yaradilis itibariyle erkek kadin gibi degildir itaat ederler, daha kolay kabullenirler

Erkeklerin asi olmasi, zor kabul etmesi yaradilislarinin icabidir? Yani Allah öyle istiyor? Sözlerimizi ayetlerle örneklersek okuyanlar daha kolay anlar. Ben öyle yapmaya calisacagim.

Allah'in Nisâ 34'teki hükmü geregince erkekler kadinlarin "kavvâm"idir.

Mevcut meallere bakarsaniz kavvâm "yöneticiler"dir yani Allah "Erkekler kadinlarin üzerinde yöneticilerdir," diyor...mus; kadinlar erkeklere itaat edecek...mis.

Oysa kavvâm destekleyenler demek. Bunu Nisâ 135'te Allah söylüyor: Inananlar! Allah icin taniklik ederek ADALETI destekleyenler olun (kûnû "kavvâm"îne bil KIST).

Yönetilip yönlendirilen

adalet adalet olmaktan cikar, birilerinin borazani olur;
kadin kadin olmaktan cikar, samar oglani olur.

Hayir!

Allah'in istedigi acik ve nettir. Inananlar adaletin ve kadinlarin ihtiyaclarini temin ederek onlari destekleyecek ama asla yönetip yönlendirmeye, koruyup kollamaya yeltenmeyecek. Onlar kendi kendilerini yönetecekler. Kadinlar, tipki erkekler gibi, gelismelerini tamamlamis yetiskinlerdir; yönetilip yönlendirilmeye, korunup kollanmaya muhtac degildir.

Hem, yönetip yönlendirmek ve koruyup kollamak masum da degildir.
Cumhuriyeti koruyup kollamak icin cumhuriyetin icine ettiler bu ülkede;
basbakan astilar.

Yine Nisâ 34:

Allah bazi kimselere bazilarina verdiginden daha cok verir; iste o sayede erkekler mallarindan harcayip kadinlara destek olurlar; iyi kadinlarsa itaat ederler ve Allah'in korudugu üzere gizliyi korurlar.

Acik ve net. Kadinlarin itaati sarta baglidir yani Allah'in, ERKEKLERE daha cok vermesine. Oysa Allah bazan kadinlara daha cok verir ve o zaman kadinlar mallarindan harcayip erkeklere destek olurlar ama bu, onlarin erkekleri yönetip yönlendirmesini gerektirmez.

Tabii, ayni kural erkeleri de baglar.

Kisacasi
erkekler kadinlara omuz verecek,
kadinlar erkeklere.

Erkekler kendilerinin "destekciler"i olan kadinlara hangi bakimdan itaat ederse
kadinlar da kendilerinin "destekciler"i olan erkeklere o bakimdan itaat ederler.

Kayitsiz sartsiz itaat Allah'adir; o alanda kadin erkek herkes islam (teslim) olmakla yükümlüdür. Hucûrât 13: Allah'i kim daha cok kâle alirsa Allah'in indinde daha üstün odur. Kadin erkek farketmez.

Konudan uzaklastik. Simdilik bu kadar.

Sevgi ile,
Hasan Akcay

Eline saglik Degerli Hasan Kardesim,

sayet bu aciklamani herkes kavrayabilmis olsaydi zaten sevgi ve saygi terimleri tam anlamiyla otomatikman ortaya cikmis ve uygulanmis olurdu.

Elinde kamciyla emreden birine karsi bir insan nasil sevgi ve saygi duyabilirki, olsa olsa nefret ve korku dogurur.

Bazi sapiklari katmiyorum buraya, onlar kamcidan ve pis sözlerden zevk alirlar, zaten insan sifatina katmiyorum o kisileri.

Selam ve dua ile.

Not: Isin aci tarafi, bir takim erkek milleti dünya hayatinda oldugu gibi ahiret hayatini da tekellerine almislar. Kiminle pazarlikta olduklarinin farkina dahi varamayan zavalli mahluklardir bunlar.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10. February 2013, 11:37 PM   #74
Fers
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
Fers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud of
Standart

yeni yeni kuranlar uyduralım gitsin " kâsirâtut tarf " neymiş D şıkkı, meyveler, içecekler...


ahver/çok beyaz/iri göz/ak ı ak karası kara göz.../ahver in müennesi(dişi) havraa/huur havraa nın çoğulu...
a yen/göz.../iyn, a yen in çoğulu...
huurin iinin/iri göz sahibi/ak ı ak karası kara göz sahibi...


duhan/51,52,54
innel muttekiine fii makaamin emiinin.../ sakınanlar güvenilir yerde...
fii cennaatin ve uyuunin.../ bahçelerde ve pınarlarda...
kezaalike ve zevvecnaahum bi huurin iinin.../onları eşleştirdik iri gözlülerle...

sad/49,50,51
haazaa zikrun ve inne lil muttekiine le husne meaabin.../ bu bir öğüt, sakınanlara eksiksiz sığınak...
cennaati adnin mufettehaten le humul ebvaabu.../adn bahçeleri, onlara kapılar açık...
muttekiine fiihaa yed uune fiihaa bi faakihetin kesiiretin ve şeraabin.../ yaslanarak isterler orada, türlü meyve ve içecek...

vakıa/32
ve faakihetin kesiiretin ve şeraabin.../ türlü meyveler ve içecek...

meyve ve içeceğin ne olduğu belli zaten, sonrasındaki " kaasiraat ut tarf " ile ilgisi yok...

tirb/akran, etraab/akranlar...
tarafe/et tarf/göz/bakma...
kasr/menetmek/kısmak/kısa kesmek...

sad/52
ve ındehum kaasıraat ut tarfi etraabun.../ yanlarında, göz kapağını/bakış kısan akranlar...
ibrahim/42
laa yerteddu ileyhim tarfuhum.../ bakışları onlara dönmez...
neml/40
ene aatiike bihii kable en yertedde ileyke tarfuke.../ onu sana getiririm, bakışının sana dönüşünden önce/göz kapağın açılıp kapanmadan önce...

.
Fers isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11. February 2013, 12:31 AM   #75
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!


قيّم - Kayyim sözcüğü "dik, ayakta tutan, gözeten" demektir. Günlük hayatta "mescidin kayyımı, hamamın kayyımı" diye kullanılır. Lisanü'l Arab, c. 7, s. 549)

"Kayyım" sıfatı "başkasının faydasına olan şeyleri yerine getiren" demektir. Sözcüğün mübalağa kalıbıyla çoğul formu Nîsâ Sûresinin 34. Âyetinin başında Allah'ın, bazı şeyleri bazısına fazla kılması ve erkeklerin mallarından harcadıkları şey nedeniyle erkekler, kadınlar üzerine kavvamdırlar/koruyup, gözeticidirler... diye yer alır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
sevginur (11. February 2013)
Alt 11. February 2013, 06:40 AM   #76
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın dost1.

''Kayyum'' için verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Fakat bunun yanında buna çok yakın iki ifade daha var: a)''Veli, b)''Vasi''

Bu üç kelimenin de mânâlarının ve bu mânâlarına göre yerine getirdikleri fonksiyonlarının etraflı bilinmesi gereklidir.

Acaba bu yönde bizi bilgilendirebilir misiniz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11. February 2013, 08:05 AM   #77
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Sözcügün (KAYYIM kelimesinin) mübalaga kalibiyla çogul formu Nîsâ Sûresinin 34. âyetinin basinda Allah'in, bazi seyleri bazisina fazla kilmasi ve erkeklerin mallarindan harcadiklari sey nedeniyle erkekler, kadinlar üzerine kavvamdirlar/koruyup, gözeticidirler... diye yer alir.

Sayin dost1, destekleyenler ve omuz verenler es anlamli oldugu için "kavvâm"in Türkçe karsiliklari olarak yukardaki iletimde ikisini de kullandim. Ama sizin onayladiginiz koruyup gözetenler ifadesi? Hayir.

Bir daha, efendim:

Nisâ 34 ve 135'te geçen
KAVVÂM kelimesinin Türkçesi

destekleyenler olabilir;
omuz verenler olabilir;
ayakta tutanlar olabilir.

Ama koruyup gözetenler olamaz.

Çünkü koruyup gözetmek istismara açik bir ifade. Yukardaki iletimde belirtmeye çalistim, cumhuriyetimizi koruyup gözetmek adina cumhuriyetimize müdahale ettiler bu ülkede; bakanlari, basbakani astilar. Koruyup gözetmek masum bir hareket degil.

Eger

Nisâ 135'teki KAVVÂM koruyup gözetenler anlamina gelip
birilerini adaleti koruyup gözetmekle yetkili kilsaydi
adalet adalet olmaktan çikardi; adil kararlar veremez, birilerinin borazanini öttürürdü.

Ve tipki erkekler gibi yetiskin insandir kadinlar; çocuklarini koruyup gözetirler. Onun için bilerler koruyup gözetmenin ne oldugunu. Kadinlari koruyup gözetmek suretiyle çocuk yerine koymaya kimsenin hakki yok.

Koruyup gözetmek nasil
adaleti adalet olmaktan çikarirsa
kadini da kadin olmaktan çikarir.

Hayir.

Allah Nisâ 135'te "Adaletin kavvâmi olun!" derken nasil
adalete müdahaleyi caiz ilan etmiyorsa

Nisâ 34'te de "Erkekler kadinlar üzerine kavvâmdirlar" derken
kadinlara müdahaleyi caiz ilan etmiyor.

Kurân'da bir biriyle ihtilaf halinde ayetler yoktur (4:82);
Nisâ 34 ve 135 bir biriyle ihtilaf halinde gösterilemez.

Inananlar

hukuk okullari açarak, yargiçlarin ayliklarini ödeyerek, adalet saraylari yapip adaletin hizmetine kolluk kuvvetleri vererek adaletin destekçileri, omuz verenleri, ayakta tutanlari olacaklar

ama adaleti koruyup gözetmeye yeltenmeyecekler. Adalet kendi kendini koruyup gözetecek ki bagimsiz kalarak adalet dagitabilsin.

Erkekler

kadinlarin ihtiyaçlarini karşilamak üzere eve yiyecek, içecek getirerek, giysi getirererek kadinlarin omuzlayanlari, destekleyenleri, ayakta tutanlari olacaklar

ama onlari kollayip gözetmeye yeltenmeyecekler. Kadinlar kendi kendilerini koruyup gözetecekler ki insan kalarak görevlerini yapabilsinler.

Konu Hasan Akçay tarafından (11. February 2013 Saat 10:12 AM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
merdem (11. February 2013)
Alt 11. February 2013, 11:32 AM   #78
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm! Değerli Galipyetkin Kardeşim!

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın dost1.

''Kayyum'' için verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Fakat bunun yanında buna çok yakın iki ifade daha var: a)''Veli, b)''Vasi''

Bu üç kelimenin de mânâlarının ve bu mânâlarına göre yerine getirdikleri fonksiyonlarının etraflı bilinmesi gereklidir.

Acaba bu yönde bizi bilgilendirebilir misiniz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Allah razı olsun. Önemli bir noktaya dikkat çekmişsiniz.

"Velî ve Evliyâ" sözcüklerinin kavramsal anlamları İslâm dışı inanç ve kültürlerden Müslümanlara empoze edilmiş, İslâm’ın yozlaştırılması amacına yönelik girişimlerdir ve bu girişimler halen devam etmektedir.

"Velî" sözcüğü, "velâ" kökünden türemiş sıfatı müşebbehe kipinde bir sözcüktür. Mastarı velâyet’dir.

Anlamı, “arada bir şey bulunmadan bitişiklik, yan-yana olma ve yaklaşma, yakın olma” demektir ve “arkadaşlık, yer, niyet, zaman, din ve nisbette, yardımda tam bir yakınlık” anlamı verilmektedir.

“Velâyet” sözcüğü, mastar haliyle Kur’ân’da iki yerde geçmektedir.

Enfal 72:” İnneleziyne amenu ve haceru ve cahedu bi emvalihim ve enfüsihim fiy sebiylillâhi velleziyne avev ve nesaru ülaike ba'duhüm evliyaü ba'd velleziyne amenu ve lem yühaciru ma leküm min velayetihim min şey'in hatta yühaciru* ve inistensaruküm fiyd diyni fealeykümün nasru illâ alâ kavmin beyneküm ve beynehüm miysak* vAllahu bi ma ta'melune Basıyr;”


“Kuşkusuz inanan ve hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlar ve barındırıp yardım edenler, evet işte bunlar birbirlerine yakın olanlardır. İnanan ve hicret etmeyenlere gelince, hicret edene kadar, onlara YAKINLIK söz konusu değildir. Ve din uğrunda yardım isterlerse, aranızda antlaşma bulunan bir halk zararına olmaksızın, onlara yardım etmeniz gerekir. Ve Allah yaptıklarınızı çok iyi görür.”

Kehf 44:” Hünalikel Velayetü Lillahil Hakk Huve hayrun sevaben ve hayrun ukba;”


“Orada YAKINLIK ancak Hakk olan Allah’a aittir. Ödüllendirme bakımından en iyi ve kovuşturma yönünden de en iyi olan O’dur.”

"Velâyet" sözcüğü, “ve” harfinin kesresiyle “vilâyet” olarak da okunur.
Normalde anlam değişmemesine rağmen zaman içerisinde vilâyet sözcüğü, kök anlamından uzaklaşmadan “toplumsal yakınlık” anlamında “emirlik, sultanlık anlamında da kullanılmıştır.

Velâyet” sözcüğü, öz anlamı ekseninde zaman içerisinde kişilerin ve toplumların birbiriyle olan ilişkilerinde kavramlaşmıştır. Kavram olarak da, “ Reşîd bir şahsın, şahsi ve mali işlerini gözetip yürütme hususunda kasır (eksikli, becerisi, yeteneği olmayan) olan bir şahsın yerini tutmasıdır.” demek olmuştur.


Velâyet” mastarından müştak/türemiş “velî” sözcüğünün anlamı ise, “yakın olan, yakın duran[b]” demektir.
Velî” sözcüğü ve bu sözcüğün çoğulu olan “evliyâ” sözcüğü Kur’ân’da hep sözcük anlamında kullanılır.

Velî” sözcüğü Kur’ân’da hem Allah için hem de kullar için kullanılmıştır. “Velî” sözcüğü aynı zamanda Esmâ-i Hüsnâ’dan birisidir.

“Velî” sözcüğü Kur’ân’da :Nasîr /yardımcı; mürşid/aydınlatan, yol gösteren; şefi’/şefâat eden; vâk/koruyucu; Hamîd/ öven, yücelten sıfatları ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, bağışlayıp merhamet eder, zarardan alıkoyup yarara yaklaştırır nitelemeleriyle birlikte yer alır.

Velîliğin, yakınlığın bu niteliklerle yakın ilişkisi vardır.
Bunlar velînin, yakın olanın belirgin nitelikleridir.
Bu yakınlıklar nicel bir yakınlık değil nitel bir yakınlıktır.
Buna göre “Velî/Yakın Biri” denildiğinde: “Yardım eden, yol gösteren, aracılık yapan, aydınlatan ve koruyan birisi” anlaşılmalıdır.

Bakara 107:” Elem ta'lem ennAllahe leHu mülküsSemavati vel Ard ve ma leküm min dunillahi min veliyyin ve la nasıyr;”


“Bilmedin mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kişi vardır ne de bir yardımcı.

Bakara 120:” Ve len terda ankelyehudü ve lennesara hatta tettebia milletehüm kul inne hüdAllahi hüvel hüda* ve leinitteba'te ehvaehüm ba'delleziy caeke minel ılmi, ma leke minAllahi min veliyyin ve la nasıyr

“Öz milletlerine uymadıkça ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar. De ki: “ Allah’ın kılavuzluğu erdirici kılavuzluğun ta kendisidir.” İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından ne bir Yakın Kimsen olur ne de bir yardımcın.

Nisa suresi âyet 45:” VAllahu a’lemü bi a'daiküm ve kefa billahi Veliyyen ve kefa billahi nasıyra;”


“Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir. Yakın kişi olarak, Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter.”

Nisa 123:” Leyse bi emaniyyiküm ve la emaniyyi ehlil Kitab men ya'mel suen yücze bihi ve la yecid lehu min dunillahi veliyyen ve la nesıyra


“İş ne sizin kuruntularınızladır ne de Ehlikitab’ın kuruntularıyla. için Kötülük yapan onunla cezalandırılır. Ve böyle biri, kendisi için Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kimse bulacaklardır ne de bir yardımcı.

Nisa 173:” Feemmelleziyne amenu ve amilus salihati fe yüveffiyhim ücurehüm ve yeziydühüm min fadliHi, ve emmelleziynestenkefu vestekberu feyü’azzibühüm azaben eliymen, ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyen ve la nesıyra;

“Bunun ardından da inanıp barışa yönelik işler yapanların ödüllerini tam verecek ve lütfundan onlara fazlalıklar da bağışlayacaktır. Kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara gelince, onlara korkunç bir azapla azap edecektir. Böyleleri, kendileri Allah’ın astından ne bir Yakın Kimse bulur ne de bir yardımcı.”

En’âm 51: “Ve enzir bihilleziyne yehafune en yuhşeru ila Rabbihim leyse lehüm min dunihî veliyyün ve la şefiy’un leallehüm yettekun;”


“Rablerinin huzurunda haşr edileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O’nun astlarından ne bir Yakın Kimseleri vardır ne de şefâatçıları.”

En’âm suresi âyet 70:” Ve zerilleziynettehazu diynehüm leiben ve lehven ve ğarrethümül hayatüd dünya ve zekkir bihi en tübsele nefsün bima kesebet leyse leha min dunillahi veliyyün ve la şefiy'un, ve in ta'dil külle adlin la yü'haz minha ülaikelleziyne übsilu bima kesebu lehüm şerabün min hamiymin ve azabün eliymün bima kânu yekfürun;”

“Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur’ân ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kimsesi kalır ne de şefâatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır.”

Ra’d suresi âyet 37:” Ve kezâlike enzelnahu hukmen arabiyya ve leinitteba'te ehvaehüm ba'de ma caeke minel ılmi, ma leke minAllahi min Veliyyin ve la Vak;”


“İşte biz o Kur’ân’ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah’tan sana bir Yakın Kimse ve bir koruyucu yoktur.”

Kehf suresi âyet 17:” Ve teraşşemse iza taleat tezaveru an Kehfihim zatel yemiyni ve iza ğarebet takriduhüm zateş şimali ve hüm fiy fecvetin minh zâlike min ayatillah men yehdillahu fehüvel mühted ve men yudlil felen tecide lehu veliyyen mürşida;


“Güneşi görüyorsun: doğduğu vakit mağaralarından sağ tarafa kayar, battığı vakit ise onları sol tarafa doğru makaslayıp geçer. Böylece onlar mağaranın geniş boşluğu içindedirler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah’ın kılavuzluk ettiği doğruyu bulmuştur. Şaşırttığına gelince, sen ona yol gösteren bir Yakın Kimseyi asla bulamazsın.”

Kehf 26:” Kulillahu a'lemu bima lebisu leHu ğaybüs semavati vel Ard ebsır bihi ve esmı' ma lehüm min duniHi min veliyyin, ve la yüşrikü fiy hükmiHi ehada;

Şura suresi âyet 28,” Ve Huvelleziy yünezzilül ğayse min ba'di ma kanetu ve yenşuru rahmeteHu, ve Huvel Veliyyül Hamiyd;”

” O, onlar (ümit kestikten sonra yağmuru, rahmeti indiren ve rahmetini yayandır. O, Yakındır. Öven yüceltendir.”

Şura 46:” Ve ma kâne lehüm min evliyae yensurunehüm min dunillah ve men yudlilillahu fema lehu min sebiyl;”

“Onların Allah’dan başka kendilerine yardım edecek yakınları da yoktur. Allah kimi saptırırsa, onun için artık bir yol yoktur.”

En’âm 14:” Kul eğayrAllahi ettehızü veliyyen Fatıris Semavati vel Ardı ve Huve yut'ımu ve la yut'am kul inniy ümirtü en ekûne evvele men esleme ve la tekûnenne minel müşrikiyn;”

” ” De ki: “Semavat ve Arz’ın Fatırı olan ve O besleyip-doyuran, kendisi beslenmeyen Allah’dan ğayrını mı Yakın edineyim?” “Ben İslam olanların ilki olmakla emrolundum”, de ve sakın müşriklerden olma.”

A’raf suresi âyet 196:” İnne Veliyyiyellahulleziy nezzelel Kitabe, ve Huve yetevelles salihıyn;”

”Muhakkak ki benim Yakınım, O Kitab’ı indiren Allah’dır!.. Ve O, salihleri Yakın edinir .”

Yusuf 101:” Rabbi kad ateyteniy minel mülki ve allemteniy min te'viylil ehadiys FatıresSemavati vel Ardı ente veliyyiy fiyd dünya vel ahireti, teveffeniy müslimen ve elhıkniy bissalihıyn;”

“Rabbim! Gerçekten sen bana Mülk’den verdin ve bana hadiselerin te’vilinden öğrettin.Semavat ve Arz’ın Fatırı! Dünya’da ve Ahiret’te Sen’sin Yakınım Müslim olarak beni vefat ettir ve beni salihlere kat!”.


Yine “velâ” kökünden, “velâyet” mastarından türemiş olan “ Vâlî” sözcüğünün anlamı da “Velî” sözcüğünün anlamıyla aynıdır. Allah için de kullanılmıştır.

Ra’d suresi âyet 11:” LeHu muakkıbatün min beyni yedeyhi ve min halfihı yahfezunehu min emrillah innAllahe la yuğayyiru ma bi kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfüsihim ve iza eradAllahu bi kavmin suen fela meradde leh ve ma lehüm min dunihi min val;


“Her kişi için, önünde ve arkasında, Allah’ın emriyle onu koruyan izleyiciler vardır. Gerçekte, bir halk, kendindekileri değiştirmedikçe, Allah hiçbir şeyi değiştirmez. Ve Allah, bir halka kötülük dileyince, o zaman, onun geri çevrilmesi söz konusu değildir. Onlar için, O’nun astlarından bir Yakın olan da yoktur. ”

“ قيّمKayyim” sözcüğü ise “dik, ayakta tutan, gözeten” demektir. Günlük hayatta “mescidin kayyımı, hamamın kayyımı” diye kullanılır. (Lisanü’l Arab, c. 7, s. 549)

Mescidin, hamamın kayyımı denildiğinde; mescidin,hamamın ayakta kalarak işlevini sürdürebilmesi için hizmet ederek mescidi ve hamamı koruyup gözeten anlaşılır.

“Kayyım” sıfatı “başkasının faydasına olan şeyleri yerine getiren” demektir. Nitekim sözcüğün mübalağa kalıbıyla çoğul formu Nisa/34’ün başında “Allah’ın, bazı şeyleri bazısına fazla kılması ve erkeklerin mallarından harcadıkları şey nedeniyle erkekler, kadınlar üzerine kavvamdırlar/koruyup, gözeticidirler ...” diye yer alır.

Burada sözcüğün asıl anlamı kavvam olunan şeyin ayakta durarak işlevini yitirmemesi için hizmet edilerek gözetilmesidir. Nisa 34. ayeti "Allah’ın, bazı şeyleri bazısına fazla kılması ve erkeklerin mallarından harcadıkları şey nedeniyle erkekler, kadınlar üzerine kavvamdırlar/ kadınların hizmetini görerek koruyup, gözeticidirler ..." şeklinde meallendirebiliriz.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11. February 2013, 01:01 PM   #79
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm! Değerli HAsan Akçay Kardeşim!

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Sayin dost1, destekleyenler ve omuz verenler es anlamli oldugu için "kavvâm"in Türkçe karsiliklari olarak yukardaki iletimde ikisini de kullandim. Ama sizin onayladiginiz koruyup gözetenler ifadesi? Hayir.

Bir daha, efendim:

Nisâ 34 ve 135'te geçen
KAVVÂM kelimesinin Türkçesi

destekleyenler olabilir;
omuz verenler olabilir;
ayakta tutanlar olabilir.

Ama koruyup gözetenler olamaz.
İsterseniz olup olamayacağına birlikte bakalım.

Önce sizin olabilir dediklerinize sözlükten bakalım.

"Destekleyenler" olabilir demiştiniz.
Net olarak görebilmek için destek, destek olmak, destekleme,desteklemek sözcüklerine bakalım.
destek:
* Dayanak, dayak.
* Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, hamil.
* Yardımcı.
* Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru.
* Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma.

destek olmak:
* güç sağlamak, yardımcıolmak.

destekleme:
* Desteklemek işi.
* Devletçe yapılan para yardımı, sübvansiyon.

desteklemek:
* Destek koymak.
* Bir kimse veya kuruluşa yardım sağlamak, müzaheret etmek.
* Arka olmak, arka çıkmak.

"Omuz verenler" olabilir demiştiniz.

omuz vermek:
* omzuyla dayanmak.
* destek olmak.

"Ayakta tutanlar" olabilir demiştiniz.

ayakta tutmak:
* oturtmak gerekirken oturtmamak.
* bozulmasına, yıkılmasına, çökmesine engel olmak.
* bir kuruluşun yaşamasını sağlamak.
* o şeyin sürekliliğini sağlamak.


Ama koruyup gözetenler olamaz demiştiniz.



Biz ne demiştik:
م - Kayyim sözcüğü "dik, ayakta tutan, gözeten" demektir. Günlük hayatta "mescidin kayyımı, hamamın kayyımı" diye kullanılır. Lisanü'l Arab, c. 7, s. 549)

"Kayyım" sıfatı "başkasının faydasına olan şeyleri yerine getiren" demektir. Sözcüğün mübalağa kalıbıyla çoğul formu Nîsâ Sûresinin 34. Âyetinin başında Allah'ın, bazı şeyleri bazısına fazla kılması ve erkeklerin mallarından harcadıkları şey nedeniyle erkekler, kadınlar üzerine kavvamdırlar/koruyup, gözeticidirler... diye yer alır.

ayakta tutmak:
* oturtmak gerekirken oturtmamak.
* bozulmasına, yıkılmasına, çökmesine engel olmak.
* bir kuruluşun yaşamasını sağlamak.
* o şeyin sürekliliğini sağlamak.

korumak:
* Bir kimseyi veya bir şeyi dışetkilerden, tehlikeden veya zor bir durumdan uzak tutmak, muhafaza etmek,
vikaye etmek, sıyanet etmek.
* Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi her türlü tehlikeden esirgemek, onu desteklemek,
himaye etmek.
* Tehlikeye karşıdenetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek.
* Tehlikeli, zararlı durumları önlemek.
* Bir şeyin eskimesini, yıpranmasınıönlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek.
* Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek.
* Karşılamak, denk gelmek.

gözetmek:
* Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek.
* Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrıtutmak.
* Kollamak, kayırmak, beklemek.
* Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve etkenleri dikkate almak.
gözetici:
* Gözetme yapan, koruyucu, bakıcı, kollayıcı

Takdir sizindir.

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Çünkü koruyup gözetmek istismara açik bir ifade. Yukardaki iletimde belirtmeye çalistim, cumhuriyetimizi koruyup gözetmek adina cumhuriyetimize müdahale ettiler bu ülkede; bakanlari, basbakani astilar. Koruyup gözetmek masum bir hareket degil.
İstismara açık olmayan ifade bulmakta zorlanırsınız. Siz ne söylerseniz söyleyin insanlar anlamak istediklerini anlarlar.

Kötü örnek doğru sözü yanlış kılmadığı gibi iyi örnek de yanlış sözü doğru kılmaz.


Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Eger

Nisâ 135'teki KAVVÂM koruyup gözetenler anlamina gelip
birilerini adaleti koruyup gözetmekle yetkili kilsaydi
adalet adalet olmaktan çikardi; adil kararlar veremez, birilerinin borazanini öttürürdü.
Nisa 34.Ayette adaletten sözedilmez erkeklerin kavvamlığından sözedilir. Erkekler kadınların kavvamıdırlar. Onların ayakta tutulması için hizmetlerini görerek koruyup gözetenleridirler.


Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ve tipki erkekler gibi yetiskin insandir kadinlar; çocuklarini koruyup gözetirler. Onun için bilerler koruyup gözetmenin ne oldugunu. Kadinlari koruyup gözetmek suretiyle çocuk yerine koymaya kimsenin hakki yok.
Kadınlar yetişkin de olabilirler yetişkin de olmayabilirler. Yetişkin kadınlar şüphesiz çocuklarının kavvamıdırlar. Çocuklarının hizmetini görerek koruyup gözetirler. Bu işi yapmaları onları çocuk yerine koymak değildir.

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Koruyup gözetmek nasil
adaleti adalet olmaktan çikarirsa
kadini da kadin olmaktan çikarir.
Yukarıda sözlük anlamlarını verdiğimiz " koruyup gözetmek" işi; adaleti adalet olmaktan nasıl çıkarır; kadını kadın olmaktan nasıl çıkarır? Şaşılacak bir durum.Yukarıda anlamı verilen sözcüklere rağmen böyle düşünürseniz bu sizin kararınız olur.

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hayir.

Allah Nisâ 135'te "Adaletin kavvâmi olun!" derken nasil
adalete müdahaleyi caiz ilan etmiyorsa

Nisâ 34'te de "Erkekler kadinlar üzerine kavvâmdirlar" derken
kadinlara müdahaleyi caiz ilan etmiyor.
Bakalım Allah Nisa 135 de ne diyor.

Nisa;135:"Ya eyyühelleziyne amenu kûnu kavvamiyne bil kıstı şühedae Lillahi ve lev alâ enfüsiküm evil valideyni vel akrabiyn in yekün ğaniyyen ev fakıyren fAllahu evla bihima fela tettebiul heva en ta'dilu ve in telvu ev tu'ridu fe innAllahe kâne bi ma ta'melune Habiyra"

Bu ayette hangi sözcük "adalet"tir?

Sanırım siz "kıst" sözcüğünü adalet olarak anlıyorsunuz.

Ayette geçen “ قسطkıst” sözcüğü genellikle “ عدلadalet” diye açıklanmıştır. Böyle açıklanmış olmakla beraber, “kıst” sözcüğü tam olarak “adalet” demek değildir. Çünkü “adalet”, “bire bir karşılık, denge, denklik, eşitlik” (Lisanü’l-Arab; c.7, s. 359-360) demek iken, “kıst” sözcüğü “nasip, pay, hak edilmiş olan pay” (Lisanü’l-Arab, c.6, s. 123-128) demektir.

Kıst” söz konusu olduğunda, mutlaka hak edilen ve söz verilen kadar karşılık ödenir. Bir nevi eşitlik olan “adalet” ise işlenene bire bir karşılık vermeyi gerektirir. Hâlbuki eşitlik her zaman hakkın karşılığı değildir, hatta bazen de zulümdür. Nitekim çalışma hayatında eşitlik esası değil, elemanların kalifiye oluşu, kıdemi gibi hususlar hesaba katılarak kıst esası uygulanır; böylece ücretler kişilerin niteliklerine göre belirlenir. Bir aile reisi de evlâtları arasında eşitlik ilkesiyle değil, kıst ile muamele yapar. Çünkü her çocuğun yaşına ve gördüğü eğitime göre ihtiyaçları değişiktir ve çocuklar aile bütçesinden bu ihtiyaçlara göre pay alırlar. Meselâ, biri ilk öğretimde diğeri üniversitede okuyan iki çocuklu bir aile, çocukların harçlıklarını hiçbir zaman eşit miktarlarda tespit etmez.
Türevleriyle birlikte Kur’an’da 27 kez yer alan “kıst” sözcüğünün, “ اقتساط iktisat [zulme yol açmadan, aşırıya kaçmadan, hayırlı, yararlı yolu izlemek”, “ تقسيط taksit [hakkı olan bir şeyi belli zamanlara pay pay bölmek]” ve “ قسطاسkıstas” formları Arapça anlamlarının aynısıyla Türkçede de kullanılmaktadır.
Rabbimiz hem “ عادلAdil”, hem de “ قاسطKasit”tir. Yani, hem adaletle hem de kıst ile muamele eder:



Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kurân'da bir biriyle ihtilaf halinde ayetler yoktur (4:82);
Nisâ 34 ve 135 bir biriyle ihtilaf halinde gösterilemez.
Kesinlikle Kur'an'da birbiriyle ihtilaf halinde olan ayetler bulunamaz.
Nisa 34 ve 135 birbiriyle ihtilaflı değildir.

Nisa;34: ErRicalu kavvamune alen nisai bi ma faddalAllahu ba'dahüm alâ ba’din ve bi ma enfeku min emvalihim fessalihatü kanitatün hafizatün lil ğaybi bi ma hafızAllah vellatiy tehafune nüşüzehünne feızuhünne vehcüruhünne filmedaciı vadribuhünne, fein eta'neküm fela tebğu aleyhinne sebiyla innAllahe kâne Aliyyen Kebiyra"

"Allah'ın, bazı şeyleri bazısına fazla kılması ve erkeklerin mallarından harcamaları nedeniyle erkekler, kadınlar üzerine iyi koruyup iyi gözeticidirler. Hâl böyle olunca, sâlih kadınlar, Allah'a itaat edicidirler; Allah'ın koyduğu kurala uyanlardır, Allah'ın koruduğu şey nedeniyle henüz gelmediği hâlde başlarına gelebilecek felaketler için koruyucudurlar. Dik kafalılık yaparak kendisini taciz ve tecavüz riskine atmasından korktuğunuz kadınlara da, öğüt verin ve yan gelip yattıkları yerlerde; kendi ülkeniz sınırları içerisinde göç ettirin ve de baskı yapın. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa, artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah, çok yücedir, çok büyüktür."

Nisa 135: "Ya eyyühelleziyne amenu kûnu kavvamiyne bil kıstı şühedae Lillahi ve lev alâ enfüsiküm evil valideyni vel akrabiyn* in yekün ğaniyyen ev fakıyren fAllahu evla Bihima fela tettebiul heva en ta'dilu ve in telvu ev tu'ridu fe innAllahe kâne Bi ma ta'melune Habiyra"

"Ey iman etmiş kimseler! Kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, Allah için tanıklık eden kimseler olarak hakkaniyeti tümden ayakta tutanlar/ gözetenler olun. İster zengin olsun, ister fakir olsun, bilin ki Allah, ikisine de daha yakındır. Artık adaleti yerine getirebilmek için boş-iğreti arzunuza uymayın. Eğer eğip bükerseniz veya geri durursanız, biliniz ki şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

Ayetlerde hiçbir ihtilaf yok ancak Siz sözcüklerden algınıza göre ihtilaf olduğuınu varsanıyorsunuz.


Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Inananlar

hukuk okullari açarak, yargiçlarin ayliklarini ödeyerek, adalet saraylari yapip adaletin hizmetine kolluk kuvvetleri vererek adaletin destekçileri, omuz verenleri, ayakta tutanlari olacaklar

ama adaleti koruyup gözetmeye yeltenmeyecekler. Adalet kendi kendini koruyup gözetecek ki bagimsiz kalarak adalet dagitabilsin.

Erkekler

kadinlarin ihtiyaçlarini karşilamak üzere eve yiyecek, içecek getirerek, giysi getirererek kadinlarin omuzlayanlari, destekleyenleri, ayakta tutanlari olacaklar

ama onlari kollayip gözetmeye yeltenmeyecekler. Kadinlar kendi kendilerini koruyup gözetecekler ki insan kalarak görevlerini yapabilsinler.
Değerli Kardeşim.
Sözcüklerin anlamlarını en başda belirttik. Karar algınıza göre olacaktır. Takdir sizindir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12. February 2013, 12:51 AM   #80
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Ayette geçen قسط KIST sözcügü genellikle عدل ADALET diye açiklanmistir. Böyle açiklanmis olmakla beraber, KIST sözcügü tam olarak “adalet” demek degildir.

Bizim konumuz, genellikle degil özellikle Nisâ 135'te geçen KIST. O ayette tanikliktan ve ananiz babaniz bile olsalar denerek davalilardan, kisacasi "mahkeme"den söz ediliyor. Iste ADALET odur, efendim; mahkeme, "mahkeme"nin isi.

Açiklamami
buna göre yapmisim:

Inananlar

hukuk okullari açarak, yargiçlarin ayliklarini ödeyerek, adalet saraylari yapip adaletin hizmetine kolluk kuvvetleri vererek adaletin destekçileri, omuz verenleri, ayakta tutanlari olacaklar

ama adaleti koruyup gözetmeye yeltenmeyecekler. Adalet kendi kendini koruyup gözetecek ki bagimsiz kalarak adalet dagitabilsin.

Erkekler

kadinlarin ihtiyaçlarini karşilamak üzere eve yiyecek, içecek getirerek, giysi getirererek kadinlarin omuzlayanlari, destekleyenleri, ayakta tutanlari olacaklar

ama onlari kollayip gözetmeye yeltenmeyecekler. Kadinlar kendi kendilerini koruyup gözetecekler ki insan kalarak görevlerini yapabilsinler.


korumak:
* Bir kimseyi veya bir seyi dis etkilerden, tehlikeden veya zor bir durumdan uzak tutmak, muhafaza etmek, vikaye etmek, siyanet etmek.


Bir kimse veya bir sey: keriz feneri misillu bir yolsuzluk davasina bakacak olan mahkeme
dis etkiler, tehlikeler: aleyhlerine karar verilen hortumcularin gazabi

Yukarida sözlük anlamlarini verdigimiz "koruyup gözetmek" isi; adaleti adalet olmaktan nasil çikarir; kadini kadin olmaktan nasil çikarir? Sasilacak bir durum.

Mahkemenin yargiclarini hortumcularin gazabindan korumak adina görevden alip bir sekilde cezalandirma yetkiniz varsa mahkeme o davaya hakkiyla bakamaz; adalet adalet olmaktan çikar.

Simdilik bu kadar. Allah izin verirse devam edecegim. Yazinizda konumuzla ilgisi olmayan ifadeler var. Isterseniz onlari silebilirsiniz. Hatta bence iyi olur.

Konu Hasan Akçay tarafından (12. February 2013 Saat 01:01 AM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
suresi, vakıa


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:36 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam