hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 5. March 2013, 11:04 PM   #11
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın (isterseniz saymayın) merden.

Siz ayette domuz veya maymunla ima edileni, anlatılmak istenileni anlamıyorsunuz da sanki onlarla özdeşiyorsunuz.

''Demek ki ön planda domuzun karakteri var. Domuz yemeyi bir tarafa birakalim;'' diyerek konu içine girmeye başlamışsınız.

Maide-60. ayette ''o kimseler''in domuz veya maymuna döndürüldüğü değil, maymun ve domuz karakterli putperestler haline sokulduğundan bahsediliyor.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Degerli Kardesim Sayin Galip, ( birazda siz sayin )




Ben Sam'dan mi bahsediyorum, elbetteki domuz karaterinden bahsedildiginin farkindayim ki acikca yazmisim.

Demek ki ön planda domuzun karakteri var. Domuz yemeyi bir tarafa birakalim; isaretini koymusum ekstra.

Hayirli Geceler

Not: bize tercüman lazim olacak, avukata kadar cikmayalim :-)
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 6. March 2013, 10:37 AM   #12
Miralay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Miralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
halukgta Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Domuz her türlü şeyi yiyen, pis ortamlarda dolaşabilen bir hayvandır. Yemek konusunda hiç ayrım yapmaz. Pis artıklar, çöpler ne koyarsanız önüne yer. Düşünebiliyor musunuz, domuz kendi ölmüş yavrusunu bile yiyen bir hayvandır.
Selamünaleyküm değerli kardeşlerim. Çok değerli Haluk abimin yazısının bu kısmı aklıma takıldı.

Bildiğiniz üzere tavuk ta aynı şekilde beslenen bir hayvandır. Neden domuz eti haram da tavuk hakkında böyle bir bilgi yok.

En güzeli, haram olmasının nedenlerini araştıracağımıza,"semi'na ve ata'ne" diyerek bunun Allah'ın emri olduğunu idrak ederek, itaat etmektir.

Oysa günümüz doktorları şarabın faydalarını saymakla bitiremiyorlar. Özellikle Avrupadaki doktorlar," günde 1 duble kırmızı şarap içerseniz kalp krizi riskinizi azaltmış olursunuz" diyorlar. Kur'an da da şarabın faydalarının da olduğunu, zararlarının ise daha fazla olduğunu bildirmekte.

Biz en iyisi faydasına ya da zararına bakmadan emre kayıtsız şartsız itaat edelim.
Yoksa uzmanlar domuz etinin, denilenin aksine zararlı değil de çok faydalı olduğunu iddia etselerdi; onu emre muhalefet ederek yiyecek miydik?

Selam,saygı ve dualarımla.
Miralay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Miralay Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Bilgi (21. March 2013), dost1 (7. March 2013), merdem (6. March 2013)
Alt 6. March 2013, 02:56 PM   #13
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Kuranda domuzla ilgili geçen bölümler;

Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 60. De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuz lar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 145. De ki: “Bana vahyolunan şeylerde bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.

Diyanet Meali - en-NAHL : 115. (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.


İncilde ne yazıyor birde ona bakarsak; yeme içmeyle ilgili yapılan açıklama;

İnsanı Kirleten Nedir?
(Mar.7:14-23)

Mat.15: 10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, "Dinleyin ve şunu belleyin" dedi.

Mat.15: 11 "Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır."

Mat.15: 12 Bu sırada öğrencileri O'na gelip, "Biliyor musun?" dediler, "Ferisiler bu sözü duyunca gücendiler."

Mat.15: 13 İsa şu karşılığı verdi: "Göksel Babam'ın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir.

Mat.15: 14 Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer."

Mat.15: 15 Petrus, "Bu benzetmeyi bize açıkla" dedi.

Mat.15: 16 "Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?" diye sordu İsa.

Mat.15: 17 "Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz?

Mat.15: 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.

Mat.15: 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.

Mat.15: 20 İnsanı kirleten bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı kirletmez."

İncilde durum güzel bir şekilde açıklanmış; ağza giren değil ağızdan çıkan insanı kirletir, necis kılar, yani domuzlaştırır. Arınmak temizlenmek işte bu necasetten kurtulmak, düşüncelerin temizlenmesiyle yani; İNSANileşmesi ile mümkün olur.

Allahın yarattığı hiçbirşey pis ve boşyere değildir, doğada mutlaka bir görevi vardır, bizim için zararlı görülebilir, bizim işimize yaramayabilir, hatta bize zararlı olabilir ama bu onun pis ve necis olduğunu göstermez. Domuzda Allahın yarattığı bir hayvan türüdür.

İnsana her şeyi öğreten Allahtır, bu öğreti Allahın yarattığı ayetlerin incelenmesi ile olmaktadır. Bizim kullandığımız, ağzımıza aldığımız, bir şeyi tarif etmek için sarf ettiğimiz çoğu kelimeler doğadan esinlenerek, yani yaratılan ayetlerin okunması ile şekillenmektedir, yaratılan ayetler ne kadar iyi okunabilirse tanımlamada o derece isabetli olacaktır.

Domuz eti yemek insanı kirletir, dinden(insanlıktan) çıkarır mı? Araplar Müslüman olmadan öncede domuz eti yemiyorlardı, hatta domuz çölde yetişmez. Hatta domuz hayvanını hiç görmemişlerdir bile, o devirde ticaret yoluyla bile mekkeye medineye götürülemez, sıcaklıktan dolayı.

Ama domuz kelimesinin insanların aklında geçmişten beri bir algılanması var, tanımlanması bir karekteri oluşmuştur. Birisine aslan gibisin denince övünç olarak algılar, halbuki oda bir hayvandır, veya eşeksin, katır gibisin, çakalsın denince pek hoşlanılmaz. Bu kelimeler artık bir karakteri ifade eder hale gelmiştir.

Domuz eti yemek, domuz karakterine bürünmek, maymunlaşmak; yani insanlıktan çıkacak hal ve hareketlere bürünmek, kötü söz söylemek, küfretmek, gıybet etmek, yalan söylemek; haksızlık yapmak, başkasının hakkını yemek, yapılanda aşırıya kaçmak, haddi bilmemek, akılsızca her şeye saldırmak, el uzatmak… gibi uzatılabilir.

Allah israiloğullarına domuz etini ve iç yağını haram kılmıştır.

Domuz eti, fitne, birbirlerinin etini yemek (gıybet etmek) haram'dır.
Kendi pisliği ile uğraşan kavim, gün gelir yok olur.
Bu ayetleri yaşam içinde görenler ona ehil olanlardır
Allah, ayetlerini akıl sahiplerine ve düşünen bir kavime indirmiştir.
İndirilen ayetlerde esas olarak ne anlatılıyor, günümüze uyarlaması nedir? Yaşantımızdaki yeri nedir? Hiçbirşeye körü körüne itaat edilmez, iman edilmez. Anlaşılmayan hiçbir şeyin dinde değeri yoktur. Teslimiyet Allahadır, Allahın yarattığı ve indirdiği ayetleri birlikte okuyarak, üzerinde düşünerek imana kavuşmayı, kurtulmayı dileyelim.
Selamlar…
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. March 2013, 08:52 AM   #14
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Selamun aleyküm.

Bu yazımda; domuz etinin pisliğini kendine göre açıklamaya çalışan kardeşlerime eleştirilerde bulunarak, nasıl hataya düştüklerini göstermeye çalışacağım.

Sevgili kardeşlerim;

Öncelikle iyi niyetinden emin olduğum sevgili haluk kardeşimin çok iyi düşünmeden bir açılış yazısına tenkitlerim olacaktır.

Başlık konusu; domuz etinin neden haram olduğunun açıklanmasına yönelik, içeriği hakkında kesin bilgi sahibi olunamayacak olmasına rağmen kesin biliniyormuş gibi gerekçeler sunulması yanlışını içermektedir.

Kur'anda yenecek hayvanlardan ve hayvan ürünlerinden hangilerinin haram olduğu anlatımına dayanarak domuz etinin neden haram olduğu açıklanırken, kur'anda domuz etinin "sadece onun pis oluşuna" vurgu yapılarak haram kılınması üzerinden "pis" deyiminin ne demek olduğu tanımlanmaya çalışılarak ve aslında çok geniş anlamları barındıran "pis" deyiminin dar anlamda tanımı yapılmak suretiyle hatalı gerekçelendirmeler de bulunulmuştur.

Kur'an anlatımına göre domuz eti haramdır, çünkü pistir. Kur'an da bu kadar bir açıklama vardır.

Şimdi, bizlere düşen sadece domuz etinin en geniş şekliyle pis olduğunu kabul edip, yememek olmalı iken, domuz eti şu sebeple pistir, yenmemesi gerekir diye bir yorum, kur'ana dayalı anlayış olmak yerine bizlerin şahsi anlayışıdır.

"Kur'anda domuz eti, şu sebeple pistir" denmemiştir. İyi anlamaya çalışalım. Sadece "pis" deyimiyle, "şu nedenlerle pistir" deyimi aynı şey değildir, arasında çok büyük farklar vardır.

O halde, bizler pis deyimini kendi bildiğimiz "pis kabul ettiğimiz şeylerin bir kısmı ile sınırlandırmamalıyız." Bilinen, bilinmeyen bütün pis kabul edilen şeyler, bu "pis" kavramı içinde yer alabilir.

Bu durumda biz kendimize göre pisliği, bir kaç bilindik pislik sayılan şeylerle sınırlamadan, sadece; pis ama pisliğin hangilerine sahip olduğu için pis olduğunu bilemeyeceğimizi kabul ederek, ayeti anlayıp, hayatımıza uygulmalıyız.

Bana göre; Haluk kardeşim ve yine pisliği aynı şekilde sınırlandırarak tanımlamaya, açıklamaya çalışan kardeşlerimiz bu bakımdan hatalıdır.

Nitekim, yazıda "pis" deyimi için sınırlar çizerek açıklama yapan kardeşlerimize, sevgili miralay'ın önceki yazılarda katılmakla birlikte, sonraki bir yazısında; "domuz yedikleri yüzünden pis kabul edilip, haram ilan ediliyorsa, tavuklarda aynı şeyleri yiyebiliyor, ama haram değil" şeklinde bir yazı tamda "pis" deyiminin içini bizlerin doldurmaması gerektiğini, bunun içeriği ile ilgilenmeden, kendisini dikkate alarak domuz etini yemememiz gerektiğini kabul etmemiz gerektiğini çok güzel örnekliyor.

Bu kısmı toparlayacak olursak; bizler domuz etinin haram olduğunu, çünkü onun pis olduğunu bilmekle yetinerek bu eti kendimize gıda olarak tüketmemeliyiz. Domuz eti için, bilmediğimiz halde "şu sebeple psitir" diye kendimize sebep bulmamıza gerek yoktur. Çünkü, bulduğumuz sebepler yerine başka sebepler yüzünden de pis olabilir.

Kısaca domuz eti, pistir, yememeliyiz... Buna kendimizin sebep bulma ihtiyacımız yoktur. Rabbimiz pislik sebeplerini dileseydi ayrıca belirtirdi. Ama belirtmediğine göre, bizler de bu kadarını bilmekle yetinip, sebepleri kendimiz belirlemeyelim. Aksi halde, rabbin hükümlerine ortak olmaya çalıştığımızı farkedelim.

Saygılarımla,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (7. March 2013)
Alt 7. March 2013, 09:32 AM   #15
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Selamun aleyküm,

Yazımın bu kısmında ise hatalı şekilde gerekçelendirilerek açılan bir konu olsa da ibretlik bazı durumların açığa çıkmasına sebep olması yüzünden ayrıca öneme sahip olan bu başlığın altında; yine çok iyi düşünmeden yazan yada kur'andaki özgün anlatımı umursamayan kardeşlerimizin hatalarına (bilerek bu şekilde yazdıklarını bilemediğim için suç demiyorum, hata kabul ediyorum) değineceğim.

Sevgili kardeşlerim;

Bu forumda okuduğum bazı yazılar yüzünden bazen burasının hanif müslümanların bir forumu yerine imansızların bir forumu olduğu görüntüsüne büründüğünü üzülerek belirtmekle yazıma başlıyorum.

Yazdıklarım, tenkit ettiğim kardeşlerime ağır gelebilir. Ancak, hiç kimse; yazı konusunun şahsı ile ilgili olmadığını, tamamen yanlış anlamalara sebep olabilecek açıklamaların doğrusunun ne olduğunun kendime göre anlatımı olduğunu kabul ederek, yazım üzerine görüşlerini bir kere daha gözden geçirmeleri gerektiğini değerlendirsinler.

Yazı konusu çok basit ve kolay anlaşılabilir olan rabbimizin haramla ilgili bir emridir.

Emir; domuz etinin haram oluşudur. Gerekçe olarakta sadece "pis" olduğudur.


Şimdi iyi dikkat edelim:

Haram olan nedir? Domuzmu? yoksa domuz etimi?

Cevap: domuz eti!

peki, domuz eti denerek, özellikle okuduğunu anlayabilecek en küçük yaşlardaki çocukların bile anlayabileceği bu deyimi buradaki kocaman akıllı kardeşlerimiz neden doğru anlayamaz!

Bunun; ayetleri reddetmekle kafir olmak, münafıklık gibi sebeplerde dahil, çok sayıda sebebi sayılabilirse de bizi ilgilendiren müslüman olmakla birlikte, ayetleri anlama noktasında kendi kibirine yenik düşerek, zorlama akıl yürütmek suretiyle, adeta salt kendi aklını ilahlaştırdığını göremeyen kardeşlerimizin durumudur.

Şimdi, bu kardeşlerimizin, salt aklın insanı nasıl hatalara düşürdüğünü, aklın kur'ana dayanmadıkça, kalbin samimi olarak kur'an gerçeklerini kabule yanaşmadıkça nasıl tehlikeli durumlara düştüğünü birlikte görelim.

Rabbimiz, "...domuz eti haramdır..." demekle yetinmiştir.

Domuz eti... Domuz değil!


1- Peki sizler nasıl oluyorda, bu farkı anlayamayarak, domuzun sembolize olduğunu, aslında domuz karakteri üzerinden, bazı davranış yada ilişkilerin, tutumların haram kılındığını söyleyebiliyorsunuz?

2- Sizler, bu şekilde kabul ve iddiada bulunmakla, domuz eti ile ilgili ayetlerle burada haram kılınan bir hayvan etinin haramlığını ortadan kaldırdığınızı ve onun tüketilebileceğine ruhsat verdiğinizi, kabul ettirdiğinizi gerçekten göremiyormusuz, yoksa sıradan akıllı müslümanlardan farklı olmak adına ayetlerin gerçek anlamlarını değiştirmenin bedelini göze alarak, kibirinize, egonuza yenikmi düşüyorsunuz?

3- Sizlerin ayetleri herkesten farklı anlamak adına yaptığınız zorlamalar yüzünden mantık dışılığını göremediğiniz bazı durumlarda şudur. Ayetin devamında; "mecbur kalınırsa, haddi aşmadan domuz etinin tüketilebileceği" açıklamasına dikkat etmeyip, görüşünüzü bu cümle anlatımıyla sağlamaya, destelemeye çalışmamanız da hatanızı görmenize engel oluyor.

Eğer, haram olan domuz eti yerine, domuz pisliğinde olan davranış, hal, hareket yada olaylar ise bunlar hangi mecburi durumlar nedeniyle helal olabilir? Lütfen açıklayın, haram davranışların helal olabilmesi için mecbur olan sebepler neler olabilir?

Örneğin, zina, tecavüz gibi pis şeyler, hangi gerekçelerle normla kabul edilebilir?

4- domuz eti yanında, aynı ayette yer verilen diğer haramları da aynı yorumlarla ortadan kaldırdığınızın farkındamısınız? Bunu bu kadar detaylı olarak gerçekten düşündünüzmü? yada şimdi düşünerek, hatalı olduğunuzu yazabilirmisiniz?

5- Peki sizler, kur'andaki ayetleri mecazdı, semboldü vb. gibi zorlamadan anlamaya çalışan bizlere, hayvanlardan haram olanların olup olmadığını, varsa hangi hayvanlar ve hayvan ürünlerinin haram olduğunu yazabilirmisiniz?

Lütfen yazınız, çünkü bu ayeti sizin gib anladığımızda haram olan hayvan kalmıyor!


saygılarımla
aorskaya

not: Yazılar içinde verilen bir linkte; bir kardeşimizde, "Allahtan başkası adına boğazlanan..." dan ne anlaşılması gerektiğini sorgulamıştı... Hala, aynı sorgusu devam ediyorsa, gerekirse onu da açıklamaya çalışalım.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. March 2013, 10:53 AM   #16
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kuranda domuzla ilgili geçen bölümler;

Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Diyanet Meali - el-MÂİDE : 60. De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuz lar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 145. De ki: “Bana vahyolunan şeylerde bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.

Diyanet Meali - en-NAHL : 115. (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.


İncilde ne yazıyor birde ona bakarsak; yeme içmeyle ilgili yapılan açıklama;

İnsanı Kirleten Nedir?
(Mar.7:14-23)

Mat.15: 10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, "Dinleyin ve şunu belleyin" dedi.

Mat.15: 11 "Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır."

Mat.15: 12 Bu sırada öğrencileri O'na gelip, "Biliyor musun?" dediler, "Ferisiler bu sözü duyunca gücendiler."

Mat.15: 13 İsa şu karşılığı verdi: "Göksel Babam'ın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir.

Mat.15: 14 Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer."

Mat.15: 15 Petrus, "Bu benzetmeyi bize açıkla" dedi.

Mat.15: 16 "Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?" diye sordu İsa.

Mat.15: 17 "Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz?

Mat.15: 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.

Mat.15: 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.

Mat.15: 20 İnsanı kirleten bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı kirletmez."

İncilde durum güzel bir şekilde açıklanmış; ağza giren değil ağızdan çıkan insanı kirletir, necis kılar, yani domuzlaştırır. Arınmak temizlenmek işte bu necasetten kurtulmak, düşüncelerin temizlenmesiyle yani; İNSANileşmesi ile mümkün olur.

Allahın yarattığı hiçbirşey pis ve boşyere değildir, doğada mutlaka bir görevi vardır, bizim için zararlı görülebilir, bizim işimize yaramayabilir, hatta bize zararlı olabilir ama bu onun pis ve necis olduğunu göstermez. Domuzda Allahın yarattığı bir hayvan türüdür.

İnsana her şeyi öğreten Allahtır, bu öğreti Allahın yarattığı ayetlerin incelenmesi ile olmaktadır. Bizim kullandığımız, ağzımıza aldığımız, bir şeyi tarif etmek için sarf ettiğimiz çoğu kelimeler doğadan esinlenerek, yani yaratılan ayetlerin okunması ile şekillenmektedir, yaratılan ayetler ne kadar iyi okunabilirse tanımlamada o derece isabetli olacaktır.

Domuz eti yemek insanı kirletir, dinden(insanlıktan) çıkarır mı? Araplar Müslüman olmadan öncede domuz eti yemiyorlardı, hatta domuz çölde yetişmez. Hatta domuz hayvanını hiç görmemişlerdir bile, o devirde ticaret yoluyla bile mekkeye medineye götürülemez, sıcaklıktan dolayı.

Ama domuz kelimesinin insanların aklında geçmişten beri bir algılanması var, tanımlanması bir karekteri oluşmuştur. Birisine aslan gibisin denince övünç olarak algılar, halbuki oda bir hayvandır, veya eşeksin, katır gibisin, çakalsın denince pek hoşlanılmaz. Bu kelimeler artık bir karakteri ifade eder hale gelmiştir.

Domuz eti yemek, domuz karakterine bürünmek, maymunlaşmak; yani insanlıktan çıkacak hal ve hareketlere bürünmek, kötü söz söylemek, küfretmek, gıybet etmek, yalan söylemek; haksızlık yapmak, başkasının hakkını yemek, yapılanda aşırıya kaçmak, haddi bilmemek, akılsızca her şeye saldırmak, el uzatmak… gibi uzatılabilir.

Allah israiloğullarına domuz etini ve iç yağını haram kılmıştır.

Domuz eti, fitne, birbirlerinin etini yemek (gıybet etmek) haram'dır.
Kendi pisliği ile uğraşan kavim, gün gelir yok olur.
Bu ayetleri yaşam içinde görenler ona ehil olanlardır
Allah, ayetlerini akıl sahiplerine ve düşünen bir kavime indirmiştir.
İndirilen ayetlerde esas olarak ne anlatılıyor, günümüze uyarlaması nedir? Yaşantımızdaki yeri nedir? Hiçbirşeye körü körüne itaat edilmez, iman edilmez. Anlaşılmayan hiçbir şeyin dinde değeri yoktur. Teslimiyet Allahadır, Allahın yarattığı ve indirdiği ayetleri birlikte okuyarak, üzerinde düşünerek imana kavuşmayı, kurtulmayı dileyelim.
Selamlar…
Selamun aleyküm,

Yukarıya alıntıladığınız ayetlerde, hayvanların ve ürünlerinin hangilerinin haram olduğu ve helal olmakla birlikte hangi durumlarda harama dönüştüğü, açıkça, tartışmaya yer vermeyecek şekilde belirtilmiş. Ancak;

Bizlere okumakta olduğumuz indirilmiş kur'an yetmiyormu da incille konuyu desteklemeye çalışmışsınız?

1- İncilde geçen bu anlatımın, incilin orijinalinde olduğunu, yada aynı şekilde olduğunu nerden, nasıl biliyorsunuz? Kaynağınız nedir?

"Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığınız şeylerin peşine düşmeyin" diyen rabbimizin sözünü bilmiyor olamazsınız diye düşünüyorum. Ama unuttuğunuzu söylemek gerekir.

Şimdi, incille desteklemeye çalıştığınız durumla, rabbin haram ettiği domuz etini haramlıktan çıkarma yanlışında ve gayretinde olduğunuzu görebilirmisiniz?

Bütün savınız, domuz ve onun pisliği, karakteri üzerinedir. Halbuki, ayete dikkat ederseniz, "domuz" yerine "domuz eti" denerek, bizzat hayvan olan domuzun etinin haram kılındığını görün ve ayetin anlamını kaydırma hatanızı düzeltmeye çalışın.

2- İncilde geçen, "ağıza giren değil ağızdan çıkan insanı kirletir" sözü bile domuz etinin haramlığını ortadan kaldırmaz.

İnsan elbette domuzu da yese sindirim sonucu, onu atarak yememiş haline dönebilir. Ama, konu insanların kirlenmesi yada kirlenmemesimidir?

Domuz eti yenmesinin haram edilmesinde, rabbimizin bu şekilde bir açıklamasımı vardır kur'anda acaba? varda bizllermi göremedik!

Ayrıca, madem ağza giren insanı kirletmez ise her şey yenilebilirmi? Örneğin, insan yada hayvan dışkısı yenilebilirmi? Dolayısıyla, olay bir sindirim problemi, yada pislenme, kirlenme gibi kendi kafamızdan bulduğumuz bir sebebe bağlanmamalıdır.

Rabbimiz, domuz etini haram etmiştir, gerekçe olarakta pis demiştir. evet, sadece "Pis" demiştir. Ama, pisin sınırlarını, sebeplerini belirtmemiştir.

Bu nedenle, bu kadar kolay bir anlatımı, bakara suresinde inek kesmek istemeyenlerin konumuna kendimizi düşürmeden anlamak çokmu zor.

Üstelik, hayvan olan domuzdan başka yerlere gidilerek, konunun çarpıtılmaması için "domuz" değil "domuzun eti" haram kılınmış ve bu şekilde de kitapta yer verilmiştir.

Yazınızdaki diğer hususlara (analamak isteyen için yukarıda yaptığım açıklamalar yeterli olacağını düşündüğümden) değinmeyeceğim.

saygılarımla...
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. March 2013, 02:05 PM   #17
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Aleyküm Selam;

Kelam ve kelimeler hakkında düşünüp idrak ve muhakeme ile hayrı satın almamız gereklidir.
Kelamlar hiç bir zaman akıl olamaz. Kelam ve kelimeler akla ulaştıran bir yoldur.
Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
Din insanın sınırlarını çizer, bu sınırlarda, çizgide yaptığımız her türlü hal, hareket ve düşünceler ibadettir.
Allah, insanın sınırlarını çizmiştir.
Bunun adına Din denir.
İnsan, kendi sınırlarının dışına çıktığı zaman, herşey dehşettir.


Kelamlar soyuttur, temsil ettiği anlam ve manalar semboller vardır. Aklımız ve bilgimiz ölçüsünde bu manaları kavrar yaşam içerisinde görebiliriz. Kelamlar tek manada değildir, bizim bunu anlayamamış olmamız, soyut algılama bilincine olgunluğuna erişememiz, anlamaya çalışanları şuçlama hakkını bizde doğurmaz.
Dini anlamak, soyut kavramaya bağlıdır, soyut kavrama yeteneği yoksa tutuculuk ortaya çıkar, illede benim dediğim, atalarımın dediği doğrudur anlayışı ortaya çıkar.


Bir kavramın farklı boyutlarını görmeye çalışmak, üzerinde düşünmek, aklı işletmeye çalışmak, kelimenin özünü kavramaya çalışmak, bu anlatılanların insanlıkla nasıl ilişkisi vardır gibi problemleri çözmeye çalışmak kimseyi dinden çıkarmaz, bilakis imana dine yaklaştırır.


Çocuklar somut kavramları anlarlar, soyut kavramlar çocukların anlayacağı düzeyde değildir, çünkü çocuklar daha soyut kavramları anlayacak olgunluğa ulaşmamışlardır. Bu bir süreçtir, bir anda ulaşılacak bir durum değildir. Çocuklara şekilsel, somut verilerle açıklama yapılır, bu bir eğitim işidir. Dinde de durum aynıdır, ilk önce somut, şekilsel olarak algılama vardır, sonraki aşamalarda düşünerek soyut kavramlar anlaşılalabilir.
Tekrar söylüyorum kelam ve kelimeler akıl değildir, akla ulaştıran bir yoldur, rehberdir.


Helal ve haram bir lokmadır, bu lokmada bizim yediğimiz içtiğimiz şey manasında değildir.

Helal olan; insan onuruna ve haysiyetine yaraşır bir şekilde, düşünerek aklederek yapılan, insanın yüzünü ağartan, insanın kursağının kaldırdığı her türlü eylem ve düşünceler…

Haram olan, insan onuruna yaraşmayacak şekilde, domuz karakterine bürünerek, düşünmeden, akılsızca, duygusal olarak istek ve arzuların kontrolüne girerek, fitne ve fesat çıkarmak, hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığın şeyleri başkasına satmak, laf getirip götürmek, resullerin ibret olarak bıraktıklarını ve Allah kelamını sanki resul gibi kendininmiş gibi üstünlük taslamak, insanları esir etmeye çalışmak, insanları Allahın yolundan ve ibretinden alıkoymak necistir, haram olanlardır.

Haram ve helal olanlar yiyecek içecek mevzusu değildir, dinin temeli İNSAN’dır. İnsanlık dışına taşanlar haram, insanlık içine girenler helaldir. DİN ve İNSAN kavramlarını birlikte değerlendirirsek olayı daha iyi kavrayabiliriz.
Beden ve canımız bize emanettir, emanete saygı göstermeliyiz, bedenimize ve canımıza zarar verecek hal ve hareketlerde bulunmamalıyız. Ne yiyip içeceğimizide bu kapsamda değerlendirebiliriz. Domuz etine zorda kalsakda yemeyiz, ot yeriz bu durum ayrı. Kitapda anlatılan domuz etinin ne olduğunu asıl soyut manada anlayabilirsek isabetli olacaktır.

Bu kavramları anlamak için daha derin düşünmeliyiz, bizim buna ihtiyacımız var. İnsanlar bir robot değildir, şunu yap bunu yapma denemez, şu günah bu sevap diye bir sınırlama, tanımlama olmaz, ölçüye göre, bilgisine göre aklederek düşünerek insan ne yapacağına karar verir, mükafatını veya cezasını görür. Yaşamdaki her şey deneyim ve tecrübe ile elde edilir, insanlar yanlış yaparak doğruya ulaşır. Yapılan tüm yanlışların amacı bir doğruyu ortaya çıkarmak içindir. İnsanlığın ilerlemesi kolay olmamaktadır.

Günah insanın ağzınızdan çıkan, bilmeden sarfettiğimizdir, imanı bozar. İnsan insana fitne verir, yaşamdan aldığımız, kendi deneyimimiz bizi doğruya ulaştırır, asıl olan yaşamdır, anlatılanlar değil. Ayetleri yaşamdan okuyanlar ona ehil olanlardır, kelimeden değil. Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
galipyetkin (8. March 2013)
Alt 7. March 2013, 02:54 PM   #18
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah Enam 145 de:
" Kul la ecidü fiyma uhıye ileyye muharremen alâ taımin yat'amühu illâ en yekûne meyteten ev demen mesfuhan ev lahme hınziyrin feinnehu ricsün ev fiskan ühille li ğayrillahi bihi, femenidturre ğayre bağın ve la adin feinne Rabbeke Ğafurun Rahîym"

"De ki: “Bana vahyolunanda, onları yiyen için, leş veya akıtılmış kan, yahut domuzun eti -ki şüphesiz o [domuzun eti] ricstir [kirlidir, rahatsızlık vericidir][/b]- yahut Allah`tan başkası adına kesilmiş bir fisk olan hariç, haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Artık kim çaresiz kalırsa, tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere… [bunlardan yiyebilir]” İşte, şüphesiz senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. "

Nahl 115 de:
"İnnema harrama aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve" ma ühille li ğayrillahi bih* fe menidturre ğayre bağın ve la adin feinnAllahe Ğafurun Rahıym"

"O [Allah], size ancak leşi, kanı, domuzun etini ve Allah`tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Artık her kim saldırmadan ve aşırı gitmeden zorlanırsa, bilsin ki şüphesiz Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir. "


Bakara 173 de:
"İnnema harreme aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve ma ühille bihi li ğayrillah* femenidturre ğayre bağın ve la adin fela isme aleyhi, innAllahe Ğafur’ün Rahîym"

O, size ölü hayvanı, kanı, domuzun etini ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanları haram kıldı. Sonra kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek üzere ona bir günah yoktur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.


Maide 3 de :
"Hurrimet aleykümül meytetü veddemü ve lahmül hınziyri ve ma ühille li ğayrillahi bihi velmünhanikatü velmevkuzetü velmüteraddiyetü vennetıyhatü ve ma ekeles sebüu illâ ma zekkeytüm ve ma zübiha alen nüsubi ve en testaksimu bil ezlam zâliküm fisk elyevme yeiselleziyne keferu min diyniküm fela tahşevhüm vahşevni, elyevme ekmeltü leküm diyneküm ve etmemtü aleyküm nı'metiy ve radıytü lekümül İslame diyna femenidturre fiy mahmesatin ğayre mütecanifin liismin feinnAllahe Ğafurun Rahîym"

"Size leş, kan, domuzun eti, Allah`tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün şu küfretmiş olan kimseler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Öyleyse onlara haşyet duymayın Bana haşyet duyun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak da İslâm’a razı oldum. Artık kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden zorda kalırsa, bilsin ki şüphesiz Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir."

Âyetlere baktığımızda Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştır: Bu gerekçelerden birisi,
yiyeceklerin “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” olması, diğeri de
fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıdır.

Haramlaşmasındaki gerekçelerden birisi olan “ الرِّجسrics” sözcüğünün vaz’ [ilk konuş] anlamı “rahatsız eden şiddetli gök gürültüsü, deve sesi” olup sonraları insana rahatsızlık, acı ve ıstırap veren ve bunlara sebep olan her şeye “rics” denilir olmuştur:

“Rics” sözcüğü “kirlilik, kir [temiz ve temizliğin karşıtı]” demektir. Her türlü kir, pislik “rics”tir. Bu sözcükle “haram, kötü fiil, azap, lanet ve küfür” de kastedilir.
Kur’an’da geçen “رجسrics” sözcükleri “رجزricz [azap]” sözcüğüyle aynı olup sondaki “س s” harfi “ز z” harfine dönüşmüştür. “اسدesed [aslan]” sözcüğünün “ازد ezed [aslan]” söcüğüne dönüştüğü gibi.

Zeccac “Rics, Allah’ın kötülemesine sebep olan her şeydir” demiştir. Birisi kötü, çirkin bir şey yaptığı zaman “racese’r-racülü [kişi çirkin iş yaptı]” denir.

Bu sözcüğün “recs” formundaki anlamı, “çok şiddetli, rahatsız edici gök gürlemesi ve deve böğürmesi” demektir. (Lisanü’l Arab, c. 4, s. 75, 76 Rcs mad. El-Müfredat, rcs mad.)


Şimdi de rics” sözcüğünün geçtiği ayetlere bakalım.

5.90 - Yâ eyyuhellezîne âmenû innemel hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsum min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn

Ey iman etmiş kişiler! Hamr [içki/herhangi bir yolla aklı örtmek], kumar; her türlü kolay kazanç amaçlı şans oyunu, kulluk edilen nesneleri, kişileri temsil eden işaretler; semboller ve fal okları; tüm kehanet araç ve gereçleri ancak şeytan işinden zarar veren şeylerdir. Öyleyse durumunuzu korumanız, kurtulmanız için bu şeytan işinden kaçının.

6.125 - Femey yuridillâhu ey yehdiyehû yeşrah sadrahû lil islâm, ve mey yurid ey yudıllehû yec'al sadrahû dayyigan haracen keennemâ yessağ'adu fis semâé', kezâlike yec'alullâhur ricse alellezîne lâ yué'minûn

Ve sonra, Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, İslâm için onun göğsünü açar. Kimi de saptırmak isterse göğsünü öyle sıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. İşte böyle, Allah, pisliği [zarar, azap veren şeyleri] iman etmeyenlerin üzerine bırakır/atar.

6.145 - Gul lâ ecidu fî mâ ûhıye ileyye muharramen alâ tâımiy yat'amuhû illâ ey yekûne meyteten ev demem mesfûhan ev lahme hınzîrin feinnehû ricsun ev fisgan uhille liğayrillâhi bih, femenıdturra ğayra bâğiv ve lâ âdin feinne rabbeke ğafûrur rahîm.

De ki: “Bana vahyolunanda, onları yiyen için, leş veya akıtılmış kan yahut domuzun eti –ki şüphesiz domuzun eti kirlidir, rahatsızlık vericidir– yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hak yol dışına çıkış gösterimi olan hariç, haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Artık kim çaresiz kalırsa, taşkınlık yapmamak ve zaruret sınırını aşmamak üzere bunlardan yiyebilir.” İşte şüphesiz senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.


7.71 - Gâle gad vegaa aleykum mir rabbikum ricsun ve ğadab, etucâdilûnenî fî esmâin semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ nezzelallâhu bihâ min sultân, fentezırû innî meakum minel muntezırîn.

Hûd dedi ki: “Artık size Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı isimler hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim!”

9.95 - Seyahlifûne billâhi lekum izengalebtum ileyhim lituğridû anhum, feağridû anhum, innehum ricsun ve meé'vâhum cehennem, cezâem bimâ kânû yeksibûn.

Kendilerine döndüğünüz zaman, onlardan mesafelenmeniz için, size Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan hemen mesafelenin. Şüphesiz onlar kirlidir, pislenmiştir. Kazandıklarının cezası olarak varacakları yer de cehennemdir.

9.125 - Ve emmellezîne fî gulûbihim meradun fezâdethum ricsen ilâ ricsihim ve mâtû ve hum kâfirûn

Kalplerinde bir hastalık olanlara gelince de; onların da pisliklerinin içine pislik ilave etmiştir. Ve onlar, kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olarak ölmüşlerdir.

10.100 - Ve mâ kâne linefsin en tué'mine illâ biiznillâh, ve yec'alur ricse alellezîne lâ yağgılûn.

Allah'ın izni/ bilgisi olmaksızın, hiç kimse için iman etme yoktur. Ve Allah, kirliliği/azabı aklını kullanmayanların üzerine bırakır.


22.30 - Zâlike ve mey yuazzım hurumâtillâhi fehuve hayrul lehû ınde rabbih, ve uhıllet lekumul en'âmu illâ mâ yutlâ aleykum fectenibur ricse minel evsâni vectenibû gavlez zûr.

İşte böyle! Ve kim, Allah'ın dokunulmaz kıldıklarına saygı gösterirse, artık bu, kendisi için Rabbinin katında hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar size helal kılınmıştır. O hâlde o putlardan olan kirlilikten kaçının,yalan sözden de kaçının.


33.33 - Ve garne fî buyûtikunne ve lâ teberracne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve egımnes salâte ve âtînez zekâte ve etığnallâhe ve rasûleh, innemâ yurîdullâhu liyuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirakum tathîrâ

Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. –Ey ehli beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri gidermek ve sizi temizlemek ister.

Rics” sözcüğünün Kur’an’da geçtiği ayetlere bakıldığında , azaba sebep olacak şeylere “rics” denildiği gibi, hastalık, rahatsızlık ve huzursuzluğa sebep olacak şeylere de “rics” denildiği görülmektedir.

Kötü işlere ve şirk, küfür, lânet gibi şeylere “rics” denilmesinin sebebi, bunların zarara, azaba, rahatsızlığa neden olmasındandır.

Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştı. Bu gerekçelerden birisi olan “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” diğeri de
fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıydı.

Şimdi de "fısk" nedir ona bakalım.

Arap dilinde fısk kelimesinin asıl manası, bir şeyden çıkmak demektir. Allah'a itaatten çıktığı için münafığa fâsık denir.
Ferra bu keli*meyi şöyle açıklar: Fâsık, çıkan manasına olup, Arapların "hurma kabu*ğundan çıktı" manasına gelen sözünden alınmıştır. Fâsığa Allah'a itatten çıktığı için fâsık denilir. (Râzi, Tefsir-i Kebir, 11/147)

Fareye de, zarar vermek maksadıyla, deliğinden çıktığı için küçültme ismi olarak füveysika denir. (Bakara: 2/99.)

"Fusûk" da çıkmak (hurûc) demek olup, bazen dinden çık*mak anlamına gelse de, daha çok itaatten çıkmak anlamında kulla*nılmaktadır. (Mehmet Yaşar Soyalan, Elmalılı Tefsirinde Kur’ani Terimler ve Deyimler, Ağaç Yayınları: 125. (282))


Kur'ân'da insan portrelerini belirleyen ve geniş çapta semantik yönden anlam değişikliğine uğrayan önemli kavram*lardan biridir. Kur'ân'da yaklaşık 55 âyette zikredilir.

Dilcilere göre bu kelimenin aslı "yaş, taze meyve kabuğundan çıktı" ifadesinden alınmıştır.[bkz. İbn Fâris, es-Sâhibî, s. 84.]

Diğer bir ifade ile kavramın sözlük anlamı çıkmaktır. Dolayısıyla bozuk ve rezil bir hayat yaşayan, ahlakî ve akîdevî yönden dinin emirlerini kâle almayan kişiye fasık denmektedir.

Bu itibarla "falanca fasık oldu" denildiğinde, dinin kapsamı dışına çıktı anlamı kasdedilir. Fısk; küfür kelimesinden daha geneldir. [el-Isfahânî, a.g.e., s. 572; krş. Kılıç, Sadık, Kur'ân'da Nifak, İst., 1982, s. 25,]

Kur'ân bağlamında "fısk:
"
Allah'ın ayetlerini yalanla*mak[En’am: 6/49],

Allah'a iman etmeyip kafir olmak[Bakara: 2/26. el-Âlûsî, a.g.e., X, 154.],

Allah'ı Resulünü, Allah yolunda cihadı ikinci dereceye koymak[Tevbe: 9/8, 24; Sebe: 34, 80, 96.] veya

Allah'ı unutmak[Haşr: 59/19.],

Kur'ân'dan ve İslam davetinden yüz çevirmek[Maide: 5/49],

iki yüzlülük gibi günahlar, fasaka ve türevleriyle gösterilmiştir.[Geniş bilgi için bkz. Kılıç, a.g.e., s. 149.]

Râğıb'a göre fısk, az veya çok günah işlemeyi ifade eden bir kavramdır. Ancak daha çok, günaha fazla batanlar için kullanılır.[el-İsfahânî, a.g.e., s. 572.] Nitekim fareye de, deliğinden çokça çıktı*ğından dolayı "fuveysıka" ismi verilmiştir.[ İbn Manzûr, a.g.e., X, 308; krş. Fîrüzâbâdî, Muhammed b. Ya'kûb, el-Kamusu’l-Muhit, Beyrut, 1993, s. 1185.]

Câhiliye döneminde "fısk", yoldan sapmak anlamında kullanılmıştır. Nitekim el-Kurtûbi’nin kailini zikretmeden naklettiği bir beyitte şöyle denmektedir:

"Onlar oraya doğru yoldan sapmış olarak, ne yapacaklarını bilmedikleri halde, Necd’e giderler."[el-Kurtubi, a.g.e., 1, 245.]

Filologların yanında müfessirler de bu kelime ile ilgili çeşitli yorumlar ileri sürmüşlerdir:

Zemahşerî, "fıskı" doğru yoldan çıkmak olarak tarif eder.[ez-Zamahşerî. a.g.e., I, 267]

İbn Kesir ise, fasıkları doğru yoldan çıkan ve batıla meyleden kişiler olarak yorumlar.[İbn Kesir, a.g.e., I, 66.]

İbn Manzûr'un naklettiğine göre Hattâbî, "fasıkların" doğru yoldan ayrıldıklarını ve Allah'a isyan ettiklerini, bundan dolayı da kendilerine "fasık" denildiğini söylemiştir.[ İbn Manzûr, a.g.e., X, 308.]

Müfessir Hâzin ise yukarıdaki tanımlara paralel olarak "fısk"ın aslının, itaattan çıkmak olduğunu söylemiştir.[el-Hâzin, a.g.e., I, 38.]

Netice olarak, Kur'ân’ın bu kelimeye kazandırdığı bu manaların, câhiliye döneminde bilinmediğini söyleyebiliriz. Nitekim Ebû Ubeyde kelimenin aslı ile ilgili şu bilgiyi verir: Câhiliye şirinde veya o döneme ait sözlerde "dini" manadaki kullanılışı ile ilgili hiçbir şey duymadım. Araplar bu kelimeyi Kur'ân'ın nüzûlundan sonra kullanmışlardır.[Bkz. el-Âlûsî, a.g.e., XV, 293.]

Diğer taraftan Kur'ân, "fıskı" Allah'ın hükümlerini küllî biçimde ihlal anlamında kullanmaktadır. Nitekim Kur'ân'da şeytan için "...Rabbi'nin emrinden dışarı çıktı." ifadesi yer almıştır.[Kehf: 18/50.] Kur'ân'a göre fasıklar ilâhî hidâyete ulaşamadıkları gibi, başkalarını da doğru yoladan saptırmaya çalışamaktadırlar.[Bakara: 2/26] Bu itibarla "fâsık" dinin hükümlerini kabul eden, fakat daha sonra onun hükümlerinden bir kısmını veya tamamını redde*den kimselere denilmiştir.[ Kılıç, a.g.e., s. 27. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Çelik, Kur’an Semantiği Üzerine, Ekev Yayınevi: 71-74.]

Ell~Fısq, altı şekilde tefsir edilir:

1. Nebi'ye (s.a) ve o'nun getirdikleri*ne küfr (inkâr) etmek anlamıyla ma'siyet (itaatsiz*lik/isyan)

"Şüphesiz münafıklar, (evet işte) fâsıqlar (Ne*bi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Al*lah'a isyan edenler) onlardır." [ Tevbe: 9/67]

"İşte bu, Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne küfr etmeleri se*bebiyledir. Allah fâsıqlar kavmini (münafıklar*dan Nebi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Allah'a isyan edenleri) hidâyete erdirmez." [Tevbe: 9/80]

"Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. Onları fâsıklardan başkası inkâr etmez." [Bakara: 2/99.]

"Bizden hoşlanmamanızın sebebi başka değil; Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilenlere îmân etmemizdir ve doğrusu çoğunuz fâsıksınız." [Mâide: 5/59.]

"O halde Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar kavmim hidâyete erdirmez." [Tevbe: 9/24]

"Allah onlara mağfiret etmez. Şüphesiz Allah fâsıklar kav*mini hidâyete erdirmez." [Münâfikûn: 63/6.]

2. Şirk demek olan tevhidi terk hususunda Allah'a isyan

"Mü'min kimse, fâsıq (tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden) kimse gibi midir?!" [Secde: 32/18]

Ayet o günlerde müşrik olan el-Velîd b. Uqbe b. Ebî Muayt hakkında inmiştir.

Sonra Allah, Allah'ın tevhidini inkâr eden kâfirleri sözkonusu ederek şöyle buyurmaktadır:

"Ama fâsıqlık etmiş olanların barınakları (tevhi*di terk hususunda Allah'a isyan edenlerin -ki, bu hâl üzere ölenler kasdedilmektedir- varacağı yer) ateştir." [ Secde: 32/20]

"İşte Rabbinin kelimesi, fâsıqlık edenler (tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden kimseler) üzerine şöylece hak oldu: onlar îmân etmezler/etmeyecekler." [Yûnus: 10/33]

3. Şirk ve küfr olmaksızın!şirk ve küfrden gayri dînde ma'siyet

"(Mûsâ dedi ki): "Rabbim! Doğrusu ben kendim ve kar*deşimden başkasına mâlik değilim. Artık bizimle, o fâsıqlar kavminin (Şam'daki Eriha'ya girmeyi terk/red hususunda asi olanların -ki Mûsâ onlara oraya girmelerini emrettiği halde, kaçınmışlardı) arasını ayır!" [Mâide: 5/25]

"Artık o fâsıqlar kavmi (-küfür olmaksızın- asi olanlar) için tasalanma!" [ Mâide: 5/26]

"Çünkü onlar Musa'ya Şam topraklarında bulunan Eriha'ya girmeyi terketmekle asi olmuşlardı. Nite*kim kendilerine şöyle diyen Talut'a da asi olmuş*lardı: Şüphesiz Allah sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir, kim onu tatmazsa o mutlaka bendendir (.....) Fakat içlerinden pek azı ha*riç ondan içtiler." [Bakara: 2/249]

Böylelikle onlardan suyu içenler, Talut'a karşı is*yankâr oldular. Fakat hepsi de mü'min idiler.

4. Küfr sözkonusu olmaksızın ya*lan

"Muhsanâta atıp, sonra dört şâhid getiremeyenlere gelin*ce, onlara celde vurun; seksener celde ve onların şâhidliklerini ebediyyen kabul etmeyin. İşte onlar fâsıqlardır (söyledikleri yalanla -küfr olmaksızın/ küfre girmeksizin- Allah'a isyan eden kimselerdir)." [Nûr: 24/4]

"Ey îmân edenler! Eğer fâsıq biri size bir nebe' ile ge*lirse (bir kimse gelip de size hadîste/sözde ya*lan söyleyerek asi olursa)..." [Hucurât: 49/6]

Âyet, o sırada müslüman olmuş bulunan el-Velid b. Uqbe hakkında nazil olmuştur. Onun ma'siyeti/fısqı, yalan söylemesi idî. Çünkü Nebi'ye (s.a) gele*rek, kendileriyle karşılaşmadığı halde "Benî-Mustalıq bana zekatlarını vermedi" diye yalan söyle*mişti. Fakat bu davranışıyla küfre de düşmemişti.

5. Küfr içinde olmaksızın ismi günah işlemek

"Yazana ve şahide zarar verilmesin. Eğer yaparsanız, mutlaka o, size bir fisq olur (sizin için -küfr olmamakla birlikte-günah olur)." [ Bakara: 2/282]

6. Seyyi'ât/kötülükler

"Haccda refes ve fısq (seyyiât/kötülük işlemek) yoktur." [Bakara: 2/197. Mukâtil b. Süleyman, Kur’an Terimleri Sözlüğü, İşaret Yayınları: 440-443]



Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştı.

Bu gerekçelerden birisi, yiyeceklerin “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” olması, diğeri de “fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıydı.

Rics veya habis olan yiyeceklerdeki bu rics ve habis yapan özellikler ortadan kaldırılıp “ طيّبtayyib [hoş, nefis, güzel ve yararlı]” duruma getirilse bile, “fisk” illeti ile kirletilmiş olan yiyeceklerin “tayyib” duruma getirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle de bu yiyecekler rics olmasalar bile kesinlikle yenilemez.

Onlar ki, onlara iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılan, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren, yanlarındaki Tevrat ve İncil`de yazılmış bulacakları o Ümmî Peygamber, o Elçi`ye uyarlar. O hâlde, ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (A`raf/157)

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: “Size tayyibat [iyi ve temiz şeyler] helal kılındı.” Allah’ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah’ın adını anın [besmele çekin], Allah’a takvalı davranın. Hiç şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
Bu gün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Müminlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini/ mehirlerini ödediğiniz takdirde- size helal kılındı. Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O, ahirette hüsrana uğrayanlardandır.
(Maide/4, 5)


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
aorskaya (8. March 2013), merdem (7. March 2013)
Alt 7. March 2013, 03:40 PM   #19
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Selamun aleyküm,

Rabbimizin biz inananlara, haram ettiği bir hayvanın etinin anlatıldığı ayetler üzerine, rabbin bize indirdiği kur'anla yetinmeyip, hakkında kesin bilgisi olmamakla birlikte, başka bir kaynağa da dayanarak haram edileni, haramlıktan çıkardığını gösteren yazıma karşılık, hataları görüp, düzeltmeye çalışmasını beklediğimiz kardeşlerimizden birinin yine "yanlış anlamışım, yanlış biliyormuşum, düşünememişim" diyerek hatasını kabul etmesini beklerdim.

Ancak bunun yerine, yine kur'andaki gerçeklerden uzaklaşarak, soyut anlam, somut anlam, insan, haram-helal diye yenecek içecek bir şey yoktur, kelamlar soyuttur, temsil ettiği anlam ve semboller vardır vb. sözlerle "özürü kabahatinden büyük" deyimi ile açıklanan durumlara düşülmüştür.

Şimdi, ilgili kardeşimizin yazılarını alıntılar halinde ele alarak, altına da hala nasıl hatalar yaptığını açıklamaya çalışıyorum.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Aleyküm Selam;

Kelam ve kelimeler hakkında düşünüp idrak ve muhakeme ile hayrı satın almamız gereklidir.
Kelamlar hiç bir zaman akıl olamaz. Kelam ve kelimeler akla ulaştıran bir yoldur.
Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
Din insanın sınırlarını çizer, bu sınırlarda, çizgide yaptığımız her türlü hal, hareket ve düşünceler ibadettir.
Allah, insanın sınırlarını çizmiştir.
Bunun adına Din denir.
İnsan, kendi sınırlarının dışına çıktığı zaman, herşey dehşettir.
Bu genel-geçer ifadelerle anlatmaya çalıştığın şeyin için boştur. Kelimeleri ve bunlardan oluşan cümleleri görmeyen birisi ne kadar akıllı olursa olsun, o cümlede anlatılanı bilemez.

İşte rabbimiz, bizim için seçtiği dini de bize aynı zamanda kelimelerle açıklamıştır.Dahi düzeyinde akıllı olan kimseler bile, bu kelimeleri okuyup anlamadıkça, bu kelimelrle istenen yaşam biçimini bilemeyecekken, kelimelerden oluşan kur'anı okuyup anlamayan biri için akıl neyi ifade edebilir?

Salt akıl insanların kurtuluşu için yeterli olsaydı, kur'ana da gerek kalmazdı, sadece herkes aklının bulduğuna göre yaşasın denerek, "kurandan sorulacaksınız" denmezdi.(değilmi?)

Ama, akıl sahiplerini muhatap alan rabbimiz, "kur'andan sorulacaksınız dediğine göre, akıl sahipleri; kur'andaki kelimeleri ve cümleleri tam gerçekliğiyle kabul ederek yaşamaya mecburdur. Kelimelere veya cümlelere, gerçek/görünen anlamını gözardı ederek, gerçeğe uygun olmayacak şekilde semboller, mecazlar icat etmek akıl işi değil, akılsızlıktır.


Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kelamlar soyuttur, temsil ettiği anlam ve manalar semboller vardır. Aklımız ve bilgimiz ölçüsünde bu manaları kavrar yaşam içerisinde görebiliriz. Kelamlar tek manada değildir, bizim bunu anlayamamış olmamız, soyut algılama bilincine olgunluğuna erişememiz, anlamaya çalışanları şuçlama hakkını bizde doğurmaz.
Dini anlamak, soyut kavramaya bağlıdır, soyut kavrama yeteneği yoksa tutuculuk ortaya çıkar, illede benim dediğim, atalarımın dediği doğrudur anlayışı ortaya çıkar.
Bu sözler üzerine, Yazacak çok şey var ama gerek duymayıp, kısa tutalım.
Kelamların hepsi birden fazla anlama da sahip olamaz. özellikle isimler çoğu zaman tek anlamlıdır. Örneğin; istanbul, Atatürk, pasta, masa vb...

İşte bunlar gibi bir isim olan "domuz eti" de, sadece domuzun etini anlatan bir isimdir. Şimdi, siz hiç polemik yaratmadan; "domuz etinin" başka hangi anlama geldiğini yada neyi sembolize ettiğini yazabilirmisiniz?


Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir kavramın farklı boyutlarını görmeye çalışmak, üzerinde düşünmek, aklı işletmeye çalışmak, kelimenin özünü kavramaya çalışmak, bu anlatılanların insanlıkla nasıl ilişkisi vardır gibi problemleri çözmeye çalışmak kimseyi dinden çıkarmaz, bilakis imana dine yaklaştırır.
"domuz eti" kavramı üzerinde;

1- istediğin kadar farklı boyut ara kardeşim, bulursan buraya yaz, bizde görelim.

2- "Domuz eti" denmiş yahu! Yine bu deyimin özü ve üveyi varsa onu yaz lütfen...

3- "Domuz eti" ni bu şekliyle görmek istemeyip, "domuz" figürü üzerinden, yapay kurgular, buluşlar icat ederek, dinle, insanlıkla nasıl bir ilgi kurulabilir? Kurarsanızda bu dinin gerçekleri ile nasıl bağdaşabilir? Bunu da açıklayınız.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Çocuklar somut kavramları anlarlar, soyut kavramlar çocukların anlayacağı düzeyde değildir, çünkü çocuklar daha soyut kavramları anlayacak olgunluğa ulaşmamışlardır. Bu bir süreçtir, bir anda ulaşılacak bir durum değildir. Çocuklara şekilsel, somut verilerle açıklama yapılır, bu bir eğitim işidir. Dinde de durum aynıdır, ilk önce somut, şekilsel olarak algılama vardır, sonraki aşamalarda düşünerek soyut kavramlar anlaşılalabilir.
Tekrar söylüyorum kelam ve kelimeler akıl değildir, akla ulaştıran bir yoldur, rehberdir.
Hah, tamam kardeşim. Kelimeler, soyut kavramlardır diye kendine göre bir tanım yap, sonrada çocuklar soyut kavramları anlayacak düzeyde değildir diye konumuzla çok ilgisiz başka bir boyut açarak, konuyu direk cevaplamaktan kendini kurtarmaya çalış.

Ben ne çocuğum, ne de okuduğumu anlayamayacak kadar akıl melekesi olmayan biriyim.

Bırakın şimdi çoluk-çocuk hikayelerini de "domuz eti"nin haram oluşu gerçekliğine ilişkin ne düşündüğünüzü söyleyin?

1- Sana göre domuzun etini müslümanlar yiyebilirmi, helalmidir, değilmidir onu söyle?

2- Yada, sana göre yenmesi haram olan hayvanlar varmıdır, varsa hangileridir niçin?

3- Eğer domuz eti haram değildir, yenilebilir derseniz ve haram olan hayvan yoktur derseniz, kendinizin de kur'ana göre müslüman olup olmadığınızı yazınız.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Helal ve haram bir lokmadır, bu lokmada bizim yediğimiz içtiğimiz şey manasında değildir.
Siz, kur'anda haram edilen yiyecekler ile içeceklerin yer aldığı ayetlerin olduğunu bilmiyormusunuz, kabulmü edemiyorsunuz?

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Helal olan; insan onuruna ve haysiyetine yaraşır bir şekilde, düşünerek aklederek yapılan, insanın yüzünü ağartan, insanın kursağının kaldırdığı her türlü eylem ve düşünceler…

Haram olan, insan onuruna yaraşmayacak şekilde, domuz karakterine bürünerek, düşünmeden, akılsızca, duygusal olarak istek ve arzuların kontrolüne girerek, fitne ve fesat çıkarmak, hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığın şeyleri başkasına satmak, laf getirip götürmek, resullerin ibret olarak bıraktıklarını ve Allah kelamını sanki resul gibi kendininmiş gibi üstünlük taslamak, insanları esir etmeye çalışmak, insanları Allahın yolundan ve ibretinden alıkoymak necistir, haram olanlardır.
Yani, haram yada helaller sadece eylem, olay, düşünce, söz vb. şeylerdir öylemi?

Yiyecek içecek olarak müzlümanlara haram edilen bir şey yoktur öylemi? Siz, bunları kur'an dışında başka kaynaklara göre söylüyorsanız, müslümanların dininin kaynağının kur'an olduğunu hatırlayarak, kur'ana göre bunları söyleyemeyeceğinizi kabul edebilirmisiniz?

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Haram ve helal olanlar yiyecek içecek mevzusu değildir, dinin temeli İNSAN’dır. İnsanlık dışına taşanlar haram, insanlık içine girenler helaldir. DİN ve İNSAN kavramlarını birlikte değerlendirirsek olayı daha iyi kavrayabiliriz.
Leş (ölmüş hayvan), kan, domuz eti, mundar (insan, hayvan veya başka etkenlerin darbeleri sonucu kesilmeden ölmüş) hayvanlar ile Allahtan başkası adına kesilen hayvanlar size göre yiyecek değilmidir de haram kabul etmiyorsunuz?

Aklı örten, yani sarhoşluk veren sıvı ve gaz halinde türevleri olan maddeleri haram içeçecek olarak kabul edemiyormusunuz?

Bir kere daha sorayım;

siz gerçekten müslümanmısınız?

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Beden ve canımız bize emanettir, emanete saygı göstermeliyiz, bedenimize ve canımıza zarar verecek hal ve hareketlerde bulunmamalıyız. Ne yiyip içeceğimizide bu kapsamda değerlendirebiliriz. Domuz etine zorda kalsakda yemeyiz, ot yeriz bu durum ayrı. Kitapda anlatılan domuz etinin ne olduğunu asıl soyut manada anlayabilirsek isabetli olacaktır.
Kitapda anlatılan domuz etinin ne olduğunu asıl soyut manada anlayabilirsek isabetli olacaktır. diyorsunuz.

Gerçekten anlatın kardeşim, domuz etinin soyut manasını da herkes görsün. Biz de öğrenelim bari...

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
1- Bu kavramları anlamak için daha derin düşünmeliyiz, bizim buna ihtiyacımız var.
2- İnsanlar bir robot değildir, şunu yap bunu yapma denemez, şu günah bu sevap diye bir sınırlama, tanımlama olmaz, ölçüye göre, bilgisine göre aklederek düşünerek insan ne yapacağına karar verir, mükafatını veya cezasını görür.
3- Yaşamdaki her şey deneyim ve tecrübe ile elde edilir, insanlar yanlış yaparak doğruya ulaşır. Yapılan tüm yanlışların amacı bir doğruyu ortaya çıkarmak içindir. İnsanlığın ilerlemesi kolay olmamaktadır.
1- "Domuz eti" kavramını istediğin kadar derin düşün. Bakalım domuz denen hayvanın etinden başka ne bulabileceksin?

2- İnsanlar robot değildir elbette ama başıboşda değildir. Rabbimiz insanları bana kuluk etsin diye yarattım diyor ve yaşam biçimi olarak islam dinini uygun görüyor. Bu nedenle rabbimiz, öbür hayatının cennette geçmesini istiyorsan şunu yap, bunu yapma demektedir. Yine dediklerini yapmayanlarında cehennemden kurtulamayacağını belirtmektedir.

Yaratanın, yarattığına bunları söylemesi, mantık dışımıdır? Kabul edemezmisiniz?

3- İnsanlar domuz eti yedikleri, harama uymadıkları içinmi ilerleyebilirler?

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Günah insanın ağzınızdan çıkan, bilmeden sarfettiğimizdir, imanı bozar. İnsan insana fitne verir, yaşamdan aldığımız, kendi deneyimimiz bizi doğruya ulaştırır, asıl olan yaşamdır, anlatılanlar değil. Ayetleri yaşamdan okuyanlar ona ehil olanlardır, kelimeden değil. Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
1-yaşamdan aldığımız, kendi deneyimimiz bizi doğruya ulaştırır, asıl olan yaşamdır, anlatılanlar değil.

Tabi ya asıl olan yaşamdır. Kur'anda anlatılanların hiç önemi yoktur. İnsan, yaşayarak, doğruyu yanlışı öğrenir, yada başkalarının yaşamından görerek yaşarsa, sorun yoktur, Kur'ana da gerek yoktur değilmi?

2- Ayetleri yaşamdan okuyanlar ona ehil olanlardır, kelimeden değil.

Siz, yaşamdan okuyun ayetleri kardeşim... Siz böyle yaparak nasıl kurtulacağınızı düşünüyorsunuz ama, ben sadece yaşamdan okuyarak yaşarsam kurtulamayacağımı ve yaşamdan önce kur'andan okuyup, anlayarak, yaşamımı da başkalarının yaşamından değil, kendi kur'an anlayışındaki yaşamımla kurtulabileceğimi biliyorum. Neredenmi? Kaynak: kur'an


Not: Bu uzunlukta yazıyı yazmak zorunda bırakan kardeşimiz olarak, eğer kendinizi müslüman kabul ediyorsanız, çok vahim yanlışlar içinde olduğunuzu belirtmek isterim.

Müslüman değilseniz yada dinin gerçekleri sizi çok ilgilendirmiyorsa, o zaman bu yazdıklarımı akıl sahibi müslüman kardeşlerim iyi değerlendirsinler.

saygılarımla,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. March 2013, 04:58 PM   #20
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Tehlikeli bir yol üzerinde gidiliyor günümüzde, sayet Ayetler felsefe yoluyla degerlendirilecek olunursa icki, zina ve haksiz yere adam öldürmenin de felsefi bir izahi yapildiginda icimizde ateistlerin görüslerine uygun fikirler ortaya atilacaktir.

Hadisciler baska bir yönden saldirida bulundular Islam'a, Ateistler olsun, Ehl-i Kitap olsun kendi görüs ve izahlarina göre aramiza sizilarak Islam'i sekillendiriyorlar.

Aklimiza yatan, daha dogrusu isimize gelen konulara sapka cikarmaya baslarsak cahiliyye devrinin münafiklarini, kafirlerini, müsriklerini de coktan sollamis olacagiz; "Bu Kur'an'i degistir , bize baska bir Kitap getir" demeden, onlarin arzularini, isteklerini yerine getirmis olacagiz.

Seytana kolaylik tanimiyalim, Allah'in dogru yoluna oturmayi ilk ve önemli vazifesi sayan seytana yem olmayalim.

Bir tabak domuz etinden, bir bardak saraptan, bir defalik zinadan bir zarar gelmez yollarina gidilirse, en sonunda bir defa kafir olmaktan da zarar gelmez düsüncesiyle asansörlümüdür, son konforlumudur bilmedigimiz cehennemde suitimizi kendimize ismarlamis oluruz herhalde. Yan tesirleri olarak kumar oynamak adam öldürmek de belki modamizda yer alir.

Acaba hic ciddi olarak, Allah'in dosdogru bize seslendiginin farkindamiyiz? Kur'an peygamberimizin yoluyla teblig edilmistir, ama hitap hepimizedir. Ben daha bu mükemmelligi tam idrak edemiyorum, benim icin o kadar olagan üstü bir durum ki, Rabbim beni muhatap aliyor. Bunu tam kavrayabilmis olsam, herhalde erenlerden olurdum. Bazen takildigim oluyor, ama tam anlamiyla henüz kavramis degilim. Yoksa beynimde cimsekler cakardi, kalbim atislarini unuturdu, neredeyim, ben kimim diye sorular sormaya baslardim kendi kendime. Daha eremedim. Beni göz yaslarina bogan Ayetler, mealler de olsa, ben bu meallerde Rabbimin sözlerini buluyorum. Bir ilerleme kaydediyorum.

Insanoglunun ne kadar caresiz oldugunu görüyorum, istenildigi kadar teknikten ilime kadar ileri adimlar atilsin topragin, yagmurun, bulutlarin, rüzgarlarin, kainatin secdesi karsisinda hep sifir kalacagiz. Cünkü aklimizin bir ortagi var, hepimizin bildigi bir ortak, herzaman bize sahiplenmeye kalkan bir ortak, cisimleri bizlere en güzel sekliyle gösterip kendi emellerine alet olmamizi saglayan bir ortak.

En güzel en saglam iman Allah'a hic bir sekilde ortak kosmamak en basta gelir, has bir din olusur, saf bir din olusur.

Kendimizi de ayni sekilde saflastirabiliriz, benligimize ortak olan seytani kendimizden uzaklastirarak. Has insanlar olabiliriz.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
aorskaya (7. March 2013)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
allah, domuz, etini, haram, kılmıştır, neden


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:52 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam