Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14. January 2009, 12:35 PM   #25
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Yanlış İnançları:


40- Ey Isrâîloğulları, size verdiğim nimetleri hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü tutayım ve sadece benden korkun! 41- Sizin yanınızda bulunanı doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğum(Kur'an)a inanın ve onu ilk inkâr eden, siz olmayın; benim âyetlerimi birkaç paraya satmayın ve benden sakının. 42- Bile bile gerçeği bâtıla bulayıp hakkı gizlemeyin. 43- Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle (Allah'ın huzurunda eğilen-lerle) beraber eğilin. 44- Siz Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz? 47- Ey İsrâîloğulları, size ver*diğim nimeti ve sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın. 48- Ve öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse, kimsenin cezasını çekmez; kimseden şefaat (aracılık, iltimas) da kabul edilmez; kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım yapılmaz- (Bakara: 92/40-48)

:92/40-43: Bu âyetlerde, Allah'ın, İsrâîloğullarına vediği bol ni'metler hatırlatılmakta; bu ni'metleri düşünüp, Allah'a verdiği sözde durmaları; kendi Kitâblarına uygun olarak indirilen Kur'ân'a inanmaları; geçici dünya çıkarı için gerçeği yanlışla bulayarak hakkı gizlememeleri; namazı kılıp zekâtı vermeleri emredil-mektedir.

Bu âyetlerde hitâbedilen toplum, İsrâîloğullarının tümü ise de sözgeli*minden, asıl hitabın Yahûdî bilginlerine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

44-46'ncı âyetlerde, Yahûdî bilginlerine hitaben, Kitabı okuyup gerçeği öğrenmiş iken doğruluktan ayrılmaları; halka iyiliği emrederlerken kendilerinin kötü işler yapmaları, inkâr tarzındaki bir soru ile kınanmaktadır. Sonra onlara sabır ve namaz ile Allah'tan yardım dilemeleri buyurulmakta ve Rablerinin huzuruna çıkmayı uman, gönülden Allah'a bağlı insanlardan başkasına sabır ve namazın ağır geleceği bildirilmektedir.

47-48'nci âyetlerde, tekrar İsrâîloğullarına Allah'ın vermiş olduğu ni'metler, bir zamanlar onları öteki

kavimlere üstün kıldığı hatırlatılıyor ve şefaatin (iltimasın, aracılığın) olma*yacağı, fidyenin kabul edilmeyeceği hesap gününden korkmaları bildi*riliyor.

Yahûdîlerin bazı davranışlarını anlatan bu âyetler, tüm insanlara bazı dersler vermektedir. Şöyle ki:

Allah'ın ni'metini anımsayıp şükretmek, verilen sözde durmak, peygambere ve Kur'ân'a inanmak, söylediği sözü önce kendisine uygula*mak, başkalarına öğüt verirken kendisi yasakları çiğnememek, Allah'ın huzurunda eğilen cemâate katılıp onlarla beraber namaz kılmak, sabır ve namaz ile Allah'tan yardım dilemek lâzımdır.

41'nci âyette Yahudilere: "Kur'ân'ı ilk inkâr eden siz olmayın" denmektedir. Oysa Kur'ân'ı ilk inkâr edenler, Yahudiler değil, müşrikler idi. Burada kasdedilen, Medîne dönemidir. Medîne döneminde Kur'ân'ın karşısına ilk çıkanlar, Yahûdîler olmuştur. Yahudiler, Hz. Peygamber(s.-a.v.)in gerçek peygamber ve Kur'ân'ın da ilâhî bir Kitâb olduğunu bile bile inkâra kalkmışlardır. Onlara deniliyor ki:

Ey İsrâîloğulları, siz bir elçi geleceğini biliyordunuz, hattâ o geldiği zaman onunla birleşip başka milletlere hakim olacağınızı söylüyordunuz. O gelmezden önce geleceğini müjdelerken o elçi gelince Medine'de onu ilk inkâr eden, siz olmayınız.

43'ncü âyette Yahudilere hitaben namazı kılmaları, zekâtı vermeleri, rükû edenlerle beraber rükû' etmeleri emredilmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de inen ilk âyetlerden itibaren namaz ile birlikte kullanılan zekâtın, yeni değil, çok eski tarihlere dayandığı, bu âyetten de anlaşılmaktadır.

Eğilmek demek olan rükû', namazın temel rükünlerinden biridir. Bu âyet, Yahûdîlerde de rükû'lu ve secdeli namazın bulunduğunu ve bu tür ibâdetin, toplumda bilindiğini gösterir. [111]
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
TUĞÇE DENİZ AKIN (13. January 2010)