Mütevekkil.
''Kadermiş'' öyle mi? Haşa, bu söz değil doğru
Belânı istedin, Allah da verdi...Doğrusu bu.
''Çalış'' dedikçe; Şeriat... Çalışmadın durdun,
O'nun hesabına bir çok hurafe uydurdun!
Sonunda bir de ''tevekkül'' sokuşturup araya,
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!
Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecir-i ihsan iken!
Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini
Birer birer oku tekmil edince defterini
Bütün o işleri Rabbim görür, vazifesidir.
Yükün hafifledi... Sen şimdi doğru kahveye gir.
Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak.
Hüdâ vekil-i umurun değil mi? Keyfine bak!
O'nun hazine-i in'amı kendi veznendir!
Havale et ne kadar masrafın olursa...Verir!
Silahı kullanan Allah, hududu bekleyen O;
Levâzımın bitivermiş değil mi?...Ekleyen O!
Çekip kumandası altına, ordu-ordu Melek,
Senin hesabına küffarı Hak-sar edecek!
Başın sıkıldı mı, kâfi senin o nazlı sesin
''Yetiş'' de, Kendisi gelsin, ya Hızır göndersin!
Evinde hastalanan varsa borcudur. Bakacak.
Şifa hazinesi derhal oluk oluk akacak.
Demek ki: her şeyin Allah...Yanaşman...Irgatın O.
Çoluk çocuk O'na ait; lalan, bacın, dadın O.
Vekil-i harcın O, Kâhyan, Müdür-i veznen O.
Alış, seninse de, mesul olan verişten O.
Denizde cenk olacakmış...gemin O, kaptanın O.
Ya ordu lazım imiş...Askerin, kumandanın O.
Köyün yasakçısı, şehrin de baş muhassılı O.
Tabib-i aile, eczacı...Hepsi hasılı O.
Ya sen nesin?
Mütevekkil!
Yutulmaz artık bu!
Biraz da saygı gerektir.
Ne saygısızlık bu!
Mehmet akif Ersoy.
|