Tekil Mesaj gösterimi
Alt 4. June 2014, 11:09 AM   #10
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ve onları kendi aleyhlerine tanık eder;

Piyasadaki birçok meal ve tefsirde bu bölüm de eksik olarak “Kendilerine şahit tuttu” gibi ifadelerle meallendirilmiş ve tanıklığın lehte mi yoksa aleyhte mi olduğu belirtilmemiştir. Söz konusu tanıklık, “ala enfüsihim [kendi aleyhlerine]” şeklinde ifade edildiği için aleyhte bir tanıklıktır. Bu husus kesinlikle gözden kaçırılmamalıdır.

Ben sizin Rabbiniz değil miyim?

Tahlilini yaptığımız konuyu anlayabilmek, bu soru cümlesinin manasını ve pasaj içindeki yerini bilmeye bağlıdır. Hemen belirtmek gerekir ki, piyasadaki birçok meal ve tefsirde yapılmış olan “dedi”, “demişti” gibi eklemeler, ayetin orijinal ifadesinde yoktur.

“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusu ile başlayan “Elestü bi rabbiküm?” Kâlû: “Belâ... Şehidnâ.” [“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Derler ki: “Evet, Rabbimizsin. Tanık oluyoruz” cümlesi, ayette kendisinden önce yer alan “Ve eşhedehüm ala enfüsihim [ve onları kendi aleyhlerine tanık eder]” cümlesinin bedelidir; onu açıklar, tefsir eder. Dolayısıyla, bu cümle Allah’ın insanları kendi aleyhlerine nasıl tanık ettiğini açıklamaktadır.
Benim düşüncemde de olumsuz anlamda olması daha doğru. Çünkü burada, Allah'dan olan ruhun pozitivitesi ile onun üzerine örtülmüş olan nefsin negativitesi karşı karşıya. Nefsin negativitedeki durumu, ruhun pozitivitedeki/tekamüldeki yeri demek. Aradaki bu ilişki, "nefsin negativitedeki durumunun, ruhun aleyhine şahitliği/göstergesi" benzetmesi ile anlatılıyor.

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben sizin Rabbiniz değil miyim?

Tahlilini yaptığımız konuyu anlayabilmek, bu soru cümlesinin manasını ve pasaj içindeki yerini bilmeye bağlıdır. Hemen belirtmek gerekir ki, piyasadaki birçok meal ve tefsirde yapılmış olan “dedi”, “demişti” gibi eklemeler, ayetin orijinal ifadesinde yoktur.

“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusu ile başlayan “Elestü bi rabbiküm?” Kâlû: “Belâ... Şehidnâ.” [“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Derler ki: “Evet, Rabbimizsin. Tanık oluyoruz” cümlesi, ayette kendisinden önce yer alan “Ve eşhedehüm ala enfüsihim [ve onları kendi aleyhlerine tanık eder]” cümlesinin bedelidir; onu açıklar, tefsir eder. Dolayısıyla, bu cümle Allah’ın insanları kendi aleyhlerine nasıl tanık ettiğini açıklamaktadır.
Verilecek cevabı bilmesine rağmen Rabbimizin insanlara soru yöneltmesi, mesajın karşılıklı konuşma yöntemi ile verilmesi sebebiyledir. Bu metod aynı zamanda bir “Belâğat” sanatıdır. Belâğat ilmine göre soru cümleleri, bir şeyi sorup öğrenmekten daha çok, bir şeyi inkâr ya da takrir için veya muhataba iltifat ve minnet için, yahut da muhatabı tekdir ve sorumlu tutmak için kullanılır.
Yukarıda tartışıldığı üzere, bir ayetteki söyleyişe "güzel söz sanatı" demenin önü, Yasin 69 ile kapatılı (söyleyişe "ilim" demek ise, savunulan düşünceye kutsallık katarak onu dokunulmaz kılmak için. Bu, her şeyi ilim kapsamına sokarak ilimin gözden kaybolmasına sebep olur).

Benim savım, (başka bir ayet ile kaldırılan bir örtme içersin veya içermesin) her ayetin mutlak doğru olduğu. Araf 172 'deki "bellerinden zürriyetlerini alma" örtmesini Araf 22 ile kaldıralım:
"O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı1." Araf 22
Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp2 onları öz benliklerine şahit tutarak4 sordu3: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." Dediler5.” Araf 172
1- Üreme organlarının kendilerine açılması... cinsiyetsiz ruhun, cinsiyetli bedene bağlanması = Doğum
2- Bellerinden üreme organlarını alma… cinsiyetli madde bedenden cinsiyetsiz ruh bedene dönüş = Ölüm
3- Sor-du, de-diler, geçmiş zaman. Bu sorgu, iki madde alemi dönemi arasındaki öbür alem döneminde yapıl-dı.
4- Öz benliğe şahit tutma: Nefis muhasebesinin = ruhun tekamülde aldığı yolun muhasebe dönemi (hesap günü)
5- Geçmiş tekamülün muhasabesi sonrasında, tekamülünün devamı için teyid ve ahit alınması

Dikkat edilirse Araf 22 ve 172, "üreme organları" örtmesini karşılıklı olarak birbirlerinden kaldırıyorlar. Tek yapılması gereken, aradaki bağlantıyı farkedip iki ayeti peşpeşe yazmak. Bu şekildedir ki, her Kuran ayeti mutlak doğrudur, sadece anlattığını anlatır. Allah sözünü, Allah sözü tefsir eder.

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu soru cümlesi ile ilgili olarak yanlış anlamalara, yanlış kavram ve inançların oluşmasına yol açan bir husus da “rabb” sözcüğünün toplumda “ilâh”, “yaratan” anlamında kullanılması sebebiyle cümlenin “Ben sizin Allah’ınız, yaratıcınız değil miyim?” şeklinde anlaşılmasıdır. Oysa “rabb” sözcüğü “Terbiye edip eğiten, yarattıklarını belirli bir programa uygun olarak bir takım hedeflere götüren, tekâmülü programlayıp yöneten” demektir. Buna göre soru cümlesinin içerdiği gerçek anlam şöyle takdir edilebilir: “Ben, sizin yaratılışınızı, yaşayışınızı, üremenizi plânlayan; sizi terbiye eden, sizi bir hedef için hazırlayan, size akıl fikir veren; size doğruyu bulma, Rabbinizi bilme, hakikati idrak edebilme güç ve istidadını veren; ayrıca size peygamber yollayan, kitap indiren değil miyim?”
Katıldım.

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Derler ki: Elbette Rabbimizsin,

Burada geçen “ بلىbelâ” sözcüğü, “neam” sözcüğü gibi “Evet” anlamına gelen bir tasdik edatıdır. Fakat “ نعمneam” sözcüğü, olumlu veya olumsuz her söyleneni tasdik ve takrir için kullanılabilirken “belâ” sözcüğü sadece olumsuz soruya cevap olarak kullanılabilir. Meselâ; “Ali geldi mi?” sorusuna verilen “neam” cevabı, “Evet, Ali geldi” anlamına gelir. Ama soru, “Ali gelmedi mi?” şeklinde sorulacak olursa, bu takdirde “neam” cevabı “Evet, Ali gelmedi” demek olur. “Bela” edatı ise sadece olumsuz soruya cevap olarak verilebileceğinden, daima menfinin sübutunu ifade eder. Dolayısıyla, “Ali gelmedi mi?” sorusuna “belâ” cevabı verilecek olursa, bu cevap “Evet, Ali geldi” demek olur.
Konumuz olan ayette de “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna karşılık “bela” dendiğinden, cevap da “Evet, Sen bizim Rabbimizsin!” demektir.
Ayetteki bu diyalogdan anlaşılıyor ki, insanlar kıyamet günü kesinlikle inkâra yönelmeyeceklerdir. “Rabb” sözcüğünün anlamı dikkate alınarak, verilen cevap şöyle takdir edilebilir: “Evet, Sen bizim Rabbimizsin; Sen, bizi terbiye ettin, bizi bir hedef için hazırladın; bize akıl fikir verdin, bize doğruyu bulma, Rabbimizi bilme güç ve istidadını verdin, ayrıca bize peygamber yolladın, kitap indirdin. Ama biz bunlara itibar etmeyen suçlular olduk; kendi aleyhimize şahidiz.”
Üreme olayında herkesin tanık olduğu Allah’ın imzasını taşıyan ayetler:
Meninin yapısı, Cinsiyetin belirlenmesi, rahim duvarına asılı olma, Bir çiğnemlik et olma, kemiklerin oluşumu, kemiklerin etle kaplanması, üç karanlıkta yaratılma, sulb teraib, atan su, döllenme şekli, doğum şekli; anne ve bebekte oluşan sevgi bağı vs.

tanıklık ediyoruz

Ayetin bu bölümü de tefsirlerin çoğunda “Senin Rabbimiz olduğuna tanığız” şeklinde yanlış olarak açıklanmıştır. Ayette insanların neye şahit oldukları beyan edilmemiştir. Zaten edebî kurallara uygun olması bakımından da beyan edilmemesi gerekir. Burada, ayetin sibakının delâletiyle “şehidna” fiilinin mef’ulü [tümleci] mahzuf olarak takdir edilen “alâ enfüsina (kendimizin aleyhine)” ifadesidir. Kur’an’ı anlayacak kadar Arapça bilenler, cümlenin siyak ve sibakına [bağlamına] iyi dikkat ettikleri takdirde bu gizli tümlecin “alâ enfüsina” ifadesi olduğunu kolayca anlarlar. Bu nedenle “şehidnâ” ifadesi “Biz kendi aleyhimize tanık oluyoruz” şeklinde anlaşılmalıdır. Nitekim En’âm suresinde de bu ayetin tefsiri mahiyetinde bir ifade mevcuttur:

(En’am/ 130, 131)

130Ey gizli, âşikar, geleceğin, bugünün insan topluluğu! Size âyetlerimi anlatan ve bugününüze kavuşacağınız hususunda sizi uyaran kendinizden elçiler gelmedi mi? Onlar, “Kendi aleyhimize şâhitiz” dediler. Basit dünya yaşamı onları aldattı ve onlar kendilerinin kesinlikle kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin ta kendisi olduklarına şâhitlik ettiler.
131İşte bu; Rabbinin, halkı ilgisiz, bilgisiz iken, ülkeleri haksız yere değiştiren/yıkıma uğratan biri olmayışıdır.

Yapılan tanıklığın “kendi aleyhlerine” olduğu şeklinde hem bu surenin 37. ayetinde hem de Nahl suresinin 89. ayetinde benzer ifadeler mevcuttur.
Haklarında yeterli ve ikna edici bilgiler bulunmayan kişilerce öne sürülen bazı görüş ve kanaatleri birer akide haline getirmemek, garip rivayetlerin arkasına düşüp yanlışlar içinde kaybolmamak ancak ayetlerin doğru anlaşılmasıyla mümkün olmaktadır. Ayetlerin doğru anlaşılması için Rabbimizin yardımını istemeli, O’ndan ilmimizi, anlayışımızı ve kavrayışımızı arttırmasını talep etmeliyiz. Ankebût/57’de söz verdiği gibi, uğrunda üstün çaba harcayanları Yüce Allah mutlaka kendi yollarına ulaştırır.

174Ve işte Biz, düşünsünler diye âyetleri böyle ayrıntılı olarak açıklıyoruz.

Gerçekten de Rabbimiz kendi varlığına yönelik kanıtları, uzaklarda aramamıza gerek kalmayacak şekilde çok yakına, kendi bünyemize de yerleştirmiştir. Kendi varlığı hakkında tefekkür eden, biyolojik yapısındaki fiziksel ve zihinsel sistemler, özellikle de üreme sistemi üzerinde düşünen bir insanın “Benim Rabbim Allah’tır!” dememesi mümkün değildir.
Altını çizdiğim ayeti tekrar düşünelim. Allah, "ayetleri ayrıntılı olarak açıkladım" diyor. Buradan anlıyoruz ki, Kuran ayetleri zaten ayrıntılı açıklanmış. O halde her tanım, ve bu tanımları birleştiren açıklamalar mutlaka Kuran'dan olmalı. Kişi, Kuran ayetini gösterip "ben bunu böyle anlıyorum" diyebilir. Çünkü farklı tekamül kademeleri farklı gerçekliklere tekabül eder. Ve Allah hiç bir yarattığını dışlamadan, her tekamül kademesine onun dilinde, onun anlayacağı şekilde seslenir. Bizden istenen, Kuran'a ve okuyup araştırdıklarımıza yaslanmak, kimsenin peşinden gitmemek, gönlümüzdeki tanımlara ve açıklamalara Kuran'dan teyid almaya gayret etmek.
.

Konu ozkanates tarafından (5. June 2014 Saat 05:57 AM ) değiştirilmiştir.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla