hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > TEMİZLİK VE İBADET > İbadet > Namaz

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 10. November 2012, 11:11 PM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart İSLAM ve NAMAZ: 4- NAMAZDA OKUNACAKLAR NELERDİR, NASIL OKUNMALIDIR?


Allah’ın selamı üzerinize olsun.

Sevgili kardeşlerim,

İslamda en önemli ibadi yükümlülük ve temizlenme aracı olarak bizden istenen namaz, ne kadar çok kılanı olursa olsun, biz müslümanlarca hep boynu bükük bırakılmıştır.

Çünkü; her konuda olduğu gibi, bu konuda da kuranı terk ederek, alim, ulema gibi kimselerin anlatımlarından, kaynaklarından dini yaşamayı kabul etmenin sonucunda namazda bilinmeden uygulanan bir pratiğe dönüştürülmüştür.

Namazla ilgili daha önceki anlatımlarımda; namazın vakitli farzlardan olması nedeniyle her namazın mutlaka kendi vaktinde kılınması gerektiği, namazda (oruçta olduğu gibi) kaza olmadığı, namazının kaza edilebileceği anlayışı ise; Müslümanları zaafiyete düşürerek, namazdan soğutmaya çalışan şeytan dostlarının işi olduğunu belirtmiştim.

Ayrıca; namazın son peygamberimizden ve kurandan öncede var olan ve bu zamana gelen bir pratik olduğunu belirtmiş, namazda kıyam, rüku ve secde gibi şekilsel hareketlerin aynen korunmakla birlikte sadece okuma içeriğinin değiştiğini, sadece bundan böyle kurandan okuma yapılacağını söylemiştim.

İşte bu yazımda da kurandan neler okunabilir, nasıl okunmalıdır? onları anlatmaya çalışacağım.

Bunu anlamak için önce kurandaki hükümleri, ayetleri kısaca bir tanımlamaya sokalım.

1- Kuranda okunması, denmesi emredilen sözler vardır: Hamd ve dua sureleri, ayetleri
2- Kuranda yapılması emredilen ibadetleri anlatan sözler vardır: Namaz, zekat, oruç, hac gibi.
3- Kuranda yapılmaması emredilenleri anlatan sözler vardır: zina, hırsızlık, haksız yere zarar vermek vb...
4- Kuranda suçlar ve cezalarla ilgili hükümler vardır.
5- Kuranda; Evlilik, boşanma, miras, şahitlik gibi müesseseleri anlatan sözler, hükümler vardır.
4- Kuranda suçlu olanlara uygulanacak ceza tatbiklerini anlatan sözler vardır: Toplumun göreceği yerde, çekinmeden ceza uygulanır.

Sanırım bu kadarı yeterlidir. Kuranı samimi olarak anlamaya çalışan biri, kuranda bunları ve böyle konuların devamını görecektir.

BURADA NAMAZI İLGİLENDİREN KISIM; KURANDA OKUNMASI, DENMESİ EMREDİLEN SÖZLERDİR
( Hamd ve dua sureleri, ayetleri).

Namazda; okunması, söylenmesi emredilenleri söylemek yerine; diğerlerinin yapılmasını açıklayan sözlerin, namazda okunması doğru olamaz.

Diğerleri, zekat, oruç, haç, evlilik, boşanma, miras, şahitlik, haram, zinaya yaklaşmama, kısas vb. neyi yapmamızı emrediyorsa, o şeyler için bakacağımız emirlerdir.

Dolayısıyla; namazımızda, evlilik ayetlerini, boşanma ayetlerini, miras ayetlerini okursak anlamsız olur. O ayetler, okunacakları belli eden ayetler değil, yapılacakları belli eden ayetlerdir.


Ancak, okunacak ayetler ya da sureler; sadece okumayı, söylemeyi değil, bu söyleneni kalben kabul etmeyi de gerektirir. Başkaca bir şeyin yapılmasını, başkaca bir eylemi gerektirmez.

SURE YA DA AYETLERİ OKUMAK NEDİR?

Sevgili kardeşlerim,

Bu noktada, namazımızda; kurandan okusak dahi, sadece bir metin okur gibi okuyarak namaz kılamayız.

Nasıl alak suresindeki okumaktan, her hangi bir metni okumayı anlamıyorsak, yine kurandan okuyun denen ayettende sadece okuma parçası okumak gibi bir anlamı çıkarmamalıyız.


Sadece okumak; Arapçada “tilavet”le karşılanırken, okuyup, anlamak, kabul etmek, anlatmak şeklindeki okuma ise “ikra” ile karşılanmaktadır.

İşte “namazda kurandan okuyun” diyen, müzemmil suresi 20. ayette de sadece okuyun anlamında “tilavet” geçmez.

Ayette; "artık, (o halde) okuyun" anlamında, “fe ikraû” geçer. Yani ayete göre; namazda sure ve ayetler sadece bir okuma parçasını okur gibi okunmayacak, ağızdan çıkan sesi kulak duyacak, kulak akla gönderecek, akıl yorumlayıp kabul ederek kalbe gönderecek ve kalpte onaylayarak, yani “ikra” edilerek; ayet yada sure neyi istiyorsa (emrediyorsa) o yapılarak namaz devam edecektir.


NAMAZDA OKUNABİLECEK SURE VE AYETLER NASIL BULUNACAKTIR.

Namaz, yukarda anlattığımız gibi, kişinin Allah’ın huzuruna durarak, herkesi, her şeyi bir kenara bırakıp, Allah’ı hamd ettiği, yani ona övgülerini, onun yüceliğini onayladığı ayetleri ve sureleri okuduğu bir dini pratiktir.

Yine; namaz kılan, başka hiçbir şeyin Allah’tan daha iyi yardımcı olamayacağını bilerek, Allah’tan yardım isteyen dualar okumak için, dua ayetleri yada surelerini okuyacaktır.


Görüldüğü üzere namaz; önce, Allah’ın tek ilah oluşunun, sahibimiz oluşunun, rabbimiz oluşunun, övgünün en büyüğünün ona ait oluşunun, her şeyin ona ait oluşunun, tek oluşunun (doğmayıp, doğurmadığının), ve hiçbir şeyin ona denk olmadığının, aksine her şeyin ona muhtaç oluşunun dillendirildiği, kabul edildiğinin deklare edilmesidir.

Namazda daha sonra; rabbimizden yardım istemek, dileklerde bulunmak gelir.

Namazda muhatap, sadece Allah tealadır. Namazda; peygamber gibi zaten özel konumu olan kimselere selama, onlar için yardım istemeye gerek yoktur. Peygamberler zaten bizlerin isteğine bırakılmadan saygın yerlerine rabbimiz tarafından konulduğundan, bizim isteğimize muhtaç edilmemişlerdir.

Yine rabbimiz, kurandan okuyun derken, bizi bizden iyi bildiği için, bizim yapacağımız duaları da şablon olarak kuranda belirtmiştir.

NAMAZDA OKUNABİLECEK SURE VE AYETLERİN BAZILARI ŞUNLARDIR:

1- Fatiha suresi;

Bu sure hem hamd, hem de dua içermesi bakımından, gerçektende çok önemli bir suredir. En az sözle, adeta islamın özeti olma özelliğini taşır.

Bu nedenle biz Müslümanlar namazımızda, bunun anlamını bilmeden, kavramadan, özümsemeden kullanırsak, bunun bize kazandıracaklarından kendimizi mahrum etmiş oluruz.

Hangi dilden okursak okuyalım, bu sureyi okurken, ağzımızdan çıkan her sözün önemini ve anlamını o anda anlayabilmeli ve kalben de hissedebilmeliyiz.


Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla…
Hamd Alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur.
Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.

Bizi sırati müstakime (dosdoğru yol, Allah yolu, kuran yolu) ilet.
Kendine nimet verdiğin kimselerin yoluna…
Sapmışların gazabına uğramışların yoluna değil.AMİN



Açıklamaya gerek bile yok. İlk üç satırda hamd’ imizi yaparken, sonrakilerde duamızı ediyoruz.

2- Felak suresi;

De ki: “Yarattığın şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”

3- Nas suresi

De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”

4- İhlas suresi

Deki; "O, Allah; tekdir, Samed’dir (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.), doğurmamıştır, doğurulmamıştır, ve hiçbir şey ona denk ve benzer değildir."

Sevgili kardeşlerim;

Burada konunun önemi nedeniyle bir kere daha okumak deyimi üzerinde durmak istiyorum.

Okumak iki türlü olmaktadır.

1- Herhangi bir metni okumaktır. Gazete okunması, roman okunması, şiir okunması, kurandan sadece okunmak ihtiyacıyla okunması gibi…

2- Herhangi bir metni okumaktan farklı olarak; bir dersi anlamak ve uygulamak, bir emri anlamak ve tatbik etmek amaçlarında olduğu gibi, kuranı da anlamak, kabul etmek ve uygulamak amacıyla okumaktır.

İşte tam da bu aşamada, namazlarında; bu sureleri okurken, gerek ana dilinde okuyan Müslüman kardeşlerimiz, gerekse; Arapça okuyan Müslüman kardeşlerimiz büyük bir hata yapmaktadır.

Namazda kurandan da okusa, bu sureleri, içeriğini anlamadan, özümsemeden, sadece gördüğü gibi okuyunca, gazete, roman, şiir okumaktan öteye geçememiş oluyor ve bu defa suredeki emri yerine getirmemiş olduklarından namazlarını doğru kılmamış oluyorlar.

Diğer bir anlatımla; sure yada ayetleri sadece tilavet anlamında okuyorlar, okurken onları yaşamadan okuyorlar ve ikra edemedikleri için namaz doğru namaz olmuyor ve onlarda namazın nimetin mahrum kalıyorlar.


Halbuki bir Müslüman; namazında ayet yada sureleri okurken, okuma esnasında onu vücudunun bütününde hissedebilmeli, o hazzı alabilmeli ve kalbi rahatlamalıdır.

Şimdi burada yukarıdaki sureler üzerinden örnekler vererek konunun daha anlaşılır olmasını sağlamaya çalışacağım.

Yukarıdaki surelere bakarsak, hepsinin “deki” diye başlayarak, bu deyimden sonra denmesi, söylenmesi gerekenleri işaret ettiğini, onları istediğini görürüz.

O halde bu surelerdeki emri yerine getirmeye kalktığımızda, yani surelerin isteklerini karşılamaya çalıştığımızda; onların deki diyerek neyi emrediyorsa, onu söylememiz gerekir.


Halbuki, biz namazlarımızda, bu surelerin emrini yerine getirmiyoruz, yani; “deki” dediklerini demiyoruz. Biz sureleri sadece, “deki “ kısmı da dahil aynen söyleyerek, “de” emri ile isteneni yapmıyor, sadece o emri tekrar söylemiş oluyoruz.

Emri tekrar söylemek ise emri yerine getirmek demek değildir. O halde emirin yerine getirilmesi, “deki” denen kısmın, “deki” denmeden söylenmesi olmaktadır.

Söylemimize “deki” ile başlarsak, sadece tekrarlamış oluruz. Sadece okumuş oluruz.

Şimdi, bunu yukarıdaki bir sure ile uygulamaya örnek verelim.

Nas suresi:

De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”

Şimdi biz namazımızda; bu sureyi aynen, “deki” diye başlayıp okursak sadece bunu tekrarlamış oluruz, içeriğinde geçen duayı etmemiş, sığınmayı yapmamış oluruz.

Halbuki, (deki emrini söylemeden)

“Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”

dersek, işte burada sure emri yerine getirilmiş ve sığınma talebinde bulunmuş oluruz.


Bu nedenle; “deki” ile başlayan surelere bu dikkati göstererek, emrettiklerini söyleyerek namazlarımızda yer vermeliyiz.

OKUNACAK AYETLERE ÖRNEKLER:

1- ALİ İMRAN – 9.ayet:
“Rabbimiz muhakkak ki insanları, hakkında şüphe olmayan günde toplayacak olan Sen'sin. Muhakkak ki Allah vaadinden dönmez.”

2- EN’AM - 162.ayet:
De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

3- İBRÂHÎM – 40.ayet:
“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!”

Siz, namazda okuyacağınız ayetleri kurandan bularak, yada okudukça karşılaşarak çoğaltabilirsiniz.

İnşallah hepimiz, namazlarımızı kuran bilinciyle kılar ve onların bizi temizlemeleri şerefine kavuşuruz.

Saygılarımla…
aorskaya


NAMAZLA İLGİLİ SERİ YAZILAR:


Konu aorskaya tarafından (10. November 2012 Saat 11:23 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11. November 2012, 12:36 AM   #2
bartsimpson
Super Moderator
 
bartsimpson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
bartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud of
Standart

Alıntı:
İşte “namazda kurandan okuyun” diyen, müzemmil suresi 20. ayette de sadece okuyun anlamında “tilavet” geçmez.

Ayette; "artık, (o halde) okuyun" anlamında, “fe ikraû” geçer.

Sevgili "aorskaya"

Müzemmil 20 yanılmıyorsam söyle idi;

اِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ اَنَّكَ تَقُومُ اَدْنٰى مِنْ ثُلُثَیِ الَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِنَ الَّذٖينَ مَعَكَ وَاللّٰهُ يُقَدِّرُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ اَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِ عَلِمَ اَنْ سَيَكُونُ مِنْكُمْ مَرْضٰى وَاٰخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِى الْاَرْضِ يَبْتَغُونَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاٰخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْرًا وَاَعْظَمَ اَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ

Okunuş;

İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetum minellezîne me'ak, vallahu yukaddirulleyle vennehar, 'alime el len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakrau ma teyessera minelkur'an, 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fil'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fi sebilillahi fakrau ma teyessere minhu ve ekîmussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasena, ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'indallahi huve hayrev ve a'zame ecra, vestağfirullah, innallahe ğafurur rahîm.

Diyanet Meali;

(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Elmalılı Orjinal Meali;

Filhakıka rabbın biliyor ki sen muhakkak gece üçte ikisine yakın ve yarısı ve üçte biri kalkıyorsun beraberindekilerden de bir tâife, halbuki geceyi gündüzü Allah takdir eder, bildi ki siz onu bundan öte başaramazsınız, onun için size lutf ile irca-ı nazar buyurdu, bundan böyle Kur'andan ne kolay gelirse okuyun, bildi ki içinizden hastalar olacak, diğer bir takımları Allahın fazlından bir kâr aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir takımları da Allah yolunda çarpışacaklar, o halde ondan ne kolay gelirse okuyun ve namazı kılın ve zekâtı verin ve Allaha karz-ı hasen takdim edin, kendilerinizin hisabına hayr olarak her ne de takdim ederseniz onu Allah yanında daha hayırlı ve ecirce daha büyük bulacaksınız, hem de Allaha istiğfar edin, şübhesiz ki Allah gafurdur, rahîmdir.

Ö.N. Bilmen Meali;

Muhakkak senin Rabbin biliyor ki, şüphe yok sen gecenin üçte ikisinden biraz eksik ve yarısı ve üçte biri kadar kalkıyorsun ve seninle beraber olanlardan bir tâife de ve Allah geceyi ve gündüzü takdir eder. Bildiği, siz bunu sayıp başaramıyacaksınız. Artık size ruhsatla irca-ı nazar buyurdu, imdi Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Bilmiştir ki sizden hasta olanlar olacaktır, başkaları da Allah'ın fazlından bir kâr aramak için yeryüzünde yol tepeceklerdir ve başkaları da Allah yolunda cihadda bulunacaklardır. Artık ondan kolay olanı okuyunuz ve namazı dosdoğru kılınız ve zekâtı veriniz ve Allah için güzelce ödünç vermekle ödünç veriniz ve nefsiniz için hayırdan ne takdim eder iseniz onu Allah indinde daha hayırlı ve mükâfaatça daha büyük olarak bulursunuz ve Allah'tan mağfiret isteyin, şüphe yok ki Allah gafûrdur, rahîmdir.

C. Yıldırım Meali;

Şüphesiz ki Rabbin, senin ve seninle beraber bir topluluğun gecenin üçte ikisine yakın bir süreyi, yarısını ve bazan da üçte birini kalkıp ibâdetle geçirdiğinizi bilir. Allah, gece ve gündüzü takdîr eder, sizin bunu sayamıyacağınızı bildiği için size lütuf la yönelir. Bundan böyle Kur'ân'dan size kolay geleni okuyun. Allah, sizden hastalar olacağını, diğer bir kısmının Allah'ın bol nîmet ve geniş lûtfunu arayıp elde etmek için yolculuk yapacaklarını, başka bir kısmının ise Allah yolunda vuruşacaklarını bilmiştir. O halde Kur'ân'dan size kolay geleni okuyunuz. Namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz, Allah'a (O'nun rızâsı uğruna faizsiz) güzel bir ödünç veriniz. Kendiniz için önden ne gibi bir hayır gönderirseniz, onu daha hayırlı ve karşılığı daha büyük olarak Allah'ın yanında bulursunuz. Allah'tan bağışlanma dileyiniz. Şüphesiz ki, Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

A.F. Yavuz Meali;

Muhakkak Rabbin biliyor ki, sen, gece üçte ikisine yakın, yarısı kadar ve üçte biri (olan bir müddet namaz için) kalkıyorsun; ashabından bir topluluk da seninle beraberdir. Gece ve gündüzün miktarlarını ancak Allah takdir eder. O bildi ki, bundan öte, onu başaramazsınız; (bütün geceyi ibadetle geçiremezsiniz). Onun için sizden hafifletti; (gece kaim olmayı size farz kılmadı). Artık Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmiştir ki, aranızda hastalar olacak, bir kısmı Allah’ın fazlından rızk aramak için (ticaret maksadı ile) yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmı da Allah yolunda çarpışacaklar. O halde Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun, namazı kılın, zekâtı verin, Allah için (diğer hayır yollarına) halisane harcayın. Nefisleriniz için (bu dünyada) peşin olarak ne hayır işlerseniz, onun sevabını Allah katında daha hayırlı ve mükâfat bakımından daha büyük bulacaksınız. Bir de Allah’dan mağfiret dileyin; çünkü O, Gafûr’dur= mağfireti çok boldur, Rahîm’dir= çok merhametlidir.

H.B. Çantay Meali;

Şübhe yok ki Rabbin, senin, gecenin üçde ikisinden biraz eksik, yarısı, üçde biri kadar ayakda durmakda olduğunu ve senin maiyyetinde bulunanlardan bir zümrenin de (böyle yapdığını) biliyor. Geceyi, gündüzü Allah saymakdadır. O, bunu sizin sayamayacağınızı bildiği için size karşı (ruhsat canibine) döndü. Artık Kur'andan kolay geleni (ne ise onu) okuyun. Allah muhakkak bilmişdir ki içinizden hasta (lanan) lar olacak, diğer bir kısmı Allahın fazlından (nasıyb) aramak üzere yer (yüzün) de yol tepecekler, başka bir takımı da Allah yolunda çarpışaçaklardır. O halde ondan (Kur'andan size) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın. Zekâtı verin. Allaha gönül hoşluğuyle ödüne verin. Önden nefisleriniz için ne hayır gönderirseniz onu Allahın nezdinde bulursunuz, (hem) bu daha hayırlı, sevabca daha büyük olmak üzere. Allahdan mağfiret isteyin. Şübhesiz ki Allah (mü'minleri) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.

M. Esed Meali;

(Ey Peygamber!) Rabbin, senin ve beraberindekilerin gecenin üçte ikisini, yahut yarısını, yahut üçte birini (namaz için) uyanık geçirdiğini bilir. Gecenin ve gündüzün ölçüsünü koyan Allah, sizin onu küçümsemeyeceğinizi bilir ve bu sebeple O rahmetiyle size yaklaşır. O halde Kur'an'ın kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun. Allah, zaman zaman içinizde hastalar, Allah'ın lütfunu aramak için yola koyulanlar ve Allah yolunda savaşa çıkanlar olacağını bilir. Öyleyse ondan (yalnızca) kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun, namazınızda devamlı ve dikkatli olun ve karşılıksız harcamada bulunun ve (böylece) Allah'a güzel bir borç verin çünkü kendi adınıza güzel ne iş yaparsanız karşılığını aynen Allah katında görürsünüz; evet, daha iyi ve daha zengin bir ödül olarak. Ve (daima) Allah'ın bağışlayıcılığını arayın. Kuşkusuz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.

A. Bulaç Meali;

Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Y.N. Öztürk Meali;

Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın! Zekâtı verin. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir.

Diyanet Vakfı Meali;

(Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.

Elmalılı S1 Meali;

Gerçekten Rabbin biliyor ki sen, muhakkak gecenin üçte ikisine yakınını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçiriyorsun, beraberinde bulunan bir grup da (böyle yapıyor). Oysa geceyi, gündüzü Allah takdir eder. Sizin bundan ötesini başaramayacağınızı bildiği için size lütuf ile muamelede bulundu. Bundan böyle Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun; O, içinizden hastaların olacağını, diğer bir kısmının Allah'ın lütfundan bir kar aramak üzere yeryüzünde yol tepeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bilmektedir; O halde o (Kur'an)dan kolayınıza geleni okuyun; namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a karz-ı hasen verin! Kendi hesabınıza hayır olarak ne (iyilik) yapıp gönderirseniz, onu Allah yanında daha hayırlı ve karşılık olarak daha büyük bulacaksınız. Allah'tan bağışlanma dileyin! Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

Elmalılı S2 Meali;

Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

TefhimulKuran Meali;

(Ey Nebi!) Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilmektedir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilmektedir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir etmektedir. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece de tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip dolaşacaklarını ve diğerlerinin de Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

F. Kuran Meali;

Senin ve bazı arkadaşlarının, gecenin ya üçte ikisine yakın bölümünü ya yarısını ya da üçte birini ibadetle geçirdiğinizi Rabbin biliyor. Gecenin ve gündüzün sürelerini belirleyen Allah'tır. O bu gece ibadetinin temposuna dayanamayacağınızın farkındadır. Bundan böyle kolayınıza gelecek kadar Kur'an okuyunuz. Aranızda hastalar olacağını, bir bölümünüzün Allah'ın lütfettiği geçim payını elde edebilmek için yeryüzünde oradan oraya koştuğunu, bir bölümünüzün de O'nun yolunda savaştığını Allah biliyor. Öyleyse kolayınıza gelecek kadar Kur'an okuyunuz. Namazı kılınız, zekatı veriniz, gönüllü olarak ve karşılık beklemeksizin Allah'a borç veriniz. Kendiniz için yaptığınız hayırları ilerde Allah katında daha yararlı ve daha büyük ödüllü olarak bulursunuz. Allah'tan af dileyiniz. Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcı ve merhametlidir.

A. Gölpınarlı Meali;

Şüphe yok ki Rabbin daha iyi bilir, gerçekten de senin, gecenin üçte ikisinden ve yarısından daha az ve bâzı vakitlerde de üçte biri kadar bir zamânında kalktığını ve seninle berâber bulunanların bir bölüğünün de kalktıklarını ve Allah, gecenin ve gündüzün vakitlerini ölçer; bilmiştir ki siz, onu lâyıkıyla hesaplayamazsınız, bu yüzden de tövbenizi kabûl etmiştir, artık, Kur'ân'dan, kolay geleni okuyun; bilmiştir ki sizden hastalar bulunabilir ve bir başka kısmınız da Allah'ın lütfünü, ihsânını elde etmek için yeryüzünde yolculuk eder ve başka bir bölük de Allah yolunda savaşır, artık, ondan, kolay geleni okuyun ve kılın namazı ve verin zekâtı ve Allah'a, güzel bir borç verin ve kendiniz için, önceden ne hayır yaparsanız ondan daha hayırlısıyla ve mükâfat bakımından daha büyüğüyle bulursunuz onu Allah katında ve yarlıganma dileyin Allah'tan ve şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahîmdir.

S. Ateş Meali;

Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını; Seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allâh, sizin onu sayamayacağınızı (zamanı hesab edip gecenin belli sâ'atlerinde kalkamayacağınızı) bildiği için sizi affetti. Artık (belli bir sâ'at gözetmeden) Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun (ne miktar kolayınıza gelirse o kadar gece namazı kılın, kendinizi zorlamayın.) Allâh, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allâh'ın lutfunu arayan başka kimseler ve Allâh yolunda savaşan daha başka insanlar bulunacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için verdiğiniz hayırları, Allâh katında verdiğinizden daha hayırlı ve mükâfâtça daha büyük bulacaksınız. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allâh, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

S. Yıldırım Meali;

Senin Rabbin, gecenin bazen üçte ikisine yakın bir kısmını, bazen yarısını, bazen üçte birini ibadetle geçirdiğini, senin yanında yer alan müminlerden bir cemaatin da böyle yaptığını elbette biliyor. Gece ve gündüzü yaratıp sürelerini belirleyen Allah’tır. O sizin bu gece ibadetini gözetemeyeceğinizi bildiği için, lütuf ve merhametiyle size yeniden bakıp muaf tuttu. Artık Kur’ân’dan kolayınıza gelen miktarı okuyun. Allah bilmektedir ki aranızda hastalananlar olacaktır. Kimileri Allah’ın lütfundan nasiplerini aramak için yol tepecek, dünyanın çeşitli yerlerinde dolaşacaklardır. Bazıları Allah yolunda muharebe için sefere çıkacaklardır. Haydi artık Kur’ân’dan, kolayınıza gelen miktarı okuyun. Namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin ve bir de Allah’a güzel ödünç takdim edin! Unutmayın ki kendi iyiliğiniz için âhirete hazırlık olarak her ne gönderirseniz mutlaka onu Allah’ın nezdinde bulursunuz. Hem daha üstün ve daha hayırlı, mükâfatı kat kat artmış olarak! Allah’tan af dileyin. Muhakkak ki Allah gafurdur, rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).

A. Uğur Meali;

(Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.

G. Onan Meali;

Gerçekten rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Tanrı takdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kuran'dan kolay geleni okuyun. Tanrı sizden hastalar olduğunu, başkalarının Tanrı'nın fazlından aramak için yeryüzünde gezip dolaşacaklarını ve diğerlerinin Tanrı yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kuran'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Tanrı'ya güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Tanrı katında bulursunuz. Tanrı'dan mağfiret dileyin. Şüphesiz Tanrı, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Ş. Piriş Meali;

Şüphesiz Rabbin, seni ve seninle birlikte olanlardan bir topluluğun gecenin üçte ikisinde, yarısında ve üçte birinde kalktığını biliyor. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin onu iyi hesaplayamayacağınızı bildiği için sizi bağışlamıştır. Öyleyse Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. İçinizden hasta olacakları, bir kısmınızın yeryüzünde dolaşıp, Allah’ın rızkını arayacağını, diğerlerinin Allah yolunda savaşacağını da bilmektedir. Öyleyse ondan kolayınıza geleni okuyun, namazı kılın ve zekatı verin ve Allah’a güzel bir ödünçte bulunun. Kendiniz için hayır olarak ne hazırlarsanız, onu Allah katında daha iyi, daha büyük bir ödül olarak hazır bulursunuz. Allah’tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.

Ben bu meallerin hiç birisinde şahsıma ait bir beyan bulamadım, burada muhatap, okuduğum kadarı ile Muhammed Peygamber ve sahabelerden bazıları. Ayrıca onlara da namaz kılarken kuran okuyun demiyor. Kurandan kolayınıza geleni okuyun diyor.

Sonra aklıma düşünürken şu geldi

Hac (37) Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah'a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.

Kevser (2) Fe salli li rabbike venhar. "O hâlde, Rabbin için salat et, kurban kes."


Kurban eyleminde, şekilsel ritüeli hayvan kesimi olmayan bir ibadetin, takvaya yönelik kısmı önemseniyor sa...

Salat eyleminde de, şekilsel ritüeli namaz kılmak olmayan bir eylemin, takvaya yönelik kısmından bahsedilebilir.

Nedir Takva; Bence Dost1 kardeşimin üzerine basa basa söylediği "tazarrulu niyaz" olmalı.
İnsanın vicdanının sesi, ALLAH'a yakarışı, af dilemesi, pişman olması, afedilmeyi ümid etmesi, doğru yola iletilme isteği, korunma iç güdüsü...

Bu ruh halinin de belli bir kalıba ve sözlere sığdırılması pek mümkün değil gibi, yaşanmalı ki hissedilsin...
bartsimpson isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
bartsimpson Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (11. November 2012)
Alt 11. November 2012, 01:44 AM   #3
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
bartsimpson Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

1- Ben bu meallerin hiç birisinde şahsıma ait bir beyan bulamadım, burada muhatap, okuduğum kadarı ile Muhammed Peygamber ve sahabelerden bazıları.
2- Ayrıca onlara da namaz kılarken kuran okuyun demiyor. Kurandan kolayınıza geleni okuyun diyor.

Bart kardeşim;

1- Ben bu meallerin hiç birisinde şahsıma ait bir beyan bulamadım, burada muhatap, okuduğum kadarı ile Muhammed Peygamber ve sahabelerden bazıları. demişsin:

Kuranda, (aksi belirtilmedikçe) hitap peygamber, müşrik, münafık vb. birilerine de yapılsa, onların şahsında hepimize yapılmaktadır. Hepimizin mükellef tutulduğunu göstermek için de kuranda bizlere ulaştırılmaktadır.

Bu nedenle, örneğin "deki" diyerek başlanan surelerde de peygambere seslenilir ama o denilenleri biz de kendimizle ilgilendiririz.

Kuranda sadece peygamberimizin mükellef kılındığı ibadi husus, ona mahsus olmak üzere getirilen gece namazıdır.

Dolayısıyla, bu kısımla ilgili olarak bizler de muhatabız.

2- Ayrıca onlara da namaz kılarken kuran okuyun demiyor. Kurandan kolayınıza geleni okuyun diyor.

Ben de zaten, "namaz kılarken, kuran okunmalıdır" demiyorum. Namazda kurandan okunmalıdır diyorum. Yine, namazda kurandan, namazın ruhuna uygun olanlar okunmalıdır diyorum. Oruç, haç, infak, miras, boşanma, ceza vb. ayetlerin namazla ilgisi olmadığını, onların bahsedilen uygulamaları açıklayıp, istediklerinden namazda olmamalıdır diyorum.

Bunu da bizzat, "kurandan kolayınıza geleni okuyun" sözünü tam anlamayan, üzerinde düşünmeyen kimselerin, kurandan olsunda neresinden olursa olsun okunabilir diyerek, namazla ilgisini kuramadığım ve yukarıda bir kaç örneğini verdiğim uygulamalara ilişkin kısa ayetleri okumalaları nedeniyle açıklıyorum.

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı
Namaz, yukarda anlattığımız gibi, kişinin Allah’ın huzuruna durarak, herkesi, her şeyi bir kenara bırakıp, Allah’ı hamd ettiği, yani ona övgülerini, onun yüceliğini onayladığı ayetleri ve sureleri okuduğu bir dini pratiktir.

Yine; namaz kılan, başka hiçbir şeyin Allah’tan daha iyi yardımcı olamayacağını bilerek, Allah’tan yardım isteyen dualar okumak için, dua ayetleri yada surelerini okuyacaktır.
Yoksa, "Ayrıca onlara da namaz kılarken kuran okuyun demiyor. Kurandan kolayınıza geleni okuyun diyor." derken, namazda kurandan okuyun demiyor, (namazla ilgisi olmadan) kurandan okuyun diyormu demek istediniz...

Buna göre de cevap vereyim:

Bu ayette, peygamberimiz ve bazı arkadaşları gece namaz ile (ve sonrasında) tespih etmek için kalkmakta oldukları görülmektedir.

Ancak, bunun onlar için zor olduğunu bilen rabbimiz, gündüz ve gece yorulmalarına aldırış etmeden ibadetlere devam etmeleri yüzünden, onların yükünü hafifletmek için, namazlarında kurandan kolaylarına geleni okumalarını, istemektedir.

Bu duruma, diğer kimselere yükümlü kılınmayıp, sadece peygamberin yükümlü kılındığı gece namazını bırakmasını da delil olarak gösterebiliriz.

Ayrıca, "kurandan delillerle doğru namaz" başlıklı yazımda, kurandan okuma ile ilgili detaylar vardır, burada tekrar yazmadım.

Alıntı:
bartsimpson Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sonra aklıma düşünürken şu geldi

Hac (37) Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah'a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.

Kevser (2) Fe salli li rabbike venhar. "O hâlde, Rabbin için salat et, kurban kes."


Kurban eyleminde, şekilsel ritüeli hayvan kesimi olmayan bir ibadetin, takvaya yönelik kısmı önemseniyor sa...

Salat eyleminde de, şekilsel ritüeli namaz kılmak olmayan bir eylemin, takvaya yönelik kısmından bahsedilebilir.

Nedir Takva; Bence Dost1 kardeşimin üzerine basa basa söylediği "tazarrulu niyaz" olmalı.
İnsanın vicdanının sesi, ALLAH'a yakarışı, af dilemesi, pişman olması, afedilmeyi ümid etmesi, doğru yola iletilme isteği, korunma iç güdüsü...

Bu ruh halinin de belli bir kalıba ve sözlere sığdırılması pek mümkün değil gibi, yaşanmalı ki hissedilsin...
Burada söylediklerinize katılıyorum.

Tabiki şekil şartı aransa da esas olan içeriktir. Bu da zaten bu bilinçte namaz kılmayanların anlatımında örneklendirilerek anlatılıyor.

Maun suresinde namaz örneğinden de hareketle, namaz kıldıklarını sansalarda, aslında namaz falan kılmamaktadırlar. Çünkü, onlar namazlarında gafildirler. Namazda ne dediklerini, diyeceklerini bilmiyorlar, anlamadan yapıyorlar, bu nedenle namazın uyarıcı etkisinden kendini mahrum ettiklerinden gafil oluyorlar.

MAUN SURESİ
1- Dini yalanlayan şu kimseyi gördün mü?
2_3- İşte odur, yetimi itip kakan ve yoksulun yiyeceği üzerine teşvik etmeyen kimse.
4- Bu nedenle, şu namaz kılanların vay haline!
5- Onlar namazlarından gafildirler,
6- onlar, gösteriş yaparlar,
7- ve mâûnu vermezler.

Gerçektende çoğu kimse, günlük tekrarlanan namaz ibadetinin ona kazandıracağı şeyleri alamamış, bu nedenle namaz bitmesinden hemen sonra ticarette hile yapmakta, yetimi itip kakmakta hız kesmemiştir.

Halbuki, bunlar şekilsel şartları yerine getiren kimselerdir. Ama, nasıl iman etmeyen biri koful (içi boş) biri ise, namazında ne söylediğinden gafil olanlarda namazlarının içini boşaltmış oluyorlar.

Bu durumda, aslında bunlar dini yalanlayan kimseler de oluyorlar, ama namazdan gafil olan bu kimseler bunun da idrakinde olmadığından, namazın bitiminde; "namazımı da kıldım" diyebiliyorlar.

Halbuki, namazdan gafil olmayanlar, namazın içinde ne dediklerini bilerek, anlayarak, kalbende kabul ederek namazını bitirmekte, namaz gibi önemli ibadeti samimi olarak becerdiği için takvasını da göstermiş olmaktadır.

selamlar,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
ednsmn (6. December 2018)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
namaz, namazda, nasil, nelerdır, okunacaklar, okunmalidir, İslam


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:11 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam