hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HUKUK > Adalet ve Zulum > Adalet

 
 
Seçenekler Stil
Alt 28. November 2014, 09:08 AM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Adaletsizliğe Karşı Kitapların Müşterek Politikası

Bölüm-1

İsrail oğullarının kitapta anılan bir ismi “Yahudi”, hidayete ermek; sakin, oturaklı, ağır başlı, vakarlı olmak anlamına geliyor. Veya hediye vermek, hediyeleşmekten de gelebilir. Demek ki bu format üzerinde olmaya gayret etmeleri gerekir. Yani lâkapları hidâyet kökünden türemiştir. Yine sulh ve barışın da yolu olarak sunulmuş. Demek ki, Allah’a güvenip inananlara tam bir eşitlik ve dayanışma içinde yaşayarak, paniklemeyi içinden atarak, kâmil bir insan gibi siyasi, sosyal ve ekonomik hayatı ortaklaşarak sürdürmek.

Yine Ansiklopedilerden öğrendiğimiz ve Ahdi Yakîn'in(Kur'an'ın) gerçek haberlerine göre, şimdi kendilerini Hristiyan olarak tanımlayanlar, önceleri “Nasraniler” diye anılıyorlardı. Bu kavram "ortak mülkiyet içinde yardımlaşma" anlamına geliyor. Bu 'isim fiil' olan güzel ismin kıymetini bilmeleri gerekirken, Helenizm’in Prometheus hızlı yaşama ve Allah yerine İnsanın sürat ve eylemine güvenme, yine Pegasus gibi uçarak gitme, çok sürat yapma, maddi terakki(ilerleme) yolunun sözde göstericisi olan bu hızlı yaşayan tipin boş vaatlerine inanma yöntemini benimseme yolunu tutmuşlardır.
Oysa onlara "Ensariyet" tavrıyla tanınmak yaraşırdı. İşte üzerinde bulundukları Modernizmin vaatlerinin “herkese” şartını ihtiva etmediği apaçıktır.”Kim kazanırsa o yaşasın” gibi bir işleyişi vardır.
Şehvetleri beynini bulandırıp, aklı başından giden bir takım insanların, etraflıca düşünmeden peşlerine takıldıkları bu insanların vaatleri, hem aldatıcı hem de ”bazılarına” şartını ihtiva etmesi ile de çok eksiktir. Gayrı adildir. Allah vaadi hem gerçek, hem bilimsel ve hem de "herkese" şartının tek gerçekleşme yolu iken, ardına bakmadan kaçanların, o güzel isim fiilin kıymetini bilmedikleri ortadadır.
"Vaat’leri gerçek değil; olması da bilim açısından mümkün değildir" sözümüzü açarsak "Serbest yer" palavracılarının refah toplumu tanımları ve boş vaatleri.
Çünkü sistem piramitsel bir sitemdir. Piramidin en üzerinde basacak ayak yeri sayılı ve taban genişliğine göre çok çok dardır. Demek ki, daha baştan bellidir ki, birçoğu sırtında yukarıdakilerin faydasız yükünü çekecek, tabana dolgu maddesi olacaklardır.
Allah vadi gibi herkese asli ihtiyaçlarını karşılama vaadi değildir. Çünkü iktisat bilimi herkese zenginliğin mümkün bulunmadığını ispat eder. Allah yapılmazı vaad etmediği için vakar içinde orta halli olmakta “herkese”yi vaad eder ki, bu mümkündür.
Siyasi demokrasi bunun siyasi türü, ekonomik demokrasi ise servette ortaklaşmanın türüdür. Allah gerçeği vaad eder. Allah’ı terk edilip, vaatlerle kandıranlar ise, yapmayacaklarını ve yapamayacaklarını vaad ederler. İşte buna eğilimli olanlar Hak dinin kendilerine vermiş olduğu o güzel isim ”Ensar” (yardımlaşan insanlar) ve onların erdemli toplumu anlamına gelen bu ismi kullanımdan bile düşürdüler. Öteki Yunanın pagan dinlerinden gelen “Apollon rahibi” ismini selam ona İsa’ya yakıştırdıkları için, dinin adı da ona göre Hristiyan oluverdi. İsmin değişmesi manastırlarda Erdemli hayat süren çok küçük bir vera sahibini etkilemedi ise de çoğunluk, Prometheus felsefesindeki Asi insanı oynamaya, bilim ve fenne güvenerek, Mülk’e yaslanarak, üstün olmayı yeğleyen hayat tarzlarını eski ve “öteki” Yunan hedonizmine(haz duyuculuk, zevk alıcılık) dayadılar. Allah için iş yapmak gibi güzel bir dini haslet(doğuştan gelen özellik) yerine adi bir mizaç olan “Pirim ve özendirme için çalış, bunun terki enayilik, ahmaklıktır” bencilliği yerleştirildi.

Zamanla Manastırların da yozlaşarak, rantla geçinen çiftlik işletir gibi işletilmeye dönüşmesi ve çevre iktidarlarla(derebeyleriyle) mülkleşme kavgasına girişilmesi karşında, bazı insanlarda bu güzel kurumdan soğuma oldu. Bu da hak ve barış düşmanlarına, aynen 'açılan kaşa vurularak çatlak derinleştireceklere' fırsat verdi. Din adamlarının sosyo ekonomik alanda söz söylemesi dahi kısıtlanarak, günümüze kadar gelindi.
Bu yol kendilerine hayırlı olsun demek gerekirse de, sapmakla kalmayıp, teknolojinin meta üretimine katkılarıyla, cazip kullanım malzemeleri ile akılları çelinen başka milletleri de ya ticari bağlarla, ya da askeri bağlarla bağladıkları için, bu ümmetin de çoğunluğunun, Allah’ın Melekût’unun emanetini yerine getiremeyeceği anlaşılmıştır.
Zaten kitabı mukaddes bunu açıkça söyler: "Hak şeriat(Meleküt) sizden alınacaktır. Onu yerine getirecek bir millete verilecektir" diye.
Bu durumda Allah’ın sünneti, o emaneti alıp ona layık olana vermektir. Zaten selam ona İsa da, zaman ve kavim ayrımı yapmadan yeryüzünde Allah söz ve şeriatının geçerli olması anlamına kullanmıştır MELEKUT'u. Bu da şeriatın keyfi ve indi değil, gören ve duyanların hayretini celp edecek kadar adil ve rahim olması, yani erdemliler topluluğunu gerçekleştirecek anlamları vahyiden kaynaklanacak ulvi manalara ulaşması şartını ortaya koymuştu.

Çünkü müminin yaptığı iş, hakkı bilen insanları memnun etmeli ve insanlar ona bu hikmeti, bu hidayeti verene şükretmelidir. Bu sonucu doğurmayan Adalet’ten uzak, merhamet, eşitlik içermeyen yorumlar, Allah’ın değil, insanın ağzının ürünüdür. Bu ise bazen Allah’a ihanet, bazen iftiradır.
Zaten resul ve nebiler şeriatı toptan inkâr edenlerden ziyade, eski bir şeriatı çarpıtılmış ve talan edilmiş şekliyle kutsayanlara karşı zahmet çekmişlerdir. Şeriattan nefret eden de, onu nefret edilecek hale sokan da, Adalet düşmanlarıdırlar. "Göklerin melekûtu" Adalette ve merhamette sebattır. O zaman kitapları yeni ve en son gelmiş veya taptaze yorumlarla ilkeleri yeniden kalın çizgilerle belirlenmiş olanlar, kalp katılıkları giderilip, eşitlik ve gerçek kardeşliği, sabırlı(zorlukları göğüsleyici) insan toplumları oluşturmaya elbette ki daha uygundurlar. Tabi ki dinleri, kitap dışı değil de, Kitabi ise.
Umulur ki Melekut’u, bihakkın "Ahdi Yakın mensupları" idrak ederler. Bunun bir başka sebebi de mantık ve halihazır durum gereğidir. Oysa Başta Araf–157 ve Kasas–5 olmak üzere Kuran’da bu vaad ve bu alana ait pek çok ayet ve işaretler vardır.

Bu bölüm ve devamı kısımlar Adalet ve Rahmet Sitesi'ndendir.
Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (14. January 2021 Saat 07:02 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (29. November 2014)
 

Bookmarks

Etiketler
adaletsizliğe, karşı, kitapların, müşterek, politikası


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:57 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam