Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22. March 2010, 09:55 PM   #2
Apollonius
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 57
Tesekkür: 97
34 Mesajina 72 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
Apollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud ofApollonius has much to be proud of
Standart

Başka bir forumdaki arkadaşın yukarıdaki tahlile itirazıdır:

Alıntı:
haktansapmaz Nickli Üyeden Alıntı
Selam,
Bu yazıyı okumak,*ehl’i olmayanları sıkabilir. Onun için önceden onlardan özür diliyorum.
MAVİLER BANA; SİYAH VE KIRMIZILAR HAKKI YIMAZ'A AİTTİR.*
RUHÜ’L-KUDÜS
*ER-RUHÜ’L-EMİN
CİBRİL [CEBRAİL]

Şuara 192–194: * Kesin olan şu ki, o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir.
** Onunla, uyarıcılardan olasın diye senin kalbine “er-Ruhü’l-Emin [Güvenilir Ruh]indi. Hakkı YILMAZ

ŞUARA 192-194: VE İNNEHU LE TENZİLU RABBİLALEMİN. NEZELEBİHİ ERRUHUL’EMİNU ALA QALBİKE LİTEKUNE MİN EL’MUNZİLİN.

1-“ nezele” fiili, lazım (geçişsiz) dir. Hakkı Hoca’nın koyduğu kurala göre; “ala” ile muteaddi (geçişli) olmuştur. Bu sebeple, “indi.” değil, “ indirdi.” şeklinde çevirmeliydi.
Hakkı Hoca kendi çıkardığı kuralı kendisi ihlal etmiştir.
2-“ tenzil”, “nezzele”nin masdarıdır. Hakkı Hoca’nın koymuş olduğu kural gereği, geçişsizdir. Buna göre, “ indirmesi” yerine “inmesi” şeklinde çevirmeliydi. 2. kez kural ihlalı yapmıştır.

Ancak, bu ayete verdiği mana doğrudur. *“ ne-ze-le” fiili, geçişsizdir. Ama “ nez-ze-le” ve “tenzil”, kesinlikle geçişlidirler. Aslında “teaddi” özelliği, “ en-ze-le / inzal” babının özelliklerinden biri olduğu gibi, “nez-ze-le / tenzil” babının da özelliklerinden biridir.
“ Nezzele-tenzil” ve “ enzele- inzal” , “ne-ze-le” yi geçişli hale sokarlar.
Hiçbir bir dil bilimci “nezzele” için geçişsiz dememiştir. Zaten “nezzele” ve “ enzele” , nezele” yi geçişli yapmak için ayetlerde yer almışlardır. Aksi takdirde *onların yerine “nezele” *gelirdi.
Hakkı Hoca’nın çelişkili örneklerini aşağıda *göstereceğim gibi, yayınlayacağı mealinde de onlarcasını *müşahede imkanını bulacaksınız.

Nahl 102: *" De ki: “İman etmiş kimseleri güçlendirip kökleştirmek / tutundurmak için ve Müslümanlara bir müjde ve kılavuz olmak üzere, senin Rabbinden ona birçok Ruhü’l-Kudüs hakk ile inmiştir. . Hakkı YILMAZ

NAHL 102: QUL NEZZELEHU RUHU’L KUDUSİ MİN RABBİKE BİLHAQQİ...

1-“ nezzele” geçişli fiildr. Anlamı kesinlikle “inmiştir” olamaz. “ indirmiştir /indirdi” olmalıdır.
2- “ Deki… ona… inmiştir.” İfadesi hem yanlış, hem de yamuktur. *“Nezzelehu” ya, Hakkı Hoca, “ona inmiştir” karşılığını vererek iki hatayı birden yapmıştır. “Deki” hitabından *sonra “ona” yerine “bana” demesi gerekmez miydi? Örnek:

Bakara 176: “ … ENNELLLALAHE* NEZZELELKİTABE* BİL-HAQQİ.”
“… Allah Kitab’ı* Haq ile indirdi.” Yerine bu ifade “NEZZELELKİTABU…”olamaz. Diyelim ki olur, o zaman da manası; “Kitap indirdi” olur. Daha iyi anlaşılması ,”KİTAB”’ın yerine yukarıda olduğu gibi “HU” zamirini koyalım: “ ENNELLAHE NEZZELEHU BİLHAQQİ.”: “Allah onu indirdi”. Denebilir ki, fiilin faili olan Allah, cümledeki yerini aldığı için öbür türlü mana verilemez de ondan. “Allah”, lafzı bu cümlede fail değildir. Fiilin faili “NEZZELE” de gizli “O”dur. Yani, “ALLAH” lafzını* cümleden kaldırsak da durum değişmeyecek. “NEZZELEHU BİLHAQQİ” : “O, onu indirdi” olur. Mana “ona” olabilmesi için “NEZZELE ALEYHİ” veya “İLEYHİ” olması icab ederdi. Bunun örnekleri Kur’an’da çoktur. *


102. ayette geçen “ نزّلnezzele” filinin aslı “ نزلnezele”dir ve anlamı “indi” demektir. Geçişsiz bir fiil olan “nezele” fiili, kural gereği burada Tef’il babından “nezzele”ye dönüştürülmüştür. Bu kalıba sokulan sözcükler sadece fiilde, failde veya mef’ulde çokluğu ifade ederler. Bu kurala göre, ayetteki “nezzele” fiili “çok çok indi” anlamına gelir. Geçişsiz bir fiil olan “nezele” sözcüğünün geçişli hâle dönüşmesi ve “indirdi” olarak anlamlandırılması ancak bir teaddi edatı kullanılmasıyla veya fiilin “enzele” kalıbına dönüştürülmesiyle sağlanır. Ayette geçen “bilhakkı” ifadesindeki “ بbe” harf-i cerri ise *مصاحبةmusahabe anlamında olduğundan teaddi edatı sayılamaz. Arapça dil bilgisinin bu kuralları gereği ayetteki “nezzelehü ruhu’l-kudüsü” ifadesinin anlamı,“Ona birçok ruhü’l-kudüs [vahy] inmiştir” demektir. “Ruhü’l-Kudüs”ü, yani “vahy”i kimin indirdiği ise 101. ayette belirtilmiş ve indirenin Allah olduğu açıkça ifade edilmiştir. Hakkı YILMAZ

Hakkı Hoca’nın, yukarıda kırmızıya boyadığım iddiasının ne kadar tutarsız olduğunu aşağıdaki örneklerde görüyorsunuz. ÖRNEKLER:

1- Yukarıda Bakara 176’yı verdim.
2- 7/196:” İNNE VELİYYE-LLAHU NEZZELE’L-KİTABE...”: “ Çünkü benim yardımcım/koruyucum, Kitab’ı indiren Allah’tır.”
3- 39/23: “ALLHU NEZZELE EHSENEL’HADİSİ ...”:Allah hadisin en güzelini indird...”
4- 15/9: “İNNA NAHNU NEZZELNA EZZİKRE VE İNNA LEHU LEHAFİZUN.”

Ayrıca şu ayetlere de bakabilirsiniz: 29/63; 43/11; 47/26;
Onlar da doğrudan müteaddi oldukları halde mef’ulunun başında *cer harfi bulunanların numaralarını vermedimki, bunlarda geçişi sağlayan bu edatladır denmesin diye. Halbuki o edatlar bu fiili teaddi yapmıyorlar, yapanları olanlar da daha fazla teaaddi yapmak içindir.

Bakara 97, 98: ** De ki: “Kim Cibril’e düşmansa, bilsin ki şüphesiz O [Allah], onu [cibrili], kendisinden öncekileri doğrulayıcı, inananlar için bir yol gösterme ve müjde olarak, senin kalbine Allah’ın izniyle indirmiştir. Hakkı YILMAZ

BAQARA 97: QUL MEN* KANE ADUVVEN Lİ CİBRİLE* FE İNNE HU NEZZELE HU ALA QALBİKE Bİ İZNİLLAH…

“O (Allah), onu ... Allah’ın izniyle indirmiştir.!!!
Yorum yok.

Bakara suresinin 97. ayetine dikkat edilirse orada “onu” ve “o” diye iki tane üçüncü şahıs zamiri vardır. Bu zamirler anlamlandırılırken maalesef genellikle “… onu [Kur’an’ı] O [Cebrail] … indirmiştir” denilmektedir. Fakat böyle bir meal yanlıştır. Zira ayette, hatta pasajda “o” zamirinin gösterdiği “Kur’an” ya da “vahy” diye bir sözcük mevcut değildir. Bu ayet ayrı bir necm olmayıp Yahudileri tanıtan bir paragrafın ara cümlesidir. Ayetteki “onu” zamiri, ayetin kendi içindeki “cibril” sözcüğüne racidir. “ فإنّهFeinnehü [bilsin ki şüphesiz O]” ifadesindeki “O” zamiri ise Allah’ı göstermektedir. Hakkı YILMAZ

Bu ayette dikkat edilecek bir diğer husus, buradaki “ نزّلnezzele” fiilinin, yukarıda sunduğumuz Nahl suresinin 102. ayetindeki “nezzele” fiilinin aksine, geçişli olarak “indirmiştir” anlamıyla çevrilmiş olmasıdır. Bunun sebebi, ayetteki “* علىقلبكala kalbike” ifadesinin başındaki “ علىala” edatıdır. “Ala” edatı, genelde “üzerine” anlamını ifade eder. Ama Arap dilinde “ بbe” edatının “ilsak [yaklaştırma, bağlama]” anlamı da çok kullanılır. Zaten dikkat edilirse tüm meallerde “kalbinin üzerine” diye değil, “kalbine” olarak verilmektedir. Ayetteki “ala” edatı “be” anlamına kullanıldığında Arapça dili kuralları gereği “lazım [geçişsiz]” fiili “müteaddi [geçişli]” hâle getirir. Burada da işte bu nedenle geçişsiz “nezzele [indi]” fiili, geçişli “enzele [indirdi]” anlamına dönüşmüştür. Bu durumun Kur’an’da onlarca örneği mevcuttur. “Nezele” fiilinin “tef’il” babından olan fiil ve mastarları incelenirse, ya lâfzen veya takdiren “harf-i cer” ile müteaddi yapıldığı, ya da sözcüğün “be” edatına gerek kalmadan kıraat farklılığı ile geçişli anlama dönüştürüldüğü görülecektir. Örneğin klâsik kaynaklarda, İsra suresinin 82. ayetindeki “ ننزّلnünezzilü” sözcüğünün “ نُنْزِلُnünz ilü” ve “ يُنْزِلُyünz ilü” şeklindeki kıraatlerinin de varlığı görülmektedir. Yani İsra/82’deki “nünezzilü” ifadesi geçmişte “nünzilü” veya “yünzilü” olarak da okunmuştur. Şimdi de okunabilir. Bizim tercihimiz de bu yöndedir. Hakkı YILMAZ

Bunların doğru olmadığını yukarıda anlatmıştım.
Ayrıca ,İsra/82. ayetteki “NUNEZZİLU” fiili de* “NUNZİLU” gibi muteaddi olduğundan dolayı ve de aynı manaya gelmeleri hasebiyledir ki biri diğerinin yerine kıraat edildikleri rivayetleri vardır.

Muhabbetle... *



kaynak

Konu Apollonius tarafından (22. March 2010 Saat 10:15 PM ) değiştirilmiştir.
Apollonius isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla