Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10. December 2017, 07:22 AM   #2
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Alıntı:
halukgta Nickli Üyeden Alıntı
AYETTE GEÇEN MESCİD-İ AKSA, BİR YERİN, MESCİDİN İSMİ DEĞİLDİR. BU KELİMENİN ANLAMI EN UZAK MESCİT ANLAMINDADIR, KESİNLİKLE HERHANGİ BİR YERDEN BAHSEDİLMEMEKTEDİR.
Genel tesbite "mescit" ve "en uzak" ifadeleri hariç tamamen katılıyorum.
Mescit ile ifade edilen bir yapı değil, insan topluluğu olup,
"en uzak" ile de mesafe olarak uzaklık değil, anlayış ve yaşantı olarak aykırılık, olağana karşıt bir yaşam anlatılıyor.


Bu konuda Isra-1 hakkında biz birbirinin aynı gibi gözükse de iki ayrı yazı yazdık:


1. yazı şu: "http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2323&page=4"

"Surenin 1. ayeti Peygamber'in Medine'de "Mescid-el haramı yani kollektif/toplumsal olarak sosyal ve ekonomik yaşamı" tatbik ederken, düşünceleri içinde bir meselesi bulunduğunu ve kafasının karışık olduğunu, karanlıklar içerisinde kaldığını, bir meseleye çözüm getiremediğini, bu da ''bir gece'' ifadesi ile açıklanmakta ve bunun da/problemin de ''mescid-i aksa" diye (tıpkı mescid-i haram gibi) adlandırılan bir "ekonomik ve sosyal yaşam'' olduğu ve ''yürütülme'' ifadesi ile de peygambere bu sure ile bu yönde/mescid-i aksa hakkında bilgi aktarıldığı anlatılmaktadır.

Peygamber'in çözemediği, anlaşıldığına göre şu: Yeni ümmete Allah ''mescid-el haram''ı, yani İbrahim Peygamber'in bekkede yani etrafı bereketli olmayıp da içeride/beyt içinde bereketli/beytin kendi içindeki güçleri ile üretime dayalı kollektivist ekonomik ve sosyal yaşam tarzı olan ''beyt-el atiyk'' sistemini empoze ederken, evvelki ümmet Yahudiler neden bu sisteme uzak, bu sistemle alakası olmayan,çevresi bereketli yani kendileri değil de başkalarının emek vermesiyle yetiştirilenleri toplamaya/satın almaya-satmaya yarayan, yani emeğe değil paraya dayanan "mescid-i aksa" denilen liberalist-kapitalist bir sistemle yönetilmektedir?(mescid-i aksa ile bu mescidin bulunduğu Kudüs, o devirde Kudüs Yahudilerin merkezi olduğundan Kudüs ile de Yahudi'ler, dolayısı ile Yahudiler'in uyguladığı kapitalist ekonomik ve sosyal düzen kastedilmektedir. Kıble değişikliği yani Peygamber'in Madine'de uyguladığı Mekke Mescid'il haramda uygulanan kollektivist olan ekonomik ve sosyal yaşam tarzını, Kudüs'te Yahudilerce uygulanan kapitalist bir yaşam tarzına dönüştürme söylentileri de bu sebepten çıkmış olmalı-Bakara:73-74)

İşte bu sure ile Peygamber geceden gündüze, karanlıktan aydınlığa/bilgiye ulaşmış, Peygamber için bir sır olan mesele de bu sure ile açılmış ve aşılmıştır. Şöyle:

Surenin 2. ayetiyle "Musa Peygamber'e de" denilerek, Musa Peygamber'e talak/yani Kudüs'te Yahudilerin kendi arzu ve istekleriyle yürürlüğe koydukları ayrımcı kapitalist-liberalist sistem değil, İslamın ekonomik ve sosyal yaşamı olarak ''Beyt-i Atiyk''/İbrahim Peygamberin "Beyt" dediği "havra (İsa Peygamber'e "manastır", Muhammed Peygamber'e ise "mescid" ismi verilmiş olan) kollektif ekonomik ve sosyal yaşamı"nın emredildiği anlatılmıştır.

Ama Musa Kavmi bu şartlara/havra kollektif ve toplumsal yaşam şartlarına uymadı ve ibadetleri esas alarak değil, ferdiyetçi bir yaşam sürmek için ibadeti günlük hayatlarından çıkarıp mabetlere hapsederek sadece mabette şekil olarak yerine getirilen bir yaşamı sürdürdüler, ibadeti yaşamlarından çektiler. Hak din ekonomik ve sosyal yaşamını, düzenini inkar eden tavırlarıyla hak dinin secde türü ''Beyt-ül Atiyk''ten yani İbrahim peygamber'in kurduğu meclis/mescid/toplum'un kollektivist sisteminden uzak kaldılar. Bu durumları da 2. ayette açıklanır. Çünkü bu ayette Musa Peygamber'e ''kitap'' verilip ''hidayet'' yanı doğru yol olan kollektivizm verilmiş ve ''benden başka vekil tutmayın'' denilmiştir. Buna rağmen Yahudiler ''kral '' istemişler, böylece asliyeti/kişiliklerini terk edip de kralın himayesine girerek ayrımcılığa/şirke düşmüşler ve Allah da onlara Süleyman gibi krallar vermiştir.

Bu durum bir sitede şöyle açıklanıyor. ''Ey yeni ümmet! Siz bizim Yahudilere liberalizmi secde biçimi olarak serbest ettiğimizi mi düşünüyorsunuz? Onlar7Yahudiler ''Beyt-ül Atiyk'' azimetini ret etti, biz de peki öyle olsun dedik. Ama gayba ilişkin ilmimiz nedeniyle onlara başlarına gelecek fitne ve ifsat gazabını da haber verdik.(ve dedik ki) Peki öyle olsun ama siz asla Allah dininde muvaffak olamayacaksınız, çünkü Allah'ın dini, fitne ortadan kalkıncaya kadar gayret etmektir. Oysa sizin razı olduğunuz azimetten uzak boyun eğme türünde fitne ve ifsat zaten bu yolun ayrılmaz unsurudur.'' diye ikaz ettik. Yani; Ey Muhammed size ''mescid-el haram''ı yaşamınızda hep birlikte yönelinecek kıble yapışımız bir istisna değil, hak dinle batıl dini/kabul edilemeyecek ibadetleri ayırmamız içindir. Bu insanlık tarihi kadar eskidir. Uzak secdeye (Yahudilerin uyguladıkları ayrımcı sistem olan liberalizme/kapitalizme) heves etmeyin, o hüsrandır. "Mescid-el haram (kollektif) yaşam biçimi" üzerine kulluk edenler en sağlam olan ''Allah'ın ipi''ne sarılanlardır, onlardır sözü tutanlar, Allah dışında(krala, padişaha, şeyhe, şıha, hacıya,hocaya) vekalet vermeyip (Bakara-l04) işleri el-birliği ile asliyeten/bizzat yapanlardır.

İşte ısra kelimesi Yahudilerin gizledikleridir; sırlarıdır. Yani münafıklıklarıdır. Allah insanı hidayete erdiren şeriatının/rızık kaynaklarına ulaşmanın hak yolunun ''haram üzere ekonomik ve sosyal yaşam şekli (secde)'' olduğunu Peygamber'e açıklarken bunun ''Salat'' olduğunu, salatta en makbul ve ideal şeklinin manastırda/havrada/mescidde yaşanan mülkte iştirak şeklinde misak olduğunu ve Tevrat ile emredilenin de dini Kayyime nitelikli -haram üzere- olduğunu Resullullah'a ''hidayet'' ifadesi ile açıklıyor. Demek ki ''Aksa'' türü ubudiyet Allah'ın emri değil de azimetin, hidayet yolunun kişilerin kendi inisyatifleri ile terkiyle ruhsattan sapmak olduğunu, Manastır ve havradan yani esastan ayrılarak aristokrasi, oligarşi, liberalist kapitalist fitne ve fesat düzeninden kurtulunamadığını anlatıyor. Demek ki Aksa türü ubudiyet/kulluk Allah'ın emri değil, onların razı oldukları/rıza gösterdikleri/itiraz etmedikleri yaşam biçimidir. Yani esir edeni ve esir olanı olmayan, birlikte hürleşilen ''cami'' olmak,cemaiyyun (kollektivizm) tavsiye edilmişti; ama Onlar saptılar. İnsanın elbirliği ile yapması gereken yönetme, üretme, dağıtma vs.. işlerini azınlık olan bir bindirilmiş/donanımlı meleler(para babaları/kapital sahipleri) takımını vekil ettiler. Allah'ın uzak secde etme türü dediği her zaman ayak kaydıracak yer olan ''Dırar türü secde'', Tevbe-107. ayette ikaz edildiğimiz durumdur. Halbuki onlara mülkte iştirak içinde yaşamak emredilmişti.

Sonuç olarak Açıklanan sır/esra/isra şudur:

1-Ayrım yapılmadan bütün ümmetlere Beyt-ül Atiyk/İbrahim Peygamber'in esasen (insanlığın en başından beri) var olan temelleri yükselterek kurduğu "kollektivist ekonomik ve sosyal sistem"i emredildi.

2-Yahudiler bu hak yolu terk ettiler ve talak-ayrımcılık- yolunu benimsediler.

3-Hak dinin orijinal şeriati ''Haram'' üzeredir.

4-Biz, onlar diğerini reddedip, Dırar yanlısı olunca, vahiy olarak bildirdik ki, bu sizin helakınız olacaktır. Çünkü içi bereketli(üretime dayalı) kollektivist sosyal ve ekonomik sistem olan ''mescidi'l haram'', yani "mülkte iştirak halinde toplumsal yaşam" hem fitneyi hem de ifsadı önleyen tedbirdir. Siz bunu reddettiniz,
ama fitne ve fesadı yok edecek önlemi ret etmiş olmakla bunun sonucunda gazaba uğrayacaksınız diye de yazdık.

Ayetlerin açıklaması bu.

Fakat isteyen Peygamber'i Burak adlı bir ata bindirir, Allah'ı hapsettikleri 7nci kat gök yüzüne Allah'ın huzuruna çıkarır (namaz ile de kendileri çıkar); Allah ile namazın rekatları ile pazarlık yaptırır, diğer peygamberlere namaz kıldırtıp imamlık yaptırtır, ve 8 Km. gidiş, 8 Km.geliş bir namaz/kutsal yer icadı için Cirane vadisine gönderir."


2. yazı da şu: "http://hanifler.com/showthread.php?t=170&page=2"

" Mekke'den Yesrib'e(Medineye) göç etmiş, "Haşr suresi-9. ayete" dayalı ve "(Bakara:219, -Nahl:71 ve Muminun:4-5)"de ifadesini bulan medeni bir sosyal ve ekonomik düzeni kurmaya, oturtmaya çalışmakta....

Bu arada fetih emri gelmiş ve Yesrib'de rayına oturtulmaya çalışılan ekonomik ve sosyal yaşamdan değişik bir sosyo ekonomik oluşum gösteren Mekke'de fetihten sonra tutması gereken ekonomik ve sosyal yol için yüzünü, düşüncelerini, ''gökyüzüne/semaya/beyninin içine'' çevirmiş, yani tefekkürde, kafasında çözüm arıyor.

Ve Allah yüzünü/düşünce sistemini
'' mescidi'l haram''a çevir der(Bakara-144 ve devamı); ve
''İbrahim Makamı''ndan bir bir yer edinmiş olan Peygamber, İbrahim Peygamber'in Beyt'ini/Beyt'i Atiyk'i, Mekke'de belli ki bir kısım halk tarafından eskiden beri gizliden uygulanan, üretim ve bölüşüme dayanan sosyal ve ekonomik bir kollektif YAŞAM TARZI olan ''MESCİD-İ HARAM"ı ihya ve uygulama yönünde karar kılar.
Bunu da Tevbe Suresi'nin 7. ayetinde geçen ''....indel mescidi'l haram fe MESTEKAMU....'' ifadesinden, yani ''mescidi'l haram İSTİKAMETİnde olarak'' yaşam sürenlerle anlaşma yapmasından/himaye altına almasından anlıyoruz. Bu yaşam tarzı ''Hacc-ı Ekber'' ile müşriklerden uygulamaları, uymaları istenecek yaşam tarzıdır.

Fakat Peygamber için bir esra/sır, giz, gizem, bir gizlilik, üstü kapalılık; Peygamber yönünden ulaşılamayan, anlaşılamayan, karanlıkta kalan bir yön, bir problem yani Peygamber için bir "GECE" var. Peygamber için o devam etmekte.....

O da şu: ''Evet biz Yesrib'de/Medine'de "mescidi'l haram"a dayalı/üretime ve adil bölüşüme dayalı kollektivist bir ekonomik ve sosyal bir yol tuttuk veya tutuyoruz. Fakat aynı dini paylaştığımız Yahudiler ekonomik ve sosyal yaşamları bizim yaşam tarzımızdan, yani ''mescidi'l haram'' kollektif ekonomik ve sosyal yaşam tarzından değişik bir ekonomik ve sosyal yaşamdalar. Onlar niye mescidi'l haramdan uzak, "mescidi aksa'ya/ticarete dayalı, kapitalist bir yaşam sürüyorlar'' gizemi hala sürmekte ve Peygamber yüzünü gökyüzünde gezdirmekte, yani Onların yaşadıkları bu ekonomik ve sosyal düzeni sürdürmelerinin nedenleri için tefekkür etmekte/üzerinde düşünmekte......

İşte Isra-1 ayeti ile bu esra/sır açıklanmakta, Peygamber'deki bu çelişki (düşüncelerindeki karanlık, "gece", aydınlatılmakta) giderilmekte ve ''mescidi aksa'' yaşam tarzına peygamber düşünce bazında yürütülmekte, bilgilendirilmektedir.

Sanki gündüzler çuvala girmiş de, şakilerin, haramilerin, müşriklerin, peygamber düşmanlarının kol gezdiği bir yerde, gece vakti ve tek başına bir mescide gönderenleri, sanki Allah'ın ayet olarak gödermeyi unuttuğu ve bu nedenle de Peygamber'in Kur'an'a yazmadığı ''kutsal Cirane vadisindeki bir mescid'' hikayesini bir hakikatmış gibi algılayıp ve algılatıp meallerde yer verenleri, ve bu mealler yolu ile, insanların beyninde algıladıkları dini, ''mabet dini''ne çevirenleri, ve ''zihinsel yükseliş-zihnî açılma, aklı çalıştırma'' adamları kesmediğinden, içimizdeki Allah'ı alıp, Yunanlıların Zeus'u Olympos'a oturttukları gibi, kişileştirip gökyüzünün 7. katına oturtup da Peygamber'i de Burak adlı ata bindirip Allah'la pazarlık için oraya gönderenleri kınıyorum.
.............


Saygılarımla.
Galip Yetkin

Konu galipyetkin tarafından (17. December 2017 Saat 04:20 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla