Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27. September 2012, 11:53 AM   #5
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

İSLAM VE KADIN


Geçmişten beri İslam dininde kadınların yeri özellikle Batı tarafından günümüze kadar sorgulanagelmiştir. Bunun nedeni de adı müslüman olan ve dininden bihaber toplumların kadınların üzerinde uyguladıkları baskılar, şiddet ve izolasyondur. Bazı ayetleri yaptıklarını haklı çıkaracak şekilde yorumlayıp araya bir iki tane de hadis eklendi mi yapılan bu uygulamaları sanki islam emrediyormuş gibi bir izlenim yaratılır. Gariptir ki bu da en çok din kavramını reddedenlerin ve islam düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektedir. "Müslüman"ların yaptıkları yine Allah'ın son dini islam'a mal olmaktadır. Yanlış yorumlanan ayetlere geçmeden önce Kuran inmeden önceki dönemde kadınların hak ve özgürlüklerini irdeleyelim. Buradaki bilgilerin bazıları ondokuzuncu yüzyıla kadar gelebilmektedir.

Eski Uygarlıklardaki Kadınların Toplumdaki Statüsü

İslam öncesi çağlarda Arabistan'da kadınların miras hakkı yoktu. Kadınlar, kocaları ölüm döşeğindeyken meta gibi vasiyet olarak bırakılabiliyordu. Said Nefisi; "Sasani zamanından Emevi döneminin sonuna kadar Iran'ın sosyal tarihi" adlı kitabında şuları yazıyor: "Sasani kültürünün diğer ilginç tarafı da, bir erkek ergenlik çağına ulaştığında babası onu sayısız kadınla evlendirirdi. Bu süre zarfında kadının tüzel bir kişiliği olmazdı. Evlendikten sonra kadın babasından veya velisinden miras alma hakkına sahip olamıyordu ve eşini seçme hakkı kendisine verilmezdi... "

Hint kadınlarının durumunu Britanica şöyle yazıyor:

"Hindistanda kadının erkeğin buyruğu altında olması genel bir prensipti. Miras hakkı aile içindeki erkeklerin elinde bulunuyordu. Hindu'lar iyi bir kadını şöyle tarif ederler: "aklı, konuşması, vücudu etki altında tutulan bu dünyada iyi bir şöhrete sahip olan, diğer dünyada ise kocasıyla aynı mekanda kalacak olan."

Atina'daki kadınların da pek farkı yoktu:

"Atina kadınları bir erkeğe, babalarına, kardeşlerine veya erkek akrabalarına göre her zaman ikinci sınıf olarak kaldı. Evlilikte rızasına pek bakılmaz ve bunun gerekli olduğu düşnülmezdi."

O dönemki Romalı kadınlar ise bir tarihçi tarafından şöyle tasvir edilir: "bir bebek, alt sınıf, kendi başına bir şey yapamayacak durumda olan ve her zaman kocasının himayesine bağımlı olan kişi."

Dünyayı kasıp kavuran bu karanlık içinde Arap çöllerinde şu ilahi ayetler yankılanıyordu:

04:01 "Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının."
07:189 "O, odur ki, sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna ısınsın.

16:72 "Allah size, kendi benliklerinizden eşler nasip etti. Eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar oluşturdu. Ve sizleri güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdı. Şimdi bunlar, bâtıla mı inanıyorlar? Ve bunlar, evet bunlar, Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?"

O dönemler bazı Arap kabileleri arasında yaygın olan "kız çocuğunu öldürme" Kuran tarafından yasaklanmış ve diğer cinayetlerle eş tutulmuştur:

81:8-9 O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda, Hangi günah yüzünden öldürüldü diye!

Kız çocuğu olup ikilemde kalan ebeveyler kınanmıştır:

16:58-59 Onlardan birine kız çocuk müjdelendiğinde yüzü simsiyah kesilir. Öfkeden kuduracak gibidir o. Kendisine muştulananın utancından ötürü toplumdan gizlenir. Hakaret/eziklik üzere tutsun mu onu yoksa toprağın bağrına mı gömsün onu. Bakın ne kötü hüküm veriyorlar!

Kuran kadını Adem'in yaptığı hata için suçlamaz. Kuran'a göre Adem ve eşi Allah'a itaatsizlik etmiş, tövbe edip affedilmiştir. (2:36, 7:20 - 24). Hatta bir ayette (20:121), özellikle Adem, suçlanmıştır.

Şimdi Kuran'ın acımasızca eleştirildiği ayetlere gelelim...

İTİRAZ 1: KADINLAR NEDEN MİRASTAN ERKEKLERİN YARISI KADAR PAY ALIYORLAR?

Bir kere soru yanlış, bu HER DURUMDA geçerli değildir. Bu konuya birazdan geleceğim. Kuran'a göre erkek çocuk, kız çocuğun iki misli miras alır ve işte fırtınalar koparan İslam'ın kadını ikinci plana attığına dayanak gösterilen kısım budur, gerisine bakılmaz, önemli değildir çünkü. Örneğin ölen çocuklarından miras alan EBEVEYNLERİN İKİSİ DE mirastan 1/6 pay alırlar. Anne ve babaya düşen pay aynıdır. Ölen evladın bakacağı çocuğu olduğu ve olmadığı durumlardaki ebeveyn payları da eşittir. Eleştiren kişiler bu ayetlere nedense önem vermez, çünkü bu kişilerin kalplerine anti-islamik yazılar okuya okuya ya da sözüm ona müslümanları göre göre İslam'ın kadını ezdiği fikri kazınmışt ır. Nefretlerini de ayetleri eksik kopyalayarak bastırmaya çalışırlar. Erkek çocuğa fazla miras payı verilmesi de erkeğin (hele o dönemi düşünürsek) evinin geçimini sağlama görevinin olmasından ötürüdür (4:34). Allah cinsiyet ayrımı yapsaydı bunu ebeveyn dağılımlarında da görürdük. Artı bu konuda bile süregelen bir ihtilâf vardır. Kimilerine göre (ben dahil) bu kurallar yalnızca VASİYET BIRAKILMADIĞI ZAMANLARDA GEÇERLİDİR.

04.11 Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın herbiri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı VASİYETTEN ve BORCUNDAN ARTA KALANIN altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

Anlaşıldığı üzere mirasın dağıtımı, ölen kişinin geride bıraktığı borçlar ve VASİYETİ çıkarıldıktan sonraki aşamadır. Yani üstteki koşullar bir vasiyet bırakıldığı zaman uygulanabilir. Vasiyeti ise nasıl bırakmamız gerektiği şu ayette açıklanıyor:

02:180 Birinize ölüm geldigi vakit, bir mal bırakacaksa, babası, annesi ve en yakıin akrabası için MEŞRU bir biçimde vasiyette bulunması, Allah'a karsı gelmekten sakınanlar üzerine yapılması gerekli bir hak olarak üzerinize yazıldı.

İTİRAZ 2: KURAN KADININ DÖVÜLMESİNİ ONAYLAMIŞTIR!

04.34 Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar (KAVVAM Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik (NÜŞHÜZ kökü NEŞEZE *2) ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/dövün (DaRaBe *3)! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.

Anahtar Kelimeler:
قرام: koruyucu, gözetici; bakan, yiyecek ve ihtiyaçlarını gideren
نشر: itaatsiz olmak, isyankar olmak; (birine) haksız davranmak; terketmek; acımasız ve kötü bir eş olmak
ضرب (DRB): iyileştirmek, vurmak, örnek olarak göstermek, gitmek, seyehate çıkmak, -den kurtulmak, vazgeçmek, örtmek, karşılaştırmak, yola çıkmak, ayrılmak, işaret etmek

İyi ve temiz kadınlar saygılıdır?

صالحات (salihat) : dürüst, erdemli
قانتات(kanitat) : itaatkar, itaatli
قنت ve türevleri Kuran'da birçok yerde geçiyor (3:17, 33:35, 39:9, 2:117) ve her zaman Allah'a itaat için kullanılmış.

Essabirıne ves sadikıyne vel kanitıne vel münfikıyne vel müstağfirıne bil eshar
03:17 Sabreden, dürüst olan, BOYUN EĞENLER / İTAAT EDENLER, hayra harcayan ve
seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler (içindir).

Ayetin "Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar" şeklinde devam etmesi bu saygının Allah'a olduğunun açık bir kanıtıdır.

Niye "dövün" olamaz?

Bir kere ayet terkedilme durumlarından bahsediyor (yani nüşhüz bazılarının çevirdiği gibi "baş kaldırma" değil terkedilmedir). Bunu bir sonraki ayetten doğrulayabiliriz. Bu ayette ise terkedilmekten korktuğumuz kadınlara sırası ile yapmamız gerekenler anlatılıyor. Kimse bir başkaldırmadan korkmaz. Baş kaldırma ya vardır yok yoktur ama ayrılık çok sinsice gelebilir. Dahası bazılarının çevirdiği gibi böyle bir atmosferde kadına el kaldırmak ortamı daha da germekten öteye gitmeyecektir! Bu şekilde evlilik kurtulacak mı? Bu çeviri şu ayetlerle nasıl barıştırılabilir:

03:134 O takva sahipleri, bollukta ver darlıkta nafaka verenler, kızdıklarında öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını bağışlayanlardır. Allah, iyilik edenleri sever.

30:21 Yine sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratması ve aranızda bir SEVGİ ve bir ESİRGEME yapması da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için ibretler vardır.

Ayetin doğru çevirisi:

04.34 Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar (KAVVAM Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. ERDEMLİ KADINLAR (ALLAH'A) İTAATKARDIR; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. TERKEDİŞİNDEN (NÜŞHÜZ kökü NEŞEZE *2) korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet ONLARDAN AYRILIN / ONLARI BIRAKIN (DaRaBa *3)! Size uyarlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.

İTİRAZ 3: KURAN'A GÖRE ERKEKLER, KADINLARDAN BİR DERECE
ÜSTÜNDÜR!

02.228 Boşanmış kadınların kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınlar, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır *. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.

Bu ayet genelde alıntılanırken sadece sonunun kopyalanması İslam'ın kadına bakış açısının çaptırılması için çokça başvurulan bir yöntemdir.

Allah' ın erkek ve kadının yaptıkları iyilik ve güzellikleri ödüllendirmede bir ayırım yoktur. "4.124 Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır." (4:124). Bu ayetten önceki ayetlere bakarsanız boşanma gerçekleşmeden önceki bekleme süresinden bahsettiğini görürsünüz. Buradaki derece erkeklerin kişisel olarak boşanmayı başlatabilmeleridir, kadınlar ise bunu bir yetkilinin aracılığıyla gerçekleştirebilirler. Yani bu avantaj sadece boşanma konusunda geçerlidir. Bu avantajın yararı da birkaç ayet öncesinde bahsedildiği gibi kadının hamile olması gibi durumlarda erkeğe düşünme süresi vermek içindir.

Bazı kuran araştırmacıları;

"Boşanmış bir kadın bekle (iddet) süresi bitmeden önce kocasının ilişkiye yeniden başlama teklifini reddetme hakkına sahiptir; ama ailenin bakımı erkeğin ellerinde olduğundan geçici boşanmayı feshetme hakkı öncelikle erkeğindir."

Kim kimden üstündür?

09.20 İman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla didinenler derece bakımından Allah katında daha yücedirler. Kurtuluşa erenler de işte bunlardır.

İTİRAZ 4: BİR KADIN ŞAHİT 2 ERKEK ŞAHİTE EŞİT!

02.282 Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hiçbir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf-çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa (*TEDILLE) ötekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, çağırıldıklarında çekimser davranmasınlar. Küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret sözkonusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Karşılıklı alış-veriş yaptığınızda da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin. Böyle bir şey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur. Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah, her şeyi en iyi biçimde bilendir.

Tedılle kelimesinin kökü (hede) rehber olmak, rehberlik etmek demektir. Unutmak doğru bir çeviri bir kere. Tedılle = yanlış yola sapmış, kaybolmuş

Bunu bir kadının iki erkek şahide eş olması diye nitelendiremeyiz bile. Tamamen ayete haksızlık etmiş oluruz çünkü tanıklık sırasında iki şahit gerekir. İki erkek tercihen veya bir erkek iki kadın. İkinci kadının görevi, ilki "yanlış yola saptığında" onu düzeltmektir. Bu şekilde erkek tarafından baskı altında olduğundan veya erkek tanığın eşi olduğundan kadının yanlış ifade verme ihtimalinin önüne geçilmiş olur.

Diğer şahitliklerde böyle bir uygulama yoktur (65:2, 5:106 ve 4:6) ve 24. ayette bu ayetin tam tersine kadının ŞAHİTLİĞİ ERKEĞİNKİNDEN ÜSTÜNDÜR.

24:06 Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların
herbirinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sözlülerden olduğu hususunda Allah'a yeminden ibaret dört kez tanıklık ikrarıdır.

24:07 Beşincide, eğer yalancılardansa, Allah'ın laneti üzerine olsun diye söz söyler. 24:08 İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına dört kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı düşürür.
24:09 Bu durumda kadının beşinci sözü, suçlayan erkek doğru söyleyenlerdense, "Allah'ın gazabının kendisi üzerine olması"nı söylemekten ibarettir.

Nedense kimse işte islam kadınları böyle eziyor diye eleştirirken bu ayeti alıntılamaz.

Konu pramid tarafından (27. September 2012 Saat 12:00 PM ) değiştirilmiştir.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (27. September 2012), hakikat_yolcusu (27. September 2012)