2. December 2011, 08:17 PM | #191 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
MÜNAFIKIN CENAZE NAMAZI--HAKTANSAPMAZ
20/3/2008 · MÜNAFIKIN CENAZE NAMAZI 9 / TEVBE: 84. AYET : Diyanet Vakfı Meali Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resulünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler. Edip Yüksel Meali Onlardan ölen birisi için namaz kılma, mezarı başında da durma. Çünkü onlar ALLAH 'a ve elçisine karşı geldiler ve yoldan çıkmışlar olarak öldüler. Elmalılı Hamdi Yazır Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabrinin başına gidip durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulünü tanımadılar. Ve fasık olarak can verdiler. Yaşar Nuri Öztürk 84 Onlardan ölen biri üzerine asla dua etme; böyle birinin mezarı başında da durma. Bunlar Allah'a ve resulüne nankörlük ettiler ve yoldan sapmış olarak ölüp gittiler. Yukarıdaki ayeti bütün mal sahipleri hemen hemen aynı çevirmişlerdir. Bu meallere göre Allah’ın Rasul’ünün mü’min - münafık gözetmeden ölü üzerine namaz kıldığı anlaşılıyor. Ancak diğer namazda olduğu gibi cenaze namazını da nasıl kıldığına dair Kur’an’da hiçbir detay göremiyoruz her ne hikmetse. Birkaç soru sorarsak : 1. Cenaze namazı / duası nedir? 2. Cenaze namazı / duası, nasıl kılınır / yapılır? 3. Kur’an’da niçin detaylandırılmamıştır? 4. Mü’min’in cenaze namazından niçin söz edilmemiştir? 5. Gerçekten Allah’ın Rasul’u ölüler için namaz kılıyor muydu? 6. Kabirlerinin üstünde durup onlara ne diyordu? 7. Ölülere Kur’an mı okuyordu? Sorular uzayıp gider… Aslında birçok ayeti anlamadıkları gibi bu ayeti de anlamamışlardır meal sahipleri, ayeti bağlamından koparmışlardır. Bu ayetten önce, 35 / Fatır 15-24 ayetlerine bir göz atalım: 15 : Ey insanlar! Sizler Allah’a muhtaçsınız. Allah zengindir ve Hamiidtir = teşekkür eder / karşılık verir. 16 : Dilerse sizi yok eder, yeniden başkalarını yaratır. 17: Bu da Allah’a zor gelmez. 18: Hiçbir hamal diğer bir hamalın yükünü taşımaz. Yükünün altında inleyen (musqale) taşınması için yalvarsa, onun yükünden en ufak bir şey taşınmayacaktır, velev en yakınları dahi olsalar. Sen yalnız Rablerinden içtenlikle (bilğayb) çekinip İman’ı canlı tutanı uyarırsın. Böylece kim arınırsa ancak kendi yararına arınmış olur. Dönüş de Allah’adır. 19: Ve körle gören ( inananla inanmayan ) eşit değildir. 20: Kopkoyu karanlıkla, aydınlık (küfürle İslam) da… 21: Cennet ile cehennem de… 22: Ölülerle diriler de eş değer değildir. Allah ancak dilediğine işittirir. Sen kabirdekilere duyuramazsın. Sen ancak bir uyarıcısın. Ayetteki “diriler”, inanan inanmayan her yaşayan insanı; “ölüler ve kabirdekiler” de gerçek ölüleri kastetmesi halinde, bu ayetlerin bize verdiği mesaj ne olur? Elçi, Allah’ın mesajını kabirdekilere okuyor, Allah da Elçi’yi uyarıyor: “Ölüler duymazlar, boşuna nefesini tüketme, sen kabirdekilerin duyuramazsın” mı diyor? Halbuki ayette geçen “ölüler” in gerçek ölüler olmadığı, yaşayan inkarcılar / münafıklar olduğu açıktır. Şimdi de Tevbe Suresi’nin 83-85 ayetlerine bakalım: “83: Allah seni onların bir grubuna geri gönderdiğinde (seninle savaşa) çıkmak için izin isteyecekler. De ki: Benimle asla çıkmayacaksınız, benimle birlikte bir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü sizler ilk defasında geride kalanlarla oturmayı yeğlediniz. Şimdi de geride kalanlar ile birlikte oturun artık. 84: Onlardan ölmüş biri ile asla irtibat kurma, kabri üzerinde durma! Çünkü onlar Allah’a, Rasul’üne inanmamış, İman’dan çıkmakla ölmüşlerdir. 85: Onların ne mal varlığı ne de evlat çokluğu seni imrendirmesin. Allah bunlar sebebiyle, onlara dünyada azap (işkence) edip, kafirler olarak can vermelerini istiyor.” Bu ayetler gerçekte ölmüş, kabre konmuş münafıklar değil de küfürleri nedeniyle ölüler yerine konmuşlardır. Konuyu Tevbe 73’ten itibaren 87’ye kadar kesintisiz olarak okuduğumuzda Allah’ın muradını daha iyi anlayacağız. Allah bu ayetlerde münafıkları tehdit ediyor. Onlara, yaşarken adeta ölüm korkusu yaşatıyor. Allah Rasul’üne “ latusalli ala…” ile, münafıklarla irtibatını ebediyen kes, onlarla ilişkiyi kopar, onlar tamamen ölmüşlerdir!.. diyor. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
29. March 2012, 03:31 AM | #192 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 217
Tesekkür: 90
69 Mesajina 159 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Şiir yazdı diye Yunus Emreyi şair sanmayalım. Bende balık tutarım ama balıkçı değil Mühenidisim. Yunustan öğrenilecek çok şey var.
|
22. December 2012, 09:18 PM | #193 | |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
Peki sizce bunun -sadece namaz konusunda- (o dönemdeki) nedeni ne olabilir? |
|
bartsimpson Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (22. December 2012) |
23. December 2012, 12:40 AM | #194 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Kuranda namaz varmıdır, vakitleri varmıdır? Vardır, o halde bize inen bu kitap bizlere yetmiyormu da başka kaynak arıyoruz? Peygamber yaşayan kuran idiyse, kurandan bulunan namaz ve vakitleri peygamberin de uyguladığı namazlardır. Ayrıca, peygamber zamanında olan ve olmayan bazı şeyler, ondan sonraki siyasal unsurlar nedeniyle sekteye uğrayarak gelmesi son derece normaldir. Bu dikkate alınmadan ve kuranla yetinilmeden, ille de kuran dışı başka kaynak (üstelik inanılır olması için başka ülke kaynakları) aranırsa, o zaman kurandaki namazı da yok kabul etmekle karşı karşıya kalınır. Bu düşüncede iken bir de başka ülkelerde özellikle yanlış bilgi içeren belgeler bulunursa, o zaman o belgelere göremi namaz belirlenecektir. Görüldüğü üzere, hangi amaçla olursa olsun kuran dışına çıkıldığında, kesinlikle doğru bulunamamaktadır. Belge olması da olmaması da bizi doğruya götürmemektedir, bu nedenle din kurandan öğrenilmelidir. Selamlarımla, aorskaya |
|
23. December 2012, 12:49 AM | #195 | |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
sonuç???? |
|
23. December 2012, 12:59 AM | #196 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Adına tazarrulu dua da dense, namazda dense, salatın her durumda ve sadece eğitim-destek anlamında olmadığı, bazı yerlerde de namazı ifade ettiğinde hem fikir olduğumuzu hatırlıyorum. Ancak, sayın dost1 in ve özellikle de sayın Hakkı Yılmaz'ın salatın her durumda eğitim-destek anlaşılması/anlatılması üzerine sanırım yeni bir çalışma yapmam gerekecek diye düşünüyorum. Abdestin kendisinin bile, her durumda salatın, eğitim-destek olmadığını, namazı işaret ettiğini söyleyerek bu kısmı şimdilik burada kapatıyorum. Rabbim izin verirse ve ben de uygun olursa, sayın H. Yılmazın mealerinden alıntılayarak namaz konusunu ele almaya çalışacağım. selamlarımla, aorskaya |
|
23. December 2012, 01:26 PM | #197 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Sayın Bartsimpson.
Sonuç???? demişsiniz. Bakalım tatmin olacak mısınız. -Müslüman kişi, ilimden başka bir yol gösteren edinmez. O, ilimden beslenir ve ilmin en gerçeğinin de orijinal vahiyde olduğunu bilir. Bu nedenle de ''O dedi, Bu dedi'' masallarına itibar etmez. Yaşamı Nebi'nin yaşamına rastlamışsa, O'nun vahiy yorumuna katılır ve O'nun yaşamını benimser. Resul ölmüş veya kendisi O'nun zamanından sonra dünyaya gelmişse, artık kimseye uymaz. Şahsen sorumlu olacağından, suç ve ceza ile mükâfat şahsidir; yorumlarını kendisi yapar, imama mimama uymaz. İmam da Resul olmadiğindan söylediği de vahiy değildir. Bireyler ümmet toplumunu oluşturduklarında, işler aralarında ''şura'' iledir. Şura ise işlerin kimseye havale edilmediği, asaleten yapıldığı için namaz kıldırma iddiası ile ortaya çıkmış imam da müteahhit konumundadır. Şura, ortaklaşa yönetimdir; katılımcı demokrasinin en ileri derecesidir. Herkes asil olduğundan katılım da denemez; ancak elbirliği ile yönetim denilir. O halde böyle bir sistemde imamın namaz-mamaz kıldırma haddi olamaz. Esasen imam islamda din işlerinin müteahhiti durumunda olduğundan islam bu nedenle Ruhban diye bir olguyu da tanımaz. İmamın peşinde saf tutulması abestir, sürü olmak pramit oluşturmak, Bakara-104. ayete aykırı olarak iradesini teslim etmektir. Toplu namaz kılma, yani imamın namaz kıldırması metot olarak da islama aykırıdır; çünkü işler havale edilemez: herkes işi kendisi yapmak durumunda olduğu için buna ''asalet-asaleten'' denilir. Son vahiy gelmişken, bu vahiy-Kur'an- kendisini tatmin etmediğinden ve toplum içinde bu vahiyden daha imtiyazlı bir duruma geçmek için namazla toplumu etki altına almaya çalışmış bir takım kişiler başarılı olmuşlar toplumda imtiyaz sahibi olmuşlar, ve böylece hükmetmişlerdir. Bu toplumlar her alanda bireyciliği ve gemisini kurtaran kaptan mizacı taşırlar. Bu yüzden Bu toplumlarda ''şura-müşavere- yoktur. Allah'ın huzuruna çıkma gibi bir mistisizmin hakim olduğu bu toplumların tümü de liberalist, yani hak dinde ''sıla-i rahim'' denilen sosyalizmi (toplumculuğu) terk etmişlerdir. Hem uslamlamada hem de çalışma hayatında tembelleştiği ve bunu tercih ettikleri için her açıdan geride ve gaflet içindedirler ve toplumu da geri bıraktırmışlardır. Allah aşkı ve O'nunla buluşma diye yeni ve ayinsel bir din icat etmişlerdir. Sanki ''salat'' yetmiyormuş, şah damarından daha yakın olmak kafi gelmiyormuş gibi, uyduruk bir huzura çıkma zannı ile bir ''serap'' yolu olan namazı icat ederek Allah'a düşünemezmiş gibi dinini ve O'na vuslatı öğretmeye kalkışmışlardır. Oysa bu ''panteist'' bir görüş olup cahiliye zamanından kalma felsefe bilmezlerin zannıdır. Allah ile birleşmek mümkün değildir. "Dağ"a çıkmış (vahiy alma transına geçmiş) Musa'nın Allah'ı görme isteğinin çarpılma tehdidi ile sonuçlandığı durumunu bile düşünmezler. Allah ile randevulaşıp buluşmak sözü, öğreti ve iddiası Yahudiler'in Yakup Peygamberi Allah'la güreştirmeleri kadar fahiş bir hatadır. Hiç bir resul ''Allah aşkı''ndan bahsetmemiştir. Çünkü aşk nefsidir ve akıl dışıdır. Sevgi ise hoşnut olmadır ve aklidir. Diğer aykırılıklar ile de aklı örten bir hal içinde bulunmayı marifetmiş gibi öne çıkartmak ve batıl dinlerin metafizik alemle ilişkide kullandıkları yöntem de palavradır; Kur'an'dan değildir. Peygamberler bile vahyi alırken asla Allah'ın huzuruna çıkamazlar ve bilinçlerini kaybetmezler. Aksi hezeyanları gerçek sanmaktır. Daha önce belirttiğim gibi ''namaz'' ''na-maz''dır. Maz bireyciliktir. Na-maz liberalist olmayan, ''kollektivist'' demektir. ''Na'' olumsuzluk eki ile ''maz''ın ifade ettiği liberal sosyo-ekonomik politik reddedilir. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (28. February 2017 Saat 01:31 PM ) değiştirilmiştir. |
23. December 2012, 02:29 PM | #198 | ||
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
Sevgii Galip, ben yazımda o dedi bu dedi masallarına itibar etmiyorum. bak aynen kopyalayıp yapıştırdım. "sen namaz vardır diyorsun, o namaz yoktur (tazarrulu niyaz - dua- vardır) diyor ikinizde kuranı referans gösteriyorsunuz." Kuranı referans gösterdiğinizi söylemek masal mı????? eğer bunu masal olarak nitelendiriyorsan aynısını; Alıntı:
http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2082&page=16 konusunda sorduğun bakara 125'teki "tavaf edenler" ile ilgili soruna aldığın cevabın karşılığını hala bekliyorum.... Ayrıca "namaz" kelimesinin anlamı ile ilgili referans verdiğin siteden okuduklarım senin söylediklerinle hiç örtüşmüyor. (Bakınız ekteki resim dosyası) sen "namaz" kelimesinin anlamı ile ilgili "hangi ilimden beslendin" söyle de beyhude aramayalım... Tatmin olmak : Bir canlının fiziksel ve/ya duygusal anlamda gereksinimlerinin yerine gelmesi ya da getirilmesi sonucunda içinde bulunduğu durum. Amacın beni tatmin etmek ise, önce beslendiğin ilmin çelişkisine kendin düşme, sonra bana tatmin olabileceğim cevap verme endişesini yaşa... emi kardeş |
||
23. December 2012, 04:20 PM | #199 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 300
Tesekkür: 477
198 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Sevgili kardeşlerim..!
Hayret ve endişe ile sizleri takip ediyorum..endişe deyince yanlış anlamayasınız, bunca zamandır ;kuranla ne kadar az haşır neşir olduğuma dair biraz mahcup biraz üzgün olduğumdandır endişem geç kaldık galiba ..farklı görüşler olmasına rağmen yazdıklarınızda kendimi ayetlere vermeye çalışıyorum..Farkında vardığım şey hep birilerini dinleyerek dinimi anlamaya çalıştım.mezhepler,alimler, derken ne kadar yanlış yol izlediğimin farkına vardım.Kuran her şeyi bu kadar apaçık verirken başka kitaplardan öğrenme gafında bulundum sanırım.. neyse hatanın neresinden dönülürse kardır diyorum kuranı okuyarak anlamaya çalışıp takıldığım yada tespitlerimi ilerleyen zamanlarda Allah izin verirse hazır olduğumda sorularım ve yorumlarımlarımla iştişare etmeyi çok isterim Allah hepinizden razı olsun ilminizi artırsın
__________________
De ki: “Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam. Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız. Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz. Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.” Kâfirûn Sûresi |
sevginur Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (24. December 2012) |
23. December 2012, 05:06 PM | #200 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 300
Tesekkür: 477
198 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
selamun aleykum kardeşlerim
sorumdan vazgeçtim Konu sevginur tarafından (23. December 2012 Saat 05:27 PM ) değiştirilmiştir. |
Bookmarks |
Etiketler |
namaz, rekatları |
|
|