Tekil Mesaj gösterimi
Alt 6. October 2008, 08:32 AM   #12
EVVAB_İNSAN
Uzman Üye
 
EVVAB_İNSAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 220
Tesekkür: 35
42 Mesajina 53 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
EVVAB_İNSAN is on a distinguished road
Standart

Bu husus göz önünde bulundurulduğu takdirde naslara yaklaşım hatasından kaynaklanan cebirci kader anlayışlarını aşmak mümkün olur. YÜCE ALLAH’IN, insanın, sorumlu tuttuğu eylemlerini icbar altında bulunmadan gerçekleştiren bir varlık olmasını dilemesi ve bu imkânı vererek onu yaratması kaderin odak noktasını teşkil ettiğinden ilâhî sıfatlarla insanın sorumluluğu arasındaki ilişkiyi daima bu gerçeğe göre kurmak gerekir.

Bu husus dikkate alınınca insana ait eylemlerin vukuundan önce YÜCE ALLAH tarafından bilinip dilenmesi ve yazılmasının bir problem oluşturmadığı görülür. Zira YÜCE ALLAH’IN olayları vukuundan önce bilmesi teorik olup kimseyi eyleme zorlamaz. Bilip yazmak fiil üzerinde zorlayıcı bir etkide bulunmadığı gibi bilginin ‘’ÖNCE’’ ve ‘’SONRA’’ kavramlarıyla bir arada düşünülmesi zamanlı bir varlık olan insanın algılama tarzını yansıtır.

YÜCE ALLAH ise zamanlı bir varlık değildir. Ayrıca YÜCE ALLAH vuku bulmamış bir şeyi ‘’VUKU BULMUŞ OLARAK’’ değil ‘’VUKU BULACAK OLARAK’’ bilir. İrade sıfatıyla ilgili problemin de çözümü yine insanın dileyen bir varlık oluşunu bilmeye dayanır. CENAD-I HAKK’IN insanın irade sahibi bir varlık olmasını dilemesi, dolaylı olarak onun eylemlerini kendi iradesinin kapsamına dâhil eder.

Kudret ve yaratma sıfatının insanın eylemleriyle irtibatı da SÜNNETULLAH çerçevesinde kurulmalıdır. İlâhî yaratmanın sebepsonuç düzeni içinde gerçekleşebileceği düşünülürse insanın sorumlu olduğu fiilleri yine insanı sebep kılarak dolaylı bir şekilde yarattığını söylemek mümkün olur ve bu yorum dinî açıdan herhangi bir sakınca taşımaz. Bu aynı zamanda aklın ve bilimin temelini teşkil eden illiyet ilkesinin de bir gereğidir.

Şunu da belirtmek gerekir ki eylem yapma irade ve gücüne sahip kılınmakla birlikte insan fizikî ve sosyal çevresinden bağımsız bir varlık değildir. İnsan, irade ve gücünü içinde bulunduğu çevrenin şartlarına bağlı olarak gerçekleştirebilir, yani çevresi onu sınırlar. Ayrıca irade ve gücünü aşan bazı durumlar da karşısına çıkar. Dünyaya gelişi, sahip olduğu fizikî ve psikolojik nitelikler, bulunduğu çevre iradesi dışındaki gerçeklerdir.

Bunlar kader planının insanı bazı yönlerden kesin olarak kuşattığını gösterir. Kaderin ilâhî sıfatlarla irtibatlı olan yanı ise onun gayba iman yönünün de bulunduğunu ifade eder. Gayba iman unsuru taşıması ise problemin dünya şartlarında bütünüyle çözülemeyen bir tarafının bulunmasını tabii hale getirir. Zira YÜCE ALLAH’IN zatı gibi sıfatları konusunda da meçhulleri tamamen ortadan kaldıracak bir bilgiye ulaşmak mümkün değildir.

2 Yorum

1. YÜCE ALLAH yaptıklarımızı da yaratandır kader konusunda zamanın göreceliği unutulmamalıdır ilahi planda her şey AN DA olmaktadır YÜCE ALLAH AN DA VE ANINDA YARATANDIR YÜCE ALLAH niyet ve eylemlerimize göre dileyiş TAKDİR HÜKÜM VE OL BUYRUĞU sıralamasına bağlı hareket eder.

2. YÜCE ALLAH HER ŞEYİ BİLENDİR. Bizimde elbet nereye gideceğimizi biliyor. Onun bidiğini biz bilmediğimize göre biz bu dünyadaki gibi düşünüp serbest ve kaderimizi kendimiz çiziyor olarak yaşıyacaz. Yollar belli neyi istersek onu seçeriz. Örneğin namaz (salât) kılarken aniden kimin ayağı kırılmış seçmek bizde. Sonucu YÜCE ALLAH SEVGİLİ YARADANIMIZ DİLER.
__________________
Gerçekler Bizi Özgür Kılar...
EVVAB_İNSAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla