Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24. November 2012, 01:52 PM   #20
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Selamlar;

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben, bilimin sonuçlarının Allah'a işaret ettiğini gören bilim adamlarının bunu kabul edip, açıklayarak savunamamasını eleştiriyor ve onun bilim adamlığından şüphe edilmesi gerekir diyorum.
Sen ise bana bilimi, teoriyi ve bunlara harcanan emek ve zamanın öneminden bahsediyor, bilimi anlatmaya çalışıyorsun.
aorskaya
Aorskaya kardeşim yukarıda yazdıklarını düşünmeden hızlı cevapladığını anlıyorum.
Bilim adamlarının ulaştıkları verileri, sonuçları Allahın varlığı ile ilişkilendirmek, Allahın varlığını ispat etmek gibi bir görevleri yoktur, eğer bilimin bu işle uğraştını düşünüyorsan bilim nedir? Ne değildir? Bir araştırmanı tavsiye ederim. Eğer bilim adamı senin dediğin şekilde bulduğu sonuçları, verileri Allah’la ilişkilendirirse bu kendi kişisel görüşü olur, objektif olmaz, ama bilimle uğraşmayan bizler bu sonuçları Allahın gücü kudreti, yaratma sıfatları olarak yorumlayabiliriz. Yukarıda yazımda belirtiğim gibi;
Alıntı:
Onun içindir ki, bilim adamlarının kişisel görüşleri değil bilim adına ortaya koydukları bilgiler, keşifler ve değerler bizim için önem arz etmektedir.
Her bilim dalının ortaya koyduğu, ürettiği bilgiler değerlidir, şuan bize önemsiz gibi görülen bilgilerin yığını bir süre sonra insanlığa belki başka kapılar pencereler açacak, Allaha yaklaştıracaktır.
İnsanoğlunun dini esaslı bir şekilde anlayabilmesi için gelişmiş bir akla ihtiyacı vardır. Bilimde insanoğlunun aklını geliştirmektedir. İnsanoğluna evrim geçirtmektedir.
Yani BİLİM ADAMLARI veya BİLİM; Allahın varlığını araştırmaz, Allahın yarattığı ayetleri, kendi yöntemlerine göre inceler. Yaratıcının varlığını gerçekte aklı olan kimse inkar etmez.
“Bilim veya ilim, fiziki ve doğal evrenin yapısının ve davranışlarının birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünü.”
Yani senin bahsettiğin gibi Bilimsel olarak ortaya konan verilerde bilim adamlarının işte bu Allahı işaret ediyor demek gibi, bu verilerle Allahın varlığını ispatladık gibi bir açıklaması olamaz, bunu dediğim gibi biz yapabiliriz, bilim yapmaz çünkü bilim OBJEKTİF olmalıdır.
Ayrıca “bilimsel teori” yi nedir ne değildir anlaşılamamış;
Bir açıklamanın “bilimsel teori” olabilmesi için bilim otoritelerin, kamuoyunun onayını alması gerekir, bu onaylanmada el kaldırıp kabul veya ret şeklinde bir onaylama değildir. Bu konuda bir çok araştırma yapıldığı, bir çok makale yazıldığı, deneylerle ispatlandığı durumdur ve bu konuda bir çok bilim adamının emeği geçmiş, bizzat sahada çalışmışlardır. Yoksa bizim gibi bir yerlerden okuyup, kendi kafasına göre mantık yürütüp yapılanlar Allahı işaret ediyormu deyip zanla kabul veya ret etmemişlerdir. Senin veya benim yada bu konuda uzman yetkin olamayan kimselerin görüşü ZAN’dır, bilimsel bir geçerliliği yoktur. Ayrıca senin başkasının görüşlerini okuman senin veya o görüşlerini okuduklarını ZAN’dan kurtarmaz, o görüşlerini okudukların buldukları sonuçları bilimsel olarak ispatlasınlar ve var olan bilimsel teoriyi değiştirsinler, ozaman bizde senin o görüşlerini beğendiğin kişilerin açıklamasını bilimsel teori diye bilir kabul ederiz, sahada çalışma yapmadan uzaktan, birilerinin yazılarını okuyup elde edilen zanni bilgilerle ortaya konan açıklama bilimsel teori olmaz, o kişi bilim adamı olsa dahi kişisel görüşü olur, ZAN’dır.

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bilimin önemini reddedenmi var sevgili kardeşim. Bilim, islamında aradığı, öğütlediği bir şeydir ve bu yüzden bilim islama aykırı olmaz.
Ancak, bilim adamı objektif değerlere sahip olduğu zaman bilim adamı olur. Bilime itiraz yoktur, bilim adamının tanımına itiraz vardır. Bilimle uğraşan herkes bilim adamı demek değildir.
Bilim adamı bulduğu her sonucu, tarafsız bir şekilde ilan edebilirse bilim adamı olur. İşte, bilim deney, gözlem, araştırma vb. sonucu bazı şeylerin ilgisini Allah ile ilişkili bulmuşsa, bilim adamıda bunu kabul etmek ve açıklamak zorunda olur.
Kendisi kabul etmese dahi, bilimin ilişkisini açıklaması gerekir. Ama, kendi nefsini ilah kabul edenler, gerçek ve tek ilah olan Allah'ı kabul edemedikleri için, onun varlığını gösteren buluşları da onsuz açıklamaya çalışırlar.
aorskaya
Bu yazdıklarında da olayı tam anlamadan yazdığını düşünüyorum . Bilimin ne olduğunu araştırman, tanımlarını özümsemen gerekli, bilimle çelişen ifadeler kullanmışsın. Bu ifadeleri yerli yerinde kullanılmayınca kavram kargaşası çıkıyor.
Bilimin kendisi objektif olmalıdır, bilim adamının kişisel görüşleri olabilir, görüşlerini bilimsel olarak açıklayamıyorsa, ispatlayamıyorsa kendi HİPOTEZİ olarak kalır, bilim kamuoyunca kabul edilmez. Ancak bizim gibi bilimden anlamayanlar bu görüşleri birşey zannederiz. Bir kişinin bilim insanı olması için belli eğitimlerden geçmiş olması, kendine ait bir dalda uzmanlaşması(doktorasını yapması), bilimsel kabul edilen makalelerinin olması, sahada çalıyor olması gerekir. Her bilim adamınında bir şey icat etmesi, bir problemi tek başına çözmesi gerekmez, bir bilimsel sorunu çözmeye çalışan ekibin bir parçası olabilir. Bunu açıkladım gerçi, bilimin Allah ile bir ilişki kurma görevi yok, dini kavram olarak bir açıklama getirirsek bilim Allahın yarattığı ayetleri (Varlıklar Alemi) inceliyor. Bilimin ortaya koyduğu veriler bizim cahilliğimizi ortadan kaldırıyor, insanlığı geliştiriyor, beyine evrim geçirtiyor böylece sonuç itibariyle dini daha iyi anlıyoruz, yani bilim bu yüzden Allaha yaklaştırıyor bizi, bilim bir araçtır.


Aorskaya kardeşim toplumumuzda genel olarak bir kavram karmaşası var, kelimleri tam olarak anlayamıyoruz, buda bizim eğitim sisteminin ezbere dayanmasından kaynaklanıyor, düşünce yolları kapalı, geniş bir perspektifle düşünen, soyut kavrama yeteneğine sahip insanlar yetiştirilmiyor.Taklit ile tok olan hakikatte açtır. Ezber bizim düşünce yollarımızı açan değil, düşünmeyi engelleyen unsurdur. Düşünmek demek başkalarının kelimelerini, görüşlerini tekrar etmek değildir. Düşünmek; her ne üstünde düşünüyorsan onun özünü kavrayabilmektir, buda soyut düşünce yeteneğinin gelişmesine bağlıdır. Dini anlayabilmek içinde soyut düşünceye ihtiyaç vardır. Dinde ve toplumun genel anlayışında yeralan kurallar, KATI kurallardır. Katı kurallar düşünemeyenler için, ezberlediğinin peşinden gidenler için, kelimelerin peşinden gidenler için, özünü kavrayamayanlar için tutunacakları bir yol olarak, düşünebilmelerine imkan tanımak, aklı idame etmek için genelleştirilmiş verilerdir.
Onun için işi bilenler, uzmanların ortaya koydukları veriler,ilmin sonuçları islamidir. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
1- Sana yada hiç kimseye, bir iddiayı, görüşü, teoriyi zanna dayanarak reddet diyemem, bunu ima dahi etmem.
Zanna göre hareket insanı yanlışa düşürebilir. Bu nedenle sadece zanna dayalı olarak reddetme...
2- Ancak, ne kadar çok emek harcanırsa harcansın, ne kadar çok kimse meşgul olursa olsun, sonuçları doğru şekilde açıklanmayan, bir bilgi, ilmi bir değer taşımaz. Bilim, bu bilginin tüm ilişkilerini ortaya koymalıdır.
3- Zanna göre, evrim teorisini reddetmeyen sen, yine zanna dayalı olarak teoriyi kabul etmekle kendinle çeliştiğini görebilirmisin?
Red için elinde bir delilin yoksa, kabul için elinde delilin nedir? Her durumda, senin elinde zandan başka bir şey yok! O halde sen zanna dayalı reddetmeyi mantıksızlık bulurken, zanna dayalı kabulü nasıl mantıklı bulabiliyorsun?
En azından, reddetmesen dahi, kabul de etmemen yani "nötr" olman gerekirdi.(değilmi?)
(benim akli ve yine teoriyi yanlışlayan başka ilmi delillerle kendilerine itirazlarımı daha önce açıkladığım için zanla hareket etmediğim görülür.)
aorskaya
Aorskaya kardeşim, bu yazdıklarında çelişkili, çoğu kavramı anlamadan kullandığını görüyorum. Buradaki fikirlerinin çelişkilerini üstte yazdıklarımda anlattım. Tekrar açık olarakta yazayım; burda anlayamadığın kısım; benimde, seninde veya bu konuda uzman olmayan başkalarıda “bilimsel teoriyi” yanlış bulmaları ZANNİ’dir. Daha önce açıkladığım gibi seninde birilerinin yazılarını okuman veya o birilerinin HİPOTEZleri (senin tanımınla ilmi delil olabilir, bilimsel kamuoyunda hipotezdir bunlar) “bilimsel teoriyi” ortadan kaldırmaz, bu senin beğendiğin, ilmi bulduğun açıklamalar BİLİMSEL TEORİYE karşıt HİPOTEZ(görüş)lerdir. Yani bilimsel teoriye göre ZAN’dır. İspatlanmamış, deney ve gözlemlerle tespit edilmemiş görüşler HİPOTEZdir.

Bu açıklamalar ışığında ben akla dayalı olarak hipotezlerin değil teorilerin zamanın doğrusu olduğunu kabul ediyorum. Senin yaptığın hipotezleri ölçüt alman, aklın değil Zannın peşinden gitmektir. Eğer böyle olmadığını düşünüyorsan şu tanımları araştır; BİLİM, BİLİMSEL TEORİ,HİPOTEZ, OBJEKTİF, ayrıca akla dayalı olarak kabul edilmesini istediğin evrimi açıklayan veya evrimin olmadığını ispatlayan TEORİ’ler varsa bende kabul edeyim, ama hipotez getirme bu konuda. Tekrar düşün; hipotezi kabul etmek mi yoksa teoriyi kabul etmek mi aklın peşinden gitmektir, hangisi ilmi delile dayanıyor? Bu konuda cevabını hemen yazma, araştırma yapmanı öneriyorum, yoksa aynı konuları tekrar etmiş oluyor, sonunu getiremediğimiz için evre geçiremiyoruz, bir üst düşünceye, geniş bakış açısına ulaşamıyoruz.

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Edisonun buluşunu açıklayan kurban örneğiniz, hiç tutarlı değildir! Öncelikle, kurbanın 3 bölüneceği gibi şeyleri kuranın neresinden buluyorsun bilinmez ama, bunun üzerinde durmayacağım.
Sadece; "RABBİN ADINI ANMADAN KESİLENLERİN HARAM OLDUĞUNU" söyleyerek, edison ve benzerlerinin, LA İLAHE yi bulup, anlayıp, kabul edip, sonra da her şeyin İLLA ALLAH la ilgisi olduğunu kabul edip, gösteremedikçe; onların icatları da, eti yiyenlerin gıda olarak fayda görmesine karşın, kurban kesenlerin, kabul edilmeyen kurbana dönüştüğünü bilmeniz gerekir.
Şimdi, bu durumda Edison kurban kesmemiş, insanlara et dağıtmıştır. İnsanlar, eti yiyerek fayda sağlamışlardır. Ama, Edison kurban iyiliğinde değere kavuşamamıştır.
aorskaya
Aorskaya kardedim Edison ve kurbanla ilişkili benzetmem soyut kavrama gerektirir, açıklanır ama sonuca ulaşamayız, kısaca ilim etmek, Allahın yarattığı ayetleri araştırmaya ömür harcamak, kendini adamak, kendini insanlığa kurban etmek gibidir, bunun mükafatını Allah verir, kimin iman sahibi kimin de iman sahibi olmadığını Allah bilir, ezbere fikir yürütmemek gerekir.
Ayrıca kurbanın 3 e bölünmesine ilişkin kuranda kanıt arıyorsan; Hacc suresi 36 incelemeni tavsiye ediyorum.

HACC;
36- Bedeneleri (gövdeli hayvanları), sizin için Allah'ın şiarlarından (nişanelerinden, işaretlerinden) kıldık. Onda sizin için hayır vardır. saf halinde duranların üzerine Allah'ın İsmi'ni anın (zikredin). Yanları üzerine düşünce, artık ondan yeyin ve isteyeni de kanaat edeni (istemeyeni) de doyurun. İşte böylece onu, size musahhar kıldık (boyun eğdirdik). Umulur ki, böylece siz şükredersiniz.


37-Elbette onların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşmaz. Ancak O'na sizin takvanız ulaşacaktır. İşte böylece size, onu boyun eğdirdi (musahhar kıldı) ki; sizi hidayete erdirdiği şey üzerine (doğru yolu göstermesi sebebiyle) Allah'ı yüceltmeniz (tekbir) için. Ve güzel davrananları (muhsinleri) müjdele!

1; ondan yiyin ; aileniz
2; kanaat edeni (istemeyeni) de doyurun; eve gelen eş dost
3; isteyeni doyurun ; ihtiyacı olan fakir fukara
Demekki, kuranda varmış bilerek yapılıyormuş.
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla