6. February 2011, 01:50 PM | #31 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
Arabçaya gerek yok, onlar ledülni ilmi biliyor ,,,ledülni... kilosu 5 den ledülni almışlar bazardan
Ledülni diyince aklıma şu iki adam vardıya süleyman hakkında sallıyorlardı, onlar geliyor. Bunlar da Muhammedin saltanatı hakkında yalan dolan bilgiler sunuyorlar. İnsanlardan büyük kısmınıda inkara sürükleyip güya onlara büyü (ledülni) öğretiyorlar. Allahı bir olarak tanıtmayıp ona yardımcı, ortak ve onun katında şefaati kesin olan bir takım ilahlar sunuyorlar. İİnsanların çoğu hala yeryüzünün başıboş olduğunu sanıyorlar. çoğu Allahın yeryüzünde işitip görmediğini sanıyorlar. pek çoğu Allahı hakkıyla tanıyamadı, onun ne kadar diri ve gerçek olduğunu kavrayamadı. Bu dünya hayatı ne yazıkki fitneleriyle bize Allahı, varlığı rededilemez olan mutlak gücü unutturdu. En basit akıl formları dahi aklı yaratan varoluşun insanların akıllarından daha yüksek olduğunu bilir, ama Allah dilediğine öyle fitneler veriyorki bu gerçek akıllardan çıkıyor. Sanki yeryüzünde Allahın hükmü yokmuş gibi, insanlar başıboş dilediklerini alacaklarmış gibi oluyor... Sanki hala sanıyorlarki Allah diri değil, Allah bizi duyamıyor, gizlediklerimizide bilmiyor sanyorlar da araya akıllarınca redüksiyon bobini koyuyorlar. Allahı en basit insandan daha ölü daha basit hale koyuyorlar..Günahlarını hristiyan gibi gidip papazda çıkarıyorlr, tarikat köşelerinde el tutup tevbe alıyorlar. tuttukları sarıldıkları şey ne kötüdür. İnsanlar hala Allahın mutlak güç sahibi olup, geçmişte, gelecekte ve Şu ANDA titizlikle bizi gözetlediğini anlayamıyorlar. Fitneler aldatıyor, ömür bu gerçeğin ortaya çıkacağı güne doğru hızla akıyor. Her günahı işleyin ama şirk koşmayın, kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın, 1 olan rabbe yönelelim, ona dua edelim ona kulluk edelim, Onun indirdiği kitaba uyalım, onun kitabının berisinden bir takım uydurma hadisleri dini hüküm etmeyelim. Hac 74 Onlar, (Bu aciz putları Allah'a ortak koşmak suretiyle) Allah'ın kadrini hakkıyla bilemediler. Hiç şüphesiz Allah, çok kuvvetlidir, çok üstündür. Furkân 58 Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter. Bakara 15 Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar. Kıyâme 36 İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! Mâide 117 Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin. tüm bu delil ve uyarılara rağmen En’âm 36 Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder. Ölülere gelince, Allah onları diriltecek, sonra da O'na döndürülecekler. fedakar bi kez olsun samimiyetle oku. kır şu kibirli, bildiğim bildik çaldığım düdük diyen nefsinin belini. Çıkar şu atalarının sana sıktığı zehiri, aç gözünü gör gerçeği, Halis dini Allaha has kılarak alçalarak yakar rabbine "rabbim bana doğruların yolunu göster ve beni o yola koy" de. Oku fatihayı türkçesinden. Bu yetenek sende olmasa Allah sana bu siteyicde bu yazıyıcda nasip kılmazdı. Günah işle ama şirk koşma, ufak tefek kusurlar affolunabilir ama şirk asla. Oku kuranı uyduğun dinin esaslarını gör. İnadın sonu ateştir, adaletle karar ver, kendi zararına olsa bile, gururunu yerlere atsa bile gerçeği doğruyu savun. Sende bu yetenek olmasaydı Allah sana bu yazıyı okutmazdı bile. Sende bu bel büken zorlu hidayetin nişanı olmasa buralara yorum yazamazdın bile. yoksa sen tesadüflere mi inanırsın? *** İşte O resule gelen emir, hadi o halde onun yoluna uyalım, bakın onun hadisi hakkındaki gerçek budur. Buhari yada diğer hadislerin de pek çoğu uydurmadır. Gerçek hadis ayettedir Kasas 85 (Resulüm!) Kur'an'ı (okumayı, tebliğ etmeyi ve ona uymayı) sana farz kılan Allah, elbette seni (yine) dönülecek yere döndürecektir. De ki: Rabbim, kimin hidayeti getirdiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu en iyi bilendir. İşte hadis; En’âm 104 (Doğrusu) size Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi değilim. Peygamberin üzerine almadığı bekçiliği hangi mürşit hangi evliya hangi papaz hangi keşiş hangi dolandırıcı hangi hilekar alır? İşte diğer hadis; Yûnus 108 De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur'an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin üzerinize vekil değilim. (Sadece tebliğ etmekle memurum). Üzerimize buharinin kitabı gelmiştir demiyor, Kuran gelmiştir diyor, AMAN DİKKAT!!! Şirkin gizlisinin manasını bile gizleyen geleneksel yaklaşıma DİKKAT!!! gizli şirke dikkat, riya ile şirkin alakası yoktur, ama Allahın indirdiğiyle Kulun yazdığı arasında bağ kurmakta şirk alakası vardır. Gizli şirke dikkat, zaten gizli olmasa gizli denmezdi. __________________________________________________ _____ Bu arada lütfen Unutmayalım Bakara 186 Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar. |
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (7. February 2011) |
6. February 2011, 01:52 PM | #32 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
Eğer musa ile hızır hikayesini hala o tarikat dolandırıcılarının anlattığı gibi mürit mürşit ilişkisi olarak anlıyorsanız, düşünün. Musa neden mürşidini terk etsin ki? Musa madem mürşidin peşindeydi neden ledülniyi öğrenemedi? Peygamberin üzerine düşmeyen görev bana mı yüklendi? Allah hidayet ve nur vere,,, Allah kime hikmet vermişse ona çok şey vermiştir. Aklımızı kullanalım, dolandırıcıların aklını değil, onlar ateşi görünce anlayacaklar.
Konu hiiic tarafından (6. February 2011 Saat 02:01 PM ) değiştirilmiştir. Sebep: az önceki mesajı 2 kere yazmışım (bağlantı sorunu) onu sildim böle bişiler karalardım aklıma gelenden, karnım acıktı benim ya |
6. February 2011, 03:14 PM | #33 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
Kur'an'da geçen, Hızırla Hazret-i Musanın kıssasının hikmeti nedir? Her kıssada ibret alınacak dersler vardır. Hazret-i Hızırla Musa aleyhisselamın kıssasından, âlimlerin çıkardığı hükümlerden bazıları şunlardır: 1- Yolculukta hizmetçi bulundurmak caizdir. Sefere arkadaşla birlikte de çıkılabilir. [Yolculukta birini emir [başkan] seçmek sünnet, buna tâbi olmaksa vacibdir.] 2- İlim öğrenmek için, gerekiyorsa uzaklara gitmek müstehabdır. 3- Sefere çıkarken yiyecek almak caizdir ve tevekküle mani değildir. 4- Talebe, rütbe itibarıyla hocasından üstün olsa da, hocasına tevazu göstermelidir. [İnsan bildiğinin hocası, bilmediğinin talebesidir. Bilmediği bir şeyi bilen birinden öğrenirken, ona karşı tevazu göstermelidir.] 5- Talebe, kaldıramayacağı bir şey sorarsa, hocası öğretemeyeceği için özür dilemelidir. 6- Yapacağı bir işi söylerken inşallah demelidir. 7- Metbu [tâbi olunan], tâbi olana şart koşabilir. 8- Şart edilen şey yapılmalıdır. 9- Kişi, unuttuğu şeyden dolayı ayıplanmaz. 10- Tekrar, üç defa yapılır. 11- Yolcunun, ihtiyaç halinde yiyecek istemesi caizdir. 12- Yapılan iş için ücret alınabilir. 13- Fakir, geçimini karşılamayan bir vasıtası olsa da, fakir olmaktan çıkmaz. 14- Gasp etmek haramdır. 15- Yetimin malını veya emanet olan bir malı kurtarmak için, bir kısmına zarar verilebilir. 16- İki zarar karşı karşıya gelince, büyüğünden kurtulmak için, küçüğünü işlemek gerekir. 17- Binayı tamir gerekir. Yıkılıncaya kadar ihmal edilmez.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK) Konu FEDAKARADAM tarafından (6. February 2011 Saat 03:16 PM ) değiştirilmiştir. |
|
6. February 2011, 03:23 PM | #34 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
Alıntı:
Kendi gözündeki merteği görmeden millete çapak suçla bakalım.. şimdi otur aşağıya yazdığın suçlamaları kendin oku,, Allah işte böyle kendi kazdığın çukura düşürür adamı. |
|
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi: | bartsimpson (1. August 2012), Miralay (7. February 2011) |
6. February 2011, 04:31 PM | #35 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
Alıntı:
Sizinle artık uğraşamam, bildiğinizi okumaya devam edin...
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK) Konu FEDAKARADAM tarafından (6. February 2011 Saat 04:37 PM ) değiştirilmiştir. |
||
6. February 2011, 06:52 PM | #36 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
fedakar
verdiğin 17 maddenin kaynağını alabilir miyim? bu maddeler hangi delille delillendirilmiştir
__________________
|
6. February 2011, 11:51 PM | #37 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
O değilde 10. madde de tekrar 3 defa yapılır diyor..
Kaynak şeyh sultan gafsul azam adıyamalı hakkı efendi büyük alim ictihat alimi,,, amerikalı bilim adamlarına atom fiziği öğreten alimdir kendisi. Anca sallayın bakalım dini sizin pisliklerinizden arındırmaya çalışıyoruz, başkası için değil, sırf kendimiz gerçeği hakkı ve doğruyu bulalım diye... Ama bu pislikleriniz bir gün karşınıza bir bir çıkacak, demedi demeyin.. bakalım o gün görecez tekrar kaç defa yapılır, müteşabihlerden ne kadar aldatıcı mana çıkarılır.. Birde o musa yorumunun hemen üzerindeki ayetleri bari oku belki hidayete gelirsin.. Belki. |
7. February 2011, 08:51 AM | #38 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Bu dinin sahibi ALLAH ise,
Bırakalım sınırlarını O belirlesin değil mi? Bu dini ŞİRKETE çevirip, sonra da BİZ ŞİRKİN (şirketin) içinde değiliz diye avunmak Olsa olsa bir nevi ibliscilik oynamak demektir
__________________
|
12. February 2011, 12:30 PM | #39 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
BOŞ OL sözüyle eşini boşadığını sanması Bu madde ile alakalı olsa gerek Peki, aynı şart kadın için de geçerli midir? Yani, kadında istemediğinde erkeğini üç talakla boşayabilir mi? Yoksa, bu din sadece erkekleri mi ilgilendiriyor
__________________
|
|
12. February 2011, 12:51 PM | #40 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
BOŞAMA (TALAK) Islâm'da boşama hakkının erkeğin elinde olması, erkeğin, kadın istediği anda boşayabilmesi demek olacağı, bu yüzden boşanma olaylarının çoğalmasıyla kadınların gadre ugrayacağı iddia edilerek, IsIâm'daki "talak=boşama" müessesesi tenkit edilir. Konunun Islâmî yönüne değinmeden, diyalektik açıklamasını vermeye çalışalım: Önemli olan boşama yetkisini kadına ya da erkeğe vermek mi, yoksa boşanma olaylarını olabildiğince azaltarak, bundan doğacak maddî ve manevî zararların maksimum düzeyde önüne geçmek mi? Elbette ikincisi denilecektir. Öyleyse Islâmî olan ve olmayan toplumlar arasında, boşanma olayları konusunda karşılaştırnmalı bir istatistik yapıp, bunun hangisinde daha zararlı boyutlara vardığına bakmak, daha gerçekçi bir yol olmaz mi? Biz hemen şuracıkta, İslam'ın bu öğretisini haksızlık gören batı ülkelerinin en gelişmişi olan Amerika'da, seksenli yıllardaki boşanma oranını söyleyiverelim, yüzde kırk sekiz. Ve hemen ekleyiverelim: Günümüzde olduğu gibi, tarih boyunca İslam'ın hayattan olabildiğince uzaklaştırıldığı dönemlerde bile, Islâm toplumlannda bu oran, bunun yarısına dahi çıkmamıştır. Öyleyse niçin sistemlerin sonuçlarına değil de, prensiplerine bakılıyor?, Şimdi islâm'a dönelim: Erkeğin daha önce sözünü ettiğimiz konumundan ve tüm malî sorumlulukların onun omuzlarında olduğundan ötürü Islâm'da boşama yetkisi ona verilmiştir. Erkek yerine kadına verilmesi gerektiğini söyleyen zaten olmadığına göre, tek ihtimal, bu hakkı ikisinin beraberce kullanmaları ihtimalı kalıyor. O takdirde: 1- Kadın güçlü olan duygusal davranışların etkisiyle boşanma olayını daha çok gündeme getirecek ve ailenin huzurunu bozacaktır. 2- Iki taraftan da gelebileceği için boşanma isteği en az (çünkü kadın daha duygusaldır) iki katına çıkacak veya karşı tarafın da bunu kabul etmesiyle boşanma olayları da yine en az iki kat daha artacak, (Nitekim Amerika'daki istatistikler bunu gösteriyor) ya da kabul etmemesiyle düşmanlık, sürtüşme ve geçimsizlik daha da çoğalacaktır. 3- Böyleec ya, evleri kendilerine zindan haline getirilen eşler başka ilişkilerle hayat sürdürmeye devam edecekler ve artık birbirlerinin, sevecekleri eşle huzur dolu bir yuva kurmalarına engel olacaklar, ya da bir taraf boşanmada aşırı istekli olan diğer tarafın bu arzusunu istismar edip, ondan ancak çok büyük meblâglar alarak boşanmayı kabul edecek ve diğerini zarara sokacaktır. 4- Bu arada boşanmak isteyen eşlerin ömürleri mahkeme kapılarında geçecek ve herkesin huzurunda birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya dökerek, ondan sonraki hayatlarını da lekeleyecek ve karartacaklardır. Halbuki Islâmî boşama tarzı, özellikle aile hayatının da Islâmî olduğu bir toplumda, hem işleyişi, hem de sonuçları açısından son derece fitrî ve makul görünmektedir: (1) Bir defa boşama, helâl olmakla beraber, "Allah katında helâlların en çirkinidir" (Ebû Dâvûd, talak 3; ibn Mâce, talak 1 .) ve en son başvurulacak bir çâredir. "Allah sık sık eş değiştiren çeşnici erkeklere ve çeşnici kadınlara lânet eder." (el-Hindî, Kenzu'l-Ummâl IX/661; Suyûtî, e!-Câmi'us-sağîr H. No. 3288 (Taberânî'den)) Yani boşama, büyük ölçüde dinî engelle karşı karşıyadır. (2) Sünnetin öğrettiği boşama biçimi hiçbir sistemde bulunmayan birleştirici ve yapıcı özellikler taşır: a) Kadın erkeği âdetli halinde boşayamayacak, âdeti bittikten sonra hiç cinsel ilişkide bulunmadığı temizlik süresinde boşayacaktır. Böylece cinsel ilişkiye acıktığı bir anda onu gözden çıkaramayacak ve boşaması zorlaşacaktır. b) Islâm'da kadınla erkek birbirine üç bağla bağlı bulunduklarından, birinci boşamada kadının erkekle bütün ilişkileri kesilmeyecek, kadın "iddet" dönemine girecektir. Böylece erkek yalnızlığın tadını birazcık tadacak, karısını arzulayacak ve boşadığı andaki duygularından sıyrılmış olarak düşünme imkânı bulacak ve köklü bir sebep yoksa, yeni bir nikâha bile gerek kalmadan karısına dönecektir. Aynı imkân ikinci boşamasında da tanınacak, üçüncü defa boşaması ise böyle önemli bir kurumu hafife alma anlamı taşıyacağından, artık o kadına dönmesine izin verilmeyecek ve erkek bir bakıma cezalandırılmış olacaktır. (3) Boşamada sünnete uymaz ve yasaklanan bid'at türü bir boşama ile karısıyla kendi arasındaki bütün bağları bir anda koparırsa, bu boşama da geçerlidir. Ancak erkek bir suç işlemiştir ve cezasını görmelidir. Bir defa yaptığı iş bir günahtır ve manevî sorumluluğu vardır. Karısına artık istese de dönemeyecektir. Onun "iddeti" süresince her türlü nafakasını sağlayacak ve malî bir cezaya çarptırılacaktır. Ve görüldüğü gibi, bu sistemde gadre ugrayan kadın değil, aslında erkektir. Bu yüzden, işin manevî sorumluluğu bir tarafa, bu riskleri göze alamayınca erkek kolay kolay boşama yoluna gidemeyecektir. Bu, işin işleyiş biçimine değil, sonucuna bakmakla kolayca anlaşılabilir. Diğer yönden boşanmak için ciddi sebepler varsa, kadın-erkek bir sürü engelle karşılaşmadan, mahkemelere düşüp, milletin huzurunda birbirlerini rezil etmeden kolayca ayrılabilecekler ve özledikleri yuvayı kurmak için şanslarını yeniden deneyebileceklerdir. Boşama uygulaması bu söylediğimiz biçimde olmaz ve kadının hakları çiğnenirse, mahkemeleri yanında bulacak ve "haklı, hakkını alıncaya kadar güçlü" olacaktır. BOŞAMA YETKİSİNİ KADINA VERMEK Islâmda boşanma hakkı erkeğe verilmiştir. Kadın ancak mahkeme kararı ile boşanma isteyebilir ve meşru sebepler varsa boşanır. Ancak erkek kendi iradesi ile kendisinin olan boşama hakkına karısına verebilir ve buna da Islâm hukukunda "tefvîzu't-talâk" adı verilir. Koca talakı karısına nikâh esnasında "tefviz" edebileceği gibi sonradan da edebilir ve bu bir "tevkîl=vekîl kılma" değil, "temlîk=mülküne verme, ona mülk kılma" olur. Çünkü vekil başkası adına çalışan kimsedir. Kendisini boşama yetkisi alan kadın ise, kendisi adına iş göreceğinden vekil olamaz, nikâhına doğrudan sahip olur. Bu durumda: 1. Kadın nikâh esnasında "boşama yetkisine bana vermen şartı ile seninle evlenmeyi kabul ederim" der, koca da kabul ederse koca bu hakkını artık geri alamaz, kadın istediği zaman kendisini boşar ve bu bir "bâin" talâk olur. , 2. Nikâhtan sonra herhangi bir zaman koca karısına: Kendini boşama konusunda muhayyersin, ya da bu konuda yetki senin elindedir, veya dilersen boşanabilirsin, demesi ve karının da o mecliste bunu kabul etmesi halinde durum yine aynıdır. Cumhur (fıkıhçılar çoğunluğu) karının, kabul ettiğini bildirmeksizin o meclisten kalktıktan sonra artık kabul hakkının kalmayacağını söylerler. Çünkü bu bir "temlik" tir ve gerçekleşebilmesi için o mecliste kabul görmesi gerekir. Ancak bunu söyledikten sonra koca da bundan cayamaz. Çünkü bunda yemin, yani talâkı, karının boşamasına bağlama, ta'lik anlamı vardır. (Merginânî, Hidâye I/244) Ancak Ibn Hümâm, bu ifadelerle boşama yetkisi kendisine verilen kadının, bunu o mecliste de, o meclisin dışında da (yani sonradan da) kabul yetkisi vardır, der: Çünkü Rasûlullah Aişe validemize, böyle bir durum söz konusu olduğunda: "Annene babana sormadan acele karar verme" (Ibn Hümam, Fethu'I-Kadir N/410) diye buyurmuşlardır. Kocanın: "Istediğin zaman kendini boşayabilirsin" gibi bir ifade kullanması halinde karı, kendisini istediği zaman boşayabilir. (Merginânî.)
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK) |
|
Bookmarks |
Etiketler |
içilmez, kuran, memesinden, zehir |
|
|