hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

Konu Kapatılmıştır
 
Seçenekler Stil
Alt 11. January 2011, 07:16 AM   #21
snobyx
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 62
Tesekkür: 201
49 Mesajina 158 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
snobyx is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
Miralay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamünaleyküm kardeşlerim
Aleyküm Selam Miralay kardeşim,
Hakkı ağabey çok değer verdiğim,ilmine saygı duyduğum bir abimdir. Gerek kendi sitesinde makalelerini,gerekse "Tebyinul Kur'an" adlı şaheserini okumuş ve istifade etmiş bir kardeşinizim.

Dost1,Ali Rıza Borazan ve Haluk ağabeylerim nezaketleriyle gönlümde taht kurmuş çok değerli,paha biçilemez insanlardır.

Haluk abim büyük bir cesaretle pekçok siteye girerek,hakaretlere maruz kalarak Kur'anı anlatmış;uğradığı hakaretlere nazaran nezaketini elden bırakmamış çok kıymetli birisidir. Kendi tabiriyle Kur'anı,İslamın güzelliklerini anlatmak için meyhanedeki sarhoşlara bile gidebilecek birisidir.

Kur'anı anlatmak için kapıdan kovulsa, bacadan girerek tebliğine devam etmiştir.

Bizler sitemize gelerek bize olmadık hakaretler eden,gelenekçilere bile kucağımızı açmışken; malesef bu değerli abimizi bir başlığa mahkum ettik. Yoksa korktuğum başıma mı geldi? Hanif olan bizlerde de mi alim taassubu meydana geldi. Bundan rabbime sığınırım.

Kendisine diğer sitelerde o kadar ağır itham ve hakaretler edilirken,hiç ummadığım bir şekilde hanif kardeşlerim tarafından da şevk ve onur kırıcı sözler altında kalmıştır.

Malesef en başta Hanif Murat kardeşimiz,daha sonra da bu sitedeki kardeşlerim onu yerden yere çalmıştır. Düşmanın attığı taş değil;dostun attığı gül bizi incitir.

Değerli kardeşim,cevap veren ben olduğum için merak edip sorduğunuz sorunun ilk muhatabı benim.Alim taassubu bir kişinin mutlak doğru kabul edilmesidir.Ben kimseyi mutlak doğru kabul etmiyorum,önceki iletilerimde açıkça ifade ettim.Ama değer verdiğim bir insanın gıyabında yapılan haksızlığada susamam.Bu bir kere emeğe yapılmış bir haksızlık olur.Sakın olaki aklımıza şeyh-mürid ilişkisi şeklinde bir teslimiyetçilik gelmesin.Ben söz konusu kişiyi sadece gıyabında tanırım,telefonda bile görüşmüşlüğüm yoktur.Aynı şey her kime yapılırsa aynen tepki veririm.Tıpkı başka başlıklarda Yaşar Nuri Hocaya yapıldığı gibi(ki birçok görüşünü paylaşmıyorum) Sanırım bu kısım iyice anlaşılmıştır.

Değerli kardeşim,siz Haluk Beyin şevk ve onurunun kırılmasına neden olacak sözler söylediğimizi düşünmüşsünüz.Onur kırıcı ne demişiz.Gerçekleri tesbit edip yüzüne söylemek bir insanın bir başkasına yapacağı en büyük yardımdır.Ben uyarılarımın hala arkasındayım.Yukarda sorduğum sorunun cevabını burada hala bekliyorum.Şevk kırma meselesine gelince,bu yazılanlardan şevki kırılan sadece Haluk Bey değildir dikkatinizi çekerim.11 ciltlik bir eseri oluşturmak ve bizlere ulaştırmakta şevk gerektiren bir iştir.Bir söz vardır,''Evi camdan olan başkasının evine taş atmasın''.Eleştiri yayınlayan kişi kendisininde eleştirileceğini baştan kabul eder.Bu sebeple ben bir haksızlık görmüyorum.

Ama biliyorum ki,Haluk abi küsmeyecek,kırılmayacak;her zamanki nezaketiyle burada da yazmaya devam edecektir.

Haluk abi, aciz bir kardeşin olarak;bizleri hoş görmeni ve asla şevkinin kırılmamasını sizden rica ediyorum.

Tüm kardeşlerime selam,saygı,dua ve muhabbetlerimle.
Allah'a emanet olunuz.
Selametle...
__________________
Yusuf 76:Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
snobyx isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
snobyx Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Barış (11. January 2011), dost1 (11. January 2011), Miralay (11. January 2011), pramid (11. January 2011), TEBYİN (11. January 2011)
Alt 11. January 2011, 08:34 AM   #22
Miralay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Miralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud of
Standart

Selam Snobyx kardeşim

Aslında sizin haksızlığa tahammül etmeyen (ki haklısınız) yapınızı biliyorum ve her seferde takdir ediyorum.

Benim üzüntüm Haluk abinin özellikle gelenekçi sitelerde uğradığı ağır hakaretler nedeniyledir. En azından kendi içimizde kırıcı olmadan eleştiri yapabiliriz. "Kol kırılır,yen içinde kalır."

Haluk abinin en çok eleştirilen "başlık" kısmına ve "fitne,fesatla" ilgili yazısına ben de katılmadım. "Salat" a yönelik yazdığı eleştirlere de katılmadım. Haaa, Hakkı abi "salat" mevzusunda isabet mi etmiştir. Allah bilir. Zaten kendisi de "Kusursuzluk Allah'a aittir.En doğrusunu Allah bilir" diyerek,sözün doğrusunu söylemiştir.

Hakkı abinin tebyinlerini içeren kitaplarını Kur'anı incelerken, her zaman başvuru kaynaklarımdan birisi (hatta en önemlisi) olarak gören bir kardeşinizim. Her takıldığım konuda ilk başta değerli abimin çalışmalarını gözümün önüne koyar,öyle değerlendiririm.

Salat'ın da bildiğimiz namazla alakasının olmadığına,Hakkı abinin yorumlarının daha çok akla,mantığa hitap ettiğine kaniim. Sonuçta ömrü boyunca arapça gramer ve lügat bilgisi üzerinde yoğunlaşmış bir abimizdir. Hayatını bu yolda vakfetmiş bir insan için ne benim,ne de eserlerini ve makalelerini okuyan başka bir kişinin ard niyetle eleştiri yapması haksızlıktır.

Eleştirilmez mi? Eleştirilir. Ama saygı,sevgi içerisinde olabilir. En başta ilme ve emeğe saygı açısından diye değerlendiriyorum.

Selametle
Miralay isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Miralay Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Barış (11. January 2011), dost1 (11. January 2011), kamer (11. January 2011), snobyx (11. January 2011)
Alt 11. January 2011, 12:05 PM   #23
aşık74
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 297
Tesekkür: 328
166 Mesajina 472 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aşık74 will become famous soon enoughaşık74 will become famous soon enough
Standart

Selamlar...

Haluk abi ; şu kısım benim kafama takıldı...

Fetih 29:…. Sen onları, Allah'ın fazlından ve bir hoşnutluk isteyerek rükû edenler, secde edenler olarak görürsün. Onların secde izinden [Allah'a teslimiyetlerinden] nişanları, yüzlerindedir [tüm varlıklarındadır]…..

Yukarıdaki ayet de konuya açıklık getiriyor. İman eden müminleri sen rükû ve secde edenler olarak görürsün diyor. Onların secde izinden bahsediyor Allah. Peki, secde ettiğimizde nerede iz kalabilir? Tabiî ki alnımızda, çünkü yalnız orası yere değiyor. Fakat meali çeviren yazar nedense secde izi konusuna açıklık getirmek için, Allaha teslimiyetlerinden açıklamasını yapmış. Hâlbuki Allah açıklamayı netleştirircesine, bu izin yüzlerinde olduğunu, söylediği ve açıklık getirdiği halde, yine yazar bu kelimeye de bir başka anlam verip, tüm varlıklarındadır demiş. Bu parantez içindeki anlamlara baktığımızda ayetin akışını bozduğunu, anlam bütünlüğünden saptırdığını görüyoruz. Allah her şeyi açık ve net söylerim dediği halde, açık olan sözlerin, anlam saptırıldığı anlaşılıyor. Ayette açıkça Allah için secde edenlerin izleri yüzlerindedir diyor. Bu cümle çok açık değil mi sizce? Bu cümlenin parantez içinde açıklamaya ihtiyacımı var?


Ben bir belgeselde seyretmiştim. Uzak doğu kökenli bir gurubun din'i ritüellerini anlatan bir belgeseldi.
Kişiler sürekli secde hareketi yapıyorlardı ! Hatta şu yorum yapıldı. En çok secdeyi yapmak demek ! Tanrilarını daha çok sevindirmek demekmiş !

Artı, yahudi ve hristiyanlarında şimdiki gibi yapılan bir namaz ritüel leri var,dolayısıyla secde de yapıyorlar !

O zaman bunların alınlarındaki iz daha fazla olur bence

Sanki kuran'da bildirilen secde, bizim bildiğimiz yere başımızı koyarak yapılan secde değil gibi geliyor bana...

Cehaletimi hoş görün , bir şey öğretmek değil , kafamdaki soru işaretlerini yanıtlamak ve öğrenmek için yazıyorum ..

sevgiler.. selamlar....
aşık74 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
aşık74 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (11. January 2011)
Alt 11. January 2011, 08:23 PM   #24
mavera
Uzman Üye
 
mavera - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 126
Tesekkür: 43
65 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
mavera is on a distinguished road
Standart

farklı kaynakları araştırmayıp, olaya tek tarafından bakan kişi tembeldir.

bir kişiyi kendisine ilah edinerek, kendi aklını kapatıp, onun her söylediğine körü körüne bağlanan kişi köledir.

bilmediği halde konuşan cahildir.

kendisini Rabbin anlattığının sözcüsü sayan kibirlidir.
mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
mavera Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 6 Kisi:
Barış (11. January 2011), Derin Düşünce (18. February 2011), dost1 (11. January 2011), kamer (12. January 2011), Miralay (12. January 2011), pramid (11. January 2011)
Alt 11. January 2011, 09:19 PM   #25
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

ben acizene bir fikrimi siz değerli arkadaşlara açmak istiyorum.

salat(tevella'nın tersi): desteklemek, destek istemek(dua), destekleyici faaliyetler(i devamlı halde tutmak.)

salat 3 vakitli olarak farz ve salat toplumun eğitimi ve mali yönden desteklenmesi.

salattan sonra allahı tesbih etmek.

tesbih: ay güneş dünya yıldız ve gezegenlerin programlanan çizgilerinde yüzercesine gitmesi.

tesbih 5 vakit(rum 17-18) olarak farz. buna namaz ritüeli de denebilir; ayakta, oturarak, ve yatar iken de yapılır.

rum 17, 18- O halde, Allah’ın arındırılması! Akşama girerken de sabaha erdiğinizde de... Gece sırasında da öğleye erdiğinizde de… Göklerde ve yerde hamd de sadece O’na aittir.


Cuma namazında yapılan hutbe SALAT, sonrası yapılan namaz ritüeli ise TESBİH diye biliriz.

sabah akşam yatsıda imamın sesli olarak fatiha ile birlikte kuran okuyuşu (isra-17)SALAT,

ikindi, öğle ve diğer üç vakit içten okuyuşu tesbihtir.

salat(eğitim esnasında) yaparken toplum olarak yapılmalı ve abdestli olunmalıdır.

nebi uygulamasnda 3 vakitli salatı her gün cuma(vusta) namazı şeklinde önce hutbe sonra tesbih, öğle ve ikindini sadece tesbih olarak yapmımıdır????

Konu pramid tarafından (11. January 2011 Saat 09:29 PM ) değiştirilmiştir.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (11. January 2011), Miralay (12. January 2011)
Alt 11. January 2011, 09:42 PM   #26
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Müminin yaptığı hizmet eğitim/imar, onun vechinden görülebilir.
Zaten herkesin durumu yaptığı işten belldir. kafirler ağızlarıyla aksini bile söylese ayetlerle dalga geçerler. münafıklar aksinide söylese her ağır sözü üzerlerine alınırlar,,geri kalan bilgiler yine ayetlerle bize bilfirilmiştir.

Müminin secdesi de onun vechinden görülebilir. Kısaca müslüman gibi yaşar. Halk arasında şöyle deriz, dervişin fikri neyse zikri de odur..

***

ya aslında diyecek çok şey var ama ALlah hepsini söylemiş, en güzel şekilde Kuranda açıklamış. Allah okuyan öğrenen ve paylaşanlardan razı olsun.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 6 Kisi:
aşık74 (16. January 2011), Barış (11. January 2011), dost1 (11. January 2011), Miralay (12. January 2011), pramid (11. January 2011), Taner (19. January 2011)
Alt 11. January 2011, 11:46 PM   #27
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
mavera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
farklı kaynakları araştırmayıp, olaya tek tarafından bakan kişi tembeldir.

bir kişiyi kendisine ilah edinerek, kendi aklını kapatıp, onun her söylediğine körü körüne bağlanan kişi köledir.

bilmediği halde konuşan cahildir.

kendisini Rabbin anlattığının sözcüsü sayan kibirlidir.
Selam Mavera,

Ne zamandır sesini duyamıyorduk. Ama bir geldin pir geldin.

Ne güzel sözler, sağolasın paylaştığın için.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (12. January 2011), mavera (12. January 2011), Miralay (12. January 2011)
Alt 16. January 2011, 05:13 AM   #28
Anonymous
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Anonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud of
Standart

Alıntı:
aşık74 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamlar...

Haluk abi ; şu kısım benim kafama takıldı...

Fetih 29:…. Sen onları, Allah'ın fazlından ve bir hoşnutluk isteyerek rükû edenler, secde edenler olarak görürsün. Onların secde izinden [Allah'a teslimiyetlerinden] nişanları, yüzlerindedir [tüm varlıklarındadır]…..

Yukarıdaki ayet de konuya açıklık getiriyor. İman eden müminleri sen rükû ve secde edenler olarak görürsün diyor. Onların secde izinden bahsediyor Allah. Peki, secde ettiğimizde nerede iz kalabilir? Tabiî ki alnımızda, çünkü yalnız orası yere değiyor. Fakat meali çeviren yazar nedense secde izi konusuna açıklık getirmek için, Allaha teslimiyetlerinden açıklamasını yapmış. Hâlbuki Allah açıklamayı netleştirircesine, bu izin yüzlerinde olduğunu, söylediği ve açıklık getirdiği halde, yine yazar bu kelimeye de bir başka anlam verip, tüm varlıklarındadır demiş. Bu parantez içindeki anlamlara baktığımızda ayetin akışını bozduğunu, anlam bütünlüğünden saptırdığını görüyoruz. Allah her şeyi açık ve net söylerim dediği halde, açık olan sözlerin, anlam saptırıldığı anlaşılıyor. Ayette açıkça Allah için secde edenlerin izleri yüzlerindedir diyor. Bu cümle çok açık değil mi sizce? Bu cümlenin parantez içinde açıklamaya ihtiyacımı var?


Ben bir belgeselde seyretmiştim. Uzak doğu kökenli bir gurubun din'i ritüellerini anlatan bir belgeseldi.
Kişiler sürekli secde hareketi yapıyorlardı ! Hatta şu yorum yapıldı. En çok secdeyi yapmak demek ! Tanrilarını daha çok sevindirmek demekmiş !

Artı, yahudi ve hristiyanlarında şimdiki gibi yapılan bir namaz ritüel leri var,dolayısıyla secde de yapıyorlar !

O zaman bunların alınlarındaki iz daha fazla olur bence

Sanki kuran'da bildirilen secde, bizim bildiğimiz yere başımızı koyarak yapılan secde değil gibi geliyor bana...

Cehaletimi hoş görün , bir şey öğretmek değil , kafamdaki soru işaretlerini yanıtlamak ve öğrenmek için yazıyorum ..

sevgiler.. selamlar....


Selam sevgili kardeşim;

"Onların secde izinden bahsediyor Allah." demişsiniz fakat ayetin tamamı şu şekildedir:

Muhammed, Allah'ın peygamberidir. Onun beraberindekiler ise, kafirlere karşı çok çetin, kendi aralarında son derece merhametlidirler. Onları cemaatle rükü ve secde ederek, Allah'ın lütfunu ve hoşnutluğunu dilerken görürsün. Nişanları yüzlerindedir secde eserinden. Bu onların Tevrat'taki misalleri. İncil'deki misalleri ise, kendileriyle kafirleri öfkelendirmesi için, filizini çıkarmış, onu güçlendirmiş sonra kalınlaşıp sapı üzerine dimdik doğrulmuş, çiftçilerin hoşuna giden bir ekin gibidir. Onlardan iman edip de iyi iyi işler yapanlara Allah hem bir bağışlama vaad buyurdu hem de büyük bir mükafat.

Mavi ve yeşil yazılar, Kırmızı olan kısmın yani peygamberimiz ve BERABERİNDEKİLERİN Tevrat ve İncildeki FARKLI ÖRNEKLEMELERİDİR. Bu ayetler Yahudi ve Hristiyanlara birer sinyaldir diye düşünüyorum.


Mavi olan kısımı tekrar inceleyelim. Bu kısımla ilgili bilgiyi İncilde aradığımızda şununla karşılaşıyoruz:

Tohum benzetmesi (Mat.13:1-9; Luk.8:4-8)
Mar 4:1 İsa göl kıyısında halka yine ders vermeye başladı. Çevresinde öyle büyük bir kalabalık toplandı ki, kendisi göldeki bir kayığa binip oturdu. Bütün kalabalık göl kıyısında, karada duruyordu.
Mar 4:2-3 İsa onlara benzetmelerle birçok şey öğretiyordu. Öğretirken, «Şunu dinleyin» dedi. «Ekincinin biri tohum ekmeye çıkmış.
Mar 4:4 Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düşmüş. Kuşlar gelip bunları yemiş.
Mar 4:5 Kimi, toprağı az olan kayalık yere düşmüş. Toprak derin olmadığından hemen filizlenmişler.
Mar 4:6 Ne var ki, güneş doğunca kavrulmuşlar ve kök salamadıkları için kuruyup gitmişler.
Mar 4:7 Kimi, dikenler arasına düşmüş. Dikenler büyümüş, filizleri boğmuş ve filizler ürün verememiş.
Mar 4:8 Kimi ise iyi toprağa düşmüş, büyüyüp çoğalmış, ürün vermiş. Bazısı otuz, bazısı altmış, bazısı da yüz kat ürün vermiş.»
Mar 4:9 Sonra İsa şunu ekledi: «İşitecek kulağı olan işitsin!»
Benzetmelerin amacı (Mat.13:10-17; Luk.8:9-10)
Mar 4:10 Onikilerle diğer izleyicileri İsa'yla yalnız kalınca, kendisinden benzetmelerin anlamını sordular.
Mar 4:11 O da onlara şöyle dedi: «Tanrı'nın Egemenliğinin sırrı sizlere açıklandı, ama dışarıda olanlara her şey benzetmelerle anlatılır.
Mar 4:12 Öyle ki, `Bakıp bakıp görmesinler, duyup duyup anlamasınlar da, dönüp bağışlanmasınlar.'»
Tohum benzetmesi açıklanıyor (Mat.13:18-23; Luk.8:11-15)
Mar 4:13 İsa sonra onlara, «Siz bu benzetmeyi anlamıyor musunuz?» dedi. «Öyleyse bütün diğer benzetmeleri nasıl anlayacaksınız?
Mar 4:14 Ekincinin ektiği, Tanrı sözüdür.
Mar 4:15 Bazı insanlar sözün ekildiği yerde yol kenarına düşen tohumlara benzer. Bunlar sözü işitir işitmez, Şeytan gelir, yüreklerine ekilen sözü alır götürür.
Mar 4:16-17 Kayalık yerlere ekilenler ise, işittikleri sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadıkları için ancak bir süre dayanan kişilerdir. Böyleleri Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşerler.
Mar 4:18-19 Yine bazıları dikenler arasında ekilen tohumlara benzerler. Bunlar sözü işitirler, ama dünyasal kaygılar, zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler araya girip sözü boğar ve ürün vermesini engeller.
Mar 4:20 İyi toprağa ekilenler ise, sözü işiten, onu benimseyen, kimi otuz, kimi altmış, kimi de yüz kat ürün veren kişilerdir.»


Kısacası mavi olan bölüm incildeki bu tohum benzetmesine işaret ediyor. Dolayısıyla Fetih suresindeki yeşil olarak yazdığım kısım ile ilgili benzer bir bilgi de Tevratta olabilir. Tevratı bütünüyle okuma fırsatım olmadığı için bilemeyeceğim.

Detaylı bilgi için alttaki videoyu izlemenizi öneririm.


Yararlandığım Kaynak (Video):
http://www.facebook.com/video/video....20523024630467


Selamlar.

Konu Anonymous tarafından (16. January 2011 Saat 07:53 AM ) değiştirilmiştir.
Anonymous isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Anonymous Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
aşık74 (16. January 2011), Barış (16. January 2011), hiiic (16. January 2011), Miralay (16. January 2011)
Alt 18. February 2011, 03:02 PM   #29
Murat
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 1
Tesekkür: 5
1 Mesajina 2 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
Murat is on a distinguished road
Standart

Selam,

Uzun süredir iş ve internet erişimi sıkıntım sebebiyle üzülerek uzak kaldım.

Hemen konuya girmek istiyorum. Hakkı YILMAZ’ın eserini okumaya başlayışım yeni sayılır.. Henüz okumadığım tarafları mutlaka vardır. Hem eseri ve anlayışı ile ilgili hemde genel kanılarla ilgili benim bazı soru, tesbit, düşünce, merak, fikir, saptama, v.b.lerim var. Adını siz koyun.

Ben namaz vakitleri konusunda şu şekilde düşünüp uyguluyorum. Değerlendirmenizde etken olacaktır. Yanlışsamda düzeltmenizi arz ediyorum.

Sabah namazı (salat-il fecr) (gözün ak ile karayı ayırt etmesiyle, aydınlık ile başlar, güneş daha yokken gözüm aydınlığı fark eder. Doğu tarafına sırtını vermiş dağ yamacında bulunan evimde zaten güneşi ancak başkalarından 3-4 saat sonra görürüm. Ve vakit gündüzün ortasında biter, bitişini gözüm tam tepede duran güneş ile görür. )

Öğle namazı (salat-il vusta) ( tam tepedeki güneşin sarkması (duluk’u bu anlamda alıyorum) ile başlar ve karanlığa kadar sürer. Yine güneşe bakmaz karanlık olmasına bakarım. Zaten batı tarafına sırtını vermiş dağ yamacında bulunan diğer evimde güneş başkalarına göre 3-4 saat önce batmıştır. Ama aydınlık devam eder.

Akşam namazı (salat-il işa) (Kararan hava ile, ak ile karanın ayırt edilememesiyle başlar, gecenin ilk saatleridir. sabah namazına kadar sürer.

Düşüncelerim,


1- Namaz vakitlerini tespit ederken uygulamada güneşin baz alınması yanlış sonuçlar doğuruyor. Çünkü coğrafik koşullar değişiklik gösterir. Dağ yamacında bulunan biri güneşin doğmasını ve batmasını farklı saatlerde görüyorken, ovada yada denizde bulunan kimse çok farklı saatlerde görür. Ben aydınlık ve karanlığı baz alıyorum. Kur'an'da vakit tanımlamalarında en ayrıntılı ve ince tarifi ak ile karanın ayrılması olarak gördüm.

2- Namaz vakitlerinin uzun sürelerde olması gerektiğini düşünüyorum. Yani Sabah ve akşam namazlarının çok kısa 15- 20 dk. Aralıklara sığdırılması bir zorluktur. Bu zorluk katlanılabilir bir zorluk diye düşünülebilir ancak uygulamada bu kadar kısa aralıkların kaçırılması muhtemeldir. Bu konuda düşüncelerinizi duymak isterim.

3- Öğle namazı için duluk’u öğlen güneşin sarkması kabul edip vardır diyenlere destek olacak salat-il vusta ayetinden başka Nur 58’i esas destek olarak düşünüyorum.

Nur, 58. Ey iman etmiş kimseler! Yeminlerinizin sahip olduğu kimseler, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız üç durumda; sabah salâtından önce, öğle vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, gece salâtından sonra izin istesinler. Bunlar sizin için üç avrettir [açık ve korumasız üç zamandır].” Bunlar dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, bazınız bazınız üzerindedir. Allah, âyetleri size işte böyle açığa koyuyor. Allah alîm'dir, hakîm'dir.

Allah bize geceyi dinlenme-istirahat ve gündüzüde iş-güç için için yarattığını lütfu ile rızk arayacağımız zaman olarak söylüyor. İbadetlerimizi yaparken gündüzün bu meşgaleli vaktinde bizden vakit ayırmamızı istememiştir. Namaz vakitleri gündüze başlarken ve gündüz bittiğindedir. Ve tüm bu mantığa uyan ayrı bir vakitte öğlen dinlenme vaktinde namaz istenmiştir. Bu bana çok mantıklı, uygulamaya müsait ve artı olarak hoş geliyor. Öğle vakti namazına delil olarak duluk’u sarkma, bu ayetteki dinlenme vaktini namaz vakti, ve salat-il vusta’yı öğle-orta namazı olarak aldığımızda Öğle namazı mümkün ve doğru gözüküyor. Denilebilir ki Nur 58’de neden öğle namazı vaktinde denmemişte elbiselerinizi çıkardığınızda denmiş. Öğle namazı denseydi tüm öğleden sonrası akşama kadar kast edilmiş olurdu. Ancak istenen bu değil. Öğlende dinlenmek için olan vakit 12:30 olur, 14: 30 olur, değişebilir.. Ne zaman dinlenmeye geçersek o vakit namazımızı kılabiliriz.

4- Gündüzün – günün tarafları – uçları.

Ben gündüzün tarafları olarak anlıyorum. Yani aydınlığın başlamasından öğlen güneşin sarkmasına kadar bir taraf, akşam kararmasına kadar ikinci taraf. İki geniş zaman aralığı, başı belli sonu belli.

Burada gündüzün uçları fikrinde anlayamadığım şeyler var. Gündüzün uçları, yerine gecenin uçları dense aynı şey ifade edilmiş olur muydu? Çok küçük detay ama ilgimi çekiyor.. Ayrıca uç kelimesi. Bana sınırsız geliyor. Kalemin ucunu beyaz açılmış ve kömür kısmı olarak alabiliriz, onunda ucu sadece siyah kömür olan yer diyebiliriz, o ucunda ucunu en uç noktası diyebiliriz, noktanında ucu vardır… Uzayıp gidiyor. Sabah namazı yada akşam namazı-gece namazı – yatsı namazı hangi uçta, hangi zaman diliminde, hangi vakitte, hangi aralıktadır?

5- Hakkı YILMAZ’ın eserini okurken bir şeye takıldım. Nisa 103 ayeti ile ilgili.

Bu ayet, Nisa Suresinin tahlilinde şöyle geçiyor:

103. Sonra salâtı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda/güvene erdiğinizde, salâtı ikâme edin. Hiç şüphesiz salât, mü’minler üzerine vakti belirlenmiş bir yazgıdır.
Bu âyet grubunda, İslâm dininin temel unsurlarından biri olan salâtın önemine dikkat çekilmiş; sefer ve cephede bile terkedilmemesi gereken bir yükümlülük olduğu ifade edilmiştir. Bu âyetlerden anlaşıldığına göre salât, savaş şartlarında bile ihmal edilemez, ancak kısa tutulur. Bu âyetteki salât, “namaz” değil, “salâtın eğitim ve öğretime yönelik olan zihinsel boyutu”dur. İslâm'ın temel öğelerinden olan salât'ın esnekleştirilmesinden, tüm ilkelerin şartlara göre esnekleştirilebileceği sonucu çıkar.


İsra 78’in tahlilinde Nisa 103’e atıf yapılırken ise farklı?

78 – Güneşin dülûkundan [batmasından, kaybolmasından] gecenin kararmasına kadar namaz kıl ve sabah Kur’an’ını da. Çünkü sabah Kur’an’ı görülecek şeydir.
79 - Ve geceden de. Ayrıca, sana özgü bir fazlalık olarak sen, onu [gece namazını] teheccüd et [uyanıp gece namazını kıl]! Rabbinin, seni güzel bir makama ulaştıracağı umulur.

NAMAZ KAÇ VAKİTTİR?

Sonra [korku hâlindeki] namazı tamamlayınca, artık Allah’ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda/ güvene erdiğinizde, namazı ikame edin. Hiç şüphesiz ki, namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir yazgıdır. (Nisa/103)


Ya ben büyük yanılgıya düştüm yada bi terslik var.. Hiç yorum yapmadan sunuyorum.


6- Leyl = gece, işa=akşam diye biliyorum. Ancak bazı çevirilerde salat-il işa’nın gece namazı olarak çevrildiğini gördüm. Hakkı YILMAZ’ın işa ve leyl ile ilgili özel bir yazısı var mı? Okumak isterim.


Şimdilik bu kadar. Dostlar lütfen görüş bildirin, gerçekten çok merak ediyorum. Görüşleriniz çok değerli. Yazıda ve görüşlerde hatalar var ise affola.. Saygı ve selamlarımla..

Rabbimiz ilmimizi artırsın, en doğrusunu “O” bilir.
Murat isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Murat Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (19. February 2011), Miralay (19. February 2011)
Alt 19. February 2011, 12:04 AM   #30
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! değerli Murat Kardeşim!

Buraya bakabilirsiniz.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (19. February 2011)
Konu Kapatılmıştır

Bookmarks

Etiketler
anladığı, anlattığı, arasındaki, fark, hakkı, ile, rabbin, salat, sözünden, yılmaz


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:19 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam