hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > KIYAMET VE HESAP GÜNÜ > Ölüm > Kabir

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 22. February 2010, 08:50 AM   #1
halukgta
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
halukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud of
Standart Kabir azabı ve kur'an gerçekleri.....

Değerli arkadaşlarım bugün sizlerle, bizlere öğretilen ama kur’anda asla bahsedilmeyen, hatta bunun kabul edilmesi dahi kur’an ayetlerine ters düşen bir konuda, yani kabir azabı konusunda konuşmak istiyorum. Bizlere bu konuda söylenenleri kur’an ayetleri ile karşılaştırıp konunun mahiyetini birlikte araştıralım.

Yazımıza başlamadan evvel bu konunun gaibi bir konu olduğu, yani Yaratanın bahsetmediği, açıklamadığı ve kendi katından konular olduğunu belirtmeliyim. Peki, Yaratan kur’anda bahsetmediği böyle konular hakkında ne diyor, önce yine her zaman yaptığımız gibi kur’an ayeti ile açıklamaya çalışalım. Önce aşağıdaki ayeti lütfen dikkatlice okuyalım.

Araf suresi 33. ayet; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.

Değerli arkadaşlarım lütfen ayeti iyice okuyunuz. Ne diyor Yaratan, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şey hakkında, yine Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylememizi HARAM kıldığını yasakladığını çok açık bir şekilde belirtiyor. Bu ayeti yazının devamı sürecince lütfen unutmayalım. Şimdide kabir azabı konusunda günümüzde söylenenler hakkında araştırma yapalım önce.

( İnsanlar ölür ölmez kabir diye bir çukura konuyorlar. Hemen sonra munker-nekir melekleri geliyor, soru sormaya başlıyor: Rabbin kim? Dinin ne? Peygamberin kim? gibi sorular... Müslümanlar bu sorulara: Rabbim Allah, dinim İslam, Peygamberim Hz. Muhammed diye cevap veriyor. Kâfirler ise.- Hah, hah anlamadım diyorlar. (Fıkhul Ekber, Aliyyul Kari Şerhi).)( Kabir, müminler için cennet bahçelerinden bir bahçe, kâfirler için ise cehennem çukurlarından bir çukurdur.)

Önce şunu hatırlatalım ki bu sözleri kur’an asla doğrulamaz ve bunlarla ilgili tek bir bilgide kur’anda yoktur. Mezheplerde Kabirde kime soru sorulacağı konusu da tartışıla gelmiştir. Bu konuda Hanefiler arasında bile ittifak yoktur. Bir kısmı, Müslümanların çocuklarının da sorguya çekileceğini söylerken bir kısmı, Peygamberler, çocuklar ve şehitlerin sorgudan muaf tutulacağını söylemişlerdir, kur’an peygamberlerin bile hesaba çekileceğini söylemesine rağmen bu sözleri söyleyebilmişlerdir. Müslüman çocukların kabirde sorgulanmasına rağmen cennete gireceği, kâfir çocuklarının ise durumunun daha karışık ve Müslüman çocuklarından farklı olarak "cennet ehline hizmetçi olacaklarına hükmedilmiştir." denilmektedir. Kabirlerde azabın nasıl olacağı da tartışılmaktadır. Cesede mi yapılacaktır. Ruha mı yapılacaktır, yoksa hem ruha hem de cana mı yapılacaktır? Bu durumda kabirde ruhların cesede dönmesi konusu gündeme gelmektedir. Tabii ki bu da tartışılmıştır. Kabirde ruhlar cesedin tümüne mi yahut bir kısmına mı, topluca yahut ayrı ayrı olarak mı iade edilecektir? Kabirde soru sorulma işi ruhların bedene iade olunmasından sonra olduğu iddia edilmiştir.

Ehlisünnet azabın hem bedene hem ruha olduğu, bunun da ruhların bedene dönmesiyle olacağı inancındadırlar. Ayrıca İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür diye anlatılır. Ama tüm bu bilgiler nereden alınmıştır hiç bilinmez. Kabir azabı konusu Ehlisünnete göre iman edilmesi vacip olan konulardan biridir, ilmihal kitaplarında olsun, akaid kitaplarında olsun konu hep bu şekilde ortaya konmuştur. Bu konularla ilgili mezheplerin çok değişik inançları ve fikirleri vardır. Örneğin Cuma gecesi ve Cuma günü ve özel günlerde ölen asi bir insanın bu gecede kabir azabı kaldırılıp, bir daha iade edilmez gibi düşüncelerde vardır. Bu konuyu daha fazla dağıtmadan kabir azabı ile ilgili hadislere de göz atalım.

- Peygamberimiz mezarlıktan geçerken: "Kardeşiniz için Allah'tan mağfiret dileyiniz. Çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir" demiştir.
- İdrardan sakınınız, zira kabir azabının çoğu ondandır.
- Şüphesiz kabir ahiret konaklarının ilkidir. Eğer ölü bu konaktan kurtulursa ondan sonrası daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa sonrası daha zordur.
- Hz. Peygamber Hz. Ayşe’ye sordu: "Kabirde halin nedir." Kendisi cevap verdi: Ya Hümeyra şüphesiz kabrin mü'mini sıkıştırması, ananın çocuğunun ayağını sıkması gibidir. Münker-Nekir meleklerinin soru sorması da; göz kamaştığı zaman ona sürme çekmek gibidir.
- Hz. Peygamber, Hz. Ömer'e: "Kabirde halin nicedir?" demiş. Hz. Ömer de- "Aklım başımda mı olacak ?’ demiş. Resulullah ‘Evet’ demiş. Hz. Ömer de ‘O takdirde hiç aldırmam’ cevabını vermiş.



Yukarıdaki hadisleri gördünüz. Yazıma başlamadan önce bir ayet örneği vermiş ve bu ayeti yazının sonuna kadar lütfen unutmayın demiştim. Yaratan asla kur’anda bahsetmediği bu konulara, hatta bizlere detayları ile söylenen bu konunun doğruluğuna inanmamız sizce doğrumu? Örneğin melek isimleri dahi verilerek sorguya çekileceğimiz söyleniyor, ama bu kadar önemli bir konu niçin kur’anda zikredilmemiş dersiniz? Bir soru daha akla geliyor bu melek isimleri nasıl öğrenilmiş? Rabbim kuran için ayetlerinde ne diyordu hatırlayalım önce.

( Enam sur.38: Biz bu Kitap'ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde hasredilirler.

İsra suresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Enam Suresi 114. Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım?)

Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.



Demek ki Rabbim bu kitapta hiçbir eksik bırakmadığını ve her benzetmeden, konudan nice örnekler verdiğini ayrıca kur’anı ayrıntılı kıldığını ve işin ilginci sizleri bu kitaptan sorumlu tutacağını bizlere açıkça söylüyor. Peki, tüm söylenenler sorumlu olduğumuz kitapta neden yok dersiniz? Önce kabir azabının, kur’an ayetlerine baktığınızda asla olamayacağını gösteren ayetleri sizlere hatırlatmak istiyorum.

( Nahl 21.: Onlar diriler değil, ölülerdir. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.)

Demek ki bu ayete göre öldükten sonra yalnız mahşer günü diriliş var. Kabirde tekrar dirilip hesaba çekilmiş olsak mahşerde dirileceğimizi bilmemiz gerekir.

(Dühan 56: Orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar.)

Bu ayetten de anlaşılıyor, bizler öldükten sonra eğer kabirde dirilip hesaba çekildikten sonra yine öldürülecek, daha sonra mahşer günü diriltileceksek, iki kez ölüm tatmış oluruz. Buda bu ayete ters düşer.

(İsra sur.52.ayet: Sizi çağıracağı gün, onu hamt ederek çağrısına derhal uyacaksınız. Ve sadece az bir süre kaldığınızı düşüneceksiniz.)

Yüce Rabbimiz bu olayı da uykuya benzetir. Nasıl saatlerce uyuduğumuz halde, zaman kavramını yitirip bir göz kırpması kadar uyuduğumuzu sanırsak, benzer şekilde öldükten sonra diriltilinceye kadar bir yokluk yaşarız. Eğer mahşer gününden önce bir hesap olsaydı kabirde, önce yapılanlar hatırlanacaktır.

(Enam sur. 60. ayet: O, odur ki, geceleyin sizi öldürür. Gün boyunca neler yapıp neler kazandığınızı bilir. Sonra, belirlenmiş süre işletilip tamamlansın diye, gün içinde sizi diriltir. Nihayet O'nadır dönüşünüz. Sonra, yapıp ettiklerinizi size haber verecektir.)

Bu ayete de lütfen dikkat ediniz. Ömür bittikten sonra dönüşümüzde yaptıklarımızın hesabı sorulacağını söylüyor. Hiçbir suçtan iki kez hesap sorulup iki kez ceza alınamayacağına göre, demek ki hesap mahşer günü sorulacak olduğu anlaşılıyor. Şimdide bu söylediğimi doğrulayan ayetleri aşağıya yazıyorum, onları da okuduğunuzda konu daha da iyi anlaşılacaktır.

—Yasin sur.51.ayet: Nihayet Sur’a üfürülecek(Kalk borusu çaldığında). Bir de bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkıp koşarak Rablerine giderler.

_Yasin sur.52.ayet: (İşte o zaman Eyvah, eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahman’ın vaat ettiğidir. Peygamberler gerçekten doğru söylemişler! Derler.


Yukarıdaki ayetlerde de büyük bir şaşkınlık ve pişmanlık görülüyor. Ancak insanlar kabir azabı gibi bir ön hazırlık azabı çekseler hiçte şaşırmazlardı, inkâr ettikleri şeylerin gerçek olduğuna.

(İnfitar sur. 4.ayet: Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman.5. İnsanoğlu, ne yaptığını ve ne yapmadığını görür.)

Ama kabir azabı inancına göre kişi zaten daha kabirde ne yaptığını ne yapmadığını görmüş, bundan dolayı azaba ya da mükâfata tabi tutulmamış mıydı? Demek ki bu ayetten de anlaşılıyor öldükten sonra ilk hesap mahşer günü olacak.

( Adiyat sur.9.10: İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalplerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi? )

Ama kabir hayatı inancına göre kalplerde olanlar mahşer gününden önce bir sorgulama ile ortaya çıkarılmıyor muydu? Demek ki bu ayetlere de ters düşüyor kabir azabını kabul etmek.

( Ali imran sur. 185. ayet: Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir.)

Kuran ecirlerimizin kıyamet günü ödeneceğini söylerken Kabir hayatı inanışına göre ecirlerimizden (yaptıklarımızdan) dolayı kabrimizin cennet bahçelerinden bir bahçe olması ecirlerimizin kıyamet gününden önce ödeneceği anlamına gelmez mi? Demek ki bu ayetten de çok iyi anlaşılıyor, hesap görüleceği gün yalnız ve yalnız mahşer günüdür.

Şimdide kabir azabının var olduğuna delil gösterdikleri tek ayete bakalım isterseniz.

( Mümin sur. 45.46. ayetler: Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı. Sabah-akşam, ateşe arz olunurlar. Kıyamet koptuğu gün de şöyle denir: "Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun.)

Bu ayete baktığımızda firavun ailesinin azabın en kötüsünü kuşattığını söylüyor. Bu azabın hem dünyada hem de ahi rette olacağını devamında da anlıyorsunuz zaten. Yaratan sabah akşam sözüyle sürekli, devamlı ateşe sunulacağını belirtiyor ve bu ailenin mahşer günü azabın en şiddetlisine sokun sözleriyle de açıklık getiriyor. Ayette bahsedilen sabah, akşam ateşe arz olunurlar sözünün kabirde olabileceği söylenerek kurandan delil aranmıştır. Bunu söylemek diğer yazdığımız tüm ayetle çelişir. Ayrıca Yaratan yine kuranın tümünü düşündüğümüzde bazı cezaların bu dünyada da verileceğini bizlere bildirmiştir. Bu demektir ki Rabbim firavun ailesine bu dünyada da azap vermiş olması mümkündür. Sabah akşam sözcüğü Arapçada sürekli anlamında kullanılır, buradan da ayette anlatılmak istenen hem mahşerde hem de yaşarken, Dünyada Allahın sürekli freun ailesine azap edeceğini anlayabiliriz. İsterseniz bu sözlerimi yine kurandan açıklayalım.

( Ali İmran sur.56: Küfre sapanlar var ya, işte onlara dünyada ve âhirette şiddetle azap edeceğim. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır onların.

Tevbe sur. 55. ayet: Onların ne malları, ne de evlatları seni imrendirmesin. Allah bunlarla onlara dünya hayatında azabetmeyi ve kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor.74. ayet:….. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yan çizerlerse Allah onlara dünyada da âhirette de acıklı bir azapla azap edecektir. Ve yeryüzünde onların ne bir dostu olacaktır ne de bir yardımcısı.

Rad sur. 34. ayet: Dünya hayatında bir azap var onlar için; âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onları Allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur.



Yukarıda yazdığım bazı ayetler de çok açıkça söylüyor ki Rabbim hem bu dünyada, hem de ahirette yani mahşer günü cezalandıracağını çok açık ve net bildiriyor. Kabir azabına delil olabilecek mümin suresindeki tek ayetinde böylelikle doğru olamayacağı açıklanmış oluyor. Zaten Kur’an ayetlerini bir bütün olarak almayıp içinden cımbızla sözleri aldığınızda asla ayetlerin anlaşılması da mümkün değildir. Bunu yapanlarda günümüzde olduğu gibi yanılgıya düşmekte ve İslam düşmanlarının ekmeklerine yağ sürmektedirler. Hıristiyanlar tüm bu ve buna benzer inanışları örnek verip, Kuranda İslam dinin de çelişki vardır diyerek bu yanlışlarımızı kullanmaktadırlar.

Konuyu toparlamak gerekirse yazımızın başında verdiğimiz bazı hadislere baktığımızda bunların ancak peygamberimizin üzerinden konuşulan, hurafeler olduğunu anlamak zor olmasa gerek. Örneğin peygamberimizin kabir azabının çoğunun İdrar dan sakınmamak olduğunu söylediğini görüyoruz. Ama Kuran ı ve tüm ayetleri bir an düşündüğümüzde, Rabbim in sizler için Kuran da her şeyden örnek verdim ve bu kitaptan sorumlusunuz, sizin rehberinizdir dedikleri ayetlerini hatırladığımda bu söylenen idrar konusu ve kabir azabına inanmanın, Kur’an ayetlerinden haberdar olunmadığını ve birçok ayetleri de dikkate alınmadığını görürsünüz. Çünkü kabir azabı asla Kur’anda bahsedilmeyen bir konudur. Bunlar olsa olsa insanları korkutarak doğruya yönlendirmek adına sonradan uydurulan bidat lardır diyebiliriz.

Yaratanın adaleti, Kur’anın bütünü okunduğunda bir suçtan iki kez cezalandırmayı asla uygun görmez. Hatta bir suçun karşılığının bir cezası olduğunu söylediği gibi, yapılan bir iyiliğin ise kat kat sevap yazılacağını anlatır. Başak örneğinde olduğu gibi. İşte yalnız bu ayetleri hatırlayan birisi dahi, kabir azabının doğru olmadığını Kur’andan anlar. Çünkü eğer kabirde bir suç için ceza verilirse, mahşer günü hesabın sorulacağını söyleyen Rabbimin bir kez daha hesap sorup, yine cezalandırması gerekir ki, bu kuran adaletine, Rabbim in sözlerine, ayetlerine asla uymaz. Her insan istediği sözlere inanmakta özgürdür, ama Yaratanın ayetlerin sonunda söylediklerini lütfen unutmayalım. Ne diyordu;

(Hâlâ düşünmüyor musunuz?", Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz, Öğüt alan yok mudur, Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var, Ayetleri size açık-seçik bildiriyoruz ki, aklınızı işletebilesiniz.)

Allah ölümü uykuya benzetir, hatta her gece uyuduğumuzda aslında ölümü yaşadığımızı verdiği ayet örneğiyle anlamamızı ister. Rabbin verdiği bu örnekten yola çıkarak şunu söyleyebiliriz. Bizler rüyamızda gördüklerimizden nasıl yaşarken bedenimiz ile birlikte gerçekmiş gibi ruhumuzla etkileniyor ve gerçekmiş gibi azap çekiyor, ya da tam tersi çok mutlu oluyorsak, işte Rabbim mahşerde hepimizi kaldırıp hesaba çekeceği güne kadar, bizlerin ölümünde, tıpkı uykuda oluşumuz da göreceğimiz rüyaların etkisinde mutlu olabilir, hatta kötü göreceğimiz rüyalarımızdan dolayı azap çekebiliriz. Ancak bunu söyleyebiliriz, yoksa kabirde canlanıp hesaba çekileceğimizi söylemek kur’ana ve Rabbin adaletine asla uymaz.

İşte dostlar ben Rabbin rehberinden bunları anladım, Rabbim yanıltmasın. Tüm yaptıklarımızın sonucunu, geri dönüşü olmayan yerde alacağımız için, daha önce biraz aklımızı çalıştırmanın daha mantıklı olacağını ve bizlere daha çok yararlı olacağını düşünüyorum. Rabbim yardımcımız olsun. Dilerim Rabbimden bizlere kur’an gerçeklerini görmemizi nasip eder. Yine dilerim ki bizlerin gönül gözümüzü Rabbim açık olan kullarından eyler, yoksa bakar kör olanlar arasına girer, gerçekleri asla göremeyiz, hatta doğruyu yanlış görmemiz, işten bile değildir. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
halukgta isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
halukgta Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Apollonius (22. February 2010), aşık74 (22. February 2010), dost1 (22. February 2010), yeşil (19. November 2011), ÖmerFurkan (11. August 2010)
Alt 22. February 2010, 11:52 AM   #2
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

Teşekür Haluk Krdeş Güzel Açıklamışsınız. ellerine yüreğine sağlık
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
halukgta (22. February 2010)
Alt 22. February 2010, 08:25 PM   #3
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.014
Tesekkür: 3.566
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm! Değerli Halukgta Kardeşim!

Allah razı olsun. Asmış olduğunuz bu yazınız ilgili olan konu başlığına taşınmıştır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyibilen Allah'tır.
Sevgi saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30. May 2011, 12:36 PM   #4
dttatu
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: May 2011
Mesajlar: 3
Tesekkür: 2
3 Mesajina 13 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
dttatu has much to be proud ofdttatu has much to be proud ofdttatu has much to be proud ofdttatu has much to be proud ofdttatu has much to be proud ofdttatu has much to be proud ofdttatu has much to be proud ofdttatu has much to be proud of
Standart mesnet sadece ve sadece kurandır

allah kuranda herşeyi eksiksiz bildirdiğine göre hadis vs. denilen şeyler kuranda mesneti yoksa okumak feyz almak insanı yanlışa düşürür kabirdeki ortamı ve sonrasını görmeden kimse ne derse desin aldatmacadır.allah her noksandan münezzehtir
dttatu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dttatu Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Anonymous (30. May 2011), dost1 (30. May 2011), Miralay (30. May 2011), yeşil (19. November 2011)
Alt 19. November 2011, 12:55 AM   #5
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Kabir hayatı yok. İnsan ölür ölmez bir anda kendisini mahşerde buluverecek. Yoksa çağlar önce ölen insanların suçu ne ki hala bekliyorlar? Yada ödül ve mükafat kabirde verilmişse 2. defa kurulacak mahşerin ve hesabın amacı ne? zaten kabirde sual görlmüş hatta kabirde huzur ve ceza yokmuydu? açıkcası çelişkili bir inanç, açıkcası Kuran dışı bir yanılgı ve aldatmadır kabir hayatı. Ama zannedilenin daha kötüsüyle uyarıyorum. Çünkü kabirle ilgili anlatılanlar hayal ürünüyken, benim anlatacaklarım Kurana dayalı hayat gerçekleri.

Tıpkı bu hayata gelişi gibi. Milyarlarca yıllık (sadece dünya içinki kısım) dünya oluşum tarihine rağmen bir anda kendimizi miladi 20. yüzyılda doğmuş bulduk, aradan geçen zaman içerisinde ölü yada diğer tabirle uykudaydık, geçen milyonlarca yıllık çağdan hatta daha yanıbaşımızdaki 1000 yıl önceki medeniyetlerden yada 100 yıl önceki Kurtuluş mücadelesinde çekilen çilelerden/imtahananlardan habersizdik. Sonra iradelerimizi verdi Yüce Allah ve imtahan başladı. Tıpkı bizden öncekiler gibi...

ölen insanın ardından (bilinci alındıktan sonra) milyarlarca, trilyonlarca, insan saymasıyla belki sonsuzlarca yıl sonra, bu evren dürülüp yerine yenisi yapılacak ve cennet gezegeninin dış yüzeyi soğuyup yaşam için elverişli hale gelecek ve mahşer yerinin oluşum süreci ardından. İnsan oğlu yine bir anda kendisine gelecek. aradaki sürecin farkında bile olmayacak... Bir anda... İlk defa yaratılır gibi (ilk insanlar gibi) topraktan bir bitki gibi. Ve busefer zürriyete gerek yok, çünkü neslin devamı yok, çünkü hırslı insan oğlu için artık mal uğruna başkalarını öldürmek söz konusu değil, böylece Allah yeni nesilleri kendi zürriyetinden yaparak insana baktırmak gibi bir tuzağı bize vermeye gerek duymuyor ama aradaki kan bağları kopacak. Eğer zürriyetten üremek olmasaydı, kıt kaynaklar için kolaylıkla can alan insan oğlu, insanların yaratılıp çıktığı toprağın üzerine beton döşer ve yeni gelenleri anında katlederdi. ama Allah müthiş bir yaratış sahibidir ki yeni nesilleri sevimli küçük aciz birer varlıklar yapıyor ve bırakın onlara yaşam şansı vermemeyi, onların her ihtiyacını bile bize sağlatıyor. Tabi mal ve evlatlar sevimli birer fitne.

Bu gün ölenler, hatta tam şuanda ölenler şimdi mahşerde toplanıyorlar. hatta bizde ordayız ve onlar şimdiye kadar ölenlerin bir kısmı bizi orada görüyorlar. O kalabalıktan çok büyük bir fısıltı işitir gibiyim "keşke" fısıltısı. Umarım keşke demeyenlerdenizdir çünkü geri dönüşü olmayan bir hayatta olacağız. Arkamızda çağları bırakmış olacağız.


***
Nâzi’ât 14
Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.

***

Konu hiiic tarafından (19. November 2011 Saat 01:06 AM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Anonymous (1. December 2011), yeşil (19. November 2011)
Alt 7. May 2014, 09:52 AM   #6
taylan
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Apr 2014
Mesajlar: 14
Tesekkür: 13
1 Mesajina 2 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
taylan has much to be proud oftaylan has much to be proud oftaylan has much to be proud oftaylan has much to be proud oftaylan has much to be proud oftaylan has much to be proud oftaylan has much to be proud oftaylan has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki verilen ayetler ile birlikte aşağıda yazdığım ayet de okunup düşünülürse, kabirde bir hayatın olmadığı daha iyi kavranabilir sanırım.

Ya şu kişi gibisini görmedin mı? Çatıları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramıştı da şöyle demişti: "Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?" Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre için öldürmüş, sonra diriltmişti. "Ne kadar bekledin?" demişti, "Bir gün veya günün bir kısmı kadar bekledim." dedi. "Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğine bak! Seni insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra et giydiriyoruz onlara." İş kendisi için açıklık kazanınca şöyle dedi o. "Allah'ın her şeye kadir olduğunu biliyorum." Bakara 259
taylan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
taylan Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
beyazasi (9. May 2014), dost1 (7. May 2014)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
azabı, gerçekleri, kabir, kuran


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:19 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam