hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > MAKALELER(DİNİ ve SİYASİ) > Başlıklara Uymayan Konular

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 16. July 2010, 08:22 PM   #21
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

...Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler.
Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.

Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler.

Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.

Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler.

Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler.

Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler.

Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı ‘hayat dersi’ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar.

Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30cm’den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir.

Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir.
Bu pirelerin yaşadıklarına ‘cam tavan sendromu’ denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır.

Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir.

Kıssadan Felsefe : Kendini geliştir Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar.

Ama bir Şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar”

Dr. David J. Schwaz
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Derin Düşünce (5. April 2011), dost1 (2. November 2010), hiiic (3. November 2010), merdem (26. February 2013), Miralay (3. April 2011)
Alt 17. July 2010, 05:06 AM   #22
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Hindistan’da yabani bir fil yavrusu kalın bir zincirle kalın bir ağaca bağlanır. Fil kaçmaya çalışır fakat kaçamaz. Zamanla kaçma denemelerinden vazgeçer.Çünkü esareti öğrenmiş o ağaçtan hiçbir zaman kurtulamayacağına kanaat getirmiştir.Ayağındaki zinciri ağaçtan sökerler ve bir odun parçasına bağlarlar.Yavru fil her yürüyüşünde odunun peşinden geldiğini görünce hala o ağaca bağlı olduğunu ve hiçbir zaman o ağaçtan kurtulamayacağını düşünerek kaçma girişiminde bulunmaz.Başlangıçta yavru fil, kaçabileceğine inancı vardı ama imkanı yoktu.İkinci aşamada imkanı var ama inancını kaybetti.Bu ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİKTİR…
---------------------------------------
Bir köpekbalığı aç halde bir akvaryuma konur. Her yere yüzebilmekte avlayabileceği bir şeyler aramaktadır. Daha sonra akvaryuma küçük bir balık konur. Köpekbalığı onu yemek için harekete geçer. Çünkü açtır ( motivasyon ) küçük balığı yiyebileceğine inanıyor ( özgüven ) küçük balığı yemenin kendi elinde olduğunu biliyor ( kontrol ).Bir hamle yapınca kafasını sert bir cisme çarpıyor.Çünkü küçük balıkla köpekbalığının arasında cam bir bölme mevcuttur.Fakat köpekbalığı bunu kafasını çarpınca anlayabilmektedir.Her hamlede aynı şey yaşanmaktadır.Tanımlayamadığı bişey hedefine ulaşmasına engel olmaktadır.48 saat sonra küçükbalığı yemekten vazgeçer.” Büyükbalık küçükbalığı yer ” kuralı işlememektedir.Cam bölme aradan kaldırılır.Köpekbalığı aç engelde yoktur.Fakat küçükbalığı yemek için hiçbir hamle yapmaz.Üstelikte açlıktan ölmek üzeredir.Bu durum bir canlının defalarca denediği halde istediği sonucu alamaması durumunda başarısız olacağını beklemesinden dolayı deneme cesaretini kaybedip hiçbirşey yapmaması haline yani ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK’ e örnek bir durum.Öğrenilmiş çaresizlik zihine takılmış bir kelepçedir.

Eğer iç inançlarınız dış gerçeklere uymuyorsa düşüncelerinizin son kullanma tarihi geçmiş demektir.

Yapabilirim inancı ile yapabilme imkânı bir araya geldiğinde başarı doğar.

İnsanları başarılı yada başarısız yapan şey deneyipte sonuç alamadıkları zaman kendi kendilerine yaptıkları iç konuşmalarıdır.

Kontrol inancı kaybolunca kadercilik inancı başlar.
Eklenen Resim Ön İzlemesi
Dosya tipi: jpg 1001resim_fil.jpg (45,5 KB (Kilobyte), 4x kez indirilmiştir)
Dosya tipi: jpg 120064VbDA_w.jpg (34,6 KB (Kilobyte), 4x kez indirilmiştir)

Konu hiiic tarafından (17. July 2010 Saat 05:12 AM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Barış (17. July 2010), Derin Düşünce (5. April 2011), dost1 (2. November 2010), merdem (26. February 2013), Miralay (19. July 2010)
Alt 17. July 2010, 05:22 AM   #23
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Bir kurbağayı kaynar suyun içerisine koyarsanız, kendini hemen dışarı atmaya çalışacaktır. Ama kurbağayı oda sıcaklığında bir suyun içerisine koyarsanız ve korkutmazsanız, öylece kımıldamadan duracaktır. Bu arada su sıcaklığını yavaş yavaş arttırırsanız çok ilginç bir şey olur. Sıcaklık yükselirken kurbağa hiç bir şey yap...maz. Tersine halinden keyfi çok yerinde gibi görünmektedir. Sıcaklık kademe kademe artıkça, kurbağa gittikçe daha çok sersemleyecektir, ta ki kaptan dışarı çıkacak hali kalmayana kadar. Onu dışarı fırlamaktan alı koyacak hiçbir şey olmamasına rağmen, kurbağa orada oturup haşlanmayı bekleyecektir. Niye? Çünkü kurbağanın hayatına yönelen tehditleri algılayan dâhili aygıtı, onun çevresindeki ani değişimlere programlanmıştır. Kademe kademe değişikliklere değil. Bu olay sosyal bilimlerde şöyle kullanılır: Az miktarda hissedilen bir olay kademeli olarak gittikçe artarsa, insanlar buna sonunda alışa alışa gormezden gelmeye ya da farketmemeye, normal oymuş gibi algılamaya başlarlar.

VİDEOYU NASIL DİREK SİTEYE MONTE EDECEĞİM BİLMİYORUM AMA;

BURAYA TIKLAYARAK İZLEYEBİLİRSİNİZ,



-

Konu hiiic tarafından (3. November 2010 Saat 11:48 AM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Barış (17. July 2010), Derin Düşünce (5. April 2011), dost1 (2. November 2010), merdem (26. February 2013), Miralay (19. July 2010)
Alt 17. July 2010, 11:45 PM   #24
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

YÜK VE YOL
Hamalsan iki şey önemli oluyor senin için:

Yük ve yol...

Ancak sırtına aldığın yükle bu mesafeyi aşabilirsen,
ücret mevzu bahis oluyor. Aksi olursa, cereme çekiyorsun!
Bunu düşünüyordum. Yanımdaki hamalla yola çıktık.
İhtiyardı. Kendinden büyük bir yük almıştı. Benim sırtımda ise birkaç bavul vardı sadece, onunkinin çeyreği... Diyordum ki içimden "Çok gitmeden kıvrılırsa titreyen bacakları, yüklenirim sırtındaki yükün yarısını!.."
Nitekim, çok geçmeden dedi ki: "Mola vakti. Gel biraz dinlenelim!. ..
"Ne molası, dedim ona hayretle. Ben daha terlemedim!. . "Sözüme aldırmadı. Durdu. Çöktü. Salarken yükünün ipini "Sen de dinlen hadi" dedi. Benim canım sıkılmıştı bu işe.Genç olduğumu, ondan kuvvetli olduğumu, bunun gibi bir bunakla yola çıkmamın ne büyük hata olduğunu düşünüyordum. O ihtiyar, bir bacağını azıcık uzatmış halde sessizce dinleniyorken, ben huzursuz bir şekilde ayakt a dolanıyordum. Bir saat kadar sonra yine durdu,oturdu, dinlendi. Ben kızgınlıkla dolandım etrafında...
"Yükünü indirip sen de dinlen", demesine aldırmadım,ona daha çok kızdım...
Sonra yine durdu. Bana da "dinlenmemi" söyledi yine ama dinlenmedim. Yarım saat sonra "dinlenelim mi" diye sordu, aksi aksi başımı salladım...
Kaçıncı molasıydı hatırlamıyorum, birden bire dizlerimin bağı çözüldü.
Kafamın içinde uçuşan kara kara sinekler sustu, çöküp kaldım. Kayış kolumdan çıktı, sırtımdaki bavullar kaydı. Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedim.
Uyumuştum da uyandım mı, yoksa bayılmıştım da ayıldım mı anlamadım...
Baktım kendi kocaman yükünün üzerine benim bavullarımı da bağlamıştı. Küçük tasına birazcık su koyup dudağıma dayadı, içtim. Sonra koluma girerek; "Hadi kalk, dedi. Bana yaslan. Ağır ağır gider ve bir süre sonra gene dinleniriz." Dediğini yaptım. Omzundan güç aldım, ama asıl anlattıkları iyi geldi bana.
"Ben yılların hamalıyım, dedi. Nice pehlivan yapıl ı adamlar gördüm. Çoğu, dinlenmek istemediklerinden yükleriyle birlikte kendilerini de toprağa serdi sonunda... Yolda gördüğümüz saçılmış kuru kemiklerin çoğu, anlattığım bu insanlara ait...
Halbuki bir yükü "taşımak" bizim işimiz, "altında ezilmek" değil!.. Unutma ki bir yük taşıdıkça ağırlaşır.
Dinlenerek sen yükünü hafifletiyorsun! Belki günün birinde hamallığın şekli değişir. Belki o günleri ben göremem.
Ama sen kavuşursan o zamanlara, aman ha, kafanın içinde de sakın yük taşıma...
Akşamları bırak ve hafifle... Sabah dinlenmiş olarak yeniden tekrar taşırsın yükünü. Bizim işimiz, bugünü yarına taşımak, bugünün altında yok olmak değil. Çünkü , yarınlarda bizi bekleyenler var, taşıdıklarımızı bekleyenler var...

Gerçek şu ki, hepimiz şu hayatın hamallarıyız.. Yüklerimizi en doğru şekilde taşımak ve hayatın altında ezilmemek dileklerimle. ..
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 8 Kisi:
ahmet karapınar (23. July 2013), Barış (31. July 2010), berru (27. February 2013), Derin Düşünce (5. April 2011), hiiic (18. July 2010), kamer (5. October 2010), merdem (26. February 2013), Miralay (19. July 2010)
Alt 31. July 2010, 07:02 PM   #25
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti
Taşın Hikayesi
Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı Bunu yaparken de bağırıyordu : Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım Neden yaptın bunu ?

”Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi “Lütfen, amca, lütfen kızmayın Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı Çocuk, gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti “abim orada Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum”

Çocuğun şimdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu : “Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım edebilir misiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır
Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı

Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi
Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi Oradaki izi, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı :

Hiçbir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme

Yaratıcı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır

Fısıltıyı dinle… veya taşı bekle

Seçim senin.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 6 Kisi:
Derin Düşünce (5. April 2011), dost1 (7. August 2010), hiiic (31. July 2010), kamer (5. October 2010), merdem (26. February 2013), Miralay (31. July 2010)
Alt 13. August 2010, 08:52 PM   #26
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Dağlarda gezen bir bilge kadın, nehirde değerli bir taş bulmuş. Ertesi gün kendisi gibi bir seyyahla karşılaşmış. Ama seyyahın karnı açmış. Bilge kadın torbasını çıkarmış ve yemeğini onunla paylaşmış. Aç seyyah, bilge kadının torbasındaki değerli taşı görmüş ve taşı çok beğendiğini söyleyip onu kendisine vermesini istemiş. Bilge kadın hiç tereddüt etmeden taşı ona vermiş. Seyyah karşısına çıkan bu şansa çok sevinip, bilge kadının yanından ayrılmış. Taşın, yaşamının geri kalan kısmını güvence altına alacak kadar değerli bir taş olduğunu biliyormuş.

Fakat bundan uzun yıllar sonra seyyah, uzun uğraşların sonunda bulduğu bilge kadının karşısına yeniden çıkmış. Seyyah, bilge kadına, "senden bu taşı değil, bundan daha değerli birşeyi istiyorum. Bana onu verebilir misin?" demiş. Bilge kadın, seyyahın kendisinden ne istediğini sorunca, seyyah yanıtlamış : "Bu taşı bana vermeni sağlayan şeyi."
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Derin Düşünce (5. April 2011), dost1 (14. August 2010), kamer (5. October 2010), merdem (26. February 2013), Miralay (3. November 2010)
Alt 3. October 2010, 11:35 AM   #27
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Genç bir adam, ülkenin uzak bir şehrinde yaşayan bir bilgeyi ziyaret etmek
ister.... Uzun süren yolculuktan sonra şehre varır. Bilgenin evine misafir
olur. Evde hiç bir lüks eşya yoktur. Sadece kitaplar ve oturmak için de
minderler vardır. Evdeki tek mobilya, okumak için ayrılmış küçük bir
sehpa ve bir eski iskemledir.
"Sizin hiç mobilyanız yok mu?" diye sorar genç adam hayretle.
"Peki seninkiler nerde?" diye karşılık verir bilge.
"Benimkiler mi?" der genç adam. Şaşırmıştır. "Ben yolcuyum, biliyorsunuz"
"Ben de öyle!" der bilge...
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 7 Kisi:
ahmet karapınar (23. July 2013), Derin Düşünce (5. April 2011), dost1 (2. November 2010), hiiic (3. October 2010), kamer (5. October 2010), merdem (26. February 2013), Miralay (3. November 2010)
Alt 2. November 2010, 07:59 PM   #28
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

‎"onlar kuşların gözleri"


Babası İspanya'nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkûmdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı. Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı... Çok üzülmüştü küçük kız... Babasına söyledi bunu, o da:

"Üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?"dedi.

Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Babası keyifle resme baktı ve sordu:

"Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?

Küçük kız babasına eğilerek, sessizce:

"Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!..."
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Derin Düşünce (5. April 2011), dost1 (2. November 2010), hiiic (3. November 2010), Miralay (3. November 2010)
Alt 2. November 2010, 09:41 PM   #29
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Basit yasayın,
Cömertçe sevin,
Birbirinize derinden itina gösterin.
Nazik olun,
gerisi kendiliginden gelir...

Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler.
Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.Herkes bir bardak secince, profesör şöyle söyler:
'Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında. Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.
Şunu bir düşünün: Hayat kahvedir. İş, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayatı tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yaşadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de.
Bazen sadece bardağa odaklanarak Allah’ın sunduğu kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz.
Kahvenizin tadına varın!
En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler.
Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 6 Kisi:
ahmet karapınar (23. July 2013), Barış (2. November 2010), Derin Düşünce (5. April 2011), hiiic (3. November 2010), merdem (26. February 2013), Miralay (3. November 2010)
Alt 2. April 2011, 09:08 PM   #30
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Genç bir cift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı ya...parlarken, komşu da camaşırları asıyormuş. Kadın kocasına ' Bak, camaşırları yeterince temiz değil, camaşır yıkamayı bilmiyor, belki de dogğru sabunu kullanmıyor.' demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey sylememiş, kahvaltısına devam etmiş.

Kadın, komşusunun camaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş.

Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun camaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış 'Bak' demiş kocasına ' Çamaşır yıkamayı oğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?'

'Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim' diye cevap vermiş kocası.

Hayatta da böyle değil midir ?

Baskalarını izlerken görduklerimiz, baktığımiz pencerenin ne kadar temiz olduguna baglidir. Birini elestirmeden ve hemen yargılamadan önce zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olanı görmeye hazır olup olmadığımızı farketmek güzel bir fikir olabilir ...

Pencerelerimizi temiz tutabilmek dileğiyle..
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 6 Kisi:
ahmet karapınar (23. July 2013), Derin Düşünce (5. April 2011), dost1 (2. April 2011), hiiic (6. April 2011), merdem (26. February 2013), Miralay (3. April 2011)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
güzel, hikayelerden, hisseler, küçük


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:49 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam