21. January 2009, 04:36 PM | #1 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Aşık Sümmani
Aşık Sümmani
Ervah-ı ezelden levh ü kalemden Bu benim bahtımı kara yazdılar Gönül perişandır alev-i alemde Bir günümü yüz bin zara yazdılar Sümmani'nin gerçek adı Hüseyin olup, babası Kasımoğulları'ndan Hasan'dır. 1861 yılında Erzurum ili, Narman ilçesi, Samikale Köyü'nde doğmuştur. Kendileri bu köye Kafkaslar' dan gelmişlerdir. Babası köyde çobanlıkla geçimini sağlamakta idi Hüseyin 10-11 yaşlarına geldiğinde, babasıyla birlikte çobanlık yapmaya başladı. Hüseyin'in genellikle danalarını otlattığı yer Ablaktaş'tır: Bir gün Şekerli Düzü' ne hayvanlarını otlatmaya tek başına gider. Hüseyin, kendisine doğru bir atlının geldiğini görür. Atlı, Hüseyin'e selam verir ve adını öğrenmek ister. Çok aç olduğunu söyleyip ondan ekmek ister. Köylerinde nerede misafir olabileceğini sorar. Hüseyin üç arpa ekmeğinin yarısını atlıya verir. O' nun bu cömertliği hoşuna gider ve der ki: -Oğul, sana bir dua öğreteyim. Bu duayı kırk gün okuyacaksın. Yalnız yüz tane taş say, cebine koy. Her okuyuşta bir taş atarsın. Duayı kırk gün okur ve son gün Ablaktaş'a gider. Babası ise Cuma namazını kılmak için köyde kalır. Ablaktaş'taki çeşmenin yanında hayvanlarını otlatmaya bırakır. O da namaz kılmaya niyetlenir. Daha önce babasıyla burada namaz kılarlarmış Namaz vaktini anlamak için de kendilerine bir taş tespit etmişler. Güneş taşa isabet ettiği zaman öğle vakti olduğunu anlarlarmış, O gün de babasıyla yaptığı gibi kendisine taşı nişan eder ve Güneş'e bakarken uykuya dalar. Uykusunda, çeşmenin başında kırk yeşil güvercin görür. Güvercinler birden kaybolur ve karşısında üç derviş belirir. Dervişler Hüseyin'e abdest aldırırlar ve birlikte namaza dururlar. Hatta bir dörtlüğünde der ki: Vardım saf saf olup durmuş divana Ben de el bağlayıp geçtim bir yana Meylimi bağladım gari sübhana O güzel Allah'ı gözler gözlerim........... Daha sonra Hüseyin'i ortalarına alıyorlar. Hüseyin bakıyor ki. dervişlerden birinin elinde bir tabla, üç dolu bardak var. Derviş, bunları Hüseyin' in önüne getiriyor ve -Hüseyin, bu şerbetlerden bir tanesini iç bakalım. diyor. Hüseyin bardakların içindekileri şerbete benzetemiyor. Kendisini kandırdıklarını. Ona içki içireceklerini sanıyor. Ne kadar zorluyorlarsa da içmiyor Bunun üzerine birisi Hüseyin'in ellerini tutuyor. birisi de parmağını bardağa batırıp Hüseyin'in ağzına sürüyor. Tam bu esnada Hüseyin uykudan uyanıyor. Bakıyor ki, ne derviş var ne de şerbet. Fakat ağzında İnanılmaz bir lezzet hissediyor. - Öylece bir daha uykuya dalıyor. Uykuda yine karşısına dervişler çıkıyor Tam eline bardağı alıp içmeye hazırlanıyor ki, dervişler şôyle diyor: -Oğul, buna aşk badesi derler. Sevdiğin kız aşkınadır. Kızın adı Gülperi'dir. Bedahşah kentinde Şah Abbas'ın kızıdır. Sen Onun. O da senindir. Birbirinize aşık maşuk'sunuz. Dervişlerden biri Gülperi'nin cemalini gösterir. Üç bardak Hüseyin'e. üç bardak ta Gülperi 'ye verirler. Yeşil mürekkeple yazılı bir kitap okuturlar. Üç harf okuttular yeşil yapraktan Okudum harfini noktasın tek tek..... Hüseyin uykudan uyanır ki, ne Gülperi Han var ne de dervişler. Danaları da göremeyince köyün yolunu tutar. Köye varmaya yakın bir atlıyla karşılaşır, -Hüseyin, korkma oğlum, sen ereceğine erdin. Bundan sonra senin mahlasın Sümman, dünyada kavuşmak senin için haram, der. Sümmani, anlam olarak "Sonuncu, sona ait" demektir. Hüseyin köye varınca annesini,. babasını uyandırır. Babası da ertesi sabah. köylülere, çobanlığı bıraktıklarını söyler. Aradan otuz kırk gün geçer, günler geçtikçe aşkı da ziyadeleşir. Herkes. Onun hastalandığını, cin'e; peri'ye karıştığını sanır. O zamanlar sıra geceleri düzenlenirmiş. Bir akşam babasına yalvarır. gecelere katılmak İstediğini söyler. Babası da dayanamayıp götürür. Sıra Sümmani'ye gelince. bazı kimseler, O'nun çocuk olduğunu söyleyerek atlamak İsterler. Köylülerin teklifini kabul etmeyerek, türkü söylemek istediğini belirtir ve söze başlar: Uyandım gafletten oldum perişan Bir nur doğdu alemler oldu ürüşan Selam verdi geldi üç-beş dervişan Lisanları bir hoş sedasın tek tek Lisanları bir hoş eyler avazı Onlarda mevcuttur ilm-ü el fazı Dediler: Vaktidir kılak namazı Aldılar abdestin edasın tek tek Aldılar abdesti uyandım habran Aslımız yapılmış hak ü turabtan Üç harf okuttular yeşil yapraktan Okudum harfini noktasın tek tek Okudum harfini zihnim bu!andı Yalelerim göz göz oldu sulandı Baktım çar etrafa kadeh dolandı Nuş ettim kırkların mahlesin tek tek Nuş ettim badesin gördüm rengini Tam on sekiz saat sürdüm cengini Yar yüzünde saydım üç beş bengini Halhalın altında hırdasın tek tek Dediler: Sümmani gel etme meram Adamı çürütür dert ile verem Sen içün dünyada kavuşmak haram Hüdam böyle salmış kalemin tek tek Koşma bitince köylüler şaşırır. Onun badeli Aşık olduğu anlaşılır. Fakat henüz saz çalmasını bilmemektedir. Babası ile bir gün Erzurum ' a giderler. Burada aşık kahvelerine devam eder. Sazın perdelerini ve tezene tutmasını öğrenir. Her akşam köylüyü toplayıp saz çalar. Günler ayları, aylar yılları kovalar Sümmani köyde duramaz ve sevdiğini aramaya karar verir. Önce KafKaslar'a. oradan İran'a gider. İran- Turan illerini dolaşır. Bedahşah'ı tanıyan, Gülperi'nin adını duyan bir Allah kuluna rastlayamaz Hint, Afgan topraklarına gider. Onun bir gurbeti yaklaşık beş yıl sürmüştür. Günlerden bir gün rüyasında pirini görür. Piri O'na Kırım'a bir geziye çıkmasını söyler. Sümmani yanına sofusunu alıp Kırım yolculuğuna çıkar Kışı Kırımda geçirir. Yaz gelince tekrar köyüne döner. Artık şair, hareket kabiliyetini yavaş yavaş kaybederek duraklama dönemine girmektedir. Devrin büyük şairlerinden Erbabi'yi mat eder. Başarıları Erzurum Valisinin kulağına kadar gider. Bir süre sonra. Sümmani Pasof'a gider. Aşığı oradan Suskap köyüne Zülali'nin yanına götürürler. O sırada ünü Kars'ı, Ardahan'ı, Erzurum'u kaplamış olan Aşık Şenlik'te oradadır. Üçünden bir atışma İsterler. İlk sözü Sümmani söyler: Adem Sefiyullah makam-ı peder Cennet' te ihvan bir kere düştü ''Sürün'' dedi, mollam takdir-i kader Cennetten dünyaya bir kere düştü Şenlik: Hışm-ı nar içinde gülüstan gözü İbrahim Safa'ya bir kere düştü İsmail' e gelen koç kurban kuzu Cennet'ten Mina 'ya bir kere düştü Zülali: Türaptan bir avuç hak aldı kaddes Bu zemin Ierzeye bir kere düştü Beytullah yerine Beytü'l Mukaddes Kuruldu Kabe'ye bir yere düştü Sümmani'nin esas amacı, Şenlik ile meydan edilmekti. Günün birinde yine Samikale köyünden, Sefili isminde birisi, Aşık Şenlik'in yaşadığı. Kars'ın Çıldır ilçesinin Suhara Köyü'ne gider. Kendisini Aşık Sümmani olarak tanıtır. Fakat mat olup, sazını bırakarak köyüne geri döner. Bu olaydan hemen sonra Aşık Şenlik, Ardahan'a gider. Aşık Sümmani ile Ahmet Onbaşı da Şenlik'İn köyüne gelirler Orada. yöre İçinde önemli bir konuma sahip olan, Haşimoğulları 'ndan Celal Bey ve Şerif Bey'le karşılaşırlar. Her ikisi de, bir süre önce köye gelip kendisini Sümmani olarak tanıtan aşıktan, Onun Şenlik'le yaptığı karşılaşmadan bahsederler. O zaman, Sümmani kendi şanını kurtarmak için Aşık Şenlik'le karşılaşmak istediğini söyler. Şenlik, Ardahan'dan köye çağrılır. Neticede bir araya gelirler. Hem tatlı tatlı sohbetler ederler hem de atışırlar. Sonunda yenişemeyip, kardeş olduklarım ilan ederler. Birkaç gün sonra köyüne geri döner. Fakat zaman Gülperi'yi unutturamamıştır. Köylüleri ona rastlayıp konuşturdukları zaman, O, şu şiirini söyler: Ervah-ı ezelden levh ü kalemden Bu benim bahtımı kara yazdılar Gönül perişandır alev-i alemde Bir günümü yüz bin zara yazdılar Gönül gülşeninde har oldu deyu Hasretlik ismimde var oldu deyu Sevdiğim, sevdiğin pır oldu deyu Erbab-ı garezler yare yazdılar Dünyayı sevenler veli değildir Canı terk edenler deli değildir İnsanoğlu gamdan hali değildir Her birini bir efkara yazdılar Nedir bu sevdanın nihayetinde Yadlar gezer yarin vilayetinde Herkes diyarında muhabbetinde Bilmem bizi ne civara yazdılar Döner mi kavlinden sıdk-ı adıklar Dost ile dost olur bağrı yanıklar Aşk kaydine geçti bunlar aşıklar Sümmani'yi ''Derkenara'' yazdılar Aşık artık gerileme dönemine girmiştir. Bir gece rüyasında Gülperi. işaret almadan gurbete çıkmaması yolunda tembih eder. Bu duruma çok üzülür. Zaman zaman Erzurum'a gidip gelmektedir. Erzurum da bulunduğu günler kahvede otururken arkadaş ve dostları sözü eski günlerden açıp. Sümmani'ye Gülperi ile olan aşkını anlattırmak isterler. Artık ihtiyardır. Sazını eline alıp şu şiirini söyler. Tarih seksen dokuz on bir yaşımda Cem başımda iş birer birer On sekiz yıl sürdü yarin peşinde Akıttım gözümden yaş birer birer Görmedim dünyada bir şadlık demi Geçti civan ömrüm, gülmem encamı Her boyun sistemi, feleğin kahrı Vurdu her taraftan taş birer birer Sümmani'yim hani benim otağım? Gün be gün, bulandı dalım, budağım Devroldu devranım, çevrildi çağım Döküldü dihenden diş birer birer Bir gün gençliğini hatırlayıp aşk badesini içtiği Ablaktaş'a gider. Çobanlığı bıraktığından beri buraya hiç gitmemiştir. Orada oturur, uzun uzun düşünür, çalar, söyler. Artık, sadece kahvelerde çalıp söylemektedir. Bu sıralarda, Gülperi de Sümmani'den haber alamadığına üzülmektedir. Bir gün Bedahşah 'tan tellal çağırttırır. Sümmani'yi aratmak için iki kardeş görevlendirir Sümmani'yi bunlara iyice tarif eder. Aradan günler, ay!ar geçer İki kardeş Kafkas taraflarına gelirler. Birden gözlerine bir adam ilişir. Adamlara Sümmani adında birisi aradıklarını söylerler. Adamlar: -Biz Onun akrabalarındanız. Sümmani yakında öldü. Gülperi adında bir kızı sevmişti. Bu kızın aşkı için pir elinden bade verilmişti. İşte o vakitten beri. Sümmani Gülperi'nin aşığı olmuştur. Daha ölmeden bir kaç gün evvel rüyasını görmüştü. Günlerce ağladı, son dakikasına kadar Gülperi'nin acılarını çekti. Sonunda Ona hasret gitti. İki kardeş, Sümmani'nin ölümüne çok üzülürler. Köye dönerler ve doğruyu Gülperi'ye söylemeye karar verirler. Şah'ın sarayına yaklaşırlar, bakarlar ki bir cenaze kalkmaktadır. Bu Gülperi'nin cenazesidir. Sümmani, Samikale Köyü'nde, 5 Şubat 1915 tarihinde vefat etmiştir. Der Sümmani tamam oldu muhabbet Biz varalım, siz olasız selamet Kalktı bu karyeden çekildi kısmet Göründü gözüme yol yavaş yavaş Emsal Günaydın
__________________
Incinsen de Incitme!!
|
23. January 2009, 04:42 AM | #2 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Aşık Sümmani Şiirleri
(Gel) gönül elinle sana eylim nasihat (Gel) gönül elinle sana eylim nasihat Bu fâni dünyadan kalk yavaş yavaş Cehdet ki doğru yola gidesin Canını Cennet'e sal yavaş yavaş Kara toprak için bizim zâtımız Geçen ululara yeter hepimiz Bir gün olur gelir cansız atımız Tebdil tedarikin gör yavaş yavaş Bir âşık da vatanını satanda Garip bülbül dost bağında ötende Hak'tan nida gelip vâdem yetende Azrail canımı al yavaş yavaş Der Sümmani tamam oldu muhabbet Biz varalım siz olasız selâmet Kalktı bu karyeden çekildi kısmet Göründü gözüme yol yavaş yavaş Acep hiç mi bahar görmez Acep hiç mi bahar görmez Toprağı bizim bağların Uyanmaz asla göğermez Yaprağı bizim bağların Her mâhta gelse bir bahar Ne saatında gül-i zâr Ne gül var ne bülbül ne har Otağı bizim bağların El bağında açılmış gül Gülünde ötüyor bülbül Baş göstermiş bir tek sümbül Gam dağı bizim bağların Cümle bağlar olmuş düzen Bahçıvan sen bağda bezen Büsbütün harami gezen Yığnağı bizim bağların Sümmani berdardan gelir Ne gelse Settâr'dan gelir Âb u zehri mardan gelir Pilağı bizim bağların...>> Açıldı ihya meydanı Açıldı ihya meydanı Gelene essalâ bu gün Bezl-i vücut için cana Salana essalâ bu gün Eğer ervah eğer kalam Eğer salat eğer selâm Açıldı sancağı âlem Alana esselâ bugün Hakikat ilminin ihyası Tecelli lûtfun kimyası Bu bahre süren kavrası Dalana esselâ bu gün Kimi mahzun kimi memnun Kimi mahrum kimi mahzun Bu demde cura-i kanun Çalana esselâ bu gün Bu demdedir sahip huruç Sümmâniyi olmasın pûç Âdû ekberin kılıç Çalana esselâ bu gün...>> Akıl ermez şu feleğin işine Akıl ermez şu feleğin işine Kimi zevk-i sefa ziynet bulamaz Kimisi düşmüştür mal telaşına Kiminin malı çok rahat bulamaz Kimisi okumuş kimisi yazmış Kimi marifetli cevaplar düzmüş Kimisi şekerli taamdan bezmiş Kimisi bir parça nimet bulamaz Kimisi dokumuş kimisi satmış Kimisi anlamış zihnine yatmış Kiminin yılkısı dağları tutmuş Kimisi binmeye bir at bulamaz Sümmani yanmıştır firkate nâra Sevda onu koymaz çıksın kenara Ona derler niçin gitmezsin yâre Hiç demezler Hak'tan ruhsat bulamaz...>> Âlemi celbeder emr-i irade Âlemi celbeder emr-i irade Eğleşmek olmuyor yaran elveda Redî gama düştüm hadden ziyade Yâr-ı garım sadık ihvan elveda Zamanı âhire uğradı müddet Kesildi ben için ol istirahat Atar yandan yana dâne-i kısmet Bezl-i can ettiğim mekân elveda Adalette kadim gördüm Faruk'u İkrarından evvel gördüm Sıddık'ı Gönül talep eder hak ve hukuku Sagîr kebir sabi sibyan elveda Bir ben değil bütün âlem pür savaş Kûtb-i ilâhiden Şem'a bu ateş Hasılı akraba kavim ve kardeş Gönül ayrı düştü yâren elveda Arzum da kârım da ağyara karşı Yolunda vermişim ten ile başı Emanet silahın toprağı taşı Hasılı vesselam her yan elveda Sümmani gönlümün âlemde âhı Hıfz eyle yanında Kadir ilâhı Açıldı biz için hasretlik râhı Gönlümde sevdiğim sır can elveda....>> Bâdesiz sarhoş olmuşsun Bâdesiz sarhoş olmuşsun Sen hangi sevdadan gönül Ya kime meftun olmuşsun Haber ver künyeden gönül Sen sana sahip danesin Adam ol gül-i rânasın Şahinsin sedef danesin Doğanda anadan gönül Gezer misin sahraları Arar mısın Leylâ yâri Özünde bul bir şikârı Çekil bu sevdadan gönül Adam olsan baht ulusun Yâr olsan yârin gülüsün Hangi bağın bülbülüsün Haber ver sabâdan gönül Teslim ol her emre inan Hal ehlin rengine boyan Elverir hayadan uyan Şu fi'li fenadan gönül Gezme dünyada beyvâna Çalış eresin nişana Yüzünü döndür Rahman'a Ayrılma rızadan gönül Memnun et sultanı hanı Hoşnut et Gevher Kân'ı Ara bu ezel mekânı Sefer et dünyadan gönül Derviş ol taşı teberi Dolanma böyle serseri Kaçır sen âdû ekberi Tendeki haneden gönül Ara Sümmani bir kârı Dolanma ağyar diyarı Özünde bul bu şikârı Yâd etme sineden gönül...>> Bâd-ı sabâ sana bir ifadem var Bâd-ı sabâ sana bir ifadem var Götür bu nâmemi dildâre söyle Herkesin derdine odur giriftar Bilir bilmez değil izhâre söyle Yürü bâd-ı sabâ yar vatanına Büst et likâbını düş dâmenine Reddeylemek düşmez onun şanına Eylesin derdime bir çare söyle Bilir bâd-ı sabâ gam vatanlıyam Çünkü gözü melül garibanlıyam Ciğeri hûn olmuş çeşm-i kanlıyam Arz et arz-ı hâlim var yâre söyle Arzum var râhında hasret öldürme Derdim artır ağlat beni güldürme Bu sır sukkâsıdır yâra bildirme Fâş etme bir yerde öz yâre söyle Sıddık'a Faruk'a Hak yâre danış Osman-ı Zinnureyn Haydar'a danış Verirseler ruhsat Muhtar'a danış Mürüvetkânıdır Hünkâr'a söyle Şirindir kadimdir mahbûb-ı dildar Kapında yaveri Hazret-i Muhtar Damadı Şehriyar ey nur-i Haydar Al-bâd-ı sabâdan var yâre söyle Sefahat bir derya nedir işaret Sümmani cürmüne âh eder elbet Bizden sehv ü hata O'ndan mağfiret Kelâmın göğçektir Gaffar'a söyle...>> Bana himmeti lâ olan arifin Bana himmeti lâ olan arifin Menfaat madeni zarı kendine Aselinden pay vermeyen canlı ne Ehl-i hüner etmiş arı kendine Bir güzel bağ gördüm hoştur çiçeği Bahçıvan bilmez mi burcu göçeği Bağın bâr vermektir asıl gerçeği Zahmeti ne için barı kendine Gül odur ki çar etrafı harlana Şeydâsı başında geze zârlana Tüccar odur gulamlar barlana Neye benzer erin kârı kendine Gül dalında bülbüllüğe zağ olsa Bülbül mü demeli şeydâ yok olsa Her ne kadar cebin cesim dağ olsa Verir tipi boran karı kendine Sümmani ne demden verdin rivayet Bilene ibrettir bilmeze sohbet İster hesna olsun isterse hoyrat Herkesin mahremdir yâri kendine...>> Benim yazım bilmem ak mı kara mı Benim yazım bilmem ak mı kara mı Hiçbir tabib sağaldamaz yaramı Yüksek yüksek dağlar almış aramı Kavuşmamız oldu muhal ağlarım Kanadım yok uça uça varayım Dağlara taşlara bir sorayım Mümkün değil artık yüzün göreyim Yâdıma geldikçe bu hal ağlarım Derdim gamım ey Sümmani tükenmez Acılaştı hayat meyvası yenmez Gönül evi yıkılmıştır şenlenmez Hayatımı sarmış melal ağlarım...>> Bî namaz dost olabilmez Bî namaz dost olabilmez Dostuna düşman gezer Sureti âdemdir amma İdrakinde hayvan gezer Nice ki hayatı vardır Kalıbında insan gezer Kilâbı lahmından berbat Cesedi bfnamaz gezer Derûni şehrine baksan Vesveseler otağıdır Vechinde biten tüyleri Ardıçların yaprağıdır Nerde bir mazarrat iş var Sarılır da şikâr eder Der Sümmani merduddandır Hücceti bî namaz gezer...>> Bilmezsin ilm ü ibare Bilmezsin ilm ü ibare Lisanda mahzun olursun Bir ibare bir dubâre İrfanda mahzun olursun Sen sana bak eyle yazık Tebdil tutup al sen azık Sefinen çıkarsa bozuk Deryada mahzun olursun Sen sana bak eyle nazar Sen sana bak kime benzer Sermayesiz açma bazar Dükkânda mahzun olursun Refik olursan hizana İşin uğramaz düzene Tohum ekersen hozana Harmanda mahzun olursun Sümmani söyler eş'arı Her yerde açmaz esrarı Benim demezse muhtarı Divanda mahzun olursun...>> Bir adam başına mürit olamaz Bir adam başına mürit olamaz Varıp bir kâmile danışmayınca Candan geçmeyince canan bulamaz Gönül her eşyaya karışmayınca Kâmiller sevmezler kendi payesin Onlar kaldırmışlar dünya riyasın Kimse bilmez hiç kimsenin mayasın Onla kalkıp düşüp konuşmayınca Sümmaniyem görmedim hiçbir sefa Her sefa dalına konmuş bin cefâ Her ne istedinse yokdurur vefa Tarikat kulpuna yapışmayınca...>> Bir dem kararın yok dağlar başında Bir dem kararın yok dağlar başında Nice bir Mecnun'a dönersin gönül Cümle halkı âlem kendi işinde Sen aşkın nârına yanarsın gönül Cevherini her sarrafa satmazsın Gece gündüz gamda yanıp yatmazsın Belli bir mekânda karar tutmazsın Her dem daldan dala konarsın gönül Bülbüle işaret olsa gülünden Güzel güzel mâni söyler dilinden Hecrâi bfvefâ yârin elinden Zehri nûş eyleyip yanarsın gönül Sümmani bilmedin ceşm-i siyahı Kendine yâr etme zâr ile âhı Yükseklere çıkıp gâh ü bfgâhı Gâh olup alçağa inersin gönül...>> Bir dilbere müptelâyım ezelden Bir dilbere müptelâyım ezelden Derd ü gama kattı âh u zâr beni Ciğer kebap oldu ne gelir elden İflah etmez daha intizar beni Bana derler ateşin yok közün yok Daha yâr yanında senin yüzün yok Yokladım kalbimi bir kem sözüm yok Yâre şekva kılmış ruzigâr beni Aradım bulamadım kendime mekân Nerde bir gül görsem etrafı diken Bende bu âh yârda o baht var iken Korkam hasret koya kara yer beni Sümmâniyem kendi kendim üfledim Şadlık taksiminde yattım ufladım Yârin fikir defterini yokladım Bundan sonra yazmış ihtiyar beni...>> Bir dilberin mecnunuyum Bir dilberin mecnunuyum Cesette canı yandırır Ben derdimin meftunuyum Bilse Lokman'ı yandırır Mürüvvet kanidir huyu O yâr daim sever hû'yu Likâbından çıkar mûyu Şemsi tabanı yandırır Kim o yârin yarasında O kalmaz yüz yarasında İki kaşın arasında Olan irfanı yandırır O hûba yanan âşıkan Gözüne hor olur cihan O dilberde olan nişan Huri gılmanı yandırır O hûbân Ali Ekber'dir O mahbub zâtı serverdir O dilber nuru berdârdır Ehl-i imanı yandırır Kapında zayıf Sümmani Lütfundan gözler ihsanı O sultanın arzumanı Kün fe-yekûnu yandırır...>> Bir gönülde meşk olursa Hûda'sı Bir gönülde meşk olursa Hûda'sı Konar ol gönüle aşkın noktası Mahbubuna uygun olsa odası Gönül mahbubundan vaz nice gelir Âşık olmadım ki nazı bileyim Kovanda arı yok güzü bileyim Ganem yok sürüde yazı bileyim Neden idrak edem yaz nice gelir Abdallar giyer mi mesti papucu Sümmani der cana mahbub sancı Mahbub sarabilmez tambur çalıcı Huzuru mahbuba saz nice gelir...>> Bir güzel seyrettim yeni Tafta'da Bir güzel seyrettim yeni Tafta'da Boyu selvi yanakları al gelin Hiçbir yerde karar kılmaz haftada Boyu selvi yanakları al gelin Ne gökçek yaratmış anı Hiidası Nezâket beslemiş hanım anası Cennette huriye benzer siması Boyu selvi yanakları al gelin İnsan yerde gezer kuşlar havada Göğsün düğmelemiş eller havada Senin gibi hiç bulunmaz ovada Boyu selvi yanakları al gelin Sümmaniyi sen eyledin yolundan Bir cevap vermedin nazik dilinden Bir su ver içeyim kibar elinden Boyu selvi yanakları al gelin...>> Bir menzile başa kadar varmasan Bir menzile başa kadar varmasan Sen o yola kervan olsan ne fayda Bir dilberin sinesine konmasan Hayal ile mihman olsan ne fayda Bir yazı ki kara olur kalemde Sözü hor görünür her bir kelâmda Bir güzel ki seni sevmez âlemde Ya sen ona hayran olsan ne fayda Arâbî Farisf dilin olmasa Bülbüle münasip gülün olmasa Asla bir meslekte elin olmasa Dava ile sultan olsan ne fayda Deli gönül bir isyandan beridir Bir ah çeksem dağı taşı eritir Her bir güzel bir yiğidin yâridir Elin güzeline baksan ne fayda Sefil Sümmani gel Hakk'ı zikreyle Verdiği nimete daim şükreyle Yaman kişi ta ezelden fikreyle Başa geçip pişman olsan ne fayda...>> Bir nâme yazayım şâh-ı cânâna Bir nâme yazayım şâh-ı cânâna Dîr olmasın âh ü feryada gelsin Diler ise kurban olam ben ona Koçak kuzu gibi feryada gelsin Kâr etti canıma hasretin âhı Bulmadım çaresin azmetti râhı Gönül talep eder o vech-i mâhı Beni derde salan Leylâ da gelsin Der Sümmani yaşım döndü Fırad'e Öyle kalem çalmış emr-i irâde Her kim yetirirse beni murada Dilerim Cennet-i Âlâ'da gelsin...>> Bir vefasız dilber aldattı beni Bir vefasız dilber aldattı beni Serimi sevdaya saldı eyvah ey Yine tazelendi eski yaralar Düşmanlar halime güldü eyvah ey Ben sana ne dedim ey kaşı keman Şâd ettin cihanı dillere destan Gülşeni hüsnünde bağı gülistan Gülden dudakların güldü eyvah ey Sümmani bîçâre kadrin bilen yâr Çok mu çekeceğim derdin yalan yâr Evvel benim ile deyüp gülen yâr Şimdi ırak yerde kaldı eyvah ey...>> Bu fâni dünyayı ziynet etmeden Bu fâni dünyayı ziynet etmeden Yarattı fazlından nuru bir Hüdâ Mağrip meşrik zemin semâ dört köşe Altı günde bina kurdu bir Hüdâ Fâl içinde affeyledi Yunus'u Fark etmedi gece ile gündüzü Hak yaratmış Ay'ı Gün'ü yıldızı Bu dünyanın şölvekârı bir Hüdâ Sümmani aşk ile eyle bir adet Yedi tamu vardır sekiz de cennet Yaratmıştır yetmiş iki mahlûkat Aziz kıldı Peygamber'i bir hüdâ...>> Bu gün vardım dost bağına Bu gün vardım dost bağına Ne hoş gelir cûşun bülbül Açılmış güller müzeyyen Ya nedir telâşın bülbül Bülbülün çektiği zardır Arada vasıta hardır Hakk'ın dört bin ismi vardır Sende mevcut meşki bülbül Bini Tevrat'ta beyandır Bini Zebur'da ayandır Dört kitapta dört bin tamdır Dumanlıdır başın bülbül Bülbülün ne fikri vardır Daim hamdi şükrü vardır Dört bin isme zikri vardır El zanneder bir kuş bülbül Bülbülün çektiği âhdır Aşkın sırrına agâhtır Muradı Celâlûllah'tır Akar gözden yaşın bülbül Sen bülbülsün doğru rahta Arzun var Cemâlûllah'ta Artar feyzin sehergâhta Kimse bilmez işin bülbül Bülbül ne hayal hâbında Nûşi var aşkın âbında Daim sen rıza babında Sümmani olsa eşin bülbül...>> Bu ne esrar idi bu ne gam idi Bu ne esrar idi bu ne gam idi Azat eyle beni divan aşkına Doksan dokuz dert sinemde tam idi Derde dert artırır Lokman aşkına Varıp yalvarayım vezir ü hana Valinin korkusu kâr etti cana Ya katleder ya da atar Taşhan'a Bahrin garip garip zindan aşkına İfadeye layık yoktur lisanım Ihâfe burcunda titreşir canım Öldüğüme gam yemem gözler cananım Affeyleyin ol civanım aşkına Kulundur Sümmani eyle merhamet Sahabet kanisin gözle mürüvvet Dilersen affeyle dilersen cellât Lutfeyleyin Keremkan'ın aşkına...>> Bugün cana tesir eder Bugün cana tesir eder Devri devranı bağların Saz gelince gûsse gider Benim hayranı bağların Demi vakti sebâlardan Devir al abalardan Der kenar olmuş şıtâdan Gelmiş ihsanı bağların Ne demdir dost bârigâhı Kimi güler kimi âhı Bezetmiş Kadir İlâhı Güler yeksanı bağların Bağı kayıran baht ulu Var mı serde dostun gülü N'olur olsa bir bülbülü Gulâm Sümmani bağların...>> Ciğeri hûn oldu rahmi mâderin Ciğeri hûn oldu rahmi mâderin Bu hale müşterek sulb-i pederin Tamam beş mâh oldu yoktu haberin Bir sihhat haberin vatana gönder Kardeşin ahbabın kılmaktadır zâr Bilmem ara yerde küskünlük mü var Yoksa terk-i vatan etmek mi efkâr Kebirin unuttun sübyanan gönder Mevlâ kula vermiş iradesini İhtiyar eylemiş müsadesini Dinle bu evragın ifadesini Akşam gelir sabah yaz bana gönder Sümmani bu derde olmuştur mecnun Sizler ne fikirde ne hâle meftun Sebeb-i vücudun istersen memnun Bir sihhat haberin atana gönder...>>
__________________
Incinsen de Incitme!!
|
23. January 2009, 04:43 AM | #3 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Çoktan beri terk-i vatan olmuşum
Çoktan beri terk-i vatan olmuşum Diyarı gurbette candan usandım II kahri çekmeden ömrüm hiç oldu Aktı çeşmim yaşı nemden usandım Deli gönül ister dağları aşa Dünyada ne kaldı gelmemiş başa Benim gam yükümü yüklesem taşa Taş da dile gelir senden usandım Canım kurban olsun merdoğlu merde Benim emeklerim hiç oldu nerde Sümmani göç eyle durma bu yerde Ay yıl hafta değil günden usandım...>> Deli gönül ile düştük bir cenge Deli gönül ile düştük bir cenge Hikmeti sorulmaz iştir bu gönül Günden güne girer her türlü renge Bazı solar bazı kumaştır bu gönül Bazı yelkenini derin yürütür Bazı âh vah ile ömrün çürütür Bazı lâle sümbül çiçek bürütür Bazı pus dumandır kıştır bu gönül Bazı seyre çıkar hûb seyranlanır Bazı nefse uyar pek bühtanlanır Bazı yoksul düşer perişanlanır Her derde ey gedâ baştır bu gönül Sümmani dünyada sen çekme yası Allah de şilinsin kalbinin pası Göğsüne dayanır ecel pençesi O zaman yoklarsın boştur bu gönül...>> Deli gönül sana bir öğüdüm var Deli gönül sana bir öğüdüm var Eski dostu düşman olur yiğidin Yokla kendi özün gafletten uyan Eski dostu düşman olur yiğidin Dost zamanı deryasını boylama Utanırsın kemliğini söyleme Düşman değil dosta bile söyleme Eski dostu düşman olur yiğidin Elem gelse bir yiğidin özüne Söylemesi yeğdir yârin yüzüne Uymamak gerektir kendi sözüne Eski dostu düşman olur yiğidin...>> Derdime tabibsin sevdiğim dilber Derdime tabibsin sevdiğim dilber Koyma melûl mahzun bfçâre beni Yoktur dü cihanda sen gibi dilber Meylim müştak etme gayrete beni Saadet tacısın ey nûr-ı server Damadın Şehriyar sâkil-i yaver Yoktur bir taksimde böyle bir defter Kaydeyle deftere fukara beni Bakma Sümmaniye bağbancı deyu Unutma sözünü yalancı deyu Şehr-i abâ değil talana deyu Vâris et bin memur hisare beni...>> Dertsiz iken dert ehlinden dert aldım Dertsiz iken dert ehlinden dert aldım Aşkın ocağına göz baka baka On birinde ben ustamdan vird aldım Gûş verdim kâmile söz baka baka Lâleyi sümbülü giyinmiş dağlar Gitti şitâ geldi müzeyyen çağlar Uyandı seçerler bezendi bağlar Tutmadı gönlümüz söz baka baka Kan ağlar dideler nem ile geçti Arzu'sun bulanlar dem ile geçti Şu bizim tecelli gam ile geçti Konmadı gönlüme saz baka baka Canan der ki maksud ile görünmez Perişan bağımın gülü derilmez Yâr der ki Sümmani murada ermez Usandım canımdan göz baka baka...>> Dertsiz iken dert elinden dert aldım Dertsiz iken dert elinden dert aldım Bu aşkın bahrina daldıktan sonra Alevlendim ateşlendim alıştım Bu seri gavgaya saldıktan sonra Sevda bana ne pazarı gösterdi Miratından yâr-ı garı gösterdi Bu senindir bir nigârı gösterdi Fikrim taştan taşa saldıktan sonra Gül dalında yattım yurdu artırdım Gül soldukça yine sesi artırdım Divan devroldukça derdi artırdım Sabâdan bir haber aldıktan sonra Hayatında nedir sabahın bendi Hebadır o huyun yoktur menendi Ya getirir nâme o yârin kendi Bizde nöbet müddet dolduktan sonra Fehmeyle Sümmani göresin yâri Hayatında gizli sırrı esrarı Uzun yıllar terk ettin mi diyarı Davet kabul olmaz geldikten sonra...>> Devrân-ı âlemi seyran ederken Devrân-ı âlemi seyran ederken Bir sam esti geldi koku tersine Baktı çar etrafa cevlan ederken Attı felek bana oku tersine Bu aşkın râhına girdim piyade Canan beni mecnun etti rüyada Dedim bin tabibe kıldım ifade Yarama vurdular yaktı tersine Olmadım dünyada şad u bahtiyar Geçti taze ömrüm oldum ihtiyar Yârdan nâme geldi bana bergüzâr Diyor bu nâmeyi oku tersine Âşıklar her zaman maşukun över Güzeli dünyada kim olsa sever Sümmani kiminin ikbâli yaver Kiminin dolanır çarkı tersine...>> Dilerdim taşrada bir bağ becerem Dilerdim taşrada bir bağ becerem Mükemmel göstermiş bâr bizim evde Aradım ki yâri nerde bulayım Derim fikir eyledim zâr bizim evde Derden merhem umma mecruh ayrıda Yâri garın gider bu gussa gide Ne bülbülem gül ararım gayrı da Gül ile beraber hâr bizim evde Sevdiceğim nihan etmiş şölvesin Tahammül var mı ki çekem cilvesin Yâri seven elbet çeker çilesin Hicran merak firkat zor bizim evde Lâyık mıdır ben hâcelet edelim Var iken dû çeşmim alil gidelim Her nefeste mazarrat ettim n'edelim Sen sene sahip ol kâr bizim evde Acep kimler ahvalinden memnundur İdrak edüp iş bu hale meftundur Cengi cidal olmuş ruhum mahzundur Âdû ekber nefis kör bizim evde Hangi edvarından bilinmez şadım Ne mahremem ne yabancı bilinmez Sîrette surette Islâmdır adım Mürüvet mi bulunur şer bizim evde Havf u recâ aman münacat benden Arzeyle ihâfe ayırma tenden Der Sümmani kerem hidâyet senden Yetiş ki talan var yâ bizim evde...>> Dinle beni bir nasihat edeyim Dinle beni bir nasihat edeyim En iyi dostundan sakın sen seni Dünyanın bozulmaz mânası budur En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senin ile güler dost olur Kul kusursuz olmaz kusurun bulur Sakın ondan sana bir kemlik gelir En iyi dostundan sakın sen seni Sümmaniyem bunu böyle söyledim Soyunup eğnimi üryan eyledim Başıma geldiği için söyledim En iyi dostundan sakın sen seni...>> Dinleyin ağalar tarif edeyim Dinleyin ağalar tarif edeyim Melekler şahını rüyada gördüm Eşrefi saatte lûtfu kadim şah Bir mübarek leyli cumada gördüm Baktım cemâline gözüm kamaştı O saatte aklım başımdan şaştı Çobana yöneldim kanadım açtı Pervâzı telliyi hummada gördüm Sümmani sözünü söylüyor ezel Mürşitler bağından dökülmez gazel Hazert-i pfrlerden bana bir güzel Kendisi bir melek şimalde gördüm...>> Dost bağında bülbül gibi Dost bağında bülbül gibi Öten gelsin bu meydana Gül için canını nâra Atan gelsin meydana İçtim aşkın badesini Gözlerim firadesini Cihanda âr perdesini Yırtan gelsin bu meydana Gel kalma hayal hâbında Nûşum var aşkın âbında Yunus gibi dost bağında Öten gelsin bu meydana Mürit can verir pîrine Erse Bektaşi sırrına Sakal bıyık birbirine Katan gelsin bu meydana Aşık geçmez maşukundan Gözler rıza-yı babından Mest-i kadehin kulpundan Tutan gelsin bu meydana Müştakım ol pûr kemâle Meftunam nûr-i cemâle Dünyalık malı bir pula Satan gelsin bu meydana Gönül yârin civarında Sümmani hulûs babında Yunus gibi dost bağında Yatan gelsin bu meydana...>> Dünya bir eyersiz at Dünya bir eyersiz at Bunu bilip süren var mı Hiç kimseye vermez murat Muradına eren var mı Dünya nicesin sevk eder Kimi gelir kimi gider Gidenler de ah vah eder Gidip geri gelen var mı Dünya gösterir zevkini Gün be gün aldatır seni Çekerler bir gün kervanı Yazık oldu diyen var mı Güvenme ki devletim çok Anın sana faydası yok Azrail'den yiyersin ok Cerrah gelir yaran var mı Sümmaniyem ettim karar Hüdâ'm verdi bana ikrar Gün be gün eyledim zarar Derler bana kârın var mı...>> Dünyalıktan halim sorar bazısı Dünyalıktan halim sorar bazısı Bizde sîm yerine emraz bulunur Böyle imiş alnımızın yazısı Elimizde bir kırık, saz bulunur Âşıklar beyhude gurbeti gezer Eloğlu ariftir ne olsa sezer Güzellerde vefa bizde sîm ü zer Ne kışın bulunur ne yaz bulunur Sümmani kıssadan hisse bu pendin Bu aşkın nârına yandıkça yandın Sakın bir kimseye inanma kendin Doğru arar isen pek az bulunur...>> Eğer oğlum isen erlik babında Eğer oğlum isen erlik babında Hisarın muhkem yap çölen sahip ol Gelir gayrı kurutulur hep nemin Derya olamazsan gö'len sahip ol Erler hanesinde semâlar yanar Katresin nûş eden mestane kanar Bağından beceren gül solmaz sanar Ehl-i bahçıvansan gülen sahip ol İhtiyarın say'ı gayret sendedir Himmet erenlerde hizmet sendedir Eğer sevap eğer zillet sendedir Uğratma lekeye dilen sahip ol Fikretme âlemi deme ne haldir Kendi kendin bilmek ehl-i kemâldir Kendi destin bûs et başına kaldır Aşık isen kendi halen sahip ol Arzudan bihaber imdada bakma Senden geri kalan imdada bakma Hayatta kör gidip evlâda bakma Fırsat elde iken malen sahip ol Sümmani hebaya ciğerin yakma Kavl-i inat ile sözsüze çakma Sağ yârdan ayrılıp ağyâre bakma Düz kapısı vardır milen sahip ol...>> Ehl-i aşkın şiddetini nârını Ehl-i aşkın şiddetini nârını Kerem gibi yananlara sor bilir Abdallar terketmiş dünya malını Behlül gibi divâneye sor bilir Baykuş bu dünyadan lezzet alamaz Bu dünyadan giden geri gelemez Lokman Hekim gelse çare bulamaz Bu derdi sen Süleyman'a sor bilir Sümmaniyim akıl başta serseri Ben deli değildim sen ettin deli Evliyalar enbiyâlar serveri Yeri göğü yaratandan sor bilir...>> Ehl-i hakikatte arif olanlar Ehl-i hakikatte arif olanlar Gösterir âlemde yol yoldan ince Cevapta mücevher zarif olanlar Feyzi hürrem olur hal haldan ince Kalb bir şehr-i şandır çardır memuru Arşa direk oldu müminin duru Kalbinin ziyası vechinin nuru Gökten huruç eder hilâlden ince Der Sümmani râh-ı Hakk'a varsalar Köşe-i vahdete karar kılsalar Bir kılı tam kırk yerinden yarsalar And içerim olmaz kemâlden ince...>> El ele vermiş de gelen güzeller El ele vermiş de gelen güzeller Bir Tanrı selâmı vermez misiniz Mevlâm sizi süs için mi yaratmış Biz gel demeyince gelmez misiniz Gurbete gidenler azığın alır Kimisi giderde kimisi kalır Kimi sevap için Kabe'ye varır Kabe kapınızda bilmez misiniz Karadır kaşınız yaydan nic'olur Bugün dünya yarın ahret nic'olur Bir gönül yapması yüz bin Hac olur Siz gönül yapmasın bilmez misiniz Sümmaniyim ey dil yâre n'iderim Başım alıp diyar diyar giderim Yarın mahşer günü dava ederim Giz mahşer yerine gelmez misiniz...>> El uzattım bir şikâra El uzattım bir şikâra Ne çözer ne çözülürüm Şikâr bende ben şikârda Ne sezer ne sezilirim Bu şikârın şekli rumuz Bunu bilmez aklı müflis Sende de bende de topuz Ne ezer ne ezilirim Sümmani nin matlubu mim İkaz eder adamı cim Hem makineyim hem de sim Ne süzer ne süzülürüm...>> Eller bülbül olmuş yârin bağına Eller bülbül olmuş yârin bağına Bize o gülşene çıkmak göründü Bir türlü ermedim dost otağına Dem be dem bedene kıymak göründü Dünyada görmedim bir şâdlık demi Bahr-i ceyhun olmuş gözümün nemi Bunca yıl besledim bu bedenimi Artık bundan böyle yıkmak göründü Sümmani sâdık ol dönme bu işten Ezel nûş eyledin câm-ı elestten Cananım bir kuştu uçtu kafesten Bize peşi sıra bakmak göründü...>> Ervâh-ı ezelde levh-i kalemde Ervâh-ı ezelde levh-i kalemde Bu benim bahtım kara yazdılar Gönül perişandır devr-i âlemde Bir günümü yüzbin zara yazdılar Bulmadık şâdlığın iradesini Çekerim bu gamın ziyadesini Herkes dosta verdi ifadesini Bizimkini rüzigâra yazdılar Aşka benimle eyler daim kıl ü kâl Daha sabretmeye kalmadı mecal Derdim taksimdara kıldım arzuhal Dedi ki öz bahtım kara yazdılar Gönül gülşenimde hâr oldu deyu Hasretlik cisminde zâr oldu deyu Sevdiğim sevdiğin pîr oldu deyu Erbâb-ı garazlar yâre yazdılar Nedir bu sevdanın nihayetinde Yâdlar gezer yârin vilâyetinde Herkes diyarında muhabbetinde Bilmem bizi ne civara yazdılar Kadrimi bilmeze eyledim minnet Derdimi artıran görmesin cennet Sarraflar verdiler yâre bin kıymet Benim kıymetimi nere yazdılar Döner mi kavlinden sıdk-ı sâdıklar Dost ile dost olur bağrı yanıklar Âşık kaydına geçti bunca âşıklar Sümmaniyi bir kenara yazdılar...>> Evvel baharda açılır Evvel baharda açılır Gonca gonca gülün dağlar Can ile serden geçilir İçildikçe mû'lün dağlar Arayı arayı buldum Sana indim ârâm buldum Ziyaret etmeğe geldim Memleketin ilin dağlar Gözüm yıldızlara bakar Önümüze duman çöker Cûş u hûruş edip akar Boz bulanık selin dağlar Yaradan halk etmiş nazar Gönül aşk deryasını gezer Koçyiğitler kervanı bozar Kerbelâdır yolun dağlar Goncadır güllerin solmaz Yârinden ayrılan gülmez Sümmani der tâbir olmaz Açılmış bülbülün dağlar...>> Evvela kendini fehmeden insan Evvela kendini fehmeden insan Derûnunda olan noksanı tartar Bulursa bir yerde bir ehl-i irfan Dosta müştak olan insanı tartar Akılda münevver dû çeşmi ayık İster âlim olsun ister meşâyık Güzel lâzım ola güzele lâyık Güzeller nutk eden lisanı tartar Sümmani aldın mı dilberden nişan Aklından zairsin fikrinde noksan Maşuktan âşığa yetişse insan Hasılı vesselam her yanı tartar...>> Ezel bahar gelse cebel dağlara Ezel bahar gelse cebel dağlara Lâle mor menekşe bitmek içindir Bülbül figan eder inin bağlara Gönül goncasını dermek içindir Bu dünya fânidir ezelden fâni Bugünün varlığı gör yarın hani Hak bize vermiştir akıl lisanı Kendine ibadet etmek içindir Der Sümmani deli gönül lök olmaz Geien gider bu dünyada mülk olmaz Can emanet bu gövdeye yük olmaz Gelmişiz dünyaya gitmek içindir...>> Gel gönül göç eyle dâr-ı fenadan Gel gönül göç eyle dâr-ı fenadan Açılmış makamı gülü Cennetin Çünkü bir vefa yok yalan dünyadan Bezenmiştir her tarafı Cennefin Ne güzel halk etmiş yaradan Tanrı İslâm olanlara nasip et bari Altundan gümüşten burc-ı hisarı Tabaka tabaka yeri Cennefin (Her) ne kadar meth etsem o kadar yüce Bilmeyen cahile gelir netice Şavkından durulmaz yok gündüz gece Her yana şevk verir nuru Cennefin Muhammed'dir Hakk'ın hak dürdanesi Kurulsun şemalar aşk pervanesi İki kerpiçtendir onun binası Mücevherdir çar tarafı Cennefin Her mümine yetmiş huri azından Doymak olmaz her birinin nazından Ballar akar bismilâhın gözünden Zülâllanmış ol Kevser-i Cennefin Onları saranlar alırlar tadı O zaman açılır gönlümün şadı Ebubekir Ömer Osman Haydan Dört ismi var aşikâre Cennet'in Amelde zayıfım gayet pek naçar Cennet'in kapısın ganiler açar Idris nebi orda hülleler biçer Ne güzeldir hülleleri Cennet'in Sümmani neylesin kisb u kemâli Kemâlsiz dünyada neylersin malı Orada görünür kudret cemâli Titreşir binası nuru Cennet'in...>> Gönül bülbül iken gonca dalında Gönül bülbül iken gonca dalında Öyle âh ettim ki gül yarelendi Hicran pazarında gam firağında Aktı dü çeşmimden sel yarelendi Aşkın otağına bak firağına Yüz sürüp hâkine düş ayağına Dokundu yâr zülfü gül yaprağına Zevk ü sefasından tel yarelendi Güzeller şâhısın sen nur-i cemâl Sendedir nezâket sendedir kemâl Dedim ifademden edem arz-ı hal Tahammül kalmadı dil yarelendi Sümmani destin öp koy kendi başa Kâr etmez ihâfe ciğeri taşa Maksudu sevenler düştü ateşe Dertli değil dertsiz kul yarelendi...>>
__________________
Incinsen de Incitme!!
|
23. January 2009, 04:44 AM | #4 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Gönül ne beklersin viran köşkünü
Gönül ne beklersin viran köşkünü Geldi geçti ömrüm ne hayaldesin Felek bir gün vurup tarumar eyler Geçti Süleymanlar ne hayaldesin Kadir Mevlâ'm sen bilirsin halimi Dünya karanlıktır bilmem yolumu Yakına getirdin bize ölümü Âhirin ölümdür ne hayaldesin Bu fâni dünyadır yoktur bir fayda Gözümüz yoldadır gönül hay hayda Ruh teslim eyle gel şu aziz ayda Ayın tamam oldu ne hayaldesin Bu fâni dünyadır bellidir belli Ne şal giyen kalır ne yüzü allı İstersen yüz yaşa ister yüz elli Âhirin ölümdür ne hayaldesin Yârabbî Sümmân'e eyle inayet Selâvatla bulsun ömrü nihayet Habibim Muhammed eyle şefaat Dürüldü defterim ne hayaldesin...>> Gönül senin ile kavil edelim Gönül senin ile kavil edelim Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim Yalan sözü çürük fikri n'idelim Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim Sen sanırsın yâr imdada erişür Benim sinem aşk oduna tutuşur Yeter çektim yâr kahrın yetişür Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim Kerem eyle şimdi canım tendedir Kıymetin bilmez bir yâre bende'dir Suç senindir ama günah bendedir Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim Aklın sana sen aklına yâr isen Nasihatim dinle benim er isen Sümmani der şad olayım der isen Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim...>> Gönülden isterim yâre varmayı Gönülden isterim yâre varmayı Yollar çakıl diken yol bulamadım Dolaştım ülkeler İran ilini Gönlüme münasip yâr bulamadım Güzel olan neyler türlü bahçeyi O yâr için sarf etmedim akçayı Binler ile gezdim bağı bahçeyi Yâd eller değmemiş yâr bulamadım Der Sümmani yoktur bir sâdık dostum Feleğe ok attım yayımı astım Yağmur ile yağdım yel ile estim Yanan yüreğime kar bulamadım...>> Gör ne kerem vermiş Baki Gör ne kerem vermiş Baki Bu mevlüdün şerbetine Gösterir tecelli hakkı Bu mevlüdün şerbetine Hem kim bu menzile ermiş Gönül miratını silmiş Sekiz uçmaklardan vermiş Bu mevlüdün şerbetine Âşık fâni maşuk baki Nutkı olur derde yakı Vermiş Kevser'den bir koku Bu mevlüdün şerbetine Kim nûş etmez böyle âbı Açılır feyzinde babı Huri gılman olan saki Bu mevlüdün şerbetine Hizmetten etmez ıstrabı Bulayım dersen sevabı Ehl-i müştak olur tâbi Bu mevlüdün şerbetine İçen sevmez azar-ı yolu Gönlüne doldurur korku Uşşâka es sala oku Bu mevlüdün şerbetine Daim halim eyle hulki Kan ondan çal aşka çalkı Gelen neyler cihan halkı Bu mevlüdün şerbetine Kim almış bu gülden koku Bülbül sen desitan oku Arz edenler bulur Hakk'ı Bu mevlüdün şerbetine Düzgün et elde evrakı İcra edesin merakı Gelenler biner burakı Bu mevlüdün şerbetine Pinhan Sümmaniel firakı Göresin elde evrakı Gelenler çeker merakı Bu mevlüdün şerbetine...>> Görüp cemâlini âşık olduğum Görüp cemâlini âşık olduğum Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni Uğruna serimi feda kıldığım Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim Âşığı ağlatan güzel sevdiğim Uğruna serimi feda kıldığım Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni İltifat etmeğe gelsen yanıma Müddetler sitem eder canıma Bedduam alırsın girme kanıma Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni Sümmani der yavru öğüt tutmaz mı Âşığın dediği yola gitmez mi Kara bağrım hûn eyledin yetmez mi Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni...>> Gözden ırak düşen gönül güzeli Gözden ırak düşen gönül güzeli Unutma bizleri sadâkat eyle Değil gurbet ilde ezel ezeli Severiz biz seni adalet eyle Vefasızlık etme yakışmaz sana Güzelce hizmet et yola erkâna Hasret ü firkatin kâr etti cana Üç beş kelâm söyle mürüvvet öyle Aşkın yine verdi gam efkârıma Firkatin dağ gibi çöktü (yine) serime Bir şifâ görmedim can ciğerime Gel sen derman eyle kemâlet eyle Nizam ehli ol ki bulasın rağbet Fakir Sümmaniye hoş eyle hizmet Vefanın emridir düşküne hürmet Gel güzel gel etme mürüvvet eyle...>> Gurbet ele düştü yolum Gurbet ele düştü yolum Ağlayıp gezer yürürüm Efkâr ile deli gönlüm Dağlayıp gezer yürürüm Oldum işimden avare Yakarım sinemi nâra Gönlümü zülf-i dilârâ Bağlayıp gezer yürürüm Dağlar başı oldu yurdum Günden güne artar derdim Ben kara gözlümü gördüm Sızlayıp gezer yürürüm Anlatamam melalimi Göz görmesin meralimi Halden bilene halimi Söyleyip gezer yürürüm Sümmani iç elden camı Mest olup geçer eyyamı Şaşkın sel gibi müdami Çağlayıp gezer yürürüm...>> Gurbet ilde başa gelen halleri Gurbet ilde başa gelen halleri Söylemeğe varmaz dilimiz bizim Kaddedip âdûlar aldı yolları Göze hayal oldu ilimiz bizim Bizim aşımıza ağu kattılar Ayağımız bende vurup gittiler Âşık olanlara bühtan ettiler Hünkâra arz olup halimiz bizim Hüsün bahçesinin gülün dererken iş ü işret edip demler sürerken Âlemde bir sadık yâri ararken Aguya karıştı balımız bizim Hüdâ yaratmıştır Levh ile Arş'ı Her insan ne bilir âlemde Ferş'i Bihamdillah dostu düşmana karşı Yetişti cânâna halimiz bizim Alnımız açıktır yüzümüz aktır Ümidim Hûda'dan kalbimiz paktır Sümmani billahi ölünce yoktur Sevmeyen âdûya halimiz bizim...>> Gurbet ilde bir hal geldi başıma Gurbet ilde bir hal geldi başıma Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı Koymaz felek koymaz gidem eşime Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı Kağıdım yok yazam yâre gönderem Yazıp arz-ı hâlim kime bildirem Hançer alıp kendi kendim öldürem Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı Humâ kuşu yere düşüp ölmedi Dünya sultan Süleyman'a kalmadı Dönem gidem dedim nasip olmadı Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı Sümmani bunu böyle buyurdu Ayrılık donunu alıp giydirdi Ayrılmam dedim felek ayırdı Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı...>> Gurbetten geldim vatana Gurbetten geldim vatana Sıladan bir sıla gördüm Uğradım bir lâ mekâna Kaladan bi kal'a gördüm Baktım yüzü gökçelere Döndüm özü gerçeklere Haris oldum çiçeklere Lâleden bir lâle gördüm Gezerken açtım bir babı Oldum ol mescide tâbi Hacerden değil mihrabı Saladan bir sala gördüm Gâh piyadegâh süvari Oraya müştak cümle varı Dedim sıvan bu duvarı Maladan bir mala gördüm Dertlidir Sümmani kemter Mecnundur gezer derbeder Ararken bir mahbub dilber Âlâdan bir âlâ gördüm...>> Gün be gün artıyor benim dertlerim Gün be gün artıyor benim dertlerim Korkarım dünyada var bundan beter Hamd olsun Mevlâma bu kadar yeter Bundan artık derdi verme Yârâbbi Bu fâni dünyada hiç dertsiz olmaz Başa geleceğin hiç kimse bilmez Rahmet deryaları çoktur eksilmez Deryadan rahmetin gönder Yârâbbi Sam yeli de esti beni savurdu Vücudumu kebab etti kavurdu Yârân yoldaş benden hep yüz çevirdi Sen nazar et bana aman Yârâbbi Bağını görmüşem bülbüller ötmez Ellerim kalkmıyor ayağım gitmez Yârân yoldaş gelip elimden tutmaz Sen elimden tut da kaldır Yârâbbi Der Sümmani düştüm tükenmez derde Mecnun gibi kaldım âh ile zarda Bir alev almıştır vücudum nârda Yolum Bedahşan'a düştü Yârâbbi...>> Hakikat âlemde zaman yok iken Hakikat âlemde zaman yok iken Zamansız mekansız zamanda idim Âdem'den âleme nişan yok iken cilve-i âdemde bir kanda idim Bu mâna zahirdir âşığa sefa Ola ki hakikat kıla Mustafa irade olmadan nun ile kefe Kefı nun içinde nihânda idim Bu âlem zahirden gelmez beyâna Akıllar mı erer sırr-ı Süphan'a validem gelmeden mülk-i cihana Ben de ânâsır-ı gümanda idim sümmân sana haktır bu ilm-i eser Birlik hakikattir eyleme inkâr N'eylersin mektebi mektebi izhar Ezelden mekteb-i irfanda idim...>> Haktan yeşillendi gülşenli dağlar Haktan yeşillendi gülşenli dağlar Açılmış burcunda bir yarası var Lâlesin sümbülün istiyor dağlar Velâkin hâkinde kar yarası var Kiminde efkârı şekefı şikâr Kiminin efkârı meyl-i şimûkâr Kiminin fikrinde Hazret-i didâr Kiminin Fikrinde zâr yarası var Dünyayı sevenler velî değildir Kanaat ehliler deli değildir İnsan oğlu gamdan hâli değildir Herkesin bir güne zor yarası var Sen neye müştaksın gedâyı Sümman Derunum hicranım sevdiğim hubân Eflâtun da gelse bulunmaz derman Vücut ikliminde yâr yarası var...>> Hava vü hevesle gam penaltında Hava vü hevesle gam penaltında Olmayınca kıyl u kâl bulamadım Ben nice kurbanım dostun râhında Yokladım kendimi hal bulamadım Can kurban eyledim hazreti pfre Fedakâr olmadım hakkında şîre Yüz bin çiçek cem eyledim bir yere Yoğurdum içinde bal bulamadım Gönül ihraç olmaz kuru dâvadan Umar matlubunu âb-ı havadan Bu fâni dünyada fi'l-i fenadan Der kenar olmayan yol bulamadım Dedim gönül refik olma hilâfâ Gülmedim dünyada sürmedim sefa Yükledim metahım vardım sarrafa İçinde bir tane lâl bulamadım Her kim müştak bu şikâre yetişmez Cehd etmeyen o dildâra yetişmez Canım ister elim yâre yetişmez İfade vermeğe dil bulmadım Derdimden razıyım etmezem hazer Bu aşkın topuzu şerrimi ezer Kime meftun oldum kıldımsa nazar Kendimden günahkâr kul bulamadım Sümmâniyem gözyaşlarım yürüdü Bu aşkın ateşi serim bürüdü Hangi dalı tuttum ise çürüdü Şahım senden baki dal bulamadım...>> Havalanıp deli gönül kalma heveste Havalanıp deli gönül kalma heveste Vurup kanadını kırarlar bir gün Bu can sana baki kalmaz kafeste Toprakta bir çukur yararlar bir gün Seni harap eder çok düşme hâba Girmek ister isen eğer sevaba Kemlik etme sakın düşme azaba Gelir seni elbet ararlar bir gün Sümmani kesme sen sakın gayreti Bir pula satılır nâmerdin eti Ter döküp erdiğin bunca devleti Sana belki de çok görürler bir gün...>> Havalanma gönül çıkma havaya Havalanma gönül çıkma havaya Yokla aslın yokla türâb değil mi Hulûsun zanneyle Ganî Mevlâ'ya Döner dünya sonu harap değil mi Nefse uyan muradına eremez Kuru dava ile kalbin silemez Bir kulun rızkını bir şah veremez Rızkı veren ancak Yârâp değil mi Haindir okuyan haindir yazan Haindir Hak için bir cevap düzen Cihan fitne olmuş âlem de pazar Bu dünyanın işi dolap değil mi Mürşittir müridi merdâne eden Sevdadır yiğidi pervane eden Ey efendim beni divâne eden Erenler verdiği şarap değil mi Gel Sümmani sen de hava uçurma Dost yüzüne gülüp zehir içirme Başka lisan ile ömrün geçirme Ahir lisanımız azap değil mi...>> Hayali hatırdan çıkmaz cananın Hayali hatırdan çıkmaz cananın Verir aşk ateşi hararet bize İki cihan server o Hak peygamber Eder Mahşer günü şefaat bize Velleyli Vedduha eylemiş tarif Mest olur methini dinleyen arif Müminin miracı Kâbe-i Şerif Var mı ondan büyük ziyaret bize Tehlike sendedir özün sakındır Erbâb-ı sarrafa rumuz dokundur Lam ba harflerinin devri yakındır Olacak bir şanlı adalet bize Çıkma doğru yoldan izen sahip ol Ahdına sabit ol sözen sahip ol Kem bakma kimseye gözen sahip ol Edecek âzâlar şehâdet bize Der Sümmani vaktin pinhan olmalı Verdiği nimete hayran olmalı Münkerattan çekilip ihsan olmalı Gönderdi kaç nâme vesiyat bize...>> Hazret-i Kur'an'ı tilâvet ettik Hazret-i Kur'an'ı tilâvet ettik Hamdolsun erişti hidâyetimiz Risâlet burcunun pay'ına yettik Açıldı ol bâbda dirayetimiz Gördüm Molla Cami açıldı eser İlme müştak olan gezer mi serser Mevlâm gufranını kılsın müyesser Budur gece gündüz münâcâtımız Üstadım hocadır himmeti hazır Muhabbet bahsinde misl-i lâ-nezir Bu ledün ilminde olmuştur vezir Himmetle açıldı zekâvetimiz Hafız gider isen Bayburt şehrine İnşallah dalarsın ilmin bahrine Sümmaniden selâm aşkın nehrine Tabşur Celâirye emanetimiz...>> Her sabah her sabah bülbül sesini Her sabah her sabah bülbül sesini Bülbül sedasını güle getirir Er odur ki bile şeref şanını Leke kelâmını dile getirir Dilberin koynuna girsen sormazsa Bir dilbere gönül versen olmazsa Bir adam da kendi haddin bilmezse Âkibet başına belâ getirir Selâm verme erkânsıza yolsuza Yalınız git yoldaş olma hırsıza Komşu olma edepsize arsıza Âkibet başına belâ getirir Sümmanigedânın sözleri haktır Aslı hariç olan hilesi çoktur Cehennem hanenin ateşi yoktur Âsi kul ateşi bile götürür...>> Her sabah her sabah suya giden yâr Her sabah her sabah suya giden yâr Al beni eline altın tas dilber On yıl oldu yâr sevdana düşeli Kerem eyle şu sevdanı kes dilber Bahçenizde bir gül oldum açıldım Taze değdim onbeşine seçildim O servi boyunca kemha kesildim Gey de beni diyar diyar dilber Kaşıdan görünen ol Nemrut dağı Parlayıp yanıyor yanağın ağı Ben sana olayım altın saç bağı Gel de beni diyar diyar gez dilber Sümmani der ayıp bu kadar coşmak Sevdadâr olup da dağlara düşmek Ben sana olayım sırmalı yaşmak Al da beni ağ gerdana as dilber...>> Her vakit seher olanda Her vakit seher olanda Tevhit olur lisanımız Cezbesi cana dolanda Kuvvetlenir imanımız Biz âşığız taşlanırız Her ne gelse hoşlanırız Aşk odunda haşlanırız Arşa çıkar figanımız Terkettik ân namusu Bulalım tabluna kuzu Kat kat gelir aşk dalgası Taşar bahr-i ummânımız Boş sanma vakt-i seheri Şavkından alır ezhârı Gördükçe nûr-ı mazharı Lezzetlenir amalimiz Saz olmuşuz dilden dile Can kuşu dönmüş bülbüle Girmişiz gizli bir yola Hakk'a gider kervanımız Bindik reyhanın yoluna İndik Arafat iline İsmail olduk yoluna Canana kurban canımız Ben bir dertli Sümmâniyem Hak yoluna divaneyim Ben bir ednâ günahkârım Hak Resul'dur imdadımız...>> Her zaman hakkımı vasfeden vasfın Her zaman hakkımı vasfeden vasfın Âlemde hattat olsa yazamaz resmin Cümle eşyalarda vird olur ismin Zemin sahrasında Ömer-ül Faruk Şerefinden meftundur çark-ı felekler Zeminde nebatat suda semekler Müştaktır cemâlen ins ü melekler Feyzi kimyasında Ömer-ül Faruk Teslim kalasında fethini gördüm Kim der ki o nûr-ı zâtını gördüm Cümle mevcudatta methini gördüm Dünyada ukbâda Ömer-ül Faruk Serdârı sultandır her bir esrarda Her saat her nefes huzûr-ı yârda Kabul-ı yâr olmuş seyr-i settârda Tastik-i zâtında ömer-ül Faruk Çar-ı yârdır sana ezel ezeli Sıddık Ömer Osman İmam Ali Tutsun sâdık ervah güzeli Ism-i esmasında Ömer-ül Faruk İdrâki cem etti ilm-i erkânı Her âzâda idi erlik nişanı Dar gününde müddet ister Sümmani Ecel kavgasında Ömer-ü Faruk...>> Her zaman hakkımı vasfeden vasfın Her zaman hakkımı vasfeden vasfın Âlemde hattat olsa yazamaz resmin Cümle eşyalarda vird olur ismin Zemin sahrasında Ömer-ül Faruk Şerefinden meftundur çark-ı felekler Zeminde nebatat suda semekler Müştaktır cemâlen ins ü melekler Feyzi kimyasında Ömer-ül Faruk Teslim kalasında fethini gördüm Kim der ki o nûr-ı zâtını gördüm Cümle mevcudatta methini gördüm Dünyada ukbâda Ömer-ül Faruk Serdârı sultandır her bir esrarda Her saat her nefes huzûr-ı yârda Kabul-ı yâr olmuş seyr-i settârda Tastik-i zâtında ömer-ül Faruk Çar-ı yârdır sana ezel ezeli Sıddık Ömer Osman İmam Ali Tutsun sâdık ervah güzeli Ism-i esmasında Ömer-ül Faruk İdrâki cem etti ilm-i erkânı Her âzâda idi erlik nişanı Dar gününde müddet ister Sümmani Ecel kavgasında Ömer-ü Faruk...>> Hevâ' u hevesten geçmek isterim Hevâ' u hevesten geçmek isterim Beni bana komaz divane gönül Geceyi gündüzden seçmek isterim Beni bana komaz divane gönül Kendimi mizana vurmak isterim Hayrımı şerrimi görmek isterim Aklımı başıma dermek isterim Beni bana komaz divane gönül Dünyaya gelenler gelir ölmeğe Görüp birbirinden ibret almağa Hercaî sevmeden fârig olmağa Beni bana komaz divane gönül Beni sevmeyeni düşman bilirdim Sevene canımı feda kılardım Vücudun şehrine sultan olurdum Beni bana komaz divane gönül Sümmani der derdim bildirmez idim Bîvefâya gönül aldırmaz idim N'ideyim düşmanı güldürmez idim Beni bana komaz divane gönül...>> Hülâsa severim değildir yalan Hülâsa severim değildir yalan Beyim tasdik ile dilimde değil Tez yetiş bağını ederler talan Bir sadık muhibbim yanımda değil Acep ne şekildir şu sizin eller Gelsek çöl Narman'a bize ne derler Âlemin bağında öter bülbüller Ben gülüm bülbülüm yanımda değil Bülbül olsam daldan dala uçmasam Haram olsun yâdellere göçmesem Serden geçip ikrarımdan geçmesem Velâkin irade elimde değil İsmin izhar etsem yâd alır haber Sinem perişandır aklım derbeder Mücevher kolbağı zernişan kemer Her daim yastayım belimde değil Sen bana âşıksın ben sana canan Gûş ver cevabıma âh eyle figân Merhametin yok mu ey dertli Sümman Mürüvvet merhamet zâlimde değil...>>
__________________
Incinsen de Incitme!!
|
23. January 2009, 04:45 AM | #5 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
İflah olmam ben bu dertten ölürüm
İflah olmam ben bu dertten ölürüm Derdime bir çare bul kara gözlüm Korkarım ki gurbet ilde kalırım Bana görünmüyor yol kara gözlüm Ayrılık belâsı geçti başımdan Uzak düştüm sevgilimden eşimden Günde kaç çift mendil dolar yaşımdan N'olur bu yaşım sil kara gözlüm İnliyor derdinle bu gönül sazı Ayrı yerde ettik baharı yazı İnanma gel buna bu düşman sözü Bize hasettirler bil kara gözlüm Gönül behçesinden güller dermişsin Yârim beni düşmanlara vermişsin Duydum yine ele gönül vermişsin Ya nice söylersin gel kara gözlüm Gurbet illerinde gönül yâr ister Usandı bu yerde başka yer ister Kem gözlerden ırak bir diyar ister Bizleri görmesin el kara gözlüm Dilde âşık diye söylenir adım Sana kavuşmaktı bütün muradım Hasretin güç imiş şimdi anladım İşte böyle böyle hal kara gözlüm Ömrümün belirsiz gece gündüzü Canıma kâr etti ellerin sözü Düşmanlar bakıyor ayıra bizi Gel uyma onlara gel kara gözlüm Gelen yoktur seni kimden sorayım Bilen yoktur sağlığını alayım çok isterim bir yol yüzün göreyim Aramızda dağ var bil kara gözlüm Sümmani kaç yıldır yüzün görmedi Senden bana doğru haber gelmedi Korkma henüz gonca gülüm solmadı Nasıl derse desin el kara gözlüm...>> İkaz ol ey ehl-i iman İkaz ol ey ehl-i iman Bu demlerde delâlet var Bu yolda çün halk-ı cihan Fikirlerde nedamet var Ne kardeş kardeşe ülfet Ne kaldı doğru Cinsiyet Ne nebatta da bereket Ne dimağda bir lezzet var Ne bayda Hac ile zekât Ne yoksulda var kanaat Ne âşıkta doğru hizmet Ne avamda merhamet var Ne vaiz sürer düz râhı Ne dinleyen eder âhı Ne silahşorun silahı Ne hedefe isabet var Ne pehlivanda var kisbet Ne erlerde şecaat var Ne hükümette nerhamet var Ne mazlumda müracaat var Ne yolda var ehl-i hüner Olanlarda kesti kenar Ne şavk üzre yanan fener Ne yakanda halâvet var Ne evlat ataya bakar Ne ona ciğerin yakar Ne çiçekte koku kokar Ne koklayanda kuvvet var Ne kaldı erbâb-ı namus Ne âyâl mülkünde mahbus Ne muhipte kaldı hulus Ne akrayaba hürmet var Sûmmani sen senden ara Gayriyi çekme berdara Hele n'oldu bundan sonra Günden güne rezalet var...>> İlde arif çoktur methetme ânı İlde arif çoktur methetme ânı Sen de o ahvalde boyanmak lâzım Onlar ne veçhile buldu cananı Cananın çevrine dayanmak lâzım Fikrinden devreyle bu ham hayali İller kapısında bulmazsın malı Âlimler ki olur ayardan hâli Huzur-i Bâri'de uyanmak lâzım Elde baki değil aldanma varlık Varlık pazarında çekersin darlık Serdar huzurunda olmaz serdarlık Serdarın emrine inanmak lâzım Sâkîden mest almış mestane isen Terk-i ziynet eyle divâne isen Gönül semâsına pervane isen 0 yârin uğrunda hep yanmak lâzım Fakir Sümmani'nin nedir efkârı Acep fehm etti mi perverdigârı Eğer bulam dersen vasl-ı dildârı Ondan gayrısından usanmak lâzım...>> Kahpe felek sana n'ettim n'eyledim Kahpe felek sana n'ettim n'eyledim Gelen günüm giden günden kem geldi Cehd ettim kurtaram gamdan kederden Felek her gün üzerine zam geldi Vasfetmek imkânsız çektiğim zarı Hicran yatağıyam gam tarumarı Gönül mahbusunun gözleri sarı Ah çektikçe gözlerimden nem geldi Bu benim mahlasım Sümmani bîçâre Açıldı sinemde bin türlü yâre Ervâhi ezelde bu bahtım kare Dertlilere bu gözlerim tam geldi...>> Kalkın verin şu âşığın sazını Kalkın verin şu âşığın sazını Nasihat eylerse tutun sözünü Ejderha misali açmış ağzını Korkarım yutacak yer beni beni Şimdi menzilimiz yüceden yüce Çok mesârif edip gireyim borca Malımdan bir altın üstüme harca Zemzemli kefene sar beni beni Yaktı yüreğimi şu hasret âbı Akıttım gözümden kan ile âbı Avuçlayıp yerden alın türabı Savurun başıma vay beni beni Sümmani dünyadan uçmuş gidiyor Ecel şerbetinden içmiş gidiyor Cümle yaranların kalmış gidiyor Mahşer'de görürsüz siz beni beni...>> Kemâline erer her nebatatı Kemâline erer her nebatatı Kalmaz güzelliğin şanı şöhreti Dokuz mâh ekilir olur kıymeti Devletten dûr olan kazana döner Bülbülü kondurmaz gazelli bağlar Güzeller goncası âh eder ağlar Çimeni bozarır sefalı dağlar Sürüsün kurt yemiş çobana döner Sümmani ne güne söylüyor destan Bir yanı ukbâdır bir yanı cihan Asılsız güzellik temelsiz mekân Kabulü kıt olan insana döner...>> Kendinden bî haber dem vuran insan Kendinden bî haber dem vuran insan Bilmez misin bende ne ham hayal var Etme bir kimseye kadirli ziyan Havf eyle Allah'tan bunda vebal var Sen seni yazıkla var ise pfrlik Pîrlik menzilinden uzaktır dirlik Kimsenin hakkında etme kadirlik Hakkı hak edecek Cebbar celâl var Sümmani düşüben bu şem'e yanma Kabulü kıt isen işit inanma Bu meşrep demini vefalı sanma Şimdi nihai amma sonu melil var...>> Keşfin damarına nazar eyledim Keşfin damarına nazar eyledim Bir makamda ruhi revan yedidir Sırrı gaybı ile pazar eyledim Bir hacerde mahpus var can yedidir Çün kâbedir bu cihanın binası Vefasızdır bu dünyanın hanesi Yeşil zebercetten nûr âlem nurdan Ziynetlenmiş ta asuman yedidir Dünya bir melekte melek hacerde Hacer serde sersem nerde ne yerde Semek deryada da derya rüzgârda Bağlanmıştır anda mesken yedidir Altından gümüşten ne güzel dürden İnciden mercandan lâl ü gevherden Yeşil zebercetten nur âlem nurdan Ziynetlenmiş ta asuman yedidir Yedi kat üstedir yedi kat gökler Yedi kat gök oldu yedi de yerler Yerler mahlûkuna gör ki ne derler Her birinde yurdu mesken yedidir Sümmani bir gedâ kırklar göçünde Altı yedi hesabım var içinde Altı bin altı yüz altmış altı içinde Hangi başta harfi noksan yedidir...>> Kimden aldın veren kimdir Kimden aldın veren kimdir Sohbeti teslim edersin Gel adû ekberin sindir Şöhreti teslim edersin Tanıdın mı yâr-i garın Bildin mi zararın kârın Elden çıkar ihtiyarın Kuvveti teslim edersin Anın farzı sünnetinde Karşı gelir ahretinde Hain olma hizmetinde Nöbeti teslim edersin Sülük etme haram kâra Götürür düşürür dara Kabirde akrebe mâra Ceseti teslim edersin Yılan akrep yer tenini Çürütür nazik bedeni Çekerler mizana seni Sirkati teslim edersin Sirkat çeker mizanına Çıkarsın dost divanına Senin sana isyanına Isbatı teslim edersin Isbat olursa isyana İtiraz kalmaz lisana Tamuda ceza-yı cana Zahmeti teslim edersin Zahmette Sümmân günahkâr Yetişse Ahmed-i Muhtar Sevdiği kuluna Gaffar Cenneti teslim edersin...>> Kimden sual edem kimden öğrenem Kimden sual edem kimden öğrenem Canana ulaşan yol kapısını Cananım var iken ben kande gidem Canandır gösteren hal kapısını Bir dilber sevmişem göze görünmez Bahçıvansız bağın gülü derilmez Yağma yoktur sır şehrine girilmez Girmek ister isen bul kapısını Fazilet kemâlat maksuda yoldur Halk eden Haliktır halk olan kuldur Muhabbet aşkıyla gönlünü doldur Kapa kemlik denen sol kapısını Hissemend olmazsan ehl-i ariften Her zaman çıkarsın doğru tarikten Bihaber gezersin şer'i şeriften Ya nerden öğrendin yol kapısını Âşıklar maşuka boyun eğerler Ahd ile sadakat gösterir erler Bir olur gelir kapın döverler Eğer dövmüş isen el kapısını özün dûr eyleme sahip kemâlden Rıza talep eyle ol Zülcelâl'den Kesbf ticaret et daim helâlden Uzatma harama el kapısını Her belâya tahammül kıl şükreyle Her nefeste Yaradan'ı zikreyle Her kelâmı derununda fikreyle Açma mâlâyânî dil kapısını Sümmani bihaber gezdiği râhtan Asla kurtulmadı hicrandan ahtan Her ne ister isen iste Allah'tan Yanılıp da çalma el kapısını...>> Kuru dava ile irfanlık olmaz Kuru dava ile irfanlık olmaz Huzuru arife irfana karşı Candan geçmeyince canan bulunmaz Bezl-i can etmeli irfana karşı Güzel güzel gerek ezel ezeli Güzelin kadrini bilenler veli Hâsılı olur mu kirşan güzeli Şevki lâ değil mi hûbana karşı Bülbülsüz deminde gülün mahbus et Uzatma harama elin mahbus et Âlem huzurunda dilin mahbus et Katre dalga vurmaz ummana karşı Maşuktan âşığa bulunmaz hile Velâkin çektirir babından bile Ne kadar bulunsa kevkepte bile şavlu ziya vermez tâbâna karşı Sümmani ezelden neye bahsin var Ya neye meftunsun ne hevesin var Dilbere müştaksın elde nesin var Desti boş gidilmez cânâna karşı...>> Lâle sümbül mor menekşe Lâle sümbül mor menekşe Kokusu yârime benzer Al giyinmiş baştan başa Nakısın yârime benzer Sevdiğim şahin bakışlı Sfmâsı nevruz nakışlı Kalem kaş keklik sekişli Yürüyüşün yârime benzer Yârim kaşların hilâli Mest eder lebîzülâli Gözleri şahin misâli Bakışın yârime benzer Seni gördüm oldum kârlı Sensin şehr-i Bedahşanlı Sevdiğim Mina gerdanlı Duruşun yârime benzer Kimi yaya kimi atlı Sfması günden suratlı Olmuş Sümmaniden dertli Ağlasın yârime benzer...>> Layık mı ta idrâkine Layık mı ta idrâkine İftihar gele hâr gele Ciğeri hûn bahar çeşmine Belki dar gele dar gele Elverir gezdim bihaber Konmadı gûşuma eser Bağ bozuk perişan şecer Nice bâr gele bâr gele Hûn oldu bağrım büsbütün Eflâke dayandı tütün Aldandım bulması çetin Nice zâr gele zâr gele Gönül gözler mahbub hani Mahbub der maşukun tanı Dolaşma yanlış gülşeni Sanma hâr gele hâr gele Bilmem zahir nihânını Ararım tercümanını Beklerim hem kapanını Belki kâr gele kâr gele Sümmaniiçtin aşk badesin Sever misin âh abasın Beklersin seher meyvasın Belki yâr gele yâr gele...>> Lütfeyle efendim sen benim şahım Lütfeyle efendim sen benim şahım Bir kul azat etsen n'olur efendim Tütünü eflâke dayandı ahım Herkes ettiğini bilir efendim Bunca sefa nedir ne dem hanedir Babında biçâre kul divânedir Benim derdim bana hapishanedir Hasrette bir kulun ölür efendim Kulundur Sümmani koyma zahmete Sahavet kânfsın gel merhamete Yamandır sultanım söyleme hata Gaybını illallah bilir efendim...>> Merhem kabul etmez aşkın dikeni Merhem kabul etmez aşkın dikeni Ten içinde cana bata göresin Damlasa dimağa bir katre nemi Dalgası ummana kata göresin Neden fark edersin nâmert cömerdi Bilen fikir yüz bin renge bölendi Gel ey dertsiz kolay sanma bu derdi Derdin dert ehline çata göresin Şıtâ bulmaz bizim bağın sümbülü Nevrağını tebdil etmez var gülü Gönül bahçesinde aşkın bülbülü Ah u efgan ede öte göresin Bir dilber sevmişim misl-i lâ-nazir Edalı cilveli hükümdar vezir İlm-i ledünnfnin bahridir Hızır Yed'inden ol yed'i tuta göresin Bu halde esrar ne göster nişane Bilmem sermest mi var yoksa divane Ademî Safiyullah cedden bu yana Âdet mi bu günü nasıl göresin Bu ticaret hangi kârda bulunur Az avratta çoğu erde bulunur Ne aselde ne sükkârda bulunur Bağında bir yemiş bite göresin Sümmâniyem her mesleğim harâbî Ne Acemem ne Türkem ne de Arabf Beni serhaş etti aşkın şarabı Sen de bu lezzete yete göresin...>> Metaımdan alan gelsin Metaımdan alan gelsin Dersim deryadan almışım Bu gün aşkın pazarıdır Veren Mevlâ'dan almışım Salâtı farzı sünneti İmanı dini gayreti Cümle mezhebi milleti Açan künyâdan almışım Ziyansız söyleyen dilden Seherlerde esen yelden şâd-ı Fırat akan Nil'den Gelen dalgadan almışım Dilde fikrettigin zaman Demesinler ki bu noksan Ben bu dersi tamam doksan Dokuz Esma'dan almışım Sümmani cemâlim cimdir Muradın elifi mimdir Sorsalar mürşidin kimdir Hızır Baba'dan almışım...>> Mevlâm ikrar etti geldim cihana Mevlâm ikrar etti geldim cihana Gözüm açtım nail oldum o burca Kâmil oldum Hak kelâmlar okudum Elifi hat ile yazdı o burca Yazılmış alnıma kara yazılar Talip olan kalkar nam arzular Yeryüzünde yol kalkmıştır gaziler Arş yüzünden bir yol çıkar o burca Sümmaniyim ben de Hakk'a tapmışım Kırklar meclisinden hisse kapmışım Eğer Kabe ise ben de yapmışım Muhammet miracı çıkar o burca...>> Meyl-i haris olma âdu ekbere Meyl-i haris olma âdu ekbere Kalır can bedelin tu kapısında Bezl-i vücut eyle nûr-i muhtara Gönül aynasını yu kapısında İbret için nazar eyle cihana Ebe ecdadına n'oldu efsane İblisini bağla Gani Yezdan'a Gezme felan filan su kapısında Kalbi pâk olanın hulûsu hastır Âşığı mâşuğa çeken ihlâstır Nefse aldananın aynası pastır İsyanı pâk olmaz su kapısında Sümmani bu bahre dalmak istersen Derûnan bir merhem çalmak istersen Canın yananını görmek istersen Teceli gösterir Hu kapısında...>> Muhabbet şehrinde açtım bir tarih Muhabbet şehrinde açtım bir tarih Dediler anlasan ne pazarlık var Âdet mi müştaklar olalar farık Aşk şehrinde gör ne bergüzarlık var Ben zarından ezel aldım yaramı Yâr yaremden izhar etti çâremi Dost babında yok değildir hâremi Kim kurtarsa kendin nâmurdarlık var Aşk şehrinin gulamları boş değil Boş olanın arzumânı aşk değil Râhı sermset olmayanlar hoş değil Garibin dağında rûzigârlık var Sen senin âdûyu hacalet eyle Âdûnun hasmiyle muhabbet eyle Gençliğinde yatma ticaret eyle Devran elden çıkar ihtiyarlık var Kâh dert nutkunu çıban zannetme Gösterdiği yolu kaban zannetme Her gördüğün hûbu hubân zannetme Sonra hesabında zehr-i mârlık var Her binaya ezel temel isterler Temele münasip kemâl isterler Haset nesep sormaz âmel isterler Der Sümmani sanma sîm ü zârlık var...>> Mürşid-i kâmile eyledim hizmet Mürşid-i kâmile eyledim hizmet Kâh olur ki cüz'i erkân bizde var Erenler babından olursa himmet Kâhi zahir kâhi pünhan bizde var Tarih seksen dokuz aşkım aşikâr Kudretin rahiyle eylerim tayyar Ve kendi malımla olmuşum tüccar Hikmet-i pîr lütf-i ihsan bizde var Baki mahbup sevmek aşk ile bu can Elimden ne gelir Mevlâ'dan ihsan Ben şeref gözlemem söyleye cihan Bana kalsa üç beş yaran bizde var Cümleden ednadır geda-yı Sümmân Elimden ne gelir Mevlâ'dan ihsan Katreden katreyim değilim umman Bazı olur cüz'i umman bizde var...>> Nasihat alana edem bir öğüt Nasihat alana edem bir öğüt Kendini bilmeyen kuldan uzak ol Yoklamadan geçme dere tepeyi Dibi görünmeyen gölden uzak ol Yiğit isen bozuk ahvalde kalma Meslek buldum diye fakiri yolma Nasihat istersen hiç göğüs dövme Bir karıdan gelen maldan uzak ol Bazı köşeleri sevmezdim hele İhtiyar sakallı başa bir belâ Daima getirir işine (bir) hile Aslı veled başı kelden uzak ol Sümmani sen kendin doğru ize düş Âşık isen bir alışkın saza düş Evlenmek istersen bekâr kıza düş Yıldızı sararmış duldan uzak ol...>> Ne mekândan geldin ne mekândasın Ne mekândan geldin ne mekândasın Evvel gözünü aç özünü tanı Masiva deminden ne devrandasın Saptırma râhını izini tanı Hidâyet eliften lütuf mimdendir Zihnin ikaz eden fehmet cimdendir Nutuk nerden gelir cevap kimdendir Derununda hallet sözünü tanı Varıp nadan ile söz söze çakma Meyl-i ağyar olup ciğerin yakma Dosta can feda kıl gayriye bakma Yâri gösterenin gözünü tanı Hiç kimseye yoktur hilesi yârin Şimsiden şuleli şulesi yârin Mest eder müştakı cilvesi yârin Agâh ol sırrına razını tanı Sevdiğim mahbuba arzu can isen Sümmani sevenin sen kurbanıysan Misl-i lâ dilberin âşıkânıysan Var pîr-i mugânın kızını tanı...>> Ne yüzden terk ettik mülk-i irfanı Ne yüzden terk ettik mülk-i irfanı Muhabbet ne oldu vefa nic'oldu Onuncun unuttum cümle cihanı O yerde sürdüğüm sefa nic'oldu Nice deryalarda pazar açardım Nice demler ile devran geçirdim Nice ahbablarla kondum göçerdim Eğer sefa eğer cefâ nic'oldu Sümmaniyim düştüm âh u figâna İtibar olur mu aklı noksana Adûlar elinden kaldık amana Cümle demler oldu hava nic'oldu...>> Nesine aldanam fani dünyanın Nesine aldanam fani dünyanın Daha bundan böyle rahat mı kaldı Tutalım babını vahdet hanenin Andan başkasında lezzet mi kaldı Tenden çıkan ruhlar nerde saklandı Herkes derecesini aldı laflandı Usûl inceldikçe din zayıfladı Erkânına doğru millet mi kaldı Gün be gün devroldu bu devr-i cihan Gelen konar konan göçmekte neman Kime iyilik etsen o olur düşman Hiç kimsede helâl nimet mi kaldı Binde bir varan ilimin bendine Cihan dökülmüştür igva fendine Erdem kalan der ki benim kendine Arife kâmile rağbet mi kaldı Çok İslâm terketti savm-u salâtı Baylar işlemezler hac u zekâtı Yalnız dilde kaldı bir şahadeti Ona hulus ile dikkat mi kaldı Cevabın izhar et gûş-i ağyara Hava vü hevese olma tayyare Tarih bin üç yüz müddetten sonra Ataya hayreden evlat mı kaldı Sümmani dünyadan aldın mı şikâr Eyvah ömrüm geçti esti rüzigâr Dedim vahdet köşeyi kılam ihtiyar Bilmem yenilmemiş kısmet mi kaldı...>> Nice odlanayım nice yanayım Nice odlanayım nice yanayım Deli gönül bir elaya bağlıdır Özü şirin kindisi bir nevcivan Kirpikler ok kaşı yaya bağlıdır Oturmuş şâd verir kendi özüne Can dayanmış cilvesine nazına Taramiş zülfünü dökülmüş yüzüne Gözleri gülerken aya bağlıdır Cana yetti o cilveler eğmeler Tarif etsem anlayamaz değmeler Kılaptanlı gömlek beyaz düğmeler Sanırsın ki bulut aya bağlıdır Sümmani yenice buldu bir devlet Gönül değmelerle eylemez ülfet Eski bir vefadan kalktı muhabbet Gönül şimdi bir dâvaya bağlıdır...>>
__________________
Incinsen de Incitme!!
|
23. January 2009, 04:47 AM | #6 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 77
Tesekkür: 45
46 Mesajina 90 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Nokta nokta dökülüptür yüzüne
Nokta nokta dökülüptür yüzüne Zülüflerin elden ele düşüptür Siyah zülfün misk ü amber kâkülün Bölünmüş gerdandan bele düşüptür Sevdakâr düşmüşüm olmuşum sersem Yaran yoldaş ister bu gönül her dem Onulmaz yarama eylesin merhem Yaralarım elden ele düşüptür Sevdiğim bezendi ipekler ile Al kırmızı mercan yelekler ile Huriler periler melekler ile Gönül şimdi halden hale düşüptür Der Sümmani şimdi zamane böyle Ferhat'a şirin'i Mecnun'a Leyla Usta avcı ise saydıbaz eyle Seherde turnalar göle düşüptür...>> Nûr-ı ziya olsa olmaz zülümat Nûr-ı ziya olsa olmaz zülümat Dünyada ışığı göz neden alır Tende mi canda mı söyle marifet Dil tekellüm eder söz neden alır Taktire ne yapar kuvvet pazusu Hâşâ bozulur mu taktir yazısı Yemek içmek uçmak nefsin arzusu Vücutta ervahın saz neden alır Sarıda yeşilde alda eğleşmez İncide mercanda lalda eğleşmez (yalda evlatta malda eğleşmez Bu gönül kararı haz neden alır Sümmani vafettin sen bu eş'ârı Bunu halletmektir erlerin kârı Kürre-i arzdadır şıtâ baharı Bu vücut iklimi yaz neden alır...>> Olmasa bir canın madeni hâsıl Olmasa bir canın madeni hâsıl Onu kaynatmayı zer kabul etmez Müminin mir'atı hiç kapar mı is Kâmilin aynası kir kabul etmez Kâmil olan kâmil sözün gûş eyler Şarabı vahdetten dolu nuş eyler Her adama esrar verme fâş eyler Her adam özünde sır kabul etmez Kişide olmazsa aşkın eseri Canan ellerinin olmaz haberi Meyvesiz bil selvi denen şeceri Yaprak açar ama bâr kabul etmez Ne kadar da ahde vefayım dese Cümle derde hazâ şifâyım dese Kişi dava ile Musa'yım dese Velâkin huzuru Tûr kabul etmez Doğruluk babında şifâdır sille Velâkin eğriyle çektirir çile Şerik arasına girerse hile Gün be gün yıkılır kâr kabul etmez Sümmani bu derdin sermayesidir Aşk pfr-i mügânın hedâyesidir Gönül dosta varmak bahasıdır Kuru dava iie yâr kabul etmez...>> Osmanlı yurdundan azm-i rah ettim Osmanlı yurdundan azm-i rah ettim Nasip kısmet için nane gelmişem On dört yıldır oldum şem'a pervane Onun için yana yana gelmişem Dost iline varmak şeref dediler Dertliler haline aref dediler Seni aşk ehline sarraf dediler Kıymet içine gevher kâne gelmişem Ezelden huddamın elifi baya Hak kulun emeğin vermesin zaya Bir can borçlu idim Bâr-ı Hûda'ya Vermik için can kurbana gelmişem Kaza-i Narman'da söylenir adım Otuz cüz Kur'an'ın kalbi küşadım Usta ile ülfet etmek muradım İster isen imtihana gelmişem...>> Öyle bir asra geldi devrimiz Öyle bir asra geldi devrimiz Neye baktım o âlette leke var Eğer yanlışımız eğer doğrumuz Hali değil her cihette leke var Sakiler bağladı sehâvet babın Tanıklar vermiyor doğru cevabın Fakirler yüzünden atmış nikâbın Eylediği kanaatte leke var Sümmani zayıftan sen bu hal ile Ekserimiz bütün ham hayal ile İmanlar mihrapta gönlü mal ile Erkân bilmez cemaatte leke var...>> Sabah seherinde çıksam niyaza Sabah seherinde çıksam niyaza Bülbüller kumrular başlar avaza Bir yiğit sıdk ile dursa namaza Cennet libasları giyer sabahtan Cennetin bağında al güller biter Güllerin dalında bülbüller öter Şol gani Mevlâ'mız âleme yeter Herkese bir kısmet verir sabahtan Küçükten okudum elifi ba'yı Âlâ bilmişizdir gani Mevlâ'yı Geceye halk etti yıldızı ayı Onlar aşar güneş doğar sabahtan Der Sümmani benim canım üzüldü Ak alnıma kara yazı yazıldı Kefenim biçildi kabrim kazıldı Dostlar ağlar düşman güler sabahtan...>> Sabavetten ben bu ana gelince Sabavetten ben bu ana gelince Sermaye eyledi ahi mim bize Can içinde cismim canan eyledi Ne demde gösterdi vahi mim bize Sarraf gevherini parlatmak ister Hain müştakını göstermek ister Zâlim geniş babı daraltmak ister Ne cezayla açtı râhı mim bize Şer'i şerif hükmü bilenden virdi Şahlar şahı buna ezelden verdi Ebubekir Ömer Ali'den verdi İzhar etti nişangâhı mim bize Osman-ı Zinnureyn derdi Kur'ân'dır Yâri kadimlerin feyzi sultandır Onların her nutku bize sultandır Vermedi mi Zikrullâhı mim bize Ta'n eyleme zait bunda ne efkâr Ilm-i ledunniden eyledim izhar (lim haznesinde Hazret-i Muhtar Göstere kim vecullâhı mim bize Sümmaniyem âşık fakat aşkım yok Dilim dara eder elde meşkim yok Ben fakirim yâre lâyık köşküm yok Mihman eyle padişahı mim bize...>> Sahavetten beri gam kederliyim Sahavetten beri gam kederliyim Aşkın otağında gönül zârlıyam Bana had vurana vefâdarlıyam Cürme gavvâs yazmış hocalar bizi Karışma hikmete ey ahmak kişi Değildir kulların alış verişi Emeksiz seçerin olmaz yemişi Nerye müştak etmiş geceler bizi Sümmani gönlünde figân benimdir İrade kulundan ihsan senindir Kime ne yapayım isyan benimdir Bend eylemiş harf-i recalar bizi...>> Sen bir şehzadesin ben bâb-ı gedâ Sen bir şehzadesin ben bâb-ı gedâ Maksudun âlemden baç almak mı var Elimden ne gelir can edem feda Buna tekdir tazir gücenmek mi var Ehl-i sır esrarın verir mi yâda Elbet bir sahip var erişir tada Mevlâm sana vermiş bir çift şehzade Gönül devranında gencelmek mi var Sende eksik değil mal ile devlet Hepsi mükemmeldir yok noksaniyet Muradın maksudun makamın Cennet Yoksa Beytullâh'a hac olmak mı var Ne dedim lâ dedim kalmadı takat Halimden bilinsin şah-ı vilâyet Vali paşamıza terfiye meslek Hükm-i Âli Osman'da yücelmek mi var Her ne dedim ise dedim nafile Ne yapsın Sümmani gelmiyor dile Sever sevdiğini efendim bile Kalıp bir yastıkta kocalmak mı var...>> Sen de bildin ben bu derde düşmüşüm Sen de bildin ben bu derde düşmüşüm Hükmedip üstüme gelirsin fare Isıtmanın alevinden yanmışsam Zannedip alevinden üstüme gelirsen fare Görmedim sen gibi kalbi pakılı Mevlâm sana vermemiştir akılı Görmedin mi burda bunca tahılı Yedin de fesimi gülersin fare Nerden geldin behey zâlim budağa Gözlerin bakıyor sol ile sağa Sanki kâr eyledim ben bağa Yedin de fesimi gülersin fare Kediler kalbinden seni dilerler Seni yer de ağzın burnun silerler Köye gitsek üstümüze gülerler Yedin de fesimi gülersin fare Zâlim bu dağları sen aştın Sen de benim ile bade mi içtin Sümmani dedeye düşman mı düştün Yedin de fesimi gülersin fare...>> Sen sana sahip dânesin Sen sana sahip dânesin Adam ol gül-i rânasın Sahihsin sedef danesin Doğanda anadan gönül Adam olsan bahtı ulusun Yâr olsan yârin gülüsün Hangi bağın bülbülüsün Haber ver sebâdan gönül Teslim ol her emre inan Hal ehlin rengine boyan Elverir hayadan utan Şu fı'l-i fenadan gönül Memnun et sultanı hanı Hoşnut olur sultan Kani Ara bul ezel mekânı Seferet dünyadan gönül Derviş ol taşı teberi Dolanma böyle serseri Kaçır sen îd-i ekber Tendeki haneden gönül Gel Sümmân ara bul kârı Dolanma ağyar diyarı Özünde bul bûy şikârı Yâd etmesineden gönül...>> Sîrette surette olmazsam âdem Sîrette surette olmazsam âdem Korkarım künyalarda güç olur ismin Gam varlık değildir müflisliktir gam Müflis gider isen pûç olur ismin Avcı isen yanlış izi izleme Varıp ten miratın tozlama Onun bunun lokmasını gözleme Haneden babında aç olur ismin Bin iki yüz yetmiş yedide geldim Doksan dokuzunda dersimi aldım Bin üç yüz otuzda bergüzâr kıldım Var iken Sümmani nic'olur ismin...>> Sorma bir kişinin aslı neslini Sorma bir kişinin aslı neslini Tâ ezelden irfan olan bellidir Kâmile eyleme arif vasfını Sıtkı sâdık pinhan olan bellidir Hakikat babına gel bağla bendin Azrail destine verme kemendin Âlemde hâk eyle öz kendi kendin El sarraftır insan olan bellidir Sümmani gedânın maksudu settar Dameni mahbuptur arzusu hünkâr Her âşık da olmaz yâre fedakâr Canan için kurban olan bellidir...>> Şıtâ harbi gibi candan tipi var Şıtâ harbi gibi candan tipi var Eyyam hoş gösterir yazı çarşıda Enbiyâ bir yetmiş iki kapı var Kapıların hangi yüzü çarşıda Bir gül nihân olmuş gülün gönlünde Şeb-i yeldâdır bülbül gönülde Özü iskân olmuş kan iliğinde İkaz tellâlıdır sözü çarşıda Gör kime benziyor meskeni kaşı Dâmeni yeksanda şem'ada başı Dilerse yandırır ateşi taşı Ya niçin serindir gözü çarşıda Sanma ki bu hüner hal ile olur Mecnun yapar daim bal ile olur Hâ ehl-i her zaman hâl ile olur Bazı dükkân olur bazı çarşıda Gâh ibret gösterir gâh ibret arar Gâh kısmet gösterir gâh kısmet arar Gâh nefret gösterir gâh nefret arar Bilmeyen der hali sözü çarşıda Gâhi bahre uğrar semekse gezer Gâhi zemin semâ melekte gezer Gâhi ibret için dernekte gezer Bây olan fehmeder özü çarşıda Bin dilber sevmişem seksenlik boyu Yine taze tıfıl ağlarmış mûyu Sümmani sevdiğim erenler soyu Acaba ister mi bizi çarşıda...>> Şu karşı ki yüce dağlar Şu karşı ki yüce dağlar Acep bizim dağlar m'ola Kara yaslı benim anam Oğul der de ağlar m'ola Kabe'den gelir hacılar Yürekte çoktur acılar Evdeki çifte bacılar Kardeş der de ağlar m'ola Yol üstünde biten otlar Her gelen bizi öğütler Kavim kardeş koç yiğitler Yoldaş der de ağlar m'ola Nedir cürmüm nedir hatam Nice gurbet ilde yatam Ağ sakallı benim atam Oğul der de ağlar m'ola Sümmaniyem oldum talan Nice gurbet ilde kalam Bir küçücük Şevki balam Dadaş der de ağlar m'ola...>> Tarih seksen dokuz on bir yaşımda Tarih seksen dokuz on bir yaşımda Cem oldu başıma iş birer birer Onsekiz yıl sürdüm yârin peşinde Akıttım gözümden yaş birer birer Uyandım oturmuş pirler yanıma Yaktı bu sinemi aşkın nârına Çok zaman dolandım yârin ardına Döküldü ağzımdan diş birer birer Kahpe felek sana n'ettim n'eyledim Attın gurbet il'e garip eyledin Bu fâni dünyada zulüm eyledin Cûş ettin neminden yaş birer birer Görmeden dünyada bir şâdlık demi Gitti cıvan ömrüm gelmez encamı Elin sitem sözü feleğin kahrı Vurdu her taraftan taş birer birer Sümmani der: Hani benim otağım Günbegün budandı dalım budağım Devrolup devranım geçmeden çağım Diküldü dihenden diş birer birer...>> Tövbekar ol gönül tariktan çıkma Tövbekar ol gönül tariktan çıkma Şeytandan şefaat şifâkâr olmaz Terk-i salât ile oturup kalkma Konuşma puşt ile vefakâr olmaz Seyrettim dünyanın kalma kâlini Gözlerim kâmilin pür kemâlini Sakın alma bir zennenin dulunu Gönlü havadadır vefâdar olmaz Yoksulluk dediğin ömürler söker Katranı kaynatma olmaz (ki) şeker Aslı bozuk olan aslına çeker Aslı ham demirden mücevher olmaz Hissebend ol kâmillerin sözünden Gel kemâli kazan özü özünden Evlat düşse atasının gözünden Değil Mevlâ razı berhudar olmaz Fitne münâfıkın yeri mâr iken Bir kuluna güzel mevlâ yâr iken Evvelâ âdemin vakti var iken Sonra yoksul olsa gözü dar olmaz Laf edüp âlemde varın söyleme Eşim uygun deyu yârin söyleme Her olur olmaza sırrın söyleme Şimdiki insana beh pazar olmaz Kemâli var mıdır her bir gedânın Lezzeti yok mudur şirin sedanın Âhırı haraptır haramzadenin Çalıp çırpma ile kisb ü kâr olmaz Zâlimler içinden hicret et durma Ki hicret sendedir kimseye sorma Aslın zadegandır hiç kendin yorma Mezar taşı ile iftihar olmaz Bögörüp meydanda hasman olanlar Tövbe edüp yani pişman olanlar Ta ezelden sana düşman olanlar Sakın teslim olma kafadar olmaz Ah edip Sümmani sararıp solma Gelen Mevlâ'dandır kimseden bilme Sevilen bir yere çok gidip gelme Kesilir muhabbet itibar olmaz...>> Ustam bana iki üç harf okuttu Ustam bana iki üç harf okuttu Merak elif efkâr elif zâr elif Bu elifnen kimler baya yetişti Sahip elif üstat elif kâr elif Elim aldım gör ne çağa yetiştim Elifinen bir merağa yetiştim Bahçıvanlı elif bağa yetiştim Çiçek elif gerçek elif bâr elif Elifi bulanlar mim kapısında Mim vasıtası cim kapısında Ya bunlardan gayrı kim kapısında Hâkim elif hüküm elif dâr elif Elif be babında var leyl-i nehar Kulundur Sümmani âciz günahkâr Sığınmışsam sana Yaradan Cebbar Gör neler var kes bağrımı yâr elif...>> Varıp gidem bir kâmile danışam Varıp gidem bir kâmile danışam Belki benim şu derdimden bilen var Bir güzelin ateşine yanmışam Şu ah ile firkatine yanan var Duman aldı koca dağın başını Deyin nasıl şilem gözüm yaşını Gönül kalesinin mermer taşını Hicran kalemiyle yarıp delen var Derya kenarında ufacık taşlar Nedir bu feleğin yaptığı işler Deryada balıklar havada kuşlar Belki benim şu derdimden bilen var Der Sümmani Yârab gönlüm hoş eyle Ya bana ver sabır bağrım taş eyle Ya bir çift kanat ver beni kuş eyle Tez yetişem dost bağında talan var...>> Yahşi güzel olsa yaman deyilmez Yahşi güzel olsa yaman deyilmez Dostlar gönül her güzele eğilmez Aşk bağının ham meyvesi soyulmaz Miraç ehli olmak erişmek gerek Sevdiğim bir güzel kalem kaş ama Edalı cilveler ser nakkaş ama Güzelin sefası namı boş ama Evvelce uğrunda çalışmak gerek Perişan talihim ezel be ezel N'olur a vefasız biraz yola gel N'idem seni böyle n'idem a güzel Mürüvvet eylemek barışmak gerek Sümmani bu sever seni ziyade Nasıl bunu dille etsin ifade Yâr köyüne erişilmez piyade Binip aşk atına ulaşmak gerek...>> Yakın oldu ırak yerler Yakın oldu ırak yerler Şirindir söyleyen diller Dostun bağında bülbüller Ötmenin zamanı geldi Mailem dürdânesine Yangının pervanesine Herkes kendi hanesine Gitmenin zamanı geldi Hararet çoktur geçeyim Gönül uçmuyor uçayım Sar bir sigara içeyim Tütmenin zamanı değil Sümmânam fikrim bulandı Yaralarım pek sulandı Uykular fırfır dolandı Yatmanın zamanı değil...>> Yâr beni görmek istermiş Yâr beni görmek istermiş Düşte gör sevgilim düşte Bağrıma girmek istermiş Şaşda gör sevgilim şaşda Bülbül arz eder bağları Severmiş tıfıl çağları Yol eyle karlı dağları Aşda gör sevgilim aşda Ezelden benim esimsin Gece gündüz yoldaşımsın Sanki yuvamda kuşumsun Uçda gör sevgilim uçda Viran kaldı bahçe bağlar Aşılmaz karlıdır dağlar Gözlerim yâr için ağlar Yaşda gör sevgilim yaşda Artmaktadır âh u zarım Nedendir gitmez efkârım Gönül bahçesinde bârım Biçde gör sevgilim biçde Sümmâninin bahtı kara Sinesinde azar yara Bağında etmiş firara Kaçda gör sevgilim kaçda...>> Yâr kabul eyler mi benim nâmemi Yâr kabul eyler mi benim nâmemi Gözü yaşlı bekliyor mu hanemi Acep n'eylediler düşkün annemi Ondan yakın vefalarım var mıdır Hûn etti bağrımı gurbet ateşi Sallanır cananım düşmana karşı Görünmez sılanın toprağı taşı Göstermeğe dost ikrarın var mıdır Gözüme görünmez karye-i vatan Dertliler derdine ortaksın Sümmân Yârimi neyledin (ey) koca Bedahşan Ağlamadan başka kârım var mıdır...>> Yüksek cebellerin geç erir karı Yüksek cebellerin geç erir karı Bize yardım etsin cenâb-ı bari Birinci mendilde bir ölü arı Arar da bulurum benim beylerim Bir arz-ı hal verem hazret-i pfre Yâ Rabbi sen bizi koyma bu dara İkinci mendilde bir ölü pire Arar da bulurum benim beylerim Bunlar da terk etmiş vatanı yurdu Kimse bilmez nedir bunların derdi Üçüncü mendilde sirkenin kurdu Arar da bulurum benim beylerim Bîçâreler burda olmuşlar naşı Hiçbirinde yoktur aşkın ateşi Dördüncü mendilde bir elmas taşı Arar da bulurum benim beylerim Dertlidir Sümmani değildir naşı Her olur olmaza meyil bağlamam Pîrler sayesinde hilaf söyleme Gösterdiler pîrler bana beylerim Bîçâreler burda şaşıp kalmışlar Âh ediben sararuben solmuşlar Bu horuzu eskiciden almışlar Arar da bulurum benim beylerim Bu nasıl ahvaldir bu nasıl haldır Bu geniş dünyada burada dardır Rengini sorarsan tüyü de aldır Arar da bulurum benim beylerim Dilerim Mevlâ'dan yüzüz gülmesin İki yakaz bir araya gelmesin Son nefes diliniz selâ dönmesin Sümmani gördüğü bir horuz başı...>> Yüzüne hârâmi benler saçılmış Yüzüne hârâmi benler saçılmış Yâr ise can ister kulundan senin Hüsnünün baharı taze açılmış Emreyle dereyim gülünden senin Her zaman pâyine yüzüm sürdükçe İltifat edersin bizi gördükçe Var ol cihan içre dünya durdukça Geçmesin âdûlar yolundan senin Sen beni seversin gayretle ama Ben dahi severim ey melek sfma Bilirim âşıksın destinde hûmâ Bâz eksik olmasın kolundan senin Hakikatli yârsin bilirsin halden Hüdâ ayırmasın sen selvi daldan Söyledikçe sözüm tatlıdır baldan Âb-ı zülâl akar dilinden senin Sümmani kapında yabana atma Lütfeyle yaşımı sellere katma Bari gülmüş iken beni ağlatma Aman aman felek elinden senin...>>
__________________
Incinsen de Incitme!!
|
Bookmarks |
Etiketler |
aşık, sümmani |
|
|