Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21. August 2016, 09:30 PM   #13
lovesoft
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesajlar: 38
Tesekkür: 11
9 Mesajina 16 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
lovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud of
Standart

NEBİ VE RESUL KAVRAMLARI

Her ikisi de 'Peygamber' diye algılanan (tercüme edilen) Nebi ve Resul kavramları aynı değildir;
Nübuvvet (nebilik) bir makam, risalet (resullük) ise nebilerin yaptığı bir görevdir. Tüm Nebilere Kitap verilmiş (2:213; 6:83-90;19:30) ve tüm Nebiler aldıkları bu Kitabı Resul olarak tebliğ etmişlerdir.('Kitap verilen peygambere Resul, verilmeyene Nebi denilir' şeklindeki geleneksel yaklaşım Kurana aykırıdır. Örnek: 19:30 " İsa şöyle dedi: “Ben Allah'ın kuluyum. O, bana Kitâb'ı verdi ve beni nebi(peygamber) yaptı). Yani tüm Nebiler, Nebi-Resuldür. Resullük görevini yapmayan Nebi yoktur.

Allah, öyle bir kitap gönderiyor ki tabir caizse ne yaparsanız yapın geri adım atmak zorunda kalıyorsunuz. Bunu kendi kendime “Allah’la oyun oynamaya gelmez!” olarak ifade ediyorum.

Bazı ayetlerin orijinalinde resul(elçi) kelimesi geçtiği halde nebi(peygamber) olarak çevriliyor.
Örneğin:
Diyanet Vakfi: 3:81 "Hani Allah, peygamberlerden: «Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir PEYGAMBER geldiğinde"
Bu ayetin orijinalinde ilk peygamber yerinde “nebi”, ikincisin de “resul” ifadesi kullanılmaktadır. Yukarıdaki çeviride her ikisi de nebi(peygamber) olarak çevrilmiş.

Eğer nebi ve resul aynı anlamda olsa idi, aynı ayette nebi ve resul kelimesi olmazdı. Resul olarak çevrilmek zorunda kalınan ayetler.

19:51 “Kitapta, Mûsâ’yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir resül, bir nebi idi.”
19:54 “Kitap’ta İsmail’i de an. Şüphesiz o sözünde duran bir kimse idi. Bir resül, bir nebi idi.”
22:52" Biz, senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik..."

Diyanetin yaptığı gibi orijinal de resul(elçi) olan kelimeyi nebi(peygamber) olarak çevirelim.

19:51 “Kitapta, Mûsâ’yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir nebi,bir nebi idi.”
22:52" Biz, senden önce hiçbir nebi ve nebî göndermedik..."
olmadı değil mi?
Ancak yukarıda dediğim gibi “Allah’la oyun oynamaya gelmez!”. Tabirimi mazur görün; insana tükürdüğünü yalatır.

Konunun yeterince açıklandığı kanaatindeyim ancak hakikaten samimi olup da hâlâ resule itaat ile Muhammed (a.s)’e itaati birbirinden ayırt etmekte zorlanıp tereddüt içinde olanlar varsa diye bu konuyu biraz daha genişleteyim,

Nebi(peygamber) hata yapabilir, Resul(elçi) ASLA hata yapamaz. Örneğin, Ashab nebinin her dediğini değil resulün her dediğine işittik ve itaat ettik diyorlardı… Muhammed as bir söz söylediğinde ‘bu Allah’tan mıdır? diye sormalarının nedeni budur…
Eğer cevap ‘hayır bu Allah’tan değil’ olursa yani bu sözü söyleyen resul değil nebi ise (söylenen bir ayet değilse) bazen itiraz ederlerdi…

Enfal 5,6 da nebiye itiraz ettiği bildirilen üstelik nebi haklı iken itiraz eden müminlerden bahsediliyor.
Keza Mücadele 1-3 te nebi ile tartışan, ona itiraz eden ve dahası Allah’ın lehinde ayet indirdiği kadından bahsediliyor.
KURAN=RESUL demektir. İşte bunun delili;

Nebi(peygamber) ve resül(elçi) ayrımını bizzat Allahu teala yapıyor. Kur’an Allah'ın kelamı, Resul’un hadisleridir.


69:40 “Hiç şüphesiz o (Kur’an), çok şerefli bir elçinin(resulün) hadisidir(sözüdür).”

Nebiye itaati emreden hiç bir ayet yoktur, Resul’e itaat edin ayetleri vardır. Resül Muhammed’e itaat, Kurana İtaattir, Kurana itaat Allaha İtaattir.

4:80 "Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur... "
2:89 "Onlara, Allah katından yanlarındakini tasdik eden KİTAP geldiği zaman"
2:101 "Onlara, Allah katından yanlarındakini tasdik eden RESUL geldiği zaman".

Görüldüğü üzere, iki ayetin lafzı -KİTAP ve RESUL kelimeleri haricinde- tamamen aynıdır.
Ama birinde KİTAP, birinde RESUL kelimesi yer alıyor. Yani Resul yazan yere Kitap, Kitap yazan yere Resul yazılabiliyor. (RESUL=KİTAP olduğu, ‘resule tabi olmak ayetlere tabi olmaktır’ manasına gelen 20/134 ve 28/47 ayetlerinden de anlaşılabilir).
.
O halde, Kuran ile muhatap olan bizler, Resul Muhammed a.s ile muhatap olduk demektir. Çünkü biz, eğer 14 asır önce Nebi-Elçi ile birlikte yaşasaydık, kaç ayet işitecek idiysek, o ayetlerin hepsini işitmiş haldeyiz. Önemli olan işittiğimiz bu ayetlere karşı ne dedik ve kimlerden olduk? 1) Gerçekte işitmediği halde ‘işittik’ diyenlerden mi?(8/21), 2) ‘İşittik ve isyan ettik’ diyenlerden mi ? (2/93), 3)‘İşittik ve itaat ettik’ diyenlerden mi? (2/285,24/51). Karar bizim.


NEBİ VE RESUL KAVRAMLARI KARIŞTIRILDIĞIN DA KUR'AN DA ÇELİŞKİ ÇIKMAKTADIR..
Örnek 1)
Din de TEK hüküm koyan Allah’tır diyen ayetler.
4:105 “Şüphesiz, insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmetmen için biz sana Kitap’ı hak olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma.”
bkz. 3:154, 5:43-44,5:49-50, 6:114, 12:40, 12:67,18:26,28:70, 28:88, 42:10,

Dinde nebi(peygamber) de hüküm koyabilir diyen ayet.

7:157 “Diyanet Vakfi: “Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber’e uyanlar (var ya), işte o PEYGAMBER onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram KILAR..."
Yukarıdaki büyük harfle yazılan peygamber(nebi) olarak çevirilen kelime resul(elçi) olmalı idi. Nebinin haram kılma yetkisi yoktur resulun (elçinin) haram kılma yetkisi vardır.Elçinin görevi ise aşağıdaki ayetler ile bildirilmiştir.
5:99 “Elçiye düşen görev sadece duyurmak...”
bkz. 63:12, 35:23


Eğer nebi HÜKÜM koyabilse idi, şu ayetler inmezdi.
10:109 "Sana vahyedileni izle; ALLAH hüküm verinceye kadar SABRET. O, hüküm verenlerin en iyisidir."
Aynı şekil de Tahrim 1. ayette nebimiz kendi aldığı kararla hareket etmiş, bir şeyi kendisine haram kılmış ve bu durumdan dolayı uyarılmıştır. Eğer hüküm koyma yetkisi olsa idi, Allah nebimizi uyarmazdı.

Örnek 2)

Nebi ve Resül'ün kavramları karıştırıldığında bir grup mümin ashab cehennemlik oluyor!
.
Aşağıda Nebi(Peygamber) diye çevrilen kelime orijinal de Resul(elçi) olarak geçmektedir.
.
4:115 "Kim de kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, PEYGAMBERE muhalefet ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve CEHENNEME sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.."
.
Yukarıdaki ayete göre aşağıdaki bir grup ashab CEHENNEMLİK!
.
8:5 "Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. MÜ’MİNLERDEN bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi."8:6 "Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda mücâdele ediyorlar/tartışıyorlardı."
.
4:115'de Nebiye(peygambere) değil Resüle(elçiye) muhalefet edildiği taktirde imanın düşeceği bildiriliyor.
.
8:5-6' da Müminlerden bir grup ashab Nebi ile (Resul ile değil) tartıştığından dolayı Allah onlara hâlâ mümin diyor. İmanlarını düşürmüyor..

8:5-6' daki ayette eğer ifade nebi(peygamber) değil de resul(elçi) olsaydı asla böyle nitelenmezlerdi.(33/57)

RESULE İTAAT –hadislere değil- KURANA TABİ OLMAKTIR

Allaha ve Resulüne itaat –Allah ve Resul diye iki ayrı otoriteye değil- Allah’ın Resulü ile gönderdiği emirlerine (Kurana) itaattir. Dolayısıyla Resule itaat –Nebiye isnad edilen Kuran dışı hadislere değil- Resulün vahye dayalı gerçek hadisleri olan Kurana itaattir.
Çünkü Kuran, ALLAH’IN KELAMIDIR ama RESULÜN de BEYANIDIR. Biz Kurana tabi olunca onu tebliğ eden Resule ve dolayısıyla Allaha itaat etmiş oluruz (4/80). Kuran bu nedenle ‘sadece Kurana tabi olun, başka velilere tabi olmayın (7/3)’ der.
Çünkü ‘sadece Kurana’ tabi olan ‘sadece Resule tabi olmuş’ ve böylece yalnızca Allah'a kulluk etmiş, Allah'a itaat etmiş olur.

Buna rağmen, ‘Allaha itaat Kurana, Resule itaat ise hadislere itaattir’ diyen kardeşlerimiz olursa, şu soruları cevaplamalıdırlar;



9:29, 33:36 gibi ayetlerde geçen Allah VE Rasul'ünün haram kıldığı, hükmettiği derken, Allah ayrı, Rasul ayrı şeyi mi söyler? Yoksa Allah ve Rasul'ü AYNI/TEK bir şeyi mi söyler?

Örneğin,

1) 8:20 "Ey iman edenler, Allah'a ve Rasul'üne itaat edin, işittiğiniz halde ONDAN yüz çevirmeyin."

Bakın, burada Allah ve Rasul'ü diyor ama, ONLARDAN yüz çevirmeyin demeyip, ONDAN yüz çevirmeyin diyor. Burada TEKİL geçtiğine göre, Allah ve Rasul'ü TEK BİR ŞEY getirmiş demektir. Şayet ikisi AYRI-AYRI şeyler getirmiş olsaydı, ONLARDAN denilmesi gerekirdi.

Yani, Allah=Kuran, Rasul=Buhari + Müslim + Tirmizi... değildir.
Allah ve Rasul'ünün getirdiği şey Kuran'dır.

2) Mevdudi Tefhimul Kuran'da "Size Allah'tan bir nur VE apaçık bir kitap geldi. (Maide 5-15)" ayetinin tefsirinde: "Burada ehlikitaba nur ve kitap olarak iki farklı şey gelmemiştir. Apaçık bir kitap olarak nur gelmiştir..." diyerek, sırf arada VE bağlacı var diye, 2 farklı şey anlaşılamayacağını belirtir.

3) Fahreddin Razi: Melekler VE Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.(Mearic 70:4) Razi; burada Ruh'tan kastedilen Cebrail'dir der. Onun ayrıca belirtilmesini ise; "onun büyüklüğüne, Allah katındaki değerine, melekler arasındaki saygın konumuna işaret etmek içindir" diye tanımlar. Kısacası sırf arada "VE" bağlacı var diye Melekler ve Ruh'u birbirinden farklı iki şey olarak algılamaz.

Kuran'da "ve" bağlacı sadece iki farklı terimi bağlamak için kullanılmaz. Bunun dışında başka kullanımları da vardır. Aşağıdaki videoda ve bağlacının kullanımlarından bir çeşidi gösterilerek, yanlış anlaşılan bazı ayetlerle ilgili açıklama yapılmıştır. https://www.youtube.com/watch?v=NtS18GfkmdY

4) Bakara 238'de "Namazlara VE orta namaza devam edin..." buyrulur. Sırf arada ve bağlacı var diye orta namazı namazlardan farklı bir şey olarak algılamıyoruz orta namazın namazların bir parçası olduğu açıktır nitekim ayette namazı özellikle orta namazı koruyuun şeklinde bir mana verilebilir.

7) Rahman 68'de "Her ikisinde de meyveler VE hurmalar ve narlar vardır. " Sırf arada 'VE' bağlacı var diye hurmayı meyvelerden farklı bir şey olarak algılayamayız, Hurma meyvelerin parçası/alt kümesidir.

8) Tevbe 1’de ‘(Bu)Allah’tan ve Resul’ünden müşriklere gelen bir ihtardır’ buyrulur. Burada biri Allah’tan diğeri Resul’den gelen iki ayrı ihtar mı var yoksa Allah’tan gelen ama Resulü tarafından tebliğ (deklare) edilen tek bir ihtar mı?
.
9) Nisa 100’de ‘Her kim Allah’a ve Resul’üne hicret etmek maksadıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, kuşkusuz onun mükafatı Allah’a düşer’ buyrulur. Bir insan aynı anda hem Allaha hem Resule doğru nasıl hicret eder? Yoksa kast edilen Allah yolunda hicret mi?
.
10) Tevbe 90’ da ‘Allah ve Resul’üne yalan söyleyen Araplardan’ bahsedilir. Bu ifade ile kast edilen Allahın Resulüne yalan söylemek değilse Allaha ve Resule ayrı ayrı nasıl yalan söylenir? Allaha yalan söylemek ne demek?
.
11) Ahzab 36’da ‘Allah ve Resul’ü bir işe hüküm verdiği zaman…’ buyrulur. Bir iş için Allahın başka Resulün başka iki farklı hükmü olabilir mi? Yoksa Resul Allahın verdiği hükmü tebliğ mi eder?
.
12) Tevbe 65’te ‘Allah ve ayetleri ve Resul’üyle alay edenlerden’ bahsedilir? Allah ve ayetleri ve Resulü ile ayrı ayrı mı alay edildi, yoksa alay edilen sadece Allahın ayetlerini tebliğ eden Resul mü?
.
13) Tevbe 16’da ‘Allah ve Resul’ü ve mü’minlerin sırdaş edinilmesinden’ bahsedilir. Bir insanın Allah’ı ve Resulünü ayrı ayrı sırdaş edinmesi mümkün mü? Bu ne demek?
.
14) Tevbe 107’de ‘Allaha ve Resulüne karşı savaşan birinden’ bahsedilir. Burada Allaha ve Resulüne karşı açılmış iki ayrı savaş mı var, yoksa Allah’ın ayetlerini tebliğ eden Resule karşı açılmış bir savaş mı?
.
15) Enfal 1’de ‘Ganimetler Allah ve Resul’üne aittir’ buyrulur. Ganimetler ikiye ayrılacak ve yarısı Allah’a yarısı Resulüne mi verilecek, yoksa ganimetler; ‘Allah’ın Resulü aracılığıyla bildirdiği – ve 6/41 ve 59/7 ayetlerindeki- tarif üzere mi taksim edilecek ?
.
16) Mümtehine 4-6’ da İbrahim as ve ashabı, Ahzab 21’de de Resulullah bizlere örnek (üsve-i hasene) gösterilir. Eğer Resulullahı örnek almak için –Kurana değil de- hadislere tabi olmamız gerekiyor ise, biz İbrahim as ve ashabını örnek almak için neye tabi olacağız? İbrahim as’ın hadisleri mi var? Ve hatta O’nun ashabının? Varsa nerede? Yoksa Kuran bizden imkansızı mı istiyor?
.
17) Kuran, Allah’a itaati hangi sayı ve yaptırımla emrediyorsa, aynı sayı ve yaptırımla mutlaka Resule itaati de emrediyor. Allah’a itaatin emredilip de Resule itaatin emredilmediği (tek başına Allah’a itaati emreden) hiçbir ayet bulunmuyor. O halde ‘Allaha itaat Kurana, Resule itaat hadislere itaattir’ diyenler, tutarlı olmaları için şunu da diyebilmelidirler; ‘Kuranın yaptırımı ne ise hadislerin yaptırımı da öyledir, çünkü Allaha (Kurana) itaat emrinin sayı ve yaptırımı ne ise Resule (hadislere) itaat emrinin sayı ve yaptırımı da aynıdır.’ Bunu diyebilecekler mi?

Konu lovesoft tarafından (10. September 2016 Saat 12:24 AM ) değiştirilmiştir.
lovesoft isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla