hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Şirk ve Müşrikler > Putlar ve küfrün öncüleri

 
 
Seçenekler Stil
Alt 22. February 2012, 11:57 AM   #1
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart LAT, MENAT, UZZA .. Kendi Elleriyle Yonttuklarına Tapanlar

Kimse inanmıyor artık ücretsiz DOĞRULARA... Herkes müşteri olmuş servet tutan Yalanlara...

Meleklere dişil isim verilmesini bilmekteyiz.

LAT: Kafamıza göre şekillendirdiğimiz ALLAH. ALLAHIN dişi form isimlendirmesi. Kabilenin kendine has tanrısı. İranlıların, İngilizlerin, türk, Arap askerlerinin kendilerinin sandıkları ALLAH tasavvuru/sembolü. Manevi olarak sığınıldığı düşünülen güç olarak düşünebiliriz.

MENAT: Mny kelimesinin dişili, Çoğalan çoğaltan anlamındadır. Kuranda üçün üçüncüsü olarak ayrı bir yer verilmiştir. Money/ingilizce para, Manat/azerice para... Materyal olarak düşünebiliriz...

UZZA: el-Aziz isiminin dişil formu. Güç, şeref anlamlarındadır. Kuranda Otorite olarak kullanımı vardır. Maddi yetenek, güç, parti, hizip olarak karşımıza çıkmaktadır.

Görüldüğü üzere lat-menat, uzza günümüzde halen devam etmektedir. ne taştandır, nede toprak, nede ağaç...

hadis tahrifatları ile şirazesinden kaymış kavramlar.


OKUDUĞUM EN DEHŞET YAZILARDAN BİRİSİ
***
Saffât suresi 95. ayet’de Hz.İbrahim şöyle sesleniyor: [Dedi: Kendi ellerinizle yonttuklarınıza mı ibadet ediyorsunuz?] [Gâle e ta’budûne mâ tenhitûn]

Yazının başlığı görüldüğü Hz. İbrahim’in [selam O'na] bu sorusundan alınma ..

Soru ama ne soru ? ..

İBRAHİM’in soruları arasında en sarsıcı olanlarından birisi daha ..

Malum, Hz. İbrahim’e sağlığında üç beş kişi bile inanmamıştı ..

Ama o öyle sorular sormuş, öyle sorgulamalar yapmıştı ki açtığı çığır imparatorlukları çatırdatmış, kâşaneleri yıkmıştı.

Ayette geçen TENHİT bir şeyi yontmak, elleriyle içini oymak demek ..

Örneğin Arab heykeltıraşa bu kökten gelen [tenhitu’l-temâsil] demiş ..

Yani resimleri/temsilleri elleriyle oyan, yontan, şekil veren ..

KUR’AN bu kelimeyi birkaç yerde daha kullanıyor, bakın nerelerde:

[Âd kavminin ardından yeryüzüne sizi yerleştirdi. Düzlüklerinde saraylar, dağlarında evler KÖŞKLER yontuyorsunuz. Artık ALLAH’ın nimetine düşünün de yeryüzünü talan etmeyin] [A’raf suresi 74. ayet]

Yine bir başka ayet’de:

[Siz burada rahat ve lüks içinde yaşayacağınızı mı sanıyorsunuz? Böyle bahçeler, çeşme başları, salkım, salkım hurmalar ve ekinler içinde? Dağları yontup saray yavrusu evler KÖŞKLER yapıyorsunuz. ALLAH’tan sakının ve sözümü dinleyin. Haddi aşanların, yeryüzünü talan edenlerin peşinden gitmeyin] [Şuâra suresi 146-153. ayetler]

Görüldüğü gibi, bu sözler, Âd kavminin ardından yeryüzünde [ortadoğuda] kök salan Semud kavminin ZENGİNLİKTEN ŞIMARMIŞ İLERİ GELENLERİNE Hz. Sâlih tarafından söylenmekte ..

Onlar yeryüzünün ovalarında saraylar, dağlarında köşkler yapmış, rahat ve lüks içinde yaşayan, geniş bahçelerde, çeşme başlarında, salkım salkım hurmalar ve çiftlikler içinde, korunaklı saraylar/duvarlar [burç/burj/burjuvazi] içinde yaşamaktaydılar ..

ALLAH’tan [halktan] bîhaberdiler ..

Dışarıda ne olup bittiğinden haberleri yoktu ..

Kendi elleriyle yontukları sarayların etrafına, yine kendi elleriyle yontukları korunaklı duvarlar örmüşlerdi ..

Gayet âsude bir hayat sürüyorlardı ..

Üstelik bütün bunları yeryüzünü talan etme pahasına yapıyorlardı


Hz. Salih onlara ALLAH’ın devesine yani: [yeryüzüne/kamuya/ortak olana] dokunmayın! dedi. [Bakınız ALLAH'ın devesine dokunmayın adlı makalemiz]

Şuâra suresinde SALİH’in dilinden SEMUD’un anlatıldığı bu bölümün hemen öncesinde de HÜD peygamberin dilinden AD kavmi anlatılır. Tema yine aynıdır:

[Ne kadar güçlü ve zengin olduğunuz görünsün diye dağa taşa binalar yaparak gönül mü eğlendiriyorsunuz? İçinde ebedi kalacakmış gibi villalar, kâşaneler dikiyorsunuz. Önünüze gelene merhametsiz zorbalar gibi saldırıyorsunuz. ALLAH’tan sakının ve sözümü dinleyin ][Şuâra suresi 128-132. ayetler]

Bundan önce de NUH peygamberin dilinden kavmin BAHÇE, ÇİFTLİK, YONTULMUŞ SARAY VE KÖŞK SAHİPLERİ şöyle demektedir: [Toplumun en aşağı tabakasının sana uyduğunu göre göre sana inanmamızı mı bekliyorsun? ][Şuâra suresi 111. ayet]

Bundan önce de İBRAHİM anlatılmakta ve o ünlü sorusu yer almakta: [Siz neye tapınıp duruyorsunuz?][Şuâra suresi 70. ayet]

Buraya bir mim koyalım ..

Yontularak yapılan KÖŞKLE, SARAYLARIN, BAHÇELERİN, HURMALIKLARIN EKİNLERİN vs PUThaline dönüştüğü yer burasıdır çünkü. İnsanlar kendi elleriyle yontuklarını SARAY, SERVET, KÖŞK, BAHÇE, ÇİFTLİK, İKTİDAR, GÜÇ OTORİTE vs. yegâne amaç ve varlık gayesi haline getirince, bunlar üzerinden ve bunlara dayanarak sınıflaşma, tekelleşme, hiyerarşi ve hegemonya üretilmeye başlanınca ve her biri bir [temâsil/heykel] şeklinde ifade edilmeye başlanınca birer put oluyorlar ..

İbrahim’in [Neye tapıyorsunuz, kendi yonttuklarınıza mı] sorusuna, [Putlara ESNAM tapıyoruz, onların başında dikilmeye de devam edeceğiz][Şuâra suresi 71. ayet] şeklinde verilen cevapta geçen [putların] ESNAM altında neyin yattığını anlamak istiyorsanız Şuâra suresinin İBRAHİM’den sonra gelen NUH, AD ve SEMUD bölümlerini yni [Şuara; 69-159 ayetlerini] yeniden okuyun. Yukarıda özetleyerek verdik ..

Surenin esas mesajı Mekke’nin OVALARDA SARAY, DAĞLARDA KÖŞK YONTANLARINA yönelik. Türkçede YAZLARI SAYFİYELERDE, KIŞLARI KÖŞKLERDE dediğimiz şey. Kimse üzerine almasa da Mekke üzerinden günümüzün SAYFİYE, KÖŞK ve KAŞANE sahiplerine yönelik ..

KUR’AN’ın konuları birbirine bağlayarak devam eden bilinçli akışını burada kesip, işi iyice tefsire dökmeden konuyu güncelleştirerek devam edelim ..

[Kendi ellerimizle yonttuklarımıza tapmak] ne demektir ? ..

Ali Şeriatî PUT’u şöyle tarif eder: ALLAH’a kendi koyduğun [yonttuğun] kurallarla ibadet edersen O’nu kendi putun yaparsın! Demek ALLAH bizim için put olabilir. ALLAH’a nasıl ibadet edileceğinin kurallarını sen kendin koyduğun zaman ALLAH adında bir puta tapmış olursun. O ise KUR’AN’daki ALLAH olmaz ..

Çünkü ALLAH ile diyaloğa girmiyorsun. Kuralları tek yanlı olarak sen koyuyorsun. ALLAH’ı SUSAN BİR TANRI yapıyorsun. Kuralları sen kendin koyuyorsun [yontuyorsun], sonra dönüp kendi kurallarınla O’na tapınıyorsun, işte bu PUTTUR.

Oysa ALLAH insanları zaten kendi uyduğu kurallara çağırıyor; gelin benim uyduğum, kendime farz kıldığım şeylere siz de uyun diyor [Bakınız: İlkeli ALLAH, ilkeli PEYGAMBER başlıklı makalemiz]

Keza KUR’AN’da bizim için put olabilir ! ..

KUR’AN’a hangi gözle bakacağının kuralını/ölçüsünü sen kendin koyduğun [yonttuğun] yani o’nun hükümlerine uymayıp kendi torumunu O’na söylettiğin zaman onu da put yapmış olursun ..

Peki, bizim değil; onun bakmamızı istediği yerin ne olduğunu nereden bileceğiz ? ..

Biz bunun, daha kapaktaki isimde verildiğini düşünüyoruz:

KUR’AN’İ KERİM [Bakınız: Kur’an’ı , kerim gözle oku başlıklı makalemiz]

Şu halde Kur’an’a, KERİM gözle bakmayan tüm okumalar, onu put haline getirebilir! ..

Kendine bir BAKIŞ, ÖLÇÜ, GÖZ BELİRLERSİN [yontarsın]

Örneğin KUR’AN’da BİLİM ararsın, ŞİFRE kovalarsın, EZBER’den başka bir şeyi ile ilgilenmezsin, ŞİFA niyetine okuyup üfürme aracı yaparsın vs. Bunlar KUR’AN’ı [KERİM] gözle okumalar olmayıp, KUR’AN’ı okuyanın putu haline getirebilir.

Bu nedenle artık [KUR'AN okuyalım, KUR'AN’a dönelim] çağrılarının önemi kalmamıştır. Artık esas mesele KUR’AN’I HANGİ GÖZLE OKUYACAĞIMIZ’dır. Bunun, çok daha önemli olduğunu düşünmekteyiz.[Bakınız: hangi KUR'AN başlıklı makalemiz]

KEREM, malum karşılıksız verme/cömertlik ve bundan kaynaklanan asâlet/şeref/onur demektir. Paylaşımın, bölüşümün, diğergâmlığın, kardeşliğin, dostluğun, ötekiciliğin tüm kuralları buradan çıkar. KUR’AN’ı bu gözle okumadığınız zaman, onun ayetlerinin derûnunda yatan ruhun ne olduğunu anlayamazsınız. Bu nedenle KUR’AN’ı kendi ellerimizle yonttuğumuz kurallara göre değil; onun koyduğu kurallara göre okumalıyız. Bunun için de önce kapaktaki isme bakmalıyız; KUR’AN’İ KERİM. Bu şu demek: EY OKUYUCU ELİNE ALDIĞI BU KİTAB’I KERİM GÖZLE OKURSAN DERİNLİKLERİME İNEBİLİRİSİN. AKSİ HALDE BARDAĞI DIŞARDAN YALAR AMMA SUYUMU İÇEMEZSİN ! ..

Keza PEYGAMBER’de put olabilir ! ..

Peygambere KURU HURMA YİYEN ADAMIN OĞLU olarak bakmaz, onu yiyen, içen, düşen, kalkan, evlenen, savaşan ALLAH’ın kulu ve elçisi, bir beşer olarak değil; SİHİRBAZ, KAHİN, MECNUN, ŞAİR olarak görürsen ve çarşılarda değil; harikalar diyarında dolandırırsan, kendi ellerinle yonttuğun bir peygambere tapmış, kurgusal bir MUHAMMED yaratmış olursun ..

Böylesi bir peygamber, ALLAH’ın kitabında özelliklerini anlattığı, ona nasıl, nereden ve HANGİ GÖZLE bakmamız gerektiğini açıkça gösterdiği RESÜL-Ü EKREM değildir artık. Bilakis artık o, tarihte bu özellikleri ile yaşamış gerçek bir kişilik değil; senin kendi ellerinle yonttuğun, özelliklerini [nasıl birisi olduğunu] kendin kurguladığın muhayyel bir puttur. Ve sen artık KERİM ELÇİYE tabi olmuyor, kendi kurguna tapınıyorsundur.[Bakınız: Arkadaş peygamber adlı makalemiz]

Oysa ki KUR’AN kendine nasıl KERİM demişse, elçisine de KERİM diyor ..

Bunlar Kitab’a ve Peygamber’e NE GÖZLE bakacağımızın göstergesidirler, boşuna söylenmiyor ..

Bu durum [kurgulama/yontma] sadece peygamberler için geçerli değildir ..

Tarihin tüm geçmişte yaşamış simaları; LİDERLER, BİLGELER, FİLOZOFLAR, ULUSAL KAHRAMANLAR vs. hepsi için geçerlidir ..

Kendi ellerimizle yonttuklarımız, sadece ALLAH, KİTAP ve PEYGAMBER anlayışında olmaz.

Çevremiz kendi ellerimizle yonttuklarımızla doludur ..

Hayatımız kendi ellerimizle yonttuklarımıza tapmakla geçiyor ..

İnsanoğlunun kendi elleriyle yontarak yaptığı en büyük icadı hiç şüphesiz MAMON yani [para]‘dır ..

Yontulduğu günden beri kendisine perestij edilmekte ve gelmiş geçmiş en büyük YONUT olma özelliğini sürdürmektedir. En parlak çağları hiç şüphesiz içinde yaşadığımız [kapitalizm] çağıdır


Ruhlara öylesine nüfuz etmiş ki insanlar onsuz bir hayat düşünemiyor ..

Teşbih’de hata olmaz Şu gök kubbe altında TANRI ÖLDÜ diye bile ses duyuluyor da fakat MAMON ÖLDÜ diye bir fısıltı bile duyulmaz. İnsanlar önce ruhlarından esir alınmış, mamonun boyunduruğu altına girmiş durumda ..

Oysa MAMON’suz bir dünya mümkündür ..

Ruhları buna inanabilecek kadar ÖZGÜR ve GÜÇLÜ olmayanlar için söyleyelim, en azından, tanrı olmaktan; tapınma nesnesi bir yonut PUT olmaktan çıkacağı bir dünya mümkündür ..

Kendi ellerimizle yonttuklarımız sadece mamon da değildir ..

Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz BAŞARI’ya tapar. Öyle ki o noktaya DİŞİMİZLE TIRNAĞIMIZLA KAZIYARAK [yontarak] gelmişizdir. Bu nedenle de tapınılmaya layıktır ..

Kimimiz kendi ellerimizle yontuğumuz BAHÇELERE, SARAYLARA, KÖŞKLERE tapar. Öyle ki onlar ne kadar güçlü olduğumuzun göstergesidirler ve YIKILMAYACAK BİR MÜLK’ÜN abideleri olarak bize korkulardan emin, güven dolu bir gelecek vadederler. Onlara baktıkça içimiz huzurla dolar, ruhumuz secdelere kapanır ..

Kendi ellerimizle yonttuğumuz evlerin mobilyasına, arabaların kaportasına rukû ile yaklaşır, başköşelere oturturuz. ŞEHRİN TAPINAKLARINA [AVM’ler] mabede gider gibi huşû içinde gideriz. Alışverişte aldıklarımızı eşyada ruh gören ilkel dinler gibi sever, okşarız. Bir tür modern animizmdir bizimki. Dünya malını çok sever, eşyaya tapınırız. Kendi ellerimizle yonttuklarımızdan haz alırız. Haz aldıkça da onun kölesi oluruz. Esaret bile değildir bizimki. Çünkü esaret bedende olur, asıl kölelik ruhtadır ..

Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz İKTİDARA, DEVLETE tapar. Öyle ki yönetirken ve emrederken şehvet hazzı tadarız. Yaptığımız devrimler, kurduğumuz düzenler, çıkardığımız kanunlar bize hegemonya hazzı tattırdığı için, hem kimseyle paylaşmak istemez hem de sonuçta bunların insan için olduğunu, eskidiğini, zamanla değiştirilmesi gerektiğini söyleyenleri mahkum ederiz, asarız, öldürürüz ..

Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz [edindiğimiz] BİLGİYE tapar. Öyle ki BU SERVET BANA BENDE Kİ BİLGİ SAYESİN DE VERİLDİ deriz. Bilgi bize YIKILMAYACAK BİR MÜLK’ÜN yolunu açtığı için onu elde eder ve kimseyle paylaşmak istemeyiz. Kulak hırsızlığı veya büyücülük yoluyla da olsa mutlak suretle onu ele geçirmek isteriz. İnsanlara YILAN göstererek mutlak bilginin bizde olduğunu, karşı konulmaz bir gücün sahibi olduğumuzu hissettirir ve İTAAT isteriz. Bir Musa çıkıp dümenimizi bozunca onu asla affetmez, boğmak isteriz ..

Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz PARTİLERE, ÖRGÜTLERE, CEMAATLERE tapar. Öyle ki örgütlenerek, örgütlenemeyenleri çaresiz bırakmak, esir almak isteriz. Bunları yüce amaçlar uğruna kendi ellerimizle yontarız [kurarız], sonra yonttuğumuzu amaç haline getirir, yontu [parti, örgüt, cemaat] zindanının müebbet mahkumu oluruz. Bunlarla asıl büyük cemaatten [halk, kitle, ma’şeri vicdan] kopar, ona tepeden bakarız ..

Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz KARİYERE, KONFORA tapar. Öyle ki oraya çok uzun yıllar bekleyerek gelmişizdir. Artık bizim için korku yoktur, tasa da geride kalmıştır. Asude fanusların içinde mutluyuzdur. Artık ne pahasına olursa olsun onu korumaya yönelir bütün eski fotoğrafları yakarız. Böylece bulunduğumuz yerin biçimini alır ve [con-form] oluruz. Artık her şekle girmeye hazırızdır yeter ki elimizden gitmesin ..

Kimimiz kendi ellerimizle yonttuğumuz ESERLERE tapar. Öyle ki eserimizin esiri olur, onu aşamayız. Bu kimimiz için bir meslek, kimimiz için yazarlık, kimimiz için yönetmenlik, kimimiz için müzisyenlik, kimimiz için ressamlık, kimimiz için akademisyenlik, kimimiz için askerlik vs. olabilir. İnsanın eseri [rütbesi] de kendi yonttuğudur ve tapınç nesnesi haline gelebilir ..

Demek ki ALLAH kulu, kul ALLAH’ı ile ..

Peygamber ümmeti, ümmet peygamberi ile ..

Kitap okuyucusu, okuyucu kitabı ile ..

İktidar halkı, halk iktidarı ile ..

Karı kocası, koca karısı ile ..

Öğretmen öğrencisi, öğrencisi öğretmeni ile ..

Şeyh muridi, mürid şeyhi ile ..

Teşkilat mensubu, mensubu teşkilatı ile .. Velhasıl iki şeyden birisi, diğeri ile tek yanlı, kuralını kendisi koyarak [kendi elleri ile yontarak], muhatabını hiç dinlemeden, dikkate almadan, gözetmeden ilişkiye giriyorsa, bu ilişki biçimi hegomoniktir. Orada diyalog yok, monolog vardır. Konuşamayan, karşılık veremeyen, dilsiz bir PUT vardır orada. Zaten put da budur; diyaloğa girilemeyen ..

Velhasıl, daha hangisini sayalım, ömrümüz kendi ellerimizle yonttuklarımıza tapınmakla geçiyor ..

Kimimiz kendi ellerimizle yontuğumuz SERVETE tapınıyor ..

Kimimiz kendi ellerimizle yontuğumuz DEVLETE tapınıyor ..

Kimimiz kendi ellerimizle yontuğumuz ŞÖHRETE tapınıyor .

Kimimiz kendi ellerimizle yontuğumuz ŞEHVETE tapınıyor ..

Bütün bunlar ancak saf bir yürek temizliği İHLAS içindeki ÖZGÜR VE YÜCE RUHLARI teslim alamaz. Sadece özgür ve yüce ruhlar kendi elleriyle yonttuklarına tapmazlar. Çünkü yalnızca onlar hayır [LA] diyebilme cesaret, kabiliyet ve imanına sahiptirler ..

En büyük eşitleyici ilke olarak ÖLÜM, her daim bize, kendi ellerimizle yonttuklarımıza tapmamamız gerektiğini öğretir durur. Çünkü mezara bunların hiç birisini götüremeyiz. Bilakis kendi ellerimizle yonttuğumuz mezarın içine konuluruz ..

Ve orada bir ses şöyle der: Yâ Sin! [Ey İnsan] Hayatın kendi ellerinle yonttuklarına tapmakla geçti. Ve şimdi onların hiçbirisini yanında getiremedin. Nerede yonttukların? Sana demedim mi eline geçenle [yonttuğunla] şımarma, eline geçmeyenle [yontamadığınla] üzülme diye. Bugün yonttuklarının seni kurtaramayacağı, yontmak isteyip de yontamadıklarının da sana hiçbir fayda vermeyeceği gündür ! ..

O gün gelmeden önce kendi ellerinizle yonttuklarınıza tapmaktan vazgeçin ..

Neye hayır [LA] diyemiyorsanız o sizin ilâhınızdır ..

Elinize geçenden [yonttuklarınızdan] dolayı şımarmayın, elinize geçmeyenden [yontamadıklarınızdan] dolayı da üzülmeyin.

Yontulara bağlı yaşamaktan kurtulun, özgür olun ..

İNSAN hiç kendi yonttuklarının önünde eğilir mi ? ..

Kendi ellerinizle yonttuklarınıza mı tapıyorsunuz ? ..

Konu pramid tarafından (22. February 2012 Saat 12:34 PM ) değiştirilmiştir.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
galipyetkin (22. February 2012), hiiic (23. February 2012), merdem (4. January 2013)
 

Bookmarks

Etiketler
elleriyle, kendi, tapanlar, yonttuklarına


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:30 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam