hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > GELENEK DİNİ > Mezhepler ve Tarikatlar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 2. December 2010, 01:58 PM   #1
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart Tarikatlar ve Şirk

Makale (TARİKATLAR VE ŞİRK)

TARİKATLAR VE ŞİRK

AÇIKLAMA: Bu araştırma tarikatların ve bir şeyhe tabi olmanın nasıl şirke yol açtığını ayetler ve sahih hadisler ışığında açıklamaktadır. Şeklinde olan ifadeler araştırmacının notudur.

Şirk ve şirk çeşitleri:

Şirkin ortaya çıkışı ve anlamı:

Nuh suresi 23.ayet: Dediler ki:”sakın Tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd’i ne Suva ‘ yı ve nede Yeğus’u, Yeuk’u ve Nesr’i.

ayet: Dediler ki:”sakın Tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd’i ne Suva ‘ yı ve nede Yeğus’u, Yeuk’u ve Nesr’i.

Bunlar Nuh kavminin mabutlarıydı. İbn-i Abbas’ a göre; bu kişiler Nuh kavminde yaşayan Salih insanlardı. Onlar vefat edince şeytan Nuh kavmine “ölen Salihlerinizin resmini yapın, onlara baktıkça size Allah’ ı hatırlatsın” diye vesvese verdi. Nuh kavmi de o kişilerin resimlerini ve heykellerini yapıp, onları Allah’la aralarında elçiler gibi görmeye, bir süre sonrada Allah’ ı bırakıp putlara tapmaya başladılar.

Kimi tarikatlar şeyhlerine dua edip onları Allah’a ortak koştukları halde bu ayet için; taş parçalarıyla salih insanlar bir olmaz demektedir. Oysa o taş parçaları da bir zamanlar salih olan insanların resim ve heykelleridir.

Müslim’den rivayet olunan hadisi şerif: Şeriat’ın dışına çıkarak (Kur’an ve sünnetin dışına çıkarak) ibadet edenler helak oldular.

Nisa suresi 36.ayet: Allah’a ibadet edin ve ona hiç bir şeyi ortak koşmayın.

Nisa suresi 48.ayet: Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz, onun dışında dilediğini bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, pek büyük bir cinayet işlediğinde ve iftira ettiğinde şüphe yoktur.

Görüldüğü gibi şirk çok riskli bir durumdur. Şirkin her türlüsünü öğrenmeli ve kaçınmalıyız.

Yahudi alimleri, çoğunlukla kitapta adı bile geçmeyen fakat kitaptan çıkarılan küçük ayrıntılarla ve basit hükümlerle uğraşırlardı. Diğer taraftan şirki çok basit bir mesele olarak kabul ederlerdi. Sadece kendileri şirke bulaşmakla kalmaz, topluluklarını bu yola düşmekten alıkoymaya hiçbir çaba harcamazlardı. (Tefhimul Kur’an Tefsiri- Mevdudi)

“Yahudi ve Hıristiyanlara adım adım uyacaksınız” hadis-i şerifinde peygamberimizin bildirdiği durum günümüz âlimleri arasında kendini belli etmektedir. Âlimler İslam ile alakası olmayan şeyleri dinin bir parçası gibi görüp ona körü körüne bağlanırken şirki çok basit ve önemsenmeyecek bir mesele olarak görmektedirler. Kendileri de küçük ayrıntılara takılmakta ve insanları da oyalamaktadırlar.

Nisa suresi 116.ayet: Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz, onun dışında ise dilediğini bağışlar. Kimde Allah’a şirk koşarsa, hakikatten çok uzak bir delalete sapmıştır.

Maide suresi 72.ayet: “Allah Meryem’in oğlu Mesih’tir” diyenler kafir oldular. Oysa Mesih şöyle demiştir: Ey İsrail oğulları, hepiniz Allah’a ibadet ediniz. O benimde rabbimdir sizinde rabbinizdir. Allah’a kim şirk koşarsa; Allah ona cenneti haram etmiştir ve varacağı yer ateştir. Zalimlerin yardımcısı yoktur.

Matta,4; 10: Allah’ın Rabbe ibadet edeceksin ve yalnızca O’na kul olacaksın.

İncil de bu ifade açık olmasına rağmen Hıristiyanlar kitabı bırakıp din adamlarına tabi oldular ve din adamları onları yoldan saptırdı. Müslümanlar da Kur’an’ı anlamak yerine hocalara adım adım uymaktadır. Kur’an okumadıkları için de hocaların uydurduğu şeylerin kitapta olup olmadığından habersiz bir şekilde her şeye inanmaktadırlar.

En’am suresi 88.ayet: İşte o yol Allah yoludur. O, bunu kullarından dilediğine hidayet eyler. Eğer bunlar ortak koşmuş olsaydılar, bütün çabaları bir hiç olmuş gitmişti.

Zümer suresi 64.ayet: De ki: “Böyle iken şimdi bana O Allah’tan başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz ey cahiller”

BÜYÜK ŞİRK

1.İtaatte şirk

En’am suresi 121.ayet: Üzerlerine Allah ismi anılmamış olanlardan yemeyin çünkü onu yemek, kesinlikle bir fısktır. Bununla beraber şeytanlar kendi yaranına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka telkinde bulunacaklardır. Eğer onlara itaat ederseniz şüphesiz sizde müşriksiniz.

Bu ayet Yahudilerin:”Allah’ın (tabii ölümle) öldürdüğü haram oluyor da, bizim (Allah’ın adını anarak) öldürdüğümüz (boğazladığımız) nasıl helal oluyor? ” diye ortaya attıkları fitne üzerine inmiştir. (Tefhimul Kur’an-Mevdudi)

Ankebut suresi 8.ayet: İnsana ana babası hakkında iyilik tavsiye ettik. Eğer onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan bir şeyi bana şirk koşman için zorlarlarsa, o vakit onları dinleme! Dönüşünüz banadır, ben o vakit size yaptıklarınızı haber veririm.

Allah insanı anne ve babasının şirke sürüklemesine bile razı olmaya bırakmazken şeyhlerinin her dediğine tabi olanların durumu ne kadar komiktir.

Hud suresi 113.ayet: Zulmedenlere meyletmeyin yakınlık göstermeyin ki size ateş dokunur ve Allah’tan başka dostlarınız da yoktur, sonra kurtulamazsınız.

Yasin suresi 60.ayet: Ey Ademoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır.

Muhammed suresi 25.ayet: Gerçekten doğru yol kendilerine açıkça belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenlere şeytan, kötülüklerini güzel göstermiş ve onları uzun emellere düşürmüştür.

Yusuf suresi 40.ayet: Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu bir takım kuru isimlerden ibarettir, yoksa Allah onlara öyle bir saltanat indirmemiştir. Hüküm ancak Allah’ındır. O size kendisinden başkasına tapmamanızı emretti; işte doğru ve sabit din budur, fakat insanların çoğu bilmezler.

Bu ayette Allah kendisinden başka ilah ilan edilen her şeyin asılsız olduğunu açıklamaktadır.

Kehf suresi 26.ayet: De ki:”Onların mağarada ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin yerin gaybı ona aittir. O öyle güzel görür öyle güzel işitir ki, onlara O’ndan başka yardımcı yoktur. O, kimseyi hükmüne ortak da etmez.

Tevbe suresi 31.ayet: Ahbarlarını (bilginlerini) ve ruhbanlarını (rahiplerini) Allah’tan başka rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih’i de. Halbuki onlar bir olan Allah’a ibadetle emrolunmuşlardı ki, başka ilah yoktur. Ancak O vardır. O onların ortak koştuğu her şeyden münezzehtir.

Peygamber efendimiz bu ayeti okurken yanına daha önce Hıristiyan olup, İslam’a geçen Adiyy bin Hatem geldi. Dedi ki:”Ey Allah’ın resulü biz onları Rab edinmedik ki.” Peygamber efendimiz de şöyle cevap verdi:”Allah’ın size helal kıldığını onlar size haram, haram kıldığını da helal kılmıyor muydular? ” Bunun üzerine Adiyy bin Hatem:”Evet ya resulallah” dedi.

Bu yanlışa Müslümanlar da düşmektedir! ! !

Araf suresi 3.ayet: Ey insanlar, Rabbinizden size indirilene uyun, O’ndan başka bir takım velilere (dostlara) uymayın. Siz çok az düşünüyorsunuz.

Kur’an’ı dikkatle incelediğimizde “veli” kelimesinin şu anlamlara geldiğini görürüz:

a) Bir kimse, başkasının gösterdiği yola binaen amel eder, onun koyduğu kurallara, kanunlara ve adetlerine uyarsa o şahsı veli edinmiştir (Bkz. Nisa:118-120, Araf:3-27-30)

b) Bir kimse, bir başkasının yol gösterdiğine inanır ve o şahsın gösterdiği yolun itimat edilir, diğerlerinin ise yanlış olduğunu iddia ederse o şahsı veli edinmiş olur. (Bkz. Bakara: 257, İsra: 97, Kehf:17-50, Casiye:19)

c) Bir kimse,bir başkasının yaptığı kötülükleri göz ardı ederek, kendisini öbür dünyada kurtaracağına inanırsa o şahsı veli edinmiş olur. (Bkz. Nisa:123-173, En’am:51, Rad:37, Ankebut:22, Azhab:65, Zümer:3)

d) Bir kimse, bir başkasının yüce kerametleri dolayısıyla yardım ederek afetlerden ve musibetlerden kurtulacağına, iş bulacağına, evlat vereceğine ve kendisinin diğer ihtiyaçlarını karşılayacağına vs. inanırsa o şahsı veli edinmiş olur. (Bkz. Hud:20, Rad:16, Ankebut:41) (Tefhimul Kur’an-Mevdudi)

Bu veli kavramı kapsamına giren her şeyi Allah dost edinmekten bizi men etmiştir.

A’li İmran suresi 85.ayet: Kim İslam’dan başka bir din arasa, ondan asla kabul edilmeyecek ve o, ahrette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.

Bakara suresi 159.ayet: İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayetin kendisi olan ayetleri insanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra gizleyenler var ya, mutlaka onlara Allah lanet eder. Lanet edebilecek olanlarda lanet eder.

İnsanlara “siz Kur’an’ı anlayamazsınız, o çok karmaşık bir kitaptır, ayetlerde gizli manalar vardır, anlamak için önce bize tabi olun” diyen âlimlerin vay haline…

Zuhruf suresi 23. Ve 24.ayetler: Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın şımarık, varlıklı kimseleri; ” Biz babalarımızı bir dün üzerine bulduk, bizde onların izlerine uyarız” dediler.

Gönderilen uyarıcı; ” Eğer size babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem de mi bana uymazsınız? ” deyince, onlar; ” Gerçekten biz sizin tebliğ için gönderdiğiniz şeylere inanmıyoruz” dediler.

Bakara suresi 170.ayet: Onlara; ”Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımız neyin üzerinde bulduysak ona uyarız” dediler. Ya ataları bir şeye akıl erdiremez ve doğruyu seçemez kimselerse de mi?

Büyüklerinden, atalarından, hocalarından gördükleri şeyi doğru olup olmadığına bakmadan sadece takliden uygulayan ve bundan asla vazgeçmeyen insanlar bu ayeti bilmiyorlar mı?

Kehf suresi 102.103.104. Ve 105.ayetler: Yoksa o kafirler beni bırakıp da kullarını kendilerine dost edeceklerini mi zannettiler? Biz cehennemi, o kafirler için bir konukluk yeri olarak hazırladık.

“Size amelleri en çok boşa gideni haber vereyim mi” de.

Onlar ki dünya hayatında çabaları boşa gitmektedir. Halbuki onlar güzel bir iş yaptıklarını zannederler.

Bunlar işte o kimselerdir ki, Rablerinin ayetlerini ve onun karşısına çıkarılacaklarını inkar etmişlerdir de hayır namına yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü biz onlara hiçbir vezin(ölçü, mizan) tutmayız.

Kendilerini tam Müslüman, yaptıkları işi ise en doğru sanarlar ama kıyamet günü halleri çok kötü olacaktır.

Zuhruf suresi 37.ayet: Şüphesiz ki bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar. Onlarda kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.

Nisa suresi 59.ayet: Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin, sizden olan emir sahibi yöneticilere de… Sonra bir konuda anlaşmazlığa düştünüz mü hemen onu Allah ve resulüne arz edin. Allah’a ve ahret gününe gerçekten inanır müminler iseniz. O hem hayırlı hem de, netice itibariyle daha güzeldir.

İtaat edilmesi gereken herkesi Allah bu ayette açıklamıştır. Anlaşmazlığı düşülen konuların ise Allah ve resulüne arz edilmesi gerekmektedir. Hocam şöyle dedi, efendim böyle yaptı gibi benimseyişler ise bir Müslüman’ın yapabileceği en büyük hatalardır.

2. Teşri şirk

3. Dua konusunda şirk

Dua: Kulun Rabbini tanıyarak O’nun yüceliğini, sınırsız ve sonsuz kudreti karşısında kendi acizliğini, zayıflığını ve güçsüzlüğünü itiraf etmesi, derin bir sevgi ve saygı içerisinde ondan yardım niyaz etmesidir.

Furkan suresi 77.ayet: Resulüm de ki:”İbadetiniz duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir? İnkârcılar onun bildirdiklerini yalanladılar. O halde yarın azaplarına yapışacaklar.

Müslim, zikir 44, hadis no: 2704: Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz ne sağıra dua ediyorsunuz, ne de yanınızda bulunmayan birine. Muhakkak siz işiten yakın bir zata dua ediyorsunuz ki, o sizinle beraberdir.

Sesli zikirin İslam da olmadığını anlatmaya çalıştığım bir kişi bana “ama hocam Kur’an’da 330 yerde geçiyor dedi” demişti. Ona şöyle dedim “öyleyse hocana sor, bize o ayetleri göstersin”

Mü’min suresi 60.ayet: Halbuki Rabbiniz:”Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir” buyurdu.

Araf suresi 55.ayet: Rabbinize yalvara yalvara ve için için (gizlice) dua edin. Gerçek şu ki; O, haddi aşanları sevmez.

Bakara suresi 186.ayet: Eğer kullarım sana beni soruyorlarsa, muhakkak ki ben çok yakınım, bana dua edilince dua edenin duasına icabet ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.

Neml suresi 62.ayet: (Onlar mı hayırlı) Yoksa, kendine yalvarıldığı zaman darda kalana karşılık veren ve onun sıkıntısını gideren, sizi yer yüzünün hâkimleri yapan mı? Allah’ın yanında başka bir ilah mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz.

Tirmizi; Dua 1,3371-3372 no’lu hadis; Ebu Davud; İbn-i Mace: Dua ibadetin beynidir (başıdır) .

Dua ibadettir.

Fatiha suresi 4.ayet: Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

Allah’tan başkasından yardım isteyen kişi namazlarda bu ayeti okur, ama başkasından yardım istemekten, başkasına dua etmekten vazgeçmez ve kendi sözünü kendi amelleriyle yalanlar.

Kaf suresi 16.ayet: And olsun ki insanı biz yarattık ve nefsinin kendine fısıldadıklarını (vesveselerini) biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız.

Allah bize şah damarımızdan daha yakınken araya vesileler, aracılar koymak hangi mantık ölçülerine sığar?

Hadid suresi 4.ayet: O dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istiva etti (hükümran oldu) . Yere gireni, ondan çıkanı bilir. Nerede olursanız O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.

Cinn suresi 20.ayet: De ki:”Ben ancak Rabbime dua ederim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmam.

Müslim’den; hadis-i şerif: Yardım istediğin zaman sadece Allah’tan iste.

Darda kalınca “şeyhim himmet” diyenlere bu hadis-i şerifi delil olarak sunmalıyız.

İsra suresi 67.ayet: Denizde başınıza bir musibet geldiği vakit, O’ndan başka yalvardıklarınız kaybolur; derken O sizi tehlikeden kurtarıp karaya çıkarınca da yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.

Buhari’ den; hadis-i şerif: Kim Allah’ tan başka eş koştuğu bir şeye duada bulunduğu halde ölürse, ateşe girer.

Yaratılanları Yardıma Çağırmak

1. Caiz olan çağırma: İnsanlardan günlük ve normal isteklerde bulunmaktır.

2. Genel bir şekilde bir mahlûku yardıma çağırmak: Sadece Allah’ın güç yetirebileceği bir meselede başka birini yardıma çağırmaktır ki bakın alimler bunu nasıl yorumlamış:

******* Allah’la kendi arasında aracılar koyan, onlara yalvaran, onlardan şefaat dileyen, onlara güvenen kimse alimlerin icmasıyla kafir olur.

3.Ölüyü yardıma çağırma:

Maide suresi 117.ayet: Sen bana ne emrettinse ben onlara ancak onu söyledim; hep:”Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin” dedim ve içlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerinde gözcü idim. Ne zaman ki beni içlerinden aldın üzerlerine gözcü olarak ancak sen kaldın ve zaten sen her şeye şahitsin.

Ahiret’te Allah Hz. İsa’ya insanların kendini neden rab edindiklerini sorduğunda Hz. İsa bu ayetle cevap verecektir. Ve görülüyor ki bir peygamber olmasına rağmen Hz. İsa bile insanlar arasından alınınca insanların yaptıklarından habersiz olmaktadır.

Fatır suresi 22.ayet: Ölüler de dirilerle bir olmaz. Gerçi Allah dilediğine işittirse de sen kabirdekine işittirecek değilsin.

Çok açık olan bu ayette Allah ölülerin bizi işitemeyeceğini bildiriyor.

Ahkaf suresi 5.ayet: Allah’ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar cevap veremeyecek şeylere yalvarandan daha sapık kimdir? Çünkü yalvardıkları şeyler yalvarışlarından habersizdir.

Zümer suresi 3.ayet: İyi bil ki, halis din ancak Allah’ındır. O’ndan başka bir takım dostlar tutanlar da şöyle demektedirler:”Biz onlara sadece bizi Allah’a daha çok yakınlaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” Şüphe yok ki Allah onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz.

Yunus suresi 18.ayet: Allah’ı bırakıyorlar da kendilerine ne zarar ne de yarar veremeyecek şeylere tapıyorlar ve “Onlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir” diyorlar. De ki:”Siz Allah’a göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber vereceksiniz? ” Hâşâ! O onların isnat ettikleri ortaklıklarından münezzeh (uzak) , subhan, yüksek, çok yüksektir.

Buhari, Müslim’den; Hz. Aişe’den rivayet olunan hadis-i şerif: Resulullah’ın bir hastalığında kadınlarından bazıları Habeş diyarında gördükleri (Mariye) denilen bir kiliseden bahsetmişlerdi. Resulullah’ın zevcelerinden Ümmü Habibe ve Ümmü Seleme vaktiyle Habeşistan’a hicret ettikleri zaman gördükleri bu kilisenin güzelliğini ve içindeki kıymetli resimleri bize anlatıyorlardı. Resulullah hemen başını kaldırdı ve:“Habeşliler öyle kimselerdir ki bunlarda salih bir kişi ölünce hemen onun kabri üzerine bir mescit yaparlar. Ve o salih kimsenin bir resmini o mescide koyarlar. Bunlar Allah katında halkın en şerlileridir.”

Furkan suresi 58.ayet: Sen ölümsüz ve hep diri olan Allah’a tevekkül et. O’nu hamd ile tesbih eyle. Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter.

***Veli veya evliya adı verilen kimselerin ruhlarından yardım istemek, o ölülerin duyabileceğine inanmak kaynağını “animizm” den alan batıl bir inançtır. İslam ile hiçbir alakası yoktur.

ANİMİZM

Canlıcılık. Canlı ve cansız bütün doğanın ruhlu olduğu ve ruhlarla yönetildiği inancı. İngiliz Antropolog Edward Burnett Tylor tarafından “Primitive Cultur” adlı eserde ileri sürüldü.

Günümüz antropoloji ve etnolojisinde geçerliliğini yitirmiş bulunan bu kurama göre can ya da ruh düşüncesi uyku ve uyanıklık hallerinin birbirine karıştırılmasından doğmuştur.

Tylor’un bu varsayımına katılan İngiliz düşünür Spencer’de ruh düşüncesinin oluşması yolunda “cadı” kuramını ileriye sürdü.

Tylor ve Spencer’e göre; insanın ölümünden sonra bedenden büsbütün ayrılan ruhlar, ilkel inanca göre bağımsızca insanlar arasında dolaşmaya başlamıştır.

Tylor ve Spencer, din düşüncesinin oluşmasını da bu inanca bağlamıştır. Çünkü insanlar kötülüklerden kurtulmak ve iyiliklere kavuşmak için bu ruhlara duaya ve kurban kesip adak vaat etmeye başlamıştır.

Animi ve anima kelimesi; tahrik etmek, heyecana getirmek anlamındadır ve ruh kelimesindendir. Ruh veya ruhperestlik bir çeşit ilkel dindir. Ki şu anlamdadır; ilkel kabileler görünmeyen özel ruhların varlığına inanırlardı. Bu ruhların varsayılan özellikleri ise şunlardır:

1. İnsani bir şahsiyete ve insani özelliklere sahiptir.

2. Kalıcıdır, kendi cesedini korur.

Şeraiti, Ali, Dinler Tarihi

Görüldüğü gibi bu ilkel inanışta olanlar tıpkı bizim evliya ruhlarının etrafta dolaştığını iddia edenler gibidir. Mantıklı düşünen herkes bunun olmayacak bir şey olduğunu anlayabilir.

Mü’min suresi 65.ayet: O diridir. O’ndan başka ilah yoktur. Şu halde, dinde samimi olarak sadece O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.

Nahl suresi 19.,20.ve 21.ayetler: Allah, gizlediklerinizi de açıkça yaptıklarınızı da bilir.

Allah’tan başka yalvardıklarınız ise hiçbir şey yaratamaz. Çünkü kendileri yaratılmışlardır.

Daima ölüdürler, diri değillerdir, ne zaman diriltileceklerini de bilemezler.

Yüz yıllar önce öldüğü halde halen kendisine dua edilen, darda kalınca yalvarılan insanlar vardır. Hâlbuki Allah onların bizi işitemeyeceğini bildiriyor.

Araf suresi 191.ve 197.ayetler: Allah’a o hiçbir şey yaratmayan, aksine kendileri yaratılan mahlûkları mı ortak koşuyorsunuz.

Sizin Allah’tan başka taptıklarınız ise, ne size yardım edebilir, ne de kendilerine yardımları dokunur.

Yasin suresi 74.ve 75.ayetler: Tuttular, Allah’tan başka bir takım ilahlar edindiler. Güya yardım olunacaklar.

O ilahlar onlara yardım da edemezler, onlar ise o ilahlar için hazır askerlerdir.

Fatır suresi 14.ayet: Onlara dua etseniz duanızı işitmezler. İşitseler de isteklerinize karşılık veremezler. Kıyamet gününde ortak koşmanızı reddedeceklerdir. Sana hiç kimse, her şeyden haberdar olan Allah gibi haber veremez.

Yunus suresi 66.ayet: Haberiniz olsun ki göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapanlar dahi, Allah’a ortak koştukları ilahların tebaası olmazlar. Ancak zanna tabi olurlar ve ancak kendi mızraklarıyla ölçer yalan söylerler.

Günümüz tarikatçılarının yaklaşımını bu ayetle Allah 1500 yıl öncesinden bize bildirmektedir.

Hacc suresi 71.ayet: Onlar Allah’ı bırakıp Allah’ın hakkında hiçbir delil indirmediği şeylere tapıyorlar. Kendilerinin de onlar hakkında hiçbir bilgileri yoktur. Zalimlerin ise hiçbir yardımcısı olmayacaktır.

İnsanı güldüren kısım ise o tapındıkları şeyler hakkında ne Kur’an’da neden sünnette hiçbir delil olmamasıdır.

ŞEFAAT KAVRAMI

En’am suresi 51.ayet: Rablerinin huzuruna haşr olunacaklarından korkanları bununla uyar. Öyle ki kendileri için O’nun huzurunda ne bir dost ne bir şefaatçi yoktur. Umulur ki belki sakınırlar.

Bakara suresi 48.ayet: Ve öyle bir günden sakının ki, kimse başkası için bir şey ödeyemez, kimseden şefaatte kabul edilmez, kimseden fidye de alınmaz, ayrıca onlara yardım da yapılmaz.

Cinn suresi 21.ve 22.ayetler: De ki:”Doğrusu ben kendiliğimden size ne bir zarar verebilirim, ne de faydalı olabilirim”

De ki:”Allah’a karşı beni kimse koruyamaz ve ben ondan başka sığınacak kimse de bulamam”

Darimi, rikak; 23; hadis-i şerif: Ey Kureyş topluluğu! Allah’tan kendinizi satın alın. Çünkü Allah katında size bir yararım olmaz. Ey Abdulmuttalib oğulları! Allah katında size bir yardımım olmaz. Ey Abdulmuttalib oğlu Abbas! Allah katında sana bir yardımım olmaz. Ey Resulullah’ın kızı Fatıma! Malımdan istediğini dile vereyim. Ama Allah katında sana bir yardımım dokunmaz.

Peygamberimiz ahrette kızına bile yardım edemeyeceğini bildiriyorken, cahil insanlar evliya dedikleri kişilerin onlara Allah katında şefaatçi olacaklarını sanmakta ve onlara körü körüne bağlanmaktadır.

Zümer suresi 43.ve 44.ayetler: Yoksa Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? (Ey Resulüm) De ki:”Ya onlar hiçbir şeye güç yetiremezlerse, ya akıl erdiremezlerse de mi? ”

(Ey Resulüm) De ki:”Bütün şefaat Allah’ındır. Göklerin ve yerin mülkü O’nun dur. Sonra döndürülüp O’na götürüleceksiniz.

Secde suresi 4.ayet: Allah o ki, gökleri ve yeri ve arasındakileri altı günde yarattı, sonra da Arş üzerine hükümranlığını kurdu. Sizin için O’ndan başka ne bir sahibiniz vardır, ne bir şefaatçiniz. Artık düşünmeyecek misiniz?

Bakara suresi 254.ayet: Ey iman edenler! Size rızık olarak verdiğimiz şeylerden, alım satımın olmadığı, dostluğun bulunmadığı, şefaatin de söz konusu olmadığı o gün gelmeden önce infak edin. Kâfirler ise zalimlerin ta kendileridir.

4.Niyet ve istemede şirk

5.Korkuda şirk

En’am suresi 81.ayet: “Nasıl olur da ben sizin şirk koştuklarınızdan korkarım? Baksanıza siz Allah’ın hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz. Şu halde eğer biliyorsanız, korkudan emin olmaya iki taraftan hangisi daha layıktır?

Tarikat anlayışında olanlar yalan söyler, gıybet eder, ve bir çok fiille Allah’ın sözünden çıkarlar ama şeyhlerinin en ufak bir isteğini yerine getirmezlerse başlarına bir iş geleceğinden korkarlar. Böylece bir insandan korkarak hemde Allah’tan korkmadığı kadar korkarak; korkuda şirke düşerler.

6.Allah’ın sıfatları konusunda şirk

7.Sevgide şirk

Bakara suresi 165.ayet: İnsanlardan bazısı vardır ki, Allah’tan başkasını ortak koşarlar ve onları Allah’ı sever gibi severler. Allah’a iman edenlerin Allah sevgileri ise onlarınkinden daha kuvvetlidir. Bu zalimler elbette bir gün azabı tadacaklardır. İşte o zaman gerçekten kuvvet ve kudretin Allah’ın olduğunu ve azabın şiddetini keşke bilebilselerdi.

Şeyhini herkesten çok sevenlerden bahsetmeye gerek bile yok! ! !

8.Tevekkülde şirk

GÜNÜMÜZ İNSANININ EN BÜYÜK SORUNU

Şeytan ve âdemoğlu arasındaki savaş bitmemiştir. Bu uzun süren bir savaştır. Bu savaşta şeytan insanoğlunu doğru yoldan saptırmak için çeşitli yöntemlerle ona yaklaşmış ve batılı süslü göstererek insanların büyük bir kısmını delalete düşürmüştür. Günümüzde ise şeytan ve yandaşları İslam’ı yıkman için, İslam’ı kelime olarak ortadan kaldırmayıp İslami kavramların hakiki manalarını ortadan kaldırarak, yerine kendilerine ve yönetimlerine zarar vermeyecek şekilde (Allah’ın istemediği, Kur’an ve sünnete uymayan) manalar vermişlerdir.

İşte bu sebeple günümüz insanının en büyük sorunu; Allah-ü Teala’nın kendilerinden yerine getirmelerini istediği gerçek İslam ve iman sınırlarını bilmemeleri, yine Allah-ü Teala’nın kendilerinden uzaklaşmalarını istediği küfrü tanımamaları dolayısıyla kafir ve Müslüman ayrımı yapmadıkları için Rablerinin kendilerine bildirdiği gerçek Müslüman ve kafiri bilmemeleridir.

Maide suresi 68.ayet: De ki:”Ey Ehl-i Kitab! Siz tevratı,incili ve size rablerinizden indirileni ayakta tutup icra etmedikçe, hiçbir şey değilsiniz.

Yahudi ve Hıristiyanlar çokça ibadet ettiği halde Allah onların imanını ve ibadetlerini kabul etmedi. Onları müşrik ve kâfir olarak nitelendirdi.

Müminun suresi 84.85.86.87.88.89.ve 90.ayetler: (Ey Resulüm) ”Eğer biliyorsanız söyleyin, yeryüzü ve ondaki kimseler kimin? ” diye sor

Allah’ın diyecekler. “O halde düşünmez misiniz” de

“Kim o yedi göğün Rabbi ve azametli Arş’ın Rabbi” de

Allah’tır diyecekler. “O halde korkmaz mısınız” de

(Ey Resulüm) “Kimin hâkimiyeti altındadır her şey, kim korur ve kim korunmaya muhtaç değildir biliyor musunuz? ” diye sor

Allah’ın diyecekler. “O halde nasıl büyüleniyorsunuz” de

Doğrusu biz onlara gerçeği getirdik ve şüphesiz onlar yalancılardır.

Mekkeli müşrikler için inen bu ayet, günümüz insanın durumunu yansıtmaktadır. Allah’ın birliğine inanıp sonrada ona ortak koşan birçok müşrik vardır. Âlimler bu konuyu fıkıh kitaplarında “mürtedler” kısmında açıklamıştır. Sahih bir âlimin fıkıh kitabından bakarak insanı şirke düşürecek meseleleri öğrenmeliyiz.

Zuhruf suresi 87.ayet: And olsun ki onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan; Allah derler. Öyleyken nasılda aldatılıp döndürülüyorlar.

Lokman suresi 25.ayet: And olsun ki onlara gökleri ve yeri kim yarattı diye soracak olsan, hiç tartışmasız Allah diyecekler. Elhamdülillah de. Hayır, onların çoğu bilmezler.

*** Allah ancak; istediği gibi bir iman, istediği gibi bir Müslümanlık ve istediği şekilde olan ibadeti kabul edecektir.

Araf suresi 3.ayet: Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka bir takım dostlara uymayın. Sizler çok az düşünüyorsunuz.

Müslim’den; hadis-i şerif; Kim bizim emrimize uymayan bir iş işlerse onun ameli geçersizdir.

Buhari, Müslim’den; hadis-i şerif; Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir.

Bu iki rehber bize fazlasıyla yeterken İslam’da bölünmelere, her grubun kendi kitabını oluşturmasını, her grubun kendi hükümlerinin olmasını hangi mantık kabul götürür.

Müslim’den; hadis-i şerif; Arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça hiç biriniz iman etmiş olmaz.

TARİKATLARIN TARİHÇESİ

Tekkelerin Kerhane ve Meyhane Olması

Peygamberimizin tek mürşid olduğu, tartışılmaz tek kişi olarak yaşadığı dönemde İslam’ın tek kurumu cami idi. İbadetler, eğitim ve hizmet tüm yeryüzüne yayılan bir faaliyetti. Kurum olarak ise bu faaliyetler camide gerçekleştirilirdi. Peygamberin sağlığında hatta 4 halife döneminde cami dışında tekke, dergâh, zaviye gibi başka kurumların oluşturulmadığı bu tekkelerin dergâhların üyelerinin bile ortak kabuldür. İlk tekkenin hicri 150, miladi 760 yılları civarında Şam yakınlarında kurulduğu genel kabullerden biridir. Fakat tekkelerin yayılması yüzlerce yıl sonraya denk gelecektir. Tekkelerin ilimler akademisi, askeri hizmet, hatta hastalananların tedavisi gibi, birçok güzel hizmette bulunduğu da bir gerçektir. Fakat Kuşadalı İbrahim’in deyimiyle gün gelipte kimi tekkelerin kerhaneye ve meyhaneye dönüştüğü, Kur’an’ın emri ve yasaklarıyla alakası olmayan binlerce törenin, gösterinin din adına bu tekkelerde uygulandığı ayrı bir gerçektir. Tüm bunları gören kuşadalı, yanan tekkesinin yerine yenisini yaptırmamış ve kendisinden evvel asırlarca yaşayan tekkelerin kapanması gerektiğini ve tüm yeryüzünün adeta bir tekke giib kullanılıp, peygamberimizin zamanındaki gibi cami dışında dini kurum bırakılmaması, Kur’an dışındaki virdlerin, tarikatların özel dualarının yerini Kur’an’a ve Kur’an’da geçen dualara bırakması gerektiğini savunmuştur.

Tekke ve tarikat kavramını çok iyi bilen bir kişi bile bu gerçeği gün gelince çok güzel kavramıştır.

Tekkelerin ortaya çıkışı hicri 150.yıl olsa da, bugünkü manasıyla bildiğimiz tarikatların kurumsal yapılar olarak ortaya çıkışı hicri 600ler civarındadır. Kurumsal karaktere sahip olduğu kabul edilen ilk tarikat; Kadiriliktir. Kurucusu Abdulkadir Geylani (ö.hicri 562) . Diğer tarikatlar;

Rifailik; Ahmet er Rıfai (ö.hicri 578)

Bektaşiye; Hacı Bektaş Veli (ö.hicri 669)

Mevleviye; Mevlana celaleddin Rumi (ö.hicri 672)

Halvetiye; ekmelüddin el Haveti (ö.hicri 750)

Nakşibendiye; Bahauddin Nakşibend (ö.hicri 791)

Şeytan Acaba Kimin Mürşidi

Tarik: yol; tarikat: yol, yöntem, usul, tarz demektir.

Kimi tarikatlar şöyle der; tarikat Allah’a gitmek için bir yoldur, bir mecburiyet değildir.

Birçoğuysa; “Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır” uydurma hadisiyle tarikata girmeyi, tarikatın şeyhini mürşid kabul etmeyi dini bir vecibe, kurtuluşun tek şartı gibi sunmaktadır.

Şöyle soralım onlara; yüzlerce yıl tarikatlar yoktu, o halde Müslümanlar eksik Müslüman mıydı, tarikat şeyhleri yokken onların mürşidi şeytan mıydı? Kur’an’ın izahları İslam’ı açıklamada yetersiz mi kalıyordu ki tarikatlara gerek duyuldu?

Kur’an’a göre din adına her şey Kur’an’da açıklanmıştır. Peygamberimiz ise Kur’an’ın uymamızı söylediği tek insandır. Oysa tarikatların ürettiği birçok şeyh takip edilmesi gereken kişiler gibi gösterilmiş, şeyhin etrafındakiler kurtuluşa erenler, diğerleri cehennemlik olarak gösterilip İslam’da tarikata girmek bir zorunlulukmuş gibi gösterilmiştir. Birçok tarikat şeyhi ise Mehdi ve İsa ilan edilmiştir.

Bunların çoğu paronayak hezeyanları olan, insanların hem ruh dünyasını hem de kesesini zarara uğratan kişilerdir. Bu konuda Kur’an’ı Kerim’de Allah şöyle buyuruyor:

Tevbe suresi 34.ayet: Ey iman edenler! Haberiniz olsun ki, haham ve ruhbandan birçoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan çevirirler. Altını, gümüşü hazineye tıkıp da onu Allah yolunda sarf etmeyenler ise, işte onları gayet acıklı bir azap ile müjdele.

Şeyhe Körü Körüne İtaat

Tarikatın en önemli kurallarından biri müridin kendini şeyhine ölünün kendini ölü yıkayıcısına bıraktığı gibi bırakmasıdır. Kur’an aklımızı kullanmayı tavsiye ederken tarikatlarda körü körüne itaat vardır. Tarikat üyeleri aklı bir kenara bırakılarak; şeyh ne derse ona inandırılır. Artık kişiyi şeyhin Mehdi veya İsa olduğuna inandırmak, dine sokulan uydurmaların farkına varmasını önlemek ve maddi yönden sömürmek gayet kolay bir hal alır.

Kişi aklı kenara bıraktıktan sonra eğitim seviyesi ne olursa olsun cahillikte okumamışlardan bir farkı yoktur.

Oysa Allah birçok ayette “çok az düşünüyorsunuz” “hala akıllanmayacak mısınız” “düşünmez misiniz” gibi ifadelerle insanı düşünmeye, akıl yoluyla her şeyi ölçmeye teşvik etmektedir.

Araştırma yerine yutturma, düşünme yerine taklit esas olunca, tarikattaki herkesin inancı, hayata bakış açısı ve dini değerlendirişi tamamen şeyhiyle aynı olmaktadır. Hatta birçok zaman aklı bırakma prensibi kabul ettirildiği için şeyhten çok daha bilgili ve kültürlü bir kişi bile “Ben bilmem şeyhim bilir. Şeyhim diyorsa vardır bir hikmeti” izahlarıyla şeyhin en saçma uydurmalarını bile yutmaktadır.

Şeyhlerin müritlere yaptıkları uydurmalar, akıl sahibi bir insanın duyunca yok artık diyeceği türdendir. Güya Amerika’ya kızan şeyh uzay mekiğini düşürür. Ya da nefis terbiyesi vermek isteyen şeyh “muz yeme” adlı dinsel törenle müritlerine cinsel organını öptürür.

Her tarikata girenin eline uyulması zorunlu diye verilen kağıtta yazan 7 madde ise şöyledir:

1. Şeyhine tam teslim olmak ve hiç kimseyi şeyhinden üstün bilmemek. Yaratılmışın en üstünü peygamberimizdir! ! !

2. Zeki ve idrak kabiliyeti yüksek olmak

3. Şeyhin hizmetinde hareketli ve atılgan olmak

4. Sözünde sadık ve güvenilir olmak

5. Malı ve mülkünü şeyhinin hizmetine vermek

6. Şeyhin ve tarikatın sırlarını gizli tutmak

7. Canını şeyh yolunda vermeye her an hazır olmak

Sağılacak Müritler

Muhammed İkbal bu manzaraya “şeyhperestlik” manasına gelen “prizim” adını takmıştır. “Allah ne istiyor, Kur’an’da ne geçiyor mantığı bırakılmış, şeyh efendi nasıl buyurdu, bizim tarikatın hükmü nedir” zihniyeti oluşturulmuştur.

Kur’an’da Allah şöyle buyuruyor:

İsra suresi 36.ayet: Birde hiç bilmediğin bir şeyin ardınca gitme! Çünkü kulak, göz, gönül bunların her biri ondan sorumludur.

Oysa en düzgün olduğuna inanılan tarikatta bile kişi şeyhe tabi olur ve tüm akıbetini şeyhin eline bırakır.

Şeyhe tabiyet Kur’an’a tabiyetle nasıl bağdaşabilir. Kur’an yerine sadece şeyhe tabi olanlar, Kur’an’ı ölülerin arkasından okunacak okuma kitabı gibi görürler ve sesine önem vererek melodi gibi okur, ayetlerdeki uyarıyı dikkate almazlar.

Müslümanlığı da güzel sesle Kur’an okumaktan ibaret görürler.

Rabıta ve Bazı Kavramlar

Rabıta Kur’an ile hiçbir şekilde bağdaşmaz.

Şeyh kelimesi Kur’an’da ihtiyar adam manasında kullanılır. Veli kelimesi “dost, yakın” gibi manalarda kullanılır. “Evliya” ise veli kelimesinin çoğuludur. Her Müslüman Allah’ın, Allah’ta Müslümanların velisidir.

Araf suresi 196.ayet: “Şüphesiz benim velim kitabı indiren Allah’tır ve O, salih kulların velisidir.”

Kâfirler ise şeytanın velisidir. Tüm kâfirler birbirinin velisidir.

Araf suresi 27.ayet: … Biz o şeytanları iman etmeyen kimselerin velisi kılmışızdır.

Kur’an’da 80’den fazla yerde geçen veli ve evliya kavramları hiçbir yerde günümüzde halka takdim edilen Süpermen insanlar manasında kullanılmamıştır.

Keramet kelimesi de Kur’an’da geçmez. “krm” kökünden kelimeler vardır. Onlar da Allah’ın cömertliğini anlatır. Süper adamların süper olağanüstülüklerini anlatmaz.

Efendilerin Kuyruğuna Takılma

Azhab suresi 67.ayet: Yine “Ey Rabbimiz, doğrusu biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik, onlar da bizi yanlış yola götürdüler”

Ahirette efendisine tabi olup da sapıtanlar bu durumdan dolayı mazur olmayacaklardır.





KAYNAKLAR

1. Kur’an’ı Kerim Tefsiri; Elmalılı Hamdi Yazır

2. Fizilal’il Kur’an Tefsiri; Seyyid Kutub

3. Furkan Tefsiri; Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi

4. Tefhimul Kur’an; Mevdudi

5. Şeyh Efendilerle Görüşme; Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır Bu kitapta Bayındır, Nakşibendî tarikatının şimdiki şeyhi olan Mahmut Ustaosmanoğlu ile tarikatların batıl olduğunu dair bir söyleşi yapmıştır. Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yanında Bayram Ali KARAMUSTAFAOĞLU adı müridi Bayındır’ın sorularına cevap vermiştir.

6. Ebu Hanzala- Tevhid Dersleri

Muhammed Aslan
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (2. December 2010), Miralay (2. December 2010), TEBYİN (30. December 2010)
Alt 30. December 2010, 07:00 AM   #2
ebu Maruf
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
ebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud of
Standart

es-Selamun Aleykum
Değerli kardeşim Nakletmiş olduğunuz yazıdaki
Bunlar Nuh kavminin mabutlarıydı. İbn-i Abbas’ a göre; bu kişiler Nuh kavminde yaşayan Salih insanlardı. Onlar vefat edince şeytan Nuh kavmine “ölen Salihlerinizin resmini yapın, onlara baktıkça size Allah’ ı hatırlatsın” diye vesvese verdi. Nuh kavmi de o kişilerin resimlerini ve heykellerini yapıp, onları Allah’la aralarında elçiler gibi görmeye, bir süre sonrada Allah’ ı bırakıp putlara tapmaya başladılar.

Kısmındaki bu rivayetin kaynağı nedir acaba?
Zira bunun aksini belirten bir çok hadis vardır
Bunlardan bazıları şunlardır.
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz buyurmuştur ki:

"Sizin en hayırlılarınız; görüldüklerinde (simasındaki nur, halindeki edep, üzerindeki ilahi heybet sebebiyle) Allah'ı hatırlatan kimselerdir." (ebu nuaym, Beyhaki,suyuti,...)

"İnsanlardan bazıları zikrullahın anahtarıdır.Görüldüklerinde Allah'ı hatırlatır." (Taberi,ibnu ebid dünya)

Resulullah (a.s.)'a "Ya Resulullah! Allah'ın velileri kimleridir?" diye soruldu;

Efendimiz (a.s.) şöyle cevap verdi:

"Görüldüklerinde Allah'ı hatırlatan kimselerdir."

Diğer hadis-i şeriflerde ise şöyle buyrulmuştur:

Allah Teala buyurur ki:"Şüphesiz kullarımın içinde benim velilerim ve halk içinde seçtiğim dostlarım öylekimselerdir ki; zatım zikredilince onlar hatırlanır, onlar hatırlanınca da ben zikrolunurum." (Ebu nuaym;Ahmed,müsned;Taberi)

"Sizin hayırlılarınız; görülmesi size Allah'ı hatırlatan, konuşması ilminize bereket katan ve ameli ahirete rağbetinizi artıran kimselerdir." (Ebu yala;Suyuti;Münavi)

Allame Münavi (rah.) bu hadisin şerhinde Hakim et-Tirmizi'den şu nakli yapar:

"Kendilerine bakıldığında sana Allah'ı hatırlatan kimseler öyle kamillerdir ki; Onların üzerinde Allah tarafından verilmiş zahiri bir görüntü vardır. Allah 'ın celal nuru, kibriya heybeti, vakar ünsü onalrı kaplamiştır.Bu durumda onalar bakan kimse Allah'ı hatırlar.Çünkü onun üzerinde melekut alemin eser ve nurları vardır.Bunlar velilerin sıfatıdır.kalb, bu şeylerin ma'deni ve yerleştiği yerdir.Yüz, kalp olanı (bir şekilde) çekip dışa yansıtır.Kalpde Allah'ın marifet nuru ve ilahi emirlere itaat ziyası hakim olunca, bu nur yüze etki eder, dışa yansır.Sen böyle yüze bakınca, sana hayır ve takvayı hatırlatır.Bu da sende iyi hal ve ilme meyli artırır.Bunlar ise sıdk ve hakka sevkeder.Böylece sende istikamet oluşur.Kamil insanın yüzünde parlayan Allah'ın nuru (Hakk talibine ) Allah'ın celal ve cemalinin azametini hatırlatır.Böyle bir nuru görmek insanı nakıs (ve rezil) işlerden alıkoyar." (Münavi)
ebu Maruf isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30. December 2010, 07:05 AM   #3
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

evet ni tekim benzer hadislerde,,,

Hadis: “Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.”
Müslim - İman 302, Buhari 97/24,10/29, Hanbel 3/1


Hadis: “Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.”
Hanbel 5/243


Hadis: “Dinini değiştireni öldürün.”
Nesei 7-8/14,Buhari 12/1883


Hadis: Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlardır.
Buhari-Tesavir, 89


ve kertenkele öldürme güvercin kanadı kesme gibi pekçok bilgi daha mevcut...

Nasıl olsa hiçbiri peygamberin ağzından çıkmadı, büyük bölümü hureyre uydurması geri kalanda muaviye denetiminde uydurma felan...

lütfen bunlar hadis demeyin! bunlar rivayettir,,, bunlara hadis demek hem peygambere hem dine hakarettir... Peygamberden günümüze ulaşan en sağlam ve vahy kaynaklı hadis kurandır,,,
Akıl sahipleri için (ama sadece akıl sahipleri için) bunda ibretler vardır.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (25. September 2011), Miralay (30. December 2010)
Alt 30. December 2010, 07:13 AM   #4
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

zerre kadar beyini olan bir insan, zümer 3 ü okuyunca hakikati anlar,,,
Fedakar adam bunları toptan red etti, kafasına görede haids sıkalamaya başladı ama kendi bilir,, Onu Allaha havale ettik, tez zamanda cevabını alır inşallah..

ZÜMER 3
Dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkarcı kimseyi doğru yola iletmez.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (25. September 2011), Miralay (30. December 2010)
Alt 30. December 2010, 07:25 AM   #5
ebu Maruf
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
ebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud of
Standart

Arkadaşım vermiş olduğun makalede İbni Abbasın rivayeti var.Bunu sen nakletmişşin ben nakletmedim.
Velevki rivayetlere inanmıyorsunda neden inanmadığın bir makaleye referans oluyorsun doğrusu anlayamadım.
Hadisleri kabul edip etmemekte serbestsin.ALLLAH iman etmeyide etmemeyide özgür iradeye bırakmış.
Lakin inanılmayan şeyleri kaynak olarak verilmesi ne derece mantıklıdır bilemiyorum
ebu Maruf isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30. December 2010, 07:32 AM   #6
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

kaynağını yazının hemen altında belirttim, yazıyı hazırlayan ben değilim..
hazırlayanla iletişime geçebilirsiniz..

***
İnternette googlede araştırısanız bu konuda bir takım verilere ulaşmanız mümkün. özür dilerim ben sizi yanlış anladım, kusura bakmayın.

Konu hiiic tarafından (30. December 2010 Saat 07:47 AM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30. December 2010, 07:41 AM   #7
ebu Maruf
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
ebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud of
Standart

Arkadaşım neden sinirlendiğini anlayamadım.
Ben imanın şartları noktasında bir yorummu yaptım.
Konuyla alakalı bir mevzu geçerse görüşlerimi bildiririm.

Benim en son cevabınızdan anladığım.
Doğruluğunu araştırmadan nakletmiş olduğunuz bir yazı olduğudur.
Bu durumda sizde bu yazıda referans değilsiniz sanırım.
ebu Maruf isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30. December 2010, 07:52 AM   #8
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Hadisleri kabul edip etmemekte serbestsin.ALLLAH iman etmeyide etmemeyide özgür iradeye bırakmış.
bu lafınızı ben yanlış anlamış olabilirim,,, sanki ebu hureyre naklini red edince dinden çıkıyormuşsun gibi anladım, kusura bakma, ilk bakışta öyle gözüküyordu..

Alıntı:
Velevki rivayetlere inanmıyorsunda neden inanmadığın bir makaleye referans oluyorsun doğrusu anlayamadım.
Rivayetler doğru nakilde olabilir yanlışta, bunu Allah bilir, ben doğru olsalar dahi dini hüküm olarak kabul etmiyorum çünkü yanlış olma ihtimali var, hiç çamurlu su içer misiniz? bilgide aklın gıdasıdır zehirleyebilir.

Nasılki peygamberimizin söylediği ancak günümüze ulaşmayan bir sürü hadis varsa ve onları dini hüküm olarak kullanmıyorsak bu hadislerinde bir hükmü otoritesi olmadığını düşünüyorum. Tek otorite Kurandır...

Eğer kaba çıkış yaptıysam tekrar özür dilerim.. Ben yazınızı farklı algıladım, affedin.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (30. December 2010)
Alt 30. December 2010, 08:40 AM   #9
ebu Maruf
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
ebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud of
Standart

Estağfirullah dostum kaba bir çıkış yok.Ben ilk makalede verilen rivayete nispeten soru sormuştum.
İnşaALLAH Hadislerin kabulu veya reddi konusundada ilgili başlık altında paylaşım yaparız teşekkürler başarılar dilerim. )
ebu Maruf isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ebu Maruf Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (30. December 2010)
Alt 31. December 2010, 12:39 AM   #10
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

İnşallah ama bir konuda anlaşaım,, o sözlerin hadis olduğundan emin misiniz? Bununla ilgili bir dayanağınız var mı? dayanağınızın papaz nerkonun savunduğu tevrattakinden daha mı sağlam.

Eğer vahye dayalı yada aydınlatıcı bir bilginiz yoksa bu uyduruk şeyleri hadis diye anarak peygambere olası iftira atmayı bırakalım, bu büyük günah ve vebal,,, bunlara rivayet diyelim... çünkü eğer peygamberimiz öyle bir söz söylememişse bunun vebali çok ağırdır. bu nedenle hadis dediğimiz uyduruk şeylerin gerçek adını kullanalım,,,, rivayet ve söylentiler olarak isimlendirelim...

Örnek olarak,,, bir söylentiye göre peygamberimiz kertenkele öldüreni çok sevmiş "afferim evladım kertenkeleyi ağzını kanatmadan bir vuruşta dışkısını çıkarana cennet 2 taham, 2 vuruşta çıkarana 3 taham,,, sadece görünce yan yatıp sol ayağını yıkayıp kaşınmadan 3 gün oruç tutana 2. bucuk öşür vardır" demiş... (Hiic bin zubeyrül el ahkam 2011 basım)

Ondan sonra rivayetler gerçek mi yoksa uydurmamı tartışırız, peygamberin hadisleri haktır gerçektir, onun hadisleri Kurandadır,.. yalanlayanlar doğruyu bulamaz,,,

saygılar

Konu hiiic tarafından (31. December 2010 Saat 12:42 AM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
tarikatlar, şirk


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:00 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam