2. November 2015, 12:51 AM | #51 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 813
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Kuman'cigim, sizi üzdügüm anlasiliyor;
lütfen beni bagislayin. *** Hac eger o kadîm ev tavaf edilerek yerine getiriliyorsa ibadettir (22:29), yok yalnizca alis veris yapilarak yerine getiriliyorsa panayir (28:27). * Ve hacci ve umreyi Allah için tam yapin, etimmûl hacce vel umrete lillâh eger engellenirseniz kolayiniza gelen bi hayvani bagislayin. 2:196 Görüldügü üzere 2:196'nin basinda "Hacci ve umreyi Allah için tam yapin" deniyor. Sözü edilen ibadetin bilesenleri olan hac ve umre arasinda nasil bi iliski var? Bir: güvene kavustugunuzda umreden hac için yararlanmak isteyen kimse kolayina gelen bi hayvani bagislar. Açik ve net. Ibadet anlamindaki haccin olmazsa olmazi hayvan bagisidir. Bir mümin savas gibi bi engel yüzünden hacca gidemese de, engellenmeyip gitse de yoksullara hayvan bagislayacak; müminin yasaminda 1 (bir) kez o, farz. Kisacasi fark, hayvan bagisinda degil; o, olmazsa olmaz; yapilacak. Iki: Güvene kavustugunuzda hac için umreden yararlanmak isteyen mümin, fe men temettea bil umreti ilel hac kolayina gelen bi hayvani bagislar. Güvene kavusan kisi hac için umreden yararlanacagina göre hac "umre"siz olmaz; fark onda, eksik olan o. Yani tevhidi simgeleyen "ev"in tavafi = umre. Engellenen kimse ONU yapmayacak. hayvan bagisi + vakfeler+tavaf = hac. Güvene kavusanda ONLAR yapilacak. O halde hacdan ayri umre diye bir ibadet yok, umre haccin içinde. Konu Hasan Akçay tarafından (3. November 2015 Saat 12:57 AM ) değiştirilmiştir. |
2. November 2015, 10:51 AM | #52 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Bilgiden dolayi tesekkurler
|
2. November 2015, 09:28 PM | #53 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Sayın Hasan Akçay'ı anlamakta bazı zamanlar güçlük çekiyorum.
Diyor ki:Benim naçizane tavrima gelince ne o, ne bu, ne de bi baskasinin iddiasi; Allah ne diyorsa o. Allah evim diyor, "ev"idir. Şu halde kendisinden başka biri başka bir düşüncesini ifade ederse, Sayın Hasan Akçay'ın naçizane tavrına uygun olmadığından palavra. Çünkü iddiasına göre O, Allah ne diyorsa onu söylüyor; O, O'nun tercümanı, eh biraz zorlasak Peygamberi de denilebilir. Ve diyor ki: " 2:127'de geçen "el-kavâide min el-beyt"teki "kavâid"e gelince benim anladigim, kavâid Hac 26'daki "mekan"dir yani zemin, yer. Halbuki sözlüklere baktığımızda "kavaid"=kurallar/yasalar demek. Bakara-125 ve Al'i İmran-97 hakkında ve bir iki kısa konu üzerinde devam edeceğim. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (2. November 2015 Saat 09:37 PM ) değiştirilmiştir. |
3. November 2015, 01:31 AM | #54 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 813
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Iddia:
Allah evim diyor; o halde ha evidir demissiniz, ha kollektif yasam süren bi topluluk; ikisi de AYNI. Cevap: AYNI olmadigini ben görüyorum. Iddia: Hasan Akcay'in iddiasina göre O, Allah ne diyorsa onu söylüyor; O, O'nun tercümani, eh biraz zorlasak Peygamberi de denilebilir. Cevap: Bir kimsenin söylemedigini söyledi demek nasil o kimseye iftira ise giremeyecegi bi kimlige sokulmasi da iftiradir. Yapamam kardesim, ben peygambercilik oynayamam çünkü, örnegin, hadis diye piyasaya sürülen ve Kuran'a aykiriligi apaçik görülen seylerin hadis olmadigini bilirim; o tür sözlerle benim isim olmaz, ceviz oynar gibi onlarla peygambercilik oynamak aklimin ucundan bile geçmez. Sözlüklere baktigimiz "kavaid"=kurallar/yasalar demek. Sözlükler o anlamlari kelimelerin kullanimindan alirlar; örnegin Kuran'dan. Vel kavâidu minen nisâillatî lâ yercûne nikâhan... Cinselligi kalmamis olup oturan kadinlar (Nûr 60) Bakar misiniz, burada kavâid oturanlar demek yani bi tür yatalak. Konu beyt, ev oldugunda ise anlam elbet "ev"in oturdugu yerdir, zemin. Nitekim Hac 26'da mekân el-beyt deniyor, o evin mekâni, yeri: Ve iz bevve’nâ li ibrâhîme mekân el-beyt... Hani Ibrahim'e o evin yerini göstermistik Mekân el beyt = kavâid el-beyt Bu müzakere zincirinde KAVÂiD ile ilgili yazdiklarimi lütfen bi daha okur musunuz; görüsümün nelere dayandigini belirttim. Ve bu görüs Allah ne diyorsa o degil ben ne anliyorsam odur; bunu da belirttim ve görüsüm çürütülebilir dedim. Allah'in söyledigi çürütülemez. Galip'cigim meramimi size anlatmam im-kan-siz. Çaresizim. Lütfen anlayis gösterin. Konu Hasan Akçay tarafından (3. November 2015 Saat 06:21 AM ) değiştirilmiştir. |
3. November 2015, 07:32 AM | #55 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Hasan Bey diyor ki: Allah'ın meramı evim dediği "kabe"yi insanların turlamalarıymış. Yedi kere de olduğunu söylemiş mi?
Niye turlayacaklar? Herhalde: "Vay be!... Ne adamlarmış bu İbrahim ile İsmail Peygamberler!... Ne bina yapmışlar ama ha!..." demek için herhalde? Niye yedi kere????? Kutsallık/mutsallık takmayın. Allah'tan başka kutsal yok. Hepsi/herşey yaratılmıştır. Yapan da peygamberler değil, yakıştırma. Peygamber o yapının mühendisi, kalfası, veya amelesi olsa, o, kutsal mı olacak? Aklını çalıştırmayanın tepesine pislik yağar. Şu anda Tüm Müslümanlara yağdığı gibi. Şurada bir ay oldu mu ? Kur'an'da tedebbür ayetlerini açıkladık ve tedebbürlü davranılması, mecaz ifadelere de dikkat edilmesi gerektiğini anlattık Kur'an "tecdid" diye bir kural yanında "sözün bu an için en güzeline/uygununa uyulması kaidesini de getirmiştir. Bakın, söylediğim kurallar ve kaideleri de unutmadan Bakara-125 ve Hac-26. ayetleri okuyun. Ben şimdi Bakara-l25. ayeti vereceğim. 2/BAKARA-125: "Ve iz cealnâl beyte mesâbeten lin nâsi ve emnâ(emnen), vettehizû min makâmı ibrâhîme musallâ(musallen) ve ahidnâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit tâifine vel âkifîne ver rukkais sucûd(sucûdi)". Dikkatle okursanız her iki ayette de "TÂİFİNE" diye bir kelime var. Bu kelime gemilerdeki 'gemi adamlığı' demek olan "tayfalık"tır. Ama adamlar kalkıp bu kelimeyi çarpıtarak "tavaf" diye çeviriyorlar. Şimdi, Hasan Bey'e göre Beyt=Ev=kâbe olduğuna, gemi olmadığına ve Allah ne diyorsa o olduğuna göre orada tayfalık yapmanın ne alemi var? Bu tayfaların orada ne işi var? Aynı şey Hac-26 için de geçerli. Bir göz atıverin; göreceksiniz Hasan Bey'e göre Beyt=Ev=kâbe olduğuna göre ve Allah ne diyorsa o ise Al'i İmran-97 de ne deniliyor: ....Oraya giren emniyette olur.... Herkes niye dışarıda yahu!. Görmüyor musunuz? Farkında mı değil siniz? Bütün İslam alemi birbiriyle savaş halinde. Gidin Mekke'ye, girin kâbe'nin içine! Ne diyordu Hasan Akçay. Allah ne diyorsa o. Evet Allah "girin" diyor ama kabe'nin içine değil aklını çalıştıranların arayıp da bulduğu Beyt'in ifade ettiğinin içine, ve İslam'ın prensiplerine göre aklınızı çalıştırarak oluşturduğunuzun içine, yaşam tarzının içine. Biz buna "sosyo-ekonomi-politik" demekteyiz. Kur'an'cası MÜSLÜMANLIĞA. Saygılarımla. Galip Yetkin Konu galipyetkin tarafından (19. February 2016 Saat 07:32 PM ) değiştirilmiştir. |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (4. November 2015) |
3. November 2015, 01:48 PM | #56 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Selamlar,
Konuya yönelik düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Allahın sözü, kelamı yaratmasıdır. Kuran, kelamlar bizim için rehber, uyarı, öğüt, hidayet kaynağıdır. İnsan eliyle yapılan hiç bir şey, bina, yapı Allahın evi olamaz, Allah dileseydi böyle bir yapıyı kendi yaratırdı. Kabe insan eliyle yapılan resullerin sembol ettiği bir yapıdır. Kabe neyi sembolize etmektedir, resuller bu yapıyla bize ne mesaj vermek istemişler, onun üzerinde düşünmek gereklidir. Allahın anıldığı, yüceltildiği, Allaha ibadet edilen yer İnsanın kendi bedenidir (Allahın yarattığı), Allah bu işler için bedeni yaratmıştır. En kutsal mekan, bize emanet edilen insan bedenidir. |
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (27. February 2016) |
4. November 2015, 01:23 AM | #57 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 813
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
resullerin sembol ettigi ne demek? * Allah 72:18'de "Allah'in mescidleri"nden söz ediyor, mesâcid allah Ibrahim ve Ismail'in yaptigi eve ise 22:26'da evim diyor. Biz ne diyelim ki "Allah ne diyorsa o"nu demis olalim? (a)O bina insanin sahip oldugu bedendir... mi diyelim, (b)O bina kollektif yasam süren topluluktur... mu diyelim, (c)O bina Allah'in evidir... mi? Lütfen dikkat, yorumdan söz etmiyorum; o BESERî görüstür. Yani yorum diye BESER der oglu der, der de der. Hakkidir. Ama konu o degil. konu, Allah ne diyorsa o. ALLAH ne diyorsa o. * Bi de havra, manastir, mescid, cemevi... ibadet yerleri degil midir? Allah 22:40'ta kiliseler, havralar, mescidler dediginde normalde gözümüzün önüne ne gelir; içinde Allah'a ibadet edilen evler mi gelir, içinde Allah'in oturdugu evler mi? Konu Hasan Akçay tarafından (4. November 2015 Saat 07:15 AM ) değiştirilmiştir. |
|
4. November 2015, 12:45 PM | #58 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Selam Hasan Bey;
Sembol olarak bırakılanlar, asıl olmayıp temsili olarak var olanlar, asıllarının anlaşılmasına, öğrenmeye vesile olanlar… 72:18 Ve ennel mesâcide lillâhi fe lâ ted’û maallâhi ehadâ Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin(dua etmeyin, yönelmeyin) Hasan Bey bizim mescit diye tarif ettiğimiz yerler(cami, kilise, havra…) bunlar insanların toplanma mahallidir. Bu toplanma mahalleri, semavi dinler yokken de vardı, yani tapınaklar, eski putperest dinlerde de insanlar bir araya gelip putları için birtakım ritüeller yaparlardı. İbrahim peygamber hidayete erdiğinde, böyle bir tapınaktaki tüm putları kırmıştır. Hz. Muhammet(A.S.)da mekkeyi ele geçirdikten sonra kabedeki putları yıkmıştır. Mekkedeki Kabeyi İbrahim peygamberde yapmamıştır. Bu tip anlatımlarla bize mesaj veriliyor, sizde putlarınızı yıkın diye. Eski çağlarda putları insanlar kendi elleriyle yapıp kabe gibi yerlerde satıyorlardı, insanları hacı oldunuz diye kandırıyorlardı. Bu çağda da eski versiyonların yansımaları devam etmektedir. Amaç nedir, bu yapılanlar, sembol edilenlerle ne anlatılmak istenmektedir, onun üzerinde düşünmek gereklidir. Düşünce safhasına geçemezsek bizim de o eski devirdeki, peygamberimizin geldiği toplumdaki Araplardan bir farkımız kalmaz. Allahın anıldığı yüceltildiği mescidler dışarıdaki cami ,kilise, havra değil insanın kendi bedenidir. İbadet; cami, kilise, havrada yapılmaz, orası eğitim yeridir, hazırlık aşamasıdır. Esas ibadet, sınav yaşamdadır. İbadet yerleri yanlış anlaşılmaktadır. İbadet yaşamın dışına çıkarılmıştır, ibadeti cami, mescit veya kabeye sıkıştırmakla olmaz. İslam dünyasında bir çöküş vardır, bunun birinci sebebi de yanlış din algısından kaynaklanmaktadır, Arapların eski din anlayışı İslam dünyasını çöküntüye götürmektedir. Allahın sözü kelamı yaratmasıdır, Allahın yarattıklarını inceleyip anlayabilirsek o zaman onu tesbih ederiz, anlamaya çalışmış oluruz. Yoksa kurandaki kelamları tekrar etmek bizi bir yere götürmez, sağlam bir anlayış sahibi de yapmaz. Bu kelamlar üzerinde daha fazla düşünmek gereklidir. |
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (27. February 2016) |
4. November 2015, 01:11 PM | #59 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Bakara Suresi
124. Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti. "Soyumdan da dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu. 125. Biz, Beyt'i insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e: tayfalar (hizmet edenler), ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için beyt'i temiz tutun, diye emretmiştik. 126. İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası! 127. Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber beytin temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. 128. Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. 129. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir resul görevlendir. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin. 130. İbrahim'in milletinden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu(ibrahimin milleti) dünyada seçtik, şüphesiz o ahirette de salihlerdendir. Semavi din İbrahimle başlamış, İbrahim milletiyle devam etmiştir. İnsanoğlunun zihinsel yapısındaki gelişim, ilerleme İbrahimle başlamıştır. Kelimelerle sınanma, kelimelerin ifade ettikleri görevleri anlama, yerine getirme ve sonucunda düşünce dünyasındaki ilerleyiş, yapılaşma, insanın temel yapıtaşlarının oturtulması. İbrahim ile başlayıp, İbrahim milletiyle devam eden süreçte oluşan değerler ve bu değerlerin etrafında insanların toplanması, beytin oluşturulması hanif dinin yapılaşması ve insanların bu oluşanlardan(meyvelerinden) beslenmesi, ilerlemesi.. Allah ibrahimin duasını kabul etmiş ve rahmetinin tecellisi olarak Rabbin(eğiten, öğreten) ayetlerini okuyan resuller gelmiş insanlığa kitabı ve hikmeti öğretmişlerdir, temizlenme ve arınma yolunu açmışlardır. Resuller Rabbin ayetlerini okuyarak insanların anlayacağı seviyeye indirerek kelam halinde sunmuşlar kelimelere dökmüşlerdir. Allah kelamı dediğimiz şey aslında; resullerin yaratılışı, yaratıcının ayetlerini okuyarak yaratıcının varlığından ve birliğinden insanları haberdar etmesi, uyarması, öğüt vermesi şeklinde hadis ve hadiselerden zuhur etmiş şerefli elçilerin Allah adına söyledikleri sözleridir. Allahın konuşması; yaratmasıdır, Allah bir şeye ol der ve oluşum başlar! Bakara 127 de beytin temellerinin yükseltilmesinden bahsediyor, yani bir temel var o temelin üzerinde bir yapılaşma oluşturuluyor, temizleniyor, gelen resullerde bir taş koyarak binayı yükseltiyorlar ve hanif akla, düşünceye dayalı din başllıyor. Eski dinlerden, akla düşünceye dayanmayan tapma ve tapınmanın egemen olduğu putperest dinlerden hanif dine geçiş yapılıyor, insanlık bir derece atlıyor. |
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (27. February 2016) |
5. November 2015, 05:08 PM | #60 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Tum canlilar kendilerine barinak yaparlar. Dis etmenlerden korunmak icin. Dis etmen dedigimizde ise hersey olarak soylebiliriz uzatmanin anlami yok.
Bir adem ogluna "Ev" dedigimizde Beyni hemen ev in ne oldugunu kisiye anlatir ve bu binlerce yillik bir birikimin sonucudur. Bir cocuga ev dediginiz an sizebir kac cumle soyler cunku beyninde ev olgusu ona ogretilmistir. Peki bir adem ogluna Allah in evi dedigimizde beynin de ne belirir. Beni bey im bu konuda yetersiz. Yeterli olan biri Allah in evi cumlesini duydugunda ne anliyorsa bana anlatabilir mi? Hasan bey in cevabini sabirsizlikla bekliyorum. Ama hasan bey eger cevabiniz Allah i yuceltildigi yer isminin anildigi yer derseniz ben bunu yolda da yapiyorum. Basitce " EV" denilince ne anliyorsunuz ve Allah in EV i denilince ne anliyorsunuz cevap verirseniz sevinirim. |
Bookmarks |
Etiketler |
hac, izlenimleri |
|
|