hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kadere İman > Kader

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 23. February 2013, 11:09 PM   #1
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Kaderde ve Mizanda Azgınlık

Saygideger Kardeslerim,

ilgimi ceken bu konuyu sizlerle paylasmak istedim. Itirazlariniz olursa konuyla ilgili, fikirlerinizi paylasin lütfen.



Kaderde ve Mizanda Azgınlık



O, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin olan, hiç çocuk edinmeyen, hükümranlıkta ortağı olmayan ve her şeyi yaratıp sonra da onları bir kader ile/bir ölçüye göre takdir edendir. (Furkan, 2)

Şu bir gerçek ki, biz herşeyi bir kaderle/bir ölçüye göre yarattık. (Kamer, 49)

Ayette geçen kader kelimesi ölçü demektir. “Herşeyi bir kaderle/bir ölçüye göre yarattık” diyor ayet. Ay, güneş, dünya, gezegenler ince ince hesaplanarak yaratıldı. Yağmur belli bir ölçüyle indirildi. Dağlar, denizler, kuşlar, ağaçlar, bulutlar, rüzgar titizlikle hesaplanarak belli bir ölçüyle yaratıldı. İnsan insan gibi insani özellikleri ile yaratıldı. Elma elma gibi, portakal portakal gibi, domates domates gibi yaratıldı. Kokusu, rengi, tadı, şekli tam kıvamında en mükemmel şekilde yaratıldı. Böyle olmazsa olmaz şekilde yaratıldı.

Nasıl ki bugün toplumda yaşanan din gerçek din değilse bilim adı altında üretilenler de gitgide bilim olmaktan uzaklaşıyor. Artık yediğimiz domatesten, mısırdan, etten, patatesten şüphe eder hale geldik. Hergün karşımıza genetiği ile oynanmış bir başka ürün çıkıyor. Gen, canlı varlıklarda kromozom içinde yer alıyor. Ve söz konusu organizmanın fiziksel kimyasal özelliklerini belirliyor. Genlerin yerlerini değiştirerek ya da bir bitkiye farklı genler ekleyip çıkararak belli bir kaderle/belli bir ölçüyle ortaya çıkartılan yaratılışı değiştiriyorlar, bozuyorlar. Küp şeklinde karpuzlar, bilye büyüklüğünde nohut, mısır olmaktan ziyade ayaklanıp gidecekmiş hissi veren mısırlar. Belli bir genle oynuyorlar istedikleri sonucu alıyorlar ancak bu oynadıkları genin diğer genler üzerindeki etkilerini ya da bütün bir ürün üzerindeki etkilerini kesinlikle bilmiyorlar. Ya da bu genetiği değiştirilmiş organizmaların bunları yiyenlere ne şekilde etki edeceğini bilmiyorlar. Ölçünün ne olduğu bilmiyorlar. Sadece yapıyoruz, yapabiliyoruz diyebilmek ve egolarını tatmin edebilmek için körce ilerliyorlar. Akıllarının işletmiyorlar.

Bozgunculuk sadece canlı organizmalar (bitki, hayvan ve insan) üzerinde yapılan genetik çalışmalar ile sınırlı değil. Nano teknoloji ile canlı ve cansız varlıkların varlık özelliklerinde de değiştirme ve bozma işlemleri yapılıyor. Şimdi nano teknoloji hakkında söylenenlere bakalım:

“Nanometre, 5 ila 10 atomun ardı ardına dizilmesinden oluşan, metrenin 1 milyarda biri ölçüsündeki uzunluğu temsil ediyor. İnsan saç telinin çapının yaklaşık 50 bin, dna molekülünün ise 2,5 nanometre olduğu düşünüldüğünde, ne kadar küçük bir ölçekten bahsedildiği daha net anlaşılıyor. Ya da bunu bir futbol topunun Dünya’ya olan büyüklüğü gibi düşünebilirsiniz. Nanoteknoloji, 1–100 nanometre ölçeğinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapıların anlaşılması, kontrol edilmesi ve atomsal seviyede değiştirilip fonksiyonel hale getirilmesi olarak tanımlanıyor.

Nanoteknoloji, yakın gelecekte tüm dünyanın sanayi kollarına ve insan hayatının her yönüne yön verecek. Nano Teknoloji, Atom ve molekül ölçeğinde özel yöntem ve tekniklerle yapıların, materyallerin ve araçların inşa edilmesini; bu ölçekte ölçme, tahmin etme, izleme ve yapım faaliyetlerinde bulunmayı ve bu ölçeğin bazı temel özelliklerinden yararlanma kabiliyetini ifade eder. Nano teknoloji kullandığımız aletler, bilgisayarlar, yapılar, elbiseler ve materyalleri değiştirecek ve yeni ürünler, piyasalar ve yaşam tarzını gündeme getirecektir.

Nano teknoloji, yalnızca minyatürize olmuş ürün ve üretim yapıları ortaya çıkarmayacaktır; bunun yanı sıra üretim sürecinde kullanılan materyaller atom ve moleküler düzeyde ele alınıp işleneceğinden atom (kuantum) fiziği devreye girecektir.

Devlet ya da devlet büyüklüğündeki işletmeler artık nano teknolojiyi bir adım ileriye götürecek atılımlar içinde olmak zorundadırlar. Ya bir adım ileri ya da yüzlerce adım geriye düşeceklerinin farkına bir an önce varmalılar. Nano teknolojiye sahip çıkan mutlaka kazanacaktır”.

“Ocak 2009 itibari ile 803 nanoteknolojik ürün bulunmaktadır. Listede sağlık, tekstil, elektronik, otomotiv, gıda ürünlerinden örnekler bulunmaktadır”.

Yukarıda anlatılanlar bir nesneyi almak ve onun nano seviyede atomları ile oynayarak yeni ürünler elde etmekle ilgili. Buraya kadar anlatılanlardan insan elinin ürettiği materyal üzerinde çalışma yapıldığı anlaşılıyor. Ancak insanoğlu tabii ki burada da durmayacak bitkileri, hayvanları, insanı kısaca doğayı da değiştirmeyi kendisine iş edinecektir.

Atom altının Allah’ın arşı/tahtı olduğunu “Sünnetullah” makalemizde belirtmiştik. Yine bu makalede maddenin kimyasal özelliğini taşıyan en küçük yapı taşının molekül olduğunu, molekülün atomlardan oluştuğunu, atom altının madde olmadığını belirtmiştik. Nano seviyedeki çalışmalar atom altı çalışmalar olması dolayısiyle uğraşılan alan Allah’ın arşıdır. Bu alanda yapılacak değişiklikler ile nesneye etki etmek nesnenin bir kader ile/bir ölçü ile belirlenen varlık özelliklerini bozacaktır. Rahman Suresi bu anlamda varlığın varlık özelliklerinin değiştirilmesi (genetik ve atom altı ile değiştirilmesi) konusunu işlemiştir. Şimdi Rahman Suresi’ne bakalım:

Ve gök (onu da yarattı). Onu yükseltti. El mizanı düzenledi. Azgınlık etmeyin el mizanda. El vezne’yi adaletle ayakta tutun ve eksiltmeyin el mizanı. (Rahman, 7-9)

Arapça’da –el takısı kelimeye belirlilik anlamı verir. Örneklemek gerekirse; Arapça kapı kelimesi yalnız başına yazılırsa herhangi bir kapıdır. Öğrenci kelimesi yalnız başına yazılırsa herhangi bir öğrencidir. Ancak bu kelimelerin başına –el takısı gelirse belirli bir kapı, belirli bir öğrenci olur. Bir anlamda bir kapıya ve bir öğrenciye işaret vardır. Yukarıdaki ayetlerde gerek “mizan” kelimesi gerekse “vezne” kelimesi –el takısı ile yazılmıştır. Yani belirli bir mizan’a ve belirli bir vezne’ye işaret edilmektedir.

“Mîzân”, “ölçü ve tartı işleminde kullanılan ölçü aleti” demektir. Bu bağlamda yaratılan şeylerin varlık özelliklerine ilişkin kader/ölçü mizan ile belirlenmiştir. Bu anlamda sünnetullahın, işleyen yasaların “el mizanı” atom altıdır.

“Vezne” kelimesi tartı demektir. Kelimenin başındaki –el takısı da dikkate alındığında belirli bir tartıdan bahsedildiği anlaşılmaktadır. Dünya bir imtihan alanı olmakla aynı zamanda bir tartı yeridir. Bu anlamda “el vezne” imtihan alanı olan yeryüzüdür.

Mizan ve vezne kelimelerinin bu çözümü çerçevesinde Rahman 7-9’un açık anlamı şöyledir: “Ve gök (onu da yarattı). Onu yükseltti. Atom altını düzenledi. Azgınlık etmeyin atom altında. Yeryüzünü adaletle ayakta tutun ve eksiltmeyin atom altını”.

Rahman Suresi’nde tam 31 kez “O halde siz ikiniz Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlıyorsunuz?” denmiştir. Yalanlamak, gerçeğin böyle olmadığını söylemektir. “Nimetleri yalanlamak”, gerçek ile yaratılan, atom altı ile ölçülendirilen nimetleri değiştirmeye çalışmaktır. Yaradılışa ve nesnel gerçekliğe baş kaldırmaktır. Bu Surede “O halde Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlıyorsunuz?” ifadesinin 31 kez tekrar edilmesi, insanın kafasına vurucasına bir anlatımdır. Bu tekrarlar ile insanın kafasına vururcasına nesnel gerçekliğe işaret edilmektedir. Şimdi uyarı niteliğindeki Rahman Suresi’den bir bölüm okuyalım:

33. Ey cinn ve ins toplulukları! Eğer göklerin ve yerin kenarlarından aşıp geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak sultan/üstün bir güç olmadan aşamazsınız.

34. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?

31. Ey iki grup! Yakında sizin hesabınıza bakacağız.

32. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?

35. İkinizin de üzerine ateşten alev ve duman gönderilir de siz yardımlanamazsınız.

36. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?

10–12. Ve kendisinde, meyveler ve salkımlı hurma ağaçları, yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler olan yer yüzünü (yarattı), onu oranın yaratıkları için alçalttı.

13. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?

14–15. O, insanı [görünen, bilinen varlıkları] pişmiş çamur gibi kuru balçıktan [değişken bir maddeden] yarattı. Cannı da ateşin dumansızından [enerjiden] yarattı.

16. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?

17. O [Rahmân], iki doğunun Rabbi ve iki batının Rabbidir.

18. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?

19. İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıverdi.

20. Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.

21. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?

Nano teknoloji esas itibariyle atomlar ile oynayarak maddenin varlık özelliklerini değiştirmeyi amaç edinmiştir. Bir kaderle/bir ölçüyle belirlenmiş varlık özelliklerinde oynama yapılır ise ölçü bozulur. Yaratışta öylesine titiz bir ölçü kullanılmıştır ki bu alana her dokunuş varlığı sadece bozar. Bu alana müdahale ile bir şeyi iyileştirmek ya da düzeltmek mümkün değildir. Burada bilimsel nedensellik ilkesine dikkat etmek gerekir. Neden sonuç ilişkisi nesnel dünya için geçerlidir. Oysa ki atom altında nedensellik ilkesi işlemez. İnsan dahil tüm maddi evren atom altı ile kuşatılmıştır. Atom altında çalışma yapan fizikçi de bu kuşatma altındadır. Onun da ham düşünceleri zannları vardır. Bu haliyle kuşatma altında olan fizikçi yine kuşatma alanında çalışma yapacaktır. Yani nedensellik ilkesi ile çalışan zihin yapısı ile nedensellik ilkesinin geçerli olmadığı bir alanda çalışacaktır. Bu ancak kişinin kendi ham düşünceleri ve zannı ile kuşatılması sonucunu doğurur.

Mizan ile/atom altı ile belirlenen yasalar dolayısiyle yeryüzünde doğal bir denge mevcuttur. Nano teknolojinin doğaya (bitki, hayvan, insan, toprağa) müdahalesi ile ancak hüsrana varan sonuçlar ortaya çıkar. Bir kader ile/bir ölçü ile yaratılanın, mizan ile/atom altı ile değiştirilmesi başta bilimsel nedensellik ilkesi olmak üzere tabii bilimlerin tüm yasalarının ihlal edilmesi sonucunu doğurur. Bu ise mümkün değildir:

Göklerin ve yeryüzünün yönetimi Allah'ındır. Ve Allah her şeye en iyi güç yetirendir. (Ali İmran, 189)

Ve de ki: “Tüm övgüler, hiçbir çocuk edinmeyen, sahiplikte ve yönetimde kendisinin herhangi bir ortağı bulunmayan, düşkünlükten dolayı yardımcısı olmayan, Allah’a özgüdür.” Ve O’nu [Allah’ı] ululadıkça ulula! (İsra, 111)


http://www.kurandini.net/kader-ve-mizanda-azgnlk.html


Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
azgınlık, kaderde, mizanda


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:15 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam