hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > EĞİTİM - ÖĞRETİM > Paranormal Olaylar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 21. November 2011, 01:50 PM   #41
ahmet karapınar
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Jul 2010
Mesajlar: 39
Tesekkür: 146
0 Mesajina 0 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
ahmet karapınar has much to be proud ofahmet karapınar has much to be proud ofahmet karapınar has much to be proud ofahmet karapınar has much to be proud ofahmet karapınar has much to be proud ofahmet karapınar has much to be proud ofahmet karapınar has much to be proud ofahmet karapınar has much to be proud of
Standart

bana bak fedakar adammısın fedakarsızmısın sen ne dediğinin farkındamısın.hadislere itibar etmeyen müslüman değilse peki ayetlere itibar etmeyip illaki hadis veya falancanın sözlerine itibar edenmi müsüman oluyor git işinebe senin dinin sana benim dinim bana.
ahmet karapınar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 21. November 2011, 02:03 PM   #42
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Alıntı:
ahmet karapınar Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
bana bak fedakar adammısın fedakarsızmısın sen ne dediğinin farkındamısın.hadislere itibar etmeyen müslüman değilse peki ayetlere itibar etmeyip illaki hadis veya falancanın sözlerine itibar edenmi müsüman oluyor git işinebe senin dinin sana benim dinim bana.
Yahu sizler peygambersiz müslümanlardan mısınız?Sizin gibi mezhepsizleri Allah islah etsin.Peygambersiz din mi oluyor?.Geçmişte ki mesajlarımı oku da öyle konuş be kardeşim!.

Bizim yolumuz Ehli sünnet ve Kur'an yoludur.Kur'an'ın tek bir ayetini dahil inkar etmeyiz.

İmanın şartlarından, "peygamberlere iman" vardır.Yoksa siz peygamberlere deiman etmeyenlerden misiniz?. "Amenerrasulü" ayetin mealini oku da gel buraya!.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)

Konu FEDAKARADAM tarafından (21. November 2011 Saat 02:05 PM ) değiştirilmiştir.
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 21. November 2011, 02:16 PM   #43
yeşil
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Oct 2011
Mesajlar: 107
Tesekkür: 791
69 Mesajina 174 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
yeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud of
Standart

FEDAKARADAM peygambersiz müslüman olur mu? Daha doğrusu din olur mu? Elbette bizler de Peygamberimiz'e uyuyoruz ve onun gittiği yoldan gidiyoruz peki nedir bu yol? Şöyle bir renklendireyim de iyice anla:

SÜNNETULLAH

Yani uydurma, değişken, insan yorumuna muhtaç olan sünnet değil, bizzat değişmez kesin ve tam bir sünnet.. Hiçbir peygamber bu sünnet haricine çıkmadı ve çıkmaz da.. Kanıtı Kur'an'dır..
yeşil isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
yeşil Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Anonymous (30. November 2011), hiiic (21. November 2011), Miralay (22. November 2011)
Alt 21. November 2011, 04:38 PM   #44
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Tefekkürle izlenmesi dileğiyle.
Lütfen tefekkürle ve vahyin denetiminde izleyelim
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Anonymous (30. November 2011), hiiic (21. November 2011), Miralay (22. November 2011), yeşil (21. November 2011)
Alt 21. November 2011, 04:48 PM   #45
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Bir parantez. (Sayın Av. İlhami Çetin'den)

''Müslüman kişi ilimden başka yol gösteren edinmez. O, ilimden beslenir ve ilmin en gerçeğinin de orijinal vahıyde olduğunu bilir.

Yaşamı Nebi'nin yaşamına rastlamışsa, onun vahiy yorumuna katılır ve O'nun yaşamını benimser. Resul ölmüş veya kendisi O'nun zamanından sonra dünyaya gelmiş ise artık kimseye uymaz. Bu nedenle imama-mimama uyamaz; çünkü suç ve ceza ile mükâfat şahsidir, ve imam da resul olmadığından söylediği de vahiy değildir.

Bireyler ümmet toplumunu oluşturduklarında, işleri aralarında ''ŞÛRA'' iledir. Şûra ise işlerin kimseye havale edilmediği, asaleten yapıldığı, işlerine müteahhit tayin edilmediği ''ASALETEN'' yürütülme demektir. Şûra ortaklaşa yönetimdir; katılımcı demokrasinin en ileri derecesidir. Herkes ''ASİL'' olduğu için katılım da denemez. Elbirliği ile yönetim denilir......''

Bakara-104.
''Ey iman edenler! ''Râina(bizi güt)'' demeyin, ''unzurna''(bizi gözet-kaale al) deyin......''

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 6 Kisi:
Anonymous (30. November 2011), dost1 (22. November 2011), hiiic (21. November 2011), Miralay (22. November 2011), pramid (21. November 2011), yeşil (21. November 2011)
Alt 21. November 2011, 09:28 PM   #46
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Tefekkürle izlenmesi dileğiyle.
Lütfen tefekkürle ve vahyin denetiminde izleyelim
Kur'an'ın her harfi ve her ayetinin hadimleri vardır.Bunu siz anlayamazsınız.Allah dostlarının ruhaniyeti sıkışık zamanda dua ile çağırıldığında gelmektedir.Bunlar Allah'ın garip işlerindendir.Kuldan medet umulmaz.Ancak,araya onun rızasına uygun vesile getirilirse onun hürmetine işler hal olunmaktadır.Bu, tecrübe ile sabittir defalarca denenmiştir.Allah'ın akıl ve mantık dışı nice hikmetleri vardır ki cahil kullar bunu inkar ederler.Bilmediğiniz şeylerle ahkam kesilmeyiniz.

Şu videoyu iyi izle bunlar tarihin gerçekleridir.


YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.


Resûlullah Çanakkale'deki
asker evlâtlarının yardımına gitmişti

Tarihler 1928 yılını göstermektedir. Osmanlının son devir âlimlerinden, ilmi ile amil Alasonyalı Cemal Öğüt Hocaefendi hacca gider. Cumhuriyet yeni kurulmuş, hızlı bir değişim yaşanıyor, Çanakkale savaşının üzerinden de on yılı aşkın bir zaman geçmiştir.
Cemal Öğüt Hocaefendi Mekke'deki vazifesinin tamamladıktan sonra Medine'ye gider. Medine'de her zamankinden fazla kalır. Bu esnada Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinden gelen hacılarla istişarelerde bulunur. Osmanlı devleti yıkılmıştır, Osmanlı'dan geri kalan toprakların büyük çoğunluğu ya işgal altındadır ya da sömürge durumuna düşmüştür.
Cemal Öğüt Hocaefendi vaktinin çoğunluğunu Mescid–i Nebevî'de geçirir. Bu arada Efendimizin türbesindeki görevlilerle yakınlık hâsıl olur. Hiçbir dünyalık beklemeden, sadece Resûlullah'a sevgi ve muhabbetinden dolayı türbeye hizmet eden bu güzel insan da Cemal Öğüt Hocaefendiye yakınlıkduyar ve güzel bir dostluk kurulmuş olur. Cemal Öğüt Hocaefendi türbedarla yaptığı sohbetlerde bir şey dikkatini çeker. Türbedar Osmanlı devletine son derece bağlıdır, hatta o kadar ki Osmanlı adı geçtiği yerde muhakkak bir hürmet ifadesi belirtisi gösteriyordu. Bu nuranî ihtiyarın Osmanlı'ya bu derece bağlı ve hürmetli olması Cemal Öğüt Hocaefendinin merakımı celbeder, bir gün sorar:
"Sizde Osmanlı'ya karşı derin bir sevgi ve muhabbet görüyorum, bunun özel bir sebebi var mı?" Nurani ihtiyar derin bir düşünceye daldı, kısa süre sonra başını kaldırdı ve şöyle dedi:
"Allah ve Resûl'ünün muhabbeti, Osmanlı'yı sevmemi gerektirir." Cemal Öğüt Hocaefendi bu açıklamadan pek bir şey anlamaz. Anlamadığı da zaten yüz hatlarından anlaşılmıştır. Türbedar pek fazla bilgi vermek niyetinde değildir, ancak Cemal Öğüt Hocaefendi bir şeylerin olduğunu anlar ve ısrar eder. Nur yüzlü ihtiyar anlatmaya devam eder:
"Osmanlı'yı sevmem için şu anlatacağım hâdise yeter de artar bile."
1915 senesinde Medine'de başından geçen bir hâdiseyi şöyle anlatır.
1915 yılının hac mevsimi idi. Her hac mevsiminde olduğu gibi, dört bir yandan mü'minler geliyordu, bu gelenlerin içinde Hindistan ulemâsından, âlim, zahit, keşfi açık gerçek bir Allah dostu da bulunuyordu. Bu Allah dostu ile sizinle olduğu gibi yakınlık oluştu, sohbetine katıldık. O kadar güzel sohbetleri oluyordu ki, kendi ağlıyordu, dinleyenleri de ağlatıyordu. O zamanlar Osmanlı'nın çok sıkıntıda olduğu zamanlardı, ehl–i küffar, İslâm'a karşı saldırıya geçmiş, Payitahtta Çanakkale Boğazı'nda büyük savaş oluyordu.
Hindistanlı âlimde bir şey dikkatimi çekmişti, sohbetlerinde ağlıyor, namazlarında ağlıyor, yolda yürürken bile gözünden yaş eksik olmuyordu. Ağlamadığı zamanlar bile devamlı hüzünlü idi. Merakım artıkça artı ve bir gün kendisine bunun sebebini sordum:
"Efendi! Bu mübarek yerdesin, gözün gönlün açılacağı yerde devamlı ağlıyorsun, ağlamadığın zamanlarda yüzünde hüzün var, bunun sebebi, hikmeti nedir?" Beni yayına oturttu, gözlerindeki yaş damlaları daha da hızlanarak akmaya başladı. Sonra yaşlarını sildikten sonra bana dedi ki:
"Ben uzun yılların hasreti ile çok uzaklardan buralara geldim. Ben Kâinatın Efendisi'nin kokusunu, ruhaniyetini Hindistan'dan alırdım. Şimdi buralara geldim, Efendimin kabr–i şerifi başındayım, ama Hindistan'da aldığım feyiz ve nuranîliği burada bulamadım. Bu ne hâldir diye düşünüyorum, acaba bir günah mı işledim, bir suçum mu var? Efendim benim üzerimden himmetini çekti mi? Ya da Efendim, burada değil, burada olsa onu hisseder, onun ruhaniyetinden bereketlenirdim. Bu hâl beni perişan etti… Ağlamamın sebebi budur."
Türbedar bu Allah dostunu dikkatle dinledi, ancak o da bu işe ne bir yorum getirebildi, ne de bir şey diyebildi. Ancak nur yüzlü türbedarın da kafası karışmıştı. Bu Hindistanlı âlimin, yalan söyleme, abartı yapma gibi bir durumu söz konusunu değildi. Son derece samimî bir hâl içindedir. Hindistanlı âlimin söylediklerine yabancı değildi. Her hac mevsiminde değişik bölgelerden gelen Allah dostları ile karşılaşır, onları Allah Resûlü'nün ruhaniyeti ile nasıl bağlantılar kurduklarını bilirdi. Bu Hindli âlim de onlardan biri idi, türbedarın bunda zerre şüphesi yoktu. Peki, bu âlimin söyledikleri nasıl açıklanacaktı?
Yaşlı türbedar gündüz dinlediklerinin etkisinde kalmıştı, gece yatağına yattığında da kafasındaki soru işaretleri gitmemişti.
Sabah namazına kalkmadan önce türbedar bir rüya görür. Rüyasında Kâinatın Efendisini görür. Nur yüzlü türbedar, edebinden Efendimize bir şey soramaz. Dün yaşananlar aklına gelir, bir şey diyemez. Türbedarın düşüncelerine Kâinatın Efendisi cevap verir:
"O kardeşimin hissettiği doğrudur. Ben her zamanki makamımda değilim, birkaç zamandır Çanakkale'deyim… Çok zor durumda bulunan kardeşlerimi yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Onlara yardım ediyorum…"
Hindistanlı âlim, Allah dostunun vaziyeti anlaşılmıştı. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Efendimiz bulunduğu makam itibariyle, bir anda birden çok yerde bulunamaz mı? Elbette bulunur, başta Hızır Aleyhisselâm'ın ve Allah'ın veli kullarının bulunduğu gibi. Buradaki, hâdise birine gösterirler, ondan da herkese duyururlar mahiyetindedir.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)

Konu FEDAKARADAM tarafından (21. November 2011 Saat 09:31 PM ) değiştirilmiştir.
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 21. November 2011, 11:22 PM   #47
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Fedakaradam.

Senden bir ricam var.

Şu saf yüreğinle, el-müceddit batın ve zahir ledülninin üstadı Mahmut efendi hazretlerine bir medet iste, ona bir rica ve himmet istediğinde bulunda; şu memleketin sanayileşme sürecine bir el atsın, bu ülkedeki pozitif bilimlere destek versin ve de bi zahmet özellikle ağır sanayi ve nükleer çalışmalara bi özel himmet etsin.

dua etsin de himmet etsin... bu millet cahil, yıllarca çözümü dinsiz bilimlerde aradı. Halbuki çözüm yanıbaşımızdaydı, mamut efendinin derin nefesi açar bunları...

***
Acaba (sivri) sinek mamut hocayı soksa da (ondan kan kapsa) onu geri alabilir mi?
Ne de çok düşünmüyoruz.

**
hımm bide aklıma gelmişken... Çanakkale savaşın yattığı yerden himmetle kazanan evliyaların hikayeleriyle doludur tarih. Ne Kurana uyar ne sünnete, ne akla uyar ne mantığa... İnsanların nice korku ve çaresizliklere göğüs gererek kazandığı savaşları kendi hanesine yazan bu din taciri ......!!! ların topuna da yazıklar olsun... Milleti uyutmaktan başka yaptıkları bişey yok, ha bir de dini kirletiyorlar.

Konu hiiic tarafından (21. November 2011 Saat 11:25 PM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Anonymous (30. November 2011), dost1 (22. November 2011)
Alt 22. November 2011, 12:00 AM   #48
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Fedakaradam.

Senden bir ricam var.

Şu saf yüreğinle, el-müceddit batın ve zahir ledülninin üstadı Mahmut efendi hazretlerine bir medet iste, ona bir rica ve himmet istediğinde bulunda; şu memleketin sanayileşme sürecine bir el atsın, bu ülkedeki pozitif bilimlere destek versin ve de bi zahmet özellikle ağır sanayi ve nükleer çalışmalara bi özel himmet etsin.

dua etsin de himmet etsin... bu millet cahil, yıllarca çözümü dinsiz bilimlerde aradı. Halbuki çözüm yanıbaşımızdaydı, mamut efendinin derin nefesi açar bunları...

***
Acaba (sivri) sinek mamut hocayı soksa da (ondan kan kapsa) onu geri alabilir mi?
Ne de çok düşünmüyoruz.

**
hımm bide aklıma gelmişken... Çanakkale savaşın yattığı yerden himmetle kazanan evliyaların hikayeleriyle doludur tarih. Ne Kurana uyar ne sünnete, ne akla uyar ne mantığa... İnsanların nice korku ve çaresizliklere göğüs gererek kazandığı savaşları kendi hanesine yazan bu din taciri ......!!! ların topuna da yazıklar olsun... Milleti uyutmaktan başka yaptıkları bişey yok, ha bir de dini kirletiyorlar.
Aklı olmayana akılsız, dini olmayana dinsiz, parası olmayana parasız demek ne kadar normalse, mezhebi olmayana da mezhepsiz demek, o kadar normaldir.

Bütün mezhepsizler, kendilerini mutlak müctehid olarak gösteriyorlar. Mezhepte müctehidliği bile kabul etmiyorlar. Kabul etseler, bir mezhebe göre hüküm verecekler, mezhepten kurtulamayacaklar, yani istedikleri gibi süper mezhepsiz olamayacaklar. İmam-ı Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed gibi büyük âlimler bile, kendilerini mutlak müctehid olduklarını söylememişler, mezhep içinde ictihad etmişlerdir. Süperler, mezhep içindeki ictihadla bile yetinmeyip, mezhepler üstü ictihad yapmaya kalkıyorlar.

Ehl-i sünnet itikadına uymayan bozuk, sapık inançlara bid’at ve dalalet yolları denir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiğine uymayan, her mana yanlıştır. Çünkü her sapık, Kur’ana ve hadise uyduğunu iddia eder. Kısa görüşü ile, bunlardan yanlış manalar çıkarır, doğru yoldan kayar. Allahu Teala, (Kur’an-ı kerimde verilen misaller, çok kimseyi saptırır, çok kimseyi de doğru yola iletir) buyurdu. (Bakara Suresi- 26)

Ehl-i sünnet alimlerinin anladıkları manalar doğrudur. Çünkü, bu manaları, Ashab-ı kiramdan ve Tâbiinden almışlardır. Kurtuluş yolunu, yanlış yollardan ayıran onlardır. Onların hidayet ışıkları olmasaydı, bizler doğru yolu bulamazdık. İslamiyet’i bozulmaktan koruyan onların çalışmasıdır. Onlara uyan kurtulur. Onlara uymayan sapıtır, herkesi de sapıtmaya çalışır. (m. 286)

Bir hadis-i şerifte, (Rabbim bana vahyetti ki: “Ya Muhammed, Ashabın gökteki yıldızlar gibidir. Bazısı bazısından daha parlaktır. Onlardan birine uyan hidayet üzeredir”) buyuruldu. (Deylemi)

Resulullah efendimiz, (Ashabımın yolundan gidin) buyurduğu halde, Eshabın yolunda gitmeyip de, Peygambere uyduğunu söyleyen, Ona uymuş olmaz.

Bir hükmün doğru veya yanlış olduğu Ehl-i sünnet alimlerinin bildirdiklerine uygun olup olmamakla anlaşılır. Çünkü Ehl-i sünnet alimlerinin bildirdiklerine uymayan her mana, her buluş kıymetsizdir, yanlıştır. Çünkü her sapık, Kur'an ve sünnete uyduğunu sanır, sapıklığının doğru olduğunu iddia eder. Yarım aklı, kısa görüşü ile, bu kaynaklardan yanlış manalar çıkarır. Doğru yoldan kayar, felakete gider. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri manalar doğrudur, bunlara uymayan yanlıştır

Yabancı birkaç mezhepsizin ismini verelim:
Ahmet Kadiyani, Behaullah, Efgani, Mevdudi, İbni Hazm, İbni Rüşd, İbni Sebe, Şevkani, Abduh, İbni Abdülvehhab Necdi, Ebu Zehra, İkbal, Sıddık Hasan Han, Elbani, Reşat Halife, Reşit Rıza, Seyyid Sabık, Yusuf Kardavi, Zuhayli…


Bunlar İslam'da reform yapmak isteyenlerdir.Al bunları da, müctehidin olsun.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)

Konu FEDAKARADAM tarafından (22. November 2011 Saat 12:07 AM ) değiştirilmiştir.
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 22. November 2011, 12:01 AM   #49
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

ALINTI YAPTIM, ŞU YAZIYI BİR OKUYUN HELE....

Mezhepsizler, teknolojinin ilerlemesinden bahsederek, hiç bir misal vermeden sayısız problemler çıktığını bunları çözmek için içtihada ve asra göre tefsire ihtiyaç olduğunu durmadan yazıyorlar.
Tercüman Gazetesi'nde Muhammed Erol diye birisi, Kur'ân-ı Kerîmin her asra göre yeniden tefsir edilmesini savunuyordu. Asra göre tefsir yazmak isteyen birisi, âlim ve kâmil bir velî'ye gelerek niyetini açıklar. Mübarek âlim şu manada cevap verir :
«Bir kitap ancak ihtiyaç olursa yazılır. Yeni bir tefsire ihtiyaç var mıdır? Ehl-i sünnet âlimleri bugüne kadar yazdığı tefsirlerde bir noksanlık mı bıraktılar da bu noksanlıkları tamamlayacaksınız? Veya tefsirlerine bid'atler, fazlalıklar karıştırdılar da siz bunları mı ayıklayacaksınız? Elli bin cild kitap okudum, muteber tefsirlerin hiç birisinde noksanlık veya fazlalık görmedim. Yazacağın tefsiri yırtar çöp tenekesine atarım.»

Mektubat'ta ise şöyle buyrulmaktadır:
«Nasihat istiyorsunuz, faideli şeyleri açıklamamı arzu ediyorsunuz. Ehl-i sünnet âlimleri ve tasavvuf büyükleri faideli şeylerin hepsini yazdılar. Lüzumlu bilgilerden açıklanmadık hiç bir şey bırakmadılar. Kurtulmak ve saadete kavuşmak isteyen ancak Ehl-i sünnet vel cemaat âlimlerinin gösterdiği yolda yürümelidir. (C. 1/69)

Ehl-i sünnet âlimleri, âyet-i kerîmelere kendi anlayışlarına, düşünüşlerine göre mana vermedi. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem'in, âyetlerden anlayıp bildirdiklerini Eshâb-ı kiramdan öğrendiler, bu öğrendikleri manaları kitaplarına yazdılar. Peygamber aleyhisselâmın bildirdiğinden başka türlü tefsir etmek caiz değilken asra göre tefsir yazmağa kalkmak büyük bir cinayettir.

İslâmiyette çözülmemiş hiç bir mes'ele kalmamıştır. Ehl-i sünnet âlimleri kıyamete kadar yapılacak olan her işin yollarını Eshâb-ı kiramın açıklamasından, Kitab ve Sünnetten çıkarıp bizlere bildirmişlerdir. Mezhepsizlerin içtihada yeltenmelerine fırsat bırakmamışlardır. Buna rağmen mezhepsizler, kendi bozuk düşüncelerine Kur'ân yolu, Eshâb yolu, Selef yolu, Sünnet-i Senniyye gibi isimler vererek gençleri kandırmağa çalışıyorlar. Bu bakımdan nakle dayanmayan, içinde şahsî düşünce olan kitapların okunması çok zararlıdır.

TUHFET-ÜS-SÂLİKİN kitabında İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin şöyle buyurduğu bildirilmektedir:
«Üç kimse Kur'ân-ı kerîmin manasını anlayamaz:
1 - Arapçayı iyi bilmeyen ve tefsir okumamış olan,
2 -Büyük günaha devam eden. Ehl-i sünnet itikadından küfre sapmayacak kadar ayrılmak bile büyük günahtır. Bunun için bid'at sahipleri Kur'ân-ı kerîmi anlayamaz. Çünkü bid'atin zulmü kalbi karartır.
3 - İtikad bilgilerinden birisini yanlış anlayıp Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği hak sözü kabul etmeyen de Kur'ân-ı kerîmi anlayamaz.»


Görüldüğü gibi, bir kimsenin ana lisânı vehhâbîler gibi Arapça olsa da bid'at veya küfür ehli ise Kur'ân-ı Kerîmi doğru anlayamaz ve yanlış anlayışı sebebiyle peşinden gidenleri felâkete sürükler. Mezhepsizler Kur'ân-ı kerîmi doğru anlayabilselerdi bid'at ehli ile birleşme teklifinde bulunmazlardı.

Tefsir, moda kitabı değildir. Her çağa, her asra göre değişik tefsir olmaz. Dinimiz eksik mi ki tamamlanacaktır? Yoksa fazlalık mı var ki çıkarılacak? Dinde eksiklik ve fazlalık olmadığı için değişik, yeni bir tefsire ihtiyaç olmaz. Çünkü dine yeni bir şey eklemek bid’at olur. Dinimizin emirlerini değiştirmek kadar büyük sapıklık olur mu? Her çağa, her asra göre değişik tefsir yazmak demek, dini her asırda, bozmak demektir.
Kur’an-ı kerimin manasını Muhammed aleyhisselam anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Doğru tefsir kitabı Onun hadis-i şerifleridir. Tefsir âlimleri, tefsirlerini Peygamber efendimizden ve Eshab-ı kiramdan naklederek meydana getirdiler. Bunların tefsirleri asra uygundur. Kur’an-ı kerimin emirleri, her asırdaki insan için aynıdır. Önceki asırlar için başka, sonraki asırlar için başka manası yoktur.

Kur’an-ı kerimi en iyi bilen Peygamber efendimizdir. Onun açıklamaları bellidir. Bundan daha başka şekilde açıklamak, dini değiştirmek olur, reform olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ümmetime en çok tehlikeli olacak kimse, Kur’an-ı kerimi yersiz tevil edendir.) [Taberani]

Din bilgileri, zamanla değişmeyen ilimlerdir. Bu bakımdan din hakkında türedi yazarların yeni fikirlerine ihtiyâç yoktur. islâm âlimleri, açıklamadık konu ve mes'ele bırakmamışlardır. Yapılacak iş, islâm âlimlerinin
kitaplarını bugünkü gençliğin anlıyacağı şekilde tercüme etmektir.(Milel-nihâl c.2, s.116,218; Mir'ât-ül-usûl son kısmı)

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde (Zamanın değişmesi ile, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor.
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Bazıları, yapacakları değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannediyorlar. Ortaya bid’atler çıkarıyorlar. Bid’atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değildir. Kâmildir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum.) [Maide 3]
Dini noksan sanıp, tamamlamaya [asra göre, çağdaş tefsir yazmaya] çalışmak bu âyet-i kerimeye inanmamak olur. (1/260)

***Kur'ân-ı kerîmi kendi görüşüne, anlayışına göre tefsîr eden kâfir olur. (Hadîs-i
şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî 234)


***İslam âlimlerinin büyüklerinden ibni Hacer-i Mekki hazretleri bir fetvasında buyuruyor ki:
İslam âlimlerinin tefsirlerinden almayıp da, kendi anladığını ve kendi görüşlerini tefsir olarak yazan ehliyetsiz kimselerin tefsirlerini milletin önüne sürenlere mahkemeler mani olmalıdır! Böyle nakli esas almayan tefsirler bâtıldır, bozuktur. Bu tefsirleri milletin önüne süren din adamları sapıktır. Başkalarını da doğru yoldan saptırmaya çalışmaktadır. (Fetava-yı hadisiyye)

***Bir kimse, kendi görüşüne göre Kur’an-ı kerime mana verse, verdiği mana doğru olsa da, meşru yoldan çıkarmadığı için, hata etmiş olur. Verdiği mana yanlış ise kâfir olur. (Berika)

***Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kur’an-ı kerimi, kendi görüşü ile açıklayan, doğru olsa dahi, mutlaka hata etmiştir.) [Nesai]

***Bize tefsîr kitaplarına göre amel etmek emredilmedi. Fıkıh kitaplarına tâbi olmamız emredildi. (Hâdimî hazretleri)
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)

Konu FEDAKARADAM tarafından (22. November 2011 Saat 12:05 AM ) değiştirilmiştir.
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 22. November 2011, 01:34 AM   #50
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

''Adalet, zaman ve mekân içersinde daima yeniden kurulan ve kurulması gereken istikrara yönelik eşitlik arayışıdır. Mizanda denk olmayı hangi sosyo ekonomi politik sağlıyorsa adalet odur. Demek ki, dini telakkinin en büyük açmazı Sünni anlayıştaki mevzuatı donduran, aklı devreden çıkartıp körü körüne bütün oluşmuş mevzuatı yeniden analiz etmeden, aynen muhafaza ederek korumaktır.

Tabi ki böyle bir anlayışta icmaa kapısının kapatılması zorunlu olur. Tabi ki böyle bir anlayışta zaten itibar görmeyen şahsi içtihat imkânına izin verilmez. Din donar, dinle dünyanın birbirinden ayrılması ve halk yönetimlerine direnç doğar. Çünkü bin sene evvel konulmuş yüz binleri bulan küçük büyük hükümler varken, devamlı yasa yapacak, ihtiyaç kalmayanları kaldıracak, ihtiyaç olanları yasalaştıracak parlamentoya ihtiyaç yoktur ki böyle bir organ kurulsun ve çalışsın. Bu nedenle müctehide de ihtiyaç yoktur.

İnsanın kendi dinini kendisinin yorumlamasına izin yoktur(çünkü otoriteleri kırılır) ki, her mümin kendi dininin Şeraitinden kendisinin çıkarttığı yorumla daha güzeli bulup onunla amel etsin ve bununla sosyal, ekonomi ve politikte bunu teklif etsin. Avrupa laiklik çabalarının yıllar süren mücadelesi sonunda Papa’dan, kendi dinini kendisinin yorumlama hakkını kopartabilmiştir ama bizim ''Papa''larımız buna asla izin veremez; çünkü maazallah ellerinden bazı şeyler kayıverir de....

Halbuki İslam da bu çok daha önemlidir. Çünkü Allah Kuran’da “ Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız” dediğine göre yorum kimseye bırakılamayacak kadar önemlidir. Kişinin kişisel sorumluluğu kitapla getirilmişse, artık, ''Âlim böyle söylemişti de'', ''ben öyle zannediyorum da'', gibi mazeretleri asla yoktur.

Tek bir şeyi vardır: o da cehennem ateşini canlı tutmak için odunluk.

Sagılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (22. November 2011 Saat 01:50 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
ahmet karapınar (22. November 2011), Anonymous (30. November 2011), dost1 (22. November 2011), Miralay (22. November 2011)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
asrımızın, efendi, hazretleri, mahmud


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:38 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam