Nisâ 4:
Ve âtûn nisâe "sadukât"ihinne NIHLATEN
O kadınlara sadakalarını KARŞILIKSIZ verin
Buradaki sadakalar kelimesinin
mehirler olarak çarpıtılmasının nedeni de
herkesin
aklını evlenmek ile bozmuş olmasıdır.
Ali Ünal: Evleneceğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin.
C Yıldırım: (Evlendiğiniz) kadınlara mehirlerini güçlük çıkarmadan gönül rızasıyla verin.
Elmalılı: ve aldığınız kadınlara mihirlerini efendicesine verin
H B Çantay: (Aldığınız) kadınların mehirlerini yürekden isteyerek ve (Allahın) bir atiyye(si) olarak verin.
Ö Öngüt: (Nikâhınıza aldığınız) kadınların mehirlerini bir hak olarak seve seve verin.
S Yıldırım: (Nikâhınıza aldığınız) kadınların mehirlerini bir hak olarak seve seve verin.
Hakkı Yılmaz: Ve o kadınlara [yetimlerin kadınlarına] mehirlerini seve seve veriniz .
Oysa Arapça metinde
ve o kadınlara "sadakalar"ını karşılık beklemeden verin deniyor, o kadar.
Evlenmenin esamesi bile yok Allah'ın ayetinde.
Kısacası 4. ayet yetimlerin malları hakkındadır
tıpkı 2. ayet gibi.
Şu farkla ki
2. ayet yetimlerin kadın olanlarını da kapsamakla birlikte erkeklerin malları hakkında uyarıda bulunuyordu,
4. ayet yalnızca kadınların malları hakkında uyarıda bulunuyor.
Yetimlere mallarını verin (emvaleHUM), pisi temizin yerine koyup değiştirmeyin (2).
Kadınların mallarını hiç bir karşılık beklemeden verin (4).
Belli ki
korumanız altındaki yetim kızlardı onlar,
kendilerine sadakalar verildi ve böylece mallara sahip oldular
ve büyüyüp kadın olduklarında mallarını istiyorlar sizden.
Vereceksiniz, hem de hiç bir karşılık beklemeden.
NIHLATEN karşılık beklemeden demek,
hani bal arıları ayılar için ağaç kovuklarına ve kaya girintilerine bal yaparlar ya, karşılığında hiç bir şey beklemeden
tıpkı onlar gibi.
Niçin karşılık bekleyesiniz ki?
Kendi mallarını istiyorlar sizden,
mehir değil.
.
Konu Hasan Akçay tarafından (13. December 2017 Saat 03:39 PM ) değiştirilmiştir.
|