hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NEBİLERİN SONUNCUSU MUHAMMED PEYGAMBER > Aile hayatı

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 24. February 2013, 10:22 AM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Seyitler, Şerifler.

''Yazılar iyi, hoş, güzel de; ilk yazının ilk paragrafındaki şu SEYİDLERİN ve ŞERİFLERİN büyük annesi olma gibi eriş ve oluşların sahibidir'' ifadesindeki ''SEYİDler ve ŞERİFler kimler ki? Necidirler? Ne iş yaparlar? Kur'an'ın neresindedirler acaba?''

diye ilk yazıdan bir alıntı ile başlatmaya çalıştığımız yazı başka bir mecraya çekilmişti. Şimdi arzuladığımız mecraya dönerek islamda sapmalara neden olan bir ''üçkaatçılığı'' ortaya koyalım. Şöyle ki:

Bakara 124. ''Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım demişti. ''Soyumdan da (önderler yap, yâ rabbi)'' dedi. Allah: ''Ahdim zalimlere ermez(onlar için söz vermem ) buyurdu.''

Ayetten de anlaşılıyor ki peygamber soyundan gelmek (seyid, şerif vs.'den olmak) zalim olmamanın gereği değil, illaki müslüman olacaklar diye bir kural yok, illaki taltif edilecekler diye bir şey yok. Peygamber soyundan gelse bile gerekli şartları yerine getirmek şart.

Enfal 41. ayette ganimetlerin nasıl bölüneceği açık olark anlatılmıştır. Ganimet 1/5'erden:
a_Allah ve peygambere, b-yakınlara, c-yetimlere, ç-yoksullara, d-yolculara

Bir ''üçkaat'' da ''b'' şıkkında yapılmıştır. Buradaki ''yakın'' ifadesi bazı kişilerce ''peygamber akraba çevresi'' olarak verilmiştir. Şimdi bir soru: ''savaşta elini, kolunu, bacağını kaybetmiş gaziler ile savaş nedeniyle tarlası, ekini hayvanı zarara uğramış kişiler veya onların eşleri nerede? bunlar ganimetten paya müstehak değil mi?''. İşte ''yakınlar'' olarak ifade edilenler de ''Savaşla yakınlığı olanlar'' manasında olup bu gazi ve zarar uğrayanlar olup, yan gelip de yatıp peygamberle yakınlığı nedeniyle beleşçiliği ifade eden bir ifade yoktur.

''Asalet, hem aristokrasi, hem liberalizm, hem feodal sistemlerde soydan geldiği kabul edilirken, bizim toplumlarımızda kişinin kendisinde-benliğinde güzel ahlaklı olmak diye kabul edilir. Buna ''erdem'' denilir ve islam bunun dışa yansımasına ''salih amel'' der. Kişi kendisinde güzel ahlak anlayışını toplamalı ve hareketlerine yansıtmalı ki, ona asil, asaletli kişi denilsin. Buna erdem-fazilet deniyor. Bunun ölçüsü de ''iffet'', yani ihtiyacı kadarla yetinip fazlasına tamah etmemek, elinde ise derhal zimmetten çıkarmaktır. İslam yaşamı da iffet-ismet üzerinedir. Bu nedenle de islam yaşamı seyitleri, eşraftanları, efendileri, şeyhleri, şıhları içinde barındırmaz. Barındırıyorsa düşünülmelidir. Bunlar mülkü ve maddi şeyleri, cahiller de bunları-bu asalakları veli edinmiştir.''

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (30. March 2016 Saat 02:11 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (25. February 2013)
Alt 24. February 2013, 12:58 PM   #2
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Seyitler, Şerifler.

''Yazılar iyi, hoş, güzel de; ilk yazının son satırındaki şu SEYİDLERİN ve ŞERİFLERİN büyük annesi olma gibi eriş ve oluşların sahibidir'' ifadesindeki ''SEYİDler ve ŞERİFler kimler ki? Necidirler? Ne iş yaparlar? Kur'an'ın neresindedirler acaba?''

diye ilk yazıdan bir alıntı ile başlatmaya çalıştığımız yazı başka bir mecraya çekilmişti. Şimdi arzuladığımız mecraya dönerek islamda sapmalara neden olan bir ''üçkaatçılığı'' ortaya koyalım. Şöyle ki:

Bakara 124. ''Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım demişti. ''Soyumdan da (önderler yap, yâ rabbi)'' dedi. Allah: ''Ahdim zalimlere ermez(onlar için söz vermem ) buyurdu.''

Ayetten de anlaşılıyor ki peygamber soyundan gelmek (seyid, şerif vs.'den olmak) zalim olmamanın gereği değil, illaki müslüman olacaklar diye bir kural yok, illaki taltif edilecekler diye bir şey yok. Peygamber soyundan gelse bile gerekli şartları yerine getirmek şart.

Enfal 41. ayette ganimetlerin nasıl bölüneceği açık olark anlatılmıştır. Ganimet 1/5'erden:
a_Allah ve peygambere, b-yakınlara, c-yetimlere, ç-yoksullara, d-yolculara

Bir ''üçkaat'' da ''b'' şıkkında yapılmıştır. Buradaki ''yakın'' ifadesi ''peygamber akraba çevresi'' olarak verilmiştir. Şimdi bir soru: ''savaşta elini, kolunu, bacağını kaybetmiş gaziler ile savaş nedeniyle tarlası, ekini hayvanı zarara uğramış kişiler veya onların eşleri nerede? bunlar ganimetten paya müstehak değil mi?''. İşte ''yakınlar'' olarak ifade edilenler de ''Savaşla yakınlığı olanlar'' manasında olup bu gazi ve zarar uğrayanlar olup, yan gelip de yatıp peygamberle yakınlığı nedeniyle beleşçiliği ifade eden bir ifade yoktur.

''Asalet, hem aristokrasi, hem liberalizm, hem feodal sistemlerde soydan geldiği kabul edilirken, bizim toplumlarımızda kişinin kendisinde-benliğinde güzel ahlaklı olmak diye kabul edilir. Buna ''erdem'' denilir ve islam bunun dışa yansımasına ''salih amel'' der. Kişi kendisinde güzel ahlak anlayışını toplamalı ve hareketlerine yansıtmalı ki, ona asil, asaletli kişi denilsin. Buna erdem-fazilet deniyor. Bunun ölçüsü de ''iffet'', yani ihtiyacı kadarla yetinip fazlasına tamah etmemek, elinde ise derhal zimmetten çıkarmaktır. İslam yaşamı da iffet-ismet üzerinedir. Bu nedenle de islam yaşamı seyitleri, eşraftanları, efendileri, şeyhleri, şıhları içinde barındırmaz. Barındırıyorsa düşünülmelidir. Bunlar mülkü ve maddi şeyleri, cahiller de bunları-bu asalakları veli edinmiştir.''

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Degerli Kardesim Galip,

burada cok haklisiniz, bilhassa bu satirlarda: Ayetten de anlaşılıyor ki peygamber soyundan gelmek (seyid, şerif vs.'den olmak) zalim olmamanın gereği değil, illaki müslüman olacaklar diye bir kural yok, illaki taltif edilecekler diye bir şey yok. Peygamber soyundan gelse bile gerekli şartları yerine getirmek şart.



Tarihin hic bir yerinde 4. ü Halife Ali ve her iki oglu hakkinda kati bir sekilde Kur'an'a Islam'a Müslümanliga aykiri bir davranista bulunduklarini yazmaz. Peygamber soyundan olduklari icin degil, tam bir mümin olduklari icin böyle hareket etmislerdir.

Soydan gelen bir idare seklini ille de takip etmel gibi bir hal takinmamislardir. Halk kendiliginden böyle uygun görmüs olacak. Muaviye mi dir Mervan midir neyse, onlar gibi kendi kendilerini halife ilan etmemislerdir.

Ve Muaviye dir saltanat haline ceviren halifeligi ve babadan ogula devamini saglamlastiran.

Hakliya hakli demek lazimdir.

Kur'an'da ille de peygamber soyundan gelmesi lazimdir diye bir konu yok müslümanlarin devlet idarecilerinin hakkinda. Ama muhakkak olan zenginlik icinde bir saltanata sahip olup soy güderek hakimligi saglamak hic bir sekilde ön görülmemistir.

Islam ile firavun gibi hanedanlarinin kökü zaten kazinmak istenmistir. Ama gelin görünki Allah'in resulünün ölümünden bir müddet sonra tam bir geriye dönüs olmustur. Bir devlet idarecisi olmak demek saltanat sürmek demek degildir.

Üstelik sizin de hak vereceginizi zannediyorum, Peygamber hanimlari Rabbimiz tarafindan annelerimiz olarak ifade edilmistir. Bu saygideger hanimlarin gecimlerini, sayet peygamberimiz hic bir sekilde geriye bir servet birakmadigini ele alacak olursak, nasil gecinebileceklerini, hayatlarini nasil devam ettirebileceklerini hic düsündünüzmü? Yoksa o hürmetli validelerin gecimlerini üstlenmek bir yük mü olmustur?

Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (25. February 2013)
Alt 24. February 2013, 01:32 PM   #3
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Enfal 41. ayette ganimetlerin nasıl bölüneceği açık olark anlatılmıştır. Ganimet 1/5'erden:
a_Allah ve peygambere, b-yakınlara, c-yetimlere, ç-yoksullara, d-yolculara

Bir ''üçkaat'' da ''b'' şıkkında yapılmıştır. Buradaki ''yakın'' ifadesi ''peygamber akraba çevresi'' olarak verilmiştir. Şimdi bir soru: ''savaşta elini, kolunu, bacağını kaybetmiş gaziler ile savaş nedeniyle tarlası, ekini hayvanı zarara uğramış kişiler veya onların eşleri nerede? bunlar ganimetten paya müstehak değil mi?''. İşte ''yakınlar'' olarak ifade edilenler de ''Savaşla yakınlığı olanlar'' manasında olup bu gazi ve zarar uğrayanlar olup, yan gelip de yatıp peygamberle yakınlığı nedeniyle beleşçiliği ifade eden bir ifade yoktur.

''Asalet, hem aristokrasi, hem liberalizm, hem feodal sistemlerde soydan geldiği kabul edilirken, bizim toplumlarımızda kişinin kendisinde-benliğinde güzel ahlaklı olmak diye kabul edilir. Buna ''erdem'' denilir ve islam bunun dışa yansımasına ''salih amel'' der. Kişi kendisinde güzel ahlak anlayışını toplamalı ve hareketlerine yansıtmalı ki, ona asil, asaletli kişi denilsin. Buna erdem-fazilet deniyor. Bunun ölçüsü de ''iffet'', yani ihtiyacı kadarla yetinip fazlasına tamah etmemek, elinde ise derhal zimmetten çıkarmaktır. İslam yaşamı da iffet-ismet üzerinedir. Bu nedenle de islam yaşamı seyitleri, eşraftanları, efendileri, şeyhleri, şıhları içinde barındırmaz. Barındırıyorsa düşünülmelidir. Bunlar mülkü ve maddi şeyleri, cahiller de bunları-bu asalakları veli edinmiştir.''



Dogru sözü selamlamak lazim gelir.

a_Allah ve peygambere,( peygamber öldü, Allah'a pay nasil verilecek? b-yakınlara, c-yetimlere, ç-yoksullara, d-yolculara

Hasan ve Hüseyin öldürdüklerinde geride kalan cocuklari yetim ve öksüz sayilmazlarmi? Onlara bir pay verilse ganimetlerden cok mu görülür?

Hem bir taraftan peygamber soyu katledilecek hemde geriye kalan aileleri orta yerde ac susuz birakilacak, bu mudur adalet.

Hem illede peygamber soyundardir diye bir özellik verilmiyecek olurlarsa, neden 3. Halife Osman soyundan olduklari icin bazilarina özellikler taninsin?

Madem soy sop ile halledilecek bir durum yok ise ortada, o zaman halkin oyuyla karar verilir. Ama silah kuvveti, para ve hile üzerine halka baskiyla degil.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (25. February 2013)
Alt 24. February 2013, 01:48 PM   #4
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Türkün akli sonradan gelir misali, benim de sonradan aklima geliyor.


Galip Kardesim,

bir yerlerde okumustum, Osmanli zamaninda da peygamber soyundan gelenlere devlet bir maas bagliyordu.

Bana kalsa bu maas bir nevi susma payi rolünü oynuyordu, devlet islerine karismasinlar bir kösede uslu uslu otursunlar diye, hemde müslüman olarak halen kendilerini suclu hissediyorlardi zamaninda peygamber soyuna yapilan katliamlardan dolayi. Bu yüzdendir yapilan yardimlar. Kimsenin de sikayeti olmamistir bu neden böyledir diye.

Ben hic kimseye soyundan dolayi bir üstünlük taniyanlardan degilimdir. Yardima ihtiyaci olan herkese yardim edilmesi gerektigini savunurum.

Selam ve dua ile.

Not: Güzel bir temaya deginmissiniz gercekten. Tebrik ederim. Hic olmazsa asirlardir süren ve tabu bir tema olarak görülen konular üzerinde paylasimlar yapabiliyoruz. Tuhaftir ama, halen Muaviye ve Ali hakkinda konusmaya gelince sanki insanlara göklerden bir yasak konulmus gibi kimse yanasmiyor konulara.

Neymis efendim, müslümanligi bölmek olurmus sayet bu konulari acarsak. Bölüsmelerin sebebini bir arastirmak akillarina gelmiyor sanki, zaten tam da bu olaylar sebeb olmustur müslümanlarin arasina fitne sokup mezheblere bölen.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Bilgi (26. February 2013), dost1 (25. February 2013)
Alt 25. February 2013, 02:34 PM   #5
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.017
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm! Değerli Merdem Kardeşim!

Alıntı:
merdem Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Enfal 41. ayette ganimetlerin nasıl bölüneceği açık olark anlatılmıştır. Ganimet 1/5'erden:
a_Allah ve peygambere, b-yakınlara, c-yetimlere, ç-yoksullara, d-yolculara

Bir ''üçkaat'' da ''b'' şıkkında yapılmıştır. Buradaki ''yakın'' ifadesi ''peygamber akraba çevresi'' olarak verilmiştir. Şimdi bir soru: ''savaşta elini, kolunu, bacağını kaybetmiş gaziler ile savaş nedeniyle tarlası, ekini hayvanı zarara uğramış kişiler veya onların eşleri nerede? bunlar ganimetten paya müstehak değil mi?''. İşte ''yakınlar'' olarak ifade edilenler de ''Savaşla yakınlığı olanlar'' manasında olup bu gazi ve zarar uğrayanlar olup, yan gelip de yatıp peygamberle yakınlığı nedeniyle beleşçiliği ifade eden bir ifade yoktur.

''Asalet, hem aristokrasi, hem liberalizm, hem feodal sistemlerde soydan geldiği kabul edilirken, bizim toplumlarımızda kişinin kendisinde-benliğinde güzel ahlaklı olmak diye kabul edilir. Buna ''erdem'' denilir ve islam bunun dışa yansımasına ''salih amel'' der. Kişi kendisinde güzel ahlak anlayışını toplamalı ve hareketlerine yansıtmalı ki, ona asil, asaletli kişi denilsin. Buna erdem-fazilet deniyor. Bunun ölçüsü de ''iffet'', yani ihtiyacı kadarla yetinip fazlasına tamah etmemek, elinde ise derhal zimmetten çıkarmaktır. İslam yaşamı da iffet-ismet üzerinedir. Bu nedenle de islam yaşamı seyitleri, eşraftanları, efendileri, şeyhleri, şıhları içinde barındırmaz. Barındırıyorsa düşünülmelidir. Bunlar mülkü ve maddi şeyleri, cahiller de bunları-bu asalakları veli edinmiştir.''



Dogru sözü selamlamak lazim gelir.

a_Allah ve peygambere,( peygamber öldü, Allah'a pay nasil verilecek? b-yakınlara, c-yetimlere, ç-yoksullara, d-yolculara

Hasan ve Hüseyin öldürdüklerinde geride kalan cocuklari yetim ve öksüz sayilmazlarmi? Onlara bir pay verilse ganimetlerden cok mu görülür?

Hem bir taraftan peygamber soyu katledilecek hemde geriye kalan aileleri orta yerde ac susuz birakilacak, bu mudur adalet.

Hem illede peygamber soyundardir diye bir özellik verilmiyecek olurlarsa, neden 3. Halife Osman soyundan olduklari icin bazilarina özellikler taninsin?

Madem soy sop ile halledilecek bir durum yok ise ortada, o zaman halkin oyuyla karar verilir. Ama silah kuvveti, para ve hile üzerine halka baskiyla degil.
Tövbe Sûresinde hazineden kimlere harcama yapılacağı genel olarak açıklanmıştır:

(Tövbe: 60) Kesinlikle, Allah tarafından bir fariza [taksim/zorunlu görev] olarak; sadakalar [kamu gelirleri] ancak, fakirler, miskinler [yoksullar, işsizler] o iş üzerine çalışan görevliler [kamu görevlileri], müellefe-i kulûb [kalpleri İslâm'a ısındırılacaklar], boyunduruktakiler [özgürlüğü olmayan köleler], ağır borç altındakiler, Allah yolundakiler [askerler, öğrenci ve öğretmenler], yolda kalmışlar içindir. Allah her şeyi en iyi bilendir ve yasa koyandır.

Âyetteki, Eğer siz Allah'a iman etmiş, hakk ile bâtılın ayrıldığı o gün; iki ordunun karşı karşıya geldiği o gün [Bedir günü], kulumuza indirdiğimiz Âyetlere iman etmiş iseniz ifadesi, çok ciddi bir ikaz olup, "eğer Allah'a inanmışsanız sadakaları [kamu gelirlerini] böyle taksim edin, inanmıyorsanız ne yaparsanız yapın" demektir. Buradan, taksimatın böyle yapılmaması hâlinde Allah'a iman edilmiş olmayacağı anlaşılıyor.
Âyette, ganimetin öncelikle Allah için olduğu ifade ediliyor ki bundan maksat, –Allah'ın bir hissesi bulunduğunu bildirmek değil– söze tazim üslubu [Allah'ı zikretmek] ile başlamak ve kamu yararını ön plana çıkarmaktır. Çünkü her şey Allah'ın mülkü ve milkidir. Kur'ân'da Allah'a izafe edilen her şey, "kamu yararını" ifade eder; "Beytullâh, nâqatullâh" gibi.

Âyetteki, yakınlığı olanlar ifadesiyle, genellikle Peygamber'in yakınları, Ehl-i Beyt, Kureyş kabilesi, Hâşimoğulları, Muttaliboğulları gibi akrabalarının kastedildiği ileri sürülmüştür. Hâlbuki Haşr Sûresinde savaş ganimetlerinden bahsedilirken, yakınlığı olanlar ifadesi, bizzat Allah tarafından açıklanmıştır:

(Haşr: 7–8) Allah'ın, o kent halkından, Rasûlü'ne verdiği ganimetler, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşmasın diye Allah'a, Elçi'ye yakınlık sahiplerine; göç eden fakirler –ki onlar, Allah'ın lütuf ve rızasını ararken yurtlarından ve mallarından çıkarılmışlardır, Allah'a ve Elçisi'ne yardım ederler. İşte onlar, doğruların ta kendileridir– yetimlere, miskinlere, yolcuya aittir. Elçi, size ne verdiyse onu hemen alın. Sizi neden aloyduysa ondan geri durun. Allah'a da takvâlı davranın. Şüphesiz Allah, kovuşturması çok çetin olandır.

"Ganimetlerin tümü, niçin gaziler arasında paylaştırılmayıp da beşte-biri kamuya ayrılıyor?" diye sorulabilir. Bunun birinci nedeni, İslâm'daki savaşın ana gayesinin dünyevî çıkar için olmayışıdır. İkinci nedeni de, yetimler, yoksullar vs.'nin de Allah için savaşa katılmak istediği hâlde imkân bulamamalarıdır. Bunlar savaşa katılamasalar da gönülleri savaşa katılanlarla beraber olmuş ve onların zaferi için dua etmişlerdir.
Âyette, ganimetin beşte-dörtlük kısmının ne yapılacağı belirtilmemiştir. Ancak, Âyetteki söz akışı ve Rasûlullah'ın uygulaması, kalan kısmın savaşa katılanlar arasında hakkaniyetle paylaştırılması gerektiğini göstermektedir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Bilgi (26. February 2013), merdem (25. February 2013)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
hatİce


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:58 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam