hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 27. May 2015, 09:45 AM   #1
halukgta
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
halukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud of
Standart Emanetleri Ehline Vermekten Ne Kast Edilmiştir.

Allah gerektiği her dönemde, uyarıcı elçiler ve kitaplar göndermiş, toplumun huzurlu ve mutlu yaşaması için, gereken ikaz ve uyarıları yapmıştır. Ne yazık ki yaptığı uyarılar, çok fazla uzun sürmemiştir. Yaradan en son uyarısını da Kur’an ile yaparak, bir daha ne elçi nede uyarıcı kitap göndermeyeceğini, onun içinde Kur’an ı koruması altına aldığını, açıkça bizlere bildirmiştir.

Daha önceki Ehli kitabın yanlışlarına, biz Müslümanlarda düşerek, peygamberimizin ölümünden çok uzun zaman geçmeden, ne yazık ki Kur’an yavaş yavaş, devre dışı bırakılmaya başlanmıştır.

Peygamberimiz hem elçi, hem de o günkü toplumu yöneten ve halkın arzu ve isteğiyle kabul edilen devletin başkanıydı. Onun ölümünden sonra ise, hepimizin bildiği dört halife devri yaşanmıştır. Sizlere sormak isterim, peygamberimiz elçi olmadan önce, seçimle devleti yönetenler gelmediği halde, neden peygamberimizin ölümünden sonra, devleti yöneten dört halife seçimle gelmişti?

Aslında üzerinde durmamız ve düşünmemiz gereken bir konu. Allah elçisine görevi verdikten ve peygamberimizde ümmetine İslam ı tebliğ ettikten sonra, kendisine inananlar tarafından, ayrıca toplumu da yönetme görevi verilmişti. Vefatından sonrada özellikle, seçimle devleti yönetenlerin getirilmesinin tek nedeni, Allah ın bu konudaki ayeti yani uyarısı doğrultusunda hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır. Bakın Yaradan ne diyor bizlere.

Nisa 58: Allah size, EMANETLERİ MUTLAKA EHLİNE VERMENİZİ VE İNSANLAR ARASINDA HÜKMETTİĞİNİZ ZAMAN ADALETLE HÜKMETMENİZİ EMREDİYOR. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Diyanet meali)

Bu ayetin ne anlama geldiğini izah etmeye çalışan bazı kişiler, emanetlerinizi ehil insanlara verin sözünden kasıtla, bir malınızı emanet ederken, güvendiğiniz kişilere verin şeklinde anlatırlar. Bu izah şekli, ayette Yaradan ın anlatmaya çalıştığı ve dikkatimizi özellikle çektiği, asıl amacı gizlediği çok açıktır.

Dikkat ederseniz bu sözlerin devamında, asıl amaçlanan konuya dikkat çekiliyor ve diyor ki Rabbimiz, EMANETİ EHİL İNSANLARA, YANİ BU KONU DA BİLGİSİ, BECERİSİ OLAN VE TOPLUM TARAFINDAN SAYGI GÖREN ÖRNEK İNSANLARA VERİN Kİ, ONLARDA TOPLUMA HÜKMETTİKLERİNDE ADALETLE HÜKMETSİNLER. Demek ki emaneten kastedilen, geçici olarak bir süreliğine, devleti yönetecek kişilerden kast ediliyor. Öyle ölünceye kadar yönetimde kalmanın olmadığı, açıkça belirtiliyor. Ayetlere parçalı yaklaşmadığımız takdirde, bakın ne güzel ayet anlaşılıyor. Demokrasi, yani halkın kendi yöneticisini seçmesi, Kur’an ın indirilmesi ile çok açık emredilmiştir. Ama duyan ve hayatına geçiren Müslüman ülkeler çok sayılı.

Demek ki Allah ın uyarısında, bizleri yönetecekleri ehil yani yönetebilecek kapasitede, adaletle hükmedebilecek insanlardan seçin ki, topluma ADALETLE HÜKMEDEBİLSİN diyor. BİZLER YÖNETİCİLERİMİZİ SEÇERKEN, BU HASSASİYETİ GÖSTERMEDİĞİMİZDE, KARŞILAŞACAĞIMIZ ADALETSİZ DURUMLARDAN DA ŞİKÂYETÇİ OLMA HAKKIMIZIN, OLMADIĞINI HATIRLATMAK İSTERİM. Çünkü yaradan sizler neye layıksanız, onu bulursunuz der ve bizleri uyarır.

Ne yazık ki dört Halife devrinin sona ermesinden sonra, Allah ın dinde sakın bölünmeyim emri göz ardı edilerek, yeni halife seçilememiş, İslam dini mezheplere bölünüp parçalanmış, birçok ayetler görmezden gelindiği gibi, Allah ın bu uyarısı da dikkate alınmamış, görmezden gelinmiş ya da üstü örtülmüştü. Buradan da anlıyoruz ki Kur’an, dört halife devrinden sonra, ne yazık ki yavaş yavaş, hayatımızdan rehber olmaktan çıkartılmıştır. Günümüzde İslam ın doğuşunun merkezi konumundaki, Suudi Arabistan bile Krallıkla yönetilmektedir. Öyle olunca da topluma hükmedenlerin, adaletle hükmetmesi beklenemez.

Özellikle geçmiş İslam toplumları, bu ve buna benzer birçok Kur’an ayetinin, toplum tarafından fark edilmemesi ve halkın gönlünden, aklından silinebilmesi için, öyle tuzaklar kurmuşlardır ki, adeta Allah a ve elçisine iftiralar zinciri oluşturmuşlardır. Peygamberimizin söylemesi mümkün olmayan sözleri, peygamberimizin ağzından söylemiş gibi yaparak topluma anlatmışlar, hatta kutsi hadis iftirası ile de, Kur’an da asla bahsedilmeyen bazı konuları da, sanki Allah söylüyormuş şekline büründürmüşlerdir. Bunları söylemek ve inanmak, ALLAH A VE ELÇİSİNE İFTİRADIR.

Toplumu din adına yönlendirmek ve kendi menfaatleri doğrultusunda yönetebilmek için, Allah a ibadet ettiğimiz camileri bile kullanmaktan çekinmemişlerdir. İmamı Azam Ebu Hanife, yaşadığı dönemin padişahları, yöneticileri tarafından, bahsettiğim maksatlar için kullanılmak istenmiş, ama kendisi asla kabul etmediği için, hapislere atılmış bir ilim adamıydı.

Toplumlar bu ve buna benzer yöntemlerle din adına aldatılmış, hatta Kur’an ın tabiriyle, toplum ALLAH İLE ALDATILMIŞTIR. Yaradan bu konuda bizleri Kur’an da Lokman 33, Fatır 5 ve Hadid 14. ayetlerinde tekrar ederek, dikkatli olmamızı, bizleri Allah ile aldatanların çıkacağı konusunda uyarmıştır. DİNİNİ GEREKTİĞİ GİBİ BİLMEYEN, ALDATILDIĞININ DA FARKINDA OLAMAZ. Toplum Kur’an dan uzaklaşınca, dini Kur’an dan yaşamayınca, ne yazık ki yaşanan gelenekleri, söylenen hurafeleri din zannetmesi de kaçınılmaz olacaktır. Birileri bu boşluğu doldurup, toplumu istedikleri istikamette yönlendirmişlerdir. NE YAZIK Kİ GÜNÜMÜZDE, BU ACI GERÇEK YAŞANMAKTADIR.

Kur’an siyasetin ana malzemesi yapılmış ve toplumun gerçek sorumları, inançları kullanılarak göz ardı edilmiştir. Yalan ve yanlışlarına Kur’an ı siper edenler, bir gün mutlaka Allah ın gazabına uğrayacaklardır. Onun içindir ki bizlere düşen, uyanık olmak ve bizleri inançlarımızla aldatmaya kalkanlara karşı, gereken cevabı vermek olmalıdır.

İslam dini ferdi yaşanır ve bizzat imtihanını kişi kendisi yaşamak, araştırmak ve öğrenmek zorundadır. Onun için İslam da, ruhban sınıfı yoktur. Ama bizler ellerimizle öyle bir ruhban sınıfı yarattık ki, şimdide edindiğimiz veliler, şeyhler, efendiler olmadan, ne İslam ı yaşayabiliriz, nede cennete gidebiliriz deme gafletinde bulunuyoruz.

Değerli din kardeşlerim. Allah ile aldatılmak istemiyorsak, gelin emin olmadığımız bilgilerin ve kişilerin ardından değil, apaçık Allah ın bizleri sorumlu tuttuğu Kur’an ın çevresinde toplanalım. Kur’an ı elimize alarak, anlayarak ve üzerinde bir öğrenci misali düşünerek okuyalım, dersimize çalışalım. Yoksa parçalanmaktan, aldatılmaktan acı ve kedere boğulmaktan, asla kurtulamayız.

HUZURLU, SAĞLIKLI VE MUTLU BİR TÜRKİYE İÇİN, BİZLERİ YÖNETECEKLERİ, HAYATI, YAŞAMI VE SÖYLEMLERİ İLE TUTARLI, ÖRNEK OLAN İNSANLARDAN SEÇELİM.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
halukgta isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. May 2015, 02:02 PM   #2
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

1-Maalesef ki Nisa-58. ayet yanlış anlaşılıp, yanlış mânâlandırılmıştır. Buradaki "hükmetme" ifadesi insanlara krallar gibi, padişahlar gibi, bu günkü idareciler gibi hükmetmek değildir. Bu tür hükmetmek İslam'a, İslam'ın ekonomik ve sosyal politikasına/şeriatına, Bakara-109. ayete aykırıdır.
İslamın idare şekli "şura"dır/"şura ile"dir. Toplumun verdiği kararı o birbirlerine eşit bireylerden meydana gelmiş toplum içinden seçilmiş "eşitler arasından birinci" ile yerine getirttirilir. Yani iktidar gücüne (halkı temsil ediyorum iddiasına) dayanarak kendisinin kendi başına kararlar alıp uygulama veya uygulatma yetkisi yoktur. Ancak toplumun aldığı kararları uygulama yetki ve sorumluluğu vardır.
Nisa-58. ayet mealine verilen mânâ Peygamber Samuel-1'in mecburen atadığı kralların yetkileri olup bu olaydan sonra da İsrailliler lanetlenmişlerdi. Bu yanlış meallendirme ve de uygulama (mülk devlet) sebebiyle de maalesef bütün islam alemi lanetli bir yaşam sürmekte. Türkiye'nin durumu ise ......

2-Buradaki hükmetme insanlara değil "haklara" hükmetme, haklara adil bir şekilde hükmetme, hakların dağıtımında hükmederken adaletli davranma anlatılmaktadır.

3-Bakara-30. ayette yaratılan insanların Allah tarafından "halife" olarak atandığı anlatılmaktadır. Zaten kendisi "halife" olarak atanan insanın başına, peygamberden sonra "halife" diye birinin gelmesi aykırıdır. İslama girmiş insanlar da rüşte erişmiş olup müslümanların da peygamberden sonra bir kişi tarafından himayeye ve idareye ihtiyacı yoktur ve de halifelerin seçilme usulleri de İslama aykırıdır.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (28. May 2015 Saat 11:34 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. May 2015, 11:35 PM   #3
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,
Değerli galipyetkin kardeşim,
Allah razı olsun önemli bir noktaya dikkat çekmişsiniz.

Ne yazık ki,meallerde Arapça'dan Türkçe'mize geçmiş olan sözcükler kullanılmaktadır. Türkçe'mize geçen bu sözcükler de Arapça anlamından farklı kavramlar yüklenen sözcüklerdir.
Nisa 58. Ayetteki "hükmetmek" sözcüğü de farklı anlam yüklenmiş bir sözcüktür. Bu sözcüğün türediği kök harflerin anlamı, "insan ve hayvana engel olmaktır. -İnsanlar arasında zulme ve fesada engel olmaktır-" Hükmetmek sözcüğünü tam olarak çevirdiğimizde zulme ve fesada engel olacak şekilde ilke ve yasalar koymak olur. Örnekleri çoğaltacak olursak: Mahkeme; zulüme ve fesada engel olunan yer,
İhkam; zulüme ve fesada engel oldurma,
Muhkem; zulüme ve fesada engel edilmiş şey, anlamında kullanılmıştır.
Hıkmet; zulme fesada engel olan ilkeler vb olur.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu eiyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
edilmiştir, ehline, emanetleri, kast, vermekten


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:33 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam