Alıntı:
Bir de, tuğyan, güç / varlık / yeterlilik (“mülk”) sahibi olan ya da olduğunu sanan kişiler için tanımlanıyor. Gücü / varlığı olmayan kişiler isyan ya da küfüre saptığında, bu kapsama girmiyor ve sadece Kuran’a aykırı davranmış mı oluyor?
|
İman etmiş kimseler Allah yolunda savaşırlar. Küfretmiş kişiler de tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde siz şeytanın velîleri ile savaşın. Şüphesiz şeytanın tuzağı, çok zayıftır. (Nisa, 76)
Ve
tağûta kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelen kimseler, kendileri için müjde olanlardır. Haydi, müjdele, sözü dinleyip de en güzeline uyan kullarımı! İşte onlar, Allah'ın kendilerine hidâyet verdiği kimselerdir. Ve işte onlar kavrama yeteneği [temiz akıl sahibi] olanların ta kendileridir. (Zümer, 17-18)
Ve andolsun ki, Biz her ümmete
"Allah'a ibâdet edin ve tağuttan sakının" diye bir Elçi gönderdik. Artık Allah, bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın yalanlayanların sonu nasıl olmuş? (Nahl, 36)
Tağuta kulluk eden, onun ardı sıra giden, ona hizmet eden kişilerden bahsediliyor. Bu kişiler belki de Karun olmayan ama karuna kulluk eden ve ona imrenen kişiler gibiler. Ve zalime ve zulme karşı ses çıkarmayarak veya daha kötüsü destek vererek onu var ediyorlar. Tağut ayrı,bu kişiler ayrı. Ama bir açıdan da ayrı değil. Biri olmasa öteki de olmayacak çünkü.