Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15. December 2012, 09:22 AM   #35
gavs
Katılımcı Üye
 
gavs - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 52
Tesekkür: 5
15 Mesajina 23 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
gavs has much to be proud ofgavs has much to be proud ofgavs has much to be proud ofgavs has much to be proud ofgavs has much to be proud ofgavs has much to be proud ofgavs has much to be proud ofgavs has much to be proud of
Standart

İSLAM ADINA BOL KESEDEN SALLAYAN KİTAPLARA MİSAL33 MİSAL

( 2. Bölüm)


Nefahatü'l-Üns -Molla Cami -Bedir Yayınevi

Sayfa 123:
"Güneyde dediler ki: 'Vatanın nerededir? Arşın altındadır' dedi. Hak Teâlâ, Musa'ya (aleyhisselâm) buyurdular: 'Ya Musa sen garipsin ve senin vatanın benim" Nerede kaynak? Hoş olmayan ifadeler de var bu kitapta. Meselâ sh. 42.
Nefahatü'l-Üns -Molla Cami -Çevirenler: Kâmil Candoğan, Sefer Malak -Bedir Yayınevi -Baskı: 1971


Nura Doğru - Yazan ve Tercüme Eden: Abdullah Aydın

Sayfa 1634:
".Hz. Musa Tur Dağı'nda Yüce Allah'a şöyle niyazda bulunur:
• Ya Rabbi! Kullarının dilinden şikayetçiyim. Beni onların dillerinden kurtar ki, aleyhimde konuşmasınlar! Bunun üzerine yüce Allah şöyle buyurdu:

• Ya Musa! Ben alemlerin Rabbi iken, kullarım benim dahi aleyhimde bulunuyor. Ben bile kullarımın dillerinden kurtulamazken, sen nasıl kurtulursun."

Sayfa 1040:
"Arazisi taşlık olan bir köy halkı Hz. Muhammed'e (s.a.v.) başvurarak; 'Ey Allah'ın Elçisi! Köyümüzde bulunan taşlar yüzünden, arazimiz çok dardır, o taşların kaldırılması için sonsuz gücün sahibi ulu Allah'a dua etmez misiniz? diye o NUR'a dilekte bulundular, Peygamberimiz de (s.a.v.) sahabilerden bazılarını alarak o taşlık köye gitti ve taşların kalkması için Yüce Allah'a niyazda bulundu. Dua esnasında ulu Allah Cebrail'e (a.s.), 'Ey Cebrail! Elçime benim selâmım söyle ve taşlara kutsal eliyle işaret etmesini tenbih eyle taşlara işaret eden Peygamberimiz (s.a.v.) ve seçkin sahabiler gördüler ki taşlar tamamen ve tüm olarak toprak oluvermişler."
Görüldüğü gibi burada da Allah'a ve Rasulü'ne atıflar yapılırken kaynak yok.

Nura Doğru - Yazan ve Tercüme Eden: Abdullah Aydın - İlaveli 4. Baskı (Tarihi Görülmedi)


Büyük Mutasavvıf Abdulkadir Geylani -Mustafa Ertuğrul -Gayret Kitabevi

Sayfa 18-19:
"Birgün; Şeyh Mehmet Sühreverdi'nin hanımı Hazreti Abdulkadir'in evine geldi. Ve kendisinin hiç çocuğu olmadığından Cenab-ı Allah'a bir erkek evlat ihsan etmesi için niyazda bulunmasını rica etti. Hazreti pir:
- Ya Rabbi! Bu hatun bir erkek evlat ihsan etmeni istiyor!' deyince Cenabı Allah'tan şu hitabı duydu:
Ya Gavsül Azam, bu kadının kaderinde evlat yoktur!.
Hazreti Abdulkadir üç defa Allah'a yalvardı. Ve üçünde aynı cevab karşısında kalınca aşkı muhabbetleri bir derya kabardı ve sırtında hırkai şeriflerim çıkardı attı.

- Ya Rabbi! Bu hatuna evlat ihsan etmedikçe bu hırkayı giymiyeceğim! dedi. O sırada Sultanı Külli Enbiya, Allah'ın aynası, gönüllerin padişahı Hz. Muhammed Mustafa Aleyhisselam zuhur etti. Ve eliyle hırkayi Pire uzattı:

- Ey benim gözümün nuru oğlum, aşık ile maşuk arasında bu gibi nazlar, cilveler daima olur. Allah, o hatuna bir evlat ihsan buyurdu!.
Hazreti pir Allah'a şükretti. Ve hatuna müjdeyi verdi. Bir müddet sonra, hatun bir kız evlat doğurdu. Evladının bir kız evlat olduğunu görünce onu bir kırmızı kundağa sarıp Hazreti Abdulkadir'in yanına vardı.
- Ya sultam alem, ben Allah'tan bir erkek evlat istemiştim. Halbuki kız oldu. Hazreti Bazül Eşhep: Çocuğu kucağına aldı. Ve kimyayı saadet olan ilahi bakışlarını çocuğun yüzüne dikti. Ve kerametleriyle erkek olan çocuğu validesine uzattı.."
Bunların ne bir ilmî kaynağı ve ne de tutarlı bir taran yok! iftira. Tek kelimeyle Oha yanii
Büyük Mutasavvıf Abdulkadir Geylani -Mustafa Ertuğrul -Gayret Kitabevi -Baskı: 1948


Ariflerin Menkıbeleri - Demir Kitabevi -Baskı: 1970

Sayfa 349:
"Hak Teâlâ Hazretleri otuz yıl Cüneyd diliyle halka hitap buyurdu."
Gerçekten böyle mi oldu? iftira değil mi bu?

Sayfa 13-14:
"Gavsü'l-A'zam Sultan Şeyh Abdulkadir Hazretleri bir sene kadar ayak üzerinde ibadet ve Batınî ilimlerle meşgul iken Cenab-ı Hak'dan şu merkezde emir ve ferman geldi:

- Ya Gavsü'l-A'zam! Bunca zamandır meşakkat ve eziyete nefsini alıştırmış, kıyama durmağı âdet haline getirmişsin. Bunun sebebi nedir? Hazret-i Bazül Eşhep Sultan Abdulkadir şu yolda münacaatta bulundu:

• Her şeyi bilen ve hacetleri yerine getiren ya Rab bi! Zat-ı ulûhiyetine ne malûm değildir ki: Zat-ı Ecellü Suhaniye'nin mahbub ve aşıklanyla alemin yüzü uzun uzadıya doludur. Buna binaen ayağımı uzatmam edebe aykın olduğundan utanıyorum. Bu hal üzerine Cenab-ı Hak o vakit:
• Ya Gavsül A'zam ayağım indir evliya-ı kiram kaddesellah esrarahum hazeratının omuzları üzerine koy! diye kati ferman buyurdu."
Bu kat'i ferman hani, nerede? iftira.
Ariflerin Menkıbeleri - Önsöz: Demir Kitabevi - Demir Kitabevi Baskı: 1970

Mucizatu'l-Enbiya - Elhac Muzaffer Ozak -Salah Bilici Kitabevi- Baskı: 1965

Sayfa 49:
"... Ebi Leheb'in oğlu Utbe ve arkadaşları huzuru saadete gelip, hak peygamber isen filan yerdeki ağaca emirediniz yanınıza gelsin, dediler. Bu teklif üzerine Cebrail nazil olup: Yâ Rasullullâh Cenab-ı Al lah size selâm ediyor. Dua ederse ağaç istediği yere gelecektir."
Kaynak yok.

Sayfa 81:
"... Bazıları efendimize gelip halanızın iki koyunundan başka bir şeyi yoktur, dua ediniz, belki Cenab-ı Hak duanız bereketiyle halanızı zengin eder, diye rica ettiler. Derhal Cebrail nazil olup, Yâ Rasulallah! Cenab-ı Hak selam eder, elini koyunların arkasına koysun diye vahy getirdi."
Bu vahiy nerede kaynak yok.
Mucizatu'l-Enbiya - Elhac Muzaffer Ozak -Salah Bilici Kitabevi- Baskı: 1965

Hazret! Muhammed'in Hakikat Olmuş Rüyaları ve istikbali Bildiren İhbarları - Mehmet Fazıl Ressam Kemal -Bakı Yayınevi -Baskı: 1961

Sayfa 22:
"Hazreti Muhemmed eshabma dedi ki: "Cenab-ı Hak bana şunu bildirip söyledi: Biz Hazreti Yahya'nın intikamını yetmiş bin ile aldık. Senin torununun intikamını yetmiş bin misliyle alacağız."
Öbürlerinde olduğu gibi bunda da kaynak yok. Allah'a ve Rasulüne iftira var.

Hazret! Muhammed'in Hakikat Olmuş Rüyaları ve istikbali Bildiren İhbarları - Mehmet Fazıl Ressam Kemal -Bakı Yayınevi -Baskı: 1961

Dürretül Vaizin - Ermişlerden Osman Efendi

• Ey Cebrail! Kıyamet günü ümmetim ne olacak? Bunu anlat bana. Cebrail:

• Sana şunu müjdeleyeyim ki, Ulu Allah şöyle buyuruyor: Ey Muhammed! Sen girene kadar cenneti diğer peygamberlere haram kıldım; ümmetin girene kadar da diğer ümmetlere yasakladım. Peygamber:
• İşte şu an içim rahat etti, tasam dağılıp gitti."
Kaynak yok. İftira.


Sayfa 499:
"...îsâ peygamber bu olayın sebebini merak eder. Fakat soracak kimse yoktur. Yalvarıp yakararak ulu Allah'a, 'Ey Rabbim! der. 'Burada eskiden yaşayan o insan topluluğuna ne oldu? Yoksa namaz kılmadılar, sana baş mı kaldırdılar? Ulu Allah Hz. İsâ'ya, 'Ey sevgili Peygamberim! O aklına gelenler yüzünden değil. Onlar gerçekten iyi insanlardı. Fakat aralarına bir beynamaz karıştı, îşte ne olduysa ondan sonra oldu. Birgün bize karşı da isyanında damlayı ta*şıran son bir çirkin harekette bulundu. Biz de birlikte silip süpürdük."
-Enisu'l-Mecalis- ilmi bir kaynak verilememiştir. Delil yok.
Dürretül Vaizin - Ermişlerden Osman Efendi - Tercüme Eden- Abdullah Aydın - İkinci Baskı: 1976
Dürretül Vaizin - Ermişlerden Osman Efendi - Tercüme Eden- Abdullah Aydın - İkinci Baskı: 1976



Dürretül Vaizin - Ermişlerden Osman Efendi - İkinci Baskı: 1976

Sayfa 86:
"... İslâm, Allah'ın deyimiyle, onu, insandaki ilahi fıtratın gelişmesi ve olgunlaşmasının bir faktörü olarak görür: 'Ey kulum, bana itaat et ki, seni de kendim gibi yapayım."
Kaynak yok, iftira olmasın, sakın. (Entel görülen Ali Şeriati'nin tenkidi için bakınız: Bu kitabın kişiler bölümüne.)

Dürretül Vaizin - Ermişlerden Osman Efendi - Tercüme Eden- Abdullah Aydın - İkinci Baskı: 1976


Aşıkların Nurları (Envâru'l-Âşıkîn)- Ahmed Bican- Tercüman 1001 Temel Eser-

Sayfa 222:
"Hz. Musa:
-Ey Rabbim! iblisin tevbesini kabul et, dedi.

Hak Teâlâ:
Varsın Adem'in kabrine secde etsin. O zaman secdesini kabul edeyim, buyurdu."

Sayfa 203-204:
"Musa (A.S.):
- Ey Rabbim! Firavuna mühlet verdin. Bundaki hikmet nedir? dedi.
Hak Teâlâ hazretleri:

Firavn'da güzel sıfatlar vardır, ben o sıfatlan severim. Onun için Firavnı hemen helak etmiyorum, buyurdu.
Musa (A.S.):
-Ey Rabbim! O sıfatlar nelerdir? dedi.
Allah Teâlâ hazretleri:

- Benim şehirlerimi adaletle imar etti ve kullarım arasında adaletle hükmeyledi. Onun yalan iddialarından bana ne ziyan vardır? buyurdu ."
Kaynak yok.

Sayfa 260:
" Hak Teâla hazretleri buyurdu:
- Ey İlyas muhakkak çok kişileri helak ettin, ölümlerine sebeb oldun. Halbuki onlar bana âsi olmadılar."
Yaratıcısına asi olmayan kişileri Hz îlyas gibi bir nebi nasıl ve neden helak etmiş? Kaynak bile yok.

Sayfa 47:
"..Kalem:

- Ey Rabbim Dervişler için ne yazayım? dedi.
Allah Teâlâ:
- Onlar benimdir, ben onlarla beraberim. Aramızda hiçbir perde ve vasıta yoktur, buyurdu."

Sayfa 274 ve 275 :
" Davut (A.S.):
- Ey Allah'ım bir kimse kederli kişinin hatırını sormaya varsa onun sevabı nedir? dedi.
Hak Teâlâ hazretleri:

- Ona iman ve takva, dervişlik elbisesini giydiririm, buyurdu"

Sayfa 223:
"Gene Allah Teâlâ:
- Ey Musa! Dilermisin ki, kıyamet gününde hasenatını bütün halkın hasenatı gibi yapayım? buyurdu.
Musa (A.S.):
- Ey Rabbim isterim, dedi.. Hak Teâlâ:

- Öyle ise hastaların hatırını sor ve dervişlerin kaftanını bitle."
Bu kitaptaki iftiralar da kaynaksız ve i zahsız olarak doğrular arasında delilsiz olarak verilip durmuş. Bkz. sh.221, 238, 299, ve 269-271. sayfalarda Hz. Davud Peygamber'e iftiralar, ve Hz. Âdem'in Hz. Davud'a ömründen kırk yıl bağışladığı, yaratıcının da
buna melekleri şahit tuttuğu halde, sonradan "Bağışlamadım", dediğini ve buna benzer iftiralar için, sh. 101 ve 113. Hiçbirinde kaynak yok.

Aşıkların Nurları (Envâru'l-Âşıkîn)- Ahmed Bican- Türkçesi: Fatih Selim- Kitabı Sunan- Ahmed Karaman- Tercüman 1001 Temel Eser:48 Baskı: 1973



islâm'da Kur'an -Allâme M.H. Tabatabai --Bir Yayıncılık-

Sayfa 51:
Kur'ân'ın 33/33. âyeti için diyor ki Tabatabai, "Bu ayet özellikle Ehl-i Beyt için inmiştir. Ve arınmışlardan oldukları için, onların, Kur'an'ın te'vilini bildiklerini gösterir."
Rasulullah'ın muhterem hane halkını gözardı ederken ne tutarlı bir izah ve ne de ilmî bir kaynak vermiştir.

islâm'da Kur'an -Allâme M.H. Tabatabai Çeviren: Ahmet Erdinç -Bir Yayıncılık -Baskı :1988


Mevlit -Süleyman Çelebi - Devlet Kitapları Yayınları

Sayfa 117:
"Hakk Teâlâ'dan irişdi bir nida/ Ya Muhammed ben sana kıldum atâ/..Zatuma mir'at idin- düm zâtuni/ Bile yazdum adum ile aduni.../ Gel habî- bum sana aşık olmışam/ Cümle halkı sana bende kıl mışam.."
Hak Teâlâ cümle halkı Rasulullaha bende (kul, köle) mi kılmıştır? Yüce Yaratıcı habîbine aşık mı olmuştur? (Aşk, aşın sevgi. Türkçe Sözlük) Allah Teâlâ'ya aşırılık mı yakıştırılıyor?

Said Nursi'de " sana âşık oluşum tabiri (...) Vaci-b-ül-Vücudun kutsiyetine ve istığna-i Zatîsine, mânâ-ı örfi ile münesip düşmüyor.." diyor. ( Mektubat. Bediuzzaman Said Nursi, 1958 baskı, Sh.280)

Aslında Mevlidte geçen bütün ifadeler'in Çelebi'ye ait olduğu görülmüyor. Çünki, "Süleyman Çelebi mevlidi metni bir hayli karışıklığa uğramıştır." ( îslâmî Türk Edebiyatı, Dr. Necla Pekolcay, 1967 bşk, s. 154)

Prof. Ahmet Ateş'in 'Eski el yazması nüshalara göre bastırılan geniş bir tetkikine bakılınca da mistik edalı Ahmet adlı bir şair gibi "..batini akidesi taşıdığı.." görülenler tarafından mevlide karıştırmalar yapılıp durmuştur. ( Mevlid, Ahmed Ateş, 1954 bşk, s. 61-83)

Ömer Rıza'nın "..müceddid liyakafında görerek takdim ettiği bir ilim adamı da "Mevlit kitabı namı altında Arapça-Türkçe hususi risaleler de yazılmıştır.

Her memlekette okunmaktadır, içerisinde doğru sözler olduğu gibi malesef bir takım uydurma ve mübalağalı sözler de vardır.." diyor. (Ana Kaynaklara Göre îslâm Dini, Mehmet Hatiboğlu, 1946 bşk, s. 14 ve 131).

Her ne ise konumuz bu değil. Ancak Allah'a atıflarda bulunurken kaynak gerekmez mi? Delil yok.
Mevlit -Süleyman Çelebi - Hazırlayan: Faruk K. Timurtaş -Devlet Kitapları Yayınları -Basımı :1972


Sohbetler -Ahmed Şahin - 29.6.1992 Tarihli Zaman Gazetesi

"Bak, bütün ikram ve ihsanların sahibi olan Rabbi mizin sevgili kulu Bayezid-i Velisi'ne nasıl hitap ediyor:

- Ey Bayezid! Benim huzuruma gelirken hazinemde bol bol bulunan ibadetlerle, ikramlarla, ihsanlarla, faziletlerle gelmeyi kâfi bulma. Bunların yanında benim hazinemde olmayanlarla gel!..

Bayezd-i Veli düşünmeye başlar. En sonunda feryad eder:

- Ey Rabbim! Senin hazinende olmayan var mı ki, ben o olmayanlarla geleyim?

Şöyle cevap gelir Sultanulârifin'e:

- Evet, ey Bayezid! Benim eşsiz zenginlikteki hazinemde olmayanlar da vardır. O olmayanlar, acz, fakr, zaaf ve çaresizliktir! Sen de aczinle, zaannla, fakrın ve
çaresizliğinle gel. Kendini bunlarla bil. Bunları giydiğin elbise, sarındığın gömlek, örtündüğün cübbe gibi benimse. İşte o zaman seni haddini bilmiş, durumunu anlamış, makamını tayin ve tesbit etmiş bir kul olarak kabul eder, huzuru izzetime buyur ederim!..."
Bayezid, nerede Allah'la böyle konuşmuş? Kaynak yok. Ahmed Şahid Bey'in diğer yazılarına, benzer zulümler karıştırılıyor bazen. Mesela Zaman Gazetesi, 31.3.1991' - deki sütununa bu kitapla 'zulüm karışmış kitap beş'- teki bir iftirayı da almış.

Sohbetler -Ahmed Şahin - 29.6.1992 Tarihli Zaman Gazetesi



Cennete Kimler Girecek -Süleyman Karagülle -Kitap Dergisi, Sayı: 40,41,42. -Baskı: 1990

Sayfa 69:
"Allah Kur'an'da Hıristiyanlarla Müslümanların birleşeceğini ve dinsizlik afetini insanlıktan defedeceklerini haber vermektedir."
Nerede bu haber Kur'an'dan bir delil yok. îstedikse de, verdiği kaynakta böyle denmiyordu.
Cennete Kimler Girecek -Süleyman Karagülle -Kitap Dergisi, Sayı: 40,41,42. -Baskı: 1990


Camide Konuşmak -Ali Güler -23.5.1991 Türkiye Gazetesi

"Melekler, 'Yâ Rabbi! Bu kulun, camide dünya kelâmı söylemesinden dolayı ağzından çıkan fena koku, bizleri rahatsız ediyor.' derler. Hak Teâlâ da buyurur ki: 'îzzetim, Celâlim hakkı için, onlara büyük bir bela veririm."
Allah nerede böyle demiş, kaynak yok.

Camide Konuşmak -Ali Güler -23.5.1991 Türkiye Gazetesi



Diriliş - Sahibi ve Yönetmeni: Sezai Karakoç -Sayı: 23, 26 Aralık 1988

Yazı Başlığı: Risale-i Şeyh Muhyiddin-i Arabi

Sayfa 6:
Makaleden cümleler: "Pes Hak Teâlâ kalb-i Muhammediye'de istila etti..."
"Pes Muhammed Rasulullah, mazharullah ve arşullahdır.." "Hak Teâlâ kemalatına Muhammedi mir'at bıraktı.." "Hak Teâlâ eyitmekle nefyetti Muhammed'den evvel Ve mâ remeyte dedi. Andan sonra isbat etti suret-i Muhammediye'de iz rameyte' dedi..."
"Pes Hak Teâlâ kendü zatını görreye anı mir'at kıldı"
"Pes Muhammed aleyhisselam evveldir, âhirdir, zahirdir, bâtındır.." Bu sözlerin Kur'-ânî tarafı yok. Delil de yok. Kaynak ta yok. Diriliş'in hemen hemen her sayısında buna benzer, hak batıl karışımı, kaynaksız ve tutarsız rivayetler yer almaktadır. Dergi hiçte yoksa bunlardan teberri etse ya, baktığımız kadarıyla verdiği bu mistik sayfalarda bir kritik göremedik.

Camide Konuşmak -Ali Güler -23.5.1991 Türkiye Gazetesi



Cevşenü'l-Kebir - Sözler Yayınevi

Sayfa 2:
"Hazret-i Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem) Cebrail (aleyhisselam) vahy ile getirdiği ve zırhını çıkar bunu oku dediği.."
bir dua sunuluyor, fakat kaynak bir kitap gösterilmiyor. Detaylı reddiyesini Cevşen isimli Başka bir yazımda ayrı bir başlık olarak izah ettik.

"Büyük Cevşen' âdı ile, büyütülmüş, 234 sayfalık bir kitabı 'Yeni Asya Neşriyat" tarafından 1991'de neşredilen bir kitabın 49. sh.'da, bu sefer "Said Nursi" imzası konulmuştur. Fakat yukarıdaki ifade aynendi...

Cevşenü'l-Kebir - Yazar ve Hazırlayan Adı Görülmedi- Neşreden- Sözler Yayınevi Baskı: 1984



Sikke-i Tasdik-i Gaybi - Said Nursi - Sözler Yayınevi

Sayfa 101:
(220 sayfalık bu kitapta Hulusi, Hulus-i Sani, Mehmed Fevzi, Husrev, Ali Ulvi, Ceylan, Şamlı Hafiz, Mustafa Ramazanoğlu gibi 20'yi aşkın kimselerin yanında Said Nursi imzalı yazıların da çokça yer aldığı halde, şimdi aşağıda vereceğimiz cümlelerin yer aldığı 19 sayfalık kısmın altında bir isim görülemedi.)

Sayfa 101:
"Celcelûti'ye vahy ile Peygamber (aleyhissalatu vesselam'a nazil olmuş" deniyor. Hani bu vahy nerede imiş? Hüccet olacak bir kaynak yok. Görülemedi.

Sayfa 99:
"...îmam-ı Gazali (r.a.) Hüccetu'l-İslâm diyor ki: 'Onlar vahy ile Peygamber'e (a.s.m.) nazil olduğu vakit îmam-ı Ali'ye (r.a.) emretti, "Yaz" O da yazdı.." Hani bu yazının ilmi bir kaynağı nerede? Nazil olduğu iddia edilen bu vahyinde muteber bir deliline rastlanamadı.
Bir de Yeni Asya Malatya temsilcisi Ahmet Kurnaz Bey'in (müteşekkirim) 1.9.992 tarihli Zaman Gazetesi'nin "Akademi" başlıklı sayfasından keserek getirdiği bir yazı... buyrun:

"..Cevşene gelince; bizim kaynaklar da bir tek işaret yok. Ama, imam Gazali, İmam Şazeli ve Bediuzzaman gibi kametlerin tasdik ettikleri bir meselede bizim fikir yürütmemiz kendimizi onlarla kıyas etmek demek olur. Hz. Ali'ye ait meseleleri nakledenlerin çoğunun Şii olması bu rivayetleri reddetmemizi gerektirmez, îbn-i Hadid, Nehcu'l-Belağa şerhinde çok önemli şeyler naklediyor; o söyledi diye kötünün yanında iyi şeyleri de reddedemeyiz ya! Önemli olan sünnet sahihanın kıstas kabul edilmesidir.

Evet, önemli olan bu tür şeylerde ehl-i sünnet prensiplerine ters düşülmemesidir. Yani, sünnete muhalif şeyler var mı yok mu ona bakmak lazım."

Evet, gerçekten de mes'ele sünnet ailesinden olmak; ama Allah Rasûlü'nün Sünneti'ni mevzu uydurmalardan arındırmak daha da büyük bir problem olarak karşımızda duruyor.

Sikke-i Tasdik-i Gaybi - Said Nursi - Sözler Yayınevi - Baskı: 1988


Tam Miftah-ül-Kulub -El-Hac Mehmed Nuri Şemsüddin - Salah Bilici Kitabevi

Sayfa 37-38:
"Salik, bu makamda da şevk ve muhabbetini artırarak ve mürşidinin ruhaniyetinden imdat isteyerek murakabesine devam ederken, Allah Tealâ sonsuz lütuf ve ihsaniyle BEKABÎLLAH tecellisini zuhura getirir. Bu, Hak'la baki alametidir ki, âlem-i lâhuta kadar çıkar. Doğudan batıya bütün mevcudat, melekler, ins ve cin, vahşi hayvanlar ve kuşlar, ağaçlar... zerreye varıncaya kadar her şey önünde açılır ve kendisine artık gizli-örtülü bir şey kalmaz. Karanlık gecede, kara taş üzerinde kara karıncanın yürüdüğünü görür, ayağının sesini işitir.

Bu öylesine bir ihsandır ki, anlatmakla anlamağa imkân ve ihtimal yoktur. En küçük zerreye kadar, bütün mevcudat sâlike itaat eder ve boyun eğer. Kendisi:

-Evveliyn ve âhiriyn ilimlerini sana ihsan eyledim. Var git kullarımı irşat edip bana getir, hitab-i izzetine mazhar olur."
Yaratıcı hangi kulunu, böylesine bütün güçleri verircesine, "hitab-ı izzetine mazhar kılmıştır? Hiçbir kaynak yok! Cenab-ı Hakk'a ne büyük iftira! Bu kitapta daha ne büyük fecaatlar yer almış. ( Miftahu'l-Kulüb, sh: 48, 71, 100, 121... Ve bu kitap sh. 93'e bakınız.)

Tam Miftah-ül-Kulub -El-Hac Mehmed Nuri Şemsüddin -el-Nakşibendi (Sultan 2. Mahmut Devri Yazarı)-Yayınlayan: Salah Bilici Kitabevi


ibac Oğlan ve Emir Celal - Mim Kemal öke -Türkiye Gazetesi-24.9.1992

"...Milliyetçiydi, iki söze kanıverirdi. Bayrağını seviyordu ne yapsın? Al-i İmran Suresi'nin yüzüncü ayeti aklına geldi.

(Meal-i şerifi: "Ey mü'min! Ahdinde sadık, imanında sabit ol. Dünyada herkes dininden dönse, kâfir olsa, vatanına milletine ihanet etse, sen dininden dönme."

Bunda kaynak verilmiş ama, Kur'an'da bu mealde bir ayet bulunamadı. Büyük zulüm olan iftiralar, kasıtlı veya kasıtsız, böylece devam edip gidiyor İslâm Âleminde...Yazık çok yazık...

ibac Oğlan ve Emir Celal - Mim Kemal öke -Türkiye Gazetesi-24.9.1992

son
__________________
Enam sur. 116: Yeryüzündeki insanların çoğunluğunauyarsan, seni Allahyolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
gavs isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla