hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > EĞİTİM - ÖĞRETİM > Güzel Sanatlar > Şiir

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 17. March 2009, 07:17 AM   #1
Muhabbetci
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Muhabbetci will become famous soon enoughMuhabbetci will become famous soon enough
Standart Hekimhanlı esiri

Esiri'nin asıl adı Mehmet'tir. Babası Kasım Ağa Hekimhan'ın Hasançelebi bucağına bağlı Basak köyü halkından olup XVIII. yüzyılda yörenin en ünlü aşıklarından biri olarak bilinen Baboğ Dede'nin dördüncü oğludur. Kasım Ağa, Baboğ Dede'nin vefatından sonra kardeşlerinden ayrılarak Basak köyü yakınlarında bulunan Güvenç köyüne yerleşmiştir.

Mehmet (Esiri) 1259 (miladi 1843)'da ailenin üçüncü çocuğu olarak Güvenç köyünde dünyaya gelmiştir. Köyde okuma yazma öğrenip günlerini çobanlık yaparak geçiren Mehmet, dedesi Aşık Baboğ gibi iyi saz çalar, usta malı şiirlerin yanında kendi deyişlerini de söylemeye başlayarak yakın çevresinde Aşık Mehmet olarak adını duyurur.

Bir şiirinde :

''Pir elinden dolu içip mest oldum
Aldım sattım her kıymetten üst oldum
Mürşit meydanında kemerbest oldum
Yüzümde yedi hat ağlara düştü''


diyen Esiri , badeli aşıklardan olduğunu belirtir. Yine bir şiirinde:

''Gönül kuşu ulağına gelince
Aşıklar mest olur bade dolunca
Kaşların yayına nazar kılınca
Dedim Hak'tan ola yardım erenler''


deyişinde, bir şiirinde :

''Erenler yaktı çıramız

Çok şükür rüşan olduk

Aşıklıkta bu töremiz

İçtik bade sultan olduk''


biçimindeki söyleyişinde ve:

"Aşık olmayınca bade içilmez

Okuyup yazmasan mana seçilmez

Har biten yerlerde gülşen açılmaz

Bülbüle bu nale efgan elverir''

biçimindeki söyleyişlerinden badeli aşıklardan olduğu anlaşılmaktadır.

Aşık Mehmet 20 yaşına geldiği zaman artık kabuğuna sığmaz olur ve bir gün kardeşlerine "Benim özümde muhabbet coş eyledi. Ben Hacı Bektaş'ta Feyzullah Çelebi'yi ziyarete gideceğim" diyerek köyünü terk edip Hacı Bektaş'a gider. Feyzullah Çelebi'den manevi himmet alarak aşıklığını beyan eder. Aşığın sazını ve sözünü dinleyen Feyzullah Çelebi "Söyle Esiri'm sakla sırrımı" deyince artık şiirlerinde Esiri mahlasını kullanmaya başlar.

Güvenç köyünde evlenen Esiri , ileri yaşına rağmen köyünü terk ederek çocuklarıyla yine Hekimhan 'ın merkez köylerinden Çulhalı köyüne yerleşir. 1329 (miladi 1913) yılında 70 yaşındayken Çulhalı köyünde vefat eden Esiri, bu köyde defnedilmiştir.

Esiri'nin şiirlerinin toplandığı iki büyük defter mevcuttur. Bunlardan biri Hamza adlı torununda kalmış, diğeri de 1952 yılında Malatya ili Yazıhan ilçesi Karaca köyünden Abdurrahman Ünlüer tarafından alınıp Ankara'da Avukat Cemal Özbey'e verilmiştir. Cemal Özbey tarafından uzun yıllar saklanan bu defter Cemal Özbey'in vefatından kısa bir süre önce 1993'te Malatya 'ya gelişinde bizzat kendisi ''yaşlandım ve rahatsızım. Bu şiirleri değerlendiremedim. Bunların kıymetini ancak siz bilirsiniz'' diyerek bana vermiştir. Halen bende olan bu defterde 250 şiir bulunmaktadır. Hekimhan ve çevresinde yaptığımız araştırmalar sonucu elimizdeki şiir sayısı 270'e ulaşmıştır. Şiirlerinin bu kadar olmadığı, sayının daha da artabileceği kanısındayız.

Cemal Özbey'e Yazıhan'ın Karaca köyünden 4.2.1956'da yazılan ve Özbey tarafından fotokopisi bana verilen bir mektupla yine Cemal Özbey'e yazılan isim yerinde bir imza bulunan tarihsiz bir mektupta belirtildiğine göre Esiri hayatında 17 defa Hacı Bektaş'a gitmiş olup dergahtan ilgisini hiç kesmemiştir. Yine aynı mektuplardaki ifadelere göre Esiri uzun boylu, kumral, ince uzun sakallı, uzun bıyıklı bir zattır.

Bilindiği gibi Hacı Bektaş dergahı dönemin bir eğitim kurumu niteliğindedir. Ham gelen, hizmeti ölçüsünde pişmiş döner. Hacı Bektaş'a gelen Esiri dini tasavvufi ve manevi kültürünün yanı sıra ilmini de bir hayli artırmış ve divan-gazel gibi türlerde aruz ölçüsü ile olgun şiirler yazabilecek duruma gelmiştir.

Bir şiirinde:

"Batıl dava kılmam birdir pazarım
Anın için böyle sermest gezerim
Üç huruftan dört kitabı yazarım
Okudum defteri divana geldim


deyişinde bu durumunu dile getiren Esiri'nin aynı şiirde

"Gel Esiri; oku dercet bu dersi

İsm-i azam budur ayet-i kürsi

Ne Süryani ne Arabi ne Farsi

Aşka düşüp Türk; lisana geldim"


deyişi öz be öz Anadolu Türkü olan aşığın Türkçe'ye olan sevgisinin bir ifadesidir.

Bazı şiirlerinde sosyal konuları da dile getirip gelecek kuşaklara dizelerini tarihi birer belge gibi aktarmıştır. 23 dörtlükten oluşan "Ağ Yeli'' isimli destanında:

"Hep takavüt oldu dağların kışı

Ömürde görmedik böylesi kışı

Ne bir çalı kaldı ne bir taş başı

Kerem edip ihsan eyle ağ yeli


Sene bin iki yüz doksan bir tarih

Hem dasıtan olsun hem bir tavarih

Ne şiddetten gayrı candan bi zarih

Kerem edip ihsan eyle ağ yeli''


biçimindeki söyleyişi ile miladi 1875'teki büyük kışı çarpıcı dizelerle anlatılan aşığın şiirlerinden engin bir kültüre sahip olduğu sezilmektedir.



DELİSİYİM

Bir sadık yar gördüm dalgam taşırdı
Kınaman gaziler dem delisiyim
Alıp aklım beni derde düşürdü
Aktı didem yaşı nem delisiyim

Sevdaya düşürdüm sevdasız seri
Beni Mecnun etti hubların biri
Hakikatta dört kapının haberi
Dediler lem Ali zem delisiyim

Sensin var eyleyip veren nasibim
Yürekte yaraya merhem talibim
Medet mürvet güneş yüzlü habibim
Seni görmeyeli gam delisiyim

Nazar eyle şu bülbülün ötüşün
Kahpe felek niçe yıkmış örüşün
Eğer sorarsanız benzim sarışın
Mihrican dokunmuş sam delisiyim

Gel Esiri bi-bakayı yaptırma
Bu fena dünyaya gönül kaptırma
Doğru yürü Hak ırakı saptırma
Yürektedir yaram em delisiyim





DOSTUM


Seni reftarına intizar iken
Yad ellere karşı salınma dostum
On sekiz bin alem aşikar iken
Gizleyip sırrını bilinme dostum

Beni çektin gami hicran dağına
Gönül arzu çeker yeğli yeğine
Rast geldim güzellerin çağına
Oyunbazsın desem alınma dostum

Kul edip özünü pazarda sattın
Necef deryasına Zülfikar kattın
Ezelden benimle ahd aman ettin
Olur olmaz yerde bulunma dostum

Kan ederim kalbi rakip bakarsa
Acepleme fırak beni yakarsa
Mürg ü hasret sineme el takarsa
Güç olur sensiz ben olunma dostum

Esiri'yi çaker etsen kapında
Arzum kaldı dergahında tapunda
Noksan yoktur hiç yaptığın yapında
Aşkile malamat gülünme dostum




VAH BENİ

Yalvardım Mevla'ya geçmedi dilek
Aldı zapteyledi bu dert vah beni
Erenler de merdan yayın açmadı
Kabdan kaba soktu bu dert vah beni

Yalvardım Mevla'ya olmadı çare
Yanıyor yüreğim kaynaşır yara
Ezelden yazılmış kanunu tura
Bölük bölük böldü bu dert vah beni

Kerbela'ya yolladım bir yavru emlik
Eylen dedim eylenmedi bir demlik
Dedim mahbup ne gördün benden kemlik
Dedi kurban için ister hah beni

Esiri gel dinle emri hüdayı
Küş eyle gel Kerbela'yı nidayı
Sene seksen yedi Muharrem ayı
Bu hizmete layık gördü Hak beni





PARELENDİMİ
(Sarı Turnam)


Fırgatlı fırgatlı ne inilersin
Sarı turnam sinen parelendi mi
Niçin el değmeden sen inilersin
Sarı turnam sinen parelendi mi

Sazım sana yad düzen mi düzdüler
Tellerini haddeden mi süzdüler
Yad el değip perdelerin bozdular
Sarı turnam sinen parelendi mi

Sana kelam söyler davudi diller
Şu senin sedana maildir eller
Göğsüne takayım alışkın teller
Sarı turnam sinen parelendi mi

Beş perdeden çalınıyor bağlama
Esip fırgatınan sinem dağlama
Bulam ustasını canan ağlama
Sarı turnam sinen parelendi mi

Niçin yas tutarsın giydin karalar
Ahiret derdine nedir çareler
Esiri der nedir derde çareler
Sarı turnam sinen parelendi mi

turkuler.com
__________________
Incinsen de Incitme!!

Konu Muhabbetci tarafından (17. March 2009 Saat 07:21 AM ) değiştirilmiştir.
Muhabbetci isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 17. March 2009, 07:20 AM   #2
Muhabbetci
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Muhabbetci will become famous soon enoughMuhabbetci will become famous soon enough
Standart

Aldığımı

Âşık değil miyim mahım
Bildim maşuk olduğunu
Bağışla çoktur günahım
Kabul edip aldığımı

Kapuna geldim biçare
Sınık gönül yanık yara
Merhamet et giriftara
Dürlü derde saldığını

Borç değil derdim peşin
Ben ağlarım yaşın yaşın
Kim ne bilir hublar işin
Vay aklını çaldığını

Bir vakit Selman Fariste
Bir vakit Rıza Parside
Yerde gökte arşta kürste
Arif bilir n'olduğunu

Esiri der burç u beden
Kün dedi kuruldu maden
Sitratül - müntehâya giden
Bilir aslan olduğunu...>>


Aradasın

Sırat mizan kurulunca
Cümle günah sorulunca
Bin bir ayak dirilince
Mahşer günü aradasın

Vermiş hana tutsağı
Beyhude geçirmiş çağı
Âşıklar okudu ağı
Dahi Mualla karadasın

Zihneyle sofu bu sözü
Şaşırmadık kadim izi
Usta hacat yaptı bizi
Kaynağın yok küredesin

Uzatma amelsiz fışkı
Yazdığını bir sen oku
Görsen tanımazsın Hakk'ı
Sen başına sıradasın

Yazıldı otuz üç varak
Âşıklara verdi sebak
Esirî dedi enelhak
Ol sebep çar-paredesin...>>


Ayılır Mı

Seçmez yediyi sekizi
Ol şahıs arif say(ı)lır mı
Tanıyıp bilmez ikizi
Bu manadan ayılır mı

Özünü bilmez bî - basar
Her nadana kulak asar
Hüzünü dilinden kasar
Ana gevher koyulur mu

Balla katar sirkeni
Unutmuş yolu erkânı
Kırmış katardan erkânı
Ana yolcu deyilir mi

Kimi dede kimi baba
Kimisinin gönlü kaba
Bir mana kim dipsiz kaba
Hak lokması koyulur mu

Esiri olma gel âsi
Gerçeğe bağla ihlâsı
Bülbüle gülşen duası
Feryad etse duyulur mu...>>


Bağışla

Mür(ü)vet ey gevherler kânı
Muhabbet yare bağışla
Ey rahmetleri çok gani
Kadim ikrara bağışla

Cemalin cennet gülü mü
Kesmem dilinden dilimi
Efendim kesme dolumu
Medet yalvara bağışla

Dudular teşbihe başlar
Sinemde yaralar işler
Hayalim gördüğüm düşler
Güzel didara bağışla

Musa kelâm dendi turda
Çevrinir pervane narda
Eyyûb'u çok koydun zarda
Mansur'u dara bağışla

Esiri der derdim taze
Yüz sürüp vardım niyaza
Ayılam gel eğip yüze
Piri Hünkâr'a bağışla...>>


Bana

Gam ü hasretden usandım
El vermez mi sitem bana
Bu gam şerbetinden kandım
Tesir etti bu câm bana

Seherde bülbülün sesi
Zevk için bekler kafesi
Bakasız deyi ötesi
Çağırırdı müdam bana

Sevmek gerekimiş zatı
Bildire ilm-i hikmeti
Sarraf bilir bu kıymeti
Kulum diye ricam bana

Üç yüz atmış altı varak
Yakın gözle gezme ırak
Bana aslı erbab gerek
Dil verdiler hitam bana

Mert gerek meydana lâyık
Dört kapı erkâna layık
Kul odur sultana layık
Ders verirdi hocam bana

Anasırdan bir ev yaptık
Allah'ın emrine taptık
Seve seve öyle çıktık
Kulum dedi müdam bana

Esiri aşka ser olan
Üç ile beşte sır olan
Noktai vahdet bir olan
Hak-i payı iman bana...>>


Başka

İblis inkâr etti Hakkı
Yediği şamardan başka
Behey taharetsiz fakı
Kimin var ömürden başka

Ayeti inkâr eyleme
İblis'e ikrar eyleme
Yerini finnar eyleme
Azabı mahşerden başka

Bi amel bir kitap açmış
Güya ki namesin seçmiş
Lengi han sadre geçmiş
Kırdığı semerden başka

Ademdir esma-i hikmet
Ademdir kelâm-ı kudret
Bilmez irfanı nihayet
Eshaba tımardan başka

Nadanın kahrını çekmez
Hoyrata dadamık dökmez
Esirî'ye yar gerekmez
Gözleri humardan başka...>>


Bel Bağla

Uyan gafletinden ey sahip ikrar
Aç gözünü temennaya bel bağla
İkrarıdır eden Mansur'u berdar
Levh-i mahfuz tecellaya bel bağla

Dediler sağ uçar mürşide uyan
Ademi zat olur demeden duyan
Üçlerin beşlerin rengine boyan
Hak Muhammet Mustafa'ya bel bağla

Ararlar yükünü mal var mı deyi
Hiç bir hakka yarar hal var mı deyi
Sorma bundan öte yol var mı deyi
Uy katara bu sevdaya bel bağla

Dağlama her hara yitirip izi
Yüz bin hazne keser kâmilin sözü
Nefsini katleden olmaz mı gazi
Şahımerdan Murtaza'ya bel bağla

Gel Esirî oluver didara âşık
Sözün söyle bezm-i irfana lâyık
Aşıkın halinden bilmez mi maşuk
Her bir halde gel Rıza'ya bel bağla...>>


Benim

Gâhı sarhoş gâhı bengi
Sevdalıdır başım benim
Adlilerle kılıp cengi
Anlar Kureyş Haşim benim

Seherde öter bülbülüm
Açılmış lâle sümbülüm
Dost bağına uğradıydım
Anınüçün çoğum benim

Bana derler ey sevdalı
Hep sana güldürdün eli
Gezerim sahrayı çölü
Muhabbettir işim benim

Esiri der oldum hasta
Hem söylerim keşte peşte
Seyrimde koşarım dosta
Geldi çıktı düşüm benim...>>


Bilir

İş bu noksan bin kelâmın
Mânasını diyen bilir
Hakikat-i serencamın
Canı başı koyan bilir

Amelsiz ilim ne demek
Şöyle bir beyhude emek
Yakasız yeğsiz bir gömlek
Anı ancak giyen bilir

Serhoş bilir ayığını
Herkes bulur lâyığını
Hakikatin yayığını
Yiyen bilmez yayan bilir

Muhabbet dilde tartılmaz
Hakkı bilmeyen kurtulmaz
Yedi farzla örtülünmez
Üç sünneti duyan bilir

Mânadan bilir bi-basar
Deryanın içinde susar
Kendi yıkar kefen kasar
Bu meftayı yuyan bilir

Yine kendi kabrin kazar
Çar köşeye eder nazar
Esirî sağdır bu bazar
Küllü varın koyan bilir...>>


Bizdedir

Ne satarsın sarraf oğlu
Ol dürlü mercan bizdedir
Müşteri var ise gönlü
Bezenmiş dükkân bizdedir

Biz alırız dördü beşe
Hesap görür başı başa
Hayır gel Pazar kavuşa
Lâl-i bezestan bizdedir

Kallaş isen girme şara
Gönül gezer kadim kâra
Tevekkül ol ey biçare
Sohbet-i irfan bizdedir

Gel Esiri alana sat
Düz gör hesabın olma mat
Ahengerler gibi çat çat
Çalarız hannan bizdedir...>>


Bize

Ağlasana Sefil Mecnun
Saçı Leylâ küstü bize
Boynu eğri koyup mahzun
Felek çaldı desti bize

Nedir bu sevda gaziler
Cesette canım sızılar
Gönül aşnasın arzular
Minnet eylen dostu bize

Bülbülüm yarım bağlara
Mecnunum düştüm dağlara
Bak bu fîrgatli çağlara
Acı yeller esti bize

Nasıl kıydın melek nesli
Var mıdır bu yarin misli
Serimiz dumanlı puslu
Gam leşkeri bastı bize

Beni yarimden ayırdı
Ahimi halka duyurdu
Efendim hicret buyurdu
Ecel banı bastı bize

Gel gönül feryat et gülme
Eden Hak kimseden bilme
Gel Esirî gafil olma
Gör feleğin kasdi bize...>>


Bulunma

Muhabbet edersen hublar şahına
Mansur geçmediği darda bulunma
Ziyaret kıl gönül Beytullahına
Sermayesiz kârsız şarda bulunma

Fehmeyle özünü kân ol mekân ol
Durup bir katre damarda kan ol
Gir vücut şehrinde baki sultan ol
Gel Musa kelamsız Turda bulunma

Bir şahs özün bilip uysa bu zata
Görünmez hakikat şehrinden öte
Gördün bir can düşmüş hak muhabbete
Sakın ara yerde perde bulunma

Hanedan aşkına kaza ederler
İrfanda dolanır manalı sırlar
Bu raha hû dedi ustazlar pirler
Aç gözünü ferman körde bulunma

Esiri der almayana çare ne
Şükrolsun dost köyünde kâra ne
Sen âşık olursan sadık yara ne
Bari bol vefasız yarda bulunma...>>


Coşundasın

Bihamdülillah demanımız
Bir mürşidin peşindedir
Halis muhlis imanımız
Dem muhabbet coşundadır

Muhammet Ali sayesi
Nacilerin sermayesi
Muhammet'tendir mayası
Hikmet anın işindedir

Bir kişi kasdı hanedan
Bilmez maya ile nadan
Yolda tekebbürlük eden
Ayni cemin dışındadır

Fena ehlin sanır baki
Gafil tutar ecel faki
Ayanında görmez baki
Haber verir düşündedir

Şeriatı tarikatı
Marifet bildirir zatı
Kim ki tanır hakikati
Devlet anın başındadır

Okunur hutbede imam
Arif bilir kelâmı tam
Esirî der ki serencam
Âşıkın cünbüşündedir...>>


Derdin

Efendim minnet bağını
Aşıka vatan mı verdin
Gösterip hubluk çağını
Malamat kılam mı derdin

Bak dideme kanlı yaşa
Kâr eyledi ahım ataşa
Firkat ile baştan başa
Dağı hicrana er gördüm

Yüzünde ayetli benler
Görünce ateşim yeğler
Yaraya em eder beğler
Sen benim artırdın derdim

Mecnun'um dağlar meskenim
Gayrı illerdir vatanım
Ölürsem sen sar kefenim
Kanlım olmak mıydı derdin

Esiri söyler hakâyık
Can var canına lâyık
Bihamdülillah kavli sâdık
Tuttuk demanın bir merdin...>>


Derler

Gerçek erler cömert olur
Değmez kusuru derler
inkâr ehli namert olur
Mananın kasın derler

Erenler eyvallah dedi
Salman da şeydullah dedi
Arifler Beytullah dedi
Camii Mısrî derler

Otuz üç harfi bilecek
Kul borcun eda kılacak
Doksan iki yüz de ancak
Hesap et Esiri derler

Seni Hak bilmeyen gafil
Yeldemiş iğvayı batıl
Sana kast eyleyen cahil
Sarınır hasın derler

Pir fıkarası yararsa
Yarasın talip sararsa
Ağalar benden sorarsa
Bize de Esiri derler...>>


Dersin

Gafil bu damı duzaktan
Kurtulup kaçam mı dersin
İnayet olmazsa Hak'tan
Müşkülüm seçem mi dersin

Tekebbür hırkasını at
Divanda olmayasın mat
Sunarlar sana bir berat
Takdirden kaçam mı dersin

Asılsız ervahı bozuk
Yazık sıfatına yazık
Tutmadım ahrete azık
Yükledip göçem mi dersin

Bilmedin farz ü sünnette
Haset olur mu ümmette
Bu sevda ile cennette
Kevserden içem mi dersin

Esiri geç masivadan
Özünü indir havadan
Gel ey gafil bu yuvadan
Kanatsız ucam mı dersin...>>


Deyi

Bekledim divar peykesin
Yar merhamet kıla deyü
Yedi padişah ülkesin
Alamam bir pula deyü

Merhamet etti halime
Nazar kıldı ahvalime
Bir baş için sualime
Hem ziyaret ola deyü

Destur deyip vardık yâra
Yüz sürdük gani Hünkâr'a
Bak şu nazenin güftara
Kaç gün geldik bula deyü

Dedim her saatim bir yıl
Buradan ötesini sen bul
Aşkın beni kıldı bülbül
Fasl-ı bahar ola deyü

Dedi yolunuz kış mıdır
Ettiğiniz cünbüş müdür
Dedim bağrınız taş mıdır
Esiri'ye nola deyü...>>


Düşer

Kançeride bülbül ötse
Gülistan aklıma düşer
Bir bezirgan meta satsa
Bu dükkân aklıma düşer

Kumru ile konduk dala
Beyler yüğrük şahin sala
Arap at koç yiğit bile
Er meydan aklıma düşer

Severdim saçı Leylâyı
Tevekkül tuttum Mevlâyı
Görsem bir gözü şehlâyı
Nevcivan aklıma düşer

Mürvet ey gerçek erenler
Tecelli dîdâr görenler
Nazik yara saranlar
Hiciran aklıma düşer

Bir bina yaptım dört köşe
Mücevherdir baştan başa
Müşteri oldukça kumaşa
Bezirgan aklıma düşer

Kâmil her meydanda kâmil
Oluptur ilmine amil
Görsem bir şevketli adil
Alişan aklıma düşer

Esiri der oldum sersem
Kulak verin her ne dersem
Nerde bir kâmil er görsem
Bu sultan aklıma düşer...>>


Düştü

Ehli beyti bir bilmeyen
Gülsen deyi hara düştü
Bakı şey daya yetmeyen
Nefs elinden mara düştü

Gel olma menzilden ırak
Bu divandan al bir sebak
Mansur dedi ki enelhak
Soyunup berdara düştü

Bendesiyim güzel Hakkın
Müptelasıyım maşukun
Derdi çok garip âşıkın
Hublara yalvara düştü

Tefekkür eyle bu çağı
Biz olduk hublar tutsağı
Gurap hare verir zağı
Bülbül gülüzare düştü

Hangi yol menzile yeten
Nedir eğlenecek vatan
Harabet yurdunu tutan
Anlar belki kara düştü

Temaşa kıl bu devranı
Bu gelip geçen kervanı
Fehmedüp tamam rahmanı
Lain İblis köre düştü

Ben âşık oldum bir cana
Bak yürekten akan kana
Dost şem'ine yana yana
Pervaneler nara düştü

Dervişin kisveti şaldır
Asıl derviş demek haldır
Muhabbet dediğin güldür
Delen kavvas nara düştü

Her bir tahtın bir şahı var
Sığındığı penahı var
Herkesin bir irahı var
Esirî hünkâra düştü...>>


Erinmedik

Bir güzel Allah'a tapıp
Her cemale yerinmedik
Bu cümle kakabbı yapıp
Zerre değli erinmedik

Dağıttık namus şişesin
Bekledik sabır köşesin
Attık gönül endişesin
Rakiplere görünmedik

Hasta idik geldik sağa
Çok imdat ettik tutsağa
Bir bülbül kondu bu bağa
Sedası var görünmedik

Ne hub sedası var öter
Âşıklara bu dert yeter
Serde tacım şakkül - kamer
Gayrı nesne sarınmadık

Esirî gerekmez perde
Âşkın sevdası serde
Gani bülbül ah ü zarda
Her tikene sürünmedik...>>


Geldin

Ey benim sevdalı başım
Hasret yare mi geldin
Gaziler yaren yoldaşım
Halimden sonra mı geldin

Muhabbet yolu kapanık
Dert elinden sinem yanık
Efendim deyi ey âşık
Bu derde çare mi geldin

Bu cesette can sızlar
Gönlümüz didar arzular
Yetiş ey gerçek gaziler
Deyüp yalvara mı geldin

Muhammet Ali'nin nuru
Sensin gönlümün serveri
Affeyle diye kusuru
Bektaş Hünkâr'a mı geldin

Gam leşkerin yağmaladı
Var mıdır fenanın dadı
Eşidüp ah ü feryadı
Seherde güle mi geldin

Leblerindir kandı nebat
İçenlere verir hayat
İşte geldi yetti memat
Kefenim sara mı geldin

Geldikçe kaşların eğme
Bu zayıf gönlüme değme
Eyledin şehrimi yağma
Yıkılmış sara mı geldin...>>


Gün

Hattı üstüva yedi kat
Muamma buldum bu gün
Ahmet'den erdi hidayet
Üç sünneti kıldım bu gün

Kandınp rahmet gölüne
Esirîm düştüm iline
Mürüvvet kemter kuluna
İhsan eyle geldim bu gün

Eğilip rikâbın öptüm
Taptım ey sultanım taptım
Erenlerden lezzet kaptım
Mesti müdam oldum bu gün

Lam Ali'dir mim Muhammet
Sevene kuruldu cennet
La muferruk beyne ahad
La şeriksin buldum bu gün

İhsan ede mahşerinde
Koymaya gam leşkerinde
Esirî huplar darında
Sararıp da soldum bu gün...>>


Günaha

Peşinden tuttuk bir merdin
İlete bizi dergâha
Mah cemâli gonca verdin
Kerem kıl kalan günaha

Sağdır demanından tutan
Aşkınla birliğe batan
Dertlilere derman katan
Yalvar ol kadir ilâha

Sen bilirsin ya Muhammet
Cömertler ulusu medet
Car diyene yeten Ahmet
Rahm eyle yüzü siyaha

Sen kalma çoktur noksanım
Titrer cesedimde canım
Ben bir zayıf nâtüvanım
Sığındım geldim penaha

Ben bir günahkâr biçare
Niyazım gani settara
Efendim geldim yalvara
Yaradan kadir Allah'a

On iki sırrı şehzade
Âşıkı salar feryade
Kimim var senden ziyade
Yönüm döndüm kıblegâha

Esirî der ki ey Bârî
Öldüm yalvarı yalvan
Aşıkların kisb ü kârı
Mürşit dedik Feyzullah'a...>>


Hata

Dilber ben seni severim
Ne hacet bunda ispata
Bu canı feda eylerim
Gelse bir teline hata

Elif Lâm Mim üçü birdir
Dört Kapı Kırk Makam sırdır
Onyedi erkânı vardır
Dahi bilmem bundan öte

Beklesem babını her gün
Bî-bahadır çarh-ı gerdun
Garip elde koyup mahzun
Düşürme derd ü mihnete

Yüzün cennet boyun ruba
Er görüp serime sevda
Ne kadar vasf etsem daha
Sevdiğim şayansın methe

Bulamam halime hemdem
Gezerim alemi pür gam
Halî koymaz derd-i alem
Kesiret verir vahdete

Vaslına baha biçilmez
Cemalin nurdan seçilmez
Vallahi senden geçilmez
İnsaf et gel merhamete

Esiri şaraben tahur
Budur halk eyleyen gafur
İşimiz sehvile kusur
Dilimiz bağlı mürvete...>>


Hıyanet

Nasıl gelir yazı kışı
Sühel ister gönül kuşu
Boş yere sallama başı
Gözünde vardır hıyanet

Derviş isen geyin postu
Fehmedesin sadık dostu
Adüler kılırsa kasdı
Çekeriz rencile mühlet

Medet cem sahibi kırklar
Talip olan özü yoklar
Settar edüp sırrı saklar
Ana derler ki himemât

Ne halden bildin delini
Ne kimse bildi halimi
Bir çarkı kader zalimi
Edeyim sana şikâyet

Esirî uzatma dilin
Har olur yanında gülün
Güldür arzusu bülbülün
Neylersin kılıp hikâyet
__________________
Incinsen de Incitme!!
Muhabbetci isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
esiri, hekimhanlı


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:04 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam