Tekil Mesaj gösterimi
Alt 7. August 2011, 09:44 PM   #1
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart Savm ile ilgili bir çalışma

Selam,

Savm ile ilgili çalışmalardan dikkatimi çekenleri paylaşmaya devam ediyorum arkadaşlar. Kendi okumalarımıza faydası olur inşallah.



------------------------------------------------------------------------


KURAN’DA Kİ ORUÇ

Dini kuralları “esas” kabul etsekte etmesekte halkının % 90’ının oruç tuttuğu bir ülkede yaşamaktayız.Bu durumda konuya kayıtsız kalmamız düşünülemez.



”Dini otorite”mizin 2003 yılında “keyfi” çıkarımları sonucu üzerimize bir 30 gün daha oruç bindirmesi sonucu kafamda oluşan soruları Kuran da aramaya karar verdim.



Aşağıda detaylarını vereceğim bilgilere göre bugün uygulanan oruç,hac ve salat tamamen Kuran dışı bilgiler sonucu oluşturulmuş anlamsız ritüellerdir.Aslında sadece bu kavramlar değil neredeyse Kuranda ki tüm kavramlar asıl mecrasından çıkarılmış ve içleri yeniden doldurulmuş kavramlardır.. Kuranda ki iradenin maksadını anlamaya çalıştığımızda onun amacının; işleyen sosyal hayatın yeniden tanımlanmasını yapmak olduğu açıkça anlaşılacaktır...


Bu anlamda örneğin Salat; belli bir amaç doğrultusunda günlük mesai ve bu doğrultuda kazanımların paylaşımı..Hac; Kuran bildirgelerinin halklara arzı noktasında bulunulan bölgede yapılan toplantı/mitinglerdir.Örnek: Veda haccı..Ramazan ve Oruç (Savm-Siyam); Hac döneminde toplantılarda tüm cinsel tutkulardan ve toplantı insicamını bozacak kötü davranışlardan uzak durarak söylenenleri yüklenme eylemidir.Şehru ramazan; aç kalmak değildir.Bilakis ramazan ve hac da sunulan kurban ve diğer hediyelerden bol bol yiyip içmek ilahi emirdir,kurana göre..

Bu açıdan baktığımızda:



Hac,Şehru Ramazan ve savm (Oruç) aynı anda yapılacak eylemlerdir.Savm (oruç); hac'da uyulması gereken kurallar bütünüdür..Şehru Ramazan ise Hac ve oruç'un doğal sonucudur.


Şimdi konu ile ilgili ayetleri tek tek inceleyelim ve değerlendirelim:



Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."



فَكُلِي وَاشْرَب 16;ي وَقَرِّي عَيْنًا فَإِمَّا تَرَيِنّ 14; مِنَ الْبَشَر 16; أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْ 05;َنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّم 14; الْيَوْم 14; إِنْسِيّ 11;ا



-Hem yiyecek hem içecek hem "oruç" tutacak!



-Yeni doğum yapmış bir kadın sabahtan akşama kadar nasıl olurda "yemez içmez"!



O halde burada yapılmaması istenen somut eylem nedir?



Burada yapılması istenen meryem'in çocuğu nasıl yaptığı konusuna girmemesidir.Çünkü toplumu meryemin anlatacaklarına hazır değildir ve bu konu zamana bırakılmalıdır..



Şimdi gelelim Mucadile suresinde ki "Zıhar orucuna"...



1. Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.

2. İçinizden zıhar yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.

3. Kadınlardan zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

4. (Buna imkan) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ardarda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kafirler için acı bir azap vardır.





Burada da kocasının yaptığı aşağılamayı Allah'a ve resule kadar götüren bir kadın söz konusudur.



Şimdi bunu yapan bir koca sabahtan akşama kadar aç durarak ne kaybedecek?Üstelik aç durduğunun tanığı da olmayacak.Yani bir köşede yese içse kimse bunu farketmeyecek.



Oysa Allah'ın(sistem) koyduğu müeyyide bu değil.Şöyle:



1-Bir köleyi hürriyetine kavuşturacak.Bir ihtiyaç sahibine nefes aldıracak bedel ödeyecek.

2-Buna güç yetiremeyebilirse o zaman devreye savm (oruç) cinsellik yasağı,eşinden uzaklaştırılma cezası girecek.

3-İkinci maddeyi denedi ama bir yerde başaramama durumu belirdi.O zaman zina tehlikesine karşılık tuttuğu oruçları (eşinden uzaklaştırılma) hesaptan düşmeden 60 fakırı doyuracak.Somalıli fakirleri için 60 sms gönderebilir.





Daha önce Kuran'da ki bütün kavramların müteşabihlerinin/benzerlerinin bir şekilde yaşandığını bu sebeple Kuranın yaşanan hayata yeni kostüm giydirmeyi amaçladığını söylemiştik.Kuran kavramlarına bu açıdan bakarsak önemli açılımlar elde edebiliriz..Konumuza devam edelim :





BAKARA SURESİ 196.AYET



"Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz, esir veya köle âzatlamak, Kâbe'ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak şeklinde bağışta bulunmanın kolayınıza geleni yeterlidir. Bağış, kendi yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan oruç tutarak yahut sadaka vererek veya kurban keserek/Allah'a yakınlık için Kâbe'ye bir şey bağışlayarak fidye yoluna gitsin. Güvene kavuştuğunuzda, hacca kadar umreden yararlanmak isteyen, esir veya köle âzatlamak, Kâbe'ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak türünden kolayına gelen bir bağışta bulunsun! Bunu bulamayan oruç tutsun: Bu, üç günü hacda, yedi günü döndüğünüzde, tam on gündür. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da oturmayan kişi içindir. Allah'tan sakının ve bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir."Bakara 196Aşağıdan yukarıya doğru gidersek "üç gün hacda yedi gün döndüğünüzde"



1-Bilinen hac üç gündür.

2-Haccın yapılacağı mekanda oturanlar sadece üç gün gündüzleri hem argo/düzen bozucu davranış ve konuşmalardan hem de cinsel ilişkiden kesin olarak uzak duracaklar.

3-Haccın yapıldığı kentin dışında oturanlar bu tempoyu ve miting heyecanını (fikre kızışma) durumunu çabuk yitirmemek için gündüzleri cinsellikten uzak durmaya yedi gün daha devam edecekler.

4-Haccın yapılacağı miting alanı ve civarı Mescidi Haramdır.

5-Kabe, miting için kurulan büyük yükseltilmiş kürsü ve yönetim merkezi.Seçim otobüsü gibi.



Şimdi başa geçelim:

1-Miting alanına giremiyenler, başlarını tıraş edemiyenler, hasta olanlar heran mitinge iştirak edeceklermiş gibi tayakkuzda olup oruç tutmayı sadaka vermeyi sürdürecekler.

2-Tıraş önemli çünkü Müminleri ayıran bir özellik olarak karşımıza çıkıyor.Takım işareti forma gibi.Bu sadece hacda olan bir uygulama.



Sıra Bakara/187'de..



ŞEHR-U RAMAZAN (FİKRE KIZIŞMA)



Evet,hac/miting yapıyoruz ve günboyu anlatılan Allah mesajını içimize sindiriyoruz.Yoğun bir düşünme tefekkür ve tezekkür sürecinden geçiyoruz.Zor bir sınavın tam göbeğindeyiz.Yani tam "fikre kızışma ve fikri yüklenme"(Şehru ramazan) dönemindeyiz.



İşte bizi bekleyen tek tehlike "dolduğumuz" bu dönemde işi cinselliğe kaydırmamızdır.Bu sapma bütün dengelerimizi alt-üst edecek bir durum olduğu için hacda gündüzleri cinsellikle ilgili her şey bize uzak kılınmıştır.Yoksa neden yemeyelim ki?

Yemiyen-içmeyen insan o tempoya dayanamaz.Müşriklerle aç susuz mücadele edemez.

Allah kendi adamlarını neden takatsız bıraksın ki?Gıdasını alan vucut mu daha verimli çalışır yoksa fecirden karanlığa kadar aç susuz duran vucut mu?



Eğer bugün aç susuz kalmayı Allah emri gibi algılayanların orucu sahihse Allah onların bu çabasını nasıl görmezden gelebilir ?Karşılığını vermeden nasıl onları cezalandırır ?Kulunu aç bırakmaktan muradı ne olabilir?Kul bu durumdan nasıl bir şey elde eder?



Hele hac ve oruç aynı zamanda yapılacak uygulamalar olduğuna göre bir tarafta kurbanlar kesilip hediyeler sunulurken insanların aç susuz bekleşmeleri hangi mantığa sığar.



"Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığını arayın.." Gündüz İlahi fikirlerle dolan insan bunu gece kadını ve genleri vasıtasıyla yeni nesillere aktarır.




Ayrıca şu önemli noktayıda vurgulayayım:

Meryem suresinde "Artık ye iç “wa’kuli waşrabi” gözün aydın olsun.İnsanlardan biriyle karşılaşırsan ben Rahmana oruç adadım"de ifadesi ile Bakara 187 deki fecirden gün ağarıncaya kadar yeyin için wa’kulu waşrabu” ifadesi iki olayında aynı olduklarının çok açık delilidir.Yani Meryem ne yapacaksa Bakara 187 deki kişilerde onun gibi benzer bir eylem yapacaklardır.Bu tartişmaları bitirecek çok somut bir delildir.Kısaca,yenilip içilecek ancak cinselliği çağrıştıracak her türlü eylemden uzak durulacak.

O buyuk hac gününde aç-susuz durmanın mantığı olur mu?İnsanlar anlatılanlarımı anlamaya çalışacaklar yoksa açlik ve susuzlukla mücadele mi edecekler?Aç-susuz kalmak ölümcül bir tehlikedir ve binlerce örneği vardır.Ancak kimse cinsellik yoksunluğundan dolayı ölmez.Yemek içmek insanın dikkatini dağıtmaz bilakis kişiyi motive eder.Cinsellik konsantrasyonu bozan en büyük tehlike ve sapmadır.yani savm-siyam günlerinin gecelerinde yasağı sürdürmenize gerek yok,deniyor.

Yasak ise, hac/miting/toplantı zamanı cinselliği çağrıştıran her türlü eyleme uzak durmak.burada bizlerin anlaması gereken en önemli nokta hac-oruç-ramazan ilişkisidir.bu birliktelik çözülmeden fotoğrafın tamamı farkedilemez.




Hayatımızı bölen ve gün içerisinde ki çabalarımıza çelme atan "namazı",tüm birikimlerimizi bir çırpıda çöllerde heba etmemize sebep olan "arap haccını",7'den 70'e hepimizi bir ay boyunca aç suzsuz takatsız bırakan oruç'u üzerimizden kaldıran Kuranda ki iradeye şükürler olsun.Kuran sayesinde bir çok hurafeden ve gereksiz ritüellerden kurtulduk.Şahsen ben ona müteşekkirim..



KORUNMA:

183. Ey inananlar, sizden öncekilere yazıldığı gibi korunmanız için sizin üzerinize de oruç yazıldı.



Korunma iki şekilde olacaktır.Birincisi fikrin korunması diğeri de neslin korunmasıdır.



SAYILI GÜNLER:

“Sayılı günler” hac günleridir.Kim hasta yada yolculuk gibi sebeplerden katılamazsa başka dönem hac’larına iştirak etmelidir.



Hac ve savm yasağı sayılı eyyamlardır.Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa mazeretli olduğu günler sayısınca sonra katılsın.Mazeretlilerin üzerine düşen bir yoksulu doyuracak kadar fidye.Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır.Olayı cinselliğe dökmemeniz bilirseniz sizin için daha hayırlıdır."2/184



185. Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırdedip açıklayan Kur'an'ın indirildiği aydır. İçinizden kim o aya yetişirse oruç tutsun. Kim hasta olur, yahut seferde bulunursa günler sayısınca başka günlerde. Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Şükredesiniz diye.



“Şehru ramazan”a katılan o dönemi oruçlu geçirecek.Çünkü bu Allah’a korunmamız karşılığında yapacağımız teşekkürdür.Yine bu ayette de mazeretli olarak katılamayanlar sonraki dönem haclarına tam olarak katılmanın yollarını aramalıdırlar.



”İslam Dünyası” yüzyıllardır haccetmiyor.Aynı yerde dönüp duruyor..Oysa Muhammed ın toplumunu daha çağdaş yapma girişimi olan bu uygulamalar sonraki dönem takipçilerince yeterince kavranamadığı için günümüze gelişerek gelemediler..tam aksine ritüel haline sokularak anlamsızlaştırıldılar..hayattan koparıldılar..





"Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur."Nisa 92



Burada sözü edilen orucun cinsellikle ilgisi yokmuş gibi görünse de aslında tam anlamıyla cinselliği ilgilendirmektedir. olayı şu şekilde açıklayabiliriz:



Ölen kişi evlidir ve bir eşi vardır.Öldürme olayı geriye kalan eşi dul bırakarak onu "bekleme" dönemine itmiş ve cinsel hayatına da darbe indirmiştir.Bu yüzden öldürenin "oruç/cinsellik yasağı" cezasına çarptırılması çok adil bir sonuçtur.



Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydimek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz."Maide 89





Evet yine burada da yeminden dolayı oruç cezası öngörülmüştür.Olay yine cinsellikle ilgilidir,şöyle ki:



Yemin namustur.Yani yemin eden kişi bunu yaparken namus değerlerini öne çıkararak and içer.Kuranda ki "Yeminlerinizin/sağ ellerinizin altındakiler" ifadesini dikkate alarak düşünelim.İşte "yemin" eden kişi bunları öne sürdüğü için cezasıda bunlarla ilgili olan oruçtur/cinsellik yasağıdır.





Ey iman sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin. Sizden kim kasten onu öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk deve-sığır, davar cinsinden, Kâbe'ye varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden adalet sahibi iki kişi belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme şeklinde bir keffâret, yahut buna denk oruç. Taki yaptığının vebalini tatsın. Allah, geçmişi affetmiştir. Kim bir daha yaparsa, Allah ondan öc alacaktır. Allah çok güçlüdür, öc alıcıdır."Maide 95



Daha önce nisa-92'de öldürülen bir kişi için oruç tutulmasını "ölen kişinin geride kalan eşinin cinselliğine darbe vurmasından kaynaklandığını söylemiştik" Aynı onun gibi yasak dönemde bir hayvanı öldürmekte o hayvanın eşine karşı işlenmiş bir suç olduğundan cezalardan bir tanesi de doğal olarak öldüren kişinin oruç tutması olmalıdır.Kısasa kısas yani..



Sonuç olarak: hac,oruç,salat; muhammedin toplumunu daha çağdaş kılma adına yaptığı toplumsal gelişim eylemleridir.Muhammedi rönesansın yansımalarıdır..Biz olayı ritüellere indirgerken diğer toplumlar atı alıp üsküdarı çoktan geçmişlerdir..

ALİ POLAT

ALINTIDIR.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (8. August 2011)