Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26. May 2015, 06:14 PM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Hak dinin sosyo-ekonomi-politik seyrinde İsa Peygamber

Bölüm-1

Ahdi Atik'de/Tevrat'ta Melâk-ı-Sıdk(Sadak)(havra ve manastır pozitif züht/yani üretip de ihtiyaç fazlasından kaçınma/ sosyo ekonomi politiği) olarak isimlendirilen açılım,
dinlerde salah bulma ve temizlenmenin en mükemmel şekli olan ve bilhassa,
vera/yani din bakımından yasaklanmış şeyleri yapmaktan aklını kullanarak sakınma/
ve takva/yani şerden ve günahlardan akıl yolu ile kaçınarak Allah'a sığınma/ ehlinin saadet yurdu olarak organize ettiği âbid/kul yaşam biçimi ve
nefsin terbiyesi ile ortak yaşam biçiminin yürürlüğe konulması olarak özetlenebilir.

Bu yaşam biçimi ister, din kitaplarında apaçık kaynakları bulunsun, isterse bu akıllı insanların korunmak için bulup uygulamaya koyduğu bir sosyo ekonomik hayat tarzı olsun, ister İdealist felsefenin hikmetli adamlarının keşfi olsun, mükemmel ve bilimsel bir harikadır. Tarihi çok eski ve bilinmeyen bir tarihte başlamıştır.
Sanıldığı gibi İbrahim sonrası dinlerle başlamış değildir. Muhakkak ki insanlığın ikinci atası sayılan Nuh zamanında da mevcut olduğu, Nuh’a inanmayanların Meleler(para babaları) olmasından da apaçık bellidir.
Bu yaşam tarzının temeli, lütuf merhamet ve sevgiye dayanan gerçekten medeni bir hayat tarzıdır. Toplumu meydana getiren insanlar ise, erdemli insanlardır. Uygulanan hukukta da evrensel hukukun üstünlüğü prensibi geçerlidir. Her şeylerini paylaşarak yaşadıkları küçük komünlerde bu işler başarılmıştır.

Çoğu kez, zalimlerin hışmına uğramamak için dağ başları(Sumela Manastırı), mağara kovukları gibi gözden uzak yerler tercih edilmiştir. Kuran’ın Yasin süresinden öğrendiğimize göre bunlar, apaçık önderlerdi. Üsvet ehli idiler; yani erdem timsali güzel ahlak sahibi adalet, eşitlik ve kıst üzere yüksek ahlaki sahibi öncülerdir. Müstakim yol denilince bu yaşam tarzını anlarlardı. İşi gevşetip, yoldan çıkan, sayıca bir hayli fazla ahdi-atik(Tevrat) mensuplarına boş amellerini bırakıp, dinin içinin doldurulması, bunun için de, dinin takva üzere olan ekonomi politiğini hatırlamaları ve buna rucu etmeleri(geri dönüş yapmaları) için, resullükteki birinci sıradaki görevi bu olan, Hz. İsa gönderildi.
İnsanlara; Allah’a Âbid’liğin/kulluğun ayin ve dua ile sınırlı olmadığını, dinin olmazsa olmazının temizlenme ve temiz kalarak, tertemiz bir hayat yaşama olduğunu hatırlatmak ve doğru sosyo ekonomi politiğin bu olduğunun delilleriyle ortaya koymak bunu yaşayarak göstermek için Komünal ve kollektivist bir laboratuar kurmuştur. Buna İsa havrası veya manastırı diyebiliriz. Verâ üzere yaşamak da budur.
İsa Peygamber temizlenmenin, salahın, dinin doğru sosyo ekonomi politiğinin bizzat yaşanarak, insanın şehvetlerin kirinden arınmasıyla mümkün olduğunu, kurtuluşun ancak erdemli bir hayat içinde mülk tutkusundan uzak durularak veya bu tutkuyu düşürmek için mülkün iştirak halinde kullanma/vaftizli, abdestli halde bulunulması, dua ve niyazın böylelerinden kabul olunacağını kesin bir dille anlatarak, pislikten arınmanın, kardeşçe yaşanacak kollektif bir hayatla mümkün olduğunu, bu sözlerin pratiğe yansımasının gerektiğini savundu.

Amacı, bu erdemli hayat ve kollektif mülkiyet şeklinin bütün Yahudilerce benimsenip, ülke sosyal siyasetine yansıtılmasını sağlamaktı. Gönlü öyle arzu ediyordu. Allah’ın kendisine yüklediği misyon da bu idi. Çünkü muttakiler için bu hayat tarzının kaçarak, göçerek, kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde bin yıllardır sürdürmeleri hem zordu, hem de küfrün kökünün de kesilmesi ve muttakilerin en az küfredenler(nimete nankörlük eden kodamanlar) kadar kalabalık ve güçlü olmaları gerekiyordu. Bunu, eski ahitte önemli bir yorumcu olan Daniel’in İşaya Peygamber metinlerini doğru yorumlayan kitabından öğreniyoruz ki; Mesih sonrası da muttakilerin, mağara ve hendeklerde ibadetlerini sürdürüp, İsa Peygamber ile detaylandırılıp kurumlaşan vera üzerine yaşama ve Ensariyet’in dünya ekonomi politiğinde açıkça kurumlaşamayacaktır. Demek ki, dinin ekonomi politiğinin uzun bir süre daha din dışının veya batıl dinlerin sosyo ekonomi politiğinin süregelen serbestliğine kavuşamayacağını, daha Mesih gelmeden, bazı İsrail oğulları alimleri bilmekte idi.
Rivayet literatüründe temiz kalmak için toplumlarının fücur ve tuğyan üzere olan sosyo ekonomi politiğinden uzak yaşayanlara “Garipler” denildiğini kaydedelim.

· GARİPLER AYNI ZAMANDA YIĞINLA ŞERLİ İNSAN ARASINDA SALİH İNSANLARDIR. SELAM ONA İSA MANASTIRLARI BÖYLE AZINLIKLARIN CEMAATİYDİ. ŞİMDİ İSE, MUTTAKİLER KOLLEKTİVİZMİNİ BÜYÜK CEMAAT HALİNE GETİRME İMKÂNI VARDIR.

Yine Kuran’ın haberlerinden anladığımıza göre, bu birinci plan yürümediğini için, yani İsrail oğulları bu şeriata toptan razı olmadıklarından İsa, Yahudilerden umudu kesince, "bana Allah için yardımcı havari yok mu” dediği haber verilir (Ali imran suresi ayet 52,53). Manastırların bir ismi de Yahudi kültüründe havra olduğu için bu çağrıyı yaptı. Eğer günümüzde bir Hıristiyan toplumuna muttaki bir Müslüman’ca çağrı yapılsa idi hitap şöyle olurdu:”Bana Allah için yardım edecek manastır kıssisi (keşişi) yok mu”. ??Hitap Müslüman ehline olsa idi:“Bana Allah için Ensar yok mu, veya Salat-salavat ehli yok mu” denilirdi. Çünkü her üç davet şekli de mülk ve cinsel şehveti atıp, bana öylece gelecek ve bunda sadakat gösterecek kimseler yok mu diye, erdemli insan, seçme insan, yiğit insan arayışıdır. Bundan anlıyoruz ki, Hz. İsa eski havralar çapında bir topluluk oluşturacaktı ama çoğunlukta böyle bir iman ve sabreden yürek göremedi.

Buradan da anlaşılacağı gibi, göklerin Melekûtu vaadinin(Üstün ve evrensel din ilkelerinin dünyada hukukun üstünlüğüne dayalı toplumsal modeller) hayata küresel olarak geçirilmesi, bir başka bahara kalmıştı. Kutsal kitaplarda vaad edilen "Göklerin Melekûtu" oluşumu, Kuran’ın Kasas süresi 5. ayetindeki ifadesiyle “yeryüzünde muztazaafların önder olması ve oraya mirasçı olmaları” yapılanmasına daha zaman vardı. Onun mimarı Hz. İsa değil, ama sözleri ve davranışlarıyla tüm İbrahim’i (Merhamet babalığı üzerine tam teslimiyet) dininin müşterek ekonomi politiği olan doğru davranışlar, İsa ruhu olarak nitelenip, bilahare İsa nefesi olarak firavuni(Komprador burjuvazi) sistemlerin çöküşüne teori oluşturacaktı. Yani muttakiler kollektivizminin ahır zamanda ilk önce Müslümanlar tarafından uygulamaya konulup, sonra dünyaya yayılması zamanında, Deccal ve onun emperyalist sisteminin çöküşü gerçekleşecekti. Bunun selam ona İsa ile ilintisi ulûhiyette kıst ve insani ilişkilerde kıst üzere bir yaşam biçiminin uygulaya konulmasıdır. Bu idealin mimarları ise, kendilerine hidayet edilmiş İslam dini mensubu yeniden yapılandırmacılar olacaktır.

Adalet ve Rahmet Sitesinden
alıntı devam edecek.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (8. September 2019 Saat 01:44 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (28. May 2015)