Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14. January 2009, 10:39 AM   #2
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Sâbiîlik'teki temel inanç esaslarını aşağıdaki başlıklar altında gösterebiliriz:

1- Hayat Prensibi: Bu prensip, kadir ve güçlü bilinmez bir prensib olarak görülür. Bu adetâ İslâmiyetteki besmele gibi, her işin başında tekrar edilir. Hatta kitaplar bununla başlar.

Sâbiîlik Hayat prensibi ile âdeta kadiri mutlak bir yaratıcıyı ifade etmeye çalışmaktadır. Bu inancın zaman içinde gnostik bir çehre kazandığı söylenebilir.

Nitekim “Hayat prensibi” inancı içinde rakip iki varlık dikkat çekmektedir. Buna göre bir tarafta aydınlık ve bereket, diğer yanda karanlık ve yokluk bulunmaktadır. Sâbiîlikteki bu inancın gerisinde Zerdüştlüğün izlerini görmek mümkündür. Sâbiîlikte iyilik ve kötülük, aydınlık ve karanlık üzerinde birçok felsefe geliştirilmiştir. Ruh inancı, Peygamberlik inancı gibi konular müphemde olsa bu ebedî rekabetin içinde izah bulmaktadır. Sâbiîliğe göre ruh, temiz bir şekilde dünyaya gelmiştir. Kötü güçler onu kuşatmış ve kendi temiz benliğini unutmuştur. Bunun için ruhun çok önemli bir kurtuluş sürecine girmesi gerekmektedir. Bunun yegane yolu, ruhun ışıkla aydınlanmasıdır. Bunun için elçi olan Manda d Hiia gönderilmiştir. Sâbiî kutsal kitaplarında peygamber ve elçi kelimesi olarak Nbiha kelimesi kullanılır. Peygamberlik inancı İçine Yahudi kültürü de dahil edilerek bazı peygamberler, Sâbiîlikte kabul görmüştür. Meselâ, Şit, Nuh, Sam, Yahya bunlardandır.

Sâbiîlikte dikkat çekici konulardan birisi de eskatolojik olaylardır. Dünyanın sonunda felâketler maddi ve manevi yönden çoğalacaktır. Kıyametin kopacağı şeklinde İslâmiyette ve Zerdüştlükte olduğu gibi açık ifadeler varsa da, Ahir zaman kötülüklerle yaşanacak bir dönem olarak gösterilmekte ve her şey bozulmuş ve İnsanlar bir kaos içinde yaşamaktadırlar. Bunlar dünyanın sonunun geldiğinin alametleridir. İşte bu dönemde bir “son savaşçı” gelecektir. Bu “son kral” dır. O, bütün kötülükleri giderir ve mutlu bir dönemi başlatır.

Sâbiîlikteki bu “Son kral” anlayışı, Hıristiyanlıktaki Hz. İsa'nın dünyanın sonunda gelişini, diğer birçok dinlerdeki Mesih ve mehdi inancını hatırlatmaktadır ki, muhtemelen Sâbiîlik bu düşüncelere, Yahudilik ve Zerdüştlükten etki sonucu sahip olmuştur.

Sâbiîlik'te ölüm ve sonrası için ilginç fikirler vardır. İnsanların ölümü, ölüm meleği Sauriel tarafından gerçekleştirilir. Ancak ölen insan bedeni, ruhun kendisiyle mezara gelmesini ister. Böylece bedenden ayrılan ruh, cesetle birlikte mezara girer. Daha sonra ruh mezardan ayrılır ve seyahate çıkar. Bu yolculuğun kırk gün sürdüğünden bahsedilir. Buradaki kırk rakamı da üzerinde durulması gereken bir konudur. Daha sonra ruh, ışık âlemine göğe doğru ilerler. Bu seyahatte ruhların günahkar veya günahsız olmalarına göre hızlı çıkmaları söz konusudur. Abatur terazisinde ruhlar tartılır. Günahsız bedenlerin ruhlar tartılmada yeterli görülerek yollarına devam ederler ve manevi ışık alemine yükselirler. Günahkâr bedenlerin ruhları tekrar dünyaya dönerek, günahlarının cezasını çekerler ve hesap gününe kadar sıkıntı içinde yaşamaya devam ederler.

Sâbiîlikteki günahkâr ruhların azaba duçar olmaları ve ölümden sonraki hesap işlemleri gibi konuların İslâmiyetin ve Zerdüştlüğün etkisi ile Sâbiîliğe girme ihtimali olduğu gibi, Sabitliğin ilahi dinler içinde olduğu ve zamanla ilahi özelliklerini kaybettiği şeklinde bir değerlendirmeye tabi tutulması da imkan dahilindedir. Ahirette yapılan hesap sonucunda suçluların, kötülüklerle birlikte yok olacağı inancı Sâbiîlikte önemli bir yer tutmaktadır. Sâbiîlikte dikkat çeken konulardan birisi de iyilerin ve iyi amel işleyenlerin ruhlarının ışık alemine yükselmesidir. Bu ise adeta cennetin karşılığı bir yer olarak görülmektedir.

Sabitliğin ibadet sekileri de Dinler Tarihi açısından önemli bir konudur. Sâbiîliğin değişik kültürlerle teması sonunda oluşan ibadet şekilleri şunlardır:

1- Su ile temizlenme: Sâbiîlikte suya dalıp çıkma şeklindeki dinî erkan, birçok dinde görülen su ile temizlenme olayının bir uzantısıdır- Hıristiyanlıktaki vaftiz, İslâmiyetteki abdest ve gusül olayı bunlardan biridir. Sâbiîlerde kullanılan “Su ile temizlenme” işlemi, kişiyi maddi ve manevi kirlerden ve kötü ruhlardan arındırmayı hedeflemektedir. Burada asıl amaç, kutsalın karşısına arınmış olarak çıkmaktır. Sâbiîler “Su ile temizlenme” işlemini genelde akarsularda icra ederler. Bunun için su ile yakın yaşamayı tercih ederler. Sâbiîlerin ibadetinin Hıristiyan vaftiz törenleriyle ciddi benzerliği olduğu kesindir. Ancak Sâbiîlerin bu törenlerine “Vaftiz töreni” deyip demiyeceği üzerinde durmak gerekir. Batı kaynakları bunu vaftiz olarak isimlendirmekle birlikte, bizim aynı kelimeyi kullanmamız zorunluğu yoktur. Sâbiîlere göre bu su ameliyesine Adem de maruz kalmıştır. Sâbiîler'de “su ile temizlenme” üzerinde çok fazla gnostik ve felsefî yorum yapılmıştır.

2- Dua: Sâbiîlerin yaptıkları ibadetlerin başında dua gelir. Bu İslâmdaki namazın yerini işgal eder. Ancak İslâmiyetin namazı ile bir ilişkisi yoktur. Sâbiîler dindar insanlardır. Dua, onların hayatlarını baştanbaşa kuşatmıştır. Sâbiîler, hem “su ile temizlenme töreninde”, hem de diğer Hturjilerde dua etmektedirler.

3- Kurban: Sâbiîler kurban olarak koç ve güvercini kullanmaktadırlar. Dişi koyunlar kurban edilmezler. Dîni yemek törenlerinde genellikle güvercin tercih edilir. Kurban törenleri rahipler aracılığı ile icra edilirler. Kurban kesecek olan rahibin, su ile bir nevi abdest alması gerekir. Kesim sırasında rahibin yüzünü kuzeye çevirmesi gerekir.

4- Oruç: Oruç genelde uzak durmak şeklinde anlaşılmaktadır. Dindar Sâbiîler, kötülüklerden sakınmak için oruç tutmaya çağrılırlar.

Sâbiîlerin kutsal mekanları olan mabedler, diğer dinlerde olduğu gibi, içinde ibadet edilen yerler değildir. Sembolik bir ibadet kulübesi şeklindedir. Kült kulübesi olan bu mabede sadece Sâbü rahipleri girebilirler. Herkes kült kulübesine giremez. Genelde bu tapınaklar, nehir kenarlarına yapılmaktadır ve kıble kuzeydir. Penceresi olmayan, alçak karanlık bir yapıdır. Sâbiî mabedlerine Manda adı verilir. Burada yapılan tek tören, “Mabedin takdisi” törenidir. Bu iki safhada gerçekleşir: Rahipler, mabedin avlusundaki havuzun başına toplanırlar, elbiselerini takdis ederler. Daha sonra başrahip, diğer rahipleri takdis eder. Sonra rahipler, yağlanır. Başrahip aldığı suyu mabede atar. Daha sonra takdis edilen ekmekler pişirilir ve rahipler arasında dağıtılır. Dualar okunur ve el sıkışma merasimi yapılır. Ekmekler yenir, havuzdan götürülen su içilir. Daha önce hazırlanan menekşe dalı nehre atılır. Törenin ikinci aşamasında başrahip, mabedin her tarafına kutsal suyu serpmeye başlar. Çeşitli dualar okunur. Başrahip, mabedin kapısından içeri girer ve iç duvarları yıkar. Ayrıca kurban edilecek kuş, yiyecekler ve yakacak şeyler avluda hazırlanır. Bütün malzeme, su ile takdis edilir, malzemeler mabed içine alınır. Buraya kadar anlattıklarımızdan Sabitliğin/dinî ve kültürel yönden birçok farklı dinî motifler taşıdığına şahit olduk. Bunun için Sâbiîlik konusunda şu hususların bilinmesi zarureti vardır:
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
hiiic (9. May 2010), Miralay (19. June 2011), yeşil (26. November 2011)