hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HADİS ve SÜNNET > Hadis Araştırmaları

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 14. August 2012, 10:55 PM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart Zamanımızda hadis varmıdır- varsada biz ne kadarını tespit edebiliriz?

Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Son peygamberimiz muhammed, tıpkı diğer peygamberlerimiz gibi vardır ve doğal olarak onun hadis ve sünnetleri de vardır. Bu nedenle peygamberlere imanımızın gereği, bu son peygamberimizinde hadis ve sünnetlerine iman etmezsek; dinden çıkar, müslüman olamayız.

Ancak; Müslümanların artık bir konuyu çok iyi kavramaları gerekir.

a- Allah teala; yaratan olarak, son peygamberimizi de vefat ettirmiştir.

b- Ancak; kuranı ise koruyarak; kıyamete kadar insanların yaşam biçimlerini kurana göre belirlemelerini, yani islam olarak kurana göre yaşamalarını istemiştir.

Bu nedenle;
1- Son peygamberimiz hayatta iken; İSLAM = KURAN + HADİSLER + SÜNNETLER
2- Peygamberin vefatından sonra ise; İSLAM = KURAN olmaktadır.


Peygamberimizin vefatından sonra; Sade bir müslüman için başka hiç bir kaynağa gerek olmadan yaşamak ve kurtuluşa ermek mümkündür. Bu nedenle, insanların kurtuluşu için tek başına kuran yeterlidir.

Ancak; müslümanların sade bir müslüman olmakla yetinmeyip; mümin, salih kimseler olmak için çabalayarak, daha iyi mevkiler yakalamaya çalışması gerekir.

İşte bu durumda da; kuranı sade bir müslüman olmaktan öteye giderek; daha iyi anlamak, daha iyi yaşamak, başkalarının da daha iyi anlamasını ve yaşamasını sağlamak için daha çok bilgi edinmesi gerekir.

Bu nedenle de müslümanların; kurandan konular hakkında kendi anlayışı oluştuktan sonra başka söz, görüş, rivayet ve iddialara bakarak, bunların içinde kurana ters olmayanlardan kendi görüşüne göre daha mantıklı olanı olursa onu alıp, hayatına sokarak, kendi görüşüyle değiştirerek yaşaması ve takva bakımından üstlere tırmanması zorunludur.

Ama, bunu yaparken; özellikle peygamberimize atfedilen her sözün hadis olmayacağını çok iyi bilmesi ve hadis olarak değil de; dini açıklayan yardımcı bilgi gibi kabul ederek kuran merkezli yaşamasını unutmamalıdır.

Kendine müslüman diyen ve rivayetleri kuranın önüne geçirmek gibi (kuranı merkeze alarak yaşayamamak gibi), kabulleri yüzünden; öbür hayatını tehlikeye atarak, ebedi cehennemlik olabileceğini göremeyen, düşünemeyen kardeşlerime şunu söylemek isterim.

1- Hadis farklı, hadis rivayeti ise farklı şeylerdir. Hadis; peygamber sözüdür ve uyulmazsa insanı dinden çıkarır.

2- Hadis rivayeti ise peygamberimize ait olduğu iddia edilen sözlerdir. Bu nedenle; ravisi yada senedi ne kadar sağlam olduğu iddia edilirse edilsin hiç bir şekilde % 100 kesinlikte (son peygamberimize onaylatılmadığı sürece-ki; peygamberimiz vefat ettiğinden buda mümkün değildir) hadis olamaz.

3- Bu nedenle; bu rivayetlerin kurana götürülerek; kurana ters düşmeyenlerinden dini açıklama olarak yararlanılmalıdır.

4- Kurana ters düşenlerin ise hemen çöpe atılmaları gerekir. Buna iman edip, kurana inanmayarak dini yaşamak, ebedi cehenneme götürür.


İşte zamanımızda; din kardeşlerimin bu bilinçle yaşamayı çok arzu etmeleri, kurtuluş için Allah’ın ipi olan kurana sarılmaları gerekir.

Aksini yapanlar ise; “zerre kadar imanla cehennemde yansa dahi çıkıp cennete gitmeyi, yada inandım deyipte ibadet yapmadan; peygamberimizden şefaat adında torpil bekleyerek cennete gideceğini sanırken; hesap gününde peygamberimizi tarafından; “ümmetim kuranı terk etti” diye şikayet edilenlerin içinde yer alarak ebedi cehennemlik olabileceklerini kabul etsinler.

saygılarımla...
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (15. August 2012), Miralay (16. August 2012), Zinedov (16. August 2012)
Alt 15. August 2012, 05:15 AM   #2
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Selam sizinde üzerinize olsun.

Siz hadis için kalbur delik genişliklerinizi açıklamışsınız. Bu kalburlar bir çok insan için farklı olmaktadır. Buda bir çokları için farklı din demek, dini parçalamak demek.

İnzal olunan ile uğraşacağınıza, niye samiri gibi rasulün izi/eseri ile uğraşalım ?

Bahsettiğiniz hadislerin yazılması ve aktarılması Kalemle öğreten Rabbin izni ile mi olmuştur.?


Önce tüm otoriteyi/ilahları terk edelim, sonra Allahın ipine sarılalım
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (16. August 2012)
Alt 15. August 2012, 07:05 AM   #3
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam sizinde üzerinize olsun.

Siz hadis için kalbur delik genişliklerinizi açıklamışsınız. Bu kalburlar bir çok insan için farklı olmaktadır. Buda bir çokları için farklı din demek, dini parçalamak demek.

İnzal olunan ile uğraşacağınıza, niye samiri gibi rasulün izi/eseri ile uğraşalım ?

Bahsettiğiniz hadislerin yazılması ve aktarılması Kalemle öğreten Rabbin izni ile mi olmuştur.?


Önce tüm otoriteyi/ilahları terk edelim, sonra Allahın ipine sarılalım
Selamlar,

Sevgili kardeşim, Yazımda kalbur deliklerinin geniş tutulması olmadığı gibi kalbur dahi yoktur. Yazımın hangi kısmından kalburu çıkardığını anlayamadım.

Çok kısa bir anlatımla; "insanların kurtuluşu yakalamak için kurandan kendi anladıklarına göre yaşamaları gerektiğini, ancak kurtuluşla birlikte daha iyi kullar arasına girebilmek için, yani salih kullar mertebesine girebilmek için, kendi anlayışı yanında, mantıklı ve doğru gelen başka görüşlerden de (kurana ters olmamak şartıyla) faydalanması gerektiğine değinmişim.

Şimdi, kurandan konuları kendi anlamak yanında, aynı konuda başkalarının daha iyi anlamaları varsa onları almak, kalbur kullanmakmı olmaktadır?

Bu görüşlerden faydalanmanın neresi yanlıştır? Sadece kendi bilgimizle yetinecek idiysek, şimdi bile forumda bunları yazışmamız anlamsız olmazmı?

Ancak; hadis olgusunu kabul ettiğim için, kalbur icat ediyorsanız, bu yine sizin yanlışınızı gösterir.

Çünkü; peygamber vardır, doğal sonucu olarak onun hadis, sünneti de vardır. Bunlar kendi zamanında; kuran yanında islam için uyulması farz olan şeylerdir.

Ancak; "peygamberden sonra bunlar korunmadığı için, bunların tespitide imkanlı olmadığı için, islam eşitliği sadece kuran olmaktadır" dedikten sonra, herkesin kendi kuran görüşünü oluşturduktan sonra, "hadis, sünnet gibi kutsiyet kazandırmadan" her görüşten faydalanmak gerekir diye tamamlamışım.

Görüldüğü gibi, kuran yanında, onun tek kaynak olarak kabulü yanında başka kaynak kabulü yokken, sizin;

İnzal olunan ile uğraşacağınıza, niye samiri gibi rasulün izi/eseri ile uğraşalım ?
Bahsettiğiniz hadislerin yazılması ve aktarılması Kalemle öğreten Rabbin izni ile mi olmuştur.?


şeklinde sözleriniz dayanaksız kalmaktadır. Yazımın neresinde, "rivayetler hadis kabul edilerek" kullanılsın vardır? sizin, kalburun delikleri bir tarafa kalburun kendini bile çıkaramamanız gerekirdi. Çünkü; ben bugüne aktarılan hadis olduğunu yazmadağım gibi, varsa bile hiç bir şekilde % 100 kesinlikte tespit imkanı olmadığını söylüyorum. Bu kısımda, bir kopukluk yaşamışsınız, yanlış algılamışsınız.

Dikkat edilirse; son peygamberimizin vefatından sonraki dönem için islam=kuran dediğim görülür.

Ha, şimdi kendi kuran bilgimiz yanında, sizin, başkalarının görüşlerinden ne kadar faydalanmaya çalışıyorsak, rivayetlerden, alim, ulema görüşlerinden neden faydalanmayalım? Nasıl olsa, kurana ters olanları çöpe atacağız, ters olmayanları ise; bizimkinden daha doğru ve mantıklıysa kullanacağız...

son olarak; Önce tüm otoriteyi/ilahları terk edelim, sonra Allahın ipine sarılalım demişsiniz. Elbette; Müslümanlığın ilk kuralı olan bu deyime" amenna" diyerek kabul ediyorum. Ancak; siz yazımdan, bunun tersini çıkarmışsınız, bu yanlış olmuştur.

Şimdi buna cevap bile vermeyeyim, yazımı tekrar okuyun, Allah'ın ipine sarılmaktan başka bir şey olmadığını, hele de başka otorite yada ilah'ın yer almadığını görün ve ne kadar haksız yere ağır bir cümle kullandığınızı görmeye çalışın...

Yazımı tekrar ve kısaca aşağıya alıntılıyorum. Hala, aynı düşüncede iseniz, lütfen, yazımdan bu düşüncenize delil olarak kullandığınız kısmı alıntılayarak belirtiniz.

saygılarımla...
aorskaya

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Son peygamberimiz muhammed, tıpkı diğer peygamberlerimiz gibi vardır ve doğal olarak onun hadis ve sünnetleri de vardır. Bu nedenle peygamberlere imanımızın gereği, bu son peygamberimizinde hadis ve sünnetlerine iman etmezsek; dinden çıkar, müslüman olamayız.

2- Peygamberin vefatından sonra ise; İSLAM = KURAN olmaktadır.


Peygamberimizin vefatından sonra; Sade bir müslüman için başka hiç bir kaynağa gerek olmadan yaşamak ve kurtuluşa ermek mümkündür. Bu nedenle, insanların kurtuluşu için tek başına kuran yeterlidir.

Ancak; müslümanların sade bir müslüman olmakla yetinmeyip; mümin, salih kimseler olmak için çabalayarak, daha iyi mevkiler yakalamaya çalışması gerekir.

İşte bu durumda da; kuranı sade bir müslüman olmaktan öteye giderek; daha iyi anlamak, daha iyi yaşamak, başkalarının da daha iyi anlamasını ve yaşamasını sağlamak için daha çok bilgi edinmesi gerekir.

Bu nedenle de müslümanların; kurandan konular hakkında kendi anlayışı oluştuktan sonra başka söz, görüş, rivayet ve iddialara bakarak, bunların içinde kurana ters olmayanlardan kendi görüşüne göre daha mantıklı olanı olursa onu alıp, hayatına sokarak, kendi görüşüyle değiştirerek yaşaması ve takva bakımından üstlere tırmanması zorunludur.

Ama, bunu yaparken; özellikle peygamberimize atfedilen her sözün hadis olmayacağını çok iyi bilmesi ve hadis olarak değil de; dini açıklayan yardımcı bilgi gibi kabul ederek kuran merkezli yaşamasını unutmamalıdır.



4- Kurana ters düşenlerin ise hemen çöpe atılmaları gerekir. Buna iman edip, kurana inanmayarak dini yaşamak, ebedi cehenneme götürür.[/i]


İşte zamanımızda; din kardeşlerimin bu bilinçle yaşamayı çok arzu etmeleri, kurtuluş için Allah’ın ipi olan kurana sarılmaları gerekir.

Aksini yapanlar ise; “zerre kadar imanla cehennemde yansa dahi çıkıp cennete gitmeyi, yada inandım deyipte ibadet yapmadan; peygamberimizden şefaat adında torpil bekleyerek cennete gideceğini sanırken; hesap gününde peygamberimizi tarafından; “ümmetim kuranı terk etti” diye şikayet edilenlerin içinde yer alarak ebedi cehennemlik olabileceklerini kabul etsinler.

saygılarımla...
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (15. August 2012 Saat 07:23 AM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (15. August 2012), Miralay (16. August 2012), Zinedov (16. August 2012)
Alt 15. August 2012, 10:45 AM   #4
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Alıntı:
1- Hadis farklı, hadis rivayeti ise farklı şeylerdir. Hadis; peygamber sözüdür ve uyulmazsa insanı dinden çıkarır.

2- Hadis rivayeti ise peygamberimize ait olduğu iddia edilen sözlerdir. Bu nedenle; ravisi yada senedi ne kadar sağlam olduğu iddia edilirse edilsin hiç bir şekilde % 100 kesinlikte (son peygamberimize onaylatılmadığı sürece-ki; peygamberimiz vefat ettiğinden buda mümkün değildir) hadis olamaz.

3- Bu nedenle; bu rivayetlerin kurana götürülerek; kurana ters düşmeyenlerinden dini açıklama olarak yararlanılmalıdır.

4- Kurana ters düşenlerin ise hemen çöpe atılmaları gerekir. Buna iman edip, kurana inanmayarak dini yaşamak, ebedi cehenneme götürür.
Kalburdan maksadım bunlar.

Hadis, Kurana uyuyorsa kullanılabilir demek nedir?

Kurana uyan Sahih hadis din adına bir delil midir?

Dinin sahibi anlaşılmaz bir kitap inzal etmiş mi? Ne gerek var.

Hadisin doğruluğu araştırılıyor ise O hadise(lere) ZAN denir.

Kuranda bir örnek vardır.

Tahrîm 3 Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir hadis söylemişti. Eşi bunu yayınca, ALLAH onu bundan haberdar kıldı. Ona durumun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından ise vazgeçmişti. Peygamber konuyu eşine açınca eşi, "Bunu sana kim haber verdi?" diye sordu. "Herşeyi Bilen ve herşeyden Haberdar olan bana bildirdi," diye cevapladı.

Nebi adına hadis rivayetinin sakıncasına örnektir bu ayetler. Yoksa bedene ölmüş, nefsen şahitliği/şehit devam eden nebinin hanımına söylediği haberden bize ne?
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (16. August 2012)
Alt 15. August 2012, 11:47 AM   #5
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Selamun aleyküm,

Sevgili kardeşim,

Acele ile düştüğünüz yanlışları alıntılarla açıklamaya çalışayım.


Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Kalburdan maksadım bunlar.

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

1- Hadis farklı, hadis rivayeti ise farklı şeylerdir. Hadis; peygamber sözüdür ve uyulmazsa insanı dinden çıkarır.

2- Hadis rivayeti ise peygamberimize ait olduğu iddia edilen sözlerdir. Bu nedenle; ravisi yada senedi ne kadar sağlam olduğu iddia edilirse edilsin hiç bir şekilde % 100 kesinlikte (son peygamberimize onaylatılmadığı sürece-ki; peygamberimiz vefat ettiğinden buda mümkün değildir) hadis olamaz.

3- Bu nedenle; bu rivayetlerin kurana götürülerek; kurana ters düşmeyenlerinden dini açıklama olarak yararlanılmalıdır.

4- Kurana ters düşenlerin ise hemen çöpe atılmaları gerekir. Buna iman edip, kurana inanmayarak dini yaşamak, ebedi cehenneme götürür.

İyi ama sevgili pramid kardeşim, bunlar kalbur değilki! Aceleyle tam anlamadan yorumlamışsın anlaşılan!

Bakın birlikte yorumlayalaım:
1- Önce hadis ve hadis iddiasının, yani rivayetlerin ne olduğunun bilinmesi gerektiğini anlatmışım. Gerçektende, hadis farklıdır, rivayet ise daha farklı şeyler değilmidir?
2- Hadis rivayetlerinin hadis olmadığını, bu nedenle kutsallık kazandırılmamasını anlatmışım. Neresi yanlıştır.
3- Kurana ters düşmeyen rivayetler dikkate alınabilir demişim, neresi yanlıştır. Sizin görüşlerinizi de dikkate alabilirken, rivayetler neden dikkate alınmasın
4- Kurana ters düşen her görüş hemen çöpe atılmalı demişim, bunda yanlış nerede?


Görüldüğü gibi bunların hiçbiri dinde kalbur görevi görmemekte, kuran gibi kaynak kabul edilmemektedir. Sadece, kurana ters olmayanlardan, hadis kutsiyeti kazandırmadan, açıklama olarak faydalanmak gerekir.

Zaten, şu anda forumda yaptığımız bile bundan ibaret değilmidir? Kuran dışında, birbirimizin görüşlerinden dini daha iyi öğrenmek ve yaşamak için çabalamıyormuyuz? O zaman, aynı şekilde rivayetlerden faydalanmak neden kalbur yaratsın, bunu anlamak güçtür.

ŞİMDİ DE SİZİN DÜŞTÜĞÜNÜZ YANLIŞI, SİZİN YAZILARINIZDAN ELE ALALIM:
Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
1- Hadis, Kurana uyuyorsa kullanılabilir demek nedir?
2- Kurana uyan Sahih hadis din adına bir delil midir?
3- Dinin sahibi anlaşılmaz bir kitap inzal etmiş mi? Ne gerek var.
4- Hadisin doğruluğu araştırılıyor ise O hadise(lere) ZAN denir.
5- Kuranda bir örnek vardır.

Tahrîm 3 Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir hadis söylemişti. Eşi bunu yayınca, ALLAH onu bundan haberdar kıldı. Ona durumun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından ise vazgeçmişti. Peygamber konuyu eşine açınca eşi, "Bunu sana kim haber verdi?" diye sordu. "Herşeyi Bilen ve herşeyden Haberdar olan bana bildirdi," diye cevapladı.

Nebi adına hadis rivayetinin sakıncasına örnektir bu ayetler. Yoksa bedene ölmüş, nefsen şahitliği/şehit devam eden nebinin hanımına söylediği haberden bize ne?
1- Hadis, Kurana uyuyorsa kullanılabilir demek nedir?

cevap: İyi dikkat etmemişsiniz. Hadis değil, rivayet kurana uyuyorsa kullanılabilir demişim. (kaldıki, hadis zaten kurana ters olamaz, peygamber kurana ters söz söylemez, ama zamanımızda konumuz değil)

Seninki, benimki gibi bir görüş olan rivayetten, kişiler; kendi görüşlerinden daha doğru ve mantıklı geliyorsa, faydalanmalıdır. Kendi görüşünü bırakıp, onu kabul edebilmelidir. Kendisininki daha iyiyse, kendi görüşünü korumalıdır.

2- Kurana uyan Sahih hadis din adına bir delil midir?

cevap: Önce, rivayetlere hadis deme yanlışından kurtulmanız gerekir. Rivayeti hadis kabul edince, saçma sapık rivayetler kişiyi zora soksa da, kurana ters gelse de, hadis kabulü yüzünden gelenekçilerce dini delil sayılıyor.

Halbuki, dinin tek kaynağı vardır, o da kurandır. Bunun dışında hiçbir kaynak dinin delili olamaz.


3- Dinin sahibi anlaşılmaz bir kitap inzal etmiş mi? Ne gerek var.

cevap: Kardeşim, kurana ters olmayan rivayetlerden faydalanmak, kuranı anlamsızmı kılmaktadır da “ne gerek var diyebiliyorsunuz?”

Şu nedenle gereklidir. Kim olursa olsun, kurandan bir konuda çıkardığı anlamı, başka biri daha doğrusunu bulabilir. İşte bu durumda, daha doğru, daha iyi açıklama olan rivayetle karşılaşırsak, bunu almayıp redmi etmek gerekir? Hayır tabiki… Amaç, kuranı en iyi anlayarak yaşamaksa, bizim aklımızdan daha iyi akıl ürünü bir rivayet varsa onu almamız gerekir. Bu kadar basittir.

4- Hadisin doğruluğu araştırılıyor ise O hadise(lere) ZAN denir.
cevap: Ben de zaten, hiçbir şekilde hadis dememişim değilmi? Hep rivayet demişim. Rivayet de zaten, basit anlatımla; kişi görüşüdür, iddiasıdır, zandır…

5-Kuranda bir örnek vardır.

Tahrîm 3 Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir hadis söylemişti. Eşi bunu yayınca, ALLAH onu bundan haberdar kıldı. Ona durumun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından ise vazgeçmişti. Peygamber konuyu eşine açınca eşi, "Bunu sana kim haber verdi?" diye sordu. "Herşeyi Bilen ve herşeyden Haberdar olan bana bildirdi," diye cevapladı.

Nebi adına hadis rivayetinin sakıncasına örnektir bu ayetler. Yoksa bedene ölmüş, nefsen şahitliği/şehit devam eden nebinin hanımına söylediği haberden bize ne?


cevap: Bu örnek, benim şahsen; “gelenekçi din yaşayanların; peygamberimizin kuran dışında hükümler koyabileceğine delil olmak üzere, kuran dışında vahiy aldığı iddiası” ile sık karşılaştığım bir durumdur.

Halbuki ben bu ayeti, bu iddia sahiplerine karşı; “elbette, kuranın bize anlattıkları ile yetinmek gerektiğini, verilenden daha detay bilgiye ulaşmak istemenin, magazinel yaklaşım olacağını, bize verilen asıl mesajı anlamaktan uzaklaştıracağına delil göstererek “ anlatırım.

Kısaca, kurana ters olmayan; imansızların görüşlerinden bile faydalanmak gerekir. Çünkü onlarında doğru oldukları zamanlar olabilir. Bu durumda doğru kimden gelirse gelsin alınmalıdır. Rivayetlerde, onlar hadis kabul edilip, uymak mecburiyeti anlayışı benimsenmedikçe kullanılmalıdır.

Biraz daha dikkatle konulara yaklaşmanızı diliyorum.

Saygılarımla…
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (15. August 2012 Saat 11:52 AM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (15. August 2012), Miralay (16. August 2012), Zinedov (16. August 2012)
Alt 15. August 2012, 01:34 PM   #6
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Rivayet ne sevgili kardeşim?

ERBAB kelimesinin geçtiği yerleri kurandan araştıralım.

Vekâle-rrasûlu yâ rabbi inne kavmî-tteḣażû hâżâ-lkur-âne mehcûrâ(n) FURKAN 30

ittihaze kelimesine dikkat et. Furkan 30. ayette geçiyor

Velâ ye/murakum en tetteḣiżû-lmelâ-ikete ve-nnebiyyîne erbâbâ(en)(k) eye/murukum bilkufri ba’de iż entum muslimûn(e)

Nebileri ve Melekleri/melikleri ERBAB edinmeyin. bkn: Âl-i İmrân / 80

Kul yâ ehle-lkitâbi te’âlev ilâ kelimetin sevâ-in beynenâ vebeynekum ellâ na’bude illa(A)llâhe velâ nuşrike bihi şey-en velâ yettaḣiże ba’dunâ ba’dan arbâben min dûni(A)llâh(i)(c) fe-in tevellev fekûlû-şhedû bi-ennâ muslimûn(e)

Birbirimizi erbab edinmeyelim bkn: Âl-i İmrân / 64

İtteḣażû ahbârahum veruhbânehum erbâben min dûni(A)llâhi velmesîha-bne meryeme vemâ umirû illâ liya’budû ilâhen vâhidâ(en)(s) lâ ilâhe illâ hu(ve)(c) subhânehu ‘ammâ yuşrikûn(e)

Alimlerinizi ERBAB edinmeyin. Tevbe 31

Din adına görüşler yani rivayetler o kişi ve toplumu bağlar.

Yâ sâhibeyi-ssicni eerbâbun muteferrikûne ḣayrun emi(A)llâhu-lvâhidu-lkahhâr(u) bkn: Yusuf 39

Ey benim hanif olan site arkadaşlarım, birbirine aykırı ERBABLER mi daha hayırlı, yoksa bir ve her şeye üstün olan Allah mı?
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (15. August 2012), Miralay (16. August 2012), Zinedov (16. August 2012)
Alt 15. August 2012, 02:25 PM   #7
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Rivayet ne sevgili kardeşim?

ERBAB kelimesinin geçtiği yerleri kurandan araştıralım.

Vekâle-rrasûlu yâ rabbi inne kavmî-tteḣażû hâżâ-lkur-âne mehcûrâ(n) FURKAN 30

ittihaze kelimesine dikkat et. Furkan 30. ayette geçiyor

Velâ ye/murakum en tetteḣiżû-lmelâ-ikete ve-nnebiyyîne erbâbâ(en)(k) eye/murukum bilkufri ba’de iż entum muslimûn(e)

Nebileri ve Melekleri/melikleri ERBAB edinmeyin. bkn: Âl-i İmrân / 80

Kul yâ ehle-lkitâbi te’âlev ilâ kelimetin sevâ-in beynenâ vebeynekum ellâ na’bude illa(A)llâhe velâ nuşrike bihi şey-en velâ yettaḣiże ba’dunâ ba’dan arbâben min dûni(A)llâh(i)(c) fe-in tevellev fekûlû-şhedû bi-ennâ muslimûn(e)

Birbirimizi erbab edinmeyelim bkn: Âl-i İmrân / 64

İtteḣażû ahbârahum veruhbânehum erbâben min dûni(A)llâhi velmesîha-bne meryeme vemâ umirû illâ liya’budû ilâhen vâhidâ(en)(s) lâ ilâhe illâ hu(ve)(c) subhânehu ‘ammâ yuşrikûn(e)

Alimlerinizi ERBAB edinmeyin. Tevbe 31

[COLOR="Red"]Din adına görüşler yani rivayetler o kişi ve toplumu bağlar. [/color]

Yâ sâhibeyi-ssicni eerbâbun muteferrikûne ḣayrun emi(A)llâhu-lvâhidu-lkahhâr(u) bkn: Yusuf 39

Ey benim hanif olan site arkadaşlarım, birbirine aykırı ERBABLER mi daha hayırlı, yoksa bir ve her şeye üstün olan Allah mı?
[i]Sevgili kardeşim,

Konuyu tam anlamadan, sanki karşında; rivayetleri, yada başka kimseleri dine ortak eden biri varmış gibi anlatımlarda bulunuyorsun!

Kısaca toparlayım da konu netleşsin:

Bir konu hakkında, dinin tek kaynağı olan kurana baktım, konuyu okuyarak, belli bir anlam çıkardım. Benim aklım ve kaynağım kuran olduğu için çıkarımım ilk etapta bana yeterlidir. Ne zamana kadar? Tabiki, benden daha iyi, daha doğru ve mantıklı başka bir açıklama görene kadar.

İşte, aynı konuda benden daha akıllıca bir anlatım, görüş, iddia varsa benim o görüşü almam gerekir. Aklın ve dinin emri budur. Aksi, nefsimizi rab edinmek olur.

Şimdi, kurandaki bir konuda; benimkinden daha doğru olan görüş kimden gelirse gelsin ben alıp, kabul edip, artık ona göre yaşamalıyım.

Benimkinden daha iyi görüş olması ve kendiminkini bırakıp, onu almam kuranı eksiklemez, yetersiz kılmaz, sadece beni eksik, hatalı, anlamamış, yetersiz kılar.

İşte, bu nedenle doğru görüş, kimden olursa olsun alınmalıdır. Bu rivayette olabilir. Rivayetin doğruyu anlatan ve kurana uygun olan konusu varsa, neden kullanılmasın. Benden daha doğru bir anlatımı varsa, sadece riavyet olduğu için alınmaması ne kadar akıllıca olur, bu mantıklı olmaz.

Ayrıca;

1- Din adına görüşler yani rivayetler o kişi ve toplumu bağlar. demişsiniz.

Buna katılmıyorum. Rivayetin anlamını bilirsek, onun hadis olmadığını da kavrayabilirsek, sadece bizden öncekilerin görüşü, düşüncesi olarak ele almak mümkün olur. Böyle olunca da, bu rivayet ne kişiyi, nede toplumu bağlar.

Yada şöyle örnekleyelim:

Rivayet yerine, siz; falan şahısdan aldığınız bilgi ile benim o konuda yanlış düşündüğümü bana gösterirseniz, ben de buna inanırsam, bu görüş aktarma (rivayet) diye almamalımıyım. Görüş sahibinin önemi olmadan, görüşün, fikrin bizzat kendisinin önemli olması gerektiğini kabul etmeyelimmi?


2- Ey benim hanif olan site arkadaşlarım, birbirine aykırı ERBABLER mi daha hayırlı, yoksa bir ve her şeye üstün olan Allah mı? demişsinde;

Kim rabbin kelamını terkedip de başkalarını rab edinecek şekilde onların kelamını kabul ediyorki?

Kardeşim; bütün insanlar için tek din, hak din olan islamdır. İslam = kurandır.
Sadece kuran. Bunu ilk yazımdan itibaren dillendiriyorum.

Kurandan konuları daha iyi anlamama yardımcı olacaksa, sadece kendi anladıklarımla yetinmek yerine her görüşe açık olmak gerekir. Bunlardan, kendimizinkinden daha mantıklı, doğru ve kurana ters olmayanı alarak yaşamaya devam etmek gerekir. Bu da başka rabler edinmek değil, Allah kelamını daha iyi anlayan olursa, onu kabul etmek üzere incelemek olur. Rabbimizin, kelamlarını, ayetlerini en doğru anlamaya çalışmak ise takdir edilecek bir anlayıştır.

Saygılarımla...
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (15. August 2012 Saat 02:30 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (15. August 2012), Miralay (16. August 2012)
Alt 16. August 2012, 05:28 AM   #8
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

selam, selam ...

Sizi, korunduğunu iddia ettiğiniz rivayetler ile baş başa bırakıyorum.

Ben sizin uyduğunuza uymam.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 16. August 2012, 07:16 AM   #9
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
selam, selam ...

1- Sizi, korunduğunu iddia ettiğiniz rivayetler ile baş başa bırakıyorum.

2- Ben sizin uyduğunuza uymam.
Aleyküm selam.

Sizin gibi, çok akıllı yazılarını gördüğüm birinden, sanki inadına yapıyormuşçasına, bütün anlatımlarımıza rağmen, "Rivayetler dini yaşamını savunanlar" dan biriymişim gibi yazılarla karşılaşmak, hem şaşırtıyor, hem üzüyor.

Bütün okuyanlar, konunun açılışından bu tarafa, kuran merkezli yaşamı kabul ve tavsiye ettiğimizi görürken, sizin bunu görmemeniz mümkün değildir.

Sebebini tam bilemediğim bir şekilde adeta, rivayetleri savunan biri konumuna sürüklemeye çalışıyorsunuz.

ŞİMDİ SİZİ İSPATA DAVET EDİYORUM:

1- Sizi, korunduğunu iddia ettiğiniz rivayetler ile baş başa bırakıyorum.

Rivayetlerin korunduğunu hiç bir yerde söylemediğim gibi, tam tersine hadislerin bile korunmadığını, bu yüzden bunu iyi anlamaya çalışarak, zamanımızda hadis aramanın beyhude olduğunu, hadis denenlerin sadece hadis iddiası yani rivayet olduğunun bilinmesini anlatmaktayım.

Şimdi, lütfen, herhangi bir yazımdan alıntı ile bu iddianızı kanıtlayın, sizden özür dileyeyim. Aksi halde, sizin hakka tecavüzden bir özür borcunuz var, bilmenizi rica ederim.

2- Ben sizin uyduğunuza uymam.

"UYMAM DEDİĞİN" görüşümüzü kısaca aşağıya bir kez daha alıntılıyorum.

Eğer cidden bunu kabul edemiyorsanız, sizin nefsinize yenik düştüğünüzü, onu efendi edindiğinizi görmenizi diliyorum.

Çok basitçe; bir müslüman kurandan kendi anladığını belirlemeli ve ona göre yaşamaya çalışmalıdır. Ama aynı konuda, kim olursa olsun, daha doğru, daha mantıklı ve kurana uygun bir görüş bildirmişse onu alıp, daha doğru yaşamak gerekir.

Buraya kadar bütün yazdıklarımda savunduğum budur.

Siz buna, gerçekten uymayacaksanız, her durumda kendi aklınızın bulduğunu yeterli görecekseniz, daha iyisi olmasına rağmen yaşamınıza sokmayacaksanız, bu rabbimizin bizden istediği olmadığından, aksine ben sizin bu mantığınızı kabul edemem. Kaldıki, bu durumda, şimdi burada yazışmamız bile anlamsız olurdu.

saygılarımla...
aorskaya


Konu aorskaya tarafından (16. August 2012 Saat 07:19 AM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (16. August 2012), Miralay (16. August 2012)
Alt 15. August 2012, 10:30 PM   #10
Zinedov
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Bulunduğu yer: http://fb.com/zinedov
Mesajlar: 71
Tesekkür: 46
28 Mesajina 56 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
Zinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud of
Standart

Bizler bize HERHANGİ BİR VESİLE İLE ulaşan ZİKİRden sorumluyuz.

Zikir ateist dahil olmak üzere HERHANGİ BİRİne ait bir sözde de olabilir, bir YAZIT'ta da olabilir, anonim bir masal/şiir/türkü/efsanede de olabilir.

Dolayısıyla; zikir içeren bir söz/hadis/rivayet/masal/şiir varsa o dikkate alınmalıdır.

Eğer zikiri dikkate almaz isek kendilerine gelen elçileri reddeden insanların durumuna düşeriz.


Daha önce yazdığım bir not:

Alıntı:
Hakkı söyleyen HERHANGİ birisinin söylediği hakka tabi olmak için (örneğin "hırsızlık yanlıştır, yapmayın" sözü için) o kişinin Allah tarafından vahiy alıyor olmasına, havada uçmasına, gözlerinden lazer çıkarmasına, yanında kanatlı melekler/varlıklar olmasına vb. gerek yoktur. Müşrikler o kadar istemelerine rağmen bu şekilde mucizevi bir olay da cereyan etmemiştir, çünkü buna gerek yoktur.

Eğer Rahman bize "doğru sözü" herhangi bir vesileyle ulaştırmışsa, fıtreten bildiğimiz doğruyu bir şekilde "hatırlatmışsa" ve biz bize ulaşan "söz"ün hak olduğunu hem FITRAT hem de başka kaynaklardan bize ulaşmış zikirler gereği bilmemize rağmen doğruya tabi olmak için bir takım şartlar öne sürüyorsak nankörün önde gideniyiz demektir.

Fakat dini YASA'lar tek hüküm koyucu olan yaratıcı tarafından belirlenir, elçinin dini hüküm oluşturma yetkisi yoktur. Yasalar "elçi&Allah ortak yapımı" değildir. ELÇİ; Allaha ait hükümleri diğer insanlara bildiren ve "kendisi de öğrenip uygulayan"dır. Dolayısıyla ilahi kaynağa/Allah'ın sözüne/Kuran'a dayanmayan bir dini hüküm içeren sözlere/hadislere itibar edilmemelidir.
__________________
www.facebook.com/zinedov

Konu Zinedov tarafından (16. August 2012 Saat 03:16 AM ) değiştirilmiştir.
Zinedov isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Zinedov Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (16. August 2012)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
biz, edebiliriz, hadis, kadarını, tespit, varmıdır, varsada, zamanımızda


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:36 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam