Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10. November 2012, 04:23 AM   #9
sevginur
Uzman Üye
 
sevginur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 300
Tesekkür: 477
198 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
sevginur has much to be proud ofsevginur has much to be proud ofsevginur has much to be proud ofsevginur has much to be proud ofsevginur has much to be proud ofsevginur has much to be proud ofsevginur has much to be proud ofsevginur has much to be proud of
Standart

4. KUR’ÂN’DA DİNDARLIK


Din, Arapça deyn kökünden mastar veya isim olarak kabul edilir. Cevherî dinin “âdet, durum; ceza, mükâfât; itaat” şeklinde üç anlamını verir ve terim olarak dinin bu son anlamdan geldiğini belirtir[1].

Ragıb
buna ceza ve itaat anlamlarını vermiş, İbn Manzur bunlara hesap ve islam’ı eklemiş, ayrıca deynin mastar, dinin isim olduğu yolunda bir görüş aktarmıştır[2].


Zebîdî âyet ve hadisler yanında Arap şiirinden aldığı çeşitli örneklere dayanarak din kelimesinin yirminin üzerinde anlamını ve terim olarak iki ayrı anlamını zikretmiştir[3]. Mütercim Asım Efendi ise dinin otuzu aşkın anlamından söz etmiştir.

Bunlardan dinin terim anlamını yakından ilgilendirenler şunlardır: Ceza ve karşılık, İslam, örf ve âdet, zül, inkıyad, hesap, hakimiyet ve galibiyet, saltanat ve mülkiyet, hüküm ve ferman, makbul İbadet, millet, şeriat, itaat[4].


Dinin sözlük anlamlarından boyun eğme ve karşılık görme[5] öne çıkmaktadır. Çeşitli güçlere boyun eğilerek bir karşılık beklenebilir. Dinde boyun eğilen güç, aşkın güç, yani ilahtır. Her dinin ilahı, kendine boyun eğilen kuralları ve o kurallara uyanlara vaat ettiği bir karşılık vardır.



İlk din, Allah’ın Adem’e öğrettiği, onun da çocuklarına tebliğ ettiği dindir. Bu çizgi, ilk peygamberden son peygambere kadar devam etmiştir.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın fıtratına çevir. O, insanları ona göre yaratmış*tır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. İşte doğru din bu dindir. Ama in*sanların çoğu bunu bilmez*ler.”(Rum 30/30)

Bu ayet, dini; doğru ve yanlış olarak ikiye ayırmakta, doğru dinin fıtratla örtüştüğünü bildirmektedir.



Allah Teâlâ bir de şöyle buyurur:

“Allah katında din, İslam dinidir.” (Al-i İmran 3/19)) Kim İslam'dan başka din ararsa, bu ondan kabul edilmez. O, ahirette, kaybetmiş olanlardan olur.”(Al-i İmran 3/85)



İnsan, dünyaya gözünü açtığı andan itibaren Allah’ın âyetlerini görmeye başlar. Âyet; açık işaret, gösterge ve belge demektir. Kur’ân surelerinin birbirinden ayrılmış bölümlerine de âyet denir.



Allah’ın âyetleri Kur’ân’da olanlarla sınırlı değildir. Tüm varlıklarda; göklerde, yerde, hayvanlarda, bitkilerde, kişinin iç dünyasında hâsılı her yerde onun âyetleri vardır[6]. Bunlar fıtrat âyetleridir. Allah Teâlâ şöyle
buyurur:

Biz hem dış çevrede hem de kendi içlerinde olan âyetlerimizi onlara gösterece-ğiz; sonunda onun (Allah’ın) gerçek olduğu onlar açısından iyice ortaya çıkacaktır.”(Fussilet 41/53)



İnsanın çevresinde ve içinde var olan âyetler, bir yaratıcının var olduğunu gösterir. Bu sebeple o, henüz çocukken Allah ile ilgilenmeye başlar ve çevresini soru yağmuruna tutar. Sonunda varlıkların Rabbini yani sahibini, gözüyle görmüş ve eliyle dokunmuş gibi kavrar.Bu konu “Her İnsan Allah’ı Bilir” başlığı altında anlatılmıştı.


Allah’ın varlığını herkes anlayıp kavradığı için Kur’ân’da onu ispatla ilgili âyet yoktur. Allah’ın hiçbir elçisi bu konuda bir çaba sarf etmemiştir. Onlar Allah’tan aldıkları emirle çabalarını, ondan başka ilah olmadığı konusunda yoğunlaştırmışlardır.

Allah Teâlâ Elçisi Muhammed aleyhisselama şöyle buyurur:


De ki, Allah’a koşun; ben ondan yana sizi açıkça uyarı-yorum.
Allah’ın yanı sıra başka bir Tanrı uydurmayın; ben ondan yana sizi açıkça uyarıyorum.
Bunlardan öncekilere bir elçi gelmeye görsün; hemen ya büyücü dediler ya deli. Bunlar da öyle.
Biri diğerine vasiyette mi bulundu? Yok; onlar taşkınlık eden bir toplumdur.
Onlara bakma. Onlardan dolayı kınanacak değilsin.
Sen yine de görevlerini hatırlat. Hatırlatma inanacak olanlara yarar sağlar.
Cinleri ve insanları yaratmam, başka değil, sırf bana kul olsunlar diyedir.
Onlardan ne bir rızk isterim, ne beni doyurmalarını isterim.
(Ben Allah’ım.) Rızkı, güç ve kuvvet sahibi olan Allah verir.
Yanlış yapanların peşine takılacak vardır; tıpkı arkadaşlarının peşine takılan gibi; acele etmesinler.
Sözü verilen günlerinden dolayı vay o kafirlerin haline!”
(Zâriyat 51/50-60
)



Dindar, bir dine uyan kişi demektir.Herkesin kendine göre din anlayışı vardır ve herkes kendini, kendi anladığı dinin dindarı sayar. Allah Teâlâ şöyle buyurur:


“Ey Ademoğulları! Sakın Şeytan başınızı derde sokma-sın. Nitekim edep yerlerini kendilerine göstermek için ananızın ve babanızın elbiselerini soymuş ve onları o cennetten çıkarmıştı. O ve onun takımından olanlar sizi, sizin onları göremeyeceğiniz yerlerden görürler. Biz şey-tanları, inanmayanlara dost olacak hale soktuk.


Onlar çirkin bir iş işlediler mi, “Atalarımızdan böyle gördük. Allah da bize böyle emretmiştir” derler. De ki: “Allah çirkinlikleri emretmez. Yoksa siz bilmediğiniz şeyleri Allah’ın üstüne mi atıyorsunuz?
De ki: “Rabbim adaletli davranmayı emretti. Siz, her secde yerinde ona yönelin. Dini, katkısız, ona has kılarak ona yalvarın. Sizi baştan yarattığı gibi yine ona döneceksiniz.”


Allah bir takımını doğru yola kabul etti. Bir takımı da sapkınlığı hak etti. Çünkü onlar Allah’tan önce o şeytanları kendilerine dost edindiler. Üstelik kendilerini doğru yolu tutmuş sanırlar.
(A’raf 7/27-30)



İtiraf etsin veya etmesin her insan Allah’ı kabul ettiği için bütün sapıklıklar, Allah ile kendi aralarına başka dostlar, başka ilahlar koyarlar.



Doğru din, fıtrat ile örtüştüğü için fıtratı esas alarak değerlendirme yapacak olursak insanların üçe ayrıldığını görürüz; bir bölümü fıtrata uyar, bir bölümü uymaz, bir bölümü de kararsız kalır.
__________________
De ki: “Ey kâfirler!
Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam.
Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız.
Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz.
Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.”
Kâfirûn Sûresi
sevginur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla