hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 29. March 2013, 09:39 PM   #31
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm! Değerli Galipyetkin Kardeşim!

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Dostlar.

1 ) İyisiniz, hoşsunuz, pek de muhteremlersiniz, de biriniz bana okunması gerekli ''kitap'' mı, Sayın Fers'in tanımı ile ''sistem'' mi (ben ayrıca 'melekût' da diyorum) daha önemli; yoksa okuma formülü olan ''kur'an'' mı? Birini ihmal edip diğerine mesela Kur'an'ı devamlı okumaya ve iletmeye ağırlık verilebilir mi?

2 ) 56-Vakıa:77-78'i nasıl anlıyorsunuz? lütfen açıklar mı sınız?

Benim yönümden ise: Ben ''Kitap'' ifadesinden (isterseniz 'sistem' isterseniz 'melekût' deyin) 5 duyumuz ile algıladığımız madde ve mevhum olarak, bilinen ve bilinemeyen her şeyi ve bunların özelliklerini anlıyorum. Bu bence İLİM'dir.
Kur'an'dan da yazılmış ve sıraya konularak toplanmış''mushaf''ı değil de, Kitap'ın özünün doğru okunması, içeriğinin, mânasının doğru anlaşılması yöntemi (adetullah ve sünnetullah) olarak anlıyorum. Bu da bence BİLİM'dir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Öncelikle Rabbımız olan Yüce Allah'ın:

Alak Suresinin:
3–4. Oku! En üstün olan senin Rabbin ise kalemle öğretendir.
5. İnsana bilmediğini öğretti.

Kalem Suresinin:
1- "Nun. Kalem`e ve onların satır satır yazıp söylediklerine/ efsaneleştirdiklerine kasem olsun ki/ bunları kanıt gösteririm ki":

Abese Suresinin:

11–16. Âyetler: "Hayır… Hayır… Hiç de öyle değil! O, saygın, güvenilir sefirlerin ellerinde, yüceltilmiş, tertemiz temizlenmiş değerli sayfalar içinde bir düşündürücüdür; dileyen onu düşünüp öğüt alır."

ayetlerinde nelere dikkatlerin çekildiğine bakmak gerek.

Değerli Kardeşim!
Ne yazık ki,dil bozulunca din de bozuluyor.

"Kur'an", "Kitap","mushaf"...diyoruz neyi kastettiğimiz ise herkesin algısında oluşan kavramlara göre oluyor.

Sorunuzun cevabı sizin bu sözcüklere yüklediğiniz anlam ile Allah'ın Resulu Nebisi Muhammed'e vahyettiklerinin kaydedildiği sayfalarda yazılı olan Âyetlerde yüklenen anlamların çakışıp çakışmadığında gizlidir.

Rabbimiz olan Yüce Allah Fussilet 52,53 de:

52 - De ki: “Gördünüz mü [hiç düşündünüz mü]? Eğer o [Kur’ân], Allah katından olup da sonra siz onu inkâr etmişseniz, kendisi uzak bir ayrılığın içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?”
53- Onun hakk olduğu ortaya çıkıncaya kadar, hem afakta [dış dünyada], hem enfüslerinde [kendi içlerinde] ayetlerimizi onlara göstereceğiz. Rabbinin şüphesiz her şeye tanık olmuş olması da yetmedi mi?"

diye belirtmektedir.

Rabbimiz, Resulu Nebisi Muhammed'e vahyettiklerinin kaydedildiği sayfalarda yazılı olan Âyetlerin ışığında afakta ve enfüste olan ayetleri de okuyanlardan eylesin bizleri.

Sorduğunuz Vakıa Suresinin 77,78 . ayetleri kasem cümlesinin bir bölümüdür. Olayı net olarak algılayabilmek için 75–80. Ayetlere bütün olarak bakmakta yarar vardır:

"Artık hayır. Necmlerin (her indirilmede gelen ayetlerin) yerlerini / zamanlarını (inişini) kanıt gösteririm ki -ve eğer bilirseniz bu büyük bir yemindir (kanıt gösterimidir)-, hiç kuşkusuz o, şerefli Kur’an’dır. Saklanmış (korunmuş) bir kitaptadır.
Ona mutahherlerden (temizlenmişlerden) başkası temas edemez.
(O) Âlemlerin Rabbinden indirilmedir."

Burada Kur’an’ın, şerefli, saygın bir kitap olduğu ve mutlaka korunacağı, Kur’an ayetlerinin indiği zaman / mevkiler kanıt gösterilmek suretiyle ispatlanmaktadır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
kuman (29. March 2013)
Alt 29. March 2013, 10:30 PM   #32
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Neml-1 Tâ sîn, tilke âyâtul kur’âni ve kitâbin mubîn
Ta, sin. Bunlar Kur'an'ın ve apaçık olan kitabın ayetleridir.

Bir okunan ayetler bir de apaçık ayetler var.
Okunan ayetler, indirilen
Apaçık ayetler; yaratılan

Rad -38 Ve lekad erselnâ rusulen min kablike ve cealnâ lehum ezvâcen ve zurriyyeh(zurriyyeten), ve mâ kâne li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), li kulli ecelin kitâb

Andolsun, senden önce de biz peygamberler gönderdik, onlara eşler ve zürriyet kıldık. Allah'ın izni olmaksızın (hiç) bir resul herhangi bir ayeti getiremez. Her ecel (tesbit edilmiş, belirlenmiş bir süre) için bir kitab vardır.


Her zaman diliminin bir kitabı vardır diyor ayette bunu nasıl anlamak gereklidir? Bu kitap; musaf değil, kağıttan sayfalara yazılan, sözlerden kelimelerden oluşan değil, başka bir olgu

Rad- 39 Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb
Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır. Kitab'ın anası (Ana Kitap) O'nun katındadır.


Ana kitap Allahın katında, Allah bir şeye ol der oda hemen oluverir. Allahın sözü yaratmasıdır. Allah kainatı ve gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratmıştır. Kitabı açık seçik ortaya koymuştur.

Rad - 43 Ve yekûlullezîne keferû leste murselâ(murselen), kul kefâ billâhi şehîden beynî ve beynekum ve men indehu ilmul kitâb

Ve kâfirler(inkar edenler, örtenler): “Sen, resûl olarak gönderilmiş değilsin.” derler. De ki: “Allah ve kitabın ilmi yanında olanlar, benimle sizin aranızda şahit olarak kâfidir.”



Vakıa 77 – Bu kitap, pek değerli, şerefli bir Kur’ân’dır.

Vakıa 78 – O iyi korunmuş bir kitapta, Levh-i Mahfuzdadır.

Vakıa 79 – Ona tertemiz olanlardan başkası dokunamaz.

Vakıa 80 – Rabbülâlemin tarafından indirilmiştir.

Apaçık ortaya konmuş bir kitap, yaratılan ayetler, bize görünen yüzü yaşam

Kitabı kimse değiştiremez, kimsenin elinde böyle bir güç yok. Kitaptan ancak ilim alabiliriz, onu da çalışır çabalarsak elde ederiz, insanlığın ilerlemesi kolay olmamaktadır.İnsanlığın elde ettiği tüm bilgiler açılmış olan, apaçık kitaptan okunmaktadır. Burada her şeyi insanlığa öğreten, eğiten Rabdir.

İndirilen, okunan ayetlerle bize kadar ulaşmış, kelimelerden görmeye çalışıyoruz. Akıl gözümüz açılır, körlüğümüz biter, üzerimizdeki ağırlıklar kalkarsa, , düşünmeye başlarsak, idrak edersek, kelimelerin özünü kavrayabilir yaşamla bağını kurabilirsek, temizlenip arınırsak bu sudan(zemzem) bir yudum tadabiliriz. Allahtan umut kesilmez. Umut ile ümit yaşanan andadır. Önce önümüzdeki, elimizdeki resullere indirilen kitabı anlarsak bir başlangıç yapmış oluruz.
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30. March 2013, 07:07 AM   #33
Fers
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
Fers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud of
Standart

sayın merdem, sizden üstün herhangi bir yönüm olduğunu düşünmedim, bilen benim iddiasında da değilim, ifadelerim sadece yorumdan ibaret,
mademki kardeşiz, karşılıklı bilgi alışverişinize bilgim dahilinde kardeşçe katılırım, hayırlı geceler...

Alıntı:
Benim yönümden ise: Ben ''Kitap'' ifadesinden (isterseniz 'sistem' isterseniz 'melekût' deyin) 5 duyumuz ile algıladığımız madde ve mevhum olarak, bilinen ve bilinemeyen her şeyi ve bunların özelliklerini anlıyorum. Bu bence İLİM'dir.
Kur'an'dan da yazılmış ve sıraya konularak toplanmış''mushaf''ı değil de, Kitap'ın özünün doğru okunması, içeriğinin, mânasının doğru anlaşılması yöntemi (adetullah ve sünnetullah) olarak anlıyorum. Bu da bence BİLİM'dir.
selam sayın galipyetkin,
bana göre, sistem/sistemler Alemlerin Efendisinin, sistemleri var edip/kurup sonrada kusursuz işleten O dur, biz adlarına ne dersek diyelim, sistemlerden tercihte bulunan da ademdir...

ol emri herşeyi denklemleriyle içerisinde barındıran mükemmel bir var ediş, emrin sahibi bu var edişe sonradan dönem dönem müdahale etmeye neden gerek duysun zaten
ilk emir kendisinden/ilk emir kusursuz, herşey olması gerektiği gibi yerli yerinde, müdahale/düzeltmelere ihtiyaç duyan ademin kusurlu eylemlerdir...

ifadenizdeki sisteme gelince, ol emrindeki var oluşun bizi ilgilendiren kısmının en uygun şekilde yürümesi için içerisine yerleştirilmiş bildiridir Kur an, israiloğulları tevrat der araplar Kur an, ister Musa ilan etsin ister Muhammed O bildiridir...
yapılan herşeyin karşılığı sistem içerisine kodlanmış, parmağını gözüne sokarsan karşılık olarak sonucuna katlanırsın kural değişmez, her parmak sokan için her seferinde müdahaleye gerek yok ilk emirde bu kural bir kez yazılmıştı, kimse dışına çıkamaz...
aklını kullanabilip sistemi keşfeden/ilan eden resul olur, Musa, İsa farketmez, adını anne babası koyar ama keşfi kendisi yapar(İbrahim gibi) sonra ilan eder, yaşam tarzıyla, aklıyla, ahlakıyla herşey yerli yerindeyse eğer kitleleri ikna eder...

bu bir yorum, doğrusunu Alemlerin Rabbi bilir, hayırlı geceler...

yapılan her yorum ufku açar, tıpkı buradakiler gibi, yeterki arkalarında farklı şeyler aranıp, gereksiz ithamda bulunulmasın...
Fers isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 30. March 2013, 10:02 AM   #34
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

"Kitap" sözcüğünün geçtiği ayetlere birlikte bakalım inşaAllah.

Kitâb'ın Geçtiği Âyetler:


Müddessir: 4/31;
Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâikeh, ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitnetel lillezîne keferû liyesteygınellezîne ûtul kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtul kitâbe vel mu'minûne ve liyegûlellezîne fî gulûbihim meradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bihâzâ meselâ, kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâé', ve mâ yağlemu cunûde rabbike illâ hû, ve mâ hiye illâ zikrâ lilbeşer.

Biz, cehennem yârânını da hep melekler yaptık. Sayılarını da, kendilerine Kitap verilen kimseler iyice ve apaçık bilsinler, iman etmiş olan kişilerin imanı artsın, kendilerine Kitap verilmiş olan kimseler ve iman sahipleri kuşkuya düşmesin diye ve de kalplerinde hastalık olan kimseler ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedetmiş kimseler, “Allah bununla neyi kastetti?” desinler diye, kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler için bir sınamadan başka şey yapmadık. İşte böyle. Allah dilediğini/dileyeni saptırır,dilediğini/dileyeni de kılavuzlar. Rabbinin ordularını da ancak Kendisi bilir. Bu, beşer için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir

A'râf: 39/37, 169, 170, 196

37:" Femen azlemu mimmenifterâ alallâhi keziben ev kezzebe biâyâtih, ulâike yenâluhum nasîbuhum minel kitâb, hattâ izâ câethum rusulunâ yeteveffevnehum gâlû eyne mâ kuntum ted'ûne min dûnillâh, gâlû dallû annâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn."

Öyleyse, Allah'a karşı yalan uyduran veya âyetlerini yalanlayandan daha yanlış; kendi zararına iş yapan kim olabilir? İşte onlara Kitap'tan payları erişecektir; sonunda elçilerimiz, canlarını almak üzere onlara gelince, “Allah'ın astlarından yakardıklarınız nerede?” derler. Onlar, “Yakardıklarımız bizden sapıp ayrıldılar” derler ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişiler olduklarına, bizzat kendileri tanıklık ederler.

169:Fehalefe mim bağdihim halfuv verisul kitâbe yeé'huzûne arada hâzel ednâ ve yegûlûne seyuğferulenâ, ve iy yeé'tihim aradum misluhû yeé'huzûh, elem yué'haz aleyhim mîsâgul kitâbi el lâ yegûlû alallâhi illel hagga ve derasû mâ fîh, ved dârul âhıratu hayrul lillezîne yettegûn, efelâ tağgılûn.

Derken onlardan sonra bir nesil gelip onların yerlerine geçti. Kitab'a mirasçı oldular. Onlar bu dünyanın değersiz kazanımlarını alırlar, “Bize ileride mağfiret olunur/ suçlarımız bağışlanır” diyorlardı. Kendilerine ona benzer değersiz bir mal gelirse, onu da alıyorlardı. -Allah'a karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dair kendilerinden o kitabın teminatı alınmadı mı? Hâlbuki onda olanı okuyup öğrenmişlerdi. Âhiret yurdu, Allah'ın koruması altına girmiş kimseler için daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmeyecek misiniz?-

170: Vellezîne yumessikûne bil kitâbi ve egâmus salâh, innâ lâ nudîu ecral muslihîn.

Ve Kitab'a sımsıkı sarılanlara ve salâtı ikame edenlere [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumunu oluşturanlara-ayakta tutanlara] gelince, Biz o düzeltenlerin/iyileştirenlerin ödülünü yitirmeyiz.

196: İnne veliyyiyallâhullezî nezzelel kitâbe ve huve yetevelles sâlihîn.

Şüphesiz ki benim velîm [yol gösterenim, yardım edenim, koruyanım], o kitabı indiren Allah'tır. Ve O, düzgün kimselere velî [yol gösteren yardım eden, koruyan] olur.

Furkân: 42/35

35:Ve legad âteynâ mûsel kitâbe ve cealnâ meahû ehâhu hârûne vezîrâ.

Ve andolsun ki Mûsâ'ya Kitab'ı verdik, kardeşi Hârûn'u da o'nunla birlikte yardımcı, destekçi verdik.

Fâtır: 43/25, 29, 31, 32

25: Ve iy yukezzibûke fegad kezzebellezîne min gablihim, câethum rusuluhum bilbeyyinâti ve bizzuburi ve bilkitâbil munîr.

Ve onlar seni yalanlıyorlarsa, hiç şüphesiz onlardan önceki kişiler de yalanlamışlardı; elçiler onlara apaçık delillerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.

29: İnnellezîne yetlûne kitâballâhi ve egâmus sâlâte ve enfegû mimmâ razagnâhum sirran ve alâniyetey yercûne ticâratel len tebûr.
30:Liyuveffiyehum ucûrahum ve yezîdehum min fadlih, innehû ğafûrun şekûr.

Hiç şüphesiz Allah'ın kitabını okuyan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan ve ayakta tutan] ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık olarak veren şu kimseler, Allah, ödüllerini kendilerine tastamam versin ve armağanlarından kendilerine artırsın diye, kesinlikle batma ihtimali/ olasılığı olmayan bir ticareti umarlar. Hiç şüphesiz O, çok bağışlayıcı ve karşılık vericidir.

31: Vellezî evhaynâ ileyke minel kitâbi huvel haggu musaddigal limâ beyne yedeyh, innallâhe biıbâdihî lehabîrum basîr.

Ve Bizim, Kitap'tan sana, sadece içinde konu edilenleri doğrulayıcı olarak vahyettiğimiz şey, hakkın ta kendisidir. Şüphe yok ki, Allah, kullarını hakkıyla bilen ve hakkıyla görendir.

32: Summe evrasnel kitâbellezînastafeynâ min ıbâdinâ, feminhum zâlimul linefsih, ve minhum mugtesıd, ve minhum sâbigum bil hayrâti biiznillâh, zâlike huvel fadlul kebîr.

Sonra Biz, Kitab'ı kullarımızdan, süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Şimdi de onlardan bazıları kendilerine haksızlık eden, bazıları orta yolu tutan/ikili oynayan, bazıları da Allah'ın izniyle/ bilgisiyle hayırlarda önde gidenlerdir. İşte bu, büyük armağanın; Adn cennetlerinin ta kendisidir.

Meryem: 44/12, 16, 30, 41, 51, 54, 56

12:Yâ yahyâ huzil kitâbe biguvveh, ve âteynâhul hukme sabiyyâ

Ey Yahyâ! Kitab'ı kuvvetle al!” O henüz çocuk iken o'na yasa, tarafımızdan sevecenlik ve temizlik verdik

16: Vezkur fil kitâbi meryem, izintebezet min ehlihâ mekânen şergıyyâ.
Kitap'ta Meryem'i de an! Hani o, ailesinden/yakınlarından ayrılarak doğu tarafında bir yere kaçıp gitmişti.

30: Gâle innî abdullâh, âtâniyel kitâbe ve cealenî nebiyyâ.

Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitabı verdi ve beni bir peygamber yaptı.

41: Vezkur fil kitâbi ibrâhîm, innehû kâne sıddîgan nebiyyâ.

Kitap'ta İbrâhîm'i de an/hatırlat. Şüphesiz ki o, özü-sözü doğru biri idi, peygamberdi.

51: Vezkur fil kitâbi mûsâ, innehû kâne muhlasan ve kâne rasûlen nebiyyâ.

Ve Kitap'ta Mûsâ'yı da an/hatırlat. Şüphesiz o arıtılarak saflaştırılmış idi. Ve bir elçi, bir peygamber idi.

54: Vezkur fil kitâbi ismâîl, innehû kâne sâdigal vağdi ve kâne rasûlen nebiyyâ.

Ve Kitap'ta İsmâîl'i an/hatırlat. Şüphesiz o, vaadine sadık idi, bir elçiydi, bir peygamberdi.

56: Vezkur fil kitâbi idrîs, innehû kâne sıddîgan nebiyyâ.

Ve Kitap'ta İdris'i an/hatırlat. Şüphesiz O, özü-sözü doğru biriydi, bir peygamberdi.

Şu'arâ: 47/2

2: Tilke âyâtul kitâbil mubîn.

Bunlar, apaçık/açıklayıcı kitabın âyetleridir.

Neml: 48/1,40

1:Tâ sîn, tilke âyâtul gur'âni ve kitâbin mubîn.

Tâ, Sîn Bunlar, Kur’ân'ın ve apaçık/açıklayıcı bir kitabın âyetleridir.

40:Gâlellezî ındehû ılmum minel kitâbi ene âtîke bihî gable ey yertedde ileyke tarfuk, felemmâ raâhu mustegırran ındehû gâle hâzâ min fadli rabbî, liyebluvenî eeşkuru em ekfur, ve men şekera feinnemâ yeşkuru linefsih, ve men kefera feinne rabbî ğaniyyun kerîm.

Kitap'tan yanında bilgi olan kimse: “Ben onu sana bakışın kendine dönmeden önce getiririm”dedi. Sonra Süleymân Melike'nin tahtını yanında durur bir hâlde görünce: “Bu, kendime verilen nimetlerin karşılığını ödeyecek miyim, yoksa iyilikbilmezlik mi edeceğim diye beni belâlandırmak için Rabbimin fazlındandır. Ve kim kendisine verilen nimetlerin karşılığını öderse hiç şüphesiz kendisi için karşılığını öder. Kim de iyilikbilmezlik ederse, hiç şüphesiz ki Rabbim çok zengin ve kerîm'dir.”

İsrâ: 50/2, 4

2:Ve âteynâ mûsel kitâbe ve cealnâhu hudel libenî isrâîle ellâ tettehızû min dûnî vekîlâ.
Mûsâ'ya da Kitap verdik ve Benim astlarımdan vekil [tüm varlıkları belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan bir kişi/ kurum] tanımayınız diye Kitab'ı, İsrâîloğulları için bir kılavuz yaptık.

4: Ve gadaynâ ilâ benî isrâîle fil kitâbi letufsidunne fil ardı merrateyni ve letağlunne uluvven kebîrâ.

Ve Biz İsrâîloğulları'na Kitap'ta/ yazgıda şunu gerçekleştirdik: “Kesinlikle siz, yeryüzünde iki defa kargaşa çıkaracaksınız/ bozguna uğrayacaksınız ve kesinlikle büyük bir yükselişle yükseleceksiniz.”

Yûnus: 51/1, 37, 61, 94

1: Elif lâm râ, tilke âyâtul kitâbil hakîm.

Elif, Lâm, Râ İşte bunlar, o yasalar içeren kitabın âyetleridir.

37:Ve mâ kâne hâzel gur'ânu ey yufterâ min dûnillâhi ve lâkin tasdîgallezî beyne yedeyhi ve tefsîlel kitâbi lâ raybe fîhi mir rabbil âlemîn.

Ve bu Kur’ân, Allah'ın astları tarafından uydurulan değildir. Lâkin sadece içinde konu edilenlerin doğrulanması ve Kitabın ayrıntılı olarak açıklanmasıdır. Onda şüphe edilecek hiçbir şey yoktur. Âlemlerin Rabbindendir.

61:Ve mâ tekûnu fî şeé'niv ve mâ tetlû minhu min gur'ânin ve lâ tağmelûne min amelin illâ kunnâ aleykum şuhûden iz tufîdûne fîh, ve mâ yağzubu ar rabbike mim misgâli zerratin fil ardı ve lâ fis semâi ve lâ asğara min zâlike ve lâ ekbera illâ fî kitâbin mubîn.

Ve sen, hangi işi yaparsan yap, Kur’ân'dan onun hakkında ne okursan oku ve siz ne işte çalışırsanız çalışın, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, Biz, sizin üzerinizde şâhitiz. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinizden uzak kalmaz. Ve bundan küçüğü ve daha büyüğü ancak apaçık bir kitaptadır.

94: Fein kunte fî şekkim mimmâ enzelnâ ileyke fes'elillezîne yagraûnel kitâbe min gablik, legad câekel haggu mir rabbike felâ tekûnenne minel mumterîn.

Artık, sana indirdiğimiz şeylerin bir kısmına dair kesin, yeterli bilgin yok idiyse, hemen senden önce kitap öğrenip öğreten kimselere sor! Andolsun ki sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde sakın şüphe edenlerden olma!

Hûd: 52/17, 110

17: Efemen kâne alâ beyyinetim mir rabbihî ve yetlûhu şâhidum minhu ve min gablihî kitâbu mûsâ imâmen ve rahmeh, ulâike yué'minûne bih, ve mey yekfur bihî minel ahzâbi fennâru mev'ıduh, felâ teku fî miryetim minhu innehul haggu min rabbike ve lâkinne ekseran nâsi lâ yu'minûn.

Artık dünyayı isteyenler, hiç Rabbinden açık bir belge üzere olan ve kendisini Rabbinden bir şâhitin takip ettiği ve de önünde bir önder ve rahmet olarak Mûsâ'nın kitabı bulunan kimse gibi midir? İşte böyle olanlar, Kur’ân'a inanırlar. Hangi karşıt gruptan olursa olsun kim Kur’ân'ı örtbas ederse, ona vaat edilen yer ateştir. İşte bütün bunlardan dolayı sen de Kur’ân'dan şüphe içinde olma. Kesinlikle o, Rabbinden bir hakktır/gerçektir. Fakat insanların çoğu iman etmiyorlar.

110: Ve legad âteyna mûsel kitâbe fahtulife fîh, ve lev lâ kelimetun sebegat mir rabbike legudıye beynehum, ve innehum lefî şekkim minhu murîb

Ve andolsun ki Biz Mûsâ'ya Kitab'ı verdik de onda ihtilâfa düşüldü. Eğer Rabbinden daha önce verilmiş bir Söz olmasa idi, elbette bu dünyada hemen cezalandırılırlardı. Ve onlar şüphesiz, Kur’ân'dan kuşkulu bir şüphe içindedirler.

Yûsuf: 53/1

1: Elif lâm râ, tilke âyâtul kitâbil mubîn.

Elif, Lâm, Râ İşte bu, o apaçık/açıklayıcı kitabın âyetleridir.

Duhân: 64/2

2:Vel kitâbil mubîn.

Apaçık/açıklayan Kitab'a yemin olsun ki

İnşaAllah "Kur'an" sözcüğünün geçtiği ayetleri de paylaşacağım.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
mustafabey (2. April 2013)
Alt 30. March 2013, 07:47 PM   #35
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

Bilgiler icin Tesekkurler dost1 abi.
Yazimi bir eksiklik nedeniyle editledim
Selametle

Konu ates demir tarafından (31. March 2013 Saat 12:42 AM ) değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (30. March 2013)
Alt 31. March 2013, 09:31 AM   #36
Fers
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
Fers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud of
Standart

sanırım alıntılanan mealler Hakkı Yılmaz dan,

bakara/
235. Ve lâ cunâhe aleykum fîmâ arradtum bihî min hitbetin nisâi ev eknentum fî enfusikum, alimallâhu ennekum se tezkurûnehunne ve lâkin lâ tuvâıdûhunne sirran illâ en tekûlû kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen), ve lâ ta’zimû ukdeten nikâhı hattâ yeblugal kitâbu(الْكِتَابُ) eceleh(ecelehu), va’lemû ennallâhe ya’lemu mâ fî enfusikum fahzerûh(fahzerûhu), va’lemû ennallâhe gafûrun halîm(halîmun).
235/. Ve bu kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde çıtlatmanızda veya içinizde tutmanızda size bir günah yoktur. Allah, şüphesiz sizin onları anacağınızı bilir. Fakat örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde bir söz söylemekten başka bir şekilde kendileriyle gizlicesözleşmeyin. Farz olan süre sona erinceye kadar da nikâh akdine kesin karar vermeyin. Bilin ki şüphesiz Allah içinizdekini bilir. Öyle ise O'ndan sakının. Yine bilin ki şüphesiz Allah kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır, çok yumuşak davranandır

En am/
7. Ve lev nezzelnâ aleyke kitâben fî kırtâsin(كِتَابًا فِي قِرْطَاسٍ) fe le mesûhu bi eydîhim le kâlelezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).
7. Ve Biz, eğer ki sana papirüste/kâğıtta yazılı bir kitap indirmiş olsak, onlar da ona elleriyle dokunsalardı, kesinlikle o kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan o kişiler “Bu, apaçık sihirden başka bir şey değildir” derlerdi.

yukarıdaki ayetler de ondan...
Fers isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 31. March 2013, 09:57 AM   #37
Fers
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
Fers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud ofFers has much to be proud of
Standart

bakara/235
hattaa yeblugal kitaabu ecelehu.../
bildirilmiş olan süresidir burada belirtilen...

en am/7
ve lev nezzelnaa aleyka kitaaban fii kırtaasin fe le mesuuhu bi eydiihim.../ sana yazılı bir bildiri olarak indirseydik, sonra elleriyle dokunsalar...
le kaaleleziine keferuu in haazaa illaa sihrun mubiinun.../ inkarcılar mutlaka "bu masaldan başkası değil" derlerdi...

habercideki, elleriyle dokunabilecekleri/inceleyebilecekleri yazılı bir kitap/bildiri değildi...
yirmi senelik bir dönem, kitap haline getirip onlara tek tek okusa veya okutsa da fayda etmeyecekleri bir dönem ve belirli bir kitle...

şuara/192,193,194,195,196
ve innehu le tenzilu rabbil aalemin.../ kesinlikle o alemllerin efendisinin indirmesi...
nezele bihir ruhul emin.../ onunla indi itimat edilir bilgi...
alaa kalbike li tekuune minel munziriine.../ kalbine, uyaranlardan olman için...
bi lisaanin arabiyyin mubiinin.../ izahlı arapça bir dil ile..

ifade mecaz, kalbe kitap inmez, kalbe hiçbirşey inmez...
inen beyne iner, inen bilgidir, sisteme ait olan bildirinin muhatabı beyindir...

hicr/9
innaa nahnu nezzelnez zikre ve innaa lehu le haafizuune.../

korunan zikr/öğüt, yazılmış/yazdırılmış bir kitap/belge değil...
Fers isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. April 2013, 09:06 AM   #38
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Kuranda geçen “kitap” kelimesinin görüleceği üzere bir çok anlamı var.
Kuranda geçen kitap ibaresi sadece kuran manasında değildir, bir çok anlamı vardır.

Sayın DOST1 toparladığı, özetlediği kuranda geçen KİTAP ibarelerine tekrar bir göz atarsak, üzerinde biraz yoğunlaşırsak kitap kavramının manalarının bir kısmını görebiliriz.


Kendilerine kitap verilenler…
İşte onlara Kitap'tan payları erişecektir….
Kitab'a mirasçı oldular….
Ve Kitab'a sımsıkı sarılanlara….
Mûsâ'ya Kitab'ı verdik….
elçiler onlara apaçık delillerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi….
Allah'ın kitabını okuyan….
Kitap'tan sana, sadece içinde konu edilenleri doğrulayıcı olarak vahyettiğimiz şey…..
Kitab'ı kullarımızdan, süzüp seçtiklerimize miras bıraktık…
Kitap'ta İbrâhîm'i de an….
Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir…
Tâ, Sîn Bunlar, Kur’ân'ın ve apaçık bir kitabın âyetleridir….
Kitap'tan yanında bilgi olan kimse…
İşte sana hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri….

Ve bu Kur’ân, Allah'ın astları tarafından uydurulan değildir. Lâkin sadece içinde konu edilenlerin doğrulanması ve Kitabın ayrıntılı olarak açıklanmasıdır. Onda şüphe edilecek hiçbir şey yoktur. Âlemlerin Rabbindendir.

Ve sen, hangi işi yaparsan yap, Kur’ân'dan onun hakkında ne okursan oku ve siz ne işte çalışırsanız çalışın, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, Biz, sizin üzerinizde şâhitiz. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinizden uzak kalmaz. Ve bundan küçüğü ve daha büyüğü ancak apaçık bir kitaptadır.


Yusus 1-2-3
Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir. Muhakkak ki Biz, O'nu Arapça Kur'ân olarak indirdik. Böylece siz akıl edersiniz. Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Hâlbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin.


Apaçık olan bir kitap var, her şey bu kitapta var ve bu kitap da Allahın katında.

Ve kuran da bu apaçık olan ana kitapdan bir kısım açıklanan, anlatılan, bildirilen, vahyedilenlerin toplanması, kelam edilmesi, bizim insanoğlunun anlayacağı düzeye, idrak seviyesine indirilmesi, kelimelerle en güzel şekilde açıklanmasıdır. Asıl bilginin alındığı kaynak ANA KİTAPtır.

Şimdi biz kitaptan kelam edilenleri kuranda kelimelerle açıklananları ne kadar anlıyoruz, her zaman kendimize sormalıyız!

Resuller Allahın akıl verdiği kullardır. Yani akıl sahibiler. Bunlar semereli olan peygamberlerdir, birde bu resullerin izinden giden onların aklını devam ettiren, onların açtığı yolda ilerleyen resuller vardır. Mesala İbrahimin hanif dinindeniz diyoruz. Atamız, babamız İbrahim, semereli, üstün kılınan bir peygamberdir, diğer bir çok bizim bildiğimiz veya bilmediğimiz peygamber onun izinden, açtığı yoldan gitmiştir.

Apaçık olan kitabı okuyanlar resullerdir.

Apaçık olan kitap nedir?, bizim gözümüzün önünde ama bizim göremediğimiz, içindeki kıssaları okuyamadığımız, ibretlerini göremediğimiz, her şeyin açıklandığı, hiç kimsenin hakkının yenmediği, kurandan anlatılanlarla anlamaya çalıştığımız kitap nerede?

Tekrar yukarıdaki kuran ayetlerini okursak, bizim gözümüzün gördüğü halde kör, kulağımız duyduğu halde sağır ve konuştuğumuz halde dilsiz olduğumuz, aslında sergilenen, apaçık, her şeyin açıklandığı kitabın bize görünen yüzünün YAŞAM olduğunu anlarız.

Apaçık olan kitabı görmemizi engelleyen istek ve arzularımız, duygular ve hayallerdir. Kuran bir rehberdir, öğüttür, yaşama(kitaba) kadar götüren yoldur. Kuranda siz akletmez misiniz?, hiç düşünmez misiniz?, öğüt almaz mısınız? İdrak etmez misiniz? gibi uyarılarla kendimize(insani meziyetler) gelmemiz istenilmektedir.

Casiye 2: Kitap(el kitâbi), azîz ve hakîm olan Allah tarafından indirilmiştir.
Casiye 3: Muhakkak ki mü'minler için göklerde ve yerde mutlaka âyetler( âyâtin) vardır.
Casiye 4: Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı bütün canlılarda da kesin bilgiyle inanan bir topluluk için ayetler (âyâtun) vardır.
Casiye 5: Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, Allah'ın gökten rızık indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, rüzgarları yönlendirmesinde akıl eden bir topluluk için ayetler (âyâtun) vardır.
Casiye 6: İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir(âyâtu allâhi). Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah’tan ve O’nun âyetlerinden(ve âyâti-hi) sonra hangi söze(hadîsin) inanacaklar?

Konu mustafabey tarafından (2. April 2013 Saat 11:47 AM ) değiştirilmiştir.
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. April 2013, 04:32 PM   #39
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın Mustafabey.

Tahlil ve tefekkürünüzle vardığınız ''YAŞAM" sonucunu da ben sübjektif yani kişinin kendisinin kendisince, veya tabi olduğu toplumunca kabul edilen, vaz edilen kurallara göre yaşadığı "hayat"ı değil de; objektif yani yaşanılması, uyulması gereken ve ilahi otorite tarafından vaz edilmiş, konulmuş kurallar dizisinin meydana getirdiği ''ortam", isterseniz "sistem" olarak anladım. Yanılıyor muyum?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (2. April 2013 Saat 05:34 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. April 2013, 05:40 PM   #40
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın Mustafabey.

Tahlil ve tefekkürünüzle vardığınız ''YAŞAM" sonucunu da ben sübjektif yani kişinin kendisinin kendisince, veya tabi olduğu toplumunca kabul edilen, vaz edilen kurallara göre yaşadığı "hayat"ı değil de; objektif yani yaşanılması, uyulması gereken ve ilahi otorite tarafından vaz edilmiş, konulmuş kurallar dizisinin meydana getirdiği ''ortam", isterseniz "sistem" olarak anladım. Yanılıyor muyum?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Selam Galip Kardeşim;

Yaşam genel bir ifadedir, herşey yaşamın içindedir. Herşey apaçık olan bir kitapda yani yaşamda zuhur etmektedir. Allahın yaşamda koyduğu kanunlar tüm canlılar için geçerlilidir, hiçbir canlı bu kanunların dışına çıkamaz. Hiçbir insanın elinde de böyle bir güç yoktur.

Bizim kendi hayatımızda bu yaşamın içerisindedir. Toplumların genel anlayışı, değerleri zamanın şartlarına göre değişmekte gelişmektedir. Yaşam sabit değil dinamiktir. Yaşama ayak uyduramayan toplumlar tarih sahnesinden silinmektedir. Yani her toplumda Allahın koymuş olduğu kanunlara tabidir.
Yaşamda bir mücadele vardır. Bizimde bu mücadele etmemiz ve rum suresi 30 ayette belirtildiği gibi ;

Rum 30: “O halde sen yüzünü, dosdoğru olarak dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah’ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmiyor.”

Allahın insanlar üzerinde yarattığı fıtrata uygun davranmamız gereklidir. Buna uygun davranamayan, insan vasfına uygun davranamayan, hayvani vasıflar sergileyen toplumlar, yani aklın dışına çıkan, düşünemeyen, idrak edemeyen, Allahın yarattığı ayetleri, kanunları arkasına atan, herşeye istek ve arzularala hayelle ve duyguların esiri olarak bakan ve bunların neticesinde yaşam kitabını okuyamayan toplumların başına ne geldiği HAKKA suresinde açıklanmaktadır.

HAKKA SURESİ;

19. Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der.

20." Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum."

21. Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir,

22. Yüce bir cennette,

23. Meyveleri sarkmış halde.

24. Geçmiş günlerde işlediklerinize karşılık, âfiyetle yeyin, için.

25. Kitabı sol tarafından verilene gelince,der ki:" Keşke, bana kitabım verilmeseydi!"

26."Şu hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!"

27. Keşke onunla her iş olup bitseydi!

28. Malım bana hiç fayda sağlamadı;

29. Saltanatım da benden , yok olup gitti.

30. Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın;

31. Sonra alevli ateşe atın onu!

32. Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun!

33. Çünkü o, ulu Allah'a iman etmezdi,


Selamlar…

Konu mustafabey tarafından (2. April 2013 Saat 05:42 PM ) değiştirilmiştir.
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
galipyetkin (2. April 2013)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
kitap, kur


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:39 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam