5. October 2012, 12:30 AM | #21 |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Yaşar Nuri öztürk'ün bu konudaki bir tespiti çok hoşuma gitmiştir.
"Sünneti adet, sünneti ibadet olduğu andan itibaren hadisler kuran ayetleri yerine geçmiştir." |
6. October 2012, 11:29 PM | #22 | ||||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Selamun aleyküm,
Sevgili kardeşim, Peygamberler tabiki hevasından konuşmazlar. ANcak, peygamberin bir elçi yönü, birde insan yönü vardır. Peygamber, elçiliği gereği dini anlatırken, ayetleri olduğu gibi ifade etmek yanında, onların açıklamasını, pratiklerininde nasıl olacaklarını anlatmıştır. İşte, bu anlatım olayına müslümanlar hadis demektedir. Diğer bir anlatımla, peygamberin dini sözlerine hadis demektedirler. Yine, sözlerin dayandığı ayetlere de "rabimizin hadisleri" denmektedir. Peygamberin insan vasfına dayanarak söylediği sözlerin ise din ile ilgisi olmadığından, onların hadis olarak değil, kendi yapabileceği şeylere örnek olarak alınması yeterli olacaktır. Alıntı:
Rivayetlerin olumlu olumsuz delil olma özelliği daima şüpheli iken, kuranın değişmez, kolay anlaşılır hükümleri, rabbimizin kelamı olarak başka kaynağa gerek bırakmadan her konuda yeterli bilgiyi verir. Bu nedenle, kuran dışında başka bir dayanağa ihtiyaç duymamaktayım. Biraz düşünen herkes aynı noktaya gelebilir... Alıntı:
Ayrıca, meydana gelen gerçek olayların insanı ilgilendirenlerinin anlatılmasına kıssa denilmesi de bize detaylı anlayış kapıları açmaktadır. Kuranda kendinin en güzel hadis olduğunu anlatarak sizin yolunuzu kapatmaktadır. demişsiniz. Sevgili kardeşim, sizin derken kimleri kastettiğinle tam ilgilenmesemde, beni dahil ettiğin zümreye ait olduğumu nerden çıkardın? Bu zanla konuşmak değilmidir? İnsanları neden fikirlerini konuşmadan kategorize etme yanlışına düşersinki! Sayende, şu açıklamayı bir kere daha yapma gereği duyuyorum: "Benim yolum kuran yoludur ve inşallah ölene dek de bu yolda olmak arzum" değişmeyecektir. Bundan böyle, inşallah bu unutulmadan yazışmalara gayret edersiniz. Alıntı:
Ayrıca "deki" ile başlayan ayetler, hem peygamberlerimizin demesi ve hem de bizlerin demesi gereken sözler olduğundan ayetlerdir. "Deki" denen sözler peygamber sözleri değildir. "Deki" emri gereği söylenen sözler de hadis değildir. Bunun ayrımına daha iyi düşünürsek kolayca varabiliriz. Sevgili kardeşim, Bu tarz hitaplar, fikir paylaşımı yerine, üstünlük karmaşısına yol açtığından buna cevp vermeyeceğim. Sadece, yazdıklarıma itirazı olan kardeşlerimin, benim hep yaptığım gibi yazılarımdan alıntı yaparak yanlış buldukları kısımlara itirazlarını ve kendilerine göre doğrularını yazmalarını bekliyorum. Alıntı:
İnşallah, bundan sonra kişileri kategorize etmeden, fikirlerini beyan edenlerin fikirlerine eleştiri getirip, doğrusunu yazabilir ve kişilerin şahsına yönelik yazılardan kendimizi kurtarabiliriz. Saygılarımla... aorskaya Konu aorskaya tarafından (6. October 2012 Saat 11:32 PM ) değiştirilmiştir. |
||||
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (7. October 2012) |
10. October 2012, 05:25 AM | #23 | ||||||||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Kuranın tedebbürü gerekir, sağda solda kuranı iletmekle görevli beşerin kendisini bağlayan hareketlerini araştırmak değil. Bu nebilerin erbab edinilmesidir ve açık bir şekilde Kuranın yalanlanmasıdır. Bu din Allahın dinidir. Muhammedin değil. Muhammede uyanlar muhammedi, İsaya uyanlar isevi, Musaya uyanlar musevidir. Bu üç topluluğa da ehli kitap denir. Niye ? Çünkü rasuller arası ayrım yapmaktadırlar ve kendilerine gelen ile böbürlenmektedirler. Kurana uyanlar ise Müslümandır ve nede azdırlar. |
||||||||
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (12. October 2012) |
10. October 2012, 10:30 AM | #24 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Peygamberin dini pratize etmesi, uygulamanın nasıl olacağını göstermesi, açıklaması görevi yokmudur? Sadece Allah'ın gönderdiği ayetleri, başkalarına tebliğ edip kenara çekilmesi gereken birimidir? Peygamber, islama davet ettiği kimselere; "bakın, Allah'tan bana şu sözler geldi, bunları size duyuruyorum, bu sözlere rabbimizin sözü olarak itaat edin, onlarda ne isteniyorsa yapın..." deyip başkaca şeyler yapmıyormuydu? Yoksa, dinin yaşanmasına örnek olarak yaşamasının yanısıra,problemlerin dine göre nasıl çömzülmesi gerektiğini; gerekirse hakemlik yaparak gösteriyor, müslümanların lideri olarak toplumsal yaşam normlarını da belirlemiyormuydu? Sözleri alıp ileten ve başkaca bir şey yapma görevi olmayana elçi denilmezki, ona "ulak", yada belkide "özel ulak" denebilir. Halbuki, peygambere kuran, onu açıklamak üzere de arapça indirilmiştir, değilmi? O halde peygamber, ayetleri hem uygulamak, hem de soruları çözmek ve açıklamak görevi olan biridir. Abese suresini hatırlarsak, hem de kimlere bile açıklamak zorunda olan biri olduğunu da daha iyi kavrarız. Ancak, bu durumu hiç bir şekilde kuran dışında, kendi hükümleri olarak anlatan, açıklayan, hüküm koyan biri olarak anlamak son derece yanlış ve tehlikelidir. Peygamber kurandan, kurana göre yaşamıştır ve kurana göre yaşanması için çaba harcamıştır. Aksini düşünmek, hem dini bilmemek, hem de başta rabbimize ve sonra peygamberimize iftiradır. saygılarımla... aorskaya |
||
10. October 2012, 10:54 AM | #25 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Burada beşer diye kastettiğiniz kimseyi asker arkadaşınız gibi bile dillendiremediğinizi, ona gereken saygın sözü edemediğinizi görebiliyormusunuz? Bu, beşer bizim kendi canımızdan çok sevmemiz gereken ve rabbin elçilik görevi verdiği bir kimsedir. Dolayısıyla, bu kimse rabbimizin elçisi olan özel bir kimsedir ve bu nedenle de hareketleri sizin iddia ettiğiniz gibi sadece kendisini bağlamaz. Onun hareketlerinden; insan vasfı gereği, şahsi ihtiyaçlarını karşılayacak hareketleri dışında kalanları, islama mal edilecek hareketlerdir. Bu nedenle, dinle ilgili uygulamalarını bilmek, öğrenmek onun zamanında yaşamış olsaydık bir zorunluluk olmalıydı... Ancak, şimdi ne yazıkki onun hareketlerini araştırmanın anlamı yoktur. Çünkü, bulunacak her sonuç sadece bir ihtimalden öteye gitmeyecek, bu ihtimale göre yapılacak davranışda spekülasyondan öteye geçmeyecektir. Kaldıki, elçinin kuranı nyaşadığı, kurandan yaşadığı bilinince, davranışlarını araştırmak için özel zaman ayırmaya gerek kalmaz. Çünkü, kuranla yaşayan, kurandan yaşadığı müddetçe elçinin davranışlarına göre de yaşamış olduğunu bilmelidir. 2- Bu din Allahın dinidir. Muhammedin değil. Din tabiki peygamberlerin değildir. Onların her biri ayrı bir din getirmemiş sadece, insanlar yaratıldığından beri insanlar için belirlenmiş tek hak din olan islamın şeriatını getirmişlerdir. Muhammede, İsa'ya yada Musa'ya uyanlar, bunların kendi kitaplarından ve kendi kitaplarının kabul ettiklerinden başkalarına uymamaları nedeniyle, yine başka kaynaklarada uymamalıdır. Dolayısıyla, bu peygamberlere uyanlar yanlış durumda olamazlar. Ancak, örneğin Muhammedin ümmeti olduğu için, Muhammed peygamberi diğer peygamberlerden üstün çıkarmak için çaba harcayanlar Muhammedi de olmazlar. Bu nedenle, aslında dini yanlış yaşayanların, bizlerce musevi, isevi, muhammedi diye adlandırılmaları da yanlıştır. Gerçek musevi, musa gibi yaşayan, isevi isa gibi yaşayana denmeliydi. Halbuki, tam tersine bunlar gibi yaşamayan ümmetlerine denmiştir. Bu gün gelinen noktada, bu yanlışa rağmen, böylesi kabul gördüğünden isevi, musevi kimselerin, islam olmadığını bilmek yeterlidir. Aynı zamanda, henüz isevi ve musevi gibi yanlış durumda olanların bu isimlerle adlandırma hatasına düşmeden, muhammed peygambere uyan gerçek müslümanların ise ötekiler gibi muhammedi olarak adlandırılmaları yanlışına düşmeyelim. selamlar, aorskaya Konu aorskaya tarafından (10. October 2012 Saat 10:57 AM ) değiştirilmiştir. |
|
10. October 2012, 11:33 AM | #26 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Bu nasıl bir iletişim şeklidir sevgili kardeşim. Herşeyin doğrusunu yapan sadece sizlermi sanıyorsunuz? 2-ayetlerden anladığımı ortayan koymama rağmen, senin gibi anlamıyorum diye "Neyin tartışması olduğunu"mu sormak zorunda kalıyorsunuz. Ben, neyi tartıştığımın elbette farkındayım. Ama, galiba siz unutmuş olmalısınız. Hatırlatayım: Kuranda; meleklerin geçtiği konularla ilgili çok sayıda ayetlerin her birinden, meleklerin ayrı birer yaratıklar olduğunu anladığımı söyleyince, sizler de, meleklerin ayrı bir varlık olmayıp, melek kavramının rabbimizin, melekesini, gücünü, kuvvetini ifade ettiğini iddia etmeniz üzerine bu konuda tartışma ortaya çıkmıştır. Ben size, sizin gibi; "neyi tartıştığınızın farkındamısınız?" demeyeceğim. Ama, hala "melek" deyiminin rabbimizin gücünü, kuvvetini belirten kelime olarak kabul edip etmediğinizi öğrenmek isteyeceğim. Mümkünse, cevaplarsınız... selamlar, aorskaya |
||
10. October 2012, 12:41 PM | #27 | |||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
BEN HATIRLAMAK İSTEMİYORUM; O AYETİ TAHRİF İLE AHLAKSIZLIĞI NEBİYE ATFEDİYORSUNUZ. HEM KALEM SURESİNDE ALLAH İYİ AHLAK ÜZERESİN DİYECEK, HEMDE KÖRE LABALİ HAREKETTE BULUNACAK NEBİ ? Alıntı:
Alıntı:
Lütfen nebiler arası ayrım yapmayalım ve Onları erbab edinmeyelim Konu pramid tarafından (10. October 2012 Saat 12:44 PM ) değiştirilmiştir. |
|||
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | hiiic (12. October 2012) |
10. October 2012, 12:47 PM | #28 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَىٰ Arkadaşınız sapmadı da, azmadı da. Necm 2; EVET ARKADAŞIM Allayıp pullayıp Allahın haşa habibi(sevgilisi) mi yapsaydım. Bizler onun tebliğ ettiğine salatlar yapmaktayız. Zira böyle emrolunduk Alıntı:
Konu pramid tarafından (10. October 2012 Saat 12:56 PM ) değiştirilmiştir. |
||
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | hiiic (12. October 2012) |
10. October 2012, 03:01 PM | #29 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ. selamlar, Bir kaç meale bakarak karşı tarafı okumamakla itham edebilmek ne kadar güzel değilmi kardeşim? Ama, mealcilerin çevirisinde geçen arkadaş, senin anladığın arkadaş anlamında değildir. Yada, arkadaşın bizim anladığımız şekliyle anlaşılacağını düşünemeyen mealcilerin "sahibu" kısmını arkadaş diye çevirmeleri yanlıştır. Bu ayette mealcilerin arkadaş şeklindeki çevirileri gerçekte; "sahibiniz, (aslında din bakımından bağımlı olduğunuz konumunda bulunan) yani "(muhammed) sapmamıştır ve azmamıştır..." şeklinde olmalıydı. Hani şu "emret sahip" diyaloğundaki sahip varya, o anlam verilecek şekilde çevirilmeliydi. Yada, "arkadaş" yerine "çok iyi bildiğiniz", yahutta "çok iyi tanıdığınız" şeklinde meal edilmeliydi. Halbuki, bildiğimiz arkadaş anlamı kastedilseydi, "sahibu" yerine "sadiku" الأصدقاء denmesi gerekirdi. Kaldıki, ilk yazında, bildiğimiz arkadaş tavrında dahi yazmamıştın. Hatırlarsan; "davranışları kendini bağlayan beşer" nitelemesi yapmıştın ki, bu da sıradan arkadaşı değil yabancıyı anlatır değilmi? Her neyse, bu konu üzerinde daha fazla polemiğe düşülmesine gerek yoktur. Ahzab Suresi 6.ayette şöyle buyurulur: “Peygamber müminlere kendi canlarından daha yakındır" Siz de bu bilinçte ve kabulde iseniz, şu ana kadar peygambere yaklaşım konusundaki tartışmalarımız, kendinizi iyi ifade edemediğiniz için olmuş olur ve bunu bir beyanla düzeltebilirsiniz. O zaman yanlış anlamalarda olmaz. Alıntı:
Onlar kurana ters bir şeyler yapmış olabilirlermi acaba! Kaldıki aynı şeyi ben sana; "resuller arasında ayrım yapmamaktan, onların rivayetlerine de bakmak gerektiğini anlayıp, bunları gerçekten yapıyormusun?" diye sorsam cevabın ne olur? Kardeşim, resuller arasında ayrım yapmamak, zamanımızda her birinin rivayetlerini bulmak ve onları kabul etmek değil, her birinin kendine verilen görevi layıkıyla yerine getiren ve rabbimiz katındaki saygın yerini alan kimseler olduğunu bilerek, bazılarını bazılarına üstün tutmadan kabul edebilmemizdir. selamlar, aorskaya Konu aorskaya tarafından (10. October 2012 Saat 03:11 PM ) değiştirilmiştir. |
||
11. October 2012, 05:14 AM | #30 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
Siz kurandan çıkardığınız derslere göre düşünün ... Birbirimizi erbab edinmeyelim; umutmayın hay ve kayyum olan ALLAH beşer ile rasul aracılığı ile konuşur. Rasul kuranı getirdi. Sizler kuranı hicap kabul edin ve rabbinizin ilhamlarına uyun; şeytanların vahyetmesinden de Rabbinize sığının. |
|
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | hiiic (12. October 2012) |
Bookmarks |
Etiketler |
arzı, hadislerin, kurana |
|
|