Tekil Mesaj gösterimi
Alt 1. October 2008, 06:51 AM   #2
EVVAB_İNSAN
Uzman Üye
 
EVVAB_İNSAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 220
Tesekkür: 35
42 Mesajina 53 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
EVVAB_İNSAN is on a distinguished road
Standart

PEYGAMBER KIZI ZEYNEP

Hz. Peygamber’in kız çocuklarının en büyüğü, Zeynep’tir. Bütün çocukları dikkate aldığımızda ise Zeynep en büyük çocuk olan Kâsım’dan sonra yer almaktadır.

Zeynep hakkında ayrıntılı bilgilere sahip değiliz. Kaynaklar onunla ilgili bilgilere, seçkin bir Mekkeli olan kocası hakkında bilgi verirken değinmektedir.
Zeynep, Ebu’l-As b. Rebî’le evlendi ve Ümâme adlı bir kızla Ali adında bir erkek çocuk doğurdu. Bu Ali, çocuk yaşta öldü. Ümame ise Fâtıma’nın vefatından sonra Hz. Ali ile evlenecek, Ali’nin şehadeti üzerine de büyük dedesi Abdülmutalip’in torunlarından Muğîre b. Nevfel b. Hâris’le hayatını birleştirilecektir. (İbn İshak. 339-340)n Zeynep’in hayatının en ilginç olayları Hicret sırasında ve bir de kocası Ebu’l-As’ın Müslümanlığa geçişi münasebetleriyle sergilenmiştir. Şimdi bunları görelim.

Medine’ye hicret sırasında insanlık tarihinin en büyük olaylarından biri sergilendi ve Medine, Mekkeli mümin muhacirlere “yurt ve iman evi” oluverdi. Allah Resûlü artık, Mekke’de bıraktığı kızlarını da Medine’ye getirmek istiyordu.

Peygamber yavrularından Rukıyye, daha önceki Habeşistan’a hicret sırasında kocası Osman b. Affan ile hicret etmişti. Mekke’de Fâtıma, Ümmü Gülsüm, Zeynep, bir de Peygamberimizin zevcesi Sevde binti Zem’a kalmıştı. Bir rivayete göre Fâtıma, Hz.Peygamber’in ardından, Ali ile birlikte hicret etmiştir.

(Yakûbî. 2/41) Fakat çoğunluğun benimsediği görüş şudur: Allah Elçisi Medine’den, Zeyd b. Hârise ile Ebû Râfi’ adlı sahabileri, ailesinden geri kalanları getirmek üzere Mekke’ye gönderdi. Görevlilere iki deve ve masrafları karşılamaları için 500 dirhem gümüş para verildi. Zeyd’le Ebû Râfi’ Mekke’ye geldiler. Ne var ki, Resûl kızı Zeynep o sırada Müslümanlığı kabul etmemiş bulunan kocası Ebu’l-As b. Rebî’nin engellemesiyle karşılaştı ve Mekke’de kaldı. Diğer hane halkı hazırlandılar. Medine’ye doğru yola çıkacak kafileye, Zeyd b. Harise’nin karısı Ümmü Eymen Bereketü’l-Habeşiyye, oğlu Üsâme, Hz. Ebu Bekir’in oğlu Abdullah da katıldı. (İbn Sa’d. 1/237 vd.)

Kafile, Mekke’yi tam terk etmişti ki kendilerini izleyen azılı müşrik Huveyris b. Nukayr’ın saldırısına uğradı. Saldırı bertaraf edildi, fakat devesi ürken Fâtıma yere düşüp incindiği için çok acı çekti. Saldırıyı yapan Huveyris, Hz. Peygamber’e eziyet etmekten zevk alan hummalı bir İslam düşmanıydı.
Onun yaptıkları, yıllarca unutulmadı ve bu adam Mekke fethinde Hz. Ali tarafından öldürüldü. (Bintü’ş-Şâtî, 586-587) Bir süre sonra kafile Medine’deydi… Artık, Fâtıma, hayatının kalan kısmını tamamlayacağı Medine’ye gelmiş, babasının yanında yerini almıştı.

Zeynep’in, İslamiyet’in zuhurundan önce evlenmiş bulunduğu kocası Ebu’l-As b. Rebî, Mekke’nin en asil ailelerinden birinin çocuğu ve Hatîce Vâlide’nin yeğeniydi. Hz. Peygamber’in, kızı Zeynep’i ona vermesi de Hatîce’nin isteğiyle olmuştu. Allah Resûlü’nün tevhit bayrağını açması üzerine bütün hane halkı Müslümanlığı kabul etmiş, yüce Peygamber’in damadı olmasına rağmen Ebu’l-As putperestliğine devam edeceğini bildirmişti. Bu itibarlı ve zengin adamın müşrik olarak kalması Mekke ileri gelenleri sevindirmişti. Öyle ki bir heyet halinde ona giderek memnuniyetlerini bildirirken şu teklifi yapmayı da ihmal etmediler: “Muhammed’in kızını boşa, sana Mekke eşrafından kimin kızını istersen alalım.” Ebu’l-As onları dinledikten sonra şu asil cevabı vermekte gecikmedi: “Ben böyle bir şeyi asla yapmam. Karımı çok seviyorum, onun yerine hiçbir kadını koymam. İsteğinizi reddediyorum.” Büyük tarihçi İbn Hişâm, Ebu’l-As’ın bu tavrının Allah Resulü tarafından takdirle karşılanıp övüldüğünü kaydeder.

Zeynep’in hicretine izin vermeyen Ebu’l-As, hicretten sonra Müslümanlarla müşrikler arasında meydana gelen ilk harpte, Bedir harbinde, çarpışmaya putperestler safında iştirak etti ve Müslümanların zaferi ile sonuçlanan bu savaş sonunda esir düştü. Haberi alan Zeynep, gereken fidyeyi vererek kocasını kurtarmak için Medine’ye adam gönderdi. Fidye, Allah Resûlü’nün önüne getirildiğinde o, aniden hüzünlendi ve gözyaşlarını tutamadı. Çünkü fidye olarak gönderilen mücevher, Hz. Hatîce’nin, kızı Zeynep’e evlilik hediyesi olarak verdiği gerdanlıktı. Allah Elçisi ashabına dönerek dedi ki: “”Bu fidyeyi almak sizin hakkınızdır, fakat ben sizden rica etsem, Ebu’l-As’ı fidye almadan serbest bırakır mısınız?” Ashab bunu severek kabul etti ve Ebu’l-As serbest bırakılarak gerdanlıkla birlikte Mekke’ye gönderildi. Resûl, ondan, Zeynep’i Medine’ye göndermesi hususunda söz almayı da unutmadı.

Ebu’l-As, gerek karısının davranışından, gerekse muazzez kayınpederinin alakasından çok duygulanmıştı. Sözünde durdu ve Mekke’ye döndüğünde Zeynep’e istediği an, babasının yanına, Medine’ye gidebileceğini söyledi. Zaten, Allah Resûlü de, Ebu’l-As’ın hemen ardından Zeyd b. Hârise ve iki arkadaşını, Zeynep’i getirmeleri için Mekke’ye doğru yola çıkarmıştı. Zeynep hazırlanmaya başladı. Durumu fark eden Ebu Süfyan’ın karısı Hind, Zeynep’i vazgeçirmek için seferber oldu, fakat Zeynep ona ümit verici bir tavır içine girmedi. Nihayet, Zeyd b. Hârise Mekke’ye ulaştı ve hazırlanan Zeynep’i alarak yola çıktılar. Ne var ki, Hind yapacağını yapmış, Mekkelileri kandırmıştı.

Yolcular Mekke’den henüz birkaç kilometre ayrılmışlardı ki bir grup putperestin saldırısına uğradılar. Zeynep karşı koymak istediyse de Hebbâr adlı bir Mekkelinin darbesiyle devesinden düşürüldü ve karnında taşımakta olduğu çocuğunu kaybetti. İlave edelim ki, Zeynep’in o düşüş sırasında geçirdiği sarsıntı ve tutulduğu rahatsızlık, birkaç yıl sonra onun ölümüne yol açacaktır.
Gerisin geri Mekke’ye döner Zeynep. Ebu Süfyan, karısı Hind’in sebep olduğu bu facianın, yüzüne çaldığı lekeyi temizlemek için olacak, Zeynep’i hazırladı ve bir plan üzre Mekke’den kaçırmaya muvaffak oldu. Hind ise, Muhammed Mustafa ve kızı Zeynep’i sevindirecek bu olaydan duyduğu ıstırap ve nefreti, Mekke sokaklarında şiirler söyleyerek dile getirdi.

Zeynep, Medine’de Peygamber babasının yanında mutlu ve huzurlu oturmaya başladı. Hicretin 6. yılındadır ki Zeynep’in hayatında değişiklik yapan şu olay meydana geldi: Ebu’l-As, bir ticaret kervanının başında Medine civarından geçerken, harp halinde bulundukları Müslüman cengâverlerin hücumuna uğradı. Kervan mallarına Müslümanlarca el koyuldu. Ebu’l-As canın kurtarmakla kalmadı, bir yolunu bulup Medine’ye girdi ve Zeynep’le buluşmayı başardı. Zeynep, henüz nikâhında bulunduğu bu adamı emânına almakla beraber ona yabancı bir erkek muamelesi yapmayı da ihmal etmedi. Hz. Peygamber, Z eynep’in verdiği emânı kabul etti, fakat kızına şu emri vermekte de gecikmedi: “Kızım, Allah, Müslüman kadınların müşrik erkeklerle temasını yasaklamıştır. Nikâhlın da olsa, Ebu’l-As’a yaklaşma.”

Bütün bunlardan sonra Resûlullah, ashabına hitap ederek buyurdu ki: “Sizler el koyduğunuz kervan mallarının sahibisiniz. O mallar, sizin en tabii hakkınız olan ganimetlerdir. Ancak ben rica edersem kendi rızanızla o malları eski sahibine verme cömertliğini gösterir misiniz? Onlar da hepsi bir ağızdan “memnuniyetle” diye cevap verdiler ve kervan mallarından ellerine geçen her şeyi Allah Elçisi’nin önüne yığdılar.

İbn Hişâm, olayın bu noktasında şunu da kaydediyor: “Eline bu kervandan kırık bir kova geçmiş olan bile onu getirip iade etti.” Mallar ortaya yığıldı ve Ebu’l-As’a, mallarıyla birlikte Mekke’ye dönmekte serbest olduğu bildirildi. Tam bu noktada Ebu’l-As, yaradılışında gerçek bir temizliğin yatmakta olduğunu belgeleyen şu davranışı gösterdi: Ashaba hitaben dedi ki: “Sizler benim bütün mallarımı getirip bana teslim ettiniz, hür olduğumu da bildirdiniz. Artık rahatça gidebilirim.

Hiçbir maddî kaybım da yok. Fakat ben böyle yapmıyor, işte huzurunuzda Kelime-i Şehadet getirerek Müslümlanlığımı ilan ediyorum. Bunu az önce yapsaydım, malları almak için bir bahane olarak düşünülebilirdi ve beni küçük düşürürdü.” Bu konuşma herkesi ve özellikle Zeynep’i çok memnun etti. Hz. Peygamber kızını derhal çağırıp şu emri verdi: “Artık yeni nikâh merasimine lüzum kalmadan, kocana teslim olabilirsin.”

Ebu’l-As kervan mallarını teslim için Mekke’ye girdiğinde haberi duymuş olan müşrikler: “Sen şimdi bize mallarımızı vermemeye kalkarsın!” diye konuşmaya başladılar. Ebu’l-As onlara şöyle dedi: “Korkmayın, Müslümanlığımı emanete hıyanetle başlatacak değilim.” Ve malları sahiplerine teslim etti. (İbn Hişâm, 1/253-259; İbn Sa’d, 8/30-36)

Ebu’l-As’ın, Hz. Zeynep’e çok derin bir sevgi ve saygıyla bağlı olduğu anlaşılıyor. Ayrı kaldıkları süre boyunca hep Zeynep’i anmış, onun aşk ve hatırasını mukaddes bir emanet gibi saklamıştır. Kaynaklar, asil bir tüccar olan Ebu’l-As’ın, ticarî yolculuklarında hanımı Zeynep için içli hasret şiirleri terennüm ettiğini, fakat karısının “Emin” diye ün yapmış bir baba yanında bulunması sebebiyle de huzur içinde olduğunu ifadeden geri kalmamışlardır. Nihayet, bu temiz yaradılışlı insan, sabrının ve sadakatinin mükâfatını görerek hem eşine hem de İslam’a kavuştu. (İbn Seyyidinnâs, Uyûnu’l-Eser, 2/290)
__________________
Gerçekler Bizi Özgür Kılar...

Konu EVVAB_İNSAN tarafından (10. October 2008 Saat 10:26 AM ) değiştirilmiştir.
EVVAB_İNSAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla