|
8. November 2012, 02:17 PM | #1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Seckin, senle uzun uzun konuşmak isterdim. Ama vaktim yok.
Şu siteye bir bak, Senin savunduğun hadislerin tümü irdelenmiştir. Ama sana tavsiyem kurandan ayrılma. www.vekuran.blogspot.com |
8. November 2012, 10:24 PM | #2 |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Birşey mi kaçırdım anlamadım...???
Hikmet Kim???? Konu bartsimpson tarafından (8. November 2012 Saat 10:27 PM ) değiştirilmiştir. |
bartsimpson Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (16. November 2012) |
8. November 2012, 02:51 PM | #3 | ||||||||||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Ben, neden sadece sünnet (hiç değilse neden tek olmamış) değilde ilk-son diye aynı namazda iki sünnet olmuş diye soruyorum, sen bana “rivayetler ve peygamber sünneti” diye cevap veriyorsun.
Sünnet deyince, zaten peygamber sünnetinden konuşuyoruz? Neden ilk ve son sünnet var, neden tek sünnet yok. Ayrıca, rivayetler peygamberden önce gelmez, o nedenle rivayetleri önce yazmamalısın. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Kurana göre serbest olduğunu kabul ediyorsan, sen şimdi mezhep öğretilerinden farklı olarak, onların belirlediği rekatlardan farklı rekat sayılarında namaz kılıyormusun? Örneğin sabah namazının sünnetini ilk-son neyse, 4+2 kılabilir, öğle namazının sünnetini de 2 olarak kılabilirmisin? Kuranda namaz detaylı değil mezhepçilerin, farz namazların rekatını nereden bulduklarını anlatabilirmisin? Alıntı:
Alıntı:
İnsanların zihninden bile desen, zihinden gelenle namaz belirlenebilirmi? Rasule iman, onun getirdiği, anlattığı, öğrettiği, uyguladığı, uymazsak cehennemle, uyarsak cennetle müjdelediği rabbimizin vahiylerine imandır. Bu vahiyleri getirenin, bizim kurtuluşumuzu sağlayan bilgileri vermesi nedeniyle bize canımızdan yakın olduğuna inanmaktır. Alıntı:
Alıntı:
Sen, resulün böyle dediğini duymuşlar, yada görmüşler diyen, mezhepçilere, hadis rivayetçilerine, inandığını görebiliyormusun? Kim bunlar, tanıyormusun, emin olduklarını nerden biliyorsun, adeta resul gibi dediklerine nasıl inanabiliyorsun? “Yanlış varsa, kuran ortada” demişsin de; Kurana ters olduğunu gördüğün rivayete inanmazmısın, onu uyduruk kabul edebilirmisin gerçekten. Bu soru üzerinde iyice düşün cevap ver, sonra başka soru gelince kendinle çelişkiye düşme… Alıntı:
Peki, rivayetlerde aynı durum söz konusumudur da “kuranda rivayettir” diyebiliyorsun? Lütfen, cevaplarınızı alalım. Selamlar, aorskaya |
||||||||||
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (16. November 2012) |
9. November 2012, 06:21 AM | #4 | ||||
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 74
Tesekkür: 11
12 Mesajina 17 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Kuran ayetlerinin yorumlanması ile ilimle oluşturulan uygulamalar. Kuran ile hükmedin der mesela ayet. Kuranda o hükmü bulamayız. Bu sefer bazı ayetleri referans alarak bazı uygulamalar yaıplabilir. Bunu peygamber yapmıştır. Buna hikmet denir. Bunu sen bile yaparsın. Alıntı:
19. cularda 2 ayet fazla demekte. Hemde kuran içinden. Kuran rivayettir ve doğruluğunu kendi içinde test ederiz. Çelişki bulunmaz diye Allah açık çek verir. Hadisler çelişir ama bir mihenk taşımız var. Kurana arz ederiz. |
||||
9. November 2012, 12:22 PM | #5 | |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
Öğrenmek için soruyorum Kuranda bulamadığınız bir hükme örnek verebilir misiniz? Bu hükme "Amcaoğluna" sorarak nasıl ulaştığınıza örnek verebilir misiniz? Sevgi ile kalın... |
|
bartsimpson Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (16. November 2012) |
12. November 2012, 06:40 AM | #6 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
1. el-Hikmet ile, Kur'ân'daki emir ve nehiylerden oluşan nasihatlar kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi: Size indirdiği Kitap'tan {yani, Kur'ân'dan ve Hik-met'ten {yani, Kur'ân'daki eınir, nehiy, helâl ve hara*ma ilişkin nasihatlar dan}... (Bakara/231) Allah sana Kitab'ı {yani, Kur'ân'ıj ve Hikmet'i {yani, Bakara, sûresinde zikredilen helâl ve haramları} in*dirdi. (Nisâ/113) Ona Kitabı {yani, Kur'ân'ıj ve Hikmet'i {yani, Kur'-ân'da bulunan helâl ve haram türünden nasihatla-rı}... öğretecek. (Âl-i İmrân/48) Yine bunun bir benzeri Âl-i İmrân sûresinde geç*mektedir. Biz o'na {yani, Yahya'ya} daha sabi iken hükm {yani, fehm [anlayış i kavrayış] ve Um verdik}. (Meryem/12) 2. el-Hükm ile, fehm [anlama/kavrama] ve Um kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi: Andolsun biz Lokmân'a hikmet {yani, fehm [anla*yış I kavrayış] ve Um} vermiştik. (Lokmân/12) Her birine hükm {yani, fehm [anlayış I kavrayış]} ve ilm vermiştik. (Enbiyâ/79) İşte onlar kendilerine Kitap, hükm {yani, fehm [anla-yış-kavrayış] ve ilm} ve nübüvvet verdiğimiz kimse*lerdir. (En'âm/89) 3. el-Hikmet ile, nübüvvet kasdedilmiştir; şu âyet*lerde olduğu gibi: Biz Âl-i İbrahim'e Kitap ve hikmet {yani, nübüvvet} vermiştik. (Nisa/54) Ona Hikmet {yani, nübüvvet} ve fasle'l-hitâb vermiş*tik. (Sâd/20) Allah o'na mülk ve hikmet {yani, nübüvvet} vermişti. (Bakara/251) 4. el-Hikmet ile, Kur'ân'ın tefsiri kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi: Kime hikmet verilmişse, ona çok hayr verilmiş de*mektir. (Bakara/269) 5. el-Hikmet ile, Kur'ârı kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi: Rabbinin yoluna hikmet /yani, Kur'ânj ile çağır! (Nahl/125) Alıntı:
|
||
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi: | bartsimpson (12. November 2012), Bilgi (16. November 2012), dost1 (12. November 2012), hiiic (12. November 2012), Miralay (16. November 2012) |
12. November 2012, 10:54 AM | #7 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Bu görüş, bir çok mealci tarafından sizinki gibi çevirilerle destek bulsa da ben bunu yanlış buluyorum. Bana, göre bu ayette hikmet ile kuran işaret edilmemektedir. Bu ayette, peygamberimizin; "...faydalı sebepleri/sonuçları..." da göstererek Allah yoluna çağırması istenmektedir. Zaten peygamberimiz kuranla çağırmaktadır. Ama, monoton bir yapı yerine, kuranla davet ettiğin rabbin yolunun, faydalım yol olduğu, faydalı sonuçlar kazandıracağı, yani hikmetini de anlatması istenmektedir. (Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir. (NAHL 125) Bu ayette hikmetle kastedilen kuran değildir. Burada, ayette geçen hikmetin yerine, "rabbin yolunun sağlayacağı faydaları, kazandıracağı iyi durumları anlatmakla" kalıbı getirilebilir. Bu ayetin anlamına daha uygundur. Çünkü, faydalı sonuçlarından bahsederek, güzel öğütlerde bulunmak daha etkin bir davet biçimidir. Kaldıki, Kuranda, hikmet ve kuran geçen ayetlerde; bunların, yanyana ve "ve" bağlacı ile yer aldığını görürüz. Eğer hikmet ile kuranın bizzat kendisi kastedilmiş olsaydı, yanyana ve "ve" bağlacı ile geçmemesi gerekirdi. Bu şekilde yer aldığına göre, kuran başka, hikmet başka şeylerdir. Kuran ile hikmet arasında ilişki vardır, ama hikmet; kuran demek değildir. "Kuran hikmettir denilebilir", bu durumda da kastedilen kuranın başka bir ismi olmayıp, kuranın kazandırdıkları, sağladıkları faydaların kısaca isimlendirilmesi olur. selamlar, aorskaya |
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (16. November 2012) |
12. November 2012, 10:31 AM | #8 | ||||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Seçkin ve Pramid kardeşlerim, Hikmet, Hükmetmek, hâkim olmak, hikmetli olmak, yönetmek, düzeltmek amacıyla men etmek, dönmek ve sağlam yapmak anlamındaki "h-k-m" kökünden türemiştir. hikmet kavramı terim olarak, geniş kapsamda; adalet, ilim, amel, nübüvvet, Kur'ân, Allah'a itaat, dinî anlayış, Allah korkusu, akıl, söz ve işte isabet, hakkı bilme ve hayır işlemek demektir. Bütün bunları karşılayacak şekilde hikmeti kısaca tanımlayacak olursak; hikmet, faydalı sebepsonuçtur" diyebiliriz. 1-Kuran ayetlerinin yorumlanması ile ilimle oluşturulan uygulamalar. demişsin. Hikmet, (ilimle yada ayetlerle yorumlanma sonucu yapılan) uygulama değildir. Hikmet, "faydalı sebep/sonuç" demektir. Bazı anlatımlarda, hikmetle kuranın kastedildiği söylense de hikmet, bizzat kuranın kendisi değil, kuranın sağladığı fayda, iyilik şeklindeki sonuçlardır. 2- Kuran ile hükmedin der mesela ayet. Kuranda o hükmü bulamayız. Bu sefer bazı ayetleri referans alarak bazı uygulamalar yaıplabilir. Bunu peygamber yapmıştır. Buna hikmet denir. Bunu sen bile yaparsın. demişsin. Kuranda doğrudan bulamadığımız, fakat ayetlerin yorumuyla yaptığımız bir uygulama hikmet değildir. Yaptığımız bu uygulamayla ilgili olarak, Kuran'da doğrudan bir hükmün olmayışı hikmettir. Örneğinizdeki gibi; Kuranda, karşılaştığımız bir durumla ilgili doğrudan hüküm yoksa, bunun "faydalı bir sebebi/hikmeti vardır" diye düşünmek, kabul etmek gerekir. Bu kuranda, "daima sorular sormayın, bu sizi zora sokabilir, eğer kuran inmeden önce/indirilirken sormuş olsaydınız cevaplandırılırdı" şeklinde kendine delil de bulur. Örneğin, peygamberimizin eşine söylediği sırrın, rabbimiz tarafından kendine bildirildiriği kuranda anlatılmakla birlikte, bu sırrın ne olduğu bize anlatılmaz. İşte, bu sırrın bize anlatılmamasında bir hikmet, bir faydalı sonuç vardır. Konu sadece peygamberimizin özel bir durumu nedeniyle onu ilgilendirdiğinden, sır bize açıklanmamış, ama rabbimize hiç bir şeyin gizli kalmayacağını anlamamız içinde bu kadarıyla kuranda bildirilmiştir. Şimdi, bu sırrı bilmemiz neden hikmetlidir, bunu kendimce açıklamaya çalışayım. Bu sır bize bildirilmiş olsaydı, bu sır üzerinden peygamberimiz hakkında bir sürü senaryo yaratılacak, spekülasyonlar yapılacaktı. Hatta, iş magazin boyutlarına bile getirilecek ve ayetin bizlere verdiği "hiç bir şeyin rabbimize gizli kalmadığı" ana fikiri de magazin kısmıyla uğraşılıp, onunla meşgul olunacağından, bu defa ayetin bize faydalı sonucu (hikmeti) olmayacaktı diye düşünüyorum. Gerçektende, halk arasında bir olay yaşandığında, onun sonuçlarını anlayamadığımız zaman, "vardır bunda da bir hikmet" denmesi de böyledir. Bu sözle, biz bilemesekte, anlayamasakta o olayın faydalı bir yönü, sonucu olduğunu kabul ederiz. Kısaca hikmeti böyle anlamak daha uygundur görüşündeyim. selamlar, aorskaya Konu aorskaya tarafından (12. November 2012 Saat 10:42 AM ) değiştirilmiştir. |
||||
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (16. November 2012) |
9. November 2012, 06:25 AM | #9 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 74
Tesekkür: 11
12 Mesajina 17 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Millet açlıktan kırılıyor sizin tartıştığınız konulara bakın. Kısa zaman içinde fakire yardım edeniniz oldu mu hiç.
Tipik bizans hareketleri. Melekler erkeği dişisi varmu. kanadı varmı, melek varmı ? |
9. November 2012, 07:50 AM | #10 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
1- neden ilk ve son sünnet olarak ortaya çıktığına, 2- her vaktin sünnetinin rekat sayılarının neden farklı olduğuna, 3- gelenekçiler kuranda namazın rekatlarını bulamadıklarını söylemekle birlikte, neden farz namaz adı altında her vaktin namazının rekatını değişik bulduklarına, ilişkin sorulara, bunlar uygulamalardır diye cevap verdiğini sanan, ama zaten bunların uygulama olduğunu bilerek, bu uygulamanın sebeplerini anlatamayan kardeşimiz, senin buradaki değil, hiç bir yerdeki kimseyi; şu fakire yardım ettinmi hiç vb. şekilde sorgulamaya hakkın da yok, alacağın cevabın doğru yada yanlış olmasına göre bu soruyla varacağın bir yerde olamaz. Sana, yapmadığı halde yaptım dense, sen ne yapabilirsinde, bu soruyu soruyorsunki? Akıllı bir müslüman, başkalarının değil, kendi yaptıklarının yeterli olup olmadığına bakmalıdır... Din önce kişinin kendisine lazımdır. İnsanlar kendini bırakıp, başkalarını kurtarma işine girişirlerse, "şunu yaptınmı, bunu dedinmi" diye sorgulama hakkına da sahip olduklarını sanırlar, ama kendilerini unuturlar... Melek varmıdan, meleğin özelliklerine kadar her şey dikkat edersen her yönüyle konuşulan özgür bir yazışma yeri... Sen de bunu tenkit edeceğine, bunun kıymetini anla... "sadece, mezhep, ulema, alim dediğiniz kimsenin anlattıklarına göre dini olguları yaşarsan, sen sadece peygambere olmadık mucizeleri yamayan kimselerin mucizeleri ile, "peygamber şöyle demiş" diyen falan rivayetçinin doğrumu yalanmı olduğunu bilmediğin sözüyle, sanki kuran kendilerine inmiş gibi, kendilerine alim dedirten, medyada abuk soruları sahte tebessümlerle cevaplayarak din öğrettiğine kendini inandıran, ucuz bedelle dini satnalara göre dini yaşayanlardan olma..." Tek ve korunan, değişmez, çelişkisiz, insana gerekli tüm konuların yeterince açıklıkla yer aldığı kurana göre akıl ederek yaşaya, kendini kuranın dostluğunu kazanmaya zorla... Ama, onun dışındaki dostların, sana gerçek, doğru dost olduğunu düşünerek, kuranın dostluğuna ihtiyacın kalmadığı anlayışıyla yaşarsan, "hesap gününde kuran dan sorulduğunda" yapacak bir şeyin kalmadığını anla... selamlar, aorskaya |
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (16. November 2012) |
Bookmarks |
Etiketler |
amacını, anlamak, doğru, doru, emrettiği, kuran, namaz, oruç, zekatın, özünü |
|
|