Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26. December 2009, 08:22 PM   #1
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart 78.Hakka Suresi

HAKKAH [GERÇEKLEŞECEK OLAN] SURESİ
GİRİŞ
Hakkah suresi Mekke’de 78. sırada inmiş olup adını ilk ayetindeki “ الحاقّةel Hakkah” ifadesinden almıştır.
İnkârcıların tehdit edildiği ayetler içeren surede, geçmişteki Âd, Semûd, Lût, Firavun ve Nûh kavimleri ile yeryüzünde fesat çıkaran, peygamberlerini yalanlayan diğer azgın, sapkın kavimlerin kötü sonları hatırlatılmaktadır. Bu hatırlatmalar eşliğinde, “Kitabı Sağ Eline Verilenler”in ödüllendirilişi ile “Kitabı Sol Eline Verilenler”in cezalandırılışına ilişkin uhrevî sahneler nakledilerek inkârcılar uyarılmakta, müminler ise teselli edilip desteklenmektedir. Ayrıca surede elçilik görevi, Elçi’nin ne yapıp ne yapmayacağı ile ilgili ince uyarılar yapılırken Kur’an’ın korunmuşluğuna da vurgu yapılmaktadır.

https://youtu.be/lLlNN-AyYEE Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 405. Bölüm Hakka Suresi 1. Bölüm.


MEAL
RAHMAN RAHÎM ALLAH ADINA
1 – Gerçekleşecek olan!
2 – “Gerçekleşecek olan” nedir?
3 – “Gerçekleşecek olanın ne olduğunu”, sana ne bildirdi?
4- Semûd ve Âd, Kariah’ı [felaket kapısını şiddetli çalanı, şok edeni] yalanladılar.
5- Sonra, Semûd’a gelince; onlar korkunç bir sesle helak edildiler.
6 – Âd’a gelince; onlar gürültülü ve azgın bir fırtına ile helak ediliverdiler.
7 – O [Allah], onu [fırtınayı] üzerlerine yedi gece sekiz gündüz peş peşe musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi, onun [fırtınanın] içinde, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş halde görürsün.
8 - Bak şimdi görebilir misin onlara ait herhangi bir kalıntı?
9 - Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilenler, o hata ile geldiler.
10 – Sonra da onlar Rablerinin elçisine karşı geldiler de O [Rableri], onları pek şiddetli bir yakalayışla yakalayıverdi.
11, 12 – Şüphesiz Biz; onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye sular kabarınca sizi akanda [gemide] Biz taşıdık.
13- 17 - Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, işte o gün, “o olay” olmuştur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o gün dayanaksızdır. Melekler onun [semanın] çevresindedirler. O gün Rabbinin Arşını da bunların fevkinde, “Bedel olanlar” [yok edilenlerin yerine getirilen daha üstün varlıklar] taşır.
18 - O gün siz genişçe yayılırsınız, sizden hiçbir sır, gizli kalmayacak.
19- 24 - Sonra, kitabı sağından verilen kişiye gelince; hemen o, “Alın, okuyun kitabımı! Şüphesiz ben, hesabıma kavuşacağıma inanıyordum/ kesinlikle biliyordum” der. Artık o, meyveleri sarkmış yüksek bir cennette hoşnut bir yaşamdadır. –Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yiyin, için!-
25- 29 – Ve kitabı solundan verilen kimseye gelince; işte o: “Keşke kitabım bana verilmeseydi, hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim! Ne olurdu, o iş bitmiş olsaydı! Malım bana hiç fayda vermedi. Gücüm [otoritem] de benden yok olup gitti” der.
30 -37 - -Onu yakalayın, sonra da bağlayın! Sonra cehenneme yaslayın onu! Sonra da onu yetmiş arşın zincir içerisinde oraya [cehenneme]sokun! Şüphesiz o, büyük Allah'a inanmıyordu. Miskinin yiyeceği üzerine teşvik de etmiyordu. Bu sebeple bugün burada onun için hiçbir sıcak dost yoktur. Sadece hata edenlerin yiyeceği olan bir irinden başka yiyecek de yok.
38 – 43- Artık gördüklerinize ve görmediklerinize kasem olsun ki, şüphesiz o [Kur'ân], şerefli bir elçi sözüdür. Ve o, bir şair sözü değildir. -Siz ne az inanıyorsunuz!- Bir kâhin sözü de değildir. -Siz ne az düşünüyorsunuz/ öğütleniyorsunuz!- O [Kur’an], âlemlerin Rabbinden indirilmedir.
44 - 47- Eğer o [elçi; Muhammed], bazı sözleri Bizim sözlerimiz olarak ortaya sürseydi, kesinlikle ondan sağ elini [tüm gücünü] alırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Artık sizden hiç biriniz ona siper de olamazdınız.
48 – Ve şüphesiz o [Kur’an], takva sahipleri için bir öğüttür.
49 – Ve Biz kesinlikle sizden yalanlayanların varlığını biliyoruz.
50 – Ve şüphesiz o [Kur'ân], kâfirler için bir hasrettir.
51 – Ve şüphesiz o [Kur’an], kesin bilginin gerçeğidir.
52 - O halde, çok büyük Rabbinin ismini tesbih et [temize çıkar]!



TAHLİL:
1 – Gerçekleşecek olan!
2 – “Gerçekleşecek olan” nedir?
3 – “Gerçekleşecek olanın ne olduğunu”, sana ne bildirdi?
Kur’an, evrenin şimdiki düzeninin yok edilerek yerine yeni bir düzenin kurulacağı ve tüm insanların yaptıklarından sorguya çekileceği Kıyamet Günü’nü birçok farklı kavramla ifade etmiştir. Bu kavramlardan ikisi de “Gerçekleşecek olan” anlamındaki “el-Hâkka” ile “Felaket Kapısını Şiddetli Çalan, Şok Eden” anlamındaki “el-Kariah” kavramlarıdır.
Surenin girişi üslup bakımından Kariah suresinin girişine benzemektedir. Cümle veya cümle öğesi olmayan ilk ayet birden bomba patlar gibi patlamaktadır:Gerçekleşecek olan!”Ani bir irkilme hissi veren bu ifadeyledikkatler bir sonraki ifadeye çevrilmekte, orada da açıklama yapılmayıp zihinlerin verilecek mesaja iyice konsantre olması sağlanmaktadır: “Nedir ‘Gerçekleşecek olan?” “Gerçekleşecek olan nedir, sana ne bildirdi?
Surenin bu üç ayetinde zımnen şöyle denilmektedir: “Ne kadar bilgiye sahip olursanız olun, ne kadar tahmin yürütürseniz yürütün, kıyamet olgusunu tümüyle idrak etmeniz mümkün olmaz. O kadar dehşetli bir hadisedir ki, insan havsalası tam olarak onu kavrayamaz; ancak onun parçalarını kavrayabilir.”
Konu akışı dikkate alındığında, surede sözü edilen “ الحاّقة el-Hakkah [gerçekleşecek olan]” ifadesi ile “azgınların başına gelen felaketler” ve “kıyamet”in kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu olguların “الحاّقة el-Hakkah” diye adlandırılması, gerçekleşeceklerinde hiçbir kuşkunun olmamasından dolayıdır. O gün herkes hak ettiğini elde edecek, inananlar cenneti, inanmayanlar da cehennemi alacaktır. Evet, kıyamet kesinlikle vuku bulacak, Allah kötüleri cezalandıracak, kimse de buna engel olamayacaktır.
Olacak o vak’a olduğu zaman. -Ki onun [o vak’anın] oluşu için yalan söyleyen yoktur. O [o vak’a], alçaltıcıdır, yükselticidir.- Yeryüzü şiddetle sarsıldıkça sarsıldığı ve dağlar ufalandıkça ufalanıp da toza dumana dönüşüverdiği zaman. (Vakıa/1- 6)
Kariah! [Felâket kapısını şiddetli çalan!]
Nedir o kariah [felâket kapısını şiddetli çalan]?
Kariah’ın [felâket kapısını şiddetli çalanın] ne olduğunu sana ne bildirdi? (Kâria/1-3)
Tûr’a, yayılmış ince deri [parşömen] üzerine satırlaştırılmış Kitap’a, Mamur Ev’e, yükseltilmiş tavana, doldurulmuş/tutuşturulmuş denize kasem olsun ki, Şüphesiz Rabbinin azabı, kesinlikle vuku bulacaktır, ona engel olacak yoktur. (Tur/1-8)
Artık o zorlu bir haykırıştan ibarettir. Bir de bakmışsın ki, onlar karşıda duruverirler. Ve “Eyvah bizlere! İşte bu, Din Günü’dür!” derler.
-“İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz Ayırma Günü’dür!”- (Saffat/19-21)
2, 3. ayetlerdeki muhatap tekil olarak Resulullah gözükse de, onun şahsında tüm zamanların insanlarıdır.
4- Semûd ve Âd, Kariah’ı [felaket kapısını şiddetli çalanı, şok edeni] yalanladılar.
5- Sonra, Semûd’a gelince; onlar korkunç bir sesle helak edildiler.
6 – Âd’a gelince; onlar gürültülü ve azgın bir fırtına ile helak ediliverdiler.
7 – O [Allah], onu [fırtınayı] üzerlerine yedi gece sekiz gündüz peş peşe musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi, onun [fırtınanın] içinde, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş halde görürsün.
8 – Bak, şimdi görebilir misin onlara ait herhangi bir kalıntı?
Bu ayetlerde, kaçınılmaz gerçekle yüzleşenlerden Semûd ve Âd’a değinilmiş ve her iki kavim de yalanlayıcıların örneği olarak gösterilmiştir. Bu kavimlerin her ikisi de ahireti kabul etmeyen, kendilerine gelen uyarıcı elçileri yalanlayan birer toplum idi. Arabistan bölgesinde yaşamış olan bu iki toplumdan o günün Arapları da haberdardı. Onların yaşadıkları yerler haklarında yeterince bilgiye sahiptiler. Bu nedenle, bu kavimlerin başlarına gelen korkunç akıbet ibret olsun diye o günkü Araplara da hatırlatılmaktadır.
Bu sureye kadar Âd ve Semûd kavimleri ile azgınlık yapan diğer toplumlar hakkında ibret alınacak birçok bilgi verilmişti. Bu nedenle burada birkaç ayeti hatırlatmakla yetiniyoruz:
(And olsun ki) Âd'a da kardeşleri Hûd'u (elçi gönderdik). O, “Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Hâlâ sakınmaz mısınız?” dedi. (A’raf/65)
Şüphesiz Biz onların üzerine tek sayha [korkunç bir ses] gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı gibi oluverdiler. (Kamer/31)
Şüphesiz Biz; onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye sular kabarınca sizi akanda [gemide] Biz taşıdık. (Hâkka/11)
Bu yüzden Biz de onlara bu en basit hayatta rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlar yardım da olunmazlar. (Fussılet/16)
İşte, onların, işledikleri zulümler yüzünden çatıları çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç şüphesiz ki bunda, bilen bir kavim için bir ayet [gösterge] vardır. (Neml/52)
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla