hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > BİLİM VE TEKNOLOJİ > Bilim ve Teknik

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 10. November 2012, 09:51 AM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart MODERN BİLİM TARİHİ yeniden yazılmalıdır


SELAMLAR SEVGİLİ KARDEŞLERİM,

Gerek imansızların ortamlarında ve gerekse müslümanların ortamlarında, müslümanların bilimden uzak kaldıkları ve bu nedenle geri kalmışlığı hakettikleri yönünde neredeyse kemikleşmiş görüş oluşmuştur.

Halbuki, geri kalmışlığın bilimden uzaklaşma ile ilgisi olmadığını, bilime rağmen bazı toplumların geri kalabileceğini, hatta buna bizzat bilimin kendisinin neden olabileceğini söylemek gerekir.

Bu kadarıyla sözü bırakınca, bunları anlamayan kimseler tarafından bilim dışılıkla, bilim düşmanlığıyla suçlanmak kaçınılmaz olmaktadır.

Halbuki, gelişmiş bilimlere sahip ülkelerde, bilimin yanlış kullanılması ile geri kalmış ülkeler konumuna rahatlıkla düşebilir.

Örneğin, bilimi kullanarak elde ettikleri atom bombasını hiroşima ve nagazakiye atan ABD yüzünden, japonyanın sosyo-ekonomik gerilemesini, Hitler'in bilimle elde ettiği savaş araç ve gereçleri ile kaç ülkenin yıkımına sebep olmasını gösterebiliriz.

Bu anlatılan uygulamalardan zarar gören ülkeler, bilimden uzaklaştıklarındanmı geriye düşmüşlerdi... Aksine, bilime fazla sahip olanlar tarafından geriye düşürülmüşlerdi...

Yazıma, bu konuda otorite kabul edilecek bir büyüğümüzün tespitlerinden alıntıyı konunun özeti olarak ele alarak, devamında bibliyografisi ile bazı bilinmeyenlere ışık tutmaya çalışıcağım:

8. yüzyılın sonlarına doğru İslam dünyasında gelişen okuma yazma oranı, tüm dünyadaki toplumların okuma yazma oranından daha fazla idi. Müslümanları yanlış düşünce ve kompleksten kurtarmak lazım. Müslümanların kimya, fizik, tıp, sosyoloji ve tarih alanlarında ortaya koyduklarını kimse bilmiyor. Bundan dolayı modern bilim tarihi yeniden yazılmalı."



Not: Bu yazılar, kurandan çıkarılan sonuçlar olmayıp, tarihi belgelere dayandığından, hiç bir şekilde kuran kesinliğinde anlaşılmamalıdır. Mutlak doğruyu rabbim bilir.

“Avrupa medeniyeti, aslında İslam medeniyetinin çocuğudur”


İktibas Kayseri temsilciliğinde önceki akşam düzenlenen programda Prof.Dr. Fuat Sezgin'in hayatı ve çalışmaları anlatıldı. Ramazan etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen programda konuşan Doç.Dr. İbrahim Ketenci, dinleyicilerine yaşayan en önemli bilim tarihçilerinden biri olan Prof.Dr. Fuat Sezgin'i çok yönlü olarak tanıttı. İşte İbrahim Ketenci'nin o sunumu:

Müslümanların mensup oldukları bir ilim, kültür ve medeniyet dünyası vardır. Kökleri yüzlerce yıl ötesine uzanan sağlam bir medeniyet, görmezden gelinmiş, hakkı yenilmiş, aşağılanmanın yanı sıra bütün yaptıkları elinden alınıp köksüz hâle getirilerek zulme uğratılmıştır. İslam medeniyetinin dünya bilimine yaptığı bütün katkıları, bunun farkında olmayan dünyaya tanıtmayı kararlıdır.

Dünyanın önde gelen bilim tarihçilerinden Prof. Dr. Fuat Sezgin, 24 Ocak 1924'te Bitlis'te doğdu. 1943-1951 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü'nde, "İslami Bilimler ve Oryantalizm" alanında öncü bir yere sahip olan Alman oryantalist Hellmut Ritter (1892 - 1971)'in yanında öğrenim gördü. Hocasının, bilimlerin temelinin, "İslam bilimleri"ne dayandığını söylemesiyle bu alana yöneldi. Fuat Sezgin Hoca, o günleri şöyle anlatıyor:
"Hocam bir gün bana sordu; kaç saat çalışıyorsunuz? Ben, günde 13-14 saat çalışıyorum dedim. 'Ne, dedi. Bu tempoyla bir bilim adamı olamazsınız. Eğer bilim adamı olmak istiyorsanız bunu çok daha artırmalısınız' dedi. Ben ondan sonra çalışmamı, 17 saate çıkardım. Bu, 70 yaşıma girinceye kadar devam etti. 70 yaşımdan sonra, çalışmamı, bir iki saat azalttım. Aşağı yukarı, 13-14 saat çalışmaya gayret ediyordum."

1951'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yaptı. 1954'te Arap Dili ve Edebiyatı bölümünde, "Buhari'nin Kaynakları" adlı doktora tezini tamamlayarak doçent oldu. Bu teziyle o, hadis kaynağı olarak İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan Buhari(810-870)'nin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil, "yazılı kaynaklara dayandığı" tezini ortaya attı. ‘Uydurma tarih’ olarak nitelendirdiği Rönesans döneminde arsızca ve hiç kaynak gösterilmeden intihal edilen bilimsel değerlere karşılık, İslam dünyasının ‘kaynakların tamamıyla verilmesi’ esasını ortaya koyan bir kültür dünyası olduğunu söyler. Tezinde bahsettiği yazılı kaynakların, İslam’ın erken dönemine, hatta 7. yüzyıla kadar gittiğini ortaya koyarak iddiasını güçlü bir temele dayandırır. Sezgin’in 30 yaşında ortaya koyduğu bu tez, Avrupa merkezli oryantalist çevrelerde hâlâ tartışılmaktadır.

Fuat Sezgin Hoca, Doğu Bilimi ve Türkoloji üzerine çalışmalar yapan bilim adamı Alman Carl Brockelmann'ın (1868-1956); "Arap Edebiyatı Tarihi" ve "İslam Milletleri ve Devletleri Tarihi" gibi çalışmalarındaki eksiklikleri fark etmiş ve bunları tamamlamak maksadıyla, 1954 yılında İslam Bilim Tarihi ile ilgilenmeye başlamıştır.

Fuat Sezgin Hoca, 1960 cuntacılarınca, "Zararlı Profesör" diye üniversiteden atıldı. 1961 yılında, 36 yaşındayken Türkiye'yi neden terk ettiğini şöyle anlatıyor: "1960 yılında, bir hükümet darbesi oldu. Askerler devletin idaresini ele geçirdiler. Milli Eğitim Komitesi diye bir komite kurdular. Bir gün bunlar, 'hangi profesörler zararlıdır?' diye bir liste çıkarmışlar. Bunların listeleri kanun gibiydi. Gazeteler, 147 profesörün atıldığını yazıyordu. Benim de adım vardı. Gazetedeki 'zararlı profesörler' listesini ve ismimin bu listede olduğunu görünce, ülkeden gitmemin, artık benim iradem dışında olduğunu anladım."

"Gazeteyi çantama koydum, Süleymaniye Kütüphanesi'ne gittim ve hemen orada üç tanıdığım dostuma mektup yazdım. İki Amerikalı, bir de Frankfurt Üniversitesi'nin eski rektörü olan dostlarıma; 'Bana bir yer bulun, geleceğim' diye yazdım. 30 gün içinde üçünden de cevap geldi. Üçü de beni, memnuniyetle kabul ediyorlardı. Ancak ben Frankfurt'u tercih ettim. Frankfurt'a gittim."

1960–61 yıllarında, Almanya'ya giderken yanına, kıyafetlerinin dışında, sadece iki bavul dolusu fiş ve belge alabildi. Fuat Sezgin Hoca, Frankfurt Üniversitesi'nde ilkin misafir doçent olarak dersler verdi. 1966 yılında profesör oldu. Bilimsel çalışmalarının ağırlık noktası, "Arap-İslam Kültürü"nün, "tabii bilimler tarihi" alanıdır.

Sezgin hoca azimle çalışmalarına devam eder. 1967’de Arap-İslam İlimleri Tarihi kitabının ilk cildi basılır. Kitabının yayımlanması ve düşüncelerinin destek görmesiyle Fuat Sezgin’in önü daha da açılır. Alman Araştırma Cemiyeti kitabını finanse eder. Asistan ve sekreter verir. Ulaştığı saygınlık ona Almanya dışında da kapıların açılmasını sağlar. Kral Faysal Vakfı’ndan İslami Bilimler Ödülü’nü alır. Bu ödül vesilesiyle Arap dünyasını gezip akademik camia ve bakanlıkların desteğini kazanır.

Düşüncelerinin destek görmesiyle, Sezgin Hoca, 1982’de Goethe Üniversitesi’ne bağlı Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü’nü, bir yıl sonra da müzeyi kurar. Müze, onun İslam dünyasında iyice tanınmasını sağlar. Burada çok büyük bir kütüphane ve Arapça el yazmaların mikrofilm koleksiyonu ve 1300 kadar tıpkıbasımı bulunmaktadır.

Sezgin, İslam bilimler tarihi uzmanlık alanını yeniden biçimlendirip yeni bir temele oturtmuştur. Enstitü sayesinde el yazması eser ve bilgiler sistemleştirilerek araştırmaya hazır hâle getirilmiştir. Mesela hangi Müslüman ilim adamlarının coğrafya ile ilgili çalışmalar yaptığını ve hangi kütüphanelerde bu saha ile ilgili eserler bulunduğunu ortaya koyar.

Bu araştırmaların toplandığı bilimsel eser yıllar içinde cilt cilt artarak bugün itibariyle 15 cilde ulaşır. Oryantalistlerin başvuru kaynağı hâline gelen eser, mevcut en güvenilir kaynaklarla yazılmış bir İslam Bilim Tarihi’dir. Araştırma ve yazmalarını sürdüren Sezgin, 87 yaşında olmasına rağmen eserine son noktayı koymadığı için hâlâ günde 14 saat çalışıyor. Sezgin, yazımı devam eden 16 ve 17. ciltlerin konusunun ‘Arap dilindeki edebi bilimler’ olduğunu söylüyor.

Fuat Sezgin Hoca, halen Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü'nün direktörlüğünü yürütmektedir. Enstitü'ye bağlı olarak kurduğu müzede, Müslüman bilginler tarafından yapılmış aletlerin ve bilimsel araç ve gereçlerin, yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı numunelerini (örneklerini) sergilemektedir. Bilimler Tarihi alanında dünyanın sayılı otoritelerinden birisi olan Fuat Sezgin Hoca; Süryanice, İbranice, Latince, Arapça ve Almanca da dahil 27 dili çok iyi derecede bilmektedir.
O, dünyanın neresinde olursa olsun, "İslam Bilim Tarihi" adına; fizik, kimya, biyoloji, hayvancılık, veterinerlik, ziraat, tıp, astronomi, coğrafya gibi bütün bilim dallarına ait bir eser veya orijinal bir aletin varlığını duyunca; bir dedektif gibi, o eserin peşine düşüyordu. Hiçbir masraftan çekinmeden, gerekirse özel uçakla oraya gidiyor. O kitabın değeri ne olursa olsun alıyor ve bulduğu eseri hemen incelemeye başlıyordu. Enstitü'de yapılan çalışmaları; "Geschichte des Arabischen Schrifttums" (Arap-İslam İlimleri Mecmuası)nda yayınlıyordu. Böylece bu dergi-ansiklopedi, kısa sürede, dünya çapında bir kaynak haline geldi. Bilim tarihçilerinin temel müracaat kaynağı olan ve en son 15. cildi çıkan bu dev eser; halen iğneyle kuyu kazar gibi yazılmaya devam ediliyor. Bir bibliyografya olarak da görülen bu eser; mevcut en sahih kaynaklarla yazılmış bir "İslam Bilim Tarihi"dir.

Fuat Sezgin Hoca, Enstitü'de bulunan bütün eserleri, kataloglar halinde yayımlayarak, çok önemli bir hizmete daha imza atıyordu. Böylece, "Wissenchaft und Technik im Islam" (İslam'da Bilim ve Teknoloji) isimli 5 ciltlik eseri, mükemmel bir özet olarak yayınlanmıştı. 2003 yılında Almanca ve 2004 yılında da Fransızca neşredilen bu muhteşem eserin; 1. cildinde, çok muhtevalı bir giriş ve genel bilim tarihi anlatıldıktan sonra; 2. ciltte astronomi, 3. ciltte coğrafya, denizcilik, saatler, optik ve geometri, 4. ciltte tıp, kimya ve mineraloji, 5. ciltte ise fizik, mekanik, mimari ve harp aletlerinden bahsedilmektedir. Almanca yazılan bu eser, Türkçe'ye de çevrilmiş bulunuyor.

Fuat Sezgin Hoca’nın eserleri saymakla bitmez. Bütün ciltleri tek tek sayıldığında Coğrafya, Tıp, Matematik, Astronomi, Müzik, Felsefe gibi orijinal eserlerin tıpkıbasımlarını ve bu konuda araştırmalar yapmış Batılı bilim adamlarının çalışmalarının yeniden basımlarını içeren 1300 cilt civarındaki eser Sezgin’in ömrünün ne kadar bereketli olduğunu ortaya koyuyor. Sezgin’in çalışma odası tam bir kütüphane gibi. Dört duvarı kaplayan farklı boylarda yüzlerce ciltten oluşan kitapların neredeyse hepsi kendi eseri.

İstanbul Gülhane Parkı içindeki Has Ahırlar Binası'nda, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açılan "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi"yle, Türk insanı onu yeniden tanıma fırsatı buldu. Müslüman bilim adamlarının buluşları, şimdi Gülhane Parkı'ndaki "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi"nde sergilenmektedir.

Müze yetkilileri, burada sergilenen 140 eserin büyük bir kısmının orijinal olduğunu, eser sayısının, kısa süre sonra 800'ü bulacağını açıklıyor. Açılan müzede; astronomi, coğrafya, deniz bilimleri, saat teknolojisi, geometri, optik, tıp, kimya, maden, fizik ve mekanik, savaş teknolojisi ve mimarlık dallarında eserler ve aletler sergileniyor. Fuat Sezgin Hoca, Almanya'daki Enstitü'de yaptığı olağanüstü çalışmalarını şöyle anlatıyor:
"Bugün bu Enstitü'de 800 den fazla alet var."Her aletin yapımının, kendine mahsus bir hikayesi vardır. Mesela bazı saatler var. Takiyyüddin denen bir Osmanlı bilgini vardı. On tane saati tarif eden bir kitap yazmış. Onların ikisini yapmaya gayret ettik. Bunu Türkiye'de, İspanya'da, Hollanda'da, Almanya'da, Mısır'da herkese sordum. Hiç kimse yapamadı. Sonra bir Bremen şehrinde, saatçilikten, profesörlüğe girmiş olan bir astronomi profesörü vardı, ona yaptırdım.

"Sabit yıldızlar gök haritasını, bin yıllarında yazılmış bir yazmaya dayanarak yaptık. Çok zordu. Bütün yıldızların bir koordinatları vardır. Bu koordinatları, Kahire'de bir türlü tam veremediler. Astronomi tarihi ile uğraşan, Bremen'de bir Alman bilgini vardı. Ona götürdüm. Biz bir küre yaptık. Küreyi ona gönderdim. Kurşun kalem ile bu resimleri çizerek yıldızların yerlerini belirtti. Bunu alıp, Kahire'ye götürdüm. Ondan sonra bunu işlediler.

"Bundan 23-24 sene evveldi. 9.yüzyılın başında, Halife Me'mun'un yaptırdığı bir harita vardı. Onu Topkapı Sarayı'nda bulunan bir ansiklopedide keşfettim. Me'mun'un haritası, benim buluşlarımın en önemlisi. Bu haritaya dayanarak, kitabımın coğrafya cildini yazmaya başladım. Coğrafya cildini yazarken, bende herkes gibi, elimizde olan bütün haritaların, Avrupalılar tarafından yapıldığını zannediyordum. Tamamıyle bir karanlık içerisindeydim. Fakat İslam coğrafya tarihi üzerinde çalışmam, 10. Yüzyıla uzanınca, benim dünyam değişmeye başladı. Yavaş, yavaş baktım ki, Müslümanlar, "matematik coğrafya"yı kurmuşlar. "Matematik coğrafya" nedir? Dünya haritasının, matematik esaslara; enlem ve boylam derecelerine dayanarak haritalandırılmasıdır.
"Dördüncü cilde, bilimler dünyasına sunduğum önemli bir sonuç vardır. O da, Amerika kıtasının, Müslümanlar tarafından keşfedilmiş olması. Müslümanlar tarafından Dünya haritasının yapıldığı ve bu haritaya dayanarak Christophe Colomb'un, Amerika'ya değil, Asya'ya ulaşmak istediği gerçeğine ulaştım."

“Benim kanaatime göre, 8. yüzyılın sonlarına doğru İslam dünyasında gelişen okuma yazma oranı, tüm dünyadaki toplumların okuma yazma oranından daha fazla idi. Müslümanları yanlış düşünce ve kompleksten kurtarmak lazım. Müslümanların kimya, fizik, tıp, sosyoloji ve tarih alanlarında ortaya koyduklarını kimse bilmiyor. Bundan dolayı modern bilim tarihi yeniden yazılmalı."

Kur’an bilim ansiklopedisi değildir: İslam’a göre bilginin kaynağı bilimdir. İslam dünyasında Kur’an’ı bilimsel gelişmelerin sonuçlarıyla tefsir etme çalışmalarına tamamıyla karşıyım. Kur’an bir bilim ansiklopedisi değil.

Kur’an insanlara yeni bir iman, yeni bir ahlak getirir. Fakat onun getirdiği yeni bir atmosfer ilmin başka kültür dünyalarından alınanlara nispetle çok ileriye gitmesini sağlamıştır.


Not: Prof. Dr. Fuat Sezgin Almanya'da kendisine verilmek istenen Hessen Kültür Ödülü'nü Gazze katliamında İsrail yanlısı açıklamalarıyla tepki çeken, Alman yahudileri birliği başkanı Salomon Korn'la birlikte aynı ödülü alamayacağını gerekçe göstererek reddetmiştir.




Kaynak:http://www.iktibasdergisi.com/news_detail.php?id=11795

Saygılarımla,
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (10. November 2012 Saat 10:06 AM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
aRaYaN (10. November 2012)
Alt 23. April 2013, 08:03 PM   #2
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

Bilime hizmet eden herkese selamlar İster Amerikalı olsun ister Japon, ister Rus, ister Avrupalı ne farkeder.

Kimin ne kadar hizmet ettiği değil, kimin ne kadar faydalandığı önemli olan

İnkaların, Sümerlerin, Mayaların, Hititlilerin, Helenlerin, Romalıların, Çinlilerin, Türklerin, Mısırlıların, Arapların, İsrailoğullarının, Japonların, Avrupalıların, Rusların yada Amerikalıların.

Hangisi daha geliştirdi bilimi?

İnsan oğlu Halifedir bu dünyaya yani insan kendinden sonra gelen insanlara bir şelyler aktarır bu aktarımlada bilim oluşur.
Gerisi teferuattır.

Konu kuman tarafından (23. April 2013 Saat 08:46 PM ) değiştirilmiştir.
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
kuman Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (23. April 2013)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
bİlİm, modern, tarİhİ, yazılmalıdır, yeniden


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:05 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam