Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19. September 2016, 08:50 AM   #8
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Pedofilinin Cumhurbaşkanı'nın oğlunun başkanı olduğu eğitim vakfının icraatlarından erkek dişi fark etmeden sübyancılık olduğunu öğrenmiştik; hatırlamanız lazım. Hani kafası mafası kapalı, galiba aileden sorumlu, bir kadın bakan vardı da çocuğu değil de vakfı korumuştu ya!
Her ne ise.....

Gelelim sure'nin ilk başlangıç kelimesi" Ey Peygamber"e.
"İddialara göre erkeklerin kadınları boşamalarını ve bunun devamındaki olayları anlatan bir surenin ilk ayeti acaba neden "Ey Peygamber" diye başlar da "Ey Erkekler" diye başlamaz.
Bir bilen lütfen bunu bir izah ediverirse mutlu olurum. Aklım ermiyor. İlişki kuramıyorum.

"Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri için boşayın ve iddeti sayın".
İddetleri için boşayın ne demek?

Ve bir de bunun yanında: İddeti sayın?
Kadınlar iddeti sayacaklar, yani eğer bu arada bir çocuk doğarsa neseb karışıklığını önlemek/babanın kimliğini saptayabilmek için bu müddet zarfında cinsel ilişkide bulunmayacaklar.
Ya erkekler?
Neden?
Kadın bu yönden matemde erkek ise başka kadınlarla "vur patlasın, çal oynasın" hakkına sahip. Hangi adalete sığar bu ki hele boşanmaya erkek sebep olmuşsa!
Denecek ki "yaratılışa". Ama konu yaratılış değil "adalet". Allah adildir. Ama bu uygulama adil değil! O halde bu deyiş Allah'tan değil.

İddeti saymaya ne zaman başlayacağız? Boşandıktan sonra mı. boşanmadan evvel mi? Evvel ise ya kadın "Dün gece beraber olduk. Bana sahip oldu." derse?
Öbür yandan ise kadın hür, çekip gitme hakkına sahip. Zorla tutamazsınız.
Ne yapabilirsınız? Hiç bir şey. Aksi suç olur.

".......Apaçık bir fâhşa yapmaları hâli dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar."
"fahşa" kelimesi edeple ilgili bir davranış ifadesi değildir. Bu kelime "ekonomik" bir davranışı anlatır ve de "ihtiyaçtan fazlasını hem de aşırı surette tüketmek/harcamak" demektir.
Hadi diyelim ki bu ifadeyi bir edep ifadesi olarak kabul edelim: "boşanmalarına rağmen bunlar aynı evde yaşıyorlar" dedikodularına rağmen kadın evden ayrılmadı ve de siz de onu fahşa yaptığı için dışarı çıkartmıyorsunuz!
Hangi hakla....
Yahu boşadın artık...
Sana ne !...
Ne yaparsa yapar.
Meali iyi okuyun; ilişkisi fahşaya varmaz ise , kadının dışarı çıkmasına izin vermeye mecbursunuz. Hatta Sayın Taner'in yukarıda verdiği çeviriyi bir daha okursanız "fahşa yapmaları dışında evlerinden çıkarmayın, yani fuhuş yapacaklarsa çıkartın" dediğini fark edeceksiniz.

Allah'ın günü üç posta dayak yiyen kadın boşandıktan sonra o kadınlara "kendileri de çıkmasınlar" diyeceksiniz ha!
Var mı öyle bir cesur?

Daha birinci ayeti şöyle üstünkörü irdelediğimizde görüyoruz ki saçmalıklar ve aykırılıklar dolayısı ile bu ayet ve sure boşanma ile ilgili değildir. Tamamı müteşabih olan bu ayetler indiği zamanki ortama uygun bu günkü iş hukuku ayetleridir.

Biz bunu daha önce sitemizin "Nüzül Sırasına Göre Necm Necm Kur'an'ın Türkçe Meali" kısmında verilmiş Talak suresinin analizinde (konu neseb konusuna kaymıştı) analiz etmiştik. Şurada:
http://www.hanifler.com/showthread.p...0022#post20022

Şöyle:
"Nisa-3 ayetini açıklarken ,İslam ekonomik sistemindeki unsurlardan biri olan ve "Beyt Sistemi" içerisinde serbest iş tutanlara, devlete vereceğiniz vergi/zekat karşılığı yerine, yetimlere gerek diğer gerek kendi iş yerlerinizde iş vererek bunlara bir "mehir/maharetlerine göre veya maharet kazanmaları için iş" vermeleri istendiğini yazmıştık.
Aynı şekilde böyle bir görev de dini ve kurulmakta olan devleti temsil eden Peygamber'e de verilmiştir. Bilhassa 59.Haşr Suresi:6-7-8-9. ayetleri devleti meydana getirecek toplumun nasıl hareket etmesi gerektiğini anlatır ve 9.Tevbe suresi l03. ayetinde devlet başkanı olarak Peygamber'e şöyle denir:"Onların mallarından bir sadaka al ki, böylece onları temizleyesin, onunla kendilerini arındırasın.........."
Evvelki yazılarımızda İslam ekonomik sisteminde merkeziyetçilik ve onun etrafında belli kurallara uyan serbest çalışanlar olduğunu belirtmiştik. Merkezdekilere yani devlete çalışanlara çalışmaları karşılığı olarak geçimlikleri verilir ve geçimlikten fazla olarak ürettikleri de devlete bırakırlırdı. Bu bırakılana/devlete verilene "sadaka" dendiğini yazmıştık.

Bazı kişiler 9/103'de "bunların mallarından sadaka/zekat al" diye çeviri yapıyorlar. Yalnıştır. Zekat ile sadakada amaç aynı olabilir ama nitelik olarak aynı imiş gibi gösterilemez. Zekât kendi nam ve hesabına çalışan serbest çalışanlardan alınır. Sadaka ise devlet nam ve hesabına çalışanlardan çalışmalarının karşılığı hak edişlerinden kesilen ihtiyaçtan fazlasıdır.

Bu "yetim" diye geçen Mekke'den Medine'ye gelen işsiz-güçsüz kişilerden ve çıplak muhacirlerden "sadaka" nasıl alınır?
Benim anlayışıma göre nasıl özel iş sahibi olanlar bu işsiz kısımdan bazılarına iş yaratarak veya işini genişleterek yanında çalıştırıyor ve zekat/vergi vermeleri sağlanıyorsa, din ve devlet başkanı Peygamber'e verilen emir de "bunları kurulmakta olan devlette çalıştır ve istihkaklarından arta kalanı da "sadaka" olarak al ve onları mal mülk sahibi yap" dır. Mesela Peygambere "karı" olarak yamanmak istenen kadınlar da Peygamber'e veya evine yardımcı olsalar da, bu kadınlar, Peygamber din ve devlet başkanı olduğundan Peygamber tarafından gerek şahsi gerek din ve devletin ihtiyacı için sadaka karşılığı çalıştırılmış işçi statüsündedirler ve tümü de yetim kadınlardır.

İslamda başlangıçtaki iş hayatını irdeledikten sonra "işveren" ile "işçi" arasındaki "nikah"ta muhtemel uyuşmazlıklara/çekişmelere uygulanacak hükümler de Bakara, Nisa, Ahzab Surelerine serpiştirildiği gibi Talak Suresi de bu uyuşmazlıklara uygulanacak hükümlerdendir.

Ben ayette geçen ifadeleri şöyle anlıyorum:
"nikâh" ifadesini: İş, iş edinme, görevlendirme
"nisa" ifadesini:1-Dişi. 2-fiziki güç, yani bedeni çalışma, efor gerektiren iş ve işi birine veya bir yere bağlı olarak yapan edilgen, talimat alan konumda olan, işçi (çalıştıran değil, çalıştırılan, edilgen)
"ünsa" ifadesini: 1-Dişi/edilgen unsurun/bir işi yapmak için emir alanın, bir işin yapılması karşılığı azimle üstün gelip işi bitirme ve karşılığında elde ettiği menfaat/ücret, maaş.
"fahşa" ifadesini ekonomik bir ifade olarak, ihtiyacı aşırı şekilde ve devamlı aşacak şekilde harcama.
"mehir" ifadesini: maharet, beceri, yetenek.

Meselâ ben Talak 1. ayetinin şoyle başladığını zannediyorum:".....Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde(=çalışanların işlerine son vermeye niyetlendiğinizde); iddetlerini(=fesih sürelerini) dikkate alarak "ay hallerinden temizlendikten sonra(=ellerindeki işi bitirdikten sonra) onları boşayın(=işlerine son verin) ve iddeti"........."

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (19. December 2017 Saat 11:27 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
bartsimpson (19. September 2016)