Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12. July 2014, 10:12 AM   #8
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Bölüm-8.

Şeytan insana kibri aşılar; hasedi aşılar. Aceleciliği aşılayarak Hilmi terk ettirir. İşte biz Yakub mektubu üzerinde bu kadar durmamızın sebebi bu hakikati toplu halde vermesindendir. Mesela yurtseverlikle dindarlığı bağdaştıranlara karşı kurulmuş Ergenekon iftirasıyla muhalefeti susturup zulmü meşrulaştırmanın örnekleri tarihte/geçmişte görüldüğü için Yakub mektubu bunun şeytandan olduğunu ve şeytani hilelerde hikmetlilik demektedir. Yine bu hali “Hilmsizlik” olarak tanımlamaktadır.
Bütün bunlar bizi bu ayetleri insanlara duyurmaya teşvik etti. Ey iktidar sahipleri, karşı hizip ilan ettikleriniz bir hakka aykırılık sergileseler bile buna azap ve işkenceye sapacak kadar kinli olmak, yargılamak yerine kinini kusmak için Hilmi terk etmek gerekir mi denilmektedir hikmetin şeytanisini kullanarak adaletsiz ve üstelik kinlenerek tezgâh kuranları ikaz eden incelediğimiz bu ayetler.
Başka bir ifadeyle bu bilimsiz-hilimsiz kin ve intikam tugayları şöyle çarpık bir vicdana sahiptirler: "Mademki biz, bize göre Allah’ın has kullarıyız, bizim indimizde batıl yolda görünenler veya bizi iktidar nimetlerinden etmek isteyenlere yapacağımız zulüm bize haram değil, bilakis helal kılınmıştır" talan ve çarpık bakışıdır. Allah Kur'an'da, değil yurtseverliği dindarlığın parçası sayanlara adaletsizlik yapabilirsiniz desin, aksine açıkça kâfirliği tescilli olanlara dahi adalet edilmesini emreder. Kaldı ki Resulullah vatan sevgisinin imandan olduğunu açıklamıştır. Ulusu savunmak, milleti savunmak, yerel ve milli olan değerleri savunmak mademki imandandır; bunlara karşı globalleşme taraftarlarınca acımasız savaş verenler acaba hangi batıl dinin mensubu ve kimin ümmetidirler?

Hakkı güncel örneklerle dile getirmek hakkın görülmesinde ve batılın teşhisinde bilimsel bir metot olduğu için bir somut olaydan örnek verdik. Yoksa bu kendisini beğenmek, zannını beğenmek, eylemini beğenmek, iman ve mezhebini beğenmek ve başkasına günah olan birçok şeyin kendisine ve hizbine mubah olduğunu iddia etmek; Fatır suresinde bahsi geçen Allah’ın kendisine imtiyazlı ve iltimaslı davranacağını zanneden ve ilan edenler şeytan tarafından ”Allah senin gibi düşünenleri affeder, çünkü sen cihad ediyorsun” vesvesesine kananlar kesimidir. Bir de bunların halkı aldatması vardır ki, buda yine Fatır–5 ve 6 ayetin diğer manasıdır. Bu da bu görüşü meşrulaştırıp halkın istismarında kullanmaktır. Şimdi bu ince ve önemli konuda Kitab-ı Mukaddesin Yakup mektubu 3. Bab’dan ayetsel delillerini sunalım. Sunacağımız ayetler Bab–3 ayet 13 ve 18 arasındaki ayetler.

Ama yine verdiğimiz güncel örnekle örtüşmeyi yüzde yüze yaklaştıran nemmanlık, iftiracılık niteliğinin de uyum içinde olduğunu kanıtlamak için bu babın başından beri bir özet hatırlatma yaparsak, hayret verici bir benzerliği görerek vahiylerdeki geçmiş, gelecek ve hâlihazır durum değerlendirmeleri hakkındaki gerçekliliği görerek selam durmak gerekir. Din, insan ve hakikat istismarcılığının ne denli kötülük olduğunu iftiralarla hakikat dostları doğru dürüst ve tevazu içinde olunup eşit paylaşımı savunanlara bencillerin iftirasının tek başına onları cehennem kütüğü yapmaya nasıl kâfi geldiğini görelim. Çünkü bu, kendisini ve zanlarını hakikat zannederek kendi amellerini beğenenlerin sosyalist müminlere(Hakiki hak din dindarı mütevazı ve paylaşımcı insanlar) iftiraları yeni değil, çok eskidir. Tarihte bu iftiralarla fityan ehlini katleden Firavun tarihte ve dinler tarihinde yerini almıştır. Firavun da bir anlamda dindardı. Ama Allah’ın istediği gibi değil, nefsinin çektiği gibi dindardı. Batıl bir dini anlayışın fanatiğine acaba dinsiz mi denilir?

Bunlara genel olarak “sürçenler” denilir. Kendileri iman ve amelde sürçtükleri halde, yani Beyt üzere mülkte iştiraki ret ettikleri halde halen hak üzerinde olduklarını zanneden ve başkalarını dinsiz ilan eden nimete nankörlük edenler bunlardır. Zamanın sosyalistlerini zinakar iftirasıyla lekeleyen firavun ve onun avaneleri hakikatte sürçmüş ve aklı az kitleleri sürçtürmüşlerdir. Bu yönüyle de sürçen taifenin yalan ve iftiralarla kendilerine muhalefet eden yurtsever Müslümanları zindanlara tıkanların tavrı birbirine paraleldir. Doğrulara ve doğruluğa karşı tertiplenmiş kin ve düşmanlığa dayalı operasyondur. Bu makaleye başlık yaptığımız ayetlere yer kalmayacağı için 3. babın baş tarafı olan 2. ayette bahsi geçen sürçmeyi bağımsız bir bölümde incelemek üzere şimdilik geriye bırakarak, 3. babın son kısmına dönerek Kelamda sürçenlerin kötü amellerini hatırlayalım. Bunlar kin, Hilmsizlik tarafındaki rekabetçi eylem ve tutanlarının “kötülük yapmakta şeytani hikmet ehli” olduklarının ilanını görelim. Hak dinin kâmil insanı teenniyle hareket etmeyi, tedebbür etmeyi sebep sonuç ilişkileri kurmayı, iyi ve kötünün hakiki bilgisine sahip olmayı hilmde hikmet veya hikmette hilm saydıkları halde, sürçenlerin bunun aksini yapan Aculiyet veya Icl(buzağıcı-kapitalist) ehli olduklarını bilelim. Oysa şeytanın kalplerine vesvese verdiği güruh ise konu maddi çıkar ve iktidarda kalma olunca çıkarcılık ve bencillikte öyle “hikmetlidirler” ki şeytan bile onlar kadar tuzakçı ve iftiracı olamaz. Şöyle ki:

“Aranızda hikmetli, ver anlayışlı olanınız kimdir? İyi anlayışla kendi işlerini HİKMET HİLM'İN’DE göstersin. Fakat yüreğinizde acı(Yoğun) hased ve fırkacılık varsa, övünmeyin(kendinizi aklamayın, muaf tutmayın, amellerinizi beğenmeyin) ve HAKİKATE KARŞI YALAN SÖYLEMEYİN(Bu sözde dindar tipi feodalizmi ve kapitalizmi hak dinle bağdaştırmaya çalışarak Allah’a iftira eden Firavun ve avanesi örneğidir ki, bu konuda Taha–61 ayet bizi bilgilendirir.) Bu hikmet yukardan inen değil( Rahmani değil), fakat dünyevi, nefsanî şeytani hikmettir.(Bu konuda gayeye ulaşmak için her yol meşrudur zannına kapılmak, yalan, iftira ve şeytanlıklar uygulamayı yağdan kıl çeker gibi becerip başarmak).ÇÜNKÜ NEREDE HASED VE FIRKACILIK VARSA, ORADA KARIŞIKLIK VE HER KÖTÜ İŞ VARDIR. Fakat yukardan olan hikmet(İşlerin içyüzüne ve inceliklerine vukufiyet/erişme ve ilişkilerde nezaket…) evvela saftır(Hilesizdir ve kimseye kötülük planlamaz), ondan sonra, ondan sonra sulh edici(silimden yana olmak budur, hizipleşmede İslami zerre yoktur), mülayim, uysal, merhametle ve iyi semerelerle dolu, garazsız ve riyasızdır. Ve salahın semereleri sulh ediciler(ce) için selametle ekilir”

Demek ki İslam denilen kavramla tassub, hizipçilik ve fırkacılık asla bir arada olmaz. Bunu ortaya koyanlar ister bundan hayır beklesinler, ister başka bir saikle yapsınlar, her halükarda şerle iştigal etmek, yalan ve iftiralarla şeytani “hikmet” ehli olmuşlardır. Bunu tipik ve güncel örneğini de yukarda verdik. Uygulayıcılarını Allah ıslah etsin, ıslahları mümkün değilse Allah onların yerine hakiki dindarlara emaneti nasip etsin. Şeytanlıkta maharet sahibi olmak ile rahmani hikmet sahibi hilim ehli arasında böyle bariz ve açık fark vardır.

Sonraki bölümde Yakup mektubunda 3. Bab olarak bulunan bölümün ikinci ayetinde bahsi geçen hakikatte sürçmenin hükmü ve kelâmda sürçmenin nasıl bir dini dalalet ve insanlıkta felaket oluşturduğunu ortaya koyalım. Sonra bu alandaki sürçmelerin Kuran’da geçen bazı ayetlerle bize bildirilen, vahi gerçeğini değiştirme ve yorumlarla hak dini batıl istikametinde (ifsad etmeye ilişkin) ayetler sunarak devam edelim.
(devam edecek)

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (13. July 2014)