Alıntı:
raven Nickli Üyeden Alıntı
başka bir açıdan bakalım
devrim yaptınız eskiye dair herşeyi yok ettiniz. Yeni bir doktrin ortaya koydunuz ve bunu insanlara kabul ettirdiniz.Kabul ettirmeklede kalmadınız çevrenizdeki insanları bu doktrin, devrim için savaşıp can verecek kadar militarize ettiniz.Sistem bir zaman sonra o kadar mükemmelleşti ki artık siz olsanızda olmasanızda çarklarını çevirmek için kendi iç dinamiklerini kullanması yeterli oldu.
Burada atlanmaması gereken konu devrimcilerin devrimin getirdiklerini korumak için her şeyi göze alabilecek olmaları.Devrimin getirdiği doktrinin üzerine yeni bir şeyler koyabilirsiniz ama doktrinin temel dayanaklarından birini yok edemezsiniz.Eğer doktrinin saç ayaklarından birini koparmak isterseniz sistemin kendi iç dinamikleri ve militarize olmuş yoldaşlarınız buna izin vermez.Eğer bir devrimi yok etmek istiyorsanız yeni bir devrim yapmalı eski devrimin tüm doktrinini zerre bırakmayacak şekilde yok etmeli ve yerine ondan çok farklı yeni bir ideoloji koymalısınız.
gelelim sadede
Peygamberin tebliğ görevi ve hayatı sonlandıktan sonra İslam dininin içine namazında,zekatında,abdestinde,kurbanında,orucunda sonradan girdiğine inanmıyorum.Tıpkı devrimcilerin devrimin her zerresine sahip çıkacakları gibi müslümanlarda peygamberlerinden duyduklarına ve gördüklerine o kadar hatta daha fazla sahip çıkmışlardır.Sistem var olanı korur.
Ben peygamberin bildiğimiz manada namaz(salat) kıldığına inanıyorum.Aksini düşünmek tarihin akışına ve insan doğasına aykırıdır.Ama sabah namazı 2 rekattı 4 e çıktı.Cuma namazı 2 rekattı 16 ya çıktı kısmına bir şey diyemem.
Dünyadaki her inanç sisteminin kendine göre uyguladığı ritüeller var.İnsan bunu ister.Tanrısına ulaşmak için beden diliyle mekanik hareketler yapmak zorunda hisseder kendisini.Kuşkusuz insan fıtratını en iyi bilende Yüce Allah tır.O da insanın istediğini verir ona.Yoksa Yüce Allah ın bizim yatıp kalkmamıza ,aç kalmamıza,paramızı başkalarıyla paylaşmamıza ihtiyacı yoktur.(son kısım müslümanlar için söylenmiştir)
Efendim namaz hindistan dan, oruç etyopya dan, kurban mayalar dan, hac tavaf apaçilerden, zekat hobbitlerden mi geldi?
Şunuda unutmayalım uygulanan ritüellerin birbirine benzemesi gayet doğal.Allah ın insanlık tarihinin başından beri elçilerini gönderdiğini düşünürsek...
Namaste, hindistanda yerel bir dil olan sanskritçe namas(eğilmek) tan türemiştir.Önünde saygı ile eğilirim demektir.Namaz, Farsça “ibadet” manasındaki nemaz’dan Türkçe’ye geçmiştir.ilk Müslüman olan Türkler’in İslAmi kavramları öğrendikleri ortam, Fars dilinin etkin olduğu bölgelerdedir.Hindistan ve Pers ülkesinin coğrafi olarak birbirine yakın olduğunu düşünürsek benzer hareketlerin bulunduğu ritüellere yakın isimler koymaları muhtemeldir.
Salat ise arapçadır.Kelime Kur’an’da da farklı vurgular ve farklı anlamlarda kullanılmıştır. En çok kullanıldığı anlam hiç şüphesiz ''namaz'' manasıdır. Bunun dışında, Kur’an’da dua ve istiğfar, ibadet,destek,din ve dindarlık,davet,kulluk, yaratılış amacına uygun hareket anlamlarında kullanılır.
|
Raven Kardesim cok dogru bir noktaya deginmis.
Iste Emeviler devrinde aynisi yapilmis, tümden yok edilmis bir takim inanclar ve kendi arzularina uyan kendi saltanatlarina uyan bir düzen getirilmistir.
Asirlardir süren bu düzen öylesine benimsenmistirki, bir sigara tiryakisi gibi, namazi orucu elinden alinan müslüman namazla orucla gecirdigi zamani ne ile gecirecegini bilemez. Sigara tiryakisi gibi eksikligini hisseder, hele de kendi arzusuyla terketmezse aliskanligini cok daha büyük problemler ortaya cikar.
Bir takim hurafeler Islamin kanseri olmustur, ya kanserli hücreleri kökünden kazimak lazim yahutta ölüme terketmek lazimdir.
Kanser ancak kanserli olanin azmi ile yenilir!
Selam ve dua ile.