Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11. April 2014, 09:18 AM   #4
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Bölüm-4.

Ne var ki, İslâm dininin yayıldığı coğrafya kandaş, kabileci ve feodal bir toplumsal yapıdadır. Bu toplumlar galebe-üstün gelme kültürü ile varlıklarını devam ettirdiklerinden, mülk şehvetine dahil olan bu kavramın icabına bağlı kaldılar. Gerçekten böyle bir kültür savunulmaya değer miydi?

Allah feodalizmin mülk şehvetini meşru mu kılmıştı ki?

Onların cinsel şehvetini kutsamış mı idi?

Bu soruların cevabı elbette hak dini iyi algılayanlar tarafından"asla" cevabı ile yanıtlanacaktır.

Bu ikisi de aklın zevkleri-sevinçleri dışında kalan ve din tarafından denetim altında tutulması, dinin omurgasını meydana getiren ilkelere ters, ten zevkleridir. İki büyük hastalıktan birisi mülk şehveti-tutkusu, diğeri de cinsel şehvettir. Feodal sistem sosyo-ekonomi-politiği ile Modernizm sosyo-ekonomi-polıtiği arasındaki bakış farkı bu iki şehvetin hususileştirilmesi ile genelleştirilmesi arasındaki görüş ayrılığıdır. Feodal düzen bunları asalet ve kaba güce dayalı yürütürken ve belli niteliklere özgü kılarken ve bunu münafıkça yaparken, modernizm bunun herkesin hakkı olduğunu, sınırsız tatmini için herhangi bir kutsal gerekçe bulmasının gerekli olmadığını, sınırsız tatminlerin yasak ve günah olmadığını yüksek sesle ilan etmek ve bundan hiç bir rahatsızlık duymamakta, dini deyimle fısk'ı /Allah'a isyanı) seçti; yani suçu alenen işlemek, hayâ etmemek. Bu uygulamaları ile de hak dinin tanımlanmasında büyük ölçüde münafık tanımlaması içinde kaldılar ve yorumlarıyla dini adeta bâtıllaştırdılar. Maun Suresi'nin lisanı ile "iki yüzlülük" gösterdiler. Kitabına uydurmak için ayetlerin tefsiri yerine tevilini(aslından başka manasını) tercih ettiler. Biz bunu hile-i şer'iye diye niteleriz.

Münafıklar mülk şehvetleri çok yüksek olanlardır.

"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'a anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır." (Münafikun-9)

"Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın." (Münafikun-10).

Ayetlerin asıl anlamları yerine, ona gönülcüğünün dilediği, gelenek ve ananelerinin, alışkanlıklarının arzuladığı anlamı getirip monte etmektedirler. Tefsir ise, asıl anlamına yular takılarak istedikleri yere çekilerek yapılmıştır. Yorum saptırmaları ile adeta dine karşı din diyebileceğimiz, içten bozma yöntemlerin oluşturulmasında yapılan hileler, hep bu şekilde oluşturulmuştur. Yeryüzünde gerçeği araştırıp soruşturmayan ve önce ilkeleri değil, yorumcuları kutsayarak, onlara köle olmuş, aklını ipoteğe vermiş gelenekçiler de bu oyunları devamlı yutmuşlardır. Gerçeğin mücadelesi yerine, bu gelenekselleştirilmişliğin savunucuları olmuşlardır. İşte muhafazakârlık ve muhafaza etmeye çalıştıkları atavizm budur.

En başat sözleri de: -"Zaten halk da böyle istemekteydi"



Bu yazı Sayın İlhami Çetin'in
yazılarından faydalanılarak derlenmiştir.
Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (25. May 2015 Saat 12:29 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla